MİT Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, TSK içinde istihbarat toplamasına izin vermeyen yönetmeliğin değiştirilmesinde veya MİT Müsteşarlığı’ndaki gibi TSK ve EGM bünyesinde de personeli denetleyerek, kontrespiyonaj faaliyetleri açısından tetkik edecek bir “İç Güvenlik Birimi” teşkil edilmesinde fayda mütalaa edilmektedir.”
-
Kurumlar Arasında İstihbaratın Koordinasyonu
17/25 Aralık süreci ve 15 Temmuz Darbe Girişimi emniyet güçlerinin istihbarat ve operasyonel olarak çok güçlü, etkin ve dinamik olmasının hayati önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
Hem organize suçlulukla mücadelede hem de terör örgütleri ile mücadelede “kurumsal taassup”un varlığı Türk bürokrasisi için en önemli sorunlardan biri olup, kamu kurumlarının birbirlerine güvenmemesi, bilgiyi kendisine saklaması ve paylaşmaya yanaşmamasının çözümü için Adalet, İçişleri, Maliye Bakanlıkları ve diğer ilgili Bakanlıklarca ortak strateji belirlenmesine yönelik çalışmalar yürütülmesi, bu amaçla bir Eylem Planı çalışması yapılmasının gerektiği düşünülmektedir.
Bu sayede önemli organize suç soruşturmalarında ve terör örgütlerine yönelik soruşturmalarda, daha soruşturmanın başında farklı birimlerin katılımı ile Eylem Gücü teşkil etmek suretiyle eş zamanlı olarak suçun mali boyutunun da ele alınması ile suç ve suçlulukla mücadelede etkinlik artırılabilecektir.
FETÖ tarafından girişilen hain darbe girişiminin, kamu kurum ve kuruluşlarının koordine olamama sorununun çözümü için Türk Bürokrasisinde bir milat olması sağlanmalıdır.
İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünün Komisyonumuza sunduğu 03.01.2017 tarihli ve 45599763-56586.(63044).4648-2465/45-11171 sayılı cevabi yazıda; “15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi sonrası olası bir darbe girişiminin engellenmesi için istihbari çalışmalara ağırlık verilmesi, iyi bir istihbarat ağı ile tek merkezden koordine edilen bir istihbarat birimi oluşturulması, kurumlar arası ilişkilerin en üst düzeye çıkarılması, geçmişte yaşanan darbelerin ayrıntılı analizinin ve değerlendirmesinin yapılması gerekmektedir.” denmektedir.
Buna göre TSK ve diğer istihbarat birimleri arasında bilgi ve iletişim sağlanması ülke bekası için büyük önem arz etmektedir. İlgili kurumlar arasında gereken yapısal ve yasal işbirliği ve koordinasyonun etkin bir şekilde sağlanamaması halinde bu kurumlara sızma, darbe girişimi ve benzeri her türlü illegal faaliyete karşı direnç azalmaktadır.
15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunda dinlenilen pek çok muvazzaf ve emekli asker konuk tarafından TSK’nın görev özellikleri doğrultusunda MİT, Emniyet İstihbarat ve Jandarma İstihbarat ile etkin bir istihbarat alışverişinin yapılamadığı bu kapsamda oluşan bu zaafiyetin giderilmesine yönelik yapısal ve yasal düzenlemelerin süratle yapılmasının büyük önem arz ettiği dile getirilmiştir. 31 Temmuz 1970 tarihi ve 1324 sayılı Genelkurmay Başkanının Görev ve Yetkilerine Ait Kanun gereği askeri istihbaratın üretilmesi Genelkurmay Başkanlığının yetki ve sorumluluğundadır. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı daha çok dış istihbarata yönelik olarak, Kuvvet Komutanlıkları ise kendi alanlarında istihbarat faaliyetlerini yerine getirecek şekilde yapılandırılmışlardır. Askeri ataşeler, uluslararası karargâhlarda görevli subay ve temsilciler ile yakın zaman önce MİT bünyesine dâhil edilen Gözetleme ve Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı gibi unsurlar önemli askeri istihbarat kaynakları arasındadır. 1999 yılında Ankara’da faaliyete başlayan Kara Kuvvetleri İstihbarat Okulu 2003 yılında lağvedilerek TSK İstihbarat Okulu ile birleştirilmiştir. 2010 yılına kadar Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerine devam eden TSK İstihbarat Okulu bu tarihten itibaren Genelkurmay Başkanlığına bağlanmış olup, eğitim ve öğretim faaliyetlerini halen Ankara’da sürdürmektedir.443
Ayrıca, 1.11.1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 4. madde e fıkrasına göre MİT’e “Genelkurmay Başkanlığınca Silahlı Kuvvetler için lüzum görülecek haber ve istihbaratı, yapılacak protokole göre Genelkurmay Başkanlığına ulaştırmak görevi verilmiştir.” 444 Ancak, 15 Temmuz 2016’dan sonra ortaya çıkan durum göstermektedir ki; iki kurum arasındaki bilgi alışverişi protokole gerek kalmaksızın MİT’in istihbari görevi olması gerekliliğinin yasal düzenlemede yer alması çok daha yerinde olacaktır.
Dostları ilə paylaş: