KADIKÖY
334
335
KADIKÖY
rinin Kadıköy'ün gelişmesi üzerinde yarattığına benzer bir etki de Haydarpaşa-İz-mit demiryolu hattının hizmete girişiyle görülür. 4 Ağustos 1871'de başlayan inşaat 1873'te tamamlanır. Tek hat olarak hizmete giren demiryolu boyunca Pendik'e doğru küçük kıyı yerleşmeleri ve köylerin merkezle bütünleşmesi artarken, çevredeki geniş bağ, bahçe ve bostan alanları yavaş ancak kararlı bir şekilde iskân edilmeye başlanır. Böylece Kadıköy kendi hinterlandı ile bütünleşirken demiryolu istasyonlarının çevresindeki sayfiyeler, zamanla sürekli iskân bölgelerine dönüşmeye başlar. "93 Harbi" olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası gelen göçmen kafilelerinden bir kısmının Anadolu Demiryolu üzerinde hat boylarına yerleştirilmesi de Kadıköy banliyölerinin nüfuslandırılmasında etkili olur. Bir miktar Bulgaristan ve Romanya göçmeni Ha-sanpaşa'da İkbaliye sırtlarına yerleştirilirken, 150-200 kadar Tırnovalı ve Zağralı (Bulgaristan'da) göçmen aile de Göztepe demiryolunun kuzeyine yerleştirilir ve semtte de ilk göçmen mahallesi kurulmuş olur. Balkan Savaşı sonrasında da Kadıköy'ün payına bir miktar göçmen düşer ve bu göçmenlerden bir kısmı yine Göztepe civarına yerleştirilir. Göçmenlerin yerleştirilmesiyle hat boyunda yer alan küçük istasyon çevrelerinde ve köylerde yavaş yavaş bir çarşı şeklini alan ticari nüveler ortaya çıkmaya başlar.
19. yy'ın sonlarına doğru Moda çevresinde gayrimüslim ve Levantenlerin yerleşme eğilimleri kararlılık kazanırken, Göztepe, Erenköy, Bostancı çevresinde de daha farklı bir yerleşme karakteri belirmeye başlar. Buralarda II. Abdülhamid döneminin (1876-1909) önde gelen devlet görevlilerinin geniş araziler içinde köşkler yaptırdıkları görülür. Keza Fenerbahçe'ye doğru da varlıklı Levanten ve gayrimüslimler geniş araziler satın alarak sayfiye amaçlı köşkler inşa ettirirler. 1868'de yabancıların da mülk sahibi olmalarına izin veren yasal düzenlemelerin ardından varlıklı Levantenlerin Kadıköy ve çevresindeki mülklerinde artış olur. Bir yandan varlıklı Levanten, gayrimüslim ve üst düzey bürokratlar Kadıköy çevresinde mülk alımına hız verirken, satış ve ihsan yoluyla hazinenin elinden çıkan mülkler İstanbul' un ilk ve büyük boyutlu spekülatif hareketlerinden birini başlatır ki, Kadıköy çevresinde 19. yy'ın sonlarında başlayan spekülatif hareketlerin o zamandan günümüze hemen hiç değişmeden ulaşabilmiş tek kentsel olgu ve belki de gelenek olduğu söylenebilir. Yavuz Sultan Selim Vakfı'na. ait Fenerbahçe ve yakın çevresinde 100 dönümün çok üzerinde bir arazi parçası, devletin içine düştüğü mali krizin de neticesi olsa gerek, 1870'li yıllarda yok pahasına Belçikalı, Fransız, isviçreli ve Alman 4 Levanten aileye satılır. Padişah tarafından ihsan edilen arazilerin daha sonra vâ-rislerce parsellenerek satıldığı görülür. Örneğin bugünkü Hasanpaşa'nın neredeyse tamamı ile Acıbadem'in bir kısmı, Abdül-mecid tarafından 1845'te Kapıcıbaşı Ha-
cı Hüsameddin Efendi'ye armağan edilmişken, ölümüyle vârisleri araziyi parça parça satarlar ve burada yeni bir mahalle oluşur. Ancak en ilginç gelişme ve en büyük spekülasyon Göztepe-Erenköy dolaylarında yaşanır.
1880'li yılların başlarında Göztepe çevresinde arşını 30 paradan 1.000 dönümlük bir arazi satın alan tütün tüccarı Tütüncü Mehmed Efendi, elindeki araziyi 10-25 dönümlük parsellere ayırarak önde gelen devlet memuru ve bürokratlara satmaya başlar. Bu arada bugün kendi ismiyle anılan sokakta Göztepe'nin ilk köşkünü de inşa eder. Bunu ortağı Faik Bey'in ve diğerlerinin köşkleri takip eder. Öyle ki bir dönem bu çevreye birçok Abdülhamid dönemi paşasının yerleştiği söylenir.
