Vardım ki yurdundan ayak göçürmüş,
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı.
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş,
Sakiler meclisten çekmiş ayağı.
Hangi dağda bulsam ben o maralı,
Hangi yerde görsem çeşm-i gazali,
Avcılardan kaçmış ceylan misali,
Göçmüş dağdan dağa yoktur durağı.
Laleyi sümbülü gülü har almış,
Zevk u şavk ehlini ah u zar almış,
Süleyman tahtını sanki mar almış,
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı.
Zihni dert elinden her zaman ağlar
Sordum ki bağ ağlar bağ u ban ağlar
Sümbüller perişan güller kan ağlar
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı
DERTLİ
Boluludur. Çobanlık yapan şair babası ölünce sürüsünü ağaya kaptırmıştır. Böylece gurbete çıkmıştır. İstanbul, Mısır ve Konya’da kaldıktan sonra memleketine dönüp evlenmiştir. Bir süre sonra yeniden gurbete çıkarak memuriyetlerde bulunmuştur.
Dertli lakabını çileli bir yaşamdan sonra bir aşk yüzünden canına kıymak istediği için aldığı söylenir. Zihni gibi kendisine divan tertip eden Dertli, yine de asıl başarısını heceyle yazdığı şiirlerine borçludur. En güzel şiirleri koşma ve semaileridir. Nefesler de yazmıştır. Divanında halk ve tekke şiirleri vardır. Aruzlu şiirlerinde başarısızdır. Rindane bir üslubu vardır. Hiciv yönü de olan şair bir kadı’nın saz çalmak şirk’tir yollu mektubu üzerine aşağıdaki taşlamayı yazmıştır:
Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler, ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde?
Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun neresinde?
Venedik'ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu
Be Allahın şaşkın kulu
Şeytan bunun neresinde?
İçinde mi, dışında mı
Burgusunun başında mı
Göğüsünün nakşında mı
Şeytan bunun neresinde?