Uluyazi cem İskender


Induced Somatic Mutation With Gamma Radiation İn Potato ( Solanum Tuberosum L.) Tissue Culture



Yüklə 0,58 Mb.
səhifə2/13
tarix01.11.2017
ölçüsü0,58 Mb.
#25864
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13

Induced Somatic Mutation With Gamma Radiation İn Potato ( Solanum Tuberosum L.) Tissue Culture

The fact that agricultural areas can not meet the expectations of increasing world population guides, plant breeders to improve exciting varieties or to obtain more abiotic stress factors and decrease tolerant or resistant varieties.

Salinity is an important factor which has negative effects on productivity of agricultural crops that have economical and nutritional importance. Today it is possible to combine in vitro techniques and mutagens to obtain salt stress tolerant or resistant plant varieties.

In this study in vitro culture of potato (Solanum tuberosum L. cv. Marfona) which is one of the most important agricultural products of the world was established and different doses of gamma radiation were applied to stimulate somatic mutations.

To determine somatic mutations which had been stimulated by gamma radiation, node explants of M1V3 generation of Marfona potato variety placed into the selective culture media including different concentrations of NaCl and salt tolerant mutant plants had been determined.

In our study, molecular basis differences between obtained control and mutant plants presented by RAPD-PCR method and according to used primers, polimorphism ratio was 89.66%. Also genetic distance between control and mutant plants of Marfona (Solanum tuberosum L.) potato variety calculated by using cluster analysis method of SPSS statistic program and dendograms had been drawn. According to this calculations mutant plants have genetic difference from control plants by the ratio of 27.5% and the largest genetic difference by the ratio of 47% had been observed for the mutant plant which was irradiated with 20 and 30 Gy gamma radiation and regenerated in 100 mM salt concentration containing selective culture media.



BELİVERMİŞ Murat

Danışman : Prof.Dr. Yavuz Çotuk

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı (Varsa) : Radyobiyoloji

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Yavuz ÇOTUK

: Prof. Dr. Tulay ENGİZEK

: Prof. Dr. Memduh SERİN

: Prof. Dr. Çetin ALGÜNEŞ

: Prof. Dr. Tuncay ORTA



Karayosunları Ve Likenlerin Radyoaktivite Konsantrasyonlarına Dayalı Olarak, Dönüşüm Katsayılarının Belirlenmesi

Bu çalışmada, karayosunu (Hypnum cupressiforme) ve liken (Cladonia rangiformis) arasında 137Cs, 40K, 232Th ve 238U aktivite konsantrasyonlarına dayalı olarak dönüşüm katsayıları belirlenmiştir.

Karayosunu ve liken örnekleri İstanbul’da mevsimsel olarak toplanmıştır. Bu örneklere ek olarak, Marmara Bölgesi’nden 2000 ve 2002 yıllarında toplanmış olan 22 karayosunu ve 24 liken örneği de dönüşüm katsayılarını belirlemek ve bu katsayıların kullanılabilirliğini test etmek amacıyla analiz edilmiştir. 228Ac, 214Bi, 137Cs, 40K, 212Pb, 214Pb ve 208Tl radyonüklidlerinin aktivite konsantrasyonları yüksek saflıkta germanyum (Ge) dedektöre bağlı gama spektrometresinde ölçülmüştür.

Karayosunlarında 137Cs, 40K, 232Th ve 238U konsantrasyonlarının likenlere oranla daha yüksek bulunması; Hypnum cupressiforme türünün Cladonia rangiformis türüne göre daha yüksek yüzey/hacim oranına sahip olması ile açıklanmıştır. Yüzey/hacim oranının fazla olması, toprağa çökeldikten sonra tekrar havaya karışan 137Cs’nin ve topraktan havaya karışan karasal radyonüklidlerin bitkiler tarafından daha çok tutulmasına neden olmaktadır.

Karayosunu ve liken arasında dönüşüm katsayıları 137Cs için 1.29 ± 0.48, 40K için 2.52 ± 0.79, 232Th için 1.98 ± 0.39 ve 238U için 2.05 ± 0.68 olarak bulunmuştur. Bu katsayıların kullanılabilirliği, karayosunu ve likende bulunan radyonüklid konsantrasyon değerlerinin de kullanılması ile çizilen haritalarda denenmiştir.

Determination Of Conversion Factors Based On Radioactivity Concentrations Of Moss And Lichens

In the current study, the conversion coefficients were determined between moss (Hypnum cupressiforme) and lichen (Cladonia rangiformis) based on their 137Cs, 40K, 232Th and 238U activity concentrations.

Moss and lichen samples were collected seasonally from Istanbul. In addition, 22 moss and 26 lichen samples which had been collected from Marmara region in 2000 and 2002 were analyzed in order to determine the conversion coefficients and test usability of them. Activity concentrations of 228Ac, 214Bi, 137Cs, 40K, 212Pb, 214Pb and 208Tl were measured in the samples by means of gamma spectrometer equipped with high-purity germanium (Ge) detector.

Higher 137Cs, 40K, 232Th and 238U concentrations were found in the moss samples comparing to the lichen samples. It was explained with higher surface/volume ratio of Hypnum cupressiforme species than that of Cladonia rangiformis, which leads to stronger adsorption of redistributed 137Cs and distributed terrestrial radionuclides from soil.

The conversion coefficients between moss and lichen were found as 1.29 ± 0.48 for 137Cs, 2.52 ± 0.79 for 40K, 1.98 ± 0.39 for 232Th, 2.05 ± 0.68 for 238U. Usability of the conversion coefficients among radionuclide concentrations of moss and lichen was experienced by the radioactivity maps which were drawn using measured activity concentrations and the conversion coefficients.

SAĞLAM GÖREN Nihal
Danışman : Doç. Dr. Gül CEVAHİR ÖZ

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı (Varsa) : Botanik

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Gül CEVAHİR ÖZ

: Prof. Dr. Muammer ÜNAL

: Prof. Dr. Memduh SERİN

: Prof. Dr. Meral ÜNAL

: Doç.Dr. Gülriz BAYÇU KAHYAOĞLU

Arabidopsis Thaliana’da İndol-3-Asetik Asit (IAA), Salisilik Asit (SA) Ve Jasmonik Asit (JA)’ İn Yaprak Senesensi Üzerine Etkisinin İncelenmesi

Bu araştırmada Arabidopsis thaliana bitkisinde İndol-3-Asetik Asit (IAA), Salisilik Asit (SA) ve Jasmonik Asit (JA) in yaprak senesensi üzerine etkisi incelenmiştir.


Senesens, bitkilerde görülen tüm bitki, organ, doku ya da hücre ölümü ile sonuçlanan önemli bir gelişimsel süreçtir. Senesens ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmasına rağmen mekanizması henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Senesensin düzenlenmesinde iç ve dış faktörlerin tek tek ya da birlikte çalışarak etkili olmasının burada önemi büyüktür. İçsel faktörlerden özellikle bitki hormonları senesensi teşvik ya da inhibe edebilmektedir.

Tezin amacı; 27., 31. ve 35. günlerde IAA, SA ve JA uygulamasından 4 saat sonra hasat edilen yapraklarda mikroarray analizi yapılarak anlatımı artan ve azalan genlerin saptanmasıdır. Tezde IAA, SA ve JA in yaprak senesensi üzerine etkisi klorofil floresans görüntüleme, total klorofil, protein ile RNA miktar tayini, qRT-PCR ve mikroarray analizi yapılarak araştırılmıştır.

Klorofil floresans görüntüleme deneyleri sonucunda farklı günlerde yapılan uygulamaların klorofil floresans değerlerinde özellikle 27. günde farklılıklar meydana getirdiği görülmüştür. Günlük klorofil içerik değişiklikleri incelendiğinde, tüm hormon uygulamalarında kontrole oranla önemli azalmalar olduğu özellikle 27. günde hormon uygulanan bitkilerde IAA ve JA de bunun SA e kıyasla daha fazla olduğu saptanmıştır. 31. ve 35. günlerde ortaya çıkan değişim üç hormonda da birbirlerine yakın bulunmuştur. Günlük protein değişimleri incelendiğinde total protein miktarlarının kontrole göre bir azalış seyrinde olduğu görülmüştür. Rubisco proteininin küçük alt biriminde özellikle JA uygulaması sonucunda daha fazla bir azalma olduğu saptanmıştır. Mikroarray analizi sonuçları özellikle 27. günde IAA uygulamasından sonra senesens sürecinde rol oynayan genlerin anlatımının önemli ölçüde arttığını göstermiştir. JA ve SA uygulaması sonucunda da benzer sonuçlar bulunmuştur. Yaprak senesensinde hormonların etkisi üzerine çeşitli çalışmalar yapılmıştır ancak özellikle IAA in senesens üzerine etkisi gen anlatımı düzeyinde ilk defa bu çalışmada incelenmiştir. Sonuçlar IAA in senesens olayındaki rolünün senesensi inhibe etmekten çok hızlandırmaya yönelik olduğunu düşündürmektedir.

THE Investıgatıon Of The Effect Of Indole-3-Acetıc Acıd (IAA), Salıcylıc Acıd (SA) And Jasmonıc Acıd (Ja) On Leaf Senescence In Arabıdopsıs Thalıana

The effect of indole-3-acetic acid (IAA), salicylic acid (SA) and jasmonic acid (JA) on leaf senescence in Arabidopsis thaliana plant was investigated in this study.

Senescence is an important developmental procedure which is seen in plants and resulted in death of cell, tissue, organ or the whole plant. Despite of plenty of studies conducted on senescence, its mechanism has not been fully elucidated yet. This may result from the fact that internal and external factors may play a role in the regulation of senescence, solely or together. Of internal factors, especially plant hormones can induce or inhibit senescence.

The aim of this study is to determine the genes with increased and decreased expression by making microarray in leaves harvested 4 hours after IAA, SA and JA application at days 27, 31 and 35. Effect of IAA, SA and JA on leaf senescence was investigated by using chlorophyll fluorescence imaging, determination of total chlorophyll, protein and RNA amount, qRT-PCR and microarray in the present study.

It was seen from the chlorophyll fluorescence imaging studies that applications at different days, especially at day 27 caused a difference in chlorophyll fluorescence values. When changes in daily chlorophyll content were examined, a significant decrease was observed in all of hormone applications, day 27 indicating a higher decrease for IAA and JA in comparison with SA in plants exposed to hormone applications. The resulting changes at days 31 and 35 were found to be close to each other for three hormones. With regard to daily protein changes, total protein amounts were seen to have tended to decrease by the control. The decrease was higher for the small subunit of Rubisco protein after JA application, especially. Microarray results showed that expression levels of the genes playing a role in senescence were significantly increased at day 27 mainly, after IAA application. Similar results were obtained in JA and SA applications.

Concerning effects of hormones on leaf senescence, several studies have been carried out. However, this study examined the effect of IAA on senescence with an emphasis on gene expression level for the first time. The results make us think that role of IAA in senescence is to accelerate senescence rather than inhibit it.



AKSU Uğur
Danışman : Prof.Dr. Cihan DEMİRCİ-TANSEL

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı (Varsa) : Zooloji

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr. Cihan DEMİRCİ-TANSEL

: Prof.Dr. Ziya ZİYLAN

: Prof.Dr. Sönmez UYDEŞ-DOĞAN

: Prof. Dr. Ömer BOZDOĞAN

: Prof.Dr. Hüsniye DOĞRUMAN

Hiperglisemik Sıçanlarda (Albino Wistar) Beta-3 Agonistlerin Kardiyovasküler Sistem Ve Adezyon Moleküllerine Etkileri.

Bu çalışmada, bir 3-AR agonisti olan BRL37344’ ün normal ve 48 saat d-glukoz (1 ml/h i.v.) infüze edilmiş sıçanların kardiyovasküler sistemi ile CD11 ve CD62L gibi bazı lökosit adezyon molekülleri üzerine etkilerinin araştırılması amaçlandı. Bu amaçla iki farklı deney düzeneği oluşturuldu. İlk deney düzeneğinde, BRL37344’ ün (10 mg/kg, i.v.) sistemik uygulamasıyla oluşan etkilerin anlaşılması için normal ve hiperglisemik sıçanlara anestezi altında BRL37344 uygulandı. İlacın NO ile ilişkisini anlayabilmek için L-NAME (50 mg/kg, i.v.) ile kombinasyonlar oluşturuldu. Uygulamalar boyunca kalp debisi, kan basıncı, doku perfüzyonu ve elektrokardiyogram ölçüldü. Ölçüm sonrasında alınan kanlarda spektrofotometrik olarak nitrit/nitrat ile akım sitometresiyle bütün lökosit alt tiplerinde CD11 ve CD62L seviyelerine bakıldı. İkinci deney düzeneğinde, hiperglisemik ve normal sıçanlardan izole edilen aortlar in vitro organ banyosu düzeneğine yerleştirildikten sonra, NOS inhibitörü olan L-NAME, COX inhibitörü olan indometazin, GC inhibitörü ODQ ve 1-2 AR antagonisti olan nadolol ile inkübe edilen gruplar oluşturuldu. Bu çalışma ile: BRL37344’ ün etkisini sadece 3-AR’ ler üzerinden gösterdiği; hiperglisemide BR37344’ün gevşetici etkinliğinde tek nokta GC üzerinden olmasına rağmen, kontrol gruplarında farklı yollar olabileceği; BRL37344’ ün tansiyonu düşürücü etkisinin NO bağımlı olabileceği fakat kontrolde görülen NO bağımlı pozitif kronotropik etkinin hiperglisemide olmadığı; hiperglisemide BRL37344’ ün kronotropik etkisinin olmadığı; hiperglisemide ve kontrolde BRL37344’ ün pozitif inotropik etkisinin de NO bağımlı olabileceği ve hiperglisemide monositlerde, CD62L artışı, lenfositlerde CD62L azalması ile nötrofil sayısının da azaldığı görülmüştür. Sonuç olarak, 3-AR’ lerin etkisi farklı durumlarda farklı yollar üzerinden olabilir.

 
Effects Of 3-Agonists On Cardiovascular System And Adhesion Molecules İn Hyperglycemic Rats

In this present study, it was aimed to evaluate effects of the beta-(3)-adrenergic receptor (-AR) agonist BRL37344 on cardiovascular system and some leukocyte adhesion molecules such as CD11 and CD62L in normal and 48 hours glucose infused rats (hyperglycemic). With this aim, two different experimental setups were established: In protocol 1, BRL37344 (10 mg/kg i.v.) was infused in normal and hyperglycemic rats under anesthesia to understand its systemic effects. BRL37344 was co-administred with the nitric oxide (NO) inhibitor N((G))-nitro-L-arginine-methyl ester (L-NAME) to reveal a possible interaction between NO and BRL37344. During infusion period, hemodynamic parameters such as cardiac output, blood pressure, blood perfusion and electrocardiogram were measured under anesthesia. After that, nitrite/nitrate levels, and CD45, CD11b and CD62L expressions were identified via spectrphotometricly and flow cytometricly, respectively. In protocol 2, in vitro rat isolated aorta study design was used. Aortas from normal and hyperglycemic rats were incubated with some antagonist and inhibitors such as nitric oxide synthase (NOS) inhibitor LNAME, cyclooxygenase (COX) inhibitor indomethacin, guanylate cyclase (GC) inhibitor 1H-[1,2,4]oxadizolo[4,3-a]quinoxalin-1-one (ODQ), 1-2 AR antagonist nadolol. It was concluded that BRL37344 shows its effects via the 3-AR and via NO or COX pathways during normal condition while under hyperglycemic condition both NO and COX pathways are necessary for BRL37344 action. The blood pressure lowering effects of BRL37344 may depend on NO. NO dependent positive cronotropic effects of BRL37344 in normal condition could be absent in hyperglycemia. Although BRL37344 does not have any cronotropic effects, it has positive inotropic effect both in normal and hyperglycemic condition. This effect depends on NO and 3-AR stimulation by BRL37344, and has different effects on different leukocytes subtypes and adhesion molecules. Thus, 3-AR stimulation has different effects in different condition including hyperglycemia.



OKTAYOĞLU GEZGİNCİ Selda
Danışman : Prof. Dr. Şehnaz BOLKENT

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı (Varsa) : Zooloji

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Şehnaz BOLKENT

: Prof. Dr. Meral ÜNAL

: Prof. Dr. Refiye YANARDAĞ

: Prof. Dr. Tülin AKTAÇ

: Prof. Dr. Ayşen YARAT


Streptozotosin Verilen Sıçanların Pankreas Beta Hücrelerinde Sinir Büyüme Faktörünün Apoptoz Mekanizmasına Etkileri

Pankreatik beta hücrelerinin canlılık ve fonksiyonlarını devam ettirmeleri hücre içi ve çevresel çok sayıda faktöre bağlıdır. Hücrelerin canlılığını sürdürmesinde büyüme faktörlerinin önemli olduğu ve bu faktörlerin eksikliğinde apoptotik hücre ölüm mekanizmalarının aktive olduğu bilinmektedir. Sinir büyüme faktörü (NGF)’nün nöronların canlılığını sürdürmesinde önemli bir aracı olduğu iyi bilinmekle birlikte, son yıllarda yapılan çalışmalarda NGF eksikliğinin kültüre edilmiş insan ve sıçan beta hücrelerinde apoptozu teşvik ettiği ortaya konmuştur. Bu çalışmanın amacı, Streptozotosin (STZ) enjeksiyonu ile pankreatik β hücrelerinde meydana gelen apoptotik hücresel sinyal mekanizmasını, bu hasara karşılık oluştuğu düşünülen anti-apoptotik mekanizmanın ve sinir hücrelerinde NGF sentezini artırdığı iyi bilinen bir nonamin katekol bileşiği olan 4-Metilkatekol (4-MC)’ün bu mekanizmalar üzerine olan etkilerinin araştırılmasıdır.

Çalışmada kullanılan Wistar albino erkek sıçanlar dört gruba ayrıldı. Birinci grup 10 gün süreyle günde 1 defa intraperitoneal enjeksiyon (i.p.) ile fizyolojik su (FS) uygulandıktan sonra 11. gün sitrat tamponunun i.p. enjeksiyon ile verilmesinden 4 saat sonra; ikinci grup 10 gün süreyle günde 1 defa i.p. enjeksiyon ile FS içinde çözündürülen 10 μg/kg 4-MC uygulanmasını takiben 11. gün sitrat tamponu verilmesinden 4 saat sonra; üçüncü grup 10 gün süreyle günde 1 defa i.p. enjeksiyon ile FS enjekte edildikten sonra 11. gün sitrat tamponunda çözülen 75 mg/kg STZ uygulanmasından 4 saat sonra ve dördüncü grup ise 10 gün süreyle günde 1 defa i.p. enjeksiyon ile 10 μg/kg 4-MC verilmesini takiben 11. gün i.p. yolla tek doz 75 mg/kg STZ enjekte edildikten 4 saat sonra öldürülen hayvanlardan oluşturuldu.

Pankreas dokusunda NGF ve tümor nekroz faktör-alfa (TNF-α) seviyeleri ELISA yöntemi ile, kaspaz-3 ve -8, süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GPx) ve katalaz (CAT) aktiviteleri ile lipid peroksidasyonu (LPO) ve glutatyon (GSH) seviyeleri spektrofotometrik olarak ölçüldü. NGF+/insülin+, TrkA+/insülin+, p75NTR+/insülin+, RASSF1+/insülin+ ve NORE1+/insülin+ pankreatik hücreler ikili immunofloresan yöntemi ile işaretlenirken, apoptotik beta hücreleri in situ DNA uç işaretlemesi (TUNEL) yöntemini takiben uygulanan insülin immünohistokimyası ile mikroskobik olarak gösterildi. Streptozotosin uygulaması ile pankreatik NGF ve GSH seviyelerinde; SOD, GPx, CAT aktivitelerinde ve total β hücre sayısı ile NGF+, TrkA+ β hücre sayısında azalma gözlenirken, kan glikozu, TNF-α ve LPO seviyelerinde; kaspaz-3 ve -8 aktiviteleri ile p75NTR+, RASSF1+, NORE1+ β hücre sayısı ve apoptotik β hücre sayısında belirgin bir artış gözlendi. Buna karşın 4-MC’nin STZ enjeksiyonundan önce uygulanması ile NGF ve GSH seviyelerinde; SOD, GPx, CAT aktivitelerinde ve total β hücre sayısı, NGF+, TrkA+ β hücre sayısında azalma ile kan glikozu, TNF-α ve LPO seviyelerinde; kaspaz-3 ve -8 aktivitelerinde ve p75NTR+, RASSF1+, NORE1+ ve apoptotik β hücre sayısında meydana gelebilecek olan artışı engellediği belirlendi.

Elde edilen bulgular, STZ’nin pankreatik β hücrelerinde meydana getirdiği hasar sonucunda insülin ve NGF sentezinin zarar görmesi ile gelişen hipergliseminin TNF-α üretiminin artması ile sonuçlandığını göstermektedir. Azalmış olan NGF sinyaline bu apoptotik uyaranın eklenmesi p75NTR, kaspaz-3 ve -8, RASSF1 ve NORE1’i aktive ederek β hücrelerinin apoptoz yoluyla kaybına neden olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, bu yolağın oksidatif stresi de kapsadığı gösterilmiştir. 4-Metilkatekol enjeksiyonu ile artmış olan NGF seviyelerinin STZ ile β hücrelerinde tetiklenen apoptotik yolağın aktivasyonunu engellediği sonucuna varılmıştır.

The Effects Of Nerve Growth Factor On Apoptosis Mechanism İn Pancreas Beta Cells Of Streptozotocin Administered-Rats.

Maintaining the survival and functions of the pancreatic β cells are dependent on many intracellular and peripheral factors. It is known that growth factors are important in maintaining the survival of the cells and absence of these factors result in activation of apoptotic cellular death mechanisms. Nerve growth factor (NGF) is a well known mediator for maintaining the survival of neurons, while recent studies report that its absence encourages apoptosis in cultured beta cells of human and rats. The aim of this study was to investigate the apoptotic cellular signaling mechanism that occurres in pancreatic beta cells of rats rendered hyperglycemic with streptozotocin (STZ), the antiapoptotic cellular mechanism that occures as a defence to apoptotic signals, and the effects of 4-Metilkatekol (4-MC), a nonamin catechol compound is a well known activator of NGF synthesis in nerve cells, on these mechanisms.

The Wistar albino rats used in the study were divided into four groups. The first group was given physiologic saline (FS) daily for 10 days by intraperitoneal injection (i.p.) followed by the administration of citrate buffer (i.p.) at 11th day and was sacrificed 4h later; the second group received 10 μg/kg 4-MC dissolved in FS by i.p. injection, daily for 10 days, and then administered with citrate buffer at 11th day, and sacrificed 4h later; the third group was administered FS by i.p. injection, daily for 10 days, and then received 75 mg/kg STZ dissolved in citrate buffer at 11th day, and sacrificed 4h later; and the fourth group was given 10 μg/kg 4-MC by i.p. injection, daily by 10 days, and then received 75 mg/kg STZ by i.p. injection as a single dose at the 11th day and sacrificed 4h later.

The levels of NGF and tumor necrosis factor-alfa (TNF-α) in pancreatic tissue were determined with ELISA method, and caspase-3 and -8, superoxide dismutase (SOD), glutathione peroxidase (GPx), catalase (CAT) activities and lipid peroxidation (LPO), glutathione (GSH) levels were measured spectrophotometrically. NGF+/insülin+, TrkA+/insülin+, p75NTR+/insülin+, RASSF1+/insülin+ and NORE1+/insülin+ pancreatic cells were labeled with double immunofluorescence method, while apoptotic beta cells were stained by using in situ DNA nick end-labeling (TUNEL) assay, followed by insulin immunohistochemistry. With STZ administration pancreatic NGF, and GSH levels and SOD, GPx, CAT activities, and in cell number of both total β, NGF+ and TrkA+ β cells were decreased, while there was a significant increase in blood glucose, TNF-α and LPO levels in tissue, and caspase-3 and -8 activities and, p75NTR+, RASSF1+, NORE1+ and apoptotic β cell number. As a contrary, it was observed that the administration of 4-MC before STZ prevented the decreament of NGF and GSH levels; SOD, GPx, CAT activities and total β cell number, NGF+ and TrkA+ β cells and the increment of blood glucose, TNF-α, LPO levels, caspase-3 and -8 activities and, p75NTR+, RASSF1+, NORE1+ and apoptotic β cell numbers.

These findings suggest that hyperglycemia occurred due to destructed synthesis of insulin and NGF by STZ damages to pancreatic β cells and this process results in the increment of TNF-α production. The addition of this apoptotic stimulator to decreased NGF signal activates the p75NTR, caspase-3 and -8, RASSF1 and NORE1 that caused loss of β cells by apoptosis. Moreover, it was shown that this pathway also includes oxidative stress. It was also concluded that increased NGF levels by 4-methylcatechol administration prevented activation of apoptotic β cell death pathway induced by STZ.

ÇELİK Özge
Danışman : Prof. Dr. Yavuz ÇOTUK

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı (Varsa) : Radyobiyoloji

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Yavuz ÇOTUK

: Prof. Dr. Nermin GÖZÜKIRMIZI

: Prof. Dr. Çimen ATAK

: Prof. Dr. Leyla AÇIK

: Yrd. Doç. Dr. Sema ALİKAMANOĞLU

Gama Radyasyonu ile Tuza Toleranslı Tütün (Nicotiana tabacum L.) Mutantlarının Eldesi ve Seleksiyonu

In vitro teknikler ile mutasyon uygulamalarının birlikte kullanılmasıyla, çeşitli çevresel streslere dirençli veya toleranslı bitki türlerinin eldesi mümkün olmaktadır.

Bu çalışmada Akhisar 97 ve İzmir Özbaş tütün (Nicotiana tabacum L.) çeşitlerine ait tohumlar, 0, 50, 100, 150, 200, 250, 300, 350, 400, 500 ve 600 Gy’lik gama radyasyon dozlarında ışınlanmış ve bu tohumlardan gelişen fidelerin taze ağırlık, sürgün ve kök boylarına göre, çeşitlerin radyasyon hassasiyetleri karşılaştırılmıştır. Akhisar 97 tütün çeşidinin, gama radyasyonuna İzmir Özbaş çeşidine göre daha hassas olduğu belirlenmiştir.

M1 generasyonu eldesi için 0, 100, 200, 300 ve 400 Gy’lik gama radyasyon dozlarında ışınlanan ve tarlaya ekilen Akhisar 97 ve İzmir Özbaş tütün tohumlarından gelişen fidelerin yaşama oranları, ortalama fide boylarında, uygulanan radyasyon dozlarının artışına paralel olarak bir azalma gözlenmiştir. Tütün bitkisinin yapraklarında indirgen şeker ve nikotin miktarları radyasyondan etkilenmiştir. Bitkinin gelişimine bağlı olarak yaprak kırımlarına göre 2. ana ellerde indirgen şeker miktarı ve buna bağlı olarak da uç ellerde nikotin miktarı radyasyon uygulamalarında artış göstermiştir.

Her iki çeşidin in vitro ve in vivo koşullarda 0, 50, 100, 150, 200, 250, 300 ve 350 mM konsantrasyonlarda NaCl içeren ortamlardaki toleransları, klorofil ve karotenoid konsantrasyonu, total protein konsantrasyonu, lipid peroksidasyon, askorbat peroksidaz, guaiakol peroksidaz, glutatyon redüktaz, süperoksit dismutaz ve katalaz enzim aktiviteleri kaşılaştırılmış olup, Akhisar 97 çeşidinin tuzluluğa da İzmir Özbaş’a göre daha hassas olduğu belirlenmiştir.

M3 generasyonuna ait bitkiler 250 mM NaCl içeren ¼ Hoagland solüsyonunda yetiştirilmiş, tuzluluğa gösterdikleri toleransa göre seleksiyonları yapılmış ve 10 adet mutant bitki seçilmiştir.

Çalışmamızda elde edilen kontrol ve mutant bitkiler arasındaki farklılıklar, RAPD-PZR yöntemiyle ortaya konmuştur. Akhisar 97 ve İzmir Özbaş tütün çeşitlerine ait kontrol ve mutant bitkilerin birbirlerine olan genetik uzaklıkları belirlenmiştir. Akhisar 97 ve İzmir Özbaş tütün çeşitlerinde tuza toleranslı olarak seçilen ve en fazla genetik uzaklığa sahip olan iki mutantın 100 Gy’lik gama radyasyon dozu ile ışınlandıkları belirlenmiştir.


Yüklə 0,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin