Nakîbu’l-Cüyûş (Asker Kethüdâsı): Geçit törenlerinde ve yoklamalarda askerin düzeni ve kıyafetlerinin tanzimi ile meşgul olurdu.
Mihmandâr: Dışarıdan Sultana gelen elçileri veya Memlûk Devletine tabi küçük beyliklerle hükümetlerden gelen memur ve misafirleri karşılayıp meki ve derecelerine göre münasip yerlerde ikamet ettirip iaşelerini temin etmek Mihmandar’ın vazifesi idi.
Câmedâr: Sultan obaya çıktığı zaman onun resmi elbisesini bohça içinde taşıyan memur kimselerdir.
-
ERBA-I KALEM VE VAZİFELERİ
Memlûk Devleti’nde idarî işleri ilim erbabı denilen ulema sınıfından yetişmiş kişiler yürütmekteydi. Bu görevliler arasında değişik dinlerden (Müslüman, Hıristiyan ve Musevî) olanlar vardı. Ordu, malîye, evkaf ve tahrir işleri gibi önemli görevler hep ilim erbabı tarafından yürütülmekteydi. İlim erbabının yaptığı idarî makam ve mevkiler şunlardır:
Vezirlik (Vezâret): Vezirlik, daha önce hükümran olan İslam devletlerinde halifelik ve sultanlıktan sonra en büyük makam iken Memlûkler Dönemi’nde önemini kaybetmiş tamamıyla bir idari memuriyete dönüşmüştür. Devlet idaresinde önem derecesine göre Atabekü’l-Asâkir’den sonra gelen en önemli görevli vezirdi.
Vezirin, Memlûk Devleti’ndeki nüfuz ve yetkisi Abbasi ve Fatimî Devletlerinkinden daha zayıftı. Memlûk Devleti’ndeki Naibu’s-Saltana, (Niyabetü’s-Saltana) sultandan sonra ikinci adam olup vezirin yerini aldığından bu yüzden vezirin nüfuz sahası gittikçe daralmıştır.
Vezirin görevi, önceleri, resmi yazışmalar, mali işler ve hükümdarın özel mal varlığı ile ilgili işlere bakarken sultanın veya naibinin emir ve talimatlarını yerine getirmek ve devletin malî ye işlerini ilgili Nâzırla birlikte yürütmekten ibaret kalmıştır. Memlûk sultanları, bazen aynı anda iki veziri birden atıyorlardı. Bu vezirlerden birisi ilmiye sınıfından olup buna Vezir’ü-Sohbe deniliyordu. İkinci vezir ise, askerî sınıftan olup buna da sadece vezir denilmekteydi. Vezirin önemi zamanla azaldığından Sultan Nâsır Muhammed b. Kalavun, bu görevi lağv etti ve onun yerine Nâzıru’l-Hassı getirdi.
Sultan Nâsır Muhammed b. Kalavun’un 1341 yılında vefatından sonra vezaret makamı tekrar ihdas edildiyse de vezirin vazifesi yine tahrir ve malî işlerden ibaret kaldı. Vezir kudret ve nüfuzu artan Üstaddarın nezareti altında bulunuyordu.
Dostları ilə paylaş: |