9.1 İş birliğine ilişkin politika belgeleri - tavsiyeler
3. bölümde tek taraflı ve iki taraflı belgeler arasındaki farkı zaten belirtmiştik. Tek taraflı belgeler (stratejiler) sadece idari kurumlar (hükümet, bakanlıklar, kurumlar vb.) için taahhütler içerebilirken iki taraflı belgeler Devlet ve STK’ların taahhütlerini kapsayan anlaşmalardır. İçerik açısından her iki belge de çok açık ve kesin olabilir, diğer taraftan her ikisi çok genel de kalabilir.
İş birliğine ilişkin etkili politika belgesi için tavsiyeler:
-
belgenin türü – diğer ülkelerin deneyimleri belgenin türü ile ilgili olarak başarıya ulaşmak için kesin bir formül olmadığını göstermektedir. Karar alıcılardan bazıları iki taraflı belgeleri tercih ederken diğerleri stratejileri tercih etmektedir. Mevcut bir iş birliğinin bulunmadığı durumlarda bu iş birliğinin temel ilkelerini ve kurumsal mekanizmalarını belirleyecek olan karşılıklı bir anlaşma iyi bir başlangıç noktası olabilir. Kısaca anlaşma daha kesin belgelerin (strateji) geliştirilmesine ilişkin süreci tanımlayabilir, iş birliğini destekleyecek kurumları tesis edebilir.
-
belgenin yasal özelliği ve belgeyi onaylayan kurum – genel görüş belgenin yasal özelliğinin uygulama için çok önemli olduğudur. Ancak, iş birliğine ilişkin belgelerin büyük bir bölümü yasal olarak bağlayıcı değildir. Üstelik deneyimler yasal özelliğin başarı için kilit unsur olmadığını göstermektedir. Diğer taraftan deneyimler hükümette yaşanan değişimlerin taslak veya uygulama sürecine ciddi şekilde ket vurabileceğini de göstermektedir. Estonya’da Parlamento tarafından onaylandığı günden beri yüksek politik değere sahip EKAK’ın yasal olarak bağlayıcı olmayan belgelere örnek verilmesinin nedeni de budur. Bir diğer iyi örnek de Moldova’dır.
-
taslak süreci – belgenin taslağı oldukça katılımcı bir şekilde hazırlanmalıdır. İlk olarak taslak süreci gelecekteki iş birliği için bir temel teşkil eder ve bu nedenle taraflardan her ikisinin de birbirlerini tanıması çok önemlidir. İkinci olarak, açık, şeffaf ve kapsayıcı bir süreç ile her iki taraf da belgenin sahipliğini ve uygulanmasına ilişkin sorumluluğunu üstlenecektir. Üçüncü olarak, Hükümette meydana gelecek değişikliklerin olumsuz yönlerini engellemek için koalisyon ve muhalefet partilerini (Estonya ve Moldova örnekleri) sürece dahil etmek faydalıdır. En son oluşturulan Hırvatistan Stratejisi’nin hazırlanma süreci bütün tarafları içermesi açısından iyi bir örnektir: öncelikle temel olarak geniş tabanda istişare ile başladılar, farklı sektörler arası çalışma grupları taslakları hazırladı ve nihai olarak yeniden geniş istişareler düzenlendi.
-
içerik - belgenin temelini oluşturan temel ilkelerin bir parçası olarak, açık taahhütlerin dahil edilmesi de çok önemlidir. Taslak sürecinin ilk aşamalarından itibaren uygulama konularını göz önüne almak, hedefleri ve faaliyetleri gerçekçi olarak belirlemek, görevleri ve sorumlulukları paylaştırmak da oldukça önemlidir (belgelerin olağan unsurlarının açıklaması için bkz. Bölüm 3).
-
uygulama – belgenin uygulanmasını sağlamak için hedefleri, faaliyetleri, sorumlu organları, teslim sürelerini ve gerekli kaynakları açık bir şekilde belirten bir eylem planını sürece dahil ediniz. Eğer devlet belgenin uygulanması için asgari finansmanı sağlamayacaksa, başarısı sorgulanır olacaktır. Diğer (ek) finansman kaynaklarını da belirlemek yararlıdır. Uygulamanın izlenmesi ve değerlendirilmesini sağlamak için bu göreve ilişkin bir devlet organını veya sektörler arası bir unsuru tayin etmek yararlıdır. İzleme ve değerlendirme faaliyetleri için de finansman sağlanmalıdır.
9.2 İş birliğine yönelik kurumsal destek 9.2.1 İş birliğini destekleyen kurumlar
İş birliğini ve STK’ların gelişimini destekleyen kurumlar politika belgeleri oluşturulmadan önce tesis edilebilir (Hırvatistan örneği) – iki süreç doğrudan bağlantılı değildir. Kamu sektörü ile STK’lar arasındaki iş birliğinden sorumlu kurumlar iş birliğinin gelişmesi ve ilerlemesi için önemli bir rol oynayabilir. Sadece iletişim ve bilgi paylaşımına değil aynı zamanda katılımın bir aracı olarak iki sektörün eğitimine katkıda bulunabilecek bir mekanizma ve iş birliği bünyesinde bulunan geniş politika durumlarının önderi olarak kabul edilebilirler. (Hadzi-Miceva 2009: 11).
Farklı türde destek kurumları bulunmaktadır. Hükümet sekretaryası veya bazı bakanlıkların bünyesinde kurulabilirler veya bağımsız bir kurum olabilirler. Bütün olasılıkların olumlu ve olumsuz yönleri bulunmaktadır. Her durumda böyle bir kurum oluşturulması teklif edildiğinde bunun yaratacağı politik etkilerin de göz önüne alınması gerekir. Bağımsız kurum kendi gündemini belirleyecek ve daha proaktif olabilecektir fakat diğer taraftan bu tür bir kurumun Devlet toplantıları ile doğrudan bağlantısı olmayacak ve diğer bakanlıklar üzerindeki etkisi bir dereceye kadar kısıtlı olacaktır. Eğer bu kurum belirli bir bakanlığın bünyesinde oluşturulursa, bakanlık gündeminde STK gelişimi büyük bir yer tutmayabilir. Kurucu kanunların diğer idari kurumları bu destek kurumu ile iş birliği yapma ve istatistiksel izleme için veri gönderme vb. ile görevlendirmenin yanı sıra, bu kuruma açık sorumluluklar ve yetkiler vermesi gerekir.
Bütün bakanlıklarda iş birliği kurumu ve STK’lar ile iletişimden sorumlu irtibat yetkililerinin bulunması yararlı olacaktır.
9.2.2 Danışma kurumları
Danışma kurumları ilgili kurumun çalışmalarını destekler ve STK’ların sektörler arası desteklenmesini sağlar. Danışma kurumları sadece STK gelişimini (örn. geliştirme stratejisi, STK kanunu) etkileyen hususları görüşmekle kalmaz aynı zamanda yorum yapma veya yeni bir mevzuat önerisi getirme olasılığına sahiptir (ör. ilgili bakanlık STK’ları sadece ilgili alanda etkileyen bir mevzuatı kabul ettiğinde farklı çözümler sunulması). Danışma kurumu oluşturulurken Hükümet temsilcilerinin (kamu yetkilerinden ziyade üst yönetim kademesi) siyasi etkisi, STK’lar için önemli bakanlık temsilcilerinin katılımı ve STK’ların eşit temsili (eşit sayıda bakanlık ve STK temsilcisi) dikkate alınmalıdır. Bazı danışma kurulları sendika, işveren ve akademi temsilcilerini de sürece dahil etmektedir.
Şayet danışma konseyinin kurulması kanunda öngörülmüşse, bu da Hükümet’in müdahalesi olmaksızın uzun vadeli çalışmaya yardımcı olabilecek faktörlerden bir tanesidir (örneğin, 2012 yılında Slovenya’da yeni Hükümet tayin edildiğinde, alınan ilk kararlardan bir tanesi de kanuna göre kurulmayan 100’den fazla danışma konseyinin kaldırılmasıydı).
Dostları ilə paylaş: |