İKİNCİ DELİL:
Hz. Peygamber (s.a.a) bazı yerlerde Allah’tan başkasına yemin etmiştir. O yerler şunlardır:
1) - Sahih-i Müslimin hadisidir:80
- Bir şahıs Peygamberin huzuruna gelip şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü hangi sadakanın mükafatı daha fazladır?” Şöyle buyurdu: Andolsun tenbih olduğun babana (en fazla mükafatı olan sadaka) sağlam olup ona hırslı olduğunda, fakirlikten korktuğunda ve gelecekte yaşamak düşüncesinde olduğunda vereceğin sadakadır.”
2) - Sahih-i Müslim’den yine diğer bir hadis:81
“Necd” ehlinden olan birisi peygamberin huzuruna geldi. İslam’dan sordu. Peygamber: İslam sütunları aşağıdaki şeylerdir diye buyurdu:
A) - Gece gündüz de beş namaz. Necd’li bundan başkada namaz var mıdır? diye sordu. “Hayır nafile olanlar hariç” diye buyurdu.
B) - Ramazan ayının orucu. Adam ondan başka oruç var mıdır? diye sordu. “Hayır ancak nafile olanlar vardır” diye cevap verdi.
C) - Zekat. Adam: “Diğer zekat da var mıdır ?” diye sordu. “Hayır nafile olarak vardır” diye buyurdu.
Adam peygamberin huzurundan ayrıldığında şöyle söylüyordu:”Allah’a andolsun, ne artırırım ve nede eksiltirim. Peygamber şöyle buyurdu: “Onun babasına and olsun ki şayet doğru söylüyorsa necat bulacaktır. Ama doğru söylüyorsa, and olsun babasına cennete girecektir.”
3 - AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİNDEN BİR HADİS82
- Ömrüme yemin ederim ki marufu emredip, münkerden nehyetmek, susmaktan daha iyidir.
Bu konuda diğer hadislerde de naklolunmuştur, fakat onların teker teker nakledilmesi uzayabilir.83
İslam eğitiminin en üstün örneklerinden biri olan “Ali b. Ebi Talip (a.s), kendi hutbe, mektup ve sözlerinde, mütaaddıt defalar kendi canına yemin etmiştir.”84 Birinci halife de yine kendi sözlerinde muhatabı olan şahsın babasına yemin etmiştir.85
DÖRT MEZHEP VE ALLAH’TAN BAŞKASINA YEMİN ETMEK
Vehhabilerin delillerini araştırmadan önce dört mezhep önderlerinin fetvalarını öğrenmemiz gerekir.86
Hanefilerin itikadına göre, “andolsun babana ve hayatına” gibi olan yeminler mekruhtur.
Şafiilerin itikadına göre, Allah’tan başkasına yapılan yeminler, tazim cihetiyle, şirk unvanı ile olmazsa mekruhtur.
Malikiler şöyle itikat ediyorlar: Peygamber ve Kabe gibi büyük ve mukaddes şeylere yemin etmek hususunda iki tür görüş vardır:Mekruh ve haram; meşhur olanı haram oluşudur.
“Hambeliler ise, şöyle inanıyorlar: Allah’tan ve onun sıfatlarından gayrisine yemin etmek haramdır. O yeminler Peygambere veya evliyadan birisine yapılmış olsa dahi.
Bu fetvaların tümü, Kur’an naslarının, Peygamber ve evliyaların sünnetlerinin mukabilinde yapılan bir çeşit içtihattır. Ehli-sünnet nezdinde içtihat kapısının kapalı oluşundan dolayı, onlarla hem asır olan alimlerin, onların fetvalarına tabi olmaktan başka çareleri bulunmamaktaydı.
Bunlardan vazgeçsek dahi, “Ketelani” “irşad-üs Sari c. 9, s, 358”de İmam-i Malik’ten mekruh olduğuna dair olan sözünü nakletmiştir. Ve yine böyle bir yeminin haram olduğuna dair fetvanın “Hambelilere” nispet edildiğinin kesin olduğu konusunu bir kenara bırakabiliriz. Zira “İbn-i Kadame” Hanbeli fıkıh esaslarını ihya etmek gayesiyle yazmış olduğu “El-Muğni” kitabında, şöyle diyor: “Bizim ashabımızdan bir bölümü Peygambere yapılan yemin, bozulduğunda kefaret gerektiren yeminlerdendir.” Ahmet’ten şöyle söylediği nakledilmiştir: “Kim Allah Resulünün hakkına yemin eder, sonrada yeminini bozarsa, keffareti vardır. Zira Peygamberin hakkı, şahadet sütunlarından birisidir. Buna göre de, ona yemin etmek, Allah’a yemin etmek olur ve her ikisinin de (bozulduğunda keffareti vardır)87
Buraya kadar naklettiğimiz sözlerden şöyle anlaşılıyor. Dört mezhep imamlarından hiç birisi kat’i bir şekilde o tür yeminin haram olduğuna dair fetva vermemişlerdir.
Dört mezhep fakihlerinin görüşlerini öğrendikten sonra, Vehhabilerin ellerinde koz olarak kullandıkları ve o hadislerle de kanlar akıtıp88 ve milyonlarca Müslümanlara küfür kusan okların hedefine aldıkları o iki hadisi araştırmaya koyulacağız. ...89
- “Allah Resulü Ömer’in kendi babasının canına yemin ettiğini duydu. Şöyle buyurdu: Allah sizleri babanıza yemin etmekten nehyetmiştir. Kim yemin etmek istese Allah’a yemin etsin veya sussun.”
BİRİNCİSİ: Babaların canlarına yemin etmekten nehyin nedeni, onlarının çoğunun babalarının müşrik veya putperest olmalarından dolayıydı. Bu tür şahıslarında, kendilerine yemin edilecek derecede değer, ihtiram ve kutsallıkları yoktur. Nitekim bazı hadislerde şöyle nakledilmiştir: “Ne babalara ve ne de Tağut’a (Arap putları) yemin etmeyiniz.”90
İKİNCİSİ: Babaya yemin etmeyi nehyetmekten maksat, şahitlik ve dava makamında yapılan yemindir. Zira, İslam alimleri dava esnasında Allah’a ve onun zatına işaret eden sıfatına yeminden başka diğer yeminlerin kafi olmadığına dair görüş birliği içerisindedirler.
Bu kadar açık karinelere dikkatle, Peygamberin evliya ve ilahi enbiya gibi mukaddes şeylere yemin etmeyi nehyettiğini söylemek mümkün müdür? Oysaki Peygamberin nehyi, özel bir durum için olmuştur.
İKİNCİ HADİS:...
-Bir şahıs Ömer’in oğlunun yanına geldi ve: “Ben Kabe’ye yenim ediyorum” diye söyledi. Ömer’in oğlu şöyle dedi: “Kebenin Rabbine yemin et” zira Ömer babasına yemin ederken Allah’ın Resulü şöyle buyurdu: “Babana yemin etme, zira kim Allah gayrisine yemin ederse, Allah’a eş koşmuş olur.”
CEVAP:
Daha önce sözünü ettiğimiz Allah’tan başkasına yemin etmenin caiz olduğuyla ilgili delilleri göz önünde tutarak, bu hadisin daha uygun bir şekilde beyan edilmesi gerekir. Şöyle ki:
Bu hadis üç bölümden teşkil bulmuştur:
1- Biri Ömer’in oğlunun yanına geldi ve Kabe’ye yemin etmek istedi, fakat Ömer’in oğlu onu bu yeminden engelledi.
2- Ömer Peygamberin yanında babası (Hattab’a) yemin ediyordu, Peygamberde onu, böyle bir yeminden engelledi ve: “Allah’tan başkasına yemin etmek şirk unsurudur” diye söyledi.
3- Peygamberin müşrike (Hattab’a) yemin etme hususunda buyurduğu: “Allah’tan başkasına yemin eden, Allah’a şirk koşmuş olur.” Sözü hakkında Ömer’in oğlunun içtihadı daha da genişledi ve hatta Kabe gibi mukaddes yerlere yemin etmeyi dahi peygamberin o sözünün içerisine dahil etti.
