İKONOKIAZMA
154
155 İKTİSADİ VE TİCARİ İLİMLER
Aya irini Kilisesi'nin apsisindeki tkonoklazma dönemine ait, Hz isa'yı temsil eden haç.
Yavuz Çelenk, 1994
Uzun yıllar iktisadi ve Ticari ilimler Akademisi'ne hizmet veren Sultanahmet'teki yapı bugün Marmara Üniversitesi Rektörlük binası olarak kullanılmaktadır.
Firdevs Sayılan
tedir. Buna karşılık herhangi bir öldürme olayı kaydedilmemiştir.
III. Leon'un ölümüyle başa geçen oğlu V. Konstantinos (hd 741-775) tasvirkırı-cılıkta daha ileri gitti. Araplara ve Bulgarlara karşı kazandığı basanlarla gücünü iyice artırmış olan imparator, Batıda gittikçe güçlenen Frank Krallığı ve papalık arasında oluşan ittifakın Bizans'ın aleyhine geliştiğini görünce, o güne dek tasvirkıncılık hareketinden uzak olan italya topraklarına el attı ve Roma kilisesine bağlı bulunan Calabria, Sicilya ve Illirium'u Bizans kilisesine bağladı. Böylece Roma kilisesinin evrensellik iddialarının dayanaksız kılınması hedefleniyordu. Gerçekten de, îko-noklazma'nın uzun vadede en önemli sonuçlarından biri, papalık ile Franklar arasındaki ittifakı körükleyerek, Bizans ve Batı âlemleri arasındaki ayrımı derinleştirmek olmuştur.
V. Konstantinos bizzat kaleme aldığı 13 makale ile ikonalara karşı dogmayı yeniden formüle etti. 753'te Hieria Sarayı'n-da(->) toplanan konsilde bu görüşler onaylandı, aynı yıl Blahernai Kilisesi'nde yapılan toplantıda son adım atılarak tasvirlerin kutsallığı reddedildi. Böylece kilise ve manastırlardan kutsal resimlerin sökülmesine başlandı, mozaiklerin üstü sıvandı, yerlerine hayvan, bitki, av, yarış, savaş gibi dünyevi konulan içeren tasvirler veya haç resimleri konuldu. İmparatorluğun çeşitli yerlerindeki dinsel kurumlar kapatılarak çoğu askeri kışlaya ve tersaneye dönüştürüldü, malları müsadere edildi. Din adamlarına karşı yürütülen en sert saldırılardan biri 765 'te başkentte yaşandı. Birbirlerinin elinden tutmak zorunda bırakılan rahip ve rahibeler, halkın sataşma ve alayları arasında Hippodrom'da(->) teşhir edilirken, ya evlenme ya da işkence ikilemi ile karşı karşıya bırakıldılar. Bu dönemde Kadıköylü Azize Eufemia kültüne saldırıldı, çoğu yüksek memur pek çok saray mensubu öldürüldü. V. Konstantinos döneminin en tanınmış şehidi Genç
Stefanos'tur. Komutanlardan M. Lahanod-rakon'un Trakya temasında yaptığı zulümler bu dönemin kanlı örneklerindendir.
V. Konstantinos'un ölümünden sonra ikonoklazma eski hızını yitirdi. IV. Leon da (hd 775-780) tasvirler kültüne karşı olmakla birlikte, keşiş ve rahiplere yumuşak davrandı. Bunda, ateşli bir ikonasever o-lan karısı Eirene'nin(->) etkisi muhtemeldir. Eirene, 787'de iznik'te bir konsil toplayarak İkonoklazma hareketine son verdi. Alınan kararlar uyarınca din kurumları ihya edilecek, tahrip edilen ikonalar o-narılacak, kutsal emanetler iade edilecekti. Bu konsilin en önemli yanı, tasvirler lehine tüm teolojik delillerin toplanması ve îkonoklazma'ya karşı mücadelenin örgütlenmesi olmuştur.
Eirene'nin 802'de tahttan indirilmesiy-le başa geçen I. Nikeforos (hd 802-811) ve onu izleyen I. Mihael Rangabe (hd 811-813) tasvirler kültüne yakınlık duyuyorlardı. Özellikle I. Mihael döneminde, sürgüne gönderilmiş din adamları başkente geri getirildiler, itibarlarını kazandılar, îkonoklazma'nın önemli hedeflerinden olan Studios Manastın (Imrahor Camii) Başrahibi Teodoros(->) sınırsız bir yetkiyle donatıldı.
Mihael'in halefi V. Leon (hd 813-820) ise tasvirkırıcılığı yeniden yürürlüğe soktu. Fakat bu dönem ilki kadar acımasız değildi. Leon'a göre ikonalara tapan imparatorlar ya sürgünde ya da savaş meydanında ölmüştü. Bu nedenle tasvirlere tapmak uğursuzdu ve yasaklanmalıydı. Buna karşı çıkan Patrik I. Nikeforos azledilir-ken, 8İ5'te Ayasofya'da bir konsil toplandı ve 753 Konsili'nin fikirleri benimsendi. V. Leon'un yerine geçen II. Mihael (hd 820-829) aslında bir ikonoklast olmasına rağmen fazla ileri gitmedi. II. Teofilos (hd 829-843) ise İoannes Grammatikos'un etkisi ile ikona yapımına karşı çıktı ve Teo-dore Graptos, ressam Lazaros gibi taraftarları cezalandırdı. Fakat bazı modern araştırmacılar, Teofilos döneminin sanıldığı
kadar sert geçmediğini düşünmektedirler. Özellikle İmparatoriçe Teodora'nın ateşli bir ikona taraftan olduğu bilinmektedir. Teofilos öldüğünde veliaht III. Mihael çok küçük olduğundan niyabeti Teodora yürütüyordu. Teodora, iki kardeşi Kayser Bardas(->) ve Petronas'ın, amcası Niketi-ates ve yüksek memur Teoktistos'un destekleri ile tasvirler kültünü ihyaya girişti ve Patrik î. Grammatikos azledilerek yerine Methodios atandı. 11 Mart 843'te Aya-sofya Kilisesi'nde düzenlenen görkemli bir ayinle "Ortodoksluğun zaferi" ilan e-dilerek ikonoklazma dönemi bir daha a-çılmamak üzere kapandı. (Bu olay, günümüzde bile Ortodoks kilisesi tarafından bayram olarak kutlanmaktadır.) 860 ve 870'lerde toplanan konsillerde konu tekrar ele alındıysa da ilgi çekmedi.
İkonoklazma 'nm Nedenleri: Bazı ta-rihçilerce "monahomahia" (keşişlere karşı mücadele) olarak adlandırılan "ikono-mahia" (tasvirlere karşı mücadele) hareketinin nedenlerine ilişkin değişik tezler vardır.
Bir görüşe göre, tartışmanın kökü antik çağa kadar iner. Kutsal kişilerin sanatsal biçimde resmedilmelerine karşı kilisenin tepkileri çok eskidir. 4. yy tarihçisi Eusibios'un yazılarında İsa'nın ve havarilerden Petrus ve Pavlos'un (St. Peter ve St. Paul) tasvirlerine ibadet etmenin dinsizlerin işi olduğuna dair ifadeler vardır. Aynı yüzyılda, Kıbrıslı Epifanes, aziz tas-virleriyle süslenmiş bir kilise perdesinin (velum) nasıl yırtıldığını anlatır. 6. yy'da Antakya'da tasvirler kültü aleyhine büyük bir isyan çıktığı, 7. yy'da aynı tip ayaklanmaların yaşandığı bilinmektedir.
Başka bir sav, îkonoklazma'nın nedenleri arasında ekonomik faktörü esas alır. 7. yy'dan itibaren güçlenmeye başlayan dinsel kurumlar neredeyse birer feodal beylik haline gelmişlerdi. Tahminlere göre 8.' yy'da imparatorluk topraklarında yaklaşık 100.000 kadar din adamı faaliyet gösteriyordu. Bu topluluk çevrelerini de sö-mürerek, halkın ve devletin aleyhine giderek zenginleşiyor, güçleniyordu. Merkezi otorite bir yandan din adamlarına, ö-zellikle keşişlere karşı acımasız tehcir (zorla göç) politikası güderken, bir yandan da kilise ve manastırlara ait mülkleri müsadere ederek ekonomik bakımdan güçlerini kırmaya çalıştı. Din adamlarının u-laştığı güç, tasvirsever imparator I. Nike-foros'un bile, din adamlarını, kişisel varlıklarını artırmak için gösterdikleri gayretleri manevi zenginleşmede göstermemekle eleştirmesine neden olmuştu.
Bir başka teze göre, ikonoklazma, imparatorluğun temsil ettiği sivil otorite ile kiliselerin temsil ettiği ruhani otorite arasındaki savaşın doruk noktasıdır. III. Leon' un 730 tarihli emirnamesinde, kendini hem imparator, hem de kilisenin başı olarak tanımlaması bu tezi destekler nitelikte görülmektedir. Bu dönemde, ikonaseverler, imparatorluğa karşı papayı ruhani liderleri ilan etmişler, böylece devletten ayrılarak tam bağımsızlık elde etmeyi amaçlamışlardı. 7. ve 8. yy'larda kilise önde ge-
lenleri, imparatorun kiliseye karışmasını tartışmaya açmışlardı. Fakat ikonoklazma döneminin aşılmasından sonra, imajlarla ilgili zaferlere karşılık, monarşinin antik çağlardan gelen gücünü kırmaya ve kendilerini bağımsız bir organizma olarak koymaya güçleri yetmedi. Aksine imparatorların kilise üstündeki otoritesi arttı.
İkonoklazma'yı, merkez ve çevre çatışması biçiminde açıklayan teze göre, papazlar ve keşişler, merkezkaç nitelikli a-zizler kültü, fiziki olarak bölgeselleşmiş, duygusal olarak öznelleşmiş bir kültün temsilcisi olarak, merkezi kilise kurumunun (patrikliğin) denetim kabiliyetini tehdit ettiği için, ikonalar ve taraftarları bu devirde saldırıya uğradılar.
İkonoklazma döneminde tasvirlere karşı yürütülen acımasız savaş, sanatın diğer alanlarında yeni açılımlara yol açtı. Özellikle dünyevi (profan) konularda resimler, el sanatı ürünleri, heykeller üretildi. Fakat günümüzde, gerek tasvirkırıcı gerekse bundan önceki döneme ait eserlere pek rastlanmaz. Buna karşın bazı tarihçiler, Bizans sanatının ikinci altın çağının bu dönemde başladığını ileri sürerler. İkonoklazmanın aşılmasından sonra, dini yapılardaki dünyevi resimler kaldırılmamış böylece her iki sanat iç içe var olmayı başarmıştır.
Bibi. A. Grabar, L'iconodasme byzantin: Le dossier archeologique, (2. bas.) Paris, 1984;
D. Stein, DerBeginn deş byzantinischen Bil-
derstreites und seine Entıvicklung, Münih,
1980; E. J. Martin, A History ofthe Iconoclas-
tic Controversy, Londra, 1930; G. B. Ladner,
"The Concept of the Image in the Greek Fat-
hers and the Byzantine Iconoclastic Contro
versy", Dumbarton Oaks Papers, no. 7, 1953;
E. Kitzinger, "The Cult of Images in the Age
Before Iconoclasm", ae, no. 8, 1954; Ostro-
gorsky, Bizans, 153-165, 187-195; A. Breyer-
J. Herrin (haz.), Iconoclasm, Birmingham,
1977; P. Schreiner, "Der byzantinische Bilder-
streit: kritische Analyse der zeitgenössischen
Meinungen und das Urteil der Nachwelt bis-
hente", Settimane di Studio del Centro Italiano
di Studi sutt'alto medioevo, S. 34-1 (1988), s.
319-407; P. Brown, "A Dark Age Crisis Aspect
ofthe Iconoclastic Controversy", The English
Historical Revieıu, S. 88 (1973), s. 1-34.
AYŞE HÜR
Dostları ilə paylaş: |