KADIKÖY
338
339
KADIKÖY
cihine bağlı olarak iç bölgelerde ve Ankara yolu çevresinde de yoğunlaşmıştır. Bununla birlikte 1950'li yıllar Kadıköy ve çevresinde az yoğun, müstakil ve yer yer bahçeli yapılaşma türünün halen devam ettiği bir dönemdir. Kadıköy'ün özgün karakterini oluşturan bu mekânsal yapının dönüşümü ağırlıklı olarak 1960'larda gerçekleşir.
1960 sonrası yeni idari düzenlemelere bağlı olarak Kadıköy çevresinde de bazı yeni mahalleler kurulurken, 1965'te şehir içinde kalan bucakların lağvedilmesine paralel olarak Kızıltoprak ve Erenköy bucakları da kaldırılarak yerlerine mahallele-ler oluşturulur. Aynı tarihte gecekondulaşmayla oluşmuş bulunan Fikirtepe ayrı bir mahalle olarak Kızıltoprak'tan ayrılır. Bu durum, gecekondulaşma ile oluşan yeni bir yerleşme biçimi ve nüfus yapısının kendi mekânlarını kurarak bunu idari açıdan da tescil ettirdiğini göstermektedir. 1965 Kat Mülkiyeti Kanunu ile bütün Türkiye'de olduğu gibi Kadıköy'de de az yoğunluklu bir yerleşme deseninin yerini çok yoğun apartmanlara bırakacağı bir sürecin önü açılmış olur. Ancak Kadıköy'de bu süreci iki önemli faktör belirler. Bunlardan ilki 1955 istanbul Sanayi Bölgeleri Planı ve 1966 Sanayi Sahaları Planı ile Maltepe, Pendik, Kartal, Tuzla kesiminin sanayi kullanımına açılması sonucu buralarda çalışanların önemli bir kısmının Kadıköy çevresinde yerleşmesi, dolayısıyla nüfus ve konut talebinin artması; diğeri ise, 1972 tarihli 1/5.000 ölçekli Bostancı-Eren-köy Belgeleme imar Planı ile Kızıltoprak-Bostancı arasında yapı yoğunluklarının (emsal 1,8 olarak) artırılması ve bu yoğunluk artışını destekleyecek şekilde İ973'te hizmete giren Boğaziçi Köprüsü ve çevre yolunun Uzunçayır ve Söğütlüçeşme bağlantıları yoluyla Kadıköy ve çevresini cazip bir konut bölgesi haline getirmesidir. Böylece Kadıköy'de günümüze uzanan büyük bir yık-yap süreci başlatılarak az katlı, müstakil ve Kızıltoprak-Bostan-cı arasında çoğunlukla bahçeli evlerden oluşan özgün yerleşme dokusu ve değerli mimari mirası 20 yıl gibi bir sürede hemen bütünüyle yok edilmiştir. Bu arada Kadıköy'e önemli bir kimlik kazandıran gayrimüslim ve Levanten nüfusun da 1950' lerden sonra Kadıköy'ü terk etmeye başlamasıyla, bu çevrenin burjuva kültürünün oluşturduğu mekânlar ve 19. yy'a dek u-za.na.ti neoklasik, art nouveau, art deco, eklektik yapıları da süratle yok olmaya başlamıştır. Benzer bir süreç bazı farklarla eski Kadıköy banliyöleri olan Kızıl-toprak-Bostancı arasının Türklere ait bahçeli ahşap köşklerinde de yaşanmış; bu kez spekülatif hareketleri destekleyenler çoğunlukla eski Osmanlı-Türk burjuvazisinin vârisleri olmuştur. Belgeleme imar planının uygulanmasıyla Kızıltoprak-Bos-tancı arasında nüfus 10 yılda iki buçuk kat artmıştır. Bu plan daha sonra 1990'da Büyükşehir Belediyesi'nce tadil edilmiştir.
Bu süreç içinde Kızıltoprak-Bostancı a-rasında yer alan eskinin Kadıköy banliyöleri büyüyüp yoğunlaşarak banliyö ve say-
fiye özelliklerini yitirmişlerdir. 1970'li yılların ilk yansını, Moda-Bostancı arasındaki sahil şeridinin istanbul'un plaj ve sayfiye yerleri olmaktan çıktığı tarih olarak belirtmek mümkündür. Ancak nüfus artışı Kadıköy'ü aynı zamanda salt bir konut bölgesi olmaktan çıkarmıştır. Özellikle 1960'lar sonrasında Kadıköy'de ticaret ve hizmet sektörlerinin yoğunlaşma göstermesiyle, bu tarihlerden itibaren Kadıköy, hızla, Sirkeci-Eminönü-Karaköy-Beyoğlu gibi birinci kademe merkezlerin ardından ikinci kademedeki metropoliten alt merkeze dönüşmüş ve eski semt merkezi özelliklerini yitirmiştir.
1980'li yıllarda Türkiye'de hemen bütün metropoliten merkezlerde izlenen gösterişli kentsel yatırımlar ve düzenleme çalışmaları Kadıköy'de de kendini göstermiştir. Bu dönemde gerçekleştirilen çeşitli projeler arasında, Haydarpaşa Koyu'nun doldurularak meydanın genişletilmesi, Dalyan-Bostancı arasında denizin doldurularak kıyı düzenlemesi yapılması ve sahil yolu açılması (1984-1987), Kalamış Koyu ve Fenerbahçe'de yat limanı inşası (1985-1988), yapımı 1993'te tamamlanan Iskele-Mühürdar arasında deniz doldurularak meydanın büyütülmesi ve yeşil alanlar kazanılması sayılabilir. Yapıldıkları yıllarda ekonomik açıdan eleştirilen bu dolgu çalışmalarıyla denizden 900.000 m2' den fazla alan kazanılır ve 5 km'den uzun bir sahil yolu elde edilir. Kadıköy Meydanı da bu dönemde bazı önemli değişiklikler geçirir. Eski hal binası konservatuva-ra tahsis edilir ve iskele ile hal arasında kalan alan trafiğe kapatılarak yaya kullanımına açılır. Haydarpaşa yönünde, dolgu a-landa yeni durak yerleri oluşturulur. Çarşı içinde de bazı sokaklarda yaya alanı uygulaması başlatılır, iskele yanındaki park yeniden düzenlenir, ancak Kadıköy Meydanı yine de araç trafiği ağırlıklı bir yer olmaya devam eder. Meydanın her iki yönünde gerçekleşen dolgularla Kadıköy Meydanı, kendisini "meydan" olarak tanımlayacak sınırlayıcılardan kurtularak her iki yöne doğru ölçüsüzce genişlemesiyle, kimliğini büyük ölçüde yitirir. Bugün meydan yerine çeşitli araç yolu ve yapılarla bölünmüş, çok farklı işlevleri bir arada barındırmaya çalışan tanımsız geniş bir alandan bahsetmek daha doğru olacaktır. 1985-1986 arasında Bağdat Caddesi düzenlemesi gibi görsel-estetik düzenlemeler de bu dönemin önemli imar operasyonları arasında sayılmalıdır.
1984'te 3030 sayılı yasayla Kadıköy'ün ilçe belediyesi haline gelmesi ve 1980'ler-den itibaren metropoliten şehirlerin geniş parasal kaynaklarla desteklenmesi sonucu gerçekleştirilen gösterişli yatırımların bir kentsel politika şeklinde benimsenerek günümüzde de devam ettirildiği görülmektedir. 1990'larda II. Çevre Yolu'nun tamamlanarak Kozyatağı bağlantılarının hizmete girmesi, Kozyatağı çevresi ve Söğüt-lüçeşme'de ofis kullanımlarının oluşturduğu alt merkezlerin belirmesi, Fenerbahçe'de 1992'de yarımadanın düzenlenerek yeniden bir mesire yeri haline getirilme-
si, alışveriş merkezi inşa edilmesi ve yat limanının yarattığı hareketle bu yörenin rekreatif kimliğinin ağırlık kazanması, Bostancı'dan öteye sahil dolgusu ve yolunun devam ettirilmesi, Moda Burnu'nda yeni bir dolgu alanı oluşturulması ve Bahariye yaya yolu düzenlemesi (1993) bu dönemde Kadıköy fizyolojisini etkileyen ya da etkileyebilecek önemli kentsel projeler ve dinamikler olarak ortaya çıkmıştır.
1985'te kabul edilen 3194 sayılı imar Kanunu ile bir parselde birden fazla yapı yapılmasının mümkün hale gelmesi Kadıköy örneğinde etkisini özellikle az sayıda kalabilmiş köşklerin bahçelerinde yeni bir apartmanlaşmamn başlaması şeklinde göstermiştir. Böylece elde kalabilmiş köşkler yıkılmaktan kurtarılmış olsa da, yörenin zamanında bir Kadıköy uygarlığı olarak adlandırılabilecek özgün mekânsal yapısının son izleri de büyük ölçüde silinmiştir.
Kadıköy günümüzde, nüfus büyüklüğü, ekonomik faaliyet ve imar açısından istanbul'un en önemli ilçe ve semtlerinden birisidir. Üretim faaliyetleri daha sınırlı olmasına rağmen ticaret ve hizmet sektörlerindeki yoğunlaşma Kadıköy'ü bugün en önemli metropoliten alt merkezlerden birisi yapmaktadır. Kadıköy'de hizmet sektöründe istihdam edilenlerin toplam işgücüne oranı 1970'te yüzde 10 iken, 1990'da bu yüzde 25'e erişmiştir. Bugün Kadıköy ulaşım, turizm, finans, kişisel hizmetler (avukatlık, mimarlık, mühendislik, hekimlik vb) alanlarında istanbul'un, hatırı sayılır bir yoğunlaşmanın görüldüğü önemli yerleşmelerinden birisidir.
Günümüzde Kadıköy çarşısı halen özgün dokusunu korumaktaysa da Kadıköy merkezi hizmet sektörleri ve perakende ticaretteki büyümeye bağlı olarak Yeldeğir-meni ve Bahariye yönlerinde yayılma eğilimi göstermektedir. Selamiçeşme I. Çevre Yolu, Kozyatağı ise II. Çevre Yolu bağlantısı çevresinde ofis kullanımları ve büyük alışveriş merkezleri için 1990'ların yeni gözde odakları olarak gelişmektedir. Kadıköy merkezinde konut kullanımları ağırlıklı olarak Yeldeğirmeni ve Moda çevresinde varlığını sürdürmektedir. Yeldeğirmeni ve Kadıköy çarşısı, aynca kentsel dokusu korunacak kentsel alanlar olarak SlT alanı kapsamına da alınmışlardır. Bununla birlikte spekülatif rantlar ve ticari kullanım baskısı özellikle Yeldeğirmeni'nde tarihi doku üzerinde önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Benzer şekilde Selamiçeşme' nin önemli bir gelişme odağı haline gelmesiyle Hasanpaşa da son 10 yılda tarihi dokusunun önemli bir kısmını yitirmiştir. Buna karşılık Kadıköy merkezinin Haydarpaşa'dan Moda Burnu'na kadar hâlâ yaya ölçeğinde bir yerleşme özelliğini sürdürdüğü görülmektedir.
Bugün Haydarpaşa'dan Bostancı'ya kadar uzanan geniş alanda başlıca fizyolojik farklılaşmaları bu şekilde tanımlamak mümkündür. Kadıköy merkezi (yak. 84 hektar) büyük ölçüde konut dışı kullanımların yer aldığı bir metropoliten alt merkez kimliğine bürünmüştür. Yeldeğirmeni ve
Hasanpaşa çoğunlukla alt-orta ve alt gelir gruplarının, Acıbadem çevresi ise Koşu-yolu ile orta ve üst-orta gelir gruplarının ağırlığını oluşturduğu konut alanlarıdır. Moda çevresi de günümüzde alt-orta ile üst gelir grupları arasında oldukça renkli bir sosyal katmanı barındıran bir konut alanıdır. Nispeten az ve orta yoğunluklu bu konut alanlarından itibaren Bostancı' ya doğru, denizden uzaklaştıkça farklıla-şan dört ayrı konut çevresi olduğu görülür. Deniz kıyısı ile Bağdat Caddesi arasında genelde orta-üst ve üst gelir gruplarının ikamet ettiği az ve orta yoğunluklu konut çevresi, Bağdat Caddesi ile demiryolu ve Kayışdağı Caddesi arasında uzanan orta ve orta-üst gelir gruplarının ağırlığı oluşturduğu yüksek yoğunluklu konut alanı uzanmaktadır. Buralardaki orta ve üst gelir gruplarının yoğunlaştığı konut alanlarının varlığı ve nüfus artışı 1970'lerden itibaren Kadıköy yakasının en ilginç ve tanınmış fizyolojik özelliklerinden birisi olan Bağdat Caddesi'ni bir lüks tüketim ve piyasa (gezinti) mekânı olarak yaratmıştır.
Kayışdağı Caddesi ile Ankara yolu arasında ise daha çok orta ve alt-orta gelir gruplarının yaşadığı yüksek yoğunluklu konut alanları yer almaktadır. Ankara yolu çevresinde ise, Üst Bostancı ve Içeren-köy'e uzanan ve son 10 yılda imar iskân planı uygulamalarıyla yoğunluğu artırılmış, eski gecekondu yeni ıslah alanları uzanmaktadır. Ankara yolunun üst kısımlarında ise 1980'ler sonrasında biçimlenmiş yüksek yoğunluklu toplukonut alanları bulunmaktadır.
Günümüzde Kadıköy, istanbul'un çoğunlukla orta ve üst gelir gruplarının ikamet ettiği bir konut alam kimliğini korumaktadır. Bu açıdan Kadıköy'ün 19. yy'da biçimlenmiş önemli özelliklerinden birinin halen devam ettiği söylenebilir. Her ne kadar Kadıköy'ün 1950'lere dek varlığını sürdüren özgün burjuva yaşantısının izleri büyük ölçüde yok olmuş ise de günümüzde de Kadıköy'ün istanbul' un büyük ölçüde kentli bir yaşam biçimine sahip yerleşmeleri arasında yer aldığı görülmektedir.
Bibi. M. R. Akbulut, "Tanzimat'dan Cumhuri-yet'e istanbul ve Kadıköy. Tanzimat'dan Cumhuriyete istanbul ve Kadıköy Örneklerinde Plan Dinamikleri ve Mekânsal Dönüşüm" (Mimar Sinan Üniversitesi, yayımlanmamış yüksek lisans tezi), ist., 1992; M. Ekdal, Bir Fenerbahçe Vardı, ist., 1987; Eyice, Boğaziçi; A. Giz, Bir Zamanlar Kadıköy, ist., 1988; Kadıköy Belediyesi, Yatırım ve Faaliyet Raporu 1985-1988, ist., 1989; K. Karpat, Ottoman Population 1830-1914; Demograf/hiç and Social Charac-teristics, Wisconsin, 1985; E. Mamboury, istanbulTouristique, ist., 1951; Kömürciyan, istanbul Tarihi; Z. Teoman, Kadıköy ve Kadıköy'ün Öyküsü, ist., 1984; U. Esin, "istanbul'un En Eski Buluntu Yerleri ve Kültürleri", istanbul Yazıları-Semavi Eyice Armağanı, ist., 1992; M. Özdoğan, "Tarih Öncesi Dönemde istanbul", ae; Ç. Gülersoy, Tramvay istanbul'da, İst., 1989
M. RIFAT AKBULUT
Edebiyatta Kadıköy
19. yy'm sonunda, Samipaşazade Sezai' nin(-») Sergüzeştle (1889) alafranga bir semtiyle tasvir ettiği, Moda'daki görkem-
Bir
kartpostalda
yüzyıl başında
Mühürdar
(üstte) ve aynı
dönemde
Bahariye (solda
Saint Joseph
Lisesi binası
görülüyor).
Nazım Timuroğlu
koleksiyonu
H bir konağı anlattığı Kadıköy, Türk edebiyatının son yüzyılında değişen çehresi, değişen toplumsal ortamıyla gündeme gelmiştir. Sergüzeşt'm saptadığı alafranga konak, az ötesinde uçsuz bucaksız kırlıklara, yeşilliklere, bir idil ortamına açılır. Konak, eşyasıyla, yaşama biçimiyle Batı' ya açık "Avrupai bina"dır. Bahçesinde çınar, kestane, zeytin ağaçları vardır.
Yahya Kemal Beyatlı da(->) "Fenerbahçe", "Moda'da Mayıs", "Erenköyü'nde Bahar" gibi şiirlerinde beldeyi bitki örtüsü zenginliği, doğal güzellikleriyle anacak; Kadıköy'ün bu semtlerinden duyduğu hazzı dile getirecektir. Şair "Erenköy' deki leylaktı bahçe"den, Moda'da baharı odasında hissettiğinden, mayıs ayının çiçeklerinden söz açar.
Sermet Muhtar Alus'un(->) Pembe Maş-lahhHantm (1933) adlı romanında II. Ab-dülhamid döneminin (1876-1909) kadın-erkek ilişkileri çerçevesinde anlatılan Kadıköy, Kuşdili, Fenerbahçe gibi gezinti yerlerinin özellikleriyle saptanır. Atlı arabaların, maşlahlı hanımların, mirasyedilerin, külhanbeylerinin bitmez tükenmez bir bahar ve yaz havası içinde göründükleri bu yerler, bir yandan da havai, hoppa yaşamaların mekânlarıdır. O yaşamların son günlerini Melih Cevdet Anday(-») Aylaklar (1965) adlı romanında anlatır, imparatorluk
düşkünü bir konak ailesi, Kadıköy'ün hızla el değiştiren yeni dünyasında eski günlerden izdüşümlerle umut aramaktadır.
Bununla birlikte Güzide Sabri(~0, Kerime Nadir(->), Muazzez Tahsin Berkand ve Esat Mahmud Karakurt gibi popüler romancılar, beldeyi, daha uzun süre bir dinlence ve huzur köşesi olarak görmüşlerdir. Köşkler, bahçeler, küçük korular, havuz başları, kır gazinoları, deniz üstü içkili lokantalar bu yazarların romanlarında, Kadıköy'ün son güzelliklerini söylemeye devam eder. Özellikle Kerime Nadir'in Romancının Dünyası (1981) adlı anılar kitabı, Kadıköy'ün sayfiye semtlerinde "kuş yuvası" evler hatırlayışıyla donanmıştır.
Peride Celâl(-») Gecenin Ucundaki Işık (1963) adlı romanında Ciftehavuzlar'daki bir zengin evini canlandırırken, el değiştiren servete, yeni dönemin biraz karanlık kazanç yollarına işaret ederek, Kadıköy' ün yeni mutlu azınlığını tanıtma fırsatı bulur. Böylesi bir dikkat Metin Eloğlu'nun "Fantiri Fitton" {Sultan Palamut, 1957) şiirinde sınıf atlama özlemiyle belirmiştir. Belde, bir yandan yeni zaman zenginlerinin rahat yaşamlarını sürdürdükleri, bir yandan da, orta halli ve yoksul sınıfın yükselme olanakları aradıkları semtler toplamıdır.
KADIKÖY BELEDİYESİ KÜLTÜR 340
341
KADIKÖY İLÇESİ
Mahmut Yesari(->) Sevda ihtikârı (1934) romanında, Safiye Erol(-») Kadıköyü'nün Romam'nda. (1939) beldeyi vapurları, yeni yeni açılan sinemaları, tenis kordan, dalgakıranı, deniz fenerleri, balık avı, plajları, bahçelerde gerçekleştirilen monden partileri, hâlâ süregelen alaturka düğünleri, pastaneleri, tek tuk, ilk apartmanlarıyla yansıtmışlardır.
Böylece, Peyami Safa'nın(->) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'ndaki (1930) sakin, asude Erenköy köşkü, yerini kalabalığı yoğun bir kent yöresine bırakır. Benzer bir saptamayı Kenan Hulusi Koray'ın bazı öykülerinde de görmek mümkündür: Yazlık semtlerde, sözgelimi Suadiye'de, Caddebostan'da yaz hayatı sürmekle birlikte, asıl Kadıköy, iskeleden Altıyol'a, Moda'ya gitgide kentleşmekte, yaz-kış yaşanır olmaktadır.
Refik Halit Karay(->) birçok kroniğinde Kadıköy'ü anarken bitki örtüsünden, özellikle çiçeklerden, meyvelerden, bunların hoş rayihalarından söz açar ve yöreyi istanbul'u güzel kılan bellibaşlı nedenlerden biri sayar. Yazar, "Kadıköy'ü Takdir" yazısında (Ago Paşanın Hatıratı, 2. bas., 1939) "Kadıköy iskelesine ayak basan herkesin gönlünde, kendiliğinden, bir eğlenme, avunma ihtiyacı"nın doğduğunu vurgular.- Kadıköy aynı zamanda "üstadı şiir ve nesir Cenap Bey" başta olmak üzere şairlerin, ediplerin, tıp adamlarının, siyasetçilerin beldesidir. 1921 tarihli bu yazı, Kadıköy çarşısını aydınlık, özenli süslü dük-kânlarıyla çizer; "balığın en tazesi, etin en iyisi, zahirenin en halisi" burada satılmaktadır. Bağdat Caddesi uzun yürüyüşler için birebir, kumsal ve körfez gezintileri için Kalamış Koyu eşsiz, mehtap içinse Moda' da bir kayanın üzeri daima göz kamaştırıcıdır. Aynı yazarın Nilgün (1950-1952) adlı romanında birbirine açılan, iç içe geçen köşk bahçeleri tasviriyse, eski Kadıköy konusunda düşlere karışmış bir peyzaj çizer.
Halit Fahri Ozansoy'un Edebiyatçılar Çevremde (1970) adlı anılar kitabı, Kadıköy'e tutkun Ahmed Rasim(->) gibi edebiyat adamlarını, Kadıköy sahnelerinde ilk Müslüman Türk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale'nin(-») acıklı serüvenini anlatır. Bu eser Kadıköy semtlerinde yaşanmış günleri dile getirir ve yüzyılın başlangıcında henüz suyu kirlenmemiş derelerden, örnekse Kurbağalıdere'den, henüz yeşertisi sönmemiş bahçelerden, örnekse -bugün beton apartman yığınına dönüşmüş-Papazmbağı'ndan söz açma fırsatı bulur.
Ziya Osman Saba(->) hikâyelerinde, "Misakımülî Sokağı no. 37" adlı şiirinde (Nefes Almak, 1957) çocukluğunun, gençliğinin, nişanlılık ve evlilik günlerinin Kadıköy'ünü bir duyarlılık geçit töreni niteliğiyle kaleme getirmiştir. Bu verimlerde belde, Neveser gibi vapurları, Kalamış gibi koyları, ahşap ve birkaç katlı taş evlerin sıralandığı, ağaçlıklı sokakları, elektrik direkleriyle yer değiştiren havagazı lamba-larıyla âdeta bir özlemler yurdudur. "Mi-sakımillî Sokağı no. 37"de "kaymak yoğurtçular", bozacılar, yağan kar, pencere için-
deki çiçekli saksı, arnavutkaldırımlı yollar artık unutulmaya yüz tutmuş bir başka Kadıköy'ü söylemektedir. Cevdet Kudretin Bir Bakıma (1977) adlı denemeler kitabında, Ziya Osman Saba'ya ayrılmış sayfalar, işinde gücünde, kendi dünyasına çekilmiş, dürüst ve namuslu bir şairi aktarırken, Kadıköy'ün aynı yaşamı sürdürmeye çalışan birçok insanını da simgeler.
Nâzım Hikmetin Memleketimden insan Manzaraları (1966-1967), Haydarpaşa Garı'nın çok renkli bir tasviriyle başlar. Yıllar öncesinin bu dünyası değişik katmanlardan kişileri, davranışları, sözleri yansıtarak yalnız bir belge niteliği taşımakla kalmaz, günümüze de ses yöneltir.
Kadıköy'ü tarih içinde irdeleyen titiz bir edebiyat verimiyse, Bilge Karasu'nun Uzun Sürmüş Bir Günün Akşatm'nda (1970) adlı eserinde yer alan "Ada" öyküsüdür. Burada Kadıköy, Pendik'e ve Adalar'a uzanan bir çizgide, Halkedon adım taşıdığı Bizans günlerinde anlatılır.
Abdülhak Şinasi Hisar(->) Ahmed Ha-şim/Şiiri ve Hayatı adlı (1963) monografisinde, Ahmet Haşimln yaşadığı evden söz açarken orta halli yurttaşın ev düzenini, Bahariye Caddesi'ndeki eski Kadıköy apartmanlarını (Belvü Apartmanı), Kadıköy-Sirkeci vapurlarını, uzaktan görünen Sa-rayburnu'nda günbatımı ışıklarını hep bir hicranla yazmıştır. Zaten son dönem Türk edebiyatında Kadıköy ve yörekenti gitgide bir ayrılış ve hatırlayış yumağı olup çıkacaktır. Oktay Rifatin Yeni Şiirler'inde (1973), adı anılmayan, hep ilkyazlı, çiçekli, bahçeler içinde ("O Semtler" şiiri) bir Kadıköy, renkleri bellekte kalmış bir resim gibidir. Aynı tutum Hulki Aktunç'un Gidenler Dönmeyenler (197'6) adlı hikâye kitabında da karşımıza çıkar ve Kadıköy yine adı anılmaksızın, çocukluğun sislerine karışmış olarak görünür. Selim ileri Dostlukların Son Günü'nde (1975) ve Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın' da (1991) eski Kadıköy'den arta kalmış insanları, evleri, bitki örtüsünü, ilişkileri, yiten bir "Kadıköy töresini"ni anlatmaya çalışmıştır. Adnan Giz'in(->) Bir Zamanlar Kadıköy (1988) ve Müfit Ekdal'ın Bir Fenerbahçe Vardı (1988) özlü çalışmaları, beldeyle ilintili son sözler niteliğindedir.
SELİM İLERİ
KADIKÖY BELEDİYESİ KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ (KSM)
Caddebostan'da yazlık Budak Sineması' mn yerindedir. Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi (KSM), Kadıköy Bele-diyesi'ne bağlı, içinde kültür ve sanat hizmetleri sunulan bir mekândır. KSM'nin bulunduğu sokağa, merkezin açılışından sonra Haldun Taner'in adı verilmiştir.
Projesi ve uygulaması mimar ilhan Turan tarafından gerçekleştirilen tek katlı bina 1.250 m2 alan üzerinde inşa edilmiş o-lup 11 modülden oluşmaktadır. 5 modülden oluşan büyük galerisi modüller arasındaki panoların açılıp kapanması ile değişik kullanım alanlarının yaratılabildiği, çok amaçlı bir salondur. Akustik özelliği
ile konser salonu olarak da kullanılan KSM'de 170 kişilik bir konferans salonu da bulunmaktadır. Kültür merkezinin bünyesinde küçük bir kitaplığın yanısıra bir kafeterya da yer alır.
KSM, 4 Ekim 1989'da "Günümüz istanbul Sanatçılarından Örnekler" sergisi ve Ayşegül Sarıca'nın piyano resitali ile açılmıştır. Şair Cemal Süreya'nın şiirseverler ile son buluşması, Behçet Necatigil'i anma gününe katıldığı 13 Aralık 1989'da KSM' de gerçekleşmiştir.
Açıldığından bu yana merkezde sergiler, söyleşiler, konserler, şiir günleri, dia gösterileri düzenlenmekte, kimi zaman tiyatro oyunları da sunulmaktadır. Etkinlikler herkese açık olup ücretsizdir.
Genç sanatçıların seslerini duyurmalarına yardımcı olmayı amaçlayan KSM, programlarında yeni yeteneklere de olanak tanımaktadır. Uluslararası kültür etkinliklerine de yer veren KSM'nin Üsküp Kent Müzesi ile karşılıklı ilişkisi vardır. 16-30 Nisan 1993'te Doç. Reha Günay'ın hazırladığı "Sinan'ın İstanbul'u" fotoğraf sergisini Üsküp Kent Müzesi'nde sergilemiştir. Merkez, Kadıköy Şiirleri adlı bir de kitap yayımlamıştır.
R. SERTAÇ KAYSERlLlOĞLU
KADIKÖY HALK EĞİTİM MERKEZİ VE AKŞAM SANAT OKULU KÜTÜPHANESİ
Bahariye Caddesi'nde, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nin ikinci kalındadır.
Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü'ne bağlı merkezin bünyesinde, bu kütüphaneden başka, konferans ve spor salonları, laboratuvar ve çeşitli atölyeler de vardır. Bina, eski Kadıköy Halkevi'dir (bak. halkevleri).
Mevcut kütüphane, adı geçen halkevi-nin, muhafaza edilebilen kitaplarını da i-çermektedir. Halkevi döneminde (1938-1950) 1.200 kitaplık kütüphanede, derlenen kitaplar, yazar, eser adı ve branşa göre fişlenerek yarara sunulmaya çalışılmıştır. Kütüphanede sosyal konulu konferanslar da verilmiştir. Halkı bilgilendirme yönünde kütüphanenin başlattığı bu girişimler, radyo yayınları, kitap ve yıllıklarla pekiştirilmiş, hattâ bir de gençlik gazetesinin yayımlanmasına çalışılmıştır. Tüm bu yönleriyle kütüphane ve yayın şubesi, o yıllarda "kültür bahçesi" olarak nitelendirilen Kadıköy Halkevi'nin hizmetlerinde ön sırayı almıştır.
1950'de halkevlerinin kapatılmasıyla işlevi sona eren kütüphane, 1953'te açılan Kadıköy Halk Eğitim Merkezi bünyesinde tekrar çalışmaya başlamıştır. 1970'ten sonra bakanlık yayınları ve bazı bağışlarla varlığını sürdürürken, 1980'de, binanın kullanılamaz hale gelmesinden dolayı kitaplar depoya kaldırılmıştır. Bina 1992'de onarılmış, 1993 başında, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden bir grubun katkılarıyla kütüphaneyi düzenleme ve bilgisayara yükleme çalışmaları başlatılmıştır. Bugüne kadar 10.000'in üstünde derme bilgisayara yüklenmiştir.
Kütüphane, biri kütüphanecilik mesleğinden 2 personelle hizmete açık tutularak bir oranda halk ve çocuk kütüphanelerinin yükü azaltılmaktadır. Süreli yayın, müzik dinleme, video izleme ve çocuk bölümleri de bulunan kütüphanenin, doğal ışıktan yararlanılabilen büyük okuma salonunda kitaplar konusal (Dewey Onlu Tasnif Sistemi), periyodikler ise alfabetik olarak yerleştirilmiştir. 4-6 yaş grubundakilerin, ebeveynleri ile gelebildikleri çocuk bölümü, oyuncaklar, masal kasetleri ve çeşitli yayınlarla ilgi çekici hale getirilmiştir.
Genel dermesi 11.500 civarında olan kütüphaneye en çok ilgi duyan kesim, çevrenin ortaöğretim seviyesindeki öğrencileri ve bu seviyenin kursiyerleri; kullandıkları birinci derecede yayın türü ise başvuru kaynaklarıdır.
Kütüphane, cumartesi, pazar kapalı; diğer günler 8.30-17.00 arası saatlerde a-çıktır. ilginç sayılabilen koleksiyonu, Cumhuriyet dönemi kitap ve dergileridir.
Bibi. Kadıköy Halkevi, 1935-1938, ist., 1938; L. Şenalp, "Okuma-Yazma Seferberliği ve Halk Kütüphanelerimiz", istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Dergisi: Belge Bilgi Kütüphane Araştırmaları, I, ist., 1987; M. Alpay-S. Özkan, istanbul Kütüphaneleri, İst., 1983; TC Milli Eğitim Bakanlığı istanbul Milli Eğitim Müdürlüğü, istanbul Çıraklık ve Halk Eğitimi Merkezleri 1981-1991 Faaliyetleri, ist., 1991; N. A. Küçüka, "Halkevleri Yıldönümü Nutku", Ülkü, S. 25 (Mart 1935).
HAVVA KOÇ
Dostları ilə paylaş: |