K A R A R
Davacı : Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili : Av. M. K. B.
Davalı : Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. N. D.
O L A Y : 1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu Ankara İl Müdürlüğü-’nün 16.2.2006 gün ve 3794 sayılı işlemi ile, Kurumlarından izin almadan internet üzerinden iş ve işçi bulmaya aracılık faaliyetinde bulunulduğunun belirlendiği, İI Müdürlüklerinin uyarısına rağmen iş ve işçi bulmaya web sitesinde devam edildiğinin görüldüğü, bu itibarla; 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu’nun 3-d ve 20-d maddeleri gereğince 1.570.-YTL idari para cezası verildiği davacıya bildirilmiştir.
Davacının para cezasına itirazı, Komisyonca reddedilmiştir.
Davacı vekili, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.
ANKARA 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 6.6.2006 gün ve E:2006/36 İtiraz, K:2006/36 İtiraz sayı ile, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Rektörlüğü vekili, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu Ankara İl Müdürlüğü'nün 16/02/2006 tarih ve 3794 sayılı kararı ile vermiş olduğu 1.570.-YTL idari para cezasına itiraz etmiş ise de, celp olunan idari para cezasına ilişkin evrakların tetkikinden, itiraza konu idari para cezasının 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu’nun 3-d ve 20-d maddeleri gereğince verildiği, ancak aynı Kanunun 20/son maddesinin, “kurumca itirazı reddedilenler idari yargı yoluna başvurabilirler” hükmünü getirdiği, bu hükmün yürürlükte olduğu, idari para cezalarına itirazı adli yargıya yönlendiren 5326 sayılı Kanun’un 3. maddesinin, Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 gün ve 2005/108 Esas, 2006/35 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu Ankara İl Müdürlüğü’nün 2.4.2007 gün ve 114053 sayılı işlemi ile, Kurumlarından izin almadan Özel İstihdam Bürosu faaliyetinde bulunulduğunun Kurumlarının müfettişleri tarafından tespit edildiği, bu itibarla, idari para cezası uygulandığı ve faaliyetinin durdurulmasının istenildiği, ancak yapılan izlemede ODTÜ Kariyer Merkezinin izinsiz olarak faaliyetine devam ettiğinin görüldüğü, bu itibarla; İl Müdürlüğünden izin almadan Özel İstihdam Bürosu faaliyetine devam edilmesi nedeniyle 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu’nun 20-d maddesi gereğince tekrar 1.692.-YTL idari para cezası verildiği davacıya bildirilmiştir.
Davacının para cezasına itirazı, Komisyonca reddedilmiştir.
Davacı vekili, para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ; 29.2.2008 gün ve E:2008/6, K:2008/340 sayı ile, davanın, davalı idarenin 2.4.2007 tarih ve 114053 sayılı işlemiyle, izin alınmadan özel istihdam bürosu faaliyetine devam ettiğinden bahisle 4904 sayılı Kanun’un 20/d maddesi gereği davacı kurum adına verilen 1.692,00YTL idari para cezasının iptali istemiyle açıldığı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 ve 27. maddelerinden söz ederek, dava dosyasının incelenmesinden, davacının izin almadan özel istihdam bürosu faaliyetine devam ettiği nedeniyle 4904 sayılı Kanun’un 20/d maddesi uyarınca 1.692,00YTL para cezası ile tecziyesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, olayda, 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu’nun “Kurumca itirazı reddedilenler idari yargı yoluna başvurabilirler” hükmüne yer veren 20. maddesinin, 8.2.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 503. maddesiyle değiştirildiği, 4904 sayılı Kanun’un yeni halinde idari yargı yerinde dava açılacağı yönünde bir hükme yer verilmediği görülmekle, yukarıda yer verilen Kanun hükmü uyarınca, aksine hüküm bulunmaması nedeniyle Kabahatler Kanunu kapsamında olan ve içeriğinde idari yargının görev alanına giren herhangi bir kararı da içermeyen dava konusu idari para cezası verilmesi işleminin iptali istemiyle açılan bu davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara yapılan itirazın reddi suretiyle kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.
ANKARA 9. SULH CEZA MAHKEMESİ; 15.1.2009 gün ve 2009/41 Müt. sayı ile, itiraz eden vekillerince, davalı kurumca tahakkuk ettirilen idari para cezasının iptaline ve dava sonuna kadar talep edilen tutar hakkında ihtiyati tedbir vaz edilmesine karar verilmesinin talep edildiği, itiraz konusu idari yaptırım kararı hakkında daha önce Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 6.6.2006 tarih ve 2006/36-36 Esas ve Karar sayılı görevsizlik kararı ile aynı itiraz hakkında Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin 29.2.2008 tarih ve 2008/6-340 Esas ve Karar sayılı görevsizlik kararları bulunmakla, adli yargı ile idari yargı arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının halli ciheti ile dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 1.3.2010 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;
Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.
Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” ve 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.
(Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu Ankara İl Müdürlüğü’nün 2.4.2007 gün ve 114053 sayılı işlemi ile verilen 1.692.-YTL idari para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargıda açılan davada, Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin 29.2.2008 gün ve E:2008/6, K:2008/340 sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilmesi üzerine aynı istemle adli yargıda açılan davada, Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi, “…itiraz konusu idari yaptırım kararı hakkında daha önce Ankara 2.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 6.6.2006 tarih ve 2006/36-36 Esas ve Karar sayılı görevsizlik kararı ile aynı itiraz hakkında Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin 29.2.2008 tarih ve 2008/6-340 Esas ve Karar sayılı görevsizlik kararları bulunmakla, adli yargı ile idari yargı arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının halli ciheti ile dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmesine,…” karar vermiştir. Oysa, Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi kararında sözü edilen Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 6.6.2006 gün ve E:2006/36 İtiraz, K:2006/36 İtiraz sayılı kararı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu Ankara İl Müdürlüğü’nün 16.2.2006 gün ve 3794 sayılı işlemi ile verilen 1.570.-YTL idari para cezasına yapılan itiraz üzerine verilen görevsizlik kararıdır.
Bu durumda, Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi ile Ankara 5. İdare Mahkemesi kararlarının aynı konuya ilişkin kararlar olmadığı gibi Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen kararın, görevsizlik kararı niteliğinde olduğundan söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.
SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 1.3.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/62
KARAR NO : 2010/37
KARAR TR : 01.03.2010
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Davacılara ait taşınmazdan kanalizasyon hattı geçirilmesi sırasında ağaçların kesilmesi ve çevre duvarının yıkılması nedeniyle oluştuğu öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın, özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
Dostları ilə paylaş: |