Göztepe'nin iskâna açılmasında izlenen yöntem ilginçtir. 1882 tarihli Ebniye Kanunu'nun 18. maddesi ile, o zamana dek şehir içinde yeni bir alanm iskâna açılabilmesi için gerekli olan padişah izni bazı sınırlamalarla kaldırılır. Böylece arsa spekülasyonu bir ölçüde padişah denetimi dışına çıkarılarak, ona yasallık kazandırılmaktadır. Ebniye Kanunu'na böyle bir madde eklenmesinde muhtemelen Tütüncü Mehmed Efendi gibi spekülatörlerin önemli bir etkisi olmuştur. Böylelikle Kadıköy banliyölerinin iskâna açılmasında vapur ve demiryolu ile sağlanan ulaşım kolaylığı ve muhacirlerin yerleştirilmesiyle nüfuslan-dırmanın ardından önemli bir yasal düzenleme de gerçekleştirilmiş ve spekülasyonun önü açılmış olmaktadır.
19. yy'ın son 20 yılında önemli bir gelişme de Yeldeğirmeni'nde görülür. Haydarpaşa Koyu'nun gerisinde uzanan askeri talimlerin yapıldığı Talimhane arazisinde düzgün sokaklarıyla bir mahalle belirir. 1792'de III. Selimin çuhadarı Ahmed Ağa tarafından Çayırbaşı mevkiinde yaptırılan bir çeşme, 1835-1836'da II. Mahmud tarafından yaptırılıp 1905'te Bahriye Nazırı Rasim Paşa'mn -mahalle onun adım taşır- onarttığı cami ile Şubat 1845'te açılan Kadıköy'ün ilk postanesi bu çevrede daha önceki önemli yapılar olarak bulunmaktadır. 1885'te Kuzguncuk Dağhama-mı'ndaki bir yangından sonra Museviler, Yeldeğirmeni'ne gelir ve 1899'da burada havralarını kurarlar. Rumların da rağbet ettikleri bir yerleşme olarak 1898'de de bir Rum Ortodoks kilisesi açılır. Haydarpaşa Garı(-+) ile diğer liman tesisleri ve demiryolu inşaatı ile işletmesinde çalışan Almanlar da Yeldeğirmeni'ne yerleşerek Os-mangazi îlkokulu'nu yaparlar. Yeldeğir-meni, istanbul'da ilk apartmanlarının yapıldığı yerlerdendir. Çoğunlukla Musevilere ait olan apartmanlar arasında az sayıda diğer milletlere ait olanlara da rastlanır. Mütareke ve Cumhuriyetin ilk yıllarının tanınmış simalarından Doktor Celâl Muh-tarin apartmanı o yıllarda semtin tek Türk apartmanı olur. Kehribarcı, Menase, Valp-reda ve Demirciyan, semtin Musevi ve Ermenilere ait diğer önemli apartmanlarıdır. 20. yyin başına gelindiğinde Kadıköy' ün mekânsal yapısında çok büyük değişiklikler görülmemektedir, iskele çevresi
cami, Rum ve Ermeni kiliseleri ile çeşitli resmi yapıların toplandığı ve çarşının yer aldığı bir merkezdir. Onuncu Belediye Da-iresi'ni oluşturan Kadıköy belediye binası henüz AltıyoPa yakın Söğütlüçeşme Caddesi üzerindeki eski yerindedir. Yeldeğirmeni'nde bir Katolik rahibe, bir Alman, bir Rum okulu ve bir de sinagog vardır. Bahariye ve Moda'da ise, birer Rum, Ermeni ve Katolik rahibe okulu, bir Fransız lisesi, bir Ermeni ruhban okulu, Rum, Ermeni-Katolik, Latin Katolik ve Anglikan kiliseleri ile 1870'te kurulmuş Saint-Joseph Fransız Okulu yer almaktadır. Cami ve Türk mezarlıkları ağırlıklı olarak iskele çevresinde ve Söğütlüçeşme civarında toplanmıştır.
Bu yıllarda Kadıköy dışında Moda, Kalamış ve Fenerbahçe'ye de vapur çalışmaktadır. Demiryolu boyunca istasyon çevrelerinde ortaya çıkan yerleşmeler büyümüş, II. Abdülhamid dönemi paşalarının yaptırdığı cami ve kamu yapılarının çevresinde yer yer mahalleler oluşmuştur. 1882' de Kızıltoprak'ta istasyon yakınında II. Abdülhamid'in maarif nazırı Zühtü Paşa tarafından cami ve okul yaptırılır. 1896'da da Kızıltoprak mahalle haline gelir. 1875' te yine istasyon yanında Göztepe Camii yapılır. 1877'de Erenköy'deki nüfus artışı Sahrayıcedit adında yeni bir mahalle doğururken 1888'de Erenköy'de de bir istasyon vardır. 1887'de Babıâli muhafızı Cemal Paşa'mn yaptırdığı çift havuzlu köşk yöreye adını verir ve Çiftehavuzlar(->) mevkii ortaya çıkar. Keza Suadiye'ye doğru Mustafa adında birinin gezintiye çıkanlara çeşitli ihtiyaç maddeleri satmak amacıyla Bağdat Caddesi'nin o zamanki ıssızlığı içinde açtığı kulübeden bakkal dükkânı, gelip geçenlerce isabetli bir karar olarak görülmez ve Şaşkınbakkal olarak nitelenir. Suadiye'de ise 1907'de II. Abdülhamid'in maliye nazırı Reşad Paşa, kızı Suat Hanını adına Suadiye Camii'ni yaptırır. Ertesi yıl da Suadiye mahalle olur. Daha ileride demiryolu ile canlılık kazanan bir diğer yerleşme de Bostancı'dır. Demiryolunun hizmete girdiği 1873'te mahalle olan Bostancı'da vakıf arazisi üzerinde 19l4'te Vakıflar Nezareti'nce bir cami ve okul yaptırılır. Daha iç kesimde Kozyata-ğı 19Ö6'da Içerenköy'den ayrılarak Kadıköy'ün 11. mahallesi olurken, Göztepe de Merdivenköy'denayrı bir mahalle olur. Demiryolu hattı boyunca istasyon yakınlarında inşa edilen her bir cami ve yer yer okul gibi kamu hizmet yapıları hangi yerleşmelerin belirli bir büyüklük ve nüfus eşiğine ulaştıklarını göstermesi yönünden ilginçtir. Bu açıdan bakıldığında Kızıltoprak, Göztepe, Erenköy, Suadiye ve Bostancı, 20. yy' in başında Kadıköy'ün oldukça gelişmiş banliyöleri olarak kabul edilmektedir.
Kadıköy I. Dünya Savaşı öncesi ağırlıklı olarak gayrimüslim ve Levantenler ile orta ve üst gelir gruplarının yaşadığı, istanbul'un seçkin bir konut alanı olmuştur. Yeldeğirmeni ve Hasanpaşa'nın mütevazı mahalleleri kadar, Bahariye, Moda ve daha ötelere uzanan varlıklı semtlerin ve konakların burjuva yaşantısı, Kadıköy'e yüz-
yıl başında iyice belirginleşen farklı bir kimlik kazandırır. II. Abdülhamid döneminde devlet ileri gelenlerinin akınına uğrayan Kadıköy banliyöleri, varlıklı Levanten ve gayrimüslim burjuvazinin de rağbet ettiği yerlerden biri olarak kamu hizmetlerinden önemli pay almaya başlar. 1892'de Hasanpaşa Gazhanesi'nin yapılmasıyla havagazına, 1894'te şehir suyuna kavuşan Kadıköy'e 1928'de de elektrik gelir. 1872'de Kadıköy'de kurulan Onuncu Belediye Dairesi'nin ilk başkanı Osman Hamdi Bey olur. Osman Hamdi Bey'den sonra Siverekli Mehmed Ali Bey, Ma'şuk Bey ve Rıfat Bey belediye reisliği yaparlar. Meşrutiyet'ten sonra ilk belediye reisi Moralızade Ali Bey olur. Operatör Doktor Cemil Topuzlu'nun(-*) şehreminliği (1912-1914) ve Mütareke yıllarında olmak üzere Celal Esad Arseven(-») de iki kez Kadıköy belediye reisliği yapar.
istanbul'da 1860'lardaki ilk imar operasyonlarından herhangi bir pay elde edemeyen Kadıköy 1912-1914 arasında Cemil Topuzlu'nun şehreminliği sırasındaki ikinci imar operasyonları döneminde bazı ö-nemli imar uygulamalarına sahne olur. Bazı yol yapımı ve altyapı uygulamalarının yanısıra Şehremini Cemil Paşa'mn şehir ve semt parkları oluşturma projesi kapsamında Gülhane, Fatih, Üsküdar Doğancılar, Çamlıca Kısıklı parklarıyla birlikte Kadıköy'de Kuşdili Deresi'nin kıyısında Yoğurtçu Parkı yapılır. Ayrıca iskele meydanında bulunan ve halen kullanılan belediye binası da bu dönemde inşa edilir.
I. Dünya Savaşı öncesinde Kadıköy, istanbul'un önemli bir konut alam haline gelmiştir. Seyr-i Sefain Idaresi'nin 1911 güz tarifesine göre, Köprü'den Haydarpaşa ve Kadıköy'e günde 22, Moda, Kalamış ve Fenerbahçe'ye 6 sefer yapılmaktadır. Bu da göstermektedir ki bu yüzyıl başlarında vapur seferleri sayesinde Kadıköy hâlâ önemli bir sayfiye yeri olmasının yanısıra istanbul ile konut-işyeri ilişkisine de girmiş, yaz kış oturulan önemli bir yerleşme bölgesi haline gelmiştir.
Savaş sonunda Kadıköy, Haydarpaşa Kuşdili Deresi ve Moda Bumu arasında oldukça geniş bir alana yayılmış durumdadır. Haydarpaşa'nın kuzeyinde Üsküdar'a giden yolun çevresi tıp fakültesi, Haydarpaşa Numune Hastanesi, veterinerlik okulu ve Haydarpaşa Askeri Hastanesi ile dolmuştur. Haydarpaşa Garı ve demiryolu tesislerinin gerisinde ve Yeldeğirmeni tarafında Mütareke yıllarında ingilizlerin askeri kamp kurup sömürge askerlerini yerleştirecekleri eski büyük çayırdan arta kalmış, ancak hâlâ yeterince geniş çayırlar uzanmaktadır. Geride, İbrahimağa mevkiinde aynı adı taşıyan bir yerleşme nüvesi oluşmuştur. Bunun yanında Prens Ziyaed-din Efendi'nin bakımlı ve geniş bahçesi içinde köşkleri vardır. Yeldeğirmeni hemen bütünüyle dolmuştur. Çarşı, Bahariye, Moda, Söğütlüçeşme yerleşmenin yoğun olduğu alanlardır. Bu kesimde sokak aralarında tek tuk boş arsalar ve küçük yangın artığı alanların yanısıra birkaç geniş bahçeli köşk de bulunmaktadır. Küçük
Kadıköy'de
şimdi Devlet
Konservatuvarı
olan eski hal
binası (üstte)
ile Rıhtım
Caddesi.
Fotoğraflar
Nurdan Sözgen/
Onyx, 1994
Moda bahçeli evler ve köşklerden oluşan oldukça seyrek bir dokuya sahiptir. Keza Saint Joseph Lisesi'nin arazisi geniş bir açıklık oluşturmaktadır. Kuşdili Deresi'nin ötesinde Kızıltoprak'a doğru geniş bağ, bahçe ve çayırlar uzanmakta, bu arada Union Club Futbol Takımı sahası görülmektedir. Bostancı'ya kadar olan alanda bugünkü Bağdat ve Kayışdağı caddeleri güzergâh olarak bütünüyle belirgindir ve Göztepe, Erenköy, Suadiye ve Bostancı' daki görece yoğunlaşmalara karşın, geniş bahçeler içindeki köşkler bu kesimde bağ ve bostanların da zararına gittikçe daha fazla alana yayılmaktadır.
Cumhuriyet arifesinde Kadıköy'ün istanbul'un en gelişmiş semtlerinden biri olduğu söylenebilir. O dönem için İstanbul'un birçok yerinde olmayan kamu ve altyapı hizmetlerinin Kadıköy'de sağlanmış olduğu, buna karşılık, yangın gibi İstanbul'un büyük kısmını tehdit ve tahrip eden bir afetin Kadıköy'ü pek az etkilediği görülür. 1856-1922 arasında Kadıköy' deki başlıca yangınlar tablodaki gibidir.
İstanbul'un özellikle suriçi gibi diğer yöreleriyle karşılaştırıldığında 66 yılda 966' dan fazla binayı kül eden 11 yangın fazla sayılmaz. Özellikle Kadıköy merkezde yoğunlaşmış olan orta ve üst gelir grubu gayrimüslim ve Levantenlerin maddi güçleriyle doğru orantılı olarak, daha büyük kaynak gerektiren kagir binalar inşa etmiş olmaları ve yerleşmenin ağırlıklı olarak kagir yapılardan oluşması oldukça planlı bir gelişme ile dar sokaklı organik bir dokudan çok, araba ulaşımına elverişli, doğrusal sokakların açılmış olması ve nihayet banliyölerdeki geniş araziler içindeki köşklerden oluşan seyrek bir yerleşme dokusunun büyük yangınların Kadıköy'de da-
ha nadir görülüp, daha az tahripkâr olmasının en önemli nedeni olduğu söylenebilir. İstanbul'un diğer birçok yerine nazaran bu durumun bir başarıya işaret ettiği düşülmelidir.
Kadıköy Cumhuriyet'e kadar az çok devam eden oldukça renkli bir nüfus yapısına sahip olmuştur. Bu konuda elimizdeki ilk ayrıntılı resmi veri olan 1882 Nüfus Sayımı'na göre Kadıköy'de nüfusun (toplam 7.003) değişik etnik gruplara dağılımı şöyledir: Müslüman 2.965 (yüzde 42), Rum 1.822 (yüzde 25,9), Ermeni 1.831 (yüzde 26), Katolik Latin + Protestan 108 (yüzde 2), Bulgar 28 ( yüzde 0,4), Musevi 249 (yüzde 4).
Kadıköy bu tarihte Büyükdere (yüzde 32,26), Yeniköy (yüzde 33,95) ve Beşiktaş' tan (yüzde 37,36) sonra Müslüman nüfusun en düşük orana sahip olduğu yerleşmedir. Yüzyıl başında Moda Burnu In-
1856-1922 Arasında Kadıköy'deki Başlıca Yangınlar
Yıl
|
Yer
|
Yanan Bina Adedi
|
1856
|
Merkez
|
250
|
1877
|
Osman Ağa
|
150
|
1892
|
Moda-Çarkçı
|
150
|
1894
|
Moda-Çarkçı
|
40
|
1894
|
Moda-Çarkçı
|
30
|
1897
|
Moda
|
42
|
1899
|
Moda
|
14
|
1900
|
Yeldeğirmeni
|
100
|
1901
|
Yeldeğirmeni
|
40
|
1911
|
Moda
|
50
|
1922
|
Haydarpaşa
|
100 +
|
KADIKÖY
336
337
KADIKÖY
Kadıköy'den Mühürdar'a uzanan sahil yolu.
Nazım Timuroğlu, 1993
gilizlerin, Küçük Moda Fransızların kendi içlerine dönük bir şekilde yaşadıkları yerlerdi. Buralarda az sayıda İtalyan Le-vantenine de rastlanmaktadır. Rumlar çoğunlukla Moda ve kısmen Yeldeğirme-ni'nde, Ermeniler çoğunlukla Altıyol ve Bahariye'de, Museviler Yeldeğirmeni'n-de, Türkler ise daha çok Hasanpaşa ve Yeldeğirmeni'nde yoğunlaşmışlardır. Yel-değirmeni'nde ayrıca I. Dünya Savaşı'na kadar küçük bir Alman kolonisi varlığını sürdürür.
1906-1907 Nüfus Sayımı'nda Kadıköy de Müslüman nüfusun toplam nüfusa o-ranının bir miktar arttığı görülür: Müslüman 12.589 (yüzde 44,8), Rum 7.994 (yüzde 28,45), Ermeni 4.988 (yüzde 17,75), Bulgar 50 (yüzde 0,17), Protestan 126 (yüzde 0,44), Musevi 1.732 (yüzde 6,16), yabancı 589 (yüzde 2,09), diğer (Süryani, Keldani, Çingene) 22 (yüzde 0,078).
Her nüfus sayımında, etnik grup tanımlamasında farklılıklar yapılmış olması nüfusun etnik gruplara dağılımında da farklılıklar ortaya çıkarabilmektedir. Yüzyıl başında Rum nüfusunun Kadıköy'de Ermeni nüfusa göre daha önemli bir ağırlığa u-laştığı görülmektedir. 1330/1914 Nüfus Sayımı'nda ise Kadıköy ve Üsküdar nüfusunun bir arada değerlendirildiği görülür. Bu açıdan Kadıköy için sağlıklı bir değerlendirme yapmak mümkün görünmese de yüzyıl başındaki oranların Rumlar lehine bir miktar değiştiği düşünülebilir.
1330/1914 Üsküdar ve Kadıköy'ün nüfus sayımı sonuçları şöyledir: Müslüman 70.447 (yüzde 63,10), Rum 76.244 (yüzde 68,29), Ermeni 30.642 (yüzde 27,44), Protestan 329 (yüzde 0,29), Musevi 6.836 (yüzde 6,1), Süryani-Keldani-Çingene 23 (yüzde 0,02), Bulgar-Surp-Ulah 196 (yüzde 0,017) olmak üzere toplam 184.717. Cumhuriyet Sonrası 23 Mart 1930'da Kadıköy ilçe olur. Bu tarihte Kadıköy'ün Kızıltoprak ve Erenköy
olmak üzere 2 bucağı vardır. Cumhuri-yet'in başlarında Kadıköy'ün mekânsal yapısında Osmanlı dönemine göre büyük farklılıklar görülmez. Osmanlı mirası devam etmektedir. Refik Halit Karay'ın Cumhuriyet arifesinde belirttiği gibi "Kadıköy Vapurunun boşalmasını insan bir seyran, çok güzel bir gezinti, bir zevk ve eğlence olarak kabul edebilir. İstanbul' un en tanınmış erkek çehrelerine orada rastlayabileceğiniz gibi, en şık ve en güzel giyinmiş, her ulustan en seçkin güzelleri de bir kafile, bir resmi geçit hâlinde toplu ve tabii olarak orada görebilir, ancak orada seyredebilirsiniz. Kadıköy hem mütevazı halk tabakasının, hem de sosyete mensuplarının yatağıdır." Anılan sosyal doku ve yarattığı mekânsal çevre Kadıköy' de varlığını 1950'lerin ortalarına kadar sürdürür.
Cumhuriyet'in kuruluşundan 10 yıl sonra kuzeyde Yeldeğirmeni'nden, güneyde Moda Burnu'na kadar olan alanın artık hemen bütünüyle dolduğu görülür. İb-rahimağa'da Şehzade Ziyaeddin Efendi' nin köşkünün 320 dönümlük geniş arazisi kısmen boştur. Haydarpaşa Çayrrı'ndan arta kalmış ve henüz demiryollarının işgaline uğramamış bir parça, Yeldeğirme-ni ile demiryolu arasında bir dil şeklinde deniz kıyısına dek uzanmaktadır. Kuşdili Deresi çevresindeki Kuşdili Çayırı yine kısmen boştur ve Kızıltoprak'ta Bağdat Caddesi ile Kalamış Koyu arasında da Tayyareci Vecihi'nin uçaklarını uçurabildiği bir çayır uzanmaktadır.
Kadıköy ban l iy elerindeki bahçeler i-çindeki köşklerin oluşturduğu sayfiye karakteri yine devam etmektedir. Köşkler Osmanlı'nın son dönemlerinden beri kısmen yaz kış kullanılmaktadır. Ancak Mü-tarake yıllarında İstanbul hayatına katılan bir yenilik Cumhuriyet döneminde Kadıköy banliyölerinin sayfiye karakterini tekrar pekiştirmektedir. İstanbul'da Beyaz
Rusların tanıttığı plaj, Cumhuriyet'in özgür ortamı içinde kısa sürede deniz hamamı ve deniz banyosu geleneğinin yerini almış; Kadıköy sahillerinde, Moda, Fenerbahçe^ Caddebostan, Suadiye gibi tüm İstanbul' da tanınan ve sevilen plajlar ortaya çıkmıştır. Deniz kirliliğinin ciddi boyutlara ulaştığı 1970'lerin ortalarına kadar bu plajlar hemen tüm İstanbul'da rağbet görmüş, varlıklarını ise bir ölçüde deniz dolgularının yapıldığı 1980'lerin ortalarına kadar sürdürebilmişlerdir. Kadıköy sahillerinin bir anlamda tüm İstanbul'un plajı haline geldiği dönemler boyunca banliyölerdeki yerleşme yapısı da âdeta yeniden keşfedecek şekilde denize daha çok yönelmiş ve kıyı kesiminde yer alan bağ ve bostanlar köşklerle dolmuştur.
Cumhuriyetle birlikte Kadıköy bazı modem kentsel hizmetlerden de yararlanma imkânına kavuşmuştur. Bunlar 1928' de gelen elektrik ile 1927'de şirket olarak oluşturulup 1928'de Üsküdar-Kısıklı arasında ilk seferlerine başlayan tramvaydır. Üsküdar-Haydarpaşa ve Bağlarbaşı-Hay-darpaşa arasında 1929'da açılan ilk hattı, daha sonra da 29 Ekim 1934'te Haydarpa-şa-Altıyol-Kadıköy (İskele) ve Kadıköy-Altıyol-Kızıltoprak-Ihlamur-Feneryolu-Su-adiye-Bostancı hatları izler. Bu işletmeyi, ülkemizin ilk girişimci-işadamlarından olan ve Kadıköy'de adını taşıyan bir sinema, İdealtepe'de son zamanlarda doldurularak yol geçirilen bir plaj ve aynen bir sanatoryum yaptırmış olan Süreyya Paşa' nın öncülüğünde Üsküdar-Kadıköy ve Havalisi Halk Tramvayları Türk Anonim Şirketi oluşturulur. Üsküdar ve Kadıköy'de tramvay işletmesiyle ilgili olarak yapılan fizibilite araştırmaları arasında iskelelerde yolcu sayımları da yapılır. Haziran 1926' da bir hafta süren sayımlara göre Kadıköy İskelesi'ne gelen giden günlük ortalama yolcu-sayısı toplam 14.639 olarak bulunur. Anadolu yakasında tramvaylar İstanbul yakasından daha geç olarak 1967'ye kadar hizmette kalır.
1930'larda İstanbul'un imarı ile ilgili çalışmalarda Kadıköy için de bazı öneri ve projeler geliştirilir. 1933'te açılan uluslararası yarışma için çağrılan uzmanlardan Alman H. Elgötz(-»), liman yeri için Haydarpaşa'nın uygun olabileceğini belirtirken, Haydarpaşa ve Kadıköy'de yeni bir iş ve ticaret alanı kurulmasını, Kuşdili Deresi yanında da bir sanayi bölgesi oluşturulmasını önerir. Fransız şehir plancısı A. Agac-he(->), Mühürdar'dan Kadıköy İskelesi'ni de içine alacak şekilde Harem İskelesi'ne kadar bir sanayi bölgesi, Haydarpaşa'da eski tıp fakültesi önünde de bir ticaret bölgesi oluşturulması önerisinde bulunur. H. Lambert(->) ise, Kadıköy için Boğaz'dan gelip Üsküdar üzerinden Kadıköy'e ulaşacak, Moda'dan Küçük Moda'yı bir viyadükle aşıp Yoğurtçu Parkı'na inecek bir yol önerisiyle yetinir. Hiçbirinin uygulamaya aktarılmadığı bu yanşmaya sunulan ö-nerilerin Kadıköy'ün mevcut dokusunu ve özelliklerini dikkate almadığı görülür. 1930'lu yıllarda Ankara İmar Planı müellifi Alman Herman Jansen'e Anadolu'da çe-
şitli şehirlerin plan etütleri yaptırılırken, Fenerbahçe Yarımadası için de bir plan hazırlatılır. Ancak bu plan uygulanmaz.
1936-1951 arasında İstanbul Nazım Pla-nı'nı hazırlayıp yönlendiren Fransız H. Prost'un(-») önerilerinde daha ölçülü kaldığı görülür. Prost Kadıköy'de bir stadyum, Fenerbahçe Yanmadası'nda da İçişleri Bakanlığı isteğiyle bir yat limanı düzenler. Prost Kadıköy ve çevresinde sanayi konusunda oldukça çekimser davranırken yörede konut, sayfiye ve ticaret kullanımlarını destekleyici bir tutum takınır. Prost'un İstanbul yakasına nazaran şehrin Asya yakasındaki yerleşmelerle fazlaca ilgilenmediği, genelde mevcut durumu bir veri olarak kabul ederek bazı o-lumsuzlukları giderici sınırlı operasyon ö-nerisiyle yetinmeye çalıştığını söylemek mümkündür.
Bu arada 1938'de Belediye İmar Bürosu müşavirlerinden Sabri Oran, Kadıköy ve yakın çevresi için bir plan teklifi hazırlar. Plan genel olarak uygunlanmamışsa da bu plandaki kimi önerilerin zaman i-çinde gerçekleştiği görülür. Haydarpaşa yönünde Rıhtım Caddesi'nin istimlak maliyetlerinden kaçınmak için denizin doldurularak genişletilmesi, o zamanki Ankara yolu olan Bağdat Caddesi'nin genişletilmesi ve tanzimi, bu çalışmanın sonradan gerçekleşen önerilerindendir. Bu planın ilginç yönlerinden bazıları İbrahima-ğa ve Acıbadem yönünde bahçeli evlerden oluşan bir toplukonut alanı inşa edilmesi (bu önerinin Koşuyolu'nda kısmen gerçekleştiği söylenebilir), keza Haydarpaşa Çayırı'nda demiryolu mensupları için bir mahalle oluşturulması ve Kadıköy'ün kimliğine uymadığını iddia ettiği hal binasının yıkılarak meydanın genişletilmesidir.
Bütün Türkiye'de durağan bir kentsel yapının hüküm sürdüğü 1940'larda, Kadıköy'de, özellikle banliyölerde ahşap köşklerin yıkılarak yerlerine betonarme villaların yapıldığı bir süreç belirginleşmeye başlar. Bu süreç 1960'ların ortalarına kadar az çok devam eder. 1938-1949 arasında Vali ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kır-dar'ın giriştiği ve İstanbul'daki üçüncü i-mar operasyonlarını oluşturan dönemde, Kadıköy'de gerçekleştirilen projeler İstanbul yakasına nazaran adet ve ölçek olarak daha sınırlı kalır. Kadıköy-Üsküdar yolunun Haydarpaşa'da demiryoluna rastlayan kesimine bir köprü yapılması, Bağdat Caddesi'nin Kartal'a kadar asfaltlanması, Kadıköy Halkevi'nin inşası bu dönemin Kadıköy'deki en önemli imar operasyonları olur. Bunun yanısıra, altyapı konusunda Lütfi Kırdar operasyonları sırasında bazı adımlar atıldığı görülür. 1887'de 99 yıllık işletme imtiyazı almış olan Üsküdar-Kadıköy ve Havalisi Su Şirketi, 1937'de Sular İdaresi'ne devredilerek, şebekede yenilemeler yapılır. Kozyatağı'nda bir su deposu inşa edilir. Hasanpaşa'da yer alan Kadıköy Gazhanesi'ni de işletmekte olan Havagazı Şirketi, 1945'te iETT bünyesine katılırken, toplu ulaşım alanında tramvayları desteklemek amacıyla 1947'den itibaren otobüs işletilmesine de başlanır.
Kadıköy Meydanı'nın denizden görünümü. Nazım Timuroğlu, 1994
1950'li yıllarda tüm İstanbul gibi Kadıköy'ün de yaşantısını ve çehresini etkileyen iki önemli gelişme vardır. Türkiye'nin girmekte olduğu hızlı kentleşme süreci içinde büyük kentlerin çevrelerinde gecekondu mahalleleri oluşmaya başlamıştır. Kadıköy'de de ilk gecekondular 1950'lerin ikinci yarısında, bu yüzyıl başlarına kadar bir eğlence ve gezinti yeri olan Fikirte-pe çevresinde ortaya çıkar. 1950-1952 arasında da dar gelirlilerin konut sahibi olmaları amacıyla Koşuyolu mevkiinde bahçeli müstakil evlerden oluşan bir mahalle kurulur. Birçok benzeri gibi sonuçta hedef gelir grubu yerine orta ve orta-üst gelir gruplarının bir mekânı haline gelen Koşuyolu'nda, Türkiye deneyimi içinde nitelikli ve iyi planlanmış bir konut çevresi yaratılır. 1950'lerdeki ikinci gelişme ise Menderes operasyonları olur. Her ne kadar Menderes operasyonları da daha öncekiler gibi ağırlıklı olarak şehrin Avrupa yakasında uygulamaya konulur ve Anadolu yakasında faaliyetler daha sınırlı tutulursa da, bu dönemde Kadıköy'de de bir dizi yeni yol açılması ya da yol genişletilmesi türünden imar uygulamaları yapılır. Bu dönemde, Kadıköy ve Bostancı' ya kadar olan sahada yapılan veya yapılması düşünülen yol çalışmaları şunlardır: Üsküdar-Karacaahmet-Kurbağalıdere yolu, Bağdat Caddesi, Kadıköy-Altıyol, Ka-dıköy-Duvardibi-Üsküdar yolu, Kadıköy-Moda sahil yolu, Moda-Kalamış-Fener-bahçe sahil yolu, Fenerbahçe-Çiftehavuz-lar-Caddebostan sahil yolu, Kızıltoprak-İçerenköy yolu, Merdivenköy-Uzunçayır-Kısıklı-Beylerbeyi yolu, Çamlıca-Acıba-dem-Kadıköy yolu, Kadıköy-Koşuyolu, Merdivenköy-Kısıklı yolu, Göztepe-Mer-divenköy yolu, Suadiye-îçerenköy yolu, Merdivenköy-Bostancı yolu, Bostancı-îçe-renköy yolu, Caddebostan-Erenköy-Mer-divenköy yolu. Bu yolların tümü gerçekleştirilememiştir. Özellikle sahil yollarının
inşası çok sonraları 1980'lerde mümkün olmuştur. Yine yapılması öngörülen yol çalışmalarından büyük kısmı yol genişletmesi ve asfaltlanması olmuştur. Bu dönemde Kadıköy Meydanı da ele alınmıştır. Daha önceki dönemde çevrede yer alan bazı yapı adalarının yıkılması yoluyla genişletilmiş olan meydanda refüjlü yollar, otoparklar ve yeşil alanlara yer veren bir proje düşünülmüştür. Mevcut iskele binasının yenilenmesi ve hal binasının otogar olacak şekilde tadil ve restore edilmesine de meydan için düşünülen projede yer verilmiştir. Araç trafiğine öncelik veren bir anlayışa sahip olduğu görülen projede araba vapuru iskelesi ve araç bekleme yerlerinin düzenlenmesinden de bahsedilmiştir. Yol düzenleme çalışmaları dışında bu dönemin bir diğer imar uygulaması da Moda Deniz Kulübü için büyük bir oteli de içeren yeni bir tesis yapımı olmuştur. Meydan projesi gibi bu çalışma da büyük ölçüde sonuçsuz kalmıştır.
Yapımı 1953'te başlayan Haydarpaşa Limanı ilave rıhtım ve depo inşaatları ile 1954'te başlayıp 1957-1958'de biten Hay-darpaşa-Pendik çift şeritli yolu (eski E-5, yeni D-100), bu dönemde Kadıköy'de gerçekleşen iki büyük ve önemli projedir. Özellikle Bağdat Caddesi yerine yerleşmenin kuzeyinde inşa edilen yeni Ankara yolu ile şehirler arası trafik yerleşme içinden çıkarken, yeni yol güzergâhıyla da bir anlamda yeni bir psikolojik sınır tanımlanmıştır. Ankara yolu güzergâhı ile Bağdat Caddesi ve Kadıköy merkezim Merdiven-köy, Göztepe, Erenköy, İçerenköy gibi iç taraftaki yerleşmelere bağlayan yeni yollar sayesinde, yapılaşma deseni daha önceki kıyı, Bağdat Caddesi, demiryolu çizgisinden koparak sonraki on yıllarda Ankara yolu çevresindeki boşluk ve çayırlara doğru kaymıştır. Böylece kıyıya paralel uzanan ve demiryolundan fazla uzaklaşmayan yapılaşma deseni, karayolu ter-
Dostları ilə paylaş: |