Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə681/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   677   678   679   680   681   682   683   684   ...   877
KARABAŞ TEKKESİ

Beyoğlu İlçesi'nde, Tophane semtinde Hacı Mimi Mahallesi'nde, Karabaş Mektebi Sokağı'ndadır.

16. yy'ın başlarında Bâbüssaade Ağası Korkud Beyzade Karabaş Mustafa Ağa (ö. 1530) tarafından bir Halveti tekkesi o-larak tesis edilmiştir. Eldeki mevcut bilgilere göre tekkenin, ayrıca mektep ve namazgah gibi yapılarla birlikte küçük bir külliye oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bunların dışında tekkeye bağlı harem, selamlık, derviş hücreleri ve mutfak gibi bölümlerin de bulunduğu muhakkaktır. Bu yapılar günümüze gelememiştir. Zaman i-çinde çeşitli tamirler gören tekkenin mes-cit-tevhidhane bölümü 1958-1959'da Vakıflar idaresi tarafından yeniden inşa edilmiştir. Mescit-tevhidhanenin dışında kalan bölümlerin, 1925'ten sonra harap olduk-ları-tahmin edilmektedir.

Tekkenin ilk postnişini "Mollazade" lakabıyla tanınan Mehmed Kasım Çelebi'dir (ö. 1509). Kasım Çelebi, Halvetîliği istanbul'a getiren ve tarikatın Cemalîlik kolunu kuran Cemaleddin Halvetî'nin halifesi-dir. Bu açıdan tekke, Halvetîliğin istanbul' daki ilk önemli merkezlerinden sayılmaktadır. Kasım Çelebi'nin yerine Karabaş Ramazan Efendi (ö. 1609) meşihata geçmiş ve tekke bu tarihten itibaren Karabaş Tekkesi olarak tanınmıştır. l609'dan sonra tekke Şemseddin Sivasî ailesine mensup şeyhlerden Mehmed Efendi'nin oğlu Mıs-rî Ömer Efendi (ö. 1658) tarafından Halvetîliğin Sivasî koluna bağlanmıştır. 1785'e kadar tekkedeki Sivasî meşihatını temsil eden şeyhler, şunlardır: Karabaş İskender Efendi (ö. 1666), el-Hac Hüseyin Efendi (ö. 1716), el-Hac Mur Ahmed Efendi (ö. 1765), Hüseyin Efendi (ö. 1774) ve el-Hac Abdullah Efendi'dir (ö. 1785). Abdullah Efendi'nin vefatından sonra tekke "Deb-bağzade" lakabıyla tanınan Şeyh Mustafa Muhsin Efendi (ö. 1795) aracılığıyla Kadirîliğe geçmiştir. Kendisinden sonra post-nişin olan Abdülkadir Efendi de (ö. 1802) Karabaş Tekkesi'nde Kadirî meşihatını temsil etmiş ve bu tarihten sonra tekke

1807'ye kadar kısa bir süre Seyyid Mustafa Efendi (ö. 1807) tarafından Halvetîliğin Sünbülî koluna bağlanmıştır. 1807'de tekkenin tekrar Kadirîliğe geçtiği görülmektedir. Kadirîliğin istanbul'daki güçlü şeyh ailelerinden "Hobcuzadeler"in denetimine giren Karabaş Tekkesi 1925'e kadar bu ailenin fertleri tarafından idare edilmiştir. Tekkenin son dönem Kadirî şeyhleri sırasıyla şunlardır: Hobcu Ahmed Efendi (ö. 1831), Şakir Efendi (ö. 1860), Ahmed Efendi (ö. 1908) ve Hobcuzade Şakir Bey.

Karabaş Tekkesi oldukça yoğun bir yerleşme ve ticaret merkezi olan Tophane'de inşa edilmiştir. 1958'deki istimlaklerden evvel güneyde Sırakasaplar Sokağı, batıda Karabaş Caddesi, doğu ve kuzeyde ise Karabaş Mektebi Sokağı ile çevrili idi. Halen bunlardan yalnızca Karabaş Mektebi Sokağı mevcut olup tekkenin baü ve güneyi park haline getirilmiştir.

Mescit-tevhidhanenin dıştan boyudan yaklaşık 15x16 m'dir. Duvarlan son tamirden evvel moloz taş örgüsüne sahip iken, tamirde alternatif olarak bir sıra kesme kü-feki taşı, iki sıra tuğla ile örülmüştür. Çatısı ahşap olup alaturka kiremit ile kaplıdır.

Yapının girişi kuzey duvarının ortasında yer almakta ve kapalı son cemaat yerine geçit vermektedir. Enine ince uzun dikdörtgen planlı olan bu bölümün sağında minare kapısı, solunda ise üst kattaki kadınlar mahfiline çıkan ahşap merdiven bulunmaktadır.

Son cemaat yerinin güney duvarının ortasındaki kapıdan esas mescit-tevhidha-neye girilir. 10,5x14 m ebadmdaki bu bölüm iki kat yüksekliğindedir. Her duvarında dörder tane olmak üzere, toplam 16 pencere ile aydınlanan bu mekânın yarım daire planlı mihrabı ve vaaz kürsüsü orijinal olmayıp tamirde bugünkü şeklini almıştır. Kuzey duvarı üzerinde, ortada kadınlar mahfilinin ufak çıkması görülmektedir. Aynı yönde zeminde ise erkeklere mahsus mahfil, duvar boyunca devam etmektedir.

Minare, binanın kuzeybatı köşesinde yükselmektedir. Kare planlı ve alternatif tuğla, kesme taş örgülü kaide ile pabuç kısımlar ve çokgen planlı tuğla örgülü gövdesi orijinal olup muhtemelen ilk inşasından kalmadır. Şerefe ise küfekiden süsle-mesiz korkulukları ile daha geç bir devre aittir. Şerefeden sonraki kısım da tuğla

örgülü olup küfekiden bir külah ile son bulmaktadır.

Yapının cepheleri asli şeklini kaybetmiştir. Alternatif tuğla, kesme taş örgüsü içinde yer alan dikdörtgen pencereler ve bunların üstündeki yarım daire, tahfif kemerleri, cepheleri sevimli kılmaktadır. Süsleme açısından da bu yapıda kayda değer bir özellik yoktur.

Tekkenin haziresi ise, mescit-tevhidha-nenin mihrap duvarı önünde yer almaktadır. Kuzey, doğu ve batı yönlerinde, gayri muntazam tuğla ve kesme taş örgülü duvarlar ile çevrilidir. Batı ve doğu duvarlarında ikişer büyük dikdörtgen pencere, kuzey duvarında ise ortada basık kemerli bir kapı ile bunun yanlarında aynı tarzda ikişer pencere yer almaktadır. Pencereler demir parmaklıklar ile donatılmıştır. Hazirede tekkenin banisi, şeyhleri ve mensuplarından bazıları gömülüdür.

Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, II, 62; Raif, Mir'at, 365-367; Evliya, Seyahatname, I, 307; Öz, istanbul Camileri, II, 36; Unsal, Eski Eser Kaybı, 46; Kut, Dergehname, 73; Çetin, Tekkeler, 590; Aynur, Salİba Sultan, 19b; Âsitâne, 18; 1301 istatistik Cedveli, 56; Münib, Mecmua-i Tekâ-yâ, 15; Zâkir, Mecmua-i Tekâyâ, 46-47: Vassaf, Sefine, V, 271.

M. BAHA TANMAN




Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   677   678   679   680   681   682   683   684   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin