Tutanak Hizmetleri Başkanlığı



Yüklə 212,78 Kb.
səhifə4/5
tarix12.01.2019
ölçüsü212,78 Kb.
#95745
1   2   3   4   5

O arada şunu da söyleyeyim: Bizim önerimiz sanki biraz daha mantıklı gibi geliyor. Neden? Çünkü “Aşağıda sayılanlar milletvekili seçilemezler –gerçi eski anayasada öyle- noktalı virgül.” diyorsun. Arkadan yapanlar, olanlar, bilmem ne… “Olanlar” diye cümleyi bitiriyoruz. Biz dedik ki: “Böyle yapmayalım, şu, şu olanlar milletvekili seçilemezler diyelim, cümle bir bütünlük kazansın.” O manada bunu öne koyduk ama bunun üstünde de böyle saatlerce tartışmaya gerek yok.

AYLA AKAT (Batman) – Gerek yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Arkadaşlar oturup derler ki: “Yazımını biz böyle uygun gördük.” Ha, bunun içinde siyasal tercih gerektiren varsa onları bize getirirler. “Şimdi, biz burada, hepsinin üzerinde tek tek duracak mıyız?” derim.

AYLA AKAT (Batman) – Şimdi, arkadaşlarımız bir çalışma yürüttüler, Sayın İyimaya’nın önerisi çerçevesinde.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yaptı evet. Tek tek konular çıktı Hocam.

AYLA AKAT (Batman) – Hani milletvekili seçilemeyecek olanlar için bu tüm partilerin üzerine uzlaştığı…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, tüm partilerin önerilerinde yer alan...

AYLA AKAT (Batman) – Evet, tüm partilerin önerileri bunlar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Önerilerinde yer alanlar.

AYLA AKAT (Batman) – Değerli arkadaşlar, evet, isterseniz şeyleri kapatalım bir beş dakika, bir tartışalım, sonra devam edelim. Beş dakika ara verelim.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Dağılınca bir daha toplanamayız. Bir de bizim beş buçukta ayrılmamız gerekiyor, değil mi Başkanım?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet.

AYLA AKAT (Batman) – Kaçta?

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Beş buçukta ayrılmamız gerekiyor toplantı için.

AYLA AKAT (Batman) – Ha.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şimdi, bu güzel bir liste. Okuma yazma bilip bilmeme ve öğrenim durumu yer alsın mı almasın mı?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hemen şey edelim tek tek. Tabii.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sonra formülasyonu bir sonraki…

FARUK BAL (Konya) – Yani muğlak bir tabire pozitif hüküm içeren anayasa hukuku atıfta bulunamaz. Statüye hitap etmesi lazım, memurlar, işçiler gibi. Burada da statü ilkokul veya ilköğretim mezunu veya lise mezunu. Sizin de kastettiğiniz o aslında. Türkiye’de artık ilkokul mezunu olmayan kalmadı. Her köyde, her mezrada okul var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İşte, asıl bizim kastettiğimiz şu: Yani biz aynı endişeyi paylaşıyoruz fakat bu, ilkokul diploması çok kolay alınıyor, alınıp satılıyor.

FARUK BAL (Konya) – Tam tersi işte, tam tersi.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ondan dolayı yani.

FARUK BAL (Konya) – Ben baştan anlatayım o zaman.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İlkokul diploması olsa bile Türkçe okuyup yazma bilmesi lazım.

FARUK BAL (Konya) – Ha, ona katılırım ben de yani pozitif hukuk olduğu için katılmam engelleniyor. İlkokul diploması olmadığı hâlde Türkçe okuyup yazma bilme dediğimiz hadisede ana dili Türkçe olmayan kişilere, örneğin; transfer edilen futbolculara sahtekârlık yolu açılıyor. Kaç tane transfer edilmiş futbolcu varsa o kadar “Türkçe okuma yazma bilir.” diye belge verilmiştir, bu belgelerin de tamamı sahtedir.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Öyle mi?

FARUK BAL (Konya) – İddia ediyorum. Buyurun açıklayın.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sahte derken gerçeği yansıtmıyor.

AYLA AKAT (Batman) – Ya, onlar vekil mi seçilecek?

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Belge doğru ama esası doğru değil.

FARUK BAL (Konya) – Yani nasıl anlarsanız. Şurada isimlerini söylemek istemiyorum.

AYLA AKAT (Batman) – Neyse, hani karşılıklı olmasın, ben isterim bir müzakere ortamı olsun ama karşılıklı olunca ne dendiği anlaşılmıyor.

FARUK BAL (Konya) – Transfer edilen futbolcuların hepsi böyle bir suça itiliyor, futbol kulüpleri itiliyor. Dolayısıyla biz en saygın konumda olması gereken milletvekili adaylarını… Böyle bir sahteciliğe imkân verebilecek bir yolu seçmememiz lazım.

Rıza Bey’den farklı düşündüğümüz nokta; ilkokulu bitirmişse, Türkçe öğretememişse zaten bu devletin kabahati. Yani öğretmez olur mu ilkokul? Öğrenmiştir mutlaka ama ilkokulu bitirmediği hâlde…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Neyse, yani bu iş o kadar da önemli değil.

FARUK BAL (Konya) – Tam tersi yani sizin gerekçenizin.

AYLA AKAT (Batman) – Şimdi, ben, değerli arkadaşlar, şöyle ifade edelim: Yani okuma yazma bilip bilmeme ve öğrenim durumu, hani “Böyle bir şeye anayasada yer verelim mi?” sorusuna BDP’nin vermiş olduğu cevap: “Yer verilmesine gerek yoktur.” Okuma yazma bilme ya da öğrenim durumu. Çünkü bir üst norm var. Biz sınır belirlemiyoruz, demiyoruz. Yani daha doğrusu 2012 Türkiye’sinde kimsenin okuma yazma bilmeden gelip, hele hele ilkokul diploması almadan gelip milletvekilliği için başvuru yapacağını çok toplumsal gerçekliğe de uygun görmüyoruz. O nedenle, hani bir üst sınır da belirlemeyeceksek; işte, üniversite mezunu olsun, üniversitenin şu bölümlerinden mezun olsun gibi sınır da belirlemeyeceksek bir öğrenim durumu sınırı getirmeyi çok doğru bulmadığımız için açıkçası ne ilkokul ne okuma yazma bilme sınırı koymadık biz BDP olarak ama tartışılabilir. Hani biz de buradaki uzlaşma zeminini önemsiyoruz. Ne kadar uzlaşılabilir? Bahsettiğimiz şey milletvekili seçilebilme yeterliliği. Birçok alanda ilkokulu bitiren herkes milletvekili olabilir diye bu işin dalga konusu olduğunu biliyoruz. Dalga konusu hâline getirildiğini biliyoruz. Toplumun vermiş olduğu hassasiyete denk düşer bir şekilde çok öğrenim durumu belirlemesi ya da düzenlemesi yapmadan kimlerin seçilemeyeceğini belirlemenin daha doğru olacağına inanıyoruz. Bu nedenle de önerimizde, bir okuma yazma bilip bilmeme ya da öğrenim durumuna ilişkin bir düzenleme önerisi yoktur BDP olarak.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ben de bir şey söyleyebilir miyim?

AYLA AKAT (Batman) – Sayın Batum, buyurun.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Vallahi biz de aramızda bunu konuşurken, esasında söylediğiniz mantıkla yani şöyle, biz de bunu konuştuk, şundan koymadık ilk başta: Yani ilkokulu bitirme zorunluluğunu getirirsek milletvekili olma alanını daraltabiliriz, o yüzden “Türkçe okuyup bilsin, yeter.” demiş idik ama şimdi, tabii, şöyle bir şey var: Türkiye’nin koşullarından da -özellikle kadınlar için- bir ilköğretimin zorunlu olduğunu yani çocukların eğitime gönderilmesinden -muhakkak okutulmasından yola çıkarak- biz bir Türkçe bilme, ilköğretim filan diye… Buna ilköğretim demeyelim de Türkçe okuma yazma bilsin, muhakkak 12’yi bitirmiş olmasın diye de aramızda konuştuk yani Türkçe okuma yazmayı bilsin, yeter diye ama bunu şu boyutta biz de konuşalım aramızda tekrar, bir daha müzakere edelim. Bunu böyle uzun tartışmaya gerek yok…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Hocam, Allah aşkına, bunun neyini müzakere edeceğiz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır hayır, şunu: Ya hiç koymayalım ya hiç…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Peki, şöyle bir şey…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani “18 yaşını dolduran ya herkes…”

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ha, 18 yaşı demiyorum ben, şimdi…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Lafın gelişi söylüyorum; veya “21 yaşını dolduran herkes olur.” diyelim ya da…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – İsterseniz şöyle yazalım, bir ara çözüm Sayın Başkan.

AYLA AKAT (Batman) – Yani şu vesileyle ifade ediyorum: Sonuçta bizim ülkemizde ilköğretim zorunlu zaten, bitirmeden bir insanın hani… En azından bu ülkenin gerçekliği itibarıyla herkes buna inanıyor, bütün siyasi parti grupları o eğitimin zorunlu olması gerektiğini, herkesin mutlaka eğitimle buluşması gerektiğine inanıyor…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Zaten uygulama da öyle yani.

AYLA AKAT (Batman) – …ama oraya bir üst sınır koymuyoruz, alt sınır koyuyoruz ve o, gerçekten işin ciddiyetine de çok uygun değil. Çok ciddi dalga konusu olabiliyor. Biraz evvel belirttim, konuşuyordunuz, “Ya, ilkokulu bitiren herkes vekil olabilir.” yaklaşımı da sergilenebilir.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Gelin, “lise” yazalım. Zaten lise mezunu olmayan vekil var mı ülkemizde?

AYLA AKAT (Batman) – Hayır “lise” de yazmayalım. Biz böyle görelim, hiç öğrenim sınırı koymayalım, o, zaten toplumun -yani bu göreve aday olacak bir insan- artı siyasi partinin bu konudaki bir süzgecinden geçecektir zaten.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ya, Sayın Başkan, bir tane de olsa çıkabilir bu yani.

AYLA AKAT (Batman) – Siyasi partiler buna izin vermeyecektir.

FARUK BAL (Konya) – Ayla Hanım, Sayın Başkanım, bakın, ben kendi ailemden örnek vereyim; bahsettiğiniz zorunluluğu getiren kanunun adı “222 sayılı İlköğretim Kanunu”dur. Bu kanun yürürlüğe girdiğinde benim rahmetli ebem sağdı ve ilkokula gitmemişti, anam sağ, ilkokula gitmemişti, kız kardeşim sağ, ilkokula gitmemiştir. Alt zincire bakın, hâlâ ilkokula gitmemiş nesiller var. Dolayısıyla ilkokula mecburiyet getiren yasa Türkiye bir Lüksemburg olmadığı için iyi niyetle çıkmış, “Herkes mecburi gidecek, vesaire.” demiş ama gitmemiş. Bu, Orta Anadolu’nun ortasında, Konya’nın tam göbeğinde olan bir yerleşim merkezinde olduğuna göre ülkenin doğusunda da batısında da böyledir. Dolayısıyla biz bir statü hükmü içeren bir madde buraya koymak zorundayız. Çünkü geldi adam -koymadık- “Türkçe okuma yazma bilmiyorum.” Nasıl oy verecek bu adam, nasıl anlayacak, nasıl teklif yazacak, nasıl teklifleri, önergeleri okuyacak? Yani dolayısıyla bu doğrudur, bunda hiçbir siyasi gaile yoktur, bir standarttır, bu standardı koyalım.

AYLA AKAT (Batman) – Ben şunun cevabını merak ediyorum: Yani bu kimlikte bir insan bu gerçekliğiyle gelip bir siyasi partiden ya da bağımsız olarak aday olmak istediğinde seçilebileceğine inancınız ya da bunun öngörülebileceğine bir inancınız var mı? Bence bu noktadan değerlendirelim. Siz olmuş gibi değerlendiriyorsunuz. 18 yaşındakilerin hepsi seçildi, okuma yazma bilmeyenlerin hepsi seçildi, böyle değerlendirmemek lazım diye de…

FARUK BAL (Konya) – Aday olduğuna göre seçilecek tabii.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Aşiret reisi yok mu doğuda?

AYLA AKAT (Batman) – Muhtemelen var, hepsi.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Peki, aday olur, seçilirse bağımsız?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olabilir.

AYLA AKAT (Batman) – Yani tabii ki seçilebilir.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – İşte, onu diyorum.

AYLA AKAT (Batman) – Yani Urfa’yı çok iyi bilirsiniz, AKP’nin iktidarda olduğu bir yerdir.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Aşiret reisliği…

AYLA AKAT (Batman) – Evet, bizim henüz onu yıkamadığımız tek yer Urfa’dır.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Seçilebilir bağımsız.

AYLA AKAT (Batman) – Orayı da yıkacağız Allah’ın izniyle, oradaki o feodalizmi de yıkacağız. O feodal anlayışı yıkacağız, çok açık söylüyorum. Orada da o feodalizm…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkan, ilköğretimde üç grup uzlaştı gibi sanırım.

FARUK BAL (Konya) – İlköğretim tamam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman parantezi koyun.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Üç grup uzlaştı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, yani çünkü sizin söylediğinizde, milletvekili genel kurul gündemini anlayamayacak ama pek de fark etmez. Nasıl olsa istediğinizi konuşuyorsunuz orada, anlamazsanız bile içinizden ne gelirse onu konuşuyorsunuz.

AYLA AKAT (Batman) – Yani fırsat doğmuşken şunu da belirtmek gerekiyor belki, konu bu noktaya geldi: Keşke bu ülkede yıllarca bölge insanı ağalar, beyler, aşiretler beslenerek, onlara birtakım özerklikler tanınarak yönetilmek arzusu içerisinde olunmasaydı.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Keşke.

AYLA AKAT (Batman) – Bakın, bu düzen hâlâ kendini koruyorsa nedeni budur. O insanlar yaşatılmış, o insanlara özerklik tanınmış, bir halk görülmemiş, o insanlar aracılığıyla o toplum yönetilmiş ve böylece işte… Biz bunun sancılarını hâlâ yaşıyoruz, biraz evvel Urfa örneğini o yüzden verdim. Tabii ki dil de çok önemli.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – BDP bu aşiret sisteminin çözülmesinde büyük katkılar sağlayacak herhâlde.

AYLA AKAT (Batman) – Teşekkür ederiz, sağ olun.

Biz sağladığımızı düşünüyoruz, değerlendiriyoruz. En azından benim seçim bölgeme bile baksanız bölgenin en muhafazakâr alanlarından biridir Batman. En nihayetinde her türlü radikal İslami unsurun kendini yaşattığı bir yerdir. Bu, dönem dönem beslenmiştir. 90’lı yıllarda Hizbullah özellikle beslenmiştir ama o alanda… Diyarbakır’da doğmuş, büyümüş 30 yaşındaki bir kadın 2007’de seçildi. Bu noktaya getirebildik. Bölgenin her ilinde de bu arzu, bu temenni içerisindeyiz. Bir değişim, dönüşüm gücü olacağız, bunu da başaracağız diye değerlendiriyorum. Böyle de…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – O zaman ilköğretim mezunu olması çekincenizi kaldırıyorsunuz.

AYLA AKAT (Batman) – Yani şöyle: Bu noktada bir çekincemiz olamaz ama yine bir değerlendirelim. Şimdilik biz değerlendirmeye tabi tutacağımızı belirtelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, oldu, tabii tabii, tamam, oldu, tamam.

AYLA AKAT (Batman) – Uzman arkadaşlarımız da burada değil.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ama, hakikaten çok, her şeyi değerlendiriyoruz…

AYLA AKAT (Batman) – Çünkü işin özü şu:Tabii ki eğitim almalı, tabii ki okuma yazma bilmeli, tabii ki olaylara… Bizim bu konuda itirazımız yok, o yüzden diyoruz: “Prensip olarak karşı değiliz.” ama ilköğretim çok basit kalıyor, onu da belirteyim.

AYLA AKAT (Batman) – İkincisi, vatani…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sayın Başkan, başka bir konuya…

AYLA AKAT (Batman) – Ha, buyurun Hocam.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Vatani hizmetle ilgili olarak…

AYLA AKAT (Batman) – Evet, buyurun.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, biz burada düşündük ki askerlik hizmetinin zorunlu olmaktan çıkması gibi böyle bir şey var tabii. O nedenle “zorunlu askerlik hizmeti” demedik de yükümlü olduğu vatan hizmetini yerine…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bizde de zaten “vatan hizmeti” olarak geçiyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Eğer askerlik yapmakla yükümlü ise -herkes yükümlü olmayabilir çünkü- bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olanlar seçilebilir.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Orada bir sorun yok çünkü Anayasa’da diyor: “Vatan hizmetini şu şekilde yerine getirenler bunu yapmış sayılır.” Orada bir sorun yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Askerlik yapanlar ya da yapmış sayılanlar” gibi bir ibare var orada. Dolayısıyla “vatan hizmeti” diye bir şey yok çünkü Anayasa’da zaten “vatan hizmeti” var

AYLA AKAT (Batman) – Biz BDP olarak bir “vatani hizmet” tanımı koymadık, böyle bir şart koymadık çünkü askerliğin zorunlu olmaktan çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.

FARUK BAL (Konya) – Ayla Hanım…

AYLA AKAT (Batman) – Buyurun Sayın Bal.

FARUK BAL (Konya) – Bir “cinsiyet eşitliği” kavramı içerisinde sizin bugünkü Başkanlığınızın “yeşil”le taçlandırılması gerektiğini ifade ediyorum.

AYLA AKAT (Batman) – İnşallah.

FARUK BAL (Konya) – Çok kolay, onlarla vakti geçirmeyelim.

Kısıtlılar; hiç kimsenin işine gelecek hâli yok.

FARUK BAL (Konya) – Bunu bir kabul edelim, geç.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Evet evet kısıtlıları herkes kabul ediyor.

AYLA AKAT (Batman) – Evet.

FARUK BAL (Konya) – Kısıtlıları herhâlde “çıkaralım” diyecek hâlimiz yok. Kısıtlılara bir itiraz var mı?

AYLA AKAT (Batman) – Yok.

FARUK BAL (Konya) – Yok. Boyayın yeşile.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yok.

AYLA AKAT (Batman) – Yok, kimsenin yok.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Boya yeşile.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – “Taksirli suçlar hariç” demeyecek kimse de herhâlde olmaz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yok.

FARUK BAL (Konya) – Hariç.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Taksirli suçlar bir yıl veya daha fazla…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Toplam bir yıl Hocam. Toplam bir yıl veya daha fazla hapis cezasını hüküm giymiş olanlar… Herhâlde bu da kabul edilir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, sil.

Bir dakika, orada “toplam bir yıl” demişsiniz, biz “bir yıl” demişiz.

AYLA AKAT (Batman) – Bu, taksirli suçlar bir açılabilir mi?

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Toplam da değil. Mevcut Anayasa’da toplam…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Mevcut Anayasa “toplam” mı diyor?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Bir yıl” daha sağlam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Toplam bir yıl” diyor. “Bir yıl” daha iyi ya.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – “Toplam”ı çıkar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Toplam”ı çıkaralım.

FARUK BAL (Konya) – “Toplam”ı çıkardığınız zaman…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Parça parça bir yıl olunca olmuyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii canım, küçük küçük fiillerden üç ay-dört ay…

FARUK BAL (Konya) – Küçük küçük bir yıllarla adaletsiz bir sonuç ortaya çıkabilir.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii tabii, “toplam”ı kaldıralım.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ama şunu belirteyim bir: Ceza hukuk sisteminde -ki cezacı arkadaş daha iyi bilir- artık bir yılın altında hapis cezası pek verilmiyor, genelde ertelemeler oluyor, hükmün açıklanması geri bırakılıyor falan.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, Ceza Kanunu’na göre anayasa yapmayın, anayasaya göre ceza kanunu yapacaklar. “Toplam”ı kaldıralım.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Toplamı kaldıralım.

“Bir yıl veya daha fazla hapis cezasından hüküm giymiş olanlar” diyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben burada bir beş yıl diyorum, niye bir yıl olsun ki?

FARUK BAL (Konya) – Bir yılı geçtiğin zaman beş yıl içerisine giren vahim suçlar var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var, peki.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Onun dışında Sayın Başkan, bakın…

AYLA AKAT (Batman) – Şimdi, sanırım benim Başkanlığımda da olsa çok yeşile boyanmayacak gibi değerlendiriyorum.

FARUK BAL (Konya) – Hep size çalışıyoruz.

AYLA AKAT (Batman) – Şimdi, açıkçası kısıtlılarla ilgili bizim tartışmamız var. Bakın, bugün bizim bir milletvekilimiz on ay ceza aldığı için, şu an hükümlü olduğu için…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – O hükümlülük.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – On ay değil, “bir yıl” diyor.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Kısıtlılık başka bir şey, kısıtlılık hacir altına alınanlar.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ha, pardon…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hacir ya.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Mahkûmiyetle ilgisi yok. Kısıtlılık başka bir şey.

MEHMET PARSAK – Sekizer ay aldı, onar ay aldı…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika, arkadaşımız bir şey söyledi ya. Aklımıza gelmedi, ceza hukuku açısından.

Bak, söyle.

AYLA AKAT (Batman) – Buyurun.

MEHMET PARSAK – Aslında Sayın Bakanım da biraz önce ifade etti de ben biraz da detaylı söyleyeyim.

AYLA AKAT (Batman) – Buyurun.

MEHMET PARSAK – Şimdi, bir kişi bir dosya kapsamında beş ayrı suçla isnat edilmiş, yargılanmış ve mahkûm olmuşsa bu beş ayrı suçtan dolayı, birinden sekiz ay, birinden on ay, birinden on bir ay, birinden dokuz ay, böyle cezalar alsa ve toplamda dört yıl mahkûmiyeti olsa bile…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – İçtihat.

MEHMET PARSAK – …bu yönde yaptığımız hükümle “toplam”ı kaldırdığımız zaman onun milletvekili olmasının önünün açmış oluruz, o da yanlıştır. Yani öbür tarafta bir kişi bir yılı biraz geçmiş, on üç ayla mahkûm olmuş, o olamasın; aynı dosyada beş suçtan dolayı toplam üç buçuk yıl… Bu Adaletsizliktir yani.

FARUK BAL (Konya) – “On suç” de canım. On yıl ceza…

MEHMET PARSAK – “Toplam” hükmünün muhafaza…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki ama Sayın Başkanın söylediği gibi…

MEHMET PARSAK – O, evet, o yüzden toplam…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – …bunlar üç ay, üç ay, üç ay diye yürüsün, şöyle yapsın…

MEHMET PARSAK – Yo, zaten öyle olabilir dedim… “Toplam” ibaresini muhafaza etmek lazım.

AYLA AKAT (Batman) – Ben bir bilgi vermek istiyorum. Tamam, hani sonuçta MHP’nin bu konudaki şerhi en azından tutanaklara geçti.

Şunu ifade etmek istiyorum: Bir, “kısıtlılar” kavramına “hüküm yemiş olmak suretiyle kısıtlılık” şerhini eklememiz lazım. “Kısıtlılar içerisinde hüküm yemiş olmak şartıyla”, BDP önerisi olarak bunu ekleyelim.

Diğer bir…

MEHMET PARSAK – Zaten onun dışında Sayın Başkanım…

FARUK BAL (Konya) – Zaten başka türlü kısıtlılık…

MEHMET PARSAK –…kısıtlılar tam da Yavuz Hocam’ın söylediği gibi medeni hukuk anlamında haklarını kullanma ehliyetinden kısıtlılık durumu.

AYLA AKAT (Batman) – “…sahip olmayan.” Ama mesela hüküm giyenler de kısıtlı sayılıyor.

MEHMET PARSAK – Şimdi, yeni Ceza Kanunu’nun sisteminde, 53’üncü maddede düzenlenen “hak yoksunlukları” kapsamında değerlendiriliyor ve artık o…

AYLA AKAT (Batman) – …kısıtlı sayılmıyor.

MEHMET PARSAK – …kısıtlılık durumu değil. Dolayısıyla, burada, kısıtlılık durumu tam anlamıyla medeni hukuktaki kısıtlılık durumu, onun da…

FARUK BAL (Konya) – Akıl hastalığı vesaire.

AYLA AKAT (Batman) – O zaman, bakın, “medeni hukuktaki” diye yanına ekleyelim.

MEHMET PARSAK – Sayın Başkanın söylediği, hak mahrumiyeti durumu.

AYLA AKAT (Batman) – Tamam, onu “medeni hukuktaki” diye belirleyelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Hak mahrumiyeti” Medeni Kanun’da, Medeni Kanun’a baktığın anda orada “kısıtlılık” var, bakacaksın.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O zaman “medeni kanuna göre kısıtlılık durumları” diyelim.

PROF. DR.YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Gerekçeye de yazabiliriz onu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Orada var.

MEHMET PARSAK – Yani evet.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Fiil ehliyeti…

MEHMET PARSAK – “Kısıtlı”nın ne olduğu bizim anayasa hukuku doktrinimizde de uzun yıllardır yerleşik durumda “kısıtlı”nın ne olduğu. Yani oraya ayrıca bir medeni hukuk referansı vermenin …

AYLA AKAT (Batman) – O zaman “kısıtlılık”tan kastımızı gerekçede…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hocam, gerekçeye yazalım.

AYLA AKAT (Batman) – Evet, kısıtlılıktan kastımızı…

MEHMET PARSAK – Gerekçede, medeni hukuk anlamında olduğu belirtilebilir.

AYLA AKAT (Batman) – Evet, kısıtlılıktan kastımızın, gerekçede, medeni hukuk bağlamında kısıtlılık kastedildiği belirtilsin.

MEHMET PARSAK – Nota alalım, bunun yeşilini bozmayalım Başkanım, nota hepimizin önerisi olarak alalım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tabii tabii.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Not” dediğin ama anayasanın…

MEHMET PARSAK – Hayır, hayır, yazarkenki notlarımız var ya Sayın Vekilim.

AYLA AKAT (Batman) – Ne?

MEHMET PARSAK – “Şu, gerekçeye eklenecektir” diye ortak öneri, ortak not olarak alıyoruz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yaz, gerekçeye…

MEHMET PARSAK – Evet, gerekçe notu diyorum zaten.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kısıtlılık durumunun Medeni Kanun’a göre belirleneceğini gruplayacağız.

AYLA AKAT (Batman) – Arkadaşlar, bir de vatani hizmet kısmını erteledik, tartışmayı bıraktık. Onu çıkarıyorsunuz, “Yükümlü olduğu vatan hizmetini yerine getirmemiş olanlar” kısmını.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çıkartıyor muyuz?

AYLA AKAT (Batman) – Evet çünkü Sayın Bal dedi ya hani “Yeşile boyansın, onları biraz sonraya bırakalım.” diye.

Şimdi, uzman arkadaşımızın… Hani “ceza süresi ve hüküm” meselesine gelince, değerli arkadaşlar, şimdi, bizim 2005’te Ceza Kanun’unda yapmış olduğumuz düzenleme…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir yere gidiyorum…

AYLA AKAT (Batman) – Ama burada o düzenleme yapılırken siz oradaydınız, o yüzden belirtiyorum.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hangisi efendim?

AYLA AKAT (Batman) – Şimdi, artık “suç” ve “ceza” tanımını birbirinden hani ortak, birlikte düşünmemizi zorlaştıran bir düzenleme geldi…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bakın, şu “kısıtlılık”ı inceleyin arkadaşlar. “Kısıtlılık”a bakalım yani “hak mahrumiyetiyle kısıtlılık” , “kesin hükme bağlı kısıtlılık” farklı. Medeni Kanun’a bakmak lazım. O ayrıntıyı şey yapmayın, not olarak şey edemezsiniz onu, bir bakmak lazım.

Evet, buyurun, dinliyorum

AYLA AKAT (Batman) – Evet, onu o zaman yanına “İncelenecek” diye geçelim arkadaşlar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, yazın, inceleyin onu, kesin olur.

AYLA AKAT (Batman) – Çünkü o kaygımız var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, buyurun efendim, buyurun.

AYLA AKAT (Batman) – “…göre yeniden değerlendirilecektir.” Tamam, oldu.

Biraz evvel, uzman arkadaşımızın vermiş olduğu örnekle o bahsettiğiniz… Mesela, diyelim ki “En son ne zaman açlık grevleri için insanlar tepkilerini ortaya koymak için sokaklara indiler?” Sokağa inme fiili; gittiniz, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Yasası’ndan ayrı, “Cezaevindeki direnişi selamlıyoruz.” dediğiniz için, slogan attığınız için ayrı, akşam bu konuyla ilgili -ben hani fiiliyatta olan durumu söyleyeyim size- Nûçe TV’de ya da Sterk TV’de bir yayın çıkmışsa -izlemiş, izlememiş, vatandaşın onu izleyip izlemediğine bakmaksızın- o yayının bir örneği hemen dosyaya konuluyor, “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün talimatı doğrultusunda hareket edenler de örgüt üyesidir.” deyip oradan da dört buçuk yıl.


Yüklə 212,78 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin