2. OSMANLI TÜRKÇESİ
13, 14 ve 15. yüzyıllarda kullanılan Eski Oğuz Türkçesi, siyasî olarak Anadolu Selçuklularının son dönemini, beylikler devrini, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletlerini; Osmanlıların ilk iki asrını içine almaktaydı. 16. yüzyılda Osmanlı Türkçesi denilen dönem başlar; Osmanlı'nın hâkim olduğu bütün sahalarda edebî dil olarak kullanılır ve 20. yüzyıl başlarında Genç Kalemler hareketinin yarattığı terkipsiz Türkçeyle sona erer.
Eski Oğuz Türkçesi, hem Osmanlı hem de Azerbaycan edebî dillerinin arasıdır. Her iki yazı dilinin özellikleri Eski Oğuz Türkçesinde karışık olarak bulunur. Kayseri ve Sivas'ta hüküm sürmüş olan Kadı Burhâneddin'in elimizde tek yazması bulunan divanında Azerbaycan Türkçesi özellikleri ağır basarken daha doğudaki Erzurum'dan yetişmiş olan Darir'in eserlerinde Osmanlı özellikleri ağır basar. Nesîmî'nin, hatta 16. yüzyıldaki Fuzûlî'nin eserlerinde de Azerbaycan Türkçesi özellikleri ağırlıktadır. 15 veya 16. yüzyılda yazıya geçmiş bulunan Dede Korkut boyları için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Ancak bu dönemde, hatta 16. asırda henüz iki edebî dilin kesin çizgilerle birbirlerinden ayrılmadıklarını söylemeliyiz. Bağdat ve Tebriz'den İstanbul ve Balkan şehirlerine kadar pek çok yerde istinsah edilmiş bulunan Fuzûlî Divanı'nda istinsah yerlerine göre farklı özellikler bulunabilmektedir. O hâlde Eski Oğuz Türkçesi döneminde dilin henüz ölçünlü (standart) hâle gelmediğini, farklı özellikleri bir arada barındırdığını, dolayısıyla bu dönemin Osmanlı ve Azerbaycan Türkçeleri edebî dilleri için bir geçiş dönemi sayılması gerektiğini söyleyebiliriz. Bu bakımdan bu dönem eserlerinin okunuşunda hâlâ bazı sorunların bulunması ve hatta gelenekleşmiş bazı okuyuşların da yeni sorunlar olarak tartışılması gayet tabiîdir. Ver-, ye-, et-, de-, yer, beş, gibi y ile yazılan; fakat bugün Türkiye Türkçesinde e ile söylenen; buna karşılık Azerbaycan Türkçesinde kapalı e ile telâffuz edilen sesin Eski Oğuz Türkçesinde i mi kapalı e mi okunacağı Türkolojinin tartışılan konularından biridir. Söz başındaki k-g ve t-d sorunları da tartışılmalıdır. Hatta kelime başındaki kaf'ın k mi g mi okunması gerektiği dahi tartışılmalıdır.
462 Ahmet B. ERCİLASUN
Dostları ilə paylaş: |