Bu konuda bu hadis ile Peygamber ve diğerlerinin çekinmeksizin Allah’tan başkasına yemin ettiklerini belirten orta yolu şöyledir: Peygamberi “Allah’tan başkasına yemin eden Ona şirk koşmuş olur” sözü yemin edilenin müşrik olmasıyla sınırlıdır; Müslüman veya Kur’an, Kabe ve peygamberler gibi mukaddes şeyleri kapsamamaktadır. Peygamberin bu sözünden geniş kapsamlı bir mana anlayan Ömer oğlunun içtihadı, sadece kendisini alakadar eder başkasını değil.
“Müşrik babaya” yemin etmenin şirk olmasının nedeni bu tür yeminin görünüşte onların yol ve gidişatını tasdik etmek olsa gerek.
Hadis için düşünülecek tahlillerden birisi budur. O hatanın temeli de Ömer, oğlunun içtihadıdır. Ömer’in oğlu müşrike yemin etme mevzusunda gelen hadisten, çok geniş ve daha kapsamlı bir anlam çıkartmış ve hatta o hadisin anlamını mukaddesata dahi tatbik etmiştir.
Bu konuda diğer bir tahlilimiz daha vardır. Bu tahlil birinci tahlilden hem daha açık ve hem daha nettir. Şimdi onu açıklayalım.
İKİNCİ TAHLİL:
Hz. Peygamber (s.a.a)’in: ... “Kim Allah’tan başkasına yemin ederse, ona eş koşmuş olur” sözü “ Lat ve Uzza” gibi Tağutlara-putlara yemin etmek konusuyla ilgilidir, Müşrik babaya yemin etmeyle ilgili değildir. Kabe gibi mukaddes şeylere yemin etmek o sözün kapsamı dışındadır. İbn-i Ömer’in içtihadı, putlarla ilgili bu konunun (müşrik ve Kabe’ye yemin gibi) iki hususa tatbik etmiştir. Onun içtihadı öyle yapmazsa, Peygamberin sözünde bu kadar geniş anlam mevcut olmazdı. Bu sözümüzün kanıtı da, Peygamberin diğer bir hadsinde şöyle buyurmasıdır. ...91
-“Kim yemin ederse, yemininde Lat ve Uzza’ya yemin olsun derse derhal La İlahe İllallah demelidir.”
Bu hadis, cahiliyyet döneminin kalıntılarının, hala Müslümanların zihnin de var olduğunu, yer yer eski adetleri üzere putlara yemin ettiklerini belirtmektedir. Peygamber (s.a.a) bu kötü amelin önünü alabilmek için o cümleyi kulli olarak buyurmuştur. Fakat Ömer’in oğlu o sözü, hem müşrik babaya ve hem de mukaddes şeylere yemin etmeye yorumlayıp tatbik etmiştir.
Peygamberin ne mukaddes şeyleri ve ne de müşrik babaya yemin etmeyi kapsamadığını ve Ömer’in oğlunun Peygamberin sözünü iki hususla ve hatta Ömer’in babasına yemin etmesiyle cem ettiğini kanıtlayan delil şudur:
1- İmam-ı Hanbeli Müsned’de c. 2, s. 34’te, ikinci hadisi, öyle bir şekilde naklediyor ki, hadisin o şekilde nakledilmesi Ömer’in oğlu tarafından yorumlandığını belirtiyor:
İşte hadisin metni: ...
-“Ömer babasına yemin ediyordu, Peygamber onu nehyetti ve şöyle buyurdu: “Kim Allah’tan başkasına yemin ederse, şirk koşmuş olur.”
Gördüğünüz gibi “men helef...” cümlesi, “atıf vav’i veya fa’ı” olmamak söylenmiştir. Şayet ikinci hadis, babaya yemin etmek hadisinin devamı (ilavesi) olsaydı, ikinci hadisin atıf harfiyle gelmesi gerekirdi.
Yine aynı müellif Müsnedin de c. 2, s, 67’de “men halefe” hadisini, Ömer’in yemin etme hadisesi ile bağlantı kurmadan, müstakil bir şekilde nakletmiştir. Ve şöyle demiştir: ...
-Kim Allah’tan başkasına yemin etse, o kimse bu husus da uygunsuz söz söylemiştir. Veya Peygamber onun hakkında kırıcı söz söylemiştir. Örneğin: “Şirk koşmuştur” gibi söz söylemiştir.
Dostları ilə paylaş: |