Önümüzdeki yıllarda dünya gündeminin temel meselesi: Amerikan devlet sisteminin fiili küresel sorumluluğu ile olgunluğu arasındaki simetrisizlik
Amerikan devlet sistemi, dünyada bir anlamda “fazla” diyebileceğimiz bir ağırlık kazanmış bulunmaktadır. Buradaki fazlalığı, bu kadar ağırlığı olmazsa daha iyi olurdu anlamında bir öznel tercih ifadesi olarak kullanmıyorum. Amerikan siyasi kültürünün, daha açık söylemek gerekirse Amerikan toplumu ve kültürünün bugün sergilediği gerçeklik ile, bugünkü dünya gerçekliğinde Amerikan siyaseti ve ekonomisinin bir anlamda omuzlarına yığılmış olan sorumluluk arasındaki ilişkiyi düşündüğümde, Amerikan sisteminin sırtında “fazla” yük var demek için söylüyorum.
Bu yazının son satırlarının sınırları içinde Amerikan federal siyasi sisteminin bir olgunluk eksikliği sıkıntısı içinde olduğu önermemi sadece öne sürmekle yetineceğim. Ama bu önermemin inandırıcı bulunacağından bir hayli emin olduğum için bunu fazla rahatsızlık duymadan yapacağım.
Amerikan federal devlet sistemi, hem küresel siyasi ilişkiler sahnesinde hem küresel iktisadi ilişkiler sahnesinde “Ponzi Oyun”lar oynamaktadır.
Küresel siyaset sahnesindeki Amerikan devlet sisteminin oynadığı en tehlikeli “Ponzi Oyun”, bir tarafta İsrailliler ve İsrail yanlısı Yahudiler ile öte tarafta Filistinliler ve Filistinliler yanlısı Müslümanlar arasındaki küresel ihtilaf karşısında Amerikan siyasetindeki “Ponzi Oyun”dur. Amerikan dış politikasının dümenini İsrail yanlısı dünya Yahudiliği kontrol ettiği sürece, on beş yirmi milyon Yahudiyi rahatlatmak için bir milyar üç yüz milyon Müslümana parya muamelesi çekme yaklaşımı sürdürülemez. Daha önceki bir çok yazımda açıkça ifade ettiğim gibi, bütün insanların kardeşliğine inanan bir Aydınlanmacı liberal olarak Yahudilerle ırkçı, dinci bir sorunumun olması söz konusu değildir. Dünyada Müslümanlıklarını yaşarken, şiddete baş vurmayı ibadet gibi dini bir vecibe gibi gören Müslümanların varlığının yol açtığı sorunların da farkındayım. Ama, Amerikan dış politikası üstündeki İsrailci Yahudi etkisinin, Amerikan devlet sistemini, bütün dünyayı yaşanmaz hale getirebilecek bir siyasi “Ponzi Oyun”a angaje ettiğini de vurgulamak istiyorum.
Amerikan devlet sistemindeki zaafların, Amerikan ekonomisinin küresel ağırlığının sağladığı fırsatların “kötüye kullanıldığı” bir iktisadi “Ponzi Oyun”a yol açtığını, bu “Ponzi Oyun”un sürdürülmeğe çalışılması halinde, bunun dünya ekonomisinin gündemine, daha önce rüyamızda dahi görmediğimiz türden sıkıntılar getireceğini de vurgulamak istiyorum.
Bu yazımda bir meseleyi de özellikle işaret etmek çalıştım. Amerikan ekonomisinin küresel cüssesi, dünyanın geri kalan kısmı üstünde büyütülmüş etkilere yol açan bir ölçektedir. Amerikan para sistemi, hoşlansak da hoşlanmasak da adeta küresel para sistemi rolü oynamaktadır. Amerika’daki politikacıların, uluslararası para sistemini sarsacak, büyük iktisadi kararsızlıklara yol açabilecek siyasi ve iktisadi politikalardan uzak durmaları gerekmektedir. ABD devlet sisteminin dünya ekonomisinde fiilen üstlendiği yükü ve rolü, basiretli, tedbirli, akıllı tacir gibi taşıması ve oynamasını sağlayacak bir kurumsal çerçeve ise, bugün için Amerika’da da, dünyada da yoktur.
Amerikan siyasetinde bugün gördüğümüz sürdürülemez politikaları sürdürmeyi zorlama eğilimine karşısında, kaotik olmayan düzeltici tepkiler güç kazanır ve sonunda Amerikan siyasetçilerini de tedbirli tacir gibi davranacakları bir basiret çizgisine çekebilir mi? Bu düzeltici çıkışı en çok Avrupa’dan beklemek anlamı olacak gibi geliyor bana. Avrupa’nın yaşlı diye alay ettiğimiz siyasi kültürü belki de Amerikan siyasi kültürünün yeniden olgunlaşma şansını yakalamasında ferahlatıcı bir katkı sağlayacak. Rusya’nın, Çin’in, Japonya’nın, Amerika üstünde düzeltici bir karşı ağırlık koyacak eti ve budu yok. Ekonomileri nispi olarak küçük ve “parasız”. Avrupa’nın ciddi bir üretim ölçeği ve her şeyden öte Euro’su var. Euro, sadece zaman dilimleri arası varlık transferine imkan veren tek öteki küresel para değil. Belki de, Amerika dahil bütün dünyayı geçmişten geleceğe, daha iyi bir kurumsal küresel matrise taşıyabilecek bir Avrupa geleneğinin simgesi. Yunus’un, “hamdım piştim el-hamd ul Lah” dediği gibi, Avrupalılar, yana yana pişmiş bir siyasi uygarlık geleneğinin insanları. Amerikalılar ise hala ham.
Dostları ilə paylaş: |