İÇLl, ŞERİF
134
135
idadiler
si olarak anıldı. 1908'de 657 öğrencisi, 46 muallimi bulunuyordu, idadilerin ikincisi olan ve 1877'de açılan Mekteb-i Mülkiye idadisi, 1900'de Mekteb-i Mülkiye'den ayrıldı ve gündüzlü oldu. Mercan'a taşındıktan sonra Mercan idadisi adıyla tanındı. 1908'de 650 öğrencisi, 52 muallimi vardı.
1893'te açılan Üsküdar idadisi, Paşaka-pısı Rüştiyesi'nin idadiye dönüştürülmesi ile oluşturulmuştu. Burada da 1908'de 162 öğrenci ile 22 öğretmen mevcuttu. Nümune-i Terakki ise özel bir okulken (bak. istanbul Lisesi) 1896'da Maarif Ne-zareti'ne devredilerek istanbul'un dördüncü idadisi oldu. 1908 sayılan ile Nümune-i Terakki Idadisi'nde 239 öğrenci ile 37 muallim bulunuyordu.
1873'te açılan Darüşşafaka(->) da idadi düzeyinde bir diğer okuldu. Aşiret Mek-tebi'nin(->) yerine 1907'de açılan Kabataş idadisi ile Hamidiye Mekteb-i idadisi a-dıyla Bakırköy'de açılan okul da erkeklere mahsustu.
istanbul kızlan için Kandilli inas Sultanisi ile Osmanlı ittihat Mektebleri Cemi-yeti'nin Bakırköy'de tesis ettiği özel inas Ittihad-ı Osmani Mektebi 1909'da açıldı. Bu okullarda genel kültür derslerinin yanında biçki, dantek, çamaşır, elişi, jimnas-
Günümüzde istanbul'da hemen her türlü yerli içkinin yanısıra yıllanmış şarap ve viskilerden en kaliteli Fransız şampanyalarına kadar bütün yabancı içkileri bulmak mümkündür, istanbul gece eğlence hayatında yer alan kimi barlarda ise, uluslararası kokteyl türlerinin hemen hepsi büyük bir itina ile hazırlanarak servise sunulmaktadır.
Bibi. I. Ortaylı, istanbul'dan Sayfalar, ist 1987; M. Üter, Rakının Tarihi, 1984; J. Deleon, Dünya ve istanbul Barlarından Kokteyller, ist., 1992; K. Sülker, Osmanlıdan Günümüze içki ve Toplum, ist., 1985; V. Zat, "içki", (istanbul Ansiklopedisi için. hazırlanmış notlar); "Tavern", "Wine", "Wine Merchant", Dic-tionary ofByzantium.
istanbul
İÇIİ, ŞERiF
(20 Aralık 1899, istanbul - 6Şubat 1956, istanbul) Bestekâr ve udi.
Beşiktaş'ta doğdu. Ortabahçe mahalle mektebinden sonra Beşiktaş Âfitâb-ı Maarif Rüşdiyesi'ni bitirdi. Musikiye çok küçük yaşlarda heves etti. Ciddi nitelikli ilk musiki derslerini, ailesinin desteğiyle, komşuları olan Nakiye Hanım adlı bir hocadan aldı.
1921'de, Neyzen ihsan Bey'in kurup yönettiği Beşiktaş Musiki Kulübü'ne girdi. Ölene kadar ayrılmaz bir ikili oluşturacakları kemani Hakkı Derman'la bu cemiyette tanıştı; musiki bilgisini ve icracılığmı ilerletme imkânı buldu.
Askerlikten sonra yerleştiği Ankara'da iktisat Vekâleti'nde memuriyette bulundu. Aynı zamanda piyasada ud çalıyordu. Şöhreti gittikçe arttı ve sanatsever çevrelerde aranan bir isim haline geldi. 1938'de yayın hayatına başlayan Ankara Radyosu'n-da Eşref Kadri takma adıyla ud sanatçısı olarak görev yaptı.
1946'da bakanlıktan ve radyodan istifa ederek, Maksim Gazinosu'nda çalışmak ü-zere istanbul'a döndü. Bu tarihten ölümüne kadar geçen 10 yılda gerek istanbul Radyosu'nda, gerekse istanbul eğlence âleminin merkezleri olan gazinolarda u-duyla büyük bir şöhret kazandı. Özellikle istanbul hayatıyla bütünleşmiş fasıl mu-sikisi(-0 alanında, Hakkı Derman, Şükrü Tunar gibi isimlerle, hafızalardan silinmeyecek olan üstün nitelikli icra örnekleri verdi.
1924'te başladığı bestekârlık hayatında, 70'ten fazla esere imzasını attı. ilk e-seri, "Gelmeseydim âleme görmeseydim ben seni" mısraıyla başlayan uşşak şarkıydı, içli, bestekârlıktaki asıl ününü, 1927' de Süleyman Nazif in şiirinden bestelediği "Derdimi ummâne döktüm âsumane inledim" zemin mısralı hicaz şarkıyla elde etti. Yaşadığı dönemin önde gelen bestekârlarından biri olarak, Şevki Bey lirizmini çağrıştıran çok sayıda eseri hafızalara yerleşti ve topluma mal oldu. Eserlerinin birçoğu Münir Nureddin, Müzzeyen Senar gibi dönemin seçkin ses sanatkâr-lannca plaklara okundu.
içli, yaşadığı yılların istanbul hayatında önemli bir yer tutan sinema sanatına da
B"
Gözlem
Yayıncılık
Arşivi
musikisiyle katkıda bulundu. Türk sinema tarihine geçen "Aldatılan Kadın", "Emi-rin Gözdesi" ve "Şeyhin intikamı" gibi filmlere, enstrümantal ve sözlü müzikler besteledi.
Gece sahilden açıp sandalı enginlere biz/ Uyuyan Marmara 'nın koynuna girsek ikimiz mısralarıyla başlayan nihavent eseri, aşk estetiği ile istanbul estetiğini iç içe düşünerek bestelediği örnek bir istanbul sarkışıdır. Genel olarak lirik ve mahzun aşk şarkıları bestekârı olan Içli'nin, kimi eserlerinde belirgin bir Anadolu duyarlılığını yansıtan türküvari bir tarzı denediği görülür.
Uşşak "Hasret dolu ahım sana hüsranımı söyler", hüzzam "Hicran yine hicran mı bu aşkın sonu", "Yine bir sızı var içimde akşam oldu diye", "Sen de Leyla'dan mı öğrendin cefakâr olmayı" ve "Türlü derde ben deva buldum elimle çok zaman"; karcığar makamının kullanılışı açısından rahatlıkla bir başyapıt olarak nitelenebilecek "Mestoldu gönül gözlerini gördüğüm akşam", hüseyni "Ezelden aşi-nanım ben ezelden hem-zebâmmsm", saba "Düş ben gibi bir aşka sadakat ne imiş gör" ve buselik "Dün gece bir bezm-i meyde ah edip anmış beni" gibi sarkılan, çok ünlenmiş eserleri arasındadır.
70 eseri kapsayan Hüzzam Faslı adlı bir nota kitabıyla üç ciltlik bir güfte mecmuası yayımlamış olan içli, çok iyi bir nota yazarıydı. Uzun yılların birikimi ve büyük bir emeğin ürünü olan elyazması nota koleksiyonu, ölümünden sonra Ankara Radyosu'nca satın alındı.
Şerif Içli'nin kendisinden sonra gelen aile fertlerinden de musikiyle uğraşanlar çıktı. Kızı Sadiye içli ses sanatkârı, yeğeni Selâhattin içli ise bestekâr olarak ün kazandılar.
Şerif içli, istanbul Radyosu'nda bir canlı yayın sırasında geçirdiği kalp krizi sonucunda, yakın arkadaşı Eczacı Hakkı Derman ve Dr. Nevzad Atlığ'ın müdahalesine rağmen kurtarılamayarak, udu kucağında olduğu halde öldü. Kabri, Feriköy Me-zarlığı'ndadır.
BibL Ş. içli, Hüzzam Faslı, ist., 1951; M. Ro-na, 50 Yıllık Türk Musikîsi, ist., 1960; M. N. Özalp, Türk Musikîsi Tarihi, Ankara, 1989; Öz-tuna, BTMA, I.
MEHMET GÜNTEKlN
İDADİLER
"idadiye", "mekteb-i idadiye" de denmiştir, ilki, 19 Aralık 1873'te istanbul'da "Mülki idadi" adıyla açılan, yüksekokullara öğrenci hazırlayan lise eşiti okullardı, istanbul idadileri, statüleri ve öğrenim süreleri bakımından vilayet ve sancak idadilerinden daha ileri düzeydeydi. Bu okullar, amaç ve programlarına göre "harbiye idadisi", "mekteb-i idadi-i umumi", "tıbbiye idadisi", "mülkiye idadisi" vb adlarla tanınıyordu.
Sözcük anlamı "hazırlık okulu" olan i-dadi deyimi, istanbul'da ilk kez 1838'de, rüştiyelere(-0 öğrenci hazırlayan sıbyan mektepleri için kullanıldı. 1845-1846'da da Mekteb-i Harbiye'ye öğrenci hazırlamak üzere Maçka'da Mekteb-i Fünun-ı idadiye, Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne'nin hazırlık kademesi olmak üzere de Çengelköy Kışlası'nda Mekteb-i Idadi-i Tıbbi a-çıldı. 1849'da ise yeni açılan Valide Mek-tebi(-») için aynı semtteki "Yeşil Mek-teb"e idadi adı verildi.
1869'da, Maarif-i Umumiye Nizamna-mesi'nin 33-41. maddeleri ile istanbul'da ve taşrada açılacak idadilerin öğrenim süreleri, ders programlan belirlendi. Nizamname, idadileri, rüştiye üstü ve Darülfii-nun'a, Sultani'ye, âli mekteplere öğrenci hazırlayan okullar olarak tanımlıyordu. Bu tüzüğün öngördüğü ilk idadi ancak 19 Aralık 1873'te Mülki idadi adıyla Valide Mektebi'nin yerine açılabildi. Bu kurum, istanbul'da ve Türkiye'de ilk resmi-sivil lise sayılır. Darülmaarif idadisi de denen o-kulda 1874-1875'te 101, bu yıl açılan Fey-ziye Idadisi'nde 110, Beşiktaş Idadisi'nde de 50 öğrencinin bulunduğu saptanmaktadır, idadilere öğretmen yetiştirmek için de Darülmuallimin'de(->) idadi şubesi a-
Dersaadet Mekteb-i Idadi-i Mülkîsinin 1892-1893 ders yılına ait ödül dağıtım risalesinin kapağı. Nedret işli arşivi
çildi. 1875'te ise istanbul'daki sivil yüksekokulların (Hukuk, Mülkiye, Baytar, Tıbbiye mektepleri) idadi sınıflan birleştirilerek Mekâtib-i Âliye idadisi adıyla bir okul daha açıldı. Bu kurum, daha sonra Vefa idadisi adını almıştır.
İstanbul'da ilk inas (kız) idadisi 13 Mart 1880'de Babıâli Caddesi'nde kiralanan bir konakta öğretime başladı. Ancak buraya 3 kız başvurduğu için, istanbul basını bu okulun yaşatılması ve babaların kızlarını kaydettirmeleri için yayımlarda bulundu. Müzik, Almanca, ingilizce, elişi vb derslerin de okutulduğu bu ilk inas idadisi 2 yıl sonra kapandı.
Tanzimat hareketinin eğitim alanına yansıyan önemli bir yeniliği olan idadilerde askeri eğitime de yer verildi. 1865'te Harbiye, Bahriye, Tıbbiye ve Mühendisha-ne'nin idadi sınıflan Galatasaray'da toplanarak Mekteb-i Idadi-i Askeri açıldı. 1868' de ise mülkiye (sivil) idadilere denk ve 3 yıl süreli askeri idadiler hizmete girdi. 1875'te Kuleli Kışlası'nda ikinci kez Mekteb-i Idadi-i Umumi açıldı. Tıbbiye-i Mül-kiye'nin idadi sınıfı ise 1874'ten sonra 2 yıla çıkarıldı. Mekteb-i Mülkiye'ye de 1876' da 3 yıllık idadi kademesi eklendi.
istanbul'da okullaşmanın hızlandığı II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) azınlık okullan(->) ile özel okullardan bazıları idadi düzeyine getirildi. Ancak idadi adını taşımakla birlikte iptidai (ilkokul) ve rüştiye (ortaokul) düzeyli özel okullar çoğunluktaydı.
1890lı yularda istanbul idadilerinin ortak derslerin okutulduğu alt sınıflarına kısm-ı âdi, "edebiyat" ve "ulum" (fen bilimleri) okutulan üst sınıflarına da kısm-ı âli deniliyordu. 1892'de ise medrese çevrelerinden gelen baskı sonucu idadi sınıflarına, kaldırılan felsefe dersi yerine Arapça ve ulum-ı diniye dersleri konuldu, idadilerin öğretim süresi de 4 yıla çıkarıldı. Böylece, taşra idadileri 5 yıl (3 rüştiye, 2 idadi) iken istanbul idadileri 7 yıl (3 rüştiye, 4 idadi) oldu. 13 Haziran 1892'de yayımlanan Mülkiye idadileri Müfredatı ile 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamna-mesi'nin belirlediği ders programı değiştirildi. Bu program II. Meşrutiyet'e (1908) kadar değişmemiştir. 1911'de kabul edilen sonuncu idadi programında ise Kuran-ı Kerim maa tecvid dersine de yer verildi.
1895'te, istanbul'daki yatılı iki idadiden Dersaadet Mekteb-i Idadisi'nde 367, Üsküdar Mekteb-i Idadisi'nde ise 64 öğrenci okumaktaydı. 1901'e ait sayılarla da Mercan Idadisi'nde 364 Müslüman, 16 gayrimüslim; Vefa Idadisi'nde 670 Müslüman, 35 gayrimüslim; Üsküdar Idadisi'nde 153 Müslüman, 9 gayrimüslim ve Nümune-i Terakki'de de 240 Müslüman, 3 gayrimüslim öğrenci kayıtlıydı.
Erkek öğrencilerin devam edebildiği 4 idadiden Vefa, önce Mekâtib-i Âliye idadisi, daha sonra Dersaadet tdadi-i Mülki-i Şahanesi adlannı almıştı. Şehzadebaşı'n-da Acemoğlu Meydanı'na bakan Saffet Paşa Konağı'ndaki bu okul, 1894'te kamulaştırılan, Vefa'daki Şirvanizade Rüşdî Paşa Konağı'na taşındıktan sonra Vefa Idadi-
İstantml İdadileri Öğretim Programı
(1910-1911)
Sınıflar ve Ders Saatleri
Dersler
|
I
|
//
|
III
|
IV
|
V
|
W
|
VII
|
Kufan-ı Kerim maa Tecvit
|
-
|
2
|
1
|
-
|
-
|
-
|
-
|
Ulûm-ı Diniye
|
2
|
2
|
2
|
2
|
2
|
2
|
2
|
Hesap
|
2
|
2
|
2
|
3
|
-
|
-
|
-
|
Hendese
|
-
|
1
|
2
|
1
|
2
|
1
|
1
|
Cebir ve Müsellesat
|
-
|
-
|
-
|
-
|
2
|
1
|
-
|
Kozmoğrafya
|
-
|
-
|
-
|
-
|
-
|
-
|
1
|
Malumat-ı Fenniye
|
2
|
1
|
2
|
1
|
1
|
2
|
3
|
Hikmet-i Tabiiye-Mihanik
|
-
|
-
|
-
|
-
|
-
|
2
|
2
|
Kimya
|
-
|
-
|
-
|
-
|
-
|
2
|
2
|
Tarih-i Tabu
|
-
|
-
|
-
|
-
|
-
|
-
|
1
|
Coğrafya
|
2
|
2
|
2
|
2
|
2
|
2
|
-
|
Tarih
|
2
|
2
|
2
|
2
|
2
|
2
|
3
|
Arabî
|
3
|
2
|
1
|
2
|
2
|
2
|
2
|
Farisi
|
3
|
1
|
1
|
2
|
1
|
-
|
-
|
Türkçe
|
6
|
5
|
4
|
4
|
3
|
|
|
Fransızca
|
-
|
1
|
2
|
4
|
5
|
-
|
-
|
Usul-i Defteri
|
-
|
-
|
-
|
-
|
1
|
2
|
2
|
Malumat-ı Medeniye
|
-
|
1
|
1
|
-
|
-
|
3
|
3
|
Ahlak ve Malumat-ı Medeniye
|
-
|
-
|
-
|
1
|
1
|
1
|
1
|
Malumat-ı iktisadiye ve Kanuniye
|
-
|
-
|
-
|
-
|
-
|
1
|
-
|
Toplanı
|
22
|
22
|
22
|
24
|
24
|
23
|
23
|
Seçmeli Dersler
|
Arapça
|
-
|
-
|
-
|
2
|
2
|
1
|
1
|
Rumca
|
-
|
-
|
-
|
2
|
2
|
2
|
2
|
Bulgarca
|
-
|
-
|
-
|
2
|
2
|
2
|
2
|
Ermenice
|
-
|
-
|
-
|
2
|
2
|
2
|
2
|
Hat (rık'a ve sülüs)
|
1
|
1
|
1
|
1
|
1
|
2
|
2
|
Kaynak: H. Â. Yücel, Türkiye'de Orta Öğretim, ist.,
|
1938, s. 155
|
|
|
|
|
|
|
tik, piyano, Fransızca dersleri de vardı. 4 Ekim 19H'de de 3 yıl rüştiye, 2 yıl idadi sınıflarını içeren istanbul inas idadisi Sultanahmet'te kiralanan bir konakta hizmete girdi. Bu okul, 14 Mart 19l6'da Leyli-Neha-ri inas Sultanisi adını almış ve Aksaray'a taşınmıştır. 1913'te istanbul idadileri sultaniye dönüştürüldü. 1918'den sonra yeniden idadi konumuna getirilen okullar şunlardı: istanbul inas idadisi, Mercan, Vefa, Kabataş, Gelenbevî, Davutpaşa ve Üsküdar idadileri. 1924'te toplanan ikinci Hey' et-i llmiye'nin kararı ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereğince, idadiler liseye dönüştürüldü.
Bibi. Mahmud Cevad Ibn eş-Şeyh Nâfi', Maarif-i Umumiye Nezareti Tarihçe-i Teşkilat ve icraatı, ist., 1338; Ergin, Maarif Tarihi, II, 412 vd, III, 748 vd, IV, 1186 vd; Nafi Atuf, Türkiye Maarif Tarihi Hakkında Bir Deneme, I, ist., 1930, s. 115; H. Â. Yücel, Türkiye'de Ona Öğretim, ist., 1938, s. 145 vd; Salname-i Neza-ret-i Maarif-i Umumiye, sene 1319, s. 140 vd; F. R. Unat, Türkiye'de Eğitim Sisteminin Gelişmesine Tarihi Bir Bakış, ist., 1964, s. 45-46; Y. Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, îst, 1993, s. 201 vd; H. Ayteldn, Ittihadve Terakki Dönemi Eğitim Yönetimi, Ankara, 1991, s. 82 vd; N. Sa-kaoğlu, "Tanzimat Okulları", TT, S. 72 (1989), s. 26 vd.
NECDET SAKAOĞLU
İDARE-İ AZİZİYE
136
137
İDARİ YAPI
İDAKE-İ AZİZİYE
Yolcu ve yük taşımacılık şirketi.
Abdülaziz'in deniz ulaşımına yakın ilgi göstermesi ve bu hizmetleri kendi himayesi altına almayı arzu etmesi üzerine 1862'den itibaren yolcu ve yük taşımacılığım yürütmekte olan Fevaid-i Osmaniye İdaresi'nin(->) adı, Haziran 1871'de değiştirilerek Idare-i Aziziye oldu. Abdüla-ziz bu işletmenin sermayesini artırarak büyük bir şirket haline getirilmesini düşündüğünden, şirketin kurulmasına kadar Idare-i Aziziye geçici olarak Bahriye Nezareti' ne bağlanmıştı. Şirketin kurulması gerçekleştirilemediğinden İdare-i Aziziye işletmesinin başına, o sırada Şûra-yı Devlet a-zası olan ve daha önce Hazine-i Hassa Vapurları Idaresi'nde hizmetleri bulunan Bo-gos Efendi getirildi. İşe İngiltere'ye iki yeni vapur sipariş ederek başlayan Bogos Efendi 1872'de öldüğünden görev süresi kısa sürdü. İşletmenin başına Yuvan Avra-midis (Con Paşa) tayin edildi. Con Paşa' nın yönetimi sırasında yeni vapurlar satın alınarak İstanbul'da Haydarpaşa, Kadıköy ve Adalar'a yapılan vapur seferleri artırıldı. İdare-i Aziziye Trabzon, Girit ve Trab-lusgarp gibi hatlarda da vapur işletiyordu.
Abdülaziz'in 1876'da tahttan indirilmesi nedeniyle işletmenin adı 1878'de İda-re-i-Mahsusa'ya çevrildi, îdare-i Aziziye işletmesinden İdare-i Mahsusa işletmesine irili ufaklı 79 vapur devredildi.
îdare-i Mahsusa işletmesi bir süre bir u-mum müdürlükle yönetildi. 1888'de îdare-i Mahsusa umum müdürlüğüne devrin Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa tayin edildi. Con Paşa ise müdür muavinliğinde kaldı, îdare-i Mahsusa dönemi gerek uzak hatlarda, gerekse de İstanbul'da vapur işletmeciliği açısından son derece olumsuz geçti. Arızalanan vapurlar, bakım ve tamirleri yapılmak yerine çürümeye terk edildi. Haliç'te demirleyecek yer kalmadığından vapurların bir bölümü Paşabahçe-Beykoz arasına çekildi. Bunların bir bölümü demir üstünde çürüyerek battı, 38 vapur ise işletme bünyesinden çıkarılarak satıldı. Birçok vapur hattı iptal edildi. 1908'de II. Meşrutiyet ilan edildiğinde işletmenin elinde 16 vapur kalmıştı.
3 Kasım 1909'da İdare-i Mahsusa işletmesi bir İngiliz şirketine satıldı. Ama kısa bir süre sonra hükümetin değişmesi ve satış mukavelesinde bulunan "hükümet tarafından vuku bulacak taleb üzerine şirket vapurların hepsini veya bir kısmını hükümetin emrine hazır bulundurmaya mecburdur" maddesini îngiliz şirketinin kabul etmemesi yüzünden mukavele feshedildi ve geri alınan işletmenin adı Osmanlı Sey-r-i Sefain idaresi biçiminde değiştirildi (bak. Seyr-i Sefain İdaresi).
İSTANBUL
Dostları ilə paylaş: |