Uluyazi cem İskender


MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİK ANABİLİM DALI



Yüklə 0,58 Mb.
səhifə4/13
tarix01.11.2017
ölçüsü0,58 Mb.
#25864
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13

MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİK ANABİLİM DALI

KARAKAŞ Özge
Danışman : Doç. Dr. Filiz GÜREL

Anabilim Dalı : Moleküler Biyoloji ve Genetik

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Filiz GÜREL

: Prof. Dr. Avni KURU

: Prof. Dr. Şule ARI

: Prof. Dr. Beyazıt ÇIRAKOĞLU

: Prof. Dr. Meral ÜNAL



Kışlık Ekmeklik Buğday (Triticum Aestivum L.)’Da Sarı Pas Hastalığına Dayanıklılığın Biyoteknolojik Yöntemlerle İncelenmesi

Puccinia striiformis f. sp. tritici’nin neden olduğu sarı pas hastalığı dünyada buğday üretiminin en önemli sınırlayıcısıdır ve gıda güvenliği için ciddi bir tehdittir. Bu çalışmada Türkiye’de yetişen ve sarı pasa hassasiyetleri daha önce belirlenmiş olan bazı kışlık ekmeklik buğday genotiplerinde genetik çeşitliliğin belirlenebilmesi ve bu hastalığa dayanıklılıkla ilişkili markır bulunması amacıyla EST (anlatım yapan işaretlenmiş diziler) kökenli kontigler, singletonlar ve RGA (direnç gen analogları)-EST’leri incelenmiştir. Bu amaçla sarı pas uygulanmış buğdaya ait toplam 1549 EST’den biyoinformatik analiz ile 136 adet kontig ve 989 adet singleton elde edilmiştir. BlastX taramasına göre kontiglerin %29’u (39) ve singletonların %10’u (96) Triticum aestivum genleri ile homoloji göstermiştir. Kontig ve singletonlarla eşleşen veri tabanı (BlastX) protein sentezi, fotosentez, metabolizma ve enerji, stres proteinleri, transporter proteinler, protein parçalanma ve yeniden dönüşümü, hücre büyüme ve bölünmesi, reaktif oksijen süpürücüleri gibi 8 fonksiyonel gruba ayrılmıştır. Kontig ve singletonlardan tasarlanan primerlerle gerçekleştirilen PZR analizleri kontiglerde en polimorfik fonksiyonel kategorinin fotosentez; singletonlarda ise en polimorfik fonksiyonel kategorinin metabolizma ve enerji olduğunu göstermiştir. EST kökenli primerler ile yapılan PZR analizi çalışmalarında çeşitli derecelerde polimorfizm görülmesine karşın, hassas ve dayanıklı bireyleri ayıracak moleküler markır elde edilememiştir. Elde edilen DNA bandı paternleri buğday genotiplerinde genetik uzaklığı araştırmada kullanılmıştır. Sonuç olarak, en yakın çeşitler Harmankaya99 ve Sönmez2001 (0.2359) iken, en uzak çeşitler ise Aytın98 ve Izgi01 (0.3973) olmuştur.

Genetik çeşitlilik çalışmalarında ayrıca NBS-LRR (lösince zengin tekrarlar) sınıfına ait buğday dizilerinden kökenlenen ve RGA-EST’lerini içeren 77 NBS, kullanılmıştır. PZR analizlerinde 77 RGA-EST primeri kullanılmış ve 38 tanesi genotipler arasında polimorfik bant profili göstermiştir. Sonuçlar EST kökenli dizilerin genetik çeşitlilik çalışmalarında son derece değerli kaynaklar olabileceğini ve hastalık direnç genlerinin etiketlenebileceği haritalama populasyonlarının geliştirilmesinde kullanılabileceğini göstermektedir.

Çalışmada, sarı pas bulaşmış hassas ve dayanıklı buğday çeşitleri kullanılarak EST temeline dayanan çoklu gen anlatım analizleri gerçekleştirilmiştir. Bunun için sadece stres ve stresle ilişkili kontig ve singletonlar kullanılmıştır. Ayrıca ilgili veritabanlarında hastalık dayanıklılığından sorumlu genler belirlenerek bu dizilerden GeXP sistemine uygun primerler tasarlanmıştır. Çoklu gen anlatım analizleri hem sarı pas bulaştırılmış hem de kontrol bitkilerin RNA örneklerinde gerçekleştirilmiştir. Hastalık dayanıklılık mekanizmasını tetikleyecek koşulları taklit edebilmek amacıyla 5 farklı zaman aralığı (0., 8., 12., 24. ve 48. saat) seçilmiştir. Altı buğday genotipi (Triticum aestivum L. cvs. PI178383, Izgi01, Sönmez2001- sarı pasa dayanıklı genotipler ve Triticum aestivum L. cvs. Harmankaya99, ES14, Aytın98-sarı pasa hassas genotipler) seçilen zaman aralıklarında gen anlatım analizlerinde kullanılmıştır. Sonuç olarak, hastalıkla inoküle olmuş bitkilerde anlatımları artan genler arasında PR5 (Patogenezle ilişkili gen), PR2 (singleton CA598181’in BlastX homoloğu) ve GRAB2 (singleton CA597983’ün BlastX homoloğu) genleri öne çıkmış, bu genlerin anlatımları kontrol bitkilerde belirlenmemiştir. Bu genlerin, bitkilerde patojen saldırısına yanıtta önemli rol oynadığı bilinmektedir.



Investigation Of Yellow Rust Disease Resistance In Winter Type Bread Wheat (Triticum Aestivum L.) Using Biotechnological Methods

Wheat yellow rust, caused by Puccinia striiformis f. sp. tritici, is a major constraint in wheat production and is a serious threat to food security worldwide. In this study, EST (Expressed Sequence Tag)-derived contigs, singletones and RGA (Resistance Gene Analogue)-ESTs were used to assess genetic diversity and in order to identify molecular markers related to yellow rust disease resistance among some Turkish wheat genotypes which have been cultivated and examined for their sensitivity to yellow rust disease previously. For this purpose, 136 contigs and 989 singletones were obtained from 1549 ESTs (belong to wheat treated by yellow rust) which were present in databases by a bioinformatics study. Results of the BlastX search showed that 29% (39) of contigs and 10% (96) of singletones have homology to genes of Triticum aestivum. The database-matched contigs and singletones (BlastX) were assigned to 8 functional groups such as protein synthesis, photosynthesis, metabolism and energy, stress proteins, transporter proteins, protein breakdown and recycling, cell growth and division and reactive oxygen scavengers. PCR analyses with primers designed from contigs and singletones showed that the most polymorphic functional category of contigs were photosynthesis and the most polymorphic functional category of singletones were metabolisms and energy. As a result of the PCR analyses with EST-derived primers, a numbers of polymorphic bands obtained however those do not include markers to distinguish sensitive and resistance parents. Instead, DNA banding patterns were used to analyse genetic variability among the resistant and susceptible wheat genotypes, and the mean genetic distance between the genotypes was pointed in this study. The lowest genetic distance was determined between Harmankaya99 and Sönmez2001 (0.2359), and the highest genetic distance between Aytın98 and Izgi01 (0.3973).

77 Wheat NBS (Nucleotide Binding Site) containing RGA-ESTs derived from two NBS regions from wheat sequences of the NBS-LRR (Leucine Rich Repeat) class, were also used for genetic diversity analysis. 77 RGA-EST derived primers were used for PCR analysis and 38 of them showed polymorphic banding profile between the genotypes. The results indicated that EST-derived sequences can be used for genetic diversity studies as highly valuable sources and they were useful in the identification of suitable parents for the development of mapping populations for tagging disease resistance genes.

EST-based multiplex gene expression analyses were performed by using yellow rust infected susceptible and resistant wheat varieties. Only stress and stress related contigs and singletones were selected for the analyses. In addition, the genes responsible for the disease resistance were determined in the related databases and used for primer design proper to GeXP system. Multiplex gene expression analyses were conducted using RNA samples from yellow rust infected and control plants. 5 different time points (0h, 8h, 12h, 24h and 48h) were chosen to mimic the conditions, trigger disease resistance mechanism. Six bread wheat genotypes (Triticum aestivum L. cvs. PI178383, Izgi01, Sönmez2001- yellow rust resistant cultivars and Triticum aestivum L. cvs. Harmankaya99, ES14, Aytın98- yellow rust susceptible cultivars) were used in the chosen time points for the gene expression analyses. As a result, PR5 (Pathogenesis related gene5), PR2 (BlastX homolog of singletone CA598181) and GRAB2 (BlastX homolog of singletone CA597983) were the genes with high expression levels in inoculated plants while there was no expression in the controls. These genes are known to have important roles in defense response mechanisms during the pathogen attacks in plants.



ORMAN MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

EROL YURDAKUL Seçil
Danışman : Prof. Dr. Abdi EKİZOĞLU

Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği

Programı (Varsa) : Ormancılık Politikası ve Yönetimi Programı

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Abdi EKİZOĞLU

: Prof. Dr. Aytuğ AKESEN

: Prof. Dr. Ahmet TÜRKER

: Prof. Dr. Cantürk GÜMÜŞ

: Doç. Dr. İlker TOPÇU

Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü’nde Stratejik Yönetim Modeli Üzerine Araştırmalar

Bu çalışmanın öncelikli amacı ormancılıkta stratejik yönetim konusuna dikkat çekmek ve konuya ilişkin örnek alan bazında bir model geliştirmektir. Bu kapsamda araştırmada örnek alanda iç ve dış çevreyi analiz etme, örgütün güçlü ve zayıf yönleri ile karşı karşıya olduğu tehditler ve fırsatları belirleme ve bu doğrultuda stratejiler geliştirerek, bunların önceliklendirilmesi hedeflenmiştir. Öte yandan ilgi gruplarının beklenti ve yaklaşımlarını değerlendirerek sürecin gerçekleştirilmesi esas alınmıştır.

Bu bağlamda geliştirilen modelin örnek oluşturabilecek nitelikte olması amacıyla ülke ve bölgesel anlamda önem taşıyan bir bölge müdürlüğü, stratejik yönetim açısından incelenmiştir. Belirtilen yaklaşım doğrultusunda örnek alan olarak Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü seçilmiştir. Bu bölge müdürlüğünün örnek alan olarak seçilmesinde, odun üretimi, hizmet üretimi açısından ülkemizde önde gelen bir bölge müdürlüğü olması, ayrıca iş çeşitliği ve yoğunluğunun fazla olması, geniş bir örgüt yapısının bulunması etkili olmuştur.

Sözü edilen örnek alanda bulgulara ulaşmak için çeşitli aşamalar izlenmiş ve çeşitli yöntemler uygulanmıştır. Önce SWOT analizi kullanılarak Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğünün iç ve dış çevre değerlendirmeleri yapılmıştır. Bu yolla örgütün güçlü ve zayıf yönleri ile karşı karşıya olduğu fırsat ve tehditler belirlenmiştir. Daha sonra örgütün misyon, vizyon ve temel değerleri ortaya konulmuştur. Bu çalışmalar dışında ilgi gruplarının beklenti ve değerlendirmelerini de sürece katmak amacıyla anketler uygulanmıştır. Örnek seçimi ve ilgi grupları aracılığıyla elde edilen verileri değerlendirmek amacıyla; Güvenilirlik Analizi, Kümeleme Analizi, Çok Boyutlu Ölçekleme, t testi, Tek Yönlü ANOVA yöntemlerinden yararlanılmıştır.

Daha sonra, SWOT analizi ve ilgi gruplarının yaklaşımlarından elde edilen bulgulardan yararlanarak strateji başlıkları belirlenmiştir. Ardından bu strateji başlıkları hem bölge müdürlüğü hem de işletme müdürlükleri için ayrı ayrı, alan yöneticileri tarafından önceliklendirilmiştir. Bu önceliklendirmede AHS (Analitik Hiyerarşi Süreci) Puanlama yöntemine başvurulmuştur. Sonuç olarak belirtilen strateji önceliklendirmeleri ve ulaşılan diğer bulgular ışığında çeşitli öneriler geliştirilmiştir.
Research On Strategıc Management Model In Regıonal Forest Dırectorate Of Balıkesır

The main aim of this research is to point out to the strategic management subject in forestry and to design a model for a sample unit. It is also aimed to assess the internal and external envrionment and to identify the strenghts, weaknesses, opportunities, and threats and also to formulate and prioritize strategies. Furthermore, determining the expectations and approaches of interest groups and involving these findings to the process is essential for this study.

n this context, the study is focused on strategic management model for a regional forest directorate having importance for both regioanl and national level in order to make the model an epitome. For this purpose Regional Forest Directorate of Balıkesir is chosen as sample area. The main factors of this choice are that Regional Forest Directorate of Balıkesir is one of the leading provincial organizations in wood and high variety and intensity of service production and also extensive organizational structure of the directorate.

Various phases are followed and different methods are used to reach the findings. First of all the inretnal and external environment of Regional Forest Directorate of Balıkesir is examined bu using SWOT analysis. By this way strengths, weaknesses, opportunities and threats of the organization are identified. Then mission, vision and main values of the organization are determined. Morover, different questionnaires which aimed to provide participation of the interest groups by setting their expectaions and approaches related with the regional forest directorate were conducted. Reliability Analysis, Cluster Analysis, Multidimensional Scaling, t-test, One-way ANOVA methods are used in sampling and investigatiın of data achieved by interest groups.

Afterwards strategy titles was determined through the findings of SWOT analysis and approaches of interest groups. Then these strategy titles were seperately prioritized by land managers for both regional directorate and forest enterprises. Analytic Hierarachy Process (AHP) –Rating Approach- was used in this prioritization. Consequently, in the light of the pritoritized strategis and other findings some solutions are proposed.

AKGÜN Bilge
Danışman : Prof. Dr. Aytuğ AKESEN

Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği Anabilim Dalı

Programı (Varsa) : Ormancılık Politikası ve Yönetimi Anabilim Dalı

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Aytuğ AKESEN

: Prof. Dr. Abdi EKİZOĞLU

: Prof. Dr. Hüseyin DİRİK

: Prof. Dr. Cantürk GÜMÜŞ

: Doç. Dr. Haldun MÜDERRİSOĞLU

Kazdağı Ulusal Parkı (Balıkesir) Ve Yakın Çevresinde Ekoturizm Modeli Üzerine Araştırmalar

Bu çalışmanın temel amacı Kazdağı Ulusal Parkı’nın ekoturizm amaçlı planlanmasına yönelik bir model oluşturmaktır. Bu kapsamda, araştırmada katılımcı planlama temel alınarak bir ekoturizm planının oluşturulması amaçlanmaktadır. Böylece, alanın kaynak değerlerini korumayı temel amaç kabul ederek kırsal kalkınmayı teşvik edecek bir ekoturizm planının oluşturulması hedeflenmiştir.

Bu bağlamda öncelikle alanın yakın çevresinde yaşayan halkın Kazdağı Ulusal Parkına yönelik tutumlarını ve ekoturizmden beklentilerini ortaya koymak amacıyla anket çalışması gerçekleştirilmiştir. İkinci aşamada, alana gelen ziyaretçilerin özellikleri, alandan sağladıkları memnuniyet ve alanın kaynak değerleri ile olan ilişkilerini ortaya koymak amacıyla ikinci bir anket formu hazırlanarak, ziyaretçilere uygulanmıştır. Son olarak, çalışmanın hedefleri arasında yer alan katılımcı planlama yaklaşımını ortaya koyabilmek amacıyla Kazdağı Ulusal Parkının ekoturizm amaçlı planlamasında rol üstlenebilecek ilgi grupları belirlenmiştir. Oluşturulan üçüncü bir anket bu ilgi gruplarına uygulanmıştır. Tüm anketler SPSS programında tanımsal istatistik değerleri ve frekans dağılımları bulunarak ve Tek Yönlü Anova yöntemi kullanılarak incelenmiştir.

Böylece, ekoturizmin temel öğlerini oluşturulan doğal ve kültürel kaynakların korunması, sürdürülebilir toplumsal gelişim ve ekoturizm planlamasında ve yönetiminde katılımcılık gibi hususlar çerçevesinde Kazdağı Ulusal Parkı için bir ekoturizm modelinin genel hatları ortaya konulmuştur. Çalışma boyunca arazi çalışmaları sırasında karşılaşılan sorunlara yönelik çözüm önerileri sunulmuştur. Ayrıca tüm anketlerin analiz edilmesi sonucu elde edilen bulgular ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır.




Investigation of Ecotourism Model in Kazdağı National Park (Balıkesir) And Its Surroundings

The primary objective of this study is to establish an ecotourism model for Kazdağı National Park with a participatory approach. The essential elements of the plan include conservation of the Park’s natural resources and support for the local community and the welfare of its people.

As a first step, a survey was conducted to determine the expectations and perspectives of the local community members, regarding Kazdağı National Park. A second survey was conducted to determine the perspectives of the Park’s visitors, including their level of satisfaction with the Park and their interest in the Park’s natural resources. Finally, a third survey was conducted to include participation of the interest groups, and determine their expectations and perspectives. Conclusions were then drawn, based on data evaluation methods including the Frequency Range, One-way ANOVA and digital maps. The Q-GIS program was used for land modeling and analysis of these maps

The Kazdağı National Park Ecotourism Plan’s benchmarks were formulated according to basic elements of ecotourism as conservation of natural and cultural resources, sustainable community development and participation in ecotourism planning and management. Also some solutions are given about issues which appeared at land studies. Then, after evaluating all surveys, solutions were proposed for the challenges that were outlined in this study.



ÇETİN Bilal
Danışman : Prof. Dr. Melih BOYDAK

Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği

Programı (Varsa) : Silvikültür

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Melih BOYDAK

: Prof. Dr. Cemil ATA

: Prof. Dr. H. Ferhat BOZKUŞ

: Prof. Dr. Hüseyin DİRİK

: Doç. Dr. Emrah ÇİÇEK

Mersin Yöresinde Kızılçam (Pinus Brutia Ten.) Kozalak Ve Tohumuna Ait Bazı Özelliklerin Yükseltiye Bağlı Değişimi

Bu çalışmada, Anamur ve Mersin yörelerinden seçilen 2 kesitteki 4’er yükselti kuşağından (0-400 m, 400-800 m, 800-1200 m ve ≥1200 m) toplanan kızılçam (Pinus brutia Ten.) tohumlarının morfolojik, fizyolojik ve kantite özelliklerinin yükselti kuşaklarına göre değişimi araştırılmıştır. Araştırılan morfolojik özellikler; kabuk kalınlığı, tohum boyu, geniş çapı, dar çapı, fizyolojik özellikler; optimum çimlenme sıcaklığı, soğuk katlama, nem denetimli çıplak katlama (NDÇK), ozmotik stres ile koşullandırmanın (PEG-6000) çimlendirmeye etkileri ve kantite özellikleri; 1000 tane ağırlığı ve endosperm ağırlığının tohum ağırlığına oranı (ETO) olarak belirlenmiştir. Buna ek olarak tohumların nem düzeyi ve ısıtılan tohumların çimlenme özellikleri de incelenmiştir. Ayrıca, her iki kesitte, gençliklerin konelet ve kozalak tutma yaşları saptanmıştır. Sadece Anamur kesitinde ise, farklı bir yükselti kuşağı sınıflandırması ile alt (0-250 m) ve üst (750-1000 m) yükselti kuşaklarında, yıllayan kozalakların tespiti yapılarak, yükseltiye bağlı değişimi de araştırılmıştır.

Kızılçam tohumları ve kozalakları ile ilgili yapılan ölçüm, sayım ve çimlendirme denemelerinden elde edilen verilerin değerlendirilmesinde t testi, varyans analizi ve Duncan testi uygulanmıştır. Yapılan istatistiki analizler sonucunda, kızılçamın bazı kozalak ve tohum özelliklerinin yükseltiye bağlı olarak değişimi ile ilgili olarak aşağıdaki bulgular elde edilmiştir.

Kesitler ve yükselti kuşakları birlikte değerlendirildiğinde, tohumun morfolojik özellikleri; tohum boyu, geniş çapı ve dar çapı yükselti kuşaklarına göre farklılık göstermiş ve düzensiz bir sıralanma olmuştur. Kabuk kalınlığı, Anamur kesitinde, alt yükselti kuşağından üst yükselti kuşağına doğru düzenli artarken, Mersin kesitinde kabuk kalınlıkları yükselti kuşağına göre rastgele sıralanmıştır. Genel ortalama değerler olarak tohumun; boyu 7.43 mm, geniş çapı 4.69 mm, dar çapı 3.37 mm ve kabuk kalınlığı 0.426 mm, olarak saptanmıştır.

Tohumların kantite özelliklerinden 1000 tane ağırlığı ve ETO değerleri kesitlere ve yükselti kuşaklarına göre farklılıklar göstermiş ve yükselti kuşaklarına göre düzensiz bir dağılım göstermiştir. Genel ortalama değerler olarak, tohumun 1000 tane ağırlığı 55.04 (58.77-52.11) gr ve ETO 0.3864 düzeyinde bulunmuştur.
Kesitler ve yükselti kuşakları birlikte değerlendirildiğinde, tohumun hava kurusu nemi ve tam doygunluk nemi yükselti kuşaklarına göre önemli bir farklılık göstermemiştir. Genel ortalama değerler olarak tohumun; hava kurusu nemi %8.26, tam doygunluk nemi %34.42, olarak bulunmuştur.

Kızılçam tohumlarında optimum çimlenmeler her iki kesitte ve bütün yükselti kuşaklarında 20 (21) oC’de olmuştur. Yapılan çimlendirme denemelerine göre, yükseltinin artmasıyla çimlenme performansları düşmüştür. Alt yükselti kuşağında (0-400 m) daha düşük sıcaklıkta (15 oC) yüksek çimlenme yüzdesi elde edilirken, orta ve özellikle yüksek kuşakta 24 oC’deki çimlenmeler 15 oC’deki çimlenme yüzdelerinden daha fazla olmuştur.

Soğuk katlamaya ve nem denetimli çıplak katlamaya (NDÇK) alınan tohumların çimlenme performansları bütün yükselti kuşaklarında kontrol örneklerine göre artmış, özelllikle üst yükselti kuşaklarındaki artış, oransal olarak daha fazla olmuştur. Tohumların çimlenme performansları, genel olarak alt yükselti kuşağından üst yükselti kuşağına doğru azalmıştır. Her iki katlama yönteminde (soğuk katlama ve NDÇK) ve bütün katlama sürelerinde (30, 60 ve 90 gün) tohumların çimlenme performansları artmıştır. Soğuk katlamada 60 günlük, NDÇK’da ise 90 günlük katlamalardaki çimlenmeler, diğer katlama sürelerine göre biraz daha yüksek bulunmuştur.

Ozmotik stres ile koşullandırılan tohumlarda çimlenme yüzdesi, çimlenme değeri ve çimlenme hızı, kontrol denemelerine göre artmıştır. Çimlenme yüzdesi ve çimlenme değerleri alt yükselti kuşağından üst yükselti kuşağına doğru azalmıştır. Koşullandırılan tohumlarda, özellikle 15 ve 25 oC’lerde yapılan çimlendirmelerdeki artışlar, 20 oC’deki çimlendirmelerden oransal olarak daha fazla olmuştur. Ozmotik stres ile koşullandırmada en iyi sonuç, 7 gün koşullandırma süresi ve -4 bar düzeyinde elde edilmiştir.

Isıtılan tohumlarda çimlenme yüzdeleri ve çimlenme değerleri, genel olarak alt yükselti kuşağından üst yükselti kuşağına doğru azalmıştır. 150 oC’de ısıtılan tüm tohumlarda 1 dakika ısıtma süresinde kontrole yakın çimlenmeler elde edilirken, 3 dakika ısıtma süresinde çimlenmelerde önemli oranda düşüşler olmuştur. 5 dakikalık ısıtma süresinde ise ancak bazı yükselti kuşaklarında ve az miktarlarda çimlenmeler gözlenmiştir. 7 dakika ısıtma süresinde ise, bütün yükselti kuşaklarında hiç çimlenme olmamıştır. 75, 100 ve 125 oC’lerde 5, 10, 15 ve 20 dakika ısıtılan tohumlarda ise, aşağıdaki bulgular elde edilmiştir. 75 oC’de belirtilen sürelerde ısıtılan tüm tohum örneklerinde kontrolden daha yüksek çimlenmeler elde edilmiştir. 100 oC ısıtma sıcaklığında, bütün ısıtma sürelerinde, kontrol örneklerine yakın çimlenmeler saptanmıştır. 125 oC ise, 5 dakika ısıtma süresinde kontrole yakın çimlenme yüzdeleri elde edilirken, 10 dakika ısıtma süresinde çimlenme yüzdesi oldukça düşmüş ve 20 dakika ısıtma süresinde çimlenme olmamıştır.

Yıllayan kozalakların saptanması, sadece Anamur kesitinde alt (0-250 m) ve üst (750-1000 m) yükselti kuşaklarında yapılmıştır. Örnek alanlarda ölçüm yapılan bireylerin konelet sayıları, kozalak yaşları ve kozalak sayıları belirlenmiştir. Bulgulara göre, konelet, yeşil kozalak, olgun kozalak ve yıllayan kozalak sayıları 0-250 m yükselti kuşağında, 750-1000 m yükselti kuşağındakinden daha fazla bulunmuştur. Alt yükselti kuşağında en yaşlı 8 yıllık, üst yükselti kuşağında ise, en yaşlı 6 yıllık kapalı kozalaklara rastlanmıştır.

Kızılçam doğal gençliklerindeki fidanların konelet tutmaya 3 yaşından itibaren başladıkları saptanmıştır. Örnek alanların büyük çoğunluğunda, fidanların 4 yaşından sonra konelet oluşturduğu gözlenmiştir. Yükselti kuşaklarına göre değerlendirme sadece Anamur kesitinde yapılabilmiş ve yükselti kuşaklarına göre yapılan gruplandırmada 0-400 m ve 400-800 m yükselti kuşaklarında kozalak tutan fidan sayısı ve kozalak sayısı, 800-1200 m yükselti kuşağına göre daha fazla olmuştur.

Bu çalışmada, kızılçamın bazı tohum ve kozalak özelliklerinin yükselti kuşaklarına göre değişimi konusunda bir kısım yeni bilgilere ulaşılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular, kızılçamın biyolojisi ve silvikültürüne, özellikle yükselti kuşakları bakımından bazı özgün katkılar yapabilecek niteliktedir.



Variation Of Some Cone And Seed Characteristics Of Turkish Red Pine (Pinus Brutia Ten.) Related To Elevation İn Mersin Region”)

In this study some morphological (seed coat thickness, seed length, the widest and smallest diameters of the seeds), physiological (optimum germination temperature, effect of cold stratification, prechilling at control moisture content (NDCK), and treatment with PEG-6000 on seed germination properties) and quantity characteristics (weight per 1000 seeds and ratio of endosperm weight to seed weight (ETO)) of Turkish red pine (Pinus brutia Ten.) seeds collected from four altitudinal belts (0-400 m, 400-800 m, 800-1200 m and ≥1200 m) on 2 transects (Anamur and Mersin regions) were investigated. In addition, seed moisture contents and germination properties of heated seeds were also examined. Furthermore, conelet and cone bearing ages of seedling on both transects were observed. In Anamur transect, serotinous cones and their altitudinal variation were also searched considering only two altitudinal belts; lower (0-250 m) and upper (750-1000 m).


Variance analysis, t test and Duncan test were used in order to evaluate the data obtained from measurements, countings and germination experiments related to seeds and cones of Turkish red pine. Following results on altitudinal variations of seed and cone characteristics were obtained by means of statistical analysis.

When the data obtained from transects and altitudinal belts evaluated together; seed length, the widest and smallest diameter of the seeds showed differences among the altitudinal belts. Their distributions were out of order among the altitudinal belts. While seed coat thickness increased regularly from lower to upper altitudinal belts in Anamur transect, it showed irregularites in Mersin transect. As total avarages the seed length, its widest and smallest diameters and seed coat thickness were 7.43 mm, 4.69 mm, 3.37 mm and 0.426 mm, respectively.

Weight per 1000 seeds and ETO values showed differences and irregularities between the transects and also among the altitudinal belts. As total averages weight per 1000 seeds and ETO were 55.04 (58.77-52.11) gr and 0.3864, respectively.

When the data obtained from transects and altitudinal belts evaluated together, air dried humidity and maximum moisture content of seeds didn’t show a significant difference among the altitudinal belts. As total averages values air dried moisture and maximum moisture contents of seeds were 8.26 % and 34.42 %, respectively.

Optimum germinations in Turkish red pine seeds occurred at 20 (21) oC in both transects and all altitudinal belts. The results showed that the germination performance decreased as the altitude increased. Rather high germination percentage was obtained at low temperature (15 oC) in the seeds of lower altitudinal belt (0-400 m). But germination percentages at 24 oC were higher than those at 15 oC in the seeds of the middle and especially upper altitudinal belt.

Germination performances of seeds, which were treated with cold stratification and moisture controlled naked stratification (NDCK), increased in all altitudinal belts compared to control samples. The increases on upper altitudinal belts were relatively higher than the lower belts. Seed germination performances generally decreased from lower altitudinal belts to upper belts. Germination performances of seeds were increased in both stratification methods (cold stratification and NDCK) and in all stratification durations (30, 60 ve 90 days). Germinations performances were found a bit higher at cold stratification for 60 days, and NDCK for 90 days compared to other stratification periods.

Germination percentages and germination values increased under the osmotic stress conditions compared to control samples. Germination percentages and germination values decreased from lower altitudinal belts to upper belts. The increase in germinations of the seeds treated with PEG especially at 15 oC and 25 oC , were relatively higher than the germinations at 20 oC. The best result was obtained at 7 days conditioning period togather with -4 bar level.

Germination percentages and germination values, in general, decreased from lower altitudinal belt to upper belts in heated seeds. Germination performances of the seeds that were heated at 150 oC for 1 minute, was close to the control samples while it decreased considerably in 3 minutes. When the seeds were exposed 5 minutes to heat, germinations were only obtained at a few elevotional belts with low percentages. No germination occurred in 7 minutes heating at the samples of the altitudinal belts. Following results were obtained when the seeds were heated at 75 oC, 100 oC and 125 oC with 5, 10, 15 and 20 minutes. Higher germinations were obtained from the seeds that were heated at 75 oC than the control samples, under all heating times. Germination performances were closed to the control samples at 100 oC heating temperature under all heating times. Moreover germinations at 125 oC with 5 minutes heating time were close to control samples. But at 125 oC, germination percentages decreased considerably in 10 minutes heating and no germination occurred in 20 minutes heating.

Determination of serotinous cones was only searched in Anamur transect at lower (0-250 m) and upper (750-1000 m) altitudinal belts. Conelet numbers, cone ages and cone numbers of individuals were determined in sample areas. The results revealed that the conelet, green cone, matured cone and serotinous cone numbers were higher at 0-250 m altitudinal belt than those at 750-1000 m. The oldest serotinous cones which were found at lower and upper altitudinal belts were 8 years old and 6 years old, respectively.

The results showed that Turkish red pine seedlings begin to bear cone when they were 3 years old. In most of the sample plots, it was observed that seedling started to bear cones after 4 years old. Evaluation of data regarding to the conelets and cones were only made at Anamur transect. The results indicated that the cone bearing seedlings and cone numbers were higher at 0-400 m and 400-800 m altitudinal belts than those at 800-1200 m altitudinal belt.

In this study, some new data were obtained on variations of some seed and cone characteristics of Turkish red pine with regard to the altitudinal belts. The results will make some original contributions to biology and silviculture of Turkish red pine, especially concerning the altitudinal belts.


Yüklə 0,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin