C) Koruyucu hükümler
MADDE 1486- (1) 1453’üncü maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi, 1458 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 1459 ve 1461 inci maddeler, 1463’üncü maddenin birinci fıkrası, 1472 ve 1477’nci madde hükümlerine aykırı yapılan sözleşmeler geçersizdir.
(2) 1456’ncı maddenin birinci fıkrası, 1465 ilâ 1468, 1479, 1480, 1482, 1484 ve 1485 inci madde hükümlerine aykırı sözleşme şartları geçersizdir.
(3) 1471 inci maddenin ikinci fıkrası, 1474 ilâ 1476’ncı madde hükümleri sigortalı aleyhine değiştirilemez; değiştirilirse bu Kanun hükümleri uygulanır.
SİGORTA, SİGORTA SÖZLEŞMESİ, RİSK VE RİZİKO KAVRAMLARI
İnsanların günlük yaşamları, hatta gelecekleri sayılamayacak kadar çok risklerle, (tehlikelerle) karşı karşıyadır. Güvenlik içinde olmayan canlı varlıkların sağlıklarını veya yaşamlarını sürdürmesi olanaksızdır. Hava, su ve besin kadar yaşamsal önem taşıyan güvenlik gereksinimi, canlı türleri arasında en gelişmiş varlık olan insan için çok daha büyük önem taşır.
İnsan çağlar boyunca yarattığı toplumsal yaşam ve teknoloji ile yaşamını çok daha güvenli bir biçimde sürdürme olanağına kavuşmuştur. Fakat buna karşın, yaratılan bu teknoloji insan yaşamı için çok daha fazla sayı ve türdeki risklerin, tehlikelerin doğmasına da neden olmuştur. Her türlü önlem alınmış olmasına rağmen, kişiler, kurum ve kuruluşlar, akla hayale gelmeyecek kadar çok ve çeşitli rizikolar, tehlikelerle karşı karşıyadır.
Rizikoların fiziksel olarak ortadan kaldırılmaları imkânsız olduğundan, insanlar, en azından bunların ekonomik sonuçlarını ortadan kaldırabilmek veya hafifletebilmek üzere girişimlerde bulunmuşlar ve böylece tek başlarına üstlenmek zorunda kalacakları zararları aralarında bölüşmeleri anlamındaki sigorta sistemini oluşturmuşlardır.
“Sigorta, aynı türden tehlikeyle karşı karşıya olan kişilerin belirli bir miktar para ödenmesi yoluyla toplanan tutarın, sadece o tehlikenin gerçekleşmesi sonucu bilfiil zarara uğrayanların zararlarının karşılanmasında kullanıldığı bir risk transfer sistemidir”.
Başka bir ifade ile sigorta, önceden ne zaman oluşacağı belli olmayan aynı türden rizikolarla, tehlikelerle karşı karşıya olan kişi, kurum ve kuruluşlardan belli bir ücret (prim) ödemeleri yoluyla toplanan tutarın, sadece o rizikolardan, tehlikelerden bazılarının gerçekleşmesi sonucu bilfiil zarara uğrayanların parayla ölçülebilir menfaatlerinin zararlarını karşılamada kullanılan bir risk (riziko) transfer yoludur. Böylece bazı kişilerin uğradığı zararların, birçok kişinin katkılarıyla karşılandığı bir riziko devri sağlanmış olur.
Değer taşıyan herhangi bir mal, gerçekleşmesi yasal bir hakkın ihlaline yol açabilecek veya Hukuki (Mali) Sorumluluk doğurabilecek herhangi bir olay, sigortanın konusunu oluşturabilir.
Bu çerçevede, bir yangın sigortasının konusu, bir ev ya da fabrika veya muhteviyat, içeriği olabilir.
Hayat sigortasında, sigortanın konusu, kişinin yaşamıdır.
Ferdi kaza sigortasında ise, bundan, bir kimsenin gözü, bir organı veya o kimsenin, başkasının bedenine ya da malına karşı sorumluluğu anlaşılabilir.
Nakliyat (Taşıma) Sigortalarında, sigortanın konusu, bir Gemi, Yük (Emtia) veya Gemi Sahibinin ya da Taşıyıcının Üçüncü Kişilere Karşı Mali Sorumluluğu vb. olabilir.
Sigorta, sigorta konusunun doğrudan doğruya kendisiyle değil, sigorta ettirenin/sigortalının o malla ya da olayla olan menfaati (çıkarı) ile ilgilidir. Yani, sigorta sözleşmesinin konusunu bu menfaat, (çıkar) oluşturur.
Gerçekten de sigorta edilen şey, sigorta ettirenin/sigortalının tehlikeye maruz maldaki para ile ölçülebilen maddi menfaatidir. Bu nedenle, sigorta konusu olarak bir mal, hayat ya da sorumluluktan söz edildiğinde anlaşılması gereken, bu şeyler üzerindeki sigortalanabilir meşru (yasal) finansal menfaattir.
Sigorta sistemi, özelde ekonomik, genelde toplumsal yaşam içinde, değişik önemlere sahip birçok işlevi yerine getirmektedir.
Sigortanın, yukarıda dayanışma olarak da ifade edilen ana işlevi, belirli bir miktar para ödeyerek kişilerin, kurum ve kuruluşların (katılımcıların) maddi zararlarının, yalnızca o rizikoyla, tehlikeyle karşı karşıya olan diğer diğer kişi, kurum ve kuruluşlar arasında bölüştürülmesidir. Söz konusu dayanışma, sigortacı tarafından toplanan katkı payları ile ortak bir fon oluşturulması sonucu gerçekleştirilir. Aynı rizikoyla, tehlikeyle karşı karşıya olan çok sayıda katılımcının ödeyecekleri katkı payları, sigorta primleri ortak bir fon oluşturacak ve rizikoya, tehlikeye doğrudan doğruya maruz kalan az sayıda katılımcının zararları bu fondan karşılanacaktır.
Sigorta, esnafın, tüccar ve sanayicilerin, karşı karşıya kalabilecekleri riskleri, tehlikeleri düşünüp, paralarını ihtiyat (güvence) fonu oluşturmada kullanarak bağlamalarını önlemektedir. Böylece, göreceli olarak küçük bir prim karşılığında, bu tür güvence fonlarına yatırılacak kaynaklar yatırımların finansmanında kullanılmakta, bu da ticaret ve sanayinin gelişmesine katkıda bulunmaktadır.
Görülüyor ki, çağdaş ekonomik yaşamın sürdürülebilmesi için, sigorta kurumu tarafından sağlanan teminat (güvence) yaşamsal bir öneme sahiptir. Gerçekten de yangın sigortası sayesinde binaların ipoteği karşılığı kredi sağlanması olanağı doğmaktadır. Bankalar ve diğer bazı ticari kuruluşlar, işletmeleri ve dış ticaret işletmelerini finanse etmek için Nakliyat (Taşıma) Sigortası isterler. Bir bankadan ipotek teminatı karşılığında kredi talebinde bulunulması, ipotek gösterilen değerlerin sigortalı olması durumunda kredi talebi işlemlerini daha kolaylaştırır.
SİGORTA
Yukarıda ifade edildiği üzere, kişiler, kurum ve kuruluşlar, günlük yaşantı içinde, toplumsal veya ekonomik uğraşıları yahut yangın, fırtına, sel, seylap, deprem… gibi doğal ve sosyal nitelikte sayılamayacak kadar çok rizikoların, tehlikelerin tehdidi altında bulunmakta olup, zaman zaman bu rizikoların, tehlikelerin gerçekleşmesi nedeniyle sahip olunan her şeylerini yitirme kaygısı ya da endişesi taşımaktadırlar. Bu kötü ihtimalin olmaması, varsa yok edilmesi arzu edilir ki, bu da bireylerin, kurum ve kuruluşların en önde gelen gereksinimlerinden biri olan güvence (emniyet) ihtiyacını doğurur. Bu bağ- lamda kişiler, kurumlar ve kuruluşlar emniyetlerini sağlamak amacıyla tehlikeleri, rizikoları olanaklar elverdiği ölçüde yok etmeye çalışırlar. Ancak yine de her zaman rizikoları, tehlikeleri fiilen yok etmek mümkün olmayabilir. Tehlikelerin, rizikoların fiilen bertaraf edilmelerinin mümkün olmadığı bu gibi durumlarda oluşacak zararları derhal gidermeye çalışmak da diğer bir yoldur.
Gerçek şudur ki, her devrin ve toplumun insanı kısa veya uzun yaşam süresince doğal, ekonomik ve sosyal nitelikteki çeşitli tehlikelere (rizikolara) muhatap olmuştur. Toplum içinde yaşayan İnsanların sahip oldukları mal varlıkları ve canları her zaman için sayılamayacak kadar çeşitli tehlikelerle, rizikolarla karşı karşıya bulunmaktadır. Depreme dayanıklı sağlam betonarme yapı, çelik konstrüksiyonlu yapı, yangına karşı söndürücüler, hırsızlığa karşı alarm tertibatı... gibi her türlü önlem alınmış olsa dahi kişi veya kuruluşların, meydana gelecek maddi kayıpları tek başlarına göğüslemeleri her zaman olanaklı olmayabilir.
Sigorta; sözcüğü de dilimize, Latin kökenli İtalyanca “Sigurta” sözcüğünden aktarılmış olup, “Güvence” veya “Tazmin” anlamına gelmektedir.
Kişiler, kurum ve kuruluşlar gelirlerinin bir bölümü tasarruf ederek meydana gelebilecek parasal kayıpları gidermeye çalışırlar ise de mevcut tasarruflar her zaman oluşan zararı finanse edemeyebilir. Bu durumda zararın, zarar gören tarafından tek başına karşılanması yerine; aynı riskin, tehlikenin gerçekleşme olasılığına maruz kişiler, kurum ve kuruluşlar tarafından birlikte karşılanması da mümkündür. İşte, canları ve malları aynı cins tehlikenin, (riskin) tehdidi altında bulunan bireylerin, kurum ve kuruluşların toplumsal veya ekonomik uğraşıları yahut doğal afet sonucu risklerin, tehlikelerin gerçekleşmesi hâlinde maruz kalacakları olası zararların bir ücret karşılığında, sigorta sözleşmesinde belirlenen koşullar içinde aralarında paylaştırılarak giderilmesi sistemine sigorta ya da sigortacılık denilmektedir.
“Sigorta” sözcüğü de dilimize, Latin kökenli İtalyanca “Sigurta” sözcüğünden aktarılmış olup, “Güvence” veya “Tazmin” anlamına gelmektedir.
Bireylerin, kurum ve kuruluşların uğradıkları bu kayıpların (zararların) tazmini, yani kısaca sigorta, onlara ekonomik ve sosyal bir güvence sağlamakta ve özellikle ekonomik uğraşıların kesintiye uğramaması, sürdürülebilmesi işlevini üstlenmektedir. Bu işlevi nedeniyle sigorta ulusal ekonomiye önemli hizmet sunan bir uğraşı alanı olarak önümüze çıkmakta, toplumsal ve ekonomik yaşamın olmazsa olmaz bir parçası hâline gelmiş bulunmaktadır.
Risk; herhangi bir tehdidin bir kıymette zarar oluşturma olasılığıdır.
Dostları ilə paylaş: |