TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: I, İçtima Senesi: 1, C. 1, Üçüncü Basılış, Ankara, 1959, s. 38-40. Ayrıca Bkz., Türkiye Büyük Millet Meclisi Kavânin Mecmuâsı, C. I, Ankara, 1925, Kanun No: 1, s. 1; Düstur, 3. Tertip, C. I, Başvekâlet Müdevvenat Müdüriyeti, İstanbul, 1929, Kanun No: 1, s. 1.
2 Tevfik Bıyıklıoğlu, “Birinci TBMM’nin Hukukî Statüsü ve İhtilâlci Karakteri”, Belleten, XXIV/96, (1960), s. 651.
3 ZC, D. I, C. I, s. 8-30.
4 Tarık Zafer Tunaya, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin Kuruluşu ve Siyasi Karakteri”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, XXII/3-4, (1956), s. 232-234. Bu teklifin tam metni için bkz. ZC. D. I, C. I, s. 30-32.; Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C. I-III, 4. Baskı, Ankara, 1989, C. I, s. 60-63. Atatürk “Nutuk”ta hükümetin teşkili hakkındaki teklifini şu şekilde özetlemiştir:
“1- Hükümet teşkili zaruridir.
“2- Muvakkat kaydıyla bir hükümet reisi tanımak veya bir padişah kaymakamı ihdas etmek kabili tecviz değildir.
“3- Mecliste mütekâsif irade-i milliyeyi, bilfiil mukadderatı vatana vâzı’ül-yed tanımak umde-i esasiyedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin fevkinde bir kuvvet mevcut değildir.
“4- Türkiye Büyük Millet Meclisi teşriî ve icraî salâhiyetleri câmidir.
Hatıra: Padişah ve halife, cebir ve ikrâhtan âzâde olduğu zaman, Meclis’in tanzim edeceği esasat-ı kanuniye dairesinde vaziyetini alır. (Kemal Atatürk, Nutuk, II, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, On dördüncü Basılış, İstanbul, 1981, s. 438).
5 Teklifteki bu fikir, 1876 Kanun-ı Esâsi’nin kabul ettiği Padişahın sorumsuzluğu prensibine karşı bir reaksiyon ifadesi sayılabilir. Böylece Meclisin üstünlüğü, Meclis Hükümeti Sistemi’nin temel unsuru olarak, sağlanmak yoluna gidilmiştir (Tunaya, “TBMM Hükümeti’nin Kuruluşu ve Siyasi Karakteri”, s. 233).
6 Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye’ye şükran ve minnetlerini belirtmek ve yaptıkları hizmetlerden dolayı teşekkür etmek için mebuslar tarafından dört ayrı önerge verilmiştir. (ZC., D. I, C. 1, s. 32-33.)
7 ZC., D. I, C. 1, s. 35.
8 ZC., D. I, C. 1, s. 36-37.
9 ZC., D. I, C. 1, s. 37; Düstur, 3. Tertip, C. 1, Karar No: 5, s. 2.
10 Bıyıklıoğlu, “Birinci TBMM’nin Hukukî Statüsü ve İhtilâlci Karakteri”, s. 651.
11 Tahsin Bekir Balta, Türkiye’de Yürütme Kudreti, Ankara, 1960, s. 9.
Gerçi 1924 Anayasamız da Meclis Hükümeti Sistemi’ni çok andırmaktadır. Ancak, tamamen bu rejimin karakteristik vasıflarını ihtiva etmeyip, ondan muayyen ve mahdut ölçüde ayrılmakta ve Parlamenter Sisteme yaklaşmaktadır. (A. Selçuk Özçelik, “Yeni Anayasamız Muvacehesinde Yasama ve Yürütme Organlarının Münasebetleri Hakkında Bazı Düşünceler”, İÜHFM., XXVII/I-4, (1962), s. 35).
12 KM., C. 1, Kanun No: 85, (Madde 2-3).
13 Mümtaz Soysal, Dış Politika ve Parlamento, Ankara, 1964, s. 78.
14 Balta, Türkiye’de Yürütme Kudreti, s. 10-11.
15 Atatürk, Nutuk, C. II, s. 438.
16 ZC., D. I, C. 4, s. 436-437.
Mustafa Kemal Paşa, kuvvetler ayrılığı sistemini eleştirirken, bu arada Jean Jacques Rousseau’yu da zikreder. Ve Rousseau’yu kastederek, “Çok ve çok istinat ettiğimiz ve nazariyenin ıstırap ve cinnetten örülü bir dimağın ürünü olduğunu belirtir.” Mustafa Kemal’in bu sözlerinde, Rousseau’nun kuvvetler birliği veya ayrılığı yanlısı olup olmadığı hakkında bir açıklık yoktur. Rousseau kuvvetler ayrılığı teorisini kabul etmediğine göre, burada bir yanlışlık olabilir (Tarık Zafer Tunaya, “Hakimiyet-i Siyasiye ve Milli Egemenlik: Türkiye’de Siyasal Rejimin Meşruluğunun Dayandığı Temeller”, Türk Siyasal Hayatının Gelişimi, Editörler: Ersin Kalaycıoğlu, A. Yaşar, Sarıbay, İstanbul, 1986, s. 219.)
17 Nitekim, Mustafa Kemal’in sağlığında Türkiye Büyük Millet Meclisi, 12 Nisan 1934 tarihli ve 803 sayılı kararıyla yasama ve yürütme ayrımını kabul etmiştir (Düstur, 3. Tertip, C. 15, s. 353).
18 Tunaya, “Bağımsız Türkiye Kurucusu TBMM Hükümeti’nin 50. Yıldönümünde”, s. 38.
19 Büyük Millet Meclisi’nin uygulandığı Meclis Hükümeti sistemi ile Fransa ve İsviçre’de uygulanan Meclis Hükümeti sisteminin karşılaştırılması hakkında bkz. Mitat, “Türkiye Cumhuriyeti’nde Hukuk-i Esasiye Hareketi (1920-1929)”, İÜHFM., S. 6, (Teşrin-i sâni-Kanun-ı Evvel 1928), s. 16-26.
20 Mustafa Kemal Paşa, 1 Aralık 1921’de, Meclis’te yaptığı konuşmada, “Hükümet şeklimiz nedir?” sorusuna şu cevabı vermektedir: “Efendiler bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir, sosyalist bir hükümet değildir ve hakikaten kitaplarda mevcut olan hükümetlerin, mahiyyet-i ilmiyesi itibarıyla, hiçbirine benzemeyen bir hükümettir. Fakat hakimiyet-i milliyeyi, irâde-i milliyeyi yegane tecelli ettiren bir hükümettir, bu mahiyette bir hükümettir. İlmî, içtimai noktasından bizim hükümetimizi ifade etmek lazım gelirse; Halk Hükümeti” deriz.
Mustafa Kemal Paşa, “Hangi medeni ülkedeki hükümet şekline benzemektedir?” sorusuna ise (yine aynı konuşmada), şu cevabı vermektedir: “Ne yapalım ki demokrasiye benziyormuş, sosyalizme benzemiyormuş, hiçbir şeye benzemiyormuş. Efendiler, biz benzememekle iftihar etmeliyiz. Çünkü biz bize benziyoruz, Efendiler.” (ZC., D. I, C. 14, s. 428). Mustafa Kemal Paşa, 16/17 Ocak 1923’te İstanbul gazetecileriyle yaptığı İzmit Kasrı Mülakatı’nda, Büyük Millet Meclisi’ni Fransız Konvansiyonuna benzetmenin, onunla mukayese etmenin hatalı olduğunu belirterek, bu düşünceye katılmadığını açıklamış ve Cumhuriyet rejiminin ise şimdilik mevzû-i bahis olamayacağını söylemiştir (Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 Eskişehir-İzmit Konuşmaları, Yayına Hazırlayan: Arı İnan), Ankara, 1982, s. 56-57.
Ayrıca Mustafa Kemal Paşa, 19 Ocak 1923’te İzmit Sineması’nda halka yaptığı konuşmada, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hükümet şekli hakkında şunları söylemektedir: Efendiler! Artık bizim hükümetimiz bir hükümet-i müstebide değildir. Bir hükümet-i mutlaka veya
meşrûta da değildir. Bizim hükümetimiz Fransız veya Amerika Cumhuriyetlerine de benzemez. Bizim hükümetimiz bir halk hükümetidir. Tam bir Şûrâ hükümetidir. Yeni Türkiye Devleti’nde saltanat millettedir.” (Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Eskişehir-İzmit Konuşmaları, s. 97).
21 Hüseyin Nail Kubalı, Anayasa Hukuku Dersleri, İstanbul, 1969, s. 291.
22 Prezidansiyel Sistem “İcrânın üstünlüğünü sağlayan” sisteme denilmektedir (Tunaya, “TBMM Hükümeti’nin Kuruluşu ve Siyasi Karakteri”, s. 227.)
23 Tunaya, “Bağımsız Türkiye Kurucusu TBMM Hükümeti’nin 50. Yıldönümünde”, s. 38.
24 Kemal Dal, Anayasa Hukuku Temel Kuralları, Ankara, 1973, s. 119.
25 Kubalı, Anayasa Hukuku Dersleri, s. 292.
26 Dal, Anayasa Hukuku Temel Kuralları, s. 119-120.
27 Kubalı, Anayasa Hukuku Dersleri, s. 292.
28 Kubalı, Anayasa Hukuku Dersleri, s. 293.
29 Kubalı, Anayasa Hukuku Dersleri, s. 293.
30 Dal, Anayasa Hukuku Temel Kuralları, s. 120.
31 ZC., D. I, C. 1, s. 52-58; Ayrıca bakınız. Yavuz Aslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin Kuruluşu, Evreleri, Yetki ve Sorumluluğu, Ankara, 2001, s. 39-42.
32 ZC., D. I, C. 1, s. 58-61.
33 İlk tur oylama sonucu çoğunluk nisâbını dolduramayanların aldıkları oylar şöyledir:
İsmet Bey (Edirne) 42, Hakkı Behiç Bey (Denizli) 33, Adnan Bey (İstanbul) 27, Ferid Bey (Çorum) 24, Hamdullah Suhpi Bey (Antalya) 23 oy almışlardır. İkinci tur oylama, en çok oy alan bu altı kişi arasında yapılacaktır (ZC., Devre: I, C. I, s. 58-59).
34 Fevzi Paşa, bu tarihte henüz Ankara’ya gelmemiştir. 27 Nisan 1920’-de Ankara’ya gelerek, Kozan Mebusu olarak Meclise katılacaktır (Atatürk’ün Telgraf, Tamim ve Beyannameleri, C. IV, TİTE Yayınları, Ankara, 1964, s. 308.)
35 Düstûr, 3. Tertip, C. 1, s. 2-7.
36 26 Nisan 1920 tarihinde, Mecliste okunan, Hakkı Behiç Bey’in istifa yazısı şudur:
Riyâset-i Celileye
Devlet-i Osmaniye tarihinin en vahim bir devrinde icrâ mevkiinden deruhde-i mes’uliyet ederek ifâ-yı vazife edebilmek ancak milletin ârâ-yı umumiyesini teksif etmiş olan Meclis-i Alilerinin samimi ve ciddi bir itimâdı ile mümkün olabilir. Çünkü şeref-i manevisinden başka hiçbir cazibe-i maddiyesi olmayan icrâ mevkilerinin gerek tarihi millimizde manen ve vicdanen marûz bulunduğu mes’uliyyet ancak böyle kavi ve samimi itimad ile kabil-i iktihamdır. Dünkü intihâbatın esna-yı icrâsında görülen teşettüt-ü ârâ henüz Heyet-i İcrâiye hakkında bu kadar derin ve samimi bir itimadın Meclis-i Alilerinde cay-gîr bulunmadığı kanaatini âcizlerine verdi; bu şerâit içinde ve pek zaif gördüm bir ekseriyet-i izâfiyyenin itimâd
ile deruhde-i mes’uliyyette mazûr görülmekliğimi Heyet-i Muhteremeden istirham ederim, efendim.
Hakkı Behiç
(ZC, D. I, C. I, s. 84-85).
37 ZC., D. I, C. 1, s. 85.
38 İhsan Ezherli, Türkiye Büyük Millet Meclisi (1920-1986), Ankara, 1986, s. 38; Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet, s. 170; Tunaya, TBMM Hükümeti’nin Kuruluşu ve Siyasi Karakteri”, s. 235. Bıyıklıoğlu, “Birinci TBMM’nin Hukuki Statüsü ve İhtilâlci Karakteri”, s. 653; Aslan, TBMM Hükümeti, s. 42-43.
39 KM., C. 1, Kanun No: 3, s. 4; Düstur, 3. Tertip, C. 1, Kanun No: 3, s. 6; Ceride-i Resmiye ile neşir ve ilânı: 7 Şubat 1337 (1921).
40 ZC., D. I, C. 1, s. 196-197. Bu arada oturuma başkanlık eden Celâleddin Arif Bey, Erkân-ı Harbiye Umûmiye Riyâseti’ne daha önce İsmet Bey’in seçildiğini belirterek onu liste dışı bırakmak, yani seçimsiz İcrâ Vekilleri Hey’eti’ne dahil etmek istemiş, fakat bu durum Meclisçe kabul edilmeyerek, Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Riyâseti içinde seçim yapılması kararlaştırılmıştır.
41 ZC., D. I, C. 1, s. 197-198.
42 Bu tur oylamada, Maliye Vekilliği için Hakkı Behiç Bey (Denizli) 65 oy, Ferid Bey (Çorum) 45 oy almıştır. Maârif Vekilliği için Hamdullah Suphi Bey (Antalya) 60 oy, Dr. Rıza Nur Bey (Sinop) 43 oy almışlardır. Vekil seçilebilmek için ise mutlak çoğunluk olan 69 oyu almak gerekiyordu (ZC., D. I, C. 1, s. 198).
43 İkinci tur oylamada, ilk tur oylamada en çok oy alan, Maliye Vekâleti için Hakkı Behiç Bey ve Ferid Bey, Maârif Vekâleti için Hamdullah Suphi Bey ve Dr. Rıza Nur Bey aday gösterilmiş (ilk tur oylamada en çok oy alan kişiler usûl gereğince aday gösterilirdi), yapılan oylama sonucunda Maliye Vekilliği için Hakkı Behiç Bey 64 oy, Ferid Bey 57 oy almış, Maârif Vekilliği için ise Hamdullah Suphi Bey 66 oy, Dr. Rıza Nur Bey 42 oy almışlardır (ZC., D. I, C. 1, s. 198).
44 ZC., D. I, C. 1, s. 202-203.
45 4 Mayıs günü yapılan oylamadan önce, Maliye Vekilliği için Hakkı Behiç Bey ile birlikte aday olan Ferid Bey söz alarak, bu vekâlete Hakkı Behiç Bey’in daha uygun olduğunu belirterek, kendisine verilen oyların Hakkı Behiç Bey’e verilmesini istemiş ve bu durum Hakkı Behiç Bey’in Maliye Vekili seçilmesinde büyük bir etken olmuştur.
46 Vekillerin seçiminde, Maarif Vekilliğine seçilen Rıza Nur Bey’in durumu oldukça ilgi çekici olmuştur. 4 Mayıs’ta yapılan oylamada 64 salt çoğunluğa karşı 65 oy alan Rıza Nur Bey Maârif Vekili seçilmişti. Durumu öğrenen Rıza Nur Bey hemen Meclise gelip söz alarak kürsüye çıkmış, oylamanın üç kere yapılması zorunluluğunda kalınmasının kendisi hakkında bir tereddüdün ifadesi olduğunu, son oylamada aldığı oy sayısının da bu kanıyı pekiştirdiğini, salt çoğunluktan bir tek sayı fazla olan zayıf güven oyunun anlamlı olduğunu, bu durumda seçimi kazananlara düşen görevin istifa etmek olduğunu, parlamenter düzenin bunu gerektirdiğini anlatarak istifa etmiş ve adaylıkta rakibi olan Hamdullah Suphi Bey’i överek “Hamdullah Suphi Bey gerçekten bu işe yeterli ve lâyıktır. Onu tavsiye ederim” demiştir. Hamdullah Suphi Bey ise, oylama sonucunun böyle oluşunun oyların iki adaya dağılmasından ileri geldiğini, yoksa Rıza Nur Bey”in çok daha fazla oya lâyık olduğunu belirterek “Memleketimizdeki siyasi hayatta gerçekten iyi ün yapmış ve yurt severliğini ispatlamış olan bu arkadaşımıza karşı Yüksek Meclisimize düşen görev vardır. Bu da ona büyük bir çoğunlukla güven göstermektir” demiş, Meclis Reisi de Hamdullah Suphi Bey’in bu isteğini oya koymuş ve “Kabul, oybirliği ile kabul, yaşasın birlik” sesleri arasında, Rıza Nur Bey’e oybirliği ile güven gösterildiğini açıklamış, O da bu durum karşısında vekillik görevini kabullenmiştir. (Mahmut Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet, Ankara, 1970, s. 171-172).
47 Mustafa Kemal Paşa Mecliste 24 Nisan 1920’de kabul edilen karar gereğince, İcrâ Vekilleri Hey’eti’nin başkanı olmuştu (Meclis Reisi olması dolayısıyla).
48 Faik Reşit Unat, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin Kuruluşuna Ait Bazı Belgeler”, Tarih Vesikaları Dergisi, I/6, (Nisan 1942), s. 404. Faik Reşit Unat, yukarıda belirttiğim makalesinde bu genelgenin hangi makamlara tebliğ edildiği hakkında şu dipnotu düşmektedir: “Bu tamimin hangi makamlara tebliğ olunduğu hakkında dosyasında sarih bir kayda rastlanmamıştır. Yalnız takriben bir ay sonra (8 Haziran 1920 tarihinde), TBMM Riyâsetinden telgrafla yapılan 13 numaralı bir tamim müsveddesinde Ankara’dan gayri yerlerin aşağıdaki şekilde tespit edilen listesine bakılarak ilk devrede, Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin hakimiyet sınırları dahilinde bulunan yerlerin nereleri olduğu şu suretle görülmektedir: Edirne, Bursa, Erzurum, Bitlis, Trabzon, Sivas, Diyarbekir, Elâziz, Kastamonu, Konya vilayetleriyle Edirne’de birinci, Bursa’da on dördüncü, Erzurum’da onbeşinci, Sivas’da üçüncü, Diyarbekir’de onüçüncü, Konya’da on ikinci Kolordu Kumandanlıklarına Erzincan, Canik, Ayıntap, Maraş, Urfa, Kayseri, Niğde, İçel, Teke (Denizli-Nazilli), Menteşe, Afyon, Karahi
sarı, Eskişehir, Kütahya, Karesi, Kal’a-i Sultaniye, İzmit, Bolu, Çatalca Mutasarrıflıklarına, Yozgat, Kütahya, Edirne, Gelibolu, kfurdağ, Kırıkkilise İstinaf Müdde-i umumîliklerine (Unat, “TBMM Hükümeti’nin Kuruluşuna Ait Bazı Belgeler”, s. 404).
49 Unat, “TBMM Hükümeti’nin Kuruluşuna Ait Bazı Belgeler”, s. 404.
50 Heyet-i Temsiliye Erzurum Kongresi’nde kurulmuş (Heyet-i Temsiliye’nin teşkil edilmesi hakkında bkz. Dursun Ali Akbulut, “Hey’et-i Temsiliye Nasıl Teşekkül Etti?”, Atatürk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Dergisi, I/4, (Mart 1990), 44-55) ve Sivas Kongresi’nde takviye edilerek [Bkz. Atatürk, Nutuk, C. III (Vesikalar), Vesika No: 94, s. 993-996]. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışına kadar Anadolu’da bir hükümet gibi görev yapmıştır.
51 Tunaya, ”TBMM Hükümeti’nin Kuruluşu ve Siyasi Karakteri”, s. 237.
52 Hakimiyet-i Milliye, 5 Mayıs 1336 (1920), Numro: 27. 5 Mayıs tarihli Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, İcrâ Vekilleri seçim kanunu ve kurulan İcrâ Vekilleri Heyeti’nin listesini verdikten sonra bu durumu şu şekilde memlekete duyuruyordu: “Yeni İcrâ Heyeti ifâ-yı vazifeye başlamıştır. Bu hayırlı teşebbüsâttan çok feyizli semerâtın iktitâf edileceğini göstermiş, tekâmül ve inkişâfımız için beslenen vatanperverane emel ve ümitler bu suretle bir kat daha kuvvetlenmiştir.
53 Hakimiyet-i Milliye, 9 Mayıs 1336 (1920), Numro: 28. Gazete o günkü toplantı ile ilgili ayrıntılı bir haber vermektedir. İcrâ Vekilleri Heyeti’nin kendi aralarında yaptıkları toplantılarda tutanakta tutulmamaktadır. Bu yüzden o günkü ilk toplantıda nelerden bahsedildiğine dair bilgiyi, ancak o gün toplantıda bulunanların naklettiklerinden öğrenebiliriz. 5 Mayıs günlü ilk Vekiller Heyeti toplantısına katılanlardan biri de Yusuf Kemal Bey’dir. Yusuf Kemal Bey, bu ilk toplantı hakkında şu bilgileri vermektedir: “Mayıs’ın beşinde Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığı altında ilk İcrâ Vekilleri toplantısı yapıldı. Mustafa Kemal Paşa Mecliste yaptığı gibi bu toplantıda da Heyet-i Temsiliye’nin icrâ kabilinden yaptığı işleri anlattı ve vazifenin artık İcrâ Vekilleri Heyeti’ne ait olduğunu söyleyerek bir nevi hesap verme ve devir yaptı.” Yusuf Kemal Bey, daha sonra toplantıda Rusya ile ilişkilerimiz ve Rusya’ya bir heyet gönderilmesi konusunun ele alındığını belirtmektedir (Yusuf Kemal Tengirşek, Vatan Hizmetinde, Ankara, 1981, s. 140-141).
54 ZC., D. I, C. 1, s. 241-243.
55 Tunaya, “TBMM Hükümeti’nin Kuruluşu ve Siyasi Karakteri”, s. 236.
56 Tunaya, “TBMM Hükümeti’nin Kuruluşu ve Siyasi Karakteri”, s. 237.
57 Görüşmeler hakkında geniş bilgi için bkz. ZC., D. I, C. 1, s. 244-246.
58 Madde 2. İcrâ Vekilleri Millet Meclisi Reisi’nin Meclis azalarından göstereceği namzetler meyanından ekseriyet-i mutlaka ile intihâb olunurlar (ZC., D. I, C. 5, s. 259).
59 KM., D. I, C. I, Kanun No: 47, s. 51; Düstur, 3 Tertip, C. 1, Kanun No: 47, s. 123.
60 Damar Arıkoğlu, hatıratında, bu kanunla Büyük Millet Meclisi Reisi’ne vekil seçiminde “iki namzed” gösterme yetkisi verildiğini belirtmektedir. Fakat yukarıda da görüldüğü gibi kanunda böyle bir kayıt yoktur ve uygulamada da iki kişiden fazla aday gösterildiği de olmuştur (Damar Arıkoğlu, Hatıralarım, s. 284; ZC., D. I, C. 10, s. 318).
61 Büyük Millet Meclisi’nin 85 nolu kanunu olan Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu için bkz. KM., D. I, C. I, Kanun No: 85, s. 89-91; Düstur, 3. Tertip, C. 2, Kanun No: 85, s. 196-199. Suna Kili-Şeref Gözübüyük, Türk Anayasa Metinleri, Ankara, 1985, s. 91-94.
62 Bilindiği gibi anayasa, devlet iktidarının kuruluş ve işleyişini, idare edenlerin seçilme şeklini ve görev ve yetkilerini, toplum fertlerinin temel hak ve hürriyetlerinin idare edenler karşısında garanti altına alınmasını düzenleyen temel kuralların yasasıdır (Dal, Anayasa Hukuku Temel Kuralları, s. 64).
63 Recai Galip Okandan, “Milli Hâkimiyet, Milli İrâde Mefhumlarının ve Kuvvetler Birliği Sisteminin Esas Teşkilât Hukukumuza Girişi”, İÜHFM, XXVII/1-4, (1962), s. 24-25.
64 İcrâ Vekilleri Suret-i İntihâbına Dair Kanun’un 2. Maddesi gereğince.
65 A. Selçuk Özçelik, “Yeni Anayasamız Muvacehesinde Yasama ve Yürütme Organlarının Münasebetleri Hakkında Bazı Düşünceler”, İÜHFM, XXVII/1-4, (1962), s. 34.
66 Özçelik, “Yeni Anayasamıs Muvacehesinde Yasama ve Yürütme Organlarının Münasebetleri Hakkında Bazı Düşünceler”, s. 35.
67 ZC., D. I, C. 7, s. 372-373. 24 Ocak 1921 tarihinde, Fevzi Paşa başkanlığında çalışmalarına başlayan İcrâ Vekilleri Heyeti’nde şu kişiler bulunmakta idi: Şer’iye Vekili: Mustafa Fehmi Efendi (Bursa), Dahiliye Vekili, Refet Bey (İzmir), Adliye Vekili: Celâleddin Arif Bey (Erzurum, Nâfıa Vekili: Ömer Lütfü Bey (Amasya), Hariciye Vekili: Bekir Sami Bey (Amasya), Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimâiye Vekili: Dr. Adnan Bey (İstanbul), İktisâd Vekili: Yusuf Kemal Bey (Kastamonu), Müdafaa-i Milliye Vekili: Fevzi Paşa (Kozan), Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekili: İsmet Bey (Edirne), Maliye Vekili: Ahmet Ferit Bey (İstanbul), Maarif Vekili: Hamdullah Suphi Bey (Antalya).
68 ZC., D. I, C. 10, s. 301-302.
69 ZC., D. I, C. 10, s. 304-306. Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye ve Hariciye Vekilleri, bu tarihte, istifa etmemişlerdir.
70 ZC., D. I, C. 10, s. 305. Bu tarihte Maliye Vekili Ahmed Ferid Bey’dir.
71 ZC., D. I, C. 10, s. 305-306.
72 2 Mayıs 1920 tarihli, İcrâ Vekilleri Suret-i İntihâbına Dair Kanunun İkinci Maddesi ve Teşkilât-ı Esâsiye Kanununun Sekizinci Maddesi.
73 Daha önce meydana gelen vekil istifalarında, Mecliste, istifanın reddi veya kabulü hakkında oylamaya gidilmiştir.
74 ZC., D. I, C. 10, s. 305-307.
75 4 Kasım 1920’de kabul edilen İcrâ Vekilleri Seçim Kanununun ikinci maddesini muadil kanun gereğince.
76 ZC., D. I, C. 10, s. 318.
77 ZC., D. I, C. 10, s. 319.
78 ZC., D. I, C. 10, s. 320.
79 Bu arada, Heyet-i Vekile seçilip görevine başladığı gün (19 Mayıs 1921), Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Reîs Vekilliği’ne Fevzi Paşa’yı atamıştır. Ancak bu atama 28 Mayıs 1921’de Hükümetin Meclisin yetkilerini gasbettiği gerekçesiyle, Meclis tarafından ret edilmiştir. (ZC., D. I, C. 10, s. 327-328).
80 Bekir Sami Bey’in Londra’da yaptığı gizli anlaşmalar için bkz. Salâhi R. Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, II, Ankara, 1986, s. 132-140.
81 Bekir Sami Bey’in 12 Mayıs 1921’de Meclisin gizli oturumunda görüşülüp kabul edilen istifa yazısı şudur:
Heyet-i Vekile Riyâset-i Celilesine,
Muhterem Reîs Paşa Hazretleri
Gerek aktetmiş olduğum itilâfnâmeler ve gerek siyaset-i hariciyemizde Heyet-i Vekile ile bendeleri arasında bariz bir surette ihtilâf-ı içtihâd hâsıl olmuştur. Şu şerâit dahilinde bendelerinin Hari ciye Vekâleti gibi siyaset-i umûmiyenin nâzımı olması icabeden bir makamda kalması câlib-i mahâzîr olduğundan Vekâlet-i Hariciye’den istifamın kabul buyurulmasını talep ve rica eylerim efendim.
Hariciye Vekili
Bekir Sami
(GCZ, D. I, C. 2, s. 72-78)
82 ZC., D. I, C. 10, s. 296, 300-301. Yusuf Kemal Bey hatıratında, Hariciye Vekili seçildiğini Gümüşhane’den geçerken aldığı bir telgraftan öğrendiğini belirtmektedir. (Tengirşek, Vatan Hizmetinde, s. 230).
83 ZC., D. I, C. 10, s. 326.
84 Mahmut Goloğlu, Cumhuriyete Doğru, Ankara, 1971, s. 159. Meclis’teki bu görüş ayrılığının Meclis dışına da taştığını görmekteyiz. Bilhassa bu durum etkilerini Erzurum ve Trabzon’da göstermiş ve Erzurum’da Muhâfaza-i Mukaddesât Cem’iyyeti ismiyle bir cem’iyyet kurulmuştur. (Bu cem’iyyet hakkında bkz. Atatürk, Nutuk, II, s. 596-597; Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz, İstanbul, 1988, s. 931-947).
85 Atatürk, Nutuk, C. II, s. 595-596. Müdâfaa-i Hukuk Grubu 10 Mayıs 1921’den Nisan 1922’ye kadar 30 toplantı yapmıştır. Bu toplantıların tutanakları Esat Bey (Çınar) tarafından tutulmuş ve bu tutanakların ilk beş sahifesi Faik Reşit Unat tarafından yayınlanmıştır. (Faik Reşit Unat, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Birinci Devresinde Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Grubunun Kuruluşuna ve Çalışmalarına Ait Bazı Vesikalar”, TV, III/13, (1944), s. 1-15).
86 Hüseyin Avni Bey Meclisin 16 Mayıs 1921 tarihli oturumunda “Mecliste bulunan herkesin Misâk-ı Milli etrafında toplanmış olduğunu, böyle grup kurarak ayırım yapmanın tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini” ileri sürerek eleştiride bulunmuş ve birçok mebus tarafından da bu görüşü desteklenmiştir.
Grubun kurulması hakkında yapılan eleştirilere cevap veren Şerif Bey (Edirne), bu grubun kesin sınırlarla belirlenmediğini ve isteyen herkesin bu gruba girebileceğini belirten bir konuşma yapmıştır. Mustafa Kemal Paşa bu görüşmeler esnasında, Mecliste olmasına rağmen, bu eleştirilere cevap vermemiştir ( ZC., D. I, C. 10, s. 296-299).
87 Tarık Zafer Tunaya, İkinci Grubun, Temmuz 1922 tarihinde teşekkül ettiğini yazmakta ve buna mesnet olarak da Başkumandanlık Kanunu’nun üçüncü kez uzatılması görüşülmesi esnasında, grubun oluştuğunu söylemektedir (Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler (1859-1952), İstanbul, 1952, s. 537).
Damar Arıkoğlu ise kuruluş tarihini kesin olarak hatırlamadığını, ancak Malta Sürgünleri’nin Meclis’e katılması ile (Kasım 1921) İkinci Grubun vücûd bulduğunu belirtmektedir. (Arıkoğlu, Hatıralarım, s. 272.) Bu görüşler doğrultusunda İkinci Grubun 1921 yılı sonlarında kurulduğunu söyleyebiliriz.
88 Sebahattin Selek, Anadolu İhtilâli, II, Beşinci Baskı, İstanbul, 1981, s. 600.
89 ZC., D. I, C. 24, s. 438.
90 ZC., D. I, C. 14, s. 345.
91 ZC., D. I, C. 14, s. 345.
92 Arıkoğlu, Hatıralarım, s. 284-285.
93 Atatürk, Nutuk, II, s. 430.
94 ZC., D. I, C. 15, s. 3.
95 ZC., D. I, C. 21, s. 278.
96 ZC., D. I, C. 21, s. 281.
97 Görüşmelerin tam metni için bkz. ZC., D. I, C. 21, s. 282-308.
98 Mahmut Goloğlu, Cumhuriyete Doğru adlı eserinde, birinci maddenin kaldırılması için Hamdi Bey (Tokad), Mehmet Şükrü Bey (Afyon), Mustafa Bey (Dersim), Mazlum Baba (Denizli), Naim Bey (İçel), Selahattin Bey (Mersin) ve Hamdi Bey (Genç) tarafından önerge verildiğini yazmaktadır (Goloğlu,
Dostları ilə paylaş: |