Yenileşme Döneminde


Esas Teşkilât Hukuku, Türkiye



Yüklə 6,62 Mb.
səhifə24/52
tarix17.11.2018
ölçüsü6,62 Mb.
#83182
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   52
Esas Teşkilât Hukuku, Türkiye Siyasî Rejimi ve Anayasa Prensipleri, İstanbul 1960, s. 107.

3 Başgil, a.g.e., s. 108.

4 Yusuf Hikmet Bayur, Yeni Türkiye Devleti’nin Haricî Siyaseti, İstanbul 1934, s. 45.

5 Tarık Zafer Tunaya, Devrim Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük, İstanbul 1994, s. 181.

6 Paul Dumont, Mustafa Kemal, (Çev. Zeki Çelikkol), Ankara 1993, s. 35. Müellif, Heyet-i Temsiliye’nin İdare Heyeti’nde bulunan zevatı sayarak bunların vazifelerinin; millî hareketi canlandırmak, değişik millî teşkilâtlar arasındaki irtibatı temin etmek, millî hareketin siyasî cephesinde de faaliyetler yürütmek ve ülkenin istiklâlini tam olarak gerçekleştirecek bütün tedbirleri almak olduğunu belirtmiştir. Ona göre Heyet-i Temsiliye, gerektiğinde kolaylıkla bir hükûmet teşkilâtına dönüşebilecek icraî bir müessesedir. Aynı eser, s. 35.

7 Tunaya, a.g.e., s. 181.

8 Tunaya, a.g.e., s. 199.

9 Tayyip Gökbilgin, Millî Mücadele Başlarken, Ankara 1965, c. 2, s. 409.

10 Hiyânet-i Vataniye Kanunu, Madde 1’den: “Makâm-ı muallâ-yı Hilâfet ve Saltanatı ve memâlik-i mahrûsa-i şâhâneyi yed-i ecânibden tahlîs ve ta‘arruzâtı def‘ maksadına mâtuf olarak teşekkül eden Büyük Millet Meclisi”. TBMM I. Dönem Z.C., c. 1, s. 143; Düstûr, Üçüncü Tertip, c. 1, İstanbul 1929, s. 4.

11 Bülent Tanör, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri, İst. 1992, s. 185.

12 Harp Tarihi Vesikaları, sayı 13 (Eylül 1955), vesika nu. 337. Mustafa Kemal’in Heyet-i Temsiliye namına imzaladığı ve “Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukûk Cemiyeti Namına İntihap Hakkındaki Tebliğ” başlığıyla Vilâyetlere, müstakil Livalara ve Kolordu Kumandanlıklarına gönderdiği 19 Mart 1920 tarihli tebliğ 10 maddeden ibaret olup; İstanbul’un da İtilâf Devletlerince işgali üzerine Mebusân Meclisi’nin dağıldığı, bu sebeple devletin kurtuluşunu ve milletin istiklâlini temin etmek maksadıyla Ankara’da, millet tarafından fevkalâde salâhiyeti hâiz bir Meclis’in teşkili için yeniden seçim yapılacağına, yapılacak yeni seçimin usulüne ve İstanbul’dan Ankara’ya gelebileceklerin de bu Meclis’e katılmalarının zaruretine dairdir. Atatürk, Nutuk, İstanbul 1961, c. 1, s. 421-422. Ayrıca bk. Enver Behnan Şapolyo, Mustafa Kemal ve Birinci Büyük Millet Meclisi Tarihçesi, Ankara 1969, s. 11-13. Bu Tâmimin Beşinci Maddesi 21 Mart 1920 tarihli yeni bir tâmim ile izah edilmiştir. Harp Tarihi Vesikaları, sayı 13 (Eylül 1955), vesika nu. 338. Yine aynı tarihte bir Ek Tâmim neşredilmiştir. Aynı eser, vesika nu. 339.

13 İzmir Milletvekili Yunus Nadi Bey, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 22 Nisan 1920 Perşembe günü açılması kararlaştırılmış iken, Millî Mücadele’nin başarıya ulaşması için gerekli unsurlardan olan manevî kuvvetin azamî ölçüde kullanılarak halkın moral gücünü takviye maksadıyla 23 Nisan 1920 Cuma gününe tehir edildiğini kaydetmektedir. Bunun bir sebebinin de, Kuvâ-yı Milliyecilerin şer’an âsi olduğu hakkındaki propogandaların engellenmesi olduğunu belirten Yunus Nadi, şunları söylemektedir: “Halbuki Ankara’da vatan ve milletin halâs ve istiklâli gayesi etrafında toplanan zevat, din ve imandan tecerrüt etmiş kimseler değildi. Onları içinde hakikî din âlimleri de bulunduktan başka, milletin halâs ve istiklâlinde elbette din ve şeriatin dahi ağyârın elinde zelil ve perişan edimekten kurtarılması hususu vardı. Dine hizmet ve riayet bahsinde dahi en büyük hürmet mevkii, elbette Ankara’da toplanan fedakârlar tarafında idi.” Yunus Nadi, Birinci Büyük Millet Meclisi, İstanbul 1955, s. 27. TBMM’nin, Millî Mücadele’ye hasım olanların elindeki din ve şeriat silâhını etkisiz hâle getirme hedefinde tam bir muvaffakıyet sağlayarak halkın itimadını kazandığını söyleyen Samet Ağaoğlu, aynı zamanda saltanat ve hilâfet makamına karşı isyan edilmediği kanaatinin de uyandırıldığını ifade etmektedir. Samet Ağaoğlu, Kuvâ yı Milliye Ruhu, “Birinci Büyük Millet Meclisi”, İstanbul 1944, s. 55.

14 E. B. Şapolyo, Birinci Büyük Millet Meclisi Tarihçesi, s. 22-23.

15 Şapolyo, a.g.e., s. 32.

16 Yunus Nadi, a.g.e., s. 30.

17 Hacı Bayram Cami-i Şerifi’ndeki tören için bk. Şapolyo, Birinci Büyük Millet Meclisi, s. 24-27 ve TBMMdeki dua ile Meclis Başkanı ve Mustafa Kemal Paşa’nın nutukları için bk. Aynı eser, s. 27-30.

18 Yunus Nadi, mezkür eserinde bu gidişi şöyle tasvir ediyor: “Hükûmetçe ve Kolordu Kumandanlığınca alınan bütün tertibata rağmen, Cami’den Meclis’e kadar gitmek mesele olmuştur. Ulemâ, meşâyih, binbir âyet yazılı ruhanî bayraklar önde, Mustafa Kemal Paşa ve mebuslar onları takip ederek Meclis’e gitmek için kesif bir insan kütlesini yarmak lâzım geliyordu. Bu, kolay bir şey değildi. Sen gitmek istiyorsan, halk da gitmek istiyordu. Dâva millet dâvası idi. Halk da onda senin kadar alâkadardı.” Nadi, a.g.e., s. 31.

19 Nadi, a.g.e., s. 28-29. Tâmim metni için bk. Ek-1.

20 Mehmed Şerif Bey: 1843 (1261) de Kırklareli’nin Çakıllı köyünde doğmuştur. Mustafa Efendi’nin oğludur. İlk ve orta tahsilini memleketinde tamamladıktan sonra İstanbul’a geldi. 1868’de girdiği Maarif Nezâreti’nde yükselerek Priştine, Sakız, Ankara ve Kastamonu Maarif Müdürlüklerinde bulundu. Millî Mücadele’ye katıldığı Kastamonu’dan, TBMM’nin Birinci Dönem seçimlerinde milletvekili olarak Meclis’e girdi. 23 Nisan 1920’de, Meclis’in açılışında hazır bulundu ve en yaşlı mebus olduğu için, Başkanlık Divanı teşekkül edinceye kadar Meclis Başkanı görevinde bulundu. Bu sebeple Birinci TBMM’yi açmak şerefine de nâil oldu. Mehmed Şerif Bey, Meclis’te Lâyiha ve Millî Eğitim Komisyonlarında çalışmıştır. İkinci toplantı yılında, Millî Eğitim Komisyonu’nun sözcülüğünü yapmıştır. 20 Kasım 1922 tarihinde, Halifenin seçilişini Meclis adına kutlamak ve Mukaddes Emanetleri teslim etmekle görevlendirilen Heyetin Başkanlığında bulunmuştur. Birinci Dönem Milletvekilliğinin sona ermesinden sonra Ankara’ya yerleşen Mehmed Şerif Bey, 15 Eylül 1925 yılında vefat etmiştir. Ailesi kendisinden sonra Avgan ve Avcıbaşı soyadlarını almıştır. Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi, c. 3, Ankara 1995, s. 321-322.

21 İtilâf kuvvetleri, İstanbul telgraf merkezlerini işgal ettikten sonra, resmî bir tebliği memlekete neşretmek isteyince, Heyet-i Temsiliye tarafından bu duruma itiraz edildi ve böylece bazı merkezler müstesna, bu resmî tebliğ alınmadı. İtilâf Devletlerinin “Tebliğ-i Resmî”leri;



İTC’nin beş buçuk sene evvel Osmanlı Devleti’nin mukadderatını her nasılsa ellerine geçirdikten sonra Alman telkinlerine kapılarak Osmanlı Devleti’ni Birinci Dünya Savaşı’na sürüklediklerinden, bu sebeple Türklerin binbir felâkete düçar olmaları üzarine İTC’nin ileri gelenlerinin yurt dışına kaçtıklarından bahsederek söze başlıyor ve Sulh Konferansı’nın, İstanbul’un Türk idaresinde kalmasına karar verdiğini belirterek, dört maddelik hükümleri sıralıyordu. Bu maddelerde: 1. İşgalin geçici olduğu, 2. İtilâf kuvvetlerinin asıl maksadının, Saltanat makamının nüfuzunu kırmak değil, aksine Osmanlı idaresinde kalacak yerlerde, bu makamın nüfüzunu takviye etmek olduğu, 3. İtilâf kuvvetlerinin, Anadolu’da bir karışıklık ve katliâm zuhur etmedikçe, Türkleri İstanbul’dan mahrum etmeyecekleri, 4. Herkesin, Osmanlı’nın enkazından yeni bir Türkiye’nin ihdâsına yardımcı olması ve İstanbul’dan verilecek emirlere itaat etmesi gerektiği gibi hükümler yer almaktaydı. Mustafa Kemal Paşa derhal harekete geçirdiği Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Temsiliyesi, mukabil protestolar ve tâmimleri, gerekli yerlere göndermiştir. Bk. Atatürk, Nutuk (1919-1927), Ankara 1989, s. 277-281.

22 TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 2. Yunus Nadi’nin: “Çok halûk bir ihtiyar olan Sinop mebusu Şerif Bey için ne büyük talihtir ki, kendisi bu cümlede daha o vakit Türk Cumhuriyeti’ni ilân ediyordu. O kısa nutuk alelacele mürettep bir söz silsilesi olmakla birlikte, Meclis’in mânasına ve milletin arzusuna hemen hemen harfiyen mutabık idi.” (Yunus Nadi, a.g.e., s. 34) şeklinde takdir ettiği ve Şerif Bey tarafından kısa bir süre içerisinde hazırlandığını belirttiği nutku, Mustafa Kemal’in hazırlayarak Şerif Bey’e verdiğini İhsan Güneş, kaynak zikretmeksizin eserinde söylemektedir. İhsan Güneş, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Düşünce Yapısı (1920-1923), Ankara 1997, s. 71.

23 Ömür Sezgin, “Daha ilk toplantısında Türkiye Büyük Millet Meclisi adını alacak olan Meclis” şeklindeki ifadesiyle, Büyük Millet Meclisi’nin adıyla ilgili yanlış bir tespitte bulunmuştur. Bk. Ömür Sezgin, Türk Kurtuluş Savaşı ve Siyasal Rejim Sorunu, İstanbul 1984, s. 6. İhsan Güneş’in eserinde, TBMM’nin adı ile ilgili gelişmelere geniş bir şekilde yer verilmiştir. Güneş, a.g.e., s. 71-74. TBMM için “Meclis-i Âli”, “Meclis-i Kebîr”, “Meclis-i Kebîr-i Millî”, “Kurultay” ve “Meclis-i Mebusân” gibi isimler kullanılmış, ancak 15 Ağustos 1920 tarihli “Hukûk-ı Esâsiye Encümeni Raporu”yla birlikte resmen “Büyük Millet Meclisi” tabiri ilk kez kullanılmıştır.

24 Gözübüyük, Anayasa Hukuku, Ankara 1991, s. 114.

25 Harp Tarihi Vesikaları, yıl 4, sayı 13 (1955), vesika nu. 337.

26 Mustafa Kemal Paşa ile Fevzi Çakmak Paşa’nın Seçim Mazbataları için bk. İhsan Ezherli, Türkiye Büyük Millet Meclisi (1920-1992) ve Osmanlı Meclis-i Mebusanı (1877-1920), Ankara 1992, s. 30-32.

27 Başgil, Esas Teşkilât Hukuku, s. 106.

28 TBMM I. Dönem ZC., c. 2, s. 269. Meclis’in 12 Temmuz 1920 tarihli 32. ictimaında Konya mebusu Refik Bey ve arkadaşlarının verdiği takrir.

29 TBMM I. Dönem ZC., c. 2, s. 181.

30 TBMM I. Dönem ZC., c. 2, s. 181.

31 TBMM I. Dönem ZC., c. 5, s. 369 vd.

32 TBMM I. Dönem ZC., c. 5, s. 364.

33 Kılıç Ali, Kılıç Ali Hatıralarını Anlatıyor, İstanbul 1955, s. 67.

34 TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 39.

35 TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 40.

36 TBMM I. Dönem ZC., c. 5, s. 365.

37 TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 124.

38 E. B. Şapolyo, Mustafa Kemal Paşa ve Millî Mücadele’nin İç Âlemi, İstanbul 1967, s. 131. (Belgelerin asılları müellifte olup, fotokopilerini eserinde derc etmiştir.).

39 TBMM I. Dönem ZC., c. 24, s. 313.

40 TBMM I. Dönem ZC., c. 7, s. 270.

41 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, İstanbul 1953, s. 254.

42 TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 63.

43 TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 53. Refet Bele Paşa da, Tbmm’nin mümessili olarak İstanbul’a geldiği zaman, gazetelere verdiği beyanatında; Cumhuriyet’i düşünmediklerini ifade etmiştir. Lütfi Fikri Bey ise, esas teşkilât hukukunu ilgilendiren bu konuda, Refet Paşa’nın bu ifadelerinin yalnızca “indî ve şahsî bir mahiyette” görülebileceğini söylemektedir. Lütfi Fikri, Hükümdarlık Karşısında Milliyet ve Mesuliyet ve Tefrik-i Kuvvâ Mesâili, İstanbul 1338, s. 9-10.

44 TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 53.

45 “Beyefendiler! Pekâlâ biliyorsunuz ki bizim hükûmetimiz Osmanlı Hükûmeti’dir. Bizim hükûmetimizi idare eden makâm-ı celîl-i Hilâfet ve Saltanattır. Binâenaleyh bir hükûmet teşkil ediyor değiliz. Bizim heyetimiz, heyet-i milliyedir. buraya gelmemiz, bir hükûmet teşkili için değil, hukuku pâyimâl edilen bir hükûmetin, re’s-i kârında bulunan hükümdarı ve halifesi esir edilen bir hükûmetin hukûk-ı mağsûbesini müdafaa ve istirdâd etmek içindir. Binâenaleyh, burada bir hükûmet teşkili mevzuubahs olamaz. Hukuku gasbedilen millet efradı, hukukunu müdafaa ve istirdad için yine millet sıfatıyla icrâ-yı faaliyet edecektir.” TBMM I. Dönem Zc., c. 1, s. 55.

46 Ömür Sezgin, Türk Kurtuluş Savaşı ve Siyasal Rejim Sorunu, s. 33.

47 Tbmm I. Dönem ZC., c. 7, s. 332.

48 “Hâtıra: Padişah ve Halife, cebr ü ikrâhtan âzâde olduğu zaman, Meclis’in tanzim edeceği esasât-ı kanuniye dairesinde vaziyetini ahzeder. “Tbmm I. Dönem ZC., c. 1, s. 32.

49 “Meclis-i Millî Riyâset-i Celîlesi’ne. Harekât kısmının kemâ fi’s-sâbık Mustafa Kemal Paşa Hazretleri tarafından idare edilmesi için Meclis-i Âlî’nin salâhiyet-i tâmme i‘tâsını teklif ederim.” TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 56.

50 Hüseyin Avni Bey (Erzurum): “Yani Meclis yeniden bir hak istemiyor. Teklifim, yeniden bir hak talep etmek için bir teklif-i kanunî şeklinde değildir; bu hakkı istimâl etmenizi teklif ediyorum. Çünki biz bu hakkı Heyet-i Vekîleye bırakmadık ki şimdi onlardan istirdâd edelim. Bu, kendi hukûk-ı tabiiyyemizdendir. Çünkü her mesuliyet bizim üzerimizdedir.”(...) “Esasen toplandığımız vakit karar altına aldık; biz hukûk-ı hükümranîyi hâiziz. Biz mutlak olarak memleketi idare ediyoruz. Vekillerimiz mukayyettir. Onlar da bizim arzumuz hilâfına hareket edemezler. Ederlerse tabiî re’sen, şahsen mesul olurlar.” TBMM I. Dönem ZC., c. 7, s. 208.

51 “Hukûk-ı padişâhîye ait olan hususâtı, Heyet-i Vekîle malûmatımız olmadan yapamaz. Yaparsa mesuldür.” TBMM I. Dönem ZC., c. 7, s. 208. Hariciye Vekâleti Vekili Muhtar Bey’in; Ermenilere harp ilân edilmemiştir, onların tecavüzüne mukabele edilmiştir, şeklindeki sözlerine, Hüseyin Avni Bey’in verdiği cevap şöyledir: “Tecavüzü men etmek de ilân-ı harptir.” Gös. yer.

52 “Biz vekillerimize tâbi değil, vekillerimiz bize tâbidir. Bizden istihsâl-i rey edip onu icra ederler. Yoksa bizim reyimiz hilâfında, arzumuz hilâfında hayır olarak yaptıkları bir işi ben şer telakki ederim. “(...) “Meclis’in salâhiyetini değil, vekillerin salâhiyetini takyîd etmelisiniz. Mukadderât-ı milletin, hâkimiyetin üzerinde kanun olmaz. Sen, yalnız vekillerine ne salâhiyet veriyorsun, reisine ne salâhi

yet veriyorsun, onu tespit et. O salâhiyet dahilinde hareket etmesini emret.” TBMM I. Dönem ZC., c. 7, s. 208.

53 TBMM I. Dönem ZC., c. 7, s. 331.

54 TBMM I. Dönem ZC., c. 7, s. 330.

55 TBMM I. Dönem ZC., c. 7, s. 535.

56 TBMM I. Dönem ZC., c. 7, s. 438.

57 TBMM I. Dönem ZC., c. 8, s. 133.

58 TBMM I. Dönem ZC., c. 14, s. 425. Mustafa Kemal Paşa’nın konuşmasının tam metni için bk. Aynı ZC., s. 423-443.

59 Ahmet Demirel, Birinci Mecliste Muhalefet: İkinci Grup, İstanbul 1994, s. 243.

60 Bilindiği gibi Tbmm, hükümranlık ve hâkimiyet hukukunun gerçek temsilcisi olduğunu Meclis Genel Kurulu’nda karar altına almıştır. TBMM I. Dönem Zc., c. 24, s. 315.

61 Tevfik Bıyıklıoğlu, “Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Hukukî Statüsü ve İhtilâlcı Karakteri”, Belleten, c. 24, sayı 96 (1960), s. 649.

62 Celâleddin Ârif, Hukûk-ı Esâsiye, c. 1, İstanbul 1325, s. 68.

63 Ali Fuat Başgil, Esas Teşkilât Hukuku, c. 1, İstanbul 1960, s. 178-179.

64 Hayreddin Nedim, 1270 Kırım Muharebesi’nin Târih-i Siyasîsi, İstanbul 1326, s. 4.

65 Celâleddin Ârif, a.g.e., s. 182. Başgil, a.g.e., s. 179. Kâzım Nâmi, esas teşkilât kanununun icracısı olan “hükûmet nüfuzu ile millî hâkimiyet arasında muhalefet”in doğduğunu söylemektedir. Kâzım Nâmi Duru, Sosyolojinin Unsurları, s. 227.

66 Halûk Ülman, “Uluslararası İlişkiler Açısından Millî Egemenlik İlkesi”, Millî Egemenlik 1989, s. 15.

67 Halûk Ülman, a.g.m., s. 15.

68 Ali Fuat Başgil, a.g.e., s. 207-208.

69 Sulhi Dönmezer, “Millî Egemenlik ve Millî Eğitim İlkesi”, Millî Egemenlik 1989, s. 15.

70 Hayreddin Nedim, felâkete uğrayan Türkiye ve Rusya’nın; “sâika-i felâketle intibâh ve teyakkuz” ettiğini ve “intibâhın bahşettiği hâkimiyet-i milliye artık vazifesini görmeli ve yapmalı” demektedir. Hayreddin Nedim, a.g.e., s. 6.

71 “Hâkimiyetin bir nâ-kâbil-i taksim olmasından, o hâkimiyeti icrâ eyleyen devletin de yek vücûd ve nâ-kâbil-i taksim olması lâzım gelir. Bir de devletin hâkimiyeti ancak ma’lûmu’l-hudûd olan bi arazide, bir ülkede icra eyleyebilir. Demek ki bir devletin ma’lûmu’l-hudûd arazisi olmazsa hiç bir zaman bir devlet olamaz.” Celâleddin Ârif, a.g.e., c. 2, s. 5.

72 Ergun Özbudun, “Millî Egemenlik ve Sivas Kongresi’nin Genel Değerlendirilmesi”, Millî Egemenlik 1989, s. 52-53.

73 TBMM I. Dönem ZC., c. 10, s. 329-332. Mustafa Kemal Paşa’nın 1 Mart 1923 tarihli bir konuşmasında söylediği gibi:” Hâkimiyet-i milliye ve onun mahfûziyetini mütekeffil olan bugünkü şekil ve mâhiyet-i idâremiz, yalnız saâdet-i âtiyemizi değil, belki şerefimizi, namusumuzu ve bütün evsâf-ı mâneviyemizi temin eder.” Harp Tarihi Vesikaları, yıl 4, sayı 13 (Eylül 1955).

74 Başgil, a.g.e., s. 214.

75 TBMM I. Dönem ZC., c. 7, s. 328.

76 Gös. yer.

77 TBMM I. Dönem ZC., c. 7, s. 329.

78 Hüseyin Avni Bey: “Esâsen bu (bilâ-kayd ü şart) kaldığı zaman, hukûk-ı pâdişâhîyi bu Meclis kendi şahs-i mânevîsinde tecessüm ettirdiğine karar vermiştir. Yani hukûk-ı pâdişâhîden olan kısım için Meclis-i Âlî karar vermiştir.” (...) “Hukûk-ı pâdişâhîye ait olan her türlü hususâta Meclis-i Âlî salâhiyettardır.” TBMM I. Dönem ZC., c. 7, s. 331.

79 Tevhid-i Efkâr’ın 30. 4. 1923 tarihli nüshasından naklen: Ahmet Demirel, a.g.e., s. 562. Hüseyin Avni Bey, söz konusu beyanında ayrıca şunları söylemektedir: “Meclis’in üç senelik mesaisi tetkik buyurulacak olursa, hâkimiyet-i milliyenin müdâfileri arasında en çok İkinci Grup âzasına tesadüf olunur. Ve saltanat-ı şahsiyyeyi kırmak, grubun yegâne umdesi olmuştur.” Hüseyin Avni Bey’e göre, İttihat ve Terakki de Türkiye’de hâkimiyet-i milliyenin alemdârı olarak çalışmıştır. Aynı eser, s. 563.

80 Madde 7’den: Ahkâm-ı şer‘iyyenin tenfizi; umum kavânînin vaz‘ı, tâdili, feshi; ve muâhede ve sulh akdi ve vatanın müdafaası ilânı gibi hukûk-ı esâsiye, Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Düstûr, Üçüncü Tertip, c. 1, s. 197.

81 TBMM I. Dönem ZC., c. 24, s. 295.

82 İstiklâl Harbi’nin başlangıcından itibaren millî hâkimiyet prensibi kabul edilmiş ve hâkimiyetin tek ve yegâne sahibinin Türk milleti olduğu açık bir şekilde ifade edilmiştir. Sulhi Dönmezer, a.g.m., s. 15.

83 Ağaoğlu, Kuvâ-yı Milliye Ruhu, s. 24.

84 Başgil, Hukukun Ana Mesele ve Müesseseleri, İstanbul 1946, s. 31.

85 Düstûr, Üçüncü Tertip, c. 1, s. 196.

86 Başgil, Esas Teşkilât Hukuku, s. 215.

87 Başgil, a.g.e., s. 215.

88 “Milletimiz, halâs-ı kat’î ve hakikiye mazhar olabilmek için iki umdeye istinadın şart olduğunu anladı. Onlardan birincisi Misâk-ı Millî’nin ifade ettiği ruh ve mâna. İkincisi, Teşkilât-ı Esâsiye Kanunumuzun tespit ettiği gayr-i kâbil-i tebeddül hakâyık. Misâk-ı Millî; milletin istiklâl-i tâmmını ifade eden ve bunun için iktisâdiyâtında inkişâfına mâni olan bütün sebepleri bir daha avdet etmemek üzere lağveden bir düstûrdur. Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu, Osmanlı İmparatorluğu’nun, Devleti’nin tarihe münkalib olduğunu idrâk eden, onun yerine yeni Türkiye Devleti’nin kaim olduğunu ilân eden bir kanundur. Bu devletin hayatının da bilâ kayd ü şart hâkimiyetin milletin uhdesinde kalacağını ifade eden kanundur. Bu kanun; hâkimiyetin milletin uhdesinde kalabilmesi için halkın bizzat kendini idaresini şart kılan bir kanundur. Artık Türkiye halkı için yegâne mümessil, teşrî ve icra salâhiyetini hâiz olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti’dir, diyen bir kanundur; Bâbıâli yerine Tbmm ve Hükûmetini koyan bir kanundur. Efendiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükûmetinin milletten aldığı vechile istiklâl-i tâm; hâkimiyet-i milliye umdelerine istinâden milleti zengin, memleketi mâmur etmekten ibarettir. Efendiler, bu umde icabı bütün cihan bilmelidir ki artık Türkiye halkı; hâkimiyetini hiç bir şahıs ve makama veremez. Hâkimiyet demek şart demek, namus demek, haysiyet demektir. Bir milletten bu evsâf-ı medeniye ve insaniyesinin terkini talep etmlek, onu insanlıktan çıkarmak demektir.” Gündüz Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi, 1923-İzmir, Ankara 1968, s. 250.

89 Faik Reşit Unat, “Atatürk’ün Toplamak İstediği ‘Meclis-i Müessisân’, Belleten, c. 21 (Temmuz 1957), sayı: 83, (Ayrı basım), s. 483-484.

90 Kemal Atatürk, Nutuk, c. 1, s. 287-288.

91 Şapolyo, Mustafa Kemal ve Birinci Büyük Millet Meclisi Tarihçesi, Ankara 1969, s. 18.

92 Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti, Tarih IV, İstanbul 1931, s. 51.

93 TBMM I. Dönem Zc., c. 7, s. 330.

94 TBMM I. Dönem Zc., c. 2, s. 70, 72; c. 6, s. 129.

95 TBMM I. Dönem Zc., c. 6, s. 264; c. 7, s. 303.

96 TBMM I. Dönem Zc., c. 1, s. 179.

97 Tarık Zafer Tunaya, Bolu Mebusu Tunalı Hilmi Bey’in yukarıda kaydedilen sözlerini, Abdülkadir Kemali Bey’e atfen vermiştir. Tunaya, Devrim Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük, s. 254. Tunaya, bu konuda iki hata yapmıştır: 1. Kastamonu Milletvekili Abdülkadir Kemali Bey, TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 178’deki konuşmasında, TBMM’yi kapatmağa hiç bir kuvvetin yetmeyeceğini söylemektedir. Konuşmasında “ihtilâl” ile ilgili hiç bir husus yoktur. 2. Tunaya’nın eserinde, Abdülkadir Kemali Bey adına kaydedilen ve Tbmm Zabıt Ceridesi’nin 179. sayfasında yer alan Tunalı Hilmi Bey’in konuşmasına da -Zabıt Ceridesi’nde yer almayan şu cümleler ilâve edilmiştir: “Eğer bu Meclis’te şahsen, ferden Hey’et-i Umûmiyemiz, istikbâlin herhangi bir gününde (Allah lüzumunu göstermesin) ferdan ferdâ ipleri çekilecek vaziyetteyiz.” Tunalı Hilmi Bey’in, “Meclis’te bir ihtilâlcilik husule gelmezse. ” cümlesine kadar olan konuşması aslında şöyledir: “Evvelki gün Şeyh Servet Efendi Hazretlerinin mütecellidâne bir surette söylediği sözleri müteâkip kendimi zapt edemiyerek gittim, ‘Şeyhim, Meclis’in ilk ihtilâlcisi olmak üzere sizi karşımızda görmekle mübâhîyiz, ellerinizden öperim’ dedim.” Aynı ZC., s. 179.

98 Tunalı Hilmi Bey’in “Meclis’in ilk İhtilâlcisi” şeklinde vasıflandırdığı Bursa Mebusu Şeyh Servet Efendi, bahsedilen konuşmasında şunları söylemiştir: Hilâfet makamı esaret altında olduğu için halife vazifesini bilfiil görememektedir ve her vazife TBMMye avdet etmektedir. Dolayısıyla idam hükmünün tasdiki de bu cemaate aittir. Hilâfet makamı esarette kaldığı müddetçe TBMM aslâ dağılamaz ve dağıtılamaz. TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 133.

99 Nitekim Meclis’in daha sonraki müzakerelerinde Hamdullah Suphi ile Tunalı Hilmi Bey arasında vuku bulan bir konuşma, bu görüşümüzü doğrulamaktadır. Bolu Milletvekili Tunalı Hilmi, 11 Mayıs 1920 tarihindeki 14. ictimaın birinci celsesinde, Bolşeviklik ile ilgili görüşmeler yapılırken, Hamdullah Suphi’nin Bolşevik kuvvetlerini Millî Mücadele’ye tabiî yardımcı olarak değerlendirmesi üzerine, kendisinin “ihtilâl” kelimesini kullanmasını tenkit eden Hamdullah Suphi’ye; kullandığı ihtilâl kelimesiyle padişahın ve halifenin imhasını isteyen düşmanlara karşı vaziyet almayı kasdettiğini söylemiş ve “Ben, memlekette şöyle ihtilâl yapalım, böyle yapalım. Bolşeviklik meydana getirelim diye idâre-i kelâm etmedim. ” demiştir. TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 258.

100 TBMM I. Dönem ZC., c. 1, s. 179.

101 Meclis kâtiplerinden Hıfzı Veldet Bey; İstiklâl Mahkemeleri Kanunu’nun müzakere edildiği bir sırada, bu kanuna şiddetle karşı çıkan Hamdullah Suphi Bey’e Refik Şevket İnce’nin “Korkak” demesi üzerine Hamdullah Suphi Bey’in bunu sert karşıladığını ve ardından Refik Şevket (İnce) Bey’in: “Efendiler! Asacağız, asılacağız. Fakat bu İstiklâl Mücadelesini kazanacağız” şeklinde konuştuğunu belirterek, “Bu Meclis, gerçekten bir ‘İhtilâl Meclisi’ idi şeklinde değerlendirmede bulunmuştur. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, İlk Meclis ve Millî Mücadele’de Anadolu, İstanbul 1990, s. 61.

102 Tarık Zafer Tunaya, Hamdullah Suphi Bey’in tafsılâtlı olarak metnini yukarıda verdiğimiz konuşmasını; “Güzel konuşmasıyla, yavaş yavaş kendisini ihtilâlci akımın içinde bulan Hamdullah Suphi Bey, geleceğe şöyle bakmaktadır” şeklinde takdim ederek aynen şöyle kaydetmiştir: “Biz bir ihtilâlci kuvvet miyiz? Biz asılır mıyız? Arkadaşlarımdan rica ederim, sözlerine dikkat etsinler. Bir millet kendisinin en kudsî vazifelerini ifa ettiği bir zamanda asılacak mıyım, gelecekler mi, gelmeyecekler mi? diye düşünmez. Bizi bizimle itham ederler.” Tunaya, a.g.e., s. 254. Tunaya’nın eserinde yer verdiği bu sözler, Hamdullah Suphi’nin son cümleleridir ve onun TBMM’nin 1 Mayıs 1920 tarihli 8. ictima’ının 3. celsesindeki konuşmalara itiraz etmek üzere yaptığı konuşmasının ruhunu aksettirmekten uzak ve çok eksik olduğu görülmektedir.

103 TBMM I. Dönem ZC., c. 5, s. 364.

104 TBMM I. Dönem ZC., c. 2, s. 68-70.

105 TBMM I. Dönem ZC., c. 2, s. 71. Celâleddin Ârif Bey, daha sonra 1921 Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu görüşmelerinde, bu fikirlerinin aksini savunacak ve bundan dolayı da muâheze edilecektir. Tunaya, a.g.e., s. 241.

106 TBMM I. Dönem ZC., c. 2, s. 167.

107 TBMM I. Dönem ZC., c. 2, s. 73, 286.

108 TBMM I. Dönem ZC., c. 4, s. 27.

109 Ağaoğlu, a.g.e., s. 38. Samet Ağaoğlu bu bakımdan TBMM’yi Fransa İhtilâli’nin Büyük Konvansiyonu ile mukayese etmektedir ve yine ona göre bu mukayese, Birinci TBMM’nin millî iradeyi Büyük Konvansiyon’dan daha geniş ve enerjik bir şekilde temsil ettiğini, milletin mukadderatına daha nüfuzlu bir şekilde hâkim olduğunu göstermektedir.

110 “Hülâsa bu Meclis, hakikatte alelâde zamanlara mahsus bir Mebuslar Meclisi değil; bir Kurucular Meclisi ve İstiklâl Mücadelesi hareketlerinin sevk ve idare merkezi idi.” Ali Fuat Başgil, Esas Teşkilât Hukuku, İstanbul 1957, s. 106.


Yüklə 6,62 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin