KADIKÖY İSKELESİ
Kadıköy İlçesi'nde Rıhtım Caddesi üzerinde eski Kadıköy Şehremaneti binası karşısında yer alır. "Eski iskele" olarak da tanınmaktadır. Binanın son onarımı sırasında ortaya çıkarılan kitabesinde 1926 tarihi bulunmaktadır. Ancak yapının mimarı gibi özgün projeleri ve yapılışı ile ilgili kesin bilgiler henüz gün ışığına çıkmamıştır. Ön cephesi Rıhtım Caddesi'ne, arka cephesi denize bakan yapı iki kadıdır. Bugünkü biçimiyle ön cephede dikdörtgen
"Eski iskele" olarak bilinen Kadıköy iskelesi. Tahsin Aydoğmuş
bir çıkıntı yapan, yatay oturtulmuş bir dikdörtgenden meydana gelen yapının üstü kırma çatıyla örtülüdür. Üç üniteye bölünmüş olan birinci katın ortası dikey oturtulmuş bir dikdörtgenden oluşan salon olarak değerlendirilmiştir. Eminönü yolcuları için kapalı bekleme salonu olarak kullanılan bu ünitenin bir tarafında geçici bir çözümle Adalar hattı yolcularına ayrılmış dikey bir dikdörtgenden oluşan bekleme salonu bulunmaktadır, iki ünite arasında ön cepheye açılan ikinci kat merdiven boşluğu ve iki ayak vardır. Her iki salonun ön cepheden girişi ve arka cephedeki iskeleye çıkışı bulunmaktadır. Diğer tarafta yer alan dikdörtgen ünite ise bir merdiven kovasının yanısıra ısıtma, aydınlatma sistemi ile memur ve işçilere ayrılan beş odaya bölünmüştür. Kapalı mekânın iki yanında, inen yolcular için düzenlenmiş birer revak bulunan bu katın üstünde iki yan cephesi ve denize bakan cephesi birbirinden kopuk balkonlarla kuşatılmış ikinci kat yer almaktadır. Ön cephesinde balkon bulunmayan, ancak diğer balkon korkuluklarına benzer bir korkulukla bezenmiş ikinci katta ön cepheden denize doğru uzanan ve bu cephedeki balkona açılan büyük bir salon ve iki küçük salonla (biri mutfak) dört oda vardır. Dört ayakla desteklenmiş büyük salon diğerlerinin ortasına oturtulmuş ve çevresine salon ve odalar yerleştirilmiştir, ikinci kat Deniz Yolları Lokali olarak hizmet vermektedir.
iç dekorasyonda kartonpiyer kullanılmıştır. Birinci ve ikinci katın duvar ile tavanları arasındaki geçişleri, bir mukarnas suyunun alt damlaları arasına yerleştirilen çiçek motiflerinden oluşan bir suyla bezenmiştir. Benzer su birinci katın kare kasetli tavanını da süslemektedir. İkinci katta tavan göbeklerinde çevresi şeritierle bezenmiş kalem işi tasarımlar vardır.
Cephelerin düzenlenmesinde sivri kemerlerle sınırlanmış, taçlanmış, tekli ya da
üçlü bileşimlerle sunulmuş kemer dizilerini dolgulayan topal pencereler, kafa pencereleri, kapılar ve pencerelerle yüzey hareketlendirilmiş, böylece konstrüksiyon-daki yatay ve dikey çizgiler dengelenmeye çalışılmıştır.
İskelenin ön cephesinde ortada bulunan üçlü sivri kemer dizisinin tablaları tek bir çini pano ile taçlandırılmıştır. içte turkuvaz, dışta lacivert kalın bir şeritle çerçevelenmiş beyaz zeminli bu panoda mavi detaylı lacivert rumîler, kıvrık dallar, kırmızı, beyaz göbekli, lacivert yapraklı, iri karanfiller, kırmızı dolgulu, turkuvaz renkli enginar yaprakları ile kırmızı dolgulu turkuvaz renkli karanfillerden oluşan bir kompozisyon yer almaktadır. Üçlü kemer dizisinin iki tarafındaki pencerelerin üstündeki kemer aynaları da çini panolarla bezenmiştir. Deniz cephesindeki panolarda ise bazı farklı çiçek motifleri bulunmaktadır.
İstanbul'un giderek artan nüfusuna bağlı olarak iskele binası çeşitli onarımlar geçirmiş, özellikle örtü sistemi, denize bakan cephesi, yan cepheleri ve birinci kat planı özgün durumunu yitirmiştir. İskelenin 1950'lere ait bir fotoğrafında deniz yönündeki arka cephenin ön cephe ağırlıklı tasarlanmış olduğu ve yapının ortasında yan kısımlarda birer, ön kısımda üç kemerle oluşturulmuş bir revak bulunduğu gözlenmektedir. Üzeri babalar arasına yerleştirilmiş korkulukla son bulan bir balkonla örtülü bu revağın iki tarafı, dikey yükselen süs kubbesiyle taçlı iki kule görünümündeki üniteyle sınırlanmıştır. Kule görünümündeki ünitelerle üçe ayrılan cephenin iki yanındaki uçlarda diyagonal oturtulmuş bir kemerle başlayıp 4 kemerden oluşan dizgiyle hafif "C" kıvrımlı bir geçişle ön cepheye ulaşan bir revak vardır. Bu revağın üstünde arka cephedekine benzeyen korkulukla çevrili bir balkon bulunmaktadır.
İskele binasının değişikliğe uğradıktan sonraki fotoğrafında ise, halk dilinde "kanat" olarak isimlendirilen revakların kaldırılmış olduğu görülmektedir. Bu arada yapının arka cephesinde diğer ifadeyle deniz yönündeki revağın iki tarafının doldurularak ikinci katı taşıyan ayak sayısının artırıldığı, yolcu salonlarının denize doğru uzatıldığı böylece ikinci katın önüne bütün arka cepheyi önden kuşatan bir balkon eklendiği ve kule görünümündeki ünitelerin kaybolduğu fark edilmektedir.
İskele binası 1959'da büyük bir onarım görmüştür. 1984-1986 arasında yapılan son onarımda yan taraftaki revakların yapıya eklenerek orijinal biçimine dönüştürülmeye çaba harcandığı, doğramaların yeniden yaptırıldığı gözlenmektedir. Yapılan bu onarım sırasında ön cepheden sökülerek indirilen portatif turnikeler ve bunları örten örtü sistemi bütün ön cepheyi görme olanağı sağlamıştır.
Diğer taraftan yapılmaya çalışılan orijinal birinci kat planının bazı problemleri çözülmüştür. Deniz yönündeki aşınma ve vapur darbelerinin yanısıra yolcu iniş ve çıkışlarındaki hareketin iskelede gerektir-
diği 1959 onarımında, temel, taban, beden duvarları ve birinci kat salonlarının elden geçirilerek yeni sistemle desteklendiği, arka cephede dışa çıkıntı yapan üçlü revak girişi dışında taban döşemelerin-deki izlerin yok olduğu, revağın yan kemerlerinin duvar üstündeki izlerinin silindiği ortaya çıkmıştır.
80 yılı aşan bir zaman diliminden günümüze ulaşan bu iskele binasının kuşkusuz en ilginç orijinal parçaları, ikinci kattaki Kütahya çini kaplamalarıdır. Bostancı ve Büyükada iskele binalarından çok daha iyi durumda olan ve Haydarpaşa iskele binasının deniz yönündeki üçlü kemer dizisinin üstünü bezeyen çini panoları akla getiren bu panolar, 20. yy'm başlarına ait Türk çini sanatının değerli belgeleridir. Diğer taraftan orijinal yapının ü-zerinde durulacak önemli bir özelliği süs kubbeleriyle taçlandırılmış kırma çatışıydı. Sepetçiler Kasrı, Büyükada ve Bostancı iskele binalarının örtü sistemini anımsatan, ancak onlardan çift süs kubbesi ile ayrılan ve Büyükada'daki 1911 tarihli Splen-did Oteli çatı tasarımını çağrıştıran bu örtü sistemi, Milli Mimari Dönemi'nin istanbul'dan Ankara'ya ulaşacak ve çeşitlemeler sergilenecek bir beğenisini yansıtıyordu.
Bibi. Sözen, Cumhuriyet Mimarlığı, 91-92; H. Örcün Barışta, "Son imparatorluk Dönemi Yapılarından Süs Kubbesi île Taçlandırılmış iskele Binaları", VD, XIX (1985); ay, "Milli Mimarimizin Ünlü Mimarı Kemalettin ve Son Eserlerinden Gazi ilk Muallim Mektebi, G Ü Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, S. l (1985), s. 99-115. H. ÖRCÜN BARIŞTA
Dostları ilə paylaş: |