TÜRKİYE'NİN KATILIM YÖNÜNDE İLERLEMESİ ÜZERİNE 2001 DÜZENLİ RAPORU
Avrupa Birliği'ne aday olan ülkeleri üyeliğe hazırlamak Komisyon'un görevidir. Komisyon AB'nin bir nevi icracı sekretaryasıdır. Komisyon her sonbahar her aday ülkenin üyelik yolunda kaydettiği aşamaları veya Türkiye için olduğu gibi, yapamadıkları ve eksik yaptıklarını ayrıntılarıyla veren bir düzenli rapor yayımlar. Alttaki rapor 2001 yılı raporudur. 2002 yılı raporu Ekim ayında yayımlanacaktır. İlgili olan herkes kendi ilgi alanında neyin yapılıp neyin yapılmadığını bu rapordan okuyabilir. CA.
TÜRKİYE'NİN
KATILIM YÖNÜNDE İLERLEMESİ
ÜZERİNE
2001
DÜZENLİ RAPORU
AVRUPA TOPLULUKLARI KOMİSYONU
Brüksel, 13.11.2001
SEC(2001)1756
TÜRKİYE'NİN
KATILIM YÖNÜNDE İLERLEMESİ
ÜZERİNE
2001
DÜZENLİ RAPORU
A. Giriş
a) Önsöz
Haziran 1998'de yapılan Cardiff AB Konseyi, Komisyon'un, AT-Türkiye ortaklık Anlaşması'nın 28inci maddesine ve Lüksemburg AB Konseyi'nin sonuçlarına dayalı olarak, Türkiye üzerine bir rapor sunacağını kaydetti.
Komisyon, Viyana AB Konseyi'ne yönelik olarak, öteki aday ülkelere ait Düzenli Raporlar ile beraber, Türkiye üzerine ilk Düzenli Rapor'unu Ekim 1998'de sundu; Helsinki AB Konseyi'ne yönelik olarak, Ekim 1999'da ikinci bir rapor kabul edildi.
Helsinki AB Konseyi şu karara vardı: "Türkiye, diğer aday devletlere uygulananlar ile aynı kriterler temelinde Birliğe katılmaya yönelmiş bir aday devlettir. Var olan Avrupa Stratejisi'ne dayanılarak, Türkiye, diğer aday devletler gibi, reformlarını teşvik etmeye ve desteklemeye yönelik bir katılım öncesi stratejiden yararlanacaktır."
Katılım öncesi strateji çerçevesinde, Komisyon, aday ülkelerce üyeliğe hazırlanmada kaydedilen ilerleme konusunda Avrupa Birliği Konseyi'ne düzenli olarak raporlar sunmaktadır. Türkiye için ilk komple rapor, Aralık 2000'deki Nice AB Konseyi'ne sunuldu.
Komisyon, bu Düzenli Raporu, Aralık 2001'deki Laeken AB Konseyi'ne yönelik olarak hazırlamıştır.
Bu Düzenli Rapor için izlenen yapı, 2000 Düzenli Raporu için kullanılan yapıya dayanır. Daha önceki Düzenli Raporlar gibi, bu Rapor:
-
özellikle AT-Türkiye Ortaklık Anlaşması çerçevesinde, Türkiye ile Birlik arasındaki ilişkileri anlatmakta;
-
1993 Kopenhag AB Konseyi tarafından belirlenen siyasal kriterler (demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlıkların korunması) açısından ve 1999 Helsinki AB Konseyi'nin sonuçları uyarınca başlatılan Güçlendirilmiş Siyasi Diyalog açısından durumu analiz etmekte;
-
Kopenhag AB Konseyi tarafından belirlenen ekonomik kriterler (işleyen bir piyasa ekonomisi ve Birlik içindeki rekabet baskıları ve piyasa güçleri ile başa çıkma kapasitesi) açısından Türkiye'nin durumunu ve perspektiflerini değerlendirmekte;
-
Türkiye'nin, üyelik gereklerini, yani Antlaşmalar'da, ikincil mevzuatta ve Birlik politikalarında ifade edilen müktesebatı üstlenme kapasitesi konusunu ele almaktadır. Bu konu, yalnızca mevzuatın uyumlulaştırılmasını değil, aynı zamanda, Aralık 1995'te Madrid AB Konseyi tarafından vurgulandığı ve Haziran 2001'de Göteborg AB Konseyi tarafından teyit edildiği gibi, müktesebatı uygulamak ve icra etmek için gereken adlî ve idarî kapasitenin geliştirilmesini de kapsamaktadır. Madrid'de, AB Konseyi, aday ülkelerin uyumlu bütünleşmesinin koşullarını yaratmak üzere, bu ülkelerin kendi idarî yapılarını uyarlamalarının zorunlu olduğunu vurguladı. Göteborg AB Konseyi ise, aday ülkelerin müktesebatı etkin biçimde uygulama ve icra etme kapasitelerinin yaşamsal önemine dikkat çekti ve bunun için, adayların, kendi idarî ve adlî yapılarını güçlendirmeye ve yeniden düzenlemeye yönelik önemli çabalar göstermelerinin gerekli olduğunu ekledi.
Bu rapor, 2000 yılına ilişkin Düzenli Rapor'dan bu yana kaydedilen ilerlemeyi dikkate almaktadır. Kapsadığı dönem, 30 Eylül 2001 tarihine kadarki dönemdir. Ancak, kimi özel durumlarda, söz konusu tarihten sonra alınan tedbirler de belirtilmektedir. Bu Rapor, 2000 düzenli raporunda atıf yapılan tasarlanmış reformların gerçekleştirilmiş olup olmadığına bakmakta ve yeni girişimleri irdelemektedir. Ayrıca, incelenen hususların her biriyle ilgili durumun genel bir değerlendirmesini sunmakta, katılım için hazırlanırken Türkiye'nin atması gereken belli başlı adımları ortaya koymaktadır.
Bu yaklaşıma uygun olarak, (Türkiye'nin müktesebatı uygulamaya yönelik idarî kapasitesi dahil) siyasal ve müktesebat kriterlerinin yerine getirilmesinde sağlanan ilerlemeye ilişkin değerlendirme, ele alınan hususların her birindeki genel duruma bir bakış ile beraber, son Düzenli Rapor'dan bu yana gerçekleştirilen işler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Ekonomik değerlendirme ise, referans döneminde kaydedilen ilerlemeye ilişkin bir değerlendirme yanı sıra, Türkiye'nin ekonomik performansının dinamik, ileriye dönük bir irdelemesini sunmaktadır.
Rapor'da, Türkiye'nin Katılım Ortaklığı önceliklerini ne ölçüde ele almış olduğunu inceleyen ayrı bir bölüm vardır. Katılım Ortaklığı'nın kısa vadeli önceliklerinin yerine getirilmesinde Türkiye'nin kaydettiği ilerleme değerlendirilirken, bu belgenin Konsey tarafından 8 Mart 2001 tarihinde kabul edilmiş olduğu dikkate alınmaktadır.
Daha önceki raporlarda olduğu gibi, "ilerleme", fiilen alınan kararlar, fiilen kabul edilen mevzuat, fiilen onaylanan uluslararası sözleşmeler (uygulama konusuna da gereken dikkat gösterilerek) ve fiilen uygulanan tedbirler temelinde ölçülmüştür. İlke olarak, hazırlık veya parlamento onayı sürecinin değişik aşamalarında bulunan mevzuat veya tedbirler dikkate alınmamıştır. Bu yaklaşım, tüm aday ülkeler için eşit muamele sağlamakta ve ülkeler arasında, katılım için hazırlanmada somut ilerleme açısından, nesnel bir değerlendirme ve karşılaştırma imkanı vermektedir.
Rapor çok çeşitli bilgi kaynaklarına dayanmaktadır. Aday ülkeler, son Düzenli Rapor'un yayımlanmasından beri üyelik hazırlıklarında kaydedilen ilerleme hakkında bilgi vermeye davet edilmişlerdir. Aday ülkelerden her birinin Müktesebatın Benimsenmesi İçin Ulusal Programları, ve ayrıca Ortaklık Anlaşması çerçevesinde ve müktesebatın analitik incelenmesine hazırlık süreci bağlamında aday ülkelerce verilmiş olan bilgiler, ilave kaynaklar olarak hizmet etmiştir. Raporun hazırlanmasında, Konsey tartışmaları ve Avrupa Parlamentosu raporları ve kararları1 dikkate alınmıştır. Komisyon, çeşitli uluslararası kuruluşlarca yapılan değerlendirmelerden ve özellikle Avrupa Konseyi, AGİT, uluslararası malî kurumlar ve sivil toplum örgütlerinin katkılarından da yararlanmıştır. Ancak, topluluk müktesebatının kimi alanlarında, yapılan değerlendirmeleri bütünlemek için bilgilerin genişletilmesi ve derinleştirilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu ilave bilgiler, esas olarak, alt-komitelerin çalışmaları yoluyla elde edilebilir.
b) Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki ilişkiler
15 ve 16 Haziran 2001 tarihlerinde yapılan Göteborg AB Konseyi şu sonuca vardı: "Helsinki'de alınan kararlar, Türkiye'yi AB'ye yaklaştırmış ve onun Avrupa özlemleri için yeni ufuklar açmıştır. Güçlendirilmiş bir siyasi diyalog dahil, Türkiye için katılım öncesi stratejinin uygulanmasında iyi bir ilerleme kaydedilmiştir."
Son aylarda, AB-Türkiye ilişkileri daha da ivme kazanmıştır. Türkiye, şimdi, bütün aday ülkelerle aynı temelde katılım öncesi stratejinin tam olarak içindedir. Bu strateji, Türkiye'de reform sürecini canlandırmıştır.
Türkiye için katılım öncesi stratejinin uygulanması başlamış ve devam etmektedir:
-
Katılım Ortaklığı (KO), 8 Mart 2001 tarihinde Konsey tarafından resmen kabul edildi. Bunun amacı, Komisyon'un 2000 Düzenli Rapor'unda belirlenen, ilave çalışma için öncelikli alanları, Türkiye'nin bu öncelikleri gerçekleştirmesine yardım etmek için elde bulunan malî araçları ve bu yardıma ilişkin koşulları tek bir çerçeve içinde ortaya koymaktır. Katılım Ortaklığı öncelikleri, politika çerçevesini, yeni mevzuat, politikalar ve uygulamalar kabul edilmesine ilişkin takvimi, ve Türkiye'nin Topluluk müktesebatını benimsemesi için gerekli idarî ve malî ihtiyaçları ortaya koyan, Türkiye'nin Müktesebatın Benimsenmesi İçin Ulusal Programında (MBUP) yansıtılacaktır.
-
Türk hükümeti, Müktesebat'ın Benimsenmesi İçin Ulusal Programı'nı 19 Mart 2001'de kabul etti. Program geniş bir siyasi ve ekonomik reform gündemi sunmaktadır. Aynı zamanda, MBUP'nin uygulanması, koordinasyonu ve izlenmesi hakkında bir hükümet kararı kabul edildi. 15 ve 16 Haziran 2001 tarihli Göteborg AB Konseyi, Ulusal Programı "olumlu bir gelişme" olarak karşıladı ve "aynı zamanda Türkiye'yi, katılım öncesi stratejinin köşetaşı olan Katılım Ortaklığı'nın önceliklerini gerçekleştirmek için somut tedbirler almaya çağırdı."
-
Ankara'da ve Stockholm'de siyasal direktörlerin Troyka toplantılarıyla, Brüksel'de siyasal direktörlerin iki toplantısıyla ve 26 Haziran 2001 tarihinde Lüksemburg'da AT-Türkiye Ortaklık Konseyi çerçevesinde siyasi diyalog ile, Fransa, İsveç ve Belçika dönem başkanlıkları altında güçlendirilmiş siyasi diyalog devam etti. Bu toplantılarda, insan hakları, Kıbrıs, sınır anlaşmazlıklarının barışçıl yoldan çözülmesi, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası gibi AB-Türkiye ilişkileri bakımından önemli konular ve terörizme karşı savaş, Kafkaslar'daki durum, Orta Doğu ve Balkanlar gibi daha geniş konular ele alındı.
-
Ortaklık Komitesi'ne bağlı sekiz alt-komite, Haziran 2000'den Temmuz 2001'e kadarki dönemde iki turda, müktesebatın analitik incelenmesine hazırlık sürecini başlattılar. Bu süreçte, Komisyon daireleri, bakanlıklar ve kamu kurumları dahil geniş bir yelpazeden, her iki tarafın 500'den çok görevlisi yer almıştır. Feira AB Konseyi tarafından talep edildiği gibi, bu çalışmalar konusunda Konsey'e bir rapor ekte sunulmuştur ve Genişleme Strateji Belgesi'nde tavsiyeler yapılmıştır.
-
26 Şubat 2001'de, Konsey, Türkiye için katılım öncesi AT malî yardımlarının koordinasyonuna yönelik bir yönetmelik kabul etti.
-
Prosedürleri basitleştirmek ve malî yardımın katılım öncesi öncelikler üzerinde yoğunlaşmasını sağlamak için, Nisan 2001'de Komisyon tarafından bir yönetmelik teklif edildi. Bu yönetmelik, kabul edilme sürecindedir. Teklif edilen yönetmelik işaret etmektedir ki: "2000-2006 malî perspektifinde, katılım öncesi malî yardım, aday ülkeler için iki katına çıkarıldı; Helsinki AB Konseyi ışığında, normal bütçe prosedürleri çerçevesinde, amaç, bu ilkenin Türkiye için de geçerli olması ve şimdiki malî perspektifin geri kalan dönemi boyunca geçerli olmaya devam etmesi olmalıdır."
-
2000 yılında, toplam € 209 milyon tutarında hibe yardımı taahhüt edildi. Aynı yıl içinde, ECHO olağanüstü durum yardımı olarak € 30 milyon daha sağladı.
-
Yeni Akdeniz Politikası kapsamında Türkiye'ye Avrupa Yatırım Bankası (AYB) kredileri, 1992 ve 1999 arasında toplam € 545 milyon oldu. 2000 yılında, Türkiye'deki çeşitli projeler için AYB tarafından € 575 milyon sağlandı. Genel olarak, Türkiye beş farklı AYB kredi kolaylığından yararlanma hakkına sahiptir.
-
Türkiye'den uzmanlar, TAIEX tarafından bütün aday ülkeler için düzenlenen seminerlere katıldılar. Türk uzmanlar, 30'dan fazla çok-ülkeli çalışma toplantısına katılmışlardır. Çok-ülkeli bir TAIEX semineri (kimyasal maddeler konusunda) ilk defa olarak Türkiye'de yapıldı. İstanbul, çok-ülkeli seminerler için bir merkez olarak belirlenmiştir. TAIEX, şimdi, Türkiye için tek-ülkeli etkinlikler hazırlamaktadır.
-
Türkiye'nin Topluluk programlarına ve ajanslarına katılması için hazırlıklar ilerledi. Konsey, 5 Haziran 2001 tarihinde, Türkiye'nin bireysel Topluluk programlarına katılmasına imkan verecek yasal prosedürleri basitleştiren bir çerçeve anlaşmayı Türkiye ile müzakere etmek üzere Komisyon'a yetki vermeyi kararlaştırdı. Ağustos 2001'de Komisyon tarafından öteki kurumlara bir çerçeve anlaşma taslağı iletildi. Anlaşma kabul edilme sürecindedir. Dolayısıyla, Sokrates programı kapsamında bazı faaliyetler 2002 yılında pilot bazda başlayabilir.
-
AT-Türkiye Gümrük Birliği'nin hizmetleri de içine alacak biçimde genişletilmesi ve kamu alımları piyasalarının karşılıklı olarak açılması ile ilgili müzakerelerin en son turu Ekim 2001'de yapıldı. Gümrük Birliği, şimdiki halde, endüstriyel mallar ve işlenmiş tarımsal ürünler ticaretini kapsamaktadır.
Ortaklık Anlaşması çerçevesinde son gelişmeler (ikili ticaret dahil)
AT-Türkiye Ortaklık Konseyi, 26 Haziran tarihinde Lüksemburg'da toplandı ve Türkiye'nin katılım öncesi strateji kapsamında ilerlemesini ve gelecekteki çalışmalara ilişkin öncelikleri gözden geçirdi. Türkiye'deki insan hakları durumu, Kıbrıs konusu ve sınır anlaşmazlıklarının barışçıl yoldan çözülmesi, güçlendirilmiş siyasal diyalog kapsamında tartışıldı.
Karma Parlamento Komisyonu, 21-22 Kasım 2000 tarihlerinde Antalya'da, 26-27 Haziran 2001 tarihlerinde Brüksel'de toplandı. Tartışmalar, Türkiye'nin Ulusal Programı, anayasal reformlar, yeni ekonomik plan ve -Kıbrıs, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası, Fazilet Partisi'nin kapatılması, Türk cezaevlerindeki durum ve insan hakları dahil - siyasal konular üzerinde yoğunlaştı. Malî işbirliği, Türk işadamları için vize koşulları, ve AT-Türkiye Gümrük Birliği bağlamında üçüncü ülkeler ile serbest ticaret anlaşmaları yapılması, tartışılan konular arasında yer aldı.
19 Nisan tarihinde Ankara'da, Ekonomik ve Sosyal Komite çerçevesinde AB-Türkiye Ortak Danışma Komitesi'nin bir toplantısı yapıldı. Komite, daha güçlü sendikal hakları garantileyen mevzuat kabul edilmesine daha büyük öncelik verilmesini görmek istedi. Reform sürecinde toplumsal diyaloğun önemi vurgulandı. Hizmetlerin serbestleştirilmesi üzerine bir rapor kabul edildi.
Gümrük Birliği Ortak Komitesi, Brüksel'de iki defa toplandı. Gümrük Birliği'nin uygulanmasında ivmeyi koruma ihtiyacını teyit etti. Gümrük Birliği'nin işleyişi ve ticaretle ilgili konular tartışıldı.
Gümrük İşbirliği Komitesi, Gümrük Birliği'nin pratikteki uygulamasını tartışmak için bir kaç defa toplandı. İlk Derece Mahkemesi, Türkiye'den TV setleri ithalatı konusunda bir karar verdi. Mahkeme, hem Komisyon'dan hem de Türkiye'den, Ortaklık Anlaşması ve ilgili kararlar kapsamında karşılıklı akdî vecibelerin düzgün biçimde uygulanmasını sağlamalarını istedi.
Gümrük Birliği çerçevesinde bazı çok önemli geçiş düzenlemeleri 31 Aralık 2000 tarihinde sona erdi. Bu nedenle, Türkiye'nin ticaretin önündeki teknik engelleri kaldırması, rekabet uygulama kuralları kabul etmesi, fikrî mülkiyet haklarının uygulanmasını sağlaması ve, AB operatörleri ile Türk operatörleri arasında piyasa erişimi yönünden ayrımcılık olmamasını sağlamak üzere, ticarî nitelikteki devlet tekellerinde düzenleme yapması ivedi bir gereksinme olmuştur.
Genel olarak, mamul mallar, Gümrük Birliği içinde serbestçe dolaşmaktadır. Ancak, bazı ticaret sorunları devam etmektedir. Türk piyasasına giriş alkollü içecekler bakımından kısıtlıdır ve kimi AT ürünleri (örneğin kozmetikler, seramikler, fayans, yedek parçalar ve tekstil malları) için külfetli idarî prosedürler ve test gereklilikleri vardır.
Tarım sektöründe, Komisyon, Topluluk'tan canlı sığır ve sığır eti ithalatı yasağından dolayı AT'nin uğradığı zararları telafi etmeye yönelik bir paket konusunda gayrı resmî olarak Türkiye ile danışmalar başlatmıştır. AT'ye Türk fındık ihracatı için bir lisanslama sistemi tesis edilmiştir.
Gümrük Birliği'ne ilişkin konular hakkında düzenli bir gayrı resmî danışma mekanizması tesis edilmiştir. Komisyon, aday ülkeler için yerleşik politikaya uygun olarak Türkiye'nin teknik komitelere katılmasını da öngörmüştür.
AT ve Türkiye arasındaki ticaret hacimleri düzenli biçimde artmıştır. Türkiye'deki son ekonomik durum, Türk dış ticaret açığında bir azalmaya yol açmıştır.
Topluluk yardımı
Malî yardımların yönetilmesini öteki aday ülkelerdeki uygulama ile uyumlu kılacak yeni yönetmeliğin kabul edilmesi beklenirken, Komisyon, Türk hükümetinden, AT malî yardımı için yeni yönetim yapıları kurmasını istedi. 18 Temmuz 2001 tarihinde, Türk hükümeti, Ulusal Yardım Koordinatörlüğü görevlerini, AB işlerinden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı'na, Ulusal İta Amirliği görevini ise ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı'na veren bir genelge kabul etti. Ulusal Fon, Hazine Müsteşarlığı tarafından kurulacak ve yönetilecek; Merkezî Finansman ve Sözleşme Birimi (MFSB) Başbakanlığın sorumluluğu altında olacaktır. Personel için eğitim programları hazırlanmaktadır. Ankara'daki Avrupa Komisyonu Temsilciliği de, Topluluk malî yardımında yetki devrine dayalı bir yaklaşımın uygulanması için takviye edilmektedir. Yardım programlaması ile ilgili olarak, 2001 yılı, yardımların Katılım Ortaklığı ve Ulusal Program öncelikleriyle uyumlu kılınması için bir geçiş yılı olmuştur. Bu uyumlulaşma, 2002 sonuna kadar tam olarak sağlanmalıdır. Aynı şekilde, gelecekte, üye devletlerden "katılım danışmanları" olarak kamu görevlileri sağlayan eşleştirme mekanizması, bu bağlamda Türkiye'nin yararlanmasına açılacaktır.
Kredi finansmanı ile ilgili olarak yukarıda belirtildiği gibi, Türkiye, Akdeniz ülkeleri için yeni AYB yetkisi (EuroMed II Ödünç Yetkisi) kapsamında önemli bir tahsisat almaya devam edecektir. Bu tahsisatın toplam miktarı, Ocak 2000 - Ocak 2007 dönemi için € 6,425 milyar olacaktır. Ayrıca, Türkiye'nin, onüç aday ülke için toplam € 8,5 milyar tutarındaki AYB katılım öncesi kolaylığından yararlanmaya ehil olduğu AYB tarafından kabul edilmiştir. AYB, bundan başka, Türkiye için Özel Eylem Yetkisi'ni (€ 450 milyon) onaylamıştır ve Türkiye Deprem Rekonstrüksiyon ve Rehabilitasyon Yardım Kolaylığı (TERRA: € 600 milyon) kullanıma açıktır. AYB, bölgeyi kapsayan ve Türkiye'nin de yararlanabileceği, € 1 milyar tutarında, yeni bir "Akdeniz Ortaklığı Kolaylığı"nı da onaylamıştır.
Topluluk programları ve ajansları
Türkiye, halen LIFE III programına ve Araştırma-Geliştirme Beşinci Çerçeve Programı'na (proje bazında) katılmaktadır. Türkiye, pek yakında Girişim ve Girişimcilik üzerine çok-yıllı programa ve Avrupa Dijital İçerik programlarına katılmaya başlamak niyetindedir. Örneğin sağlık ve kültür alanlarında, başka programlara katılmayı da talep etmiştir ve Araştırma-Geliştirme için gelecek Çerçeve Program (6ncı çerçeve program) ile tam olarak bağlantılı olmayı istemektedir.
Türkiye'nin Avrupa Çevre Ajansı'na ve Avrupa Bilgi ve Gözlem Şebekesi'ne (EIONET) katılmasına yönelik müzakereler sonuçlanmıştır. Türkiye, onay sürecini tamamladıktan sonra üye olacaktır. Türkiye, Lizbon'daki Uyuşturucu Maddeler ve Uyuşturucu Bağımlılığı Üzerine Avrupa İzleme Merkezi'ne katılmaya ilgi duyduğunu da belirtmiştir (ayrıca bkz. Başlık 24 - Adalet ve İçişleri alanında işbirliği).
Topluluk yasal prosedürlerini etkinleştirmek ve böylece gelecekte Türkiye'nin Topluluk programlarına katılmasını kolaylaştırmak için, Avrupa Topluluğu ve Türkiye arasında, bu katılımın genel ilkelerini ortaya koyan bir anlaşma sonuçlandırılma aşamasındadır. Komisyon, Türkiye'den, katılmaya niyetli olduğu öğretim ve eğitim programlarını yönetmek için bir Ulusal Ajans kurmasını istemiştir (ayrıca bkz. Başlık 18 - Öğretim ve eğitim).
Müktesebatın analitik incelenmesi sürecinin hazırlanması
Ortaklık Komitesi'ne bağlı alt-komiteler, müktesebatın analitik incelenmesi sürecini hazırlamaktadırlar. Haziran 2000'de başlayan ve Temmuz 2001'de sona eren iki tur toplantı yapıldı.
Bu toplantılar, AB'nin ve Türkiye'nin politika amaçları ve mevzuatları konusunda görüş alışverişlerine imkan verdi. Türkiye, müktesebat konusunda ve onu aktarmak, uygulamak ve icra etmek için atması gereken adımlar konusunda daha kapsamlı bir anlayışa kavuştu. Bir çok durumda, inceleme çalışmaları başlamış olup, yeni mevzuat tasarıları veya var olan mevzuatta değişiklikler hazırlanma sürecindedir. AB ve Türk uzmanlar arasında, özellikle mevzuat oluşturulması konusunda, daha ileri diyaloğa yol açması umulan uygun bir iklim yaratılmıştır.
Bu toplantılar verimli olurken, süreci daha etkili ve yoğun kılmak amacıyla biçim ve içerik yönünden bazı iyileşmeler, Komisyon ve Türk yetkililer arasında yüksek düzeyde tartışılmıştır. Feira AB Konseyi'nin sonuçları uyarınca, Komisyon, bu çalışmanın sonuçları hakkında Konsey'e bir rapor hazırlamıştır. Söz konusu rapor ilişikte verilmiştir. Genişleme Strateji Belgesi'nde, süreci yoğunlaştırma ve daha üretken kılma yolları ve yöntemlerine dair tavsiyeler bulunmaktadır.
B. Üyelik kriterleri
1. Güçlendirilmiş siyasi diyalog ve Siyasi kriterler
Giriş
Haziran 1993'te Kopenhag AB Konseyi tarafından belirlenen, aday ülkelerce katılım için yerine getirilmesi gereken siyasal kriterler, bu ülkelerin "demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ve azınlıkların sayılmasını ve korunmasını garanti eden kurumların istikrarını" sağlamış olmasını öngörmektedir.2
Türkiye'nin katılım yönünde ilerlemesi üzerine 2000 düzenli raporunda, Komisyon şu sonuca varıyordu:
"Son düzenli rapordan bu yana olumlu bir gelişme, Türk toplumunda, AB'ye katılım amacıyla gerekli olan siyasal reformlar konusunda geniş çaplı bir bir tartışmanın başlamış olmasıdır. Bu bağlamda iki önemli girişimde bulunulmuştur: bazı uluslararası insan hakları belgelerinin imzalanması ve İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu'nun çalışmasının hükümetçe kısa bir süre önce onaylanması. Ancak, geçen yıla kıyasla, temel durumda pek az iyileşme olmuştur ve Türkiye'nin durumu Kopenhag siyasal kriterlerine hâlâ uygun değildir."
"Bir demokratik sistemin temel özellikleri var olmaya devam etmektedir, fakat Türkiye demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü garanti etmek için gereken kurumsal reformların uygulanmasında yavaş davranmaktadır. AB-Türkiye ilişkileri açısından yürütmede değişiklikler olmuştur, fakat ordu üzerinde sivil kontrol gibi bazı temel kurumsal sorunlar henüz ele alınmamıştır. Yargı ile ilgili olarak, devlet memurlarının yargılanmasını kolaylaştıran yeni prosedür cesaret verici bir gelişmedir. Geçen yılın düzenli raporunda söz edilen, yargının işleyişine ait önemli yasa tasarıları hâlâ sonuçlanmamıştır. Devlet Güvenlik Mahkemeleri ile ilgili olarak, Haziran 1999'daki son reformdan beri herhangi bir ilave gelişme olmamıştır. Yolsuzluk bir kaygı konusu olmaya devam etmektedir."
"Ölüm cezası, Abdullah Öcalan davası dahil, infaz edilmemektedir, fakat insan haklarının genel durumu bir çok bakımdan endişe verici olmaya devam etmektedir. Konunun yetkili makamlar ve parlamento tarafından ciddiye alınmasına ve insan hakları alanında eğitim programları uygulanmasına rağmen, işkence ve kötü muamele kökü kazınmış olmaktan uzaktır. Türkiye cezaevi sisteminde önemli bir reform yapmaya hazırlanmakta olsa da, cezaevi koşulları düzelmemiştir. İfade, örgütlenme ve toplantı özgürlükleri hâlâ sürekli olarak kısıtlanmaktadır. Din özgürlüğü açısından, gayri Müslim topluluklara yönelik olumlu bir yaklaşım benimsenmiş görünüyor, fakat bu yaklaşım, Sünni olmayan Müslümanlar dahil, bütün dinsel topluluklar için geliştirilmelidir."
"Geçen yıla kıyasla, ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin durum, özellikle etnik kökene bakılmaksızın bütün Türkler için kültürel haklardan yararlanma söz konusu olduğunda, iyileşme göstermemiştir. Nüfusun ağırlıklı olarak Kürt olduğu güneydoğuda durum pek fazla değişmemiştir."
Aşağıdaki bölümde, siyasal Kopenhag kriterleri perspektifinden, yürütmenin ve yargı sisteminin genel işleyişi dahil, ülkedeki genel durumun yanı sıra, son düzenli rapordan bu yana olan gelişmeler hakkında bir değerlendirme sunulmaktadır. Bu bağlamdaki gelişmeler, Türkiye'nin, adalet ve içişleri sahası başta olmak üzere, müktesebatı uygulama yeteneğiyle bağlantılıdır. Türkiye'nin adalet ve içişleri sahasındaki müktesebatı uygulama yeteneğinin gelişimi hakkında spesifik bilgiler, bu raporun B.3.1. kısmının ilgili bölümünde (Başlık 24 - Adalet ve içişleri sahasında işbirliği) bulunabilir.
Son gelişmeler
MBUP'de önemli siyasal reformlar ilan edildi ve bunlar anayasa değişikliklerine dahil edildi. Şimdi dikkatler, bu değişikliklerin fiilen uygulanmasına dönmüştür.
Türkiye'nin Kasım 2000 ve Şubat 2001'de yaşadığı ciddî malî ve ekonomik bunalımlar, Türk vatandaşları için ağır sıkıntıya yol açtı. Söz konusu bunalımlar nedeniyle önemli zorluklarla karşılaşan hükümet, yurt içinde ve dışında yeniden güven sağlamaya çalıştı. Ekonomik politikanın koordinasyonu için, ekonomiden sorumlu yeni bir Devlet Bakanı'na, Bay Kemal Derviş'e görev verildi ve hükümet, 2 Mart 2001 tarihinde, önemli bir malî ve ekonomik reformlar paketini kabul etti. IMF ve Dünya Bankası tarafından malî destek sağlandı ve 2001'in ikinci çeyreğinde, yeni ekonomik planın çeşitli öğelerini uygulamaya koyan çok sayıda yasa hızla kabul edildi. Bu reformlar, bunalımın aşılması ve AB üyeliği için ekonomik kriterlerin yerine getirilmesi amacına yöneliktir.
Dostları ilə paylaş: |