3 TÜRKİYE’DE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARINI KULLANAN KESİM
Bu günlerde öğretim programlarını en çok etkileyen güç teknolojidir. Örneğin, bilgisayarlar,internet,televizyon ve projeksiyon aletleri gibi araçlardır. Bilim ve teknolojideki son yeniliklerin, okulöncesinden üniversite sonrasına kadar tüm eğitim dünyasını etkilediği; öğretim programının yapı öğelerini ve bileşenlerini değiştirdiği; okullarda bazı iyileştirme hareketlerine etkisinin ve katkısının olduğu, okulların üzerinde bir yenilik rüzgarının esmeye başladığı, kapı ve pencereleri zorladığı gözlemlenmektedir. Rüzgar, genellikle batı dünyasından veya bazı durumlarda da kuzeyden güneye doğru esmekte; yenilik hareketi ise dalgalar biçiminde okulları etki alanına almaktadır. Gelişmeler, yalnızca ne bir derse, ne aynı düzeyde bir tür okula ne de bir ülkeye özgü değildir. Değişme ve gelişme ülkeleri, toplumları ve her yaştaki bireyi etkilemektedir. Bu nedenle, yeni bir çağdan, açıkçası bilişim çağından ve yeni bir toplumdan, bilgi toplumundan, yeni bir güçten, açıkçası bilgi gücünden söz edilmektedir. Söz konusu gizil güç, yeni üretim ve hizmet araçlarını etkin kullanan insan kaynakları ile yararlı işe dönüştürülmekte; nitelikli eğitim ise bu süreci hızlandırmaktadır.
Dünya çapında binlerce bilgisayar ağını birbirine bağlayan bir ağ olarak kavramlaştırılan internet, iletişim teknolojilerindeki gelişme ve değişmeler sonucunda toplumsal yaşamımızdaki yerini almıştır. Özellikle 1990'lı yılların ikinci yarısından itibaren gerek dünyada gerekse de ülkemizde kullanımı yaygınlaşan internet, etkileşimlilik özelliğiyle geleneksel kitle iletişim araçlarından farklı olarak, edilgen durumdaki izler kitleyi etken konuma taşımıştır. Artık internet kullanıcıları yüzyüze iletişimde olduğu gibi karşılıklı ileti alış-verişinde bulunabilmektedirler. Yine bireyler bilgisayarlarının birkaç tuşuna basmak suretiyle ihtiyaç duyduğu her türlü bilgiye hızlı bir şekilde ulaşabilmekte; dünyada meydana gelen gelişmelerden anında haberdar olmakta; eğlenceli ve hoşça vakitler geçirebilmekte; sevdikleriyle ve tanıdıklarıyla sohbet edebilmekte, bankacılık işlemlerini yerine getirebilmekte ve hatta alış-veriş yapabilmektedirler. İşte bu araştırmada gündelik yaşantımızın artık her alanında yansımalarını hissettiğimiz internetin kullanım özellikleri ve alışkanlıklarımız üzerindeki etkileri; Selçuk Üniversitesi'nden basit tesadüfî örneklem yoluyla seçilen 487 öğrenci üzerinde yapılan anket çalışmasıyla ortaya konulmuştur. Araştırma sonucuna göre deneklerin internet kullanımında etkili olan 6 faktör tespit edilmiştir. Bu faktörler önem sırasına göre sosyal kaçış, bilgilenme, boş zamanları değerlendirme, ekonomik fayda, sosyal etkileşim ve chat ve eğlencedir. Deneklerin ne zamandan beri internet kullandığı, deneklerin internet kullanma becerisi, haftalık internet kullanım süresi, günlük internet kullanım süresi, internete duyulan güven, cinsiyet ve öğrencilerin aylık harcama miktarı internet kullanım ve doyum motivasyonlarına verilen önem düzeyini etkileyen en temel değişkenler konumundadır.
Türkiye’de teknolojik destekli eğitimler 1998 yıllarında yavaş yavaş başlanmaya başlamıştır. 1999-2000 öğretim yılında ise laboratuar kurmak üzere destek sağlanmış ve bazı etkinlikler gerçekleştirilerek sonuçlar rapor edilmiştir.
Türkiye’de kitle iletişim araçlarını daha çok kullanan kesim sırasıyla;
Marmara Bölgesi,
Ege Bölgesi,
Akdeniz Bölgesi,
İç Anadolu Bölgesidir.
Bu kentlerde göçün,nüfusun ve gelirin fazla olmaları en büyük etkenken aynı zamanda coğrafi konumu da önemli bir etkendir.
Tablo 4: Evde İnternet Sahipliğinin Gelir Gruplarına Göre Dağılımı, 2000.
Kaynak: TÜBİTAK-BİLTEN (2001), Bilgi Teknolojileri Yaygınlık ve Kullanım Araştırması 2000, Bilgi Teknolojileri ve Araştırma Enstitüsü, Ocak 2001, Ankara, s.38.
Yine, Tablo 4.’te görleceği üzere internet erişimine gelir grupları açısından bakıldığında, dijital uçurumun daha da derinleştiği görülmektedir. Örneğin, toplam gelir gruplarının %2,8’ini oluşturan üst gelir gurubu toplam internet kullanımının %51,92’sini oluştururken, toplamın %41.9’u oluşturan alt gelir grubunda internet kullanım oranı %0,55’dir. Bilgisayar sahipliği ve internet kullanımında görülen bu eşitsizlik, Türkiye’de yaşanan Dijital Uçurumun boyutları için iyi bir gösterge niteliğindedir.
Tablo 5: Televizyon Sahipliğinin Gelir Gruplarına Göre Dağılımı, 2000
Kaynak: TÜBİTAK-BİLTEN (2001), Bilgi Teknolojileri Yaygınlık ve Kullanım Araştırması 2000, Bilgi Teknolojileri ve Araştırma Enstitüsü, Ocak 2001, Ankara, s.41.
Araştırma sonuçlarında telefon sahipliğinde olduğu gibi televizyon sahipliğinde de önemli bir değişiklik olmadığı görülmektedir. 1997 yılında % 96,1 olan televizyon sahipliği 2000 yılında % 97,1 olarak gerçekleşmiştir. Tablo 5’de görüleceği üzere bütün gelir guruplarında telefon sahipliğinde olduğu gibi sahiplik oranı %90’nın üzerindedir.2
4 AVRUPA’DA KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ EĞİTİM ÜZERİNE ETKİSİ
Kitle iletişim araçlarına haber verme, kamuoyu oluşumuna yardımcı olma ve oluşan kamuoyunu açıklama, siyasal sürece katılım ve denetleme, eğlendirme, bilgilendirme işlevlerinin yanında eğitim-öğretimde de önemli görevler düşmektedir. İnsanın yaşadığı çevreye uyum sağlaması yani oryantasyonu ve bu ortamlarda ihtiyaçlarını giderebilmesi eğitim ve öğrenme yoluyla olmaktadır. Kitle iletişim araçları da bu noktada devreye girerek, bireyin oryantasyonuna, yaşantısını ve çevresini anlamlandırmasına yardımcı olmaktadır. Kitle iletişim araçları, toplumu ve onu oluşturan bireyleri, gündelik yaşamlarında gerekli olan temel donanımlarla yükler, değişimin, modernleşmenin ve endüstrileşmenin yarattığı yeni şartlara uyum sağlamasına yani bireyin hayatı anlamlandırmasına yardımcı olur.
Teknolojik gelişmeler bireyin kendisini, ailesini, yaşadığı çevresini ve toplumu hem karşılıklı etkileşimleri ile hem de gündelik yaşam tarzına etkileri ile sürekli değiştirmektedir. Ancak bu değişim toplumun bütün kesimlerinde aynı hızda, aynı nitelikte ve aynı etkilerle gerçekleşememektedir. Her toplum ve her birey her an bilinçli ya da bilinçaltı etkisiyle farklı değişimlerle yüz yüze gelmektedir. Teknolojik gelişmenin motor güçlerinden biri haline gelen ve bu gelişmelerin ilk yansımalarını bünyesinde barındıran iletişim teknolojisi ve buna bağlı olarak gelişen kitle iletişim araçlarından değişim sürecinin her alanında faydalanılmakta, hatta kitle iletişim araçları bu değişimin tetikleyicisi konumunda kullanılmaktadır. Ancak bu gelişmelerden herkes eşit seviyede yararlanamamaktadır. Ülkemiz örneğinde de açıkça görülebileceği gibi, teknolojik gelişmeleri takip edebilen, kullanabilen ve bunlardan hayatın her alanında faydalanabilen kesim ile gerek fiziki şartların yetersizliği gerekse sosyo-ekonomik şartların farklılığı nedeniyle, teknolojik gelişmeleri takip edemeyen, kullanamayan ve sonuç olarak herhangi bir fayda sağlayamayan kesim arasında “sayısal uçurum” meydana gelmektedir.
Dünya ülkelerinin çoğunluğunu halen az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler oluşturmaktadır. Gelişmiş ülkeler ise kendi aralarında yaptıkları toplantılarına verdikleri isimden de anlaşılacağı gibi (G-8-12-20 Zirveleri) iki elin parmaklarını geçmemektedir. Tarım toplumundan endüstri toplumuna geçişi tamamlayamamış, filtresiz bir şekilde her an modernliğin bombardımanı altında kalmakta olan ve kriterlere göre gelişmekte olan ülkeler statüsünde yer alan ülkemiz de, bu geçiş sürecindeki her ülkenin yaşayabileceği temel sorunları kendi özel yapısı nedeniyle de yoğun olarak yaşamaktadır. Hızlı nüfus artışı, istihdam yetersizliği, dengesiz ve düşük gelir dağılımı, eğitim-öğretim, sağlık, teknoloji ve sosyal güvenlik temel başlıkları
altında toplayabileceğimiz sorunlar henüz çözüme
kavuşmamıştır.
Eğitim-öğretimde tüm dünyada gerek şeklen gerekse içerik olarak sürekli bir değişme ve yenileşme söz konusudur. Bu değişme ve yenileşme beraberinde sorunları da getirmektedir. Ancak sorunların yanında getirdiği avantajları da göz ardı edemeyiz.
Kitle iletişim araçlarının eğitim üzerinde olumlu ve olumsuz birçok etkisi vardır. Kitle iletişim araçları eğitim için dünyanın her yerinde kullanılmaktadır. Bu durum ülkelerin gelişmişlik düzeyine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Gelişmiş be gelişmekte olan ülkeler zaman kazanmak ve daha büyük kitlelere ulaşabilmek için kitle iletişim araçlarını eğitim için ustalıkla kullanırlar.
Her ülkenin eğitim sistemi birbirinden farklıdır. Belirli yaş aralığında eğitim zorunludur. Bazı Avrupa ülkelerinde zorunlu eğitim lise seviyesi iken bazı ülkelerde zorunlu eğitim üniversiteyi de kapsar. Gelişmiş ülkelerin nüfus yoğunluğu ve eğitim zorunluluğu nedeniyle eğitim üzerinde bir yoğunluk söz konusudur. Bu yoğunluk arbedeye dönmeden önce gelişmiş ülkeler buna çözüm olarak kitle iletişim araçlarını kullanarak eğitimi kesintisiz sürdürmeyi hedeflemişlerdir.
Eğlendirmek, bilgi vermek, haberlendirmek eğitmek gibi amaçlarla kullanılan kitle iletişim araçları hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır. Sürekli değişim gösteren teknoloji ile birlikte kitle iletişim araçları da gelişim göstermektedir. Günümüzde kullanılan televizyon, radyo, gazete, internet ve telefon başlıca kitle iletişim araçlarıdır. Bu araçlar doğru kullanılmadığı takdirde zararlı olabiliyor. Örneğin: Bazı televizyon kanalları cinsel içerikleri yayınlar yapmakta ve bu yayınlar özellikle çocukların ruh sağlığını bozmaktadır. Başka bir örnek vermek gerekirse gazetelerde ise Türkçe kelimelerin yerine yayınlanan yabancı kelimeler dilimizin yozlaşmasına sebep olmaktadır.
Eğitim üzerindeki etkilerine geri dönecek olursak Avrupa ülkelerini incelemekte ve bu bağlamda ülkemizle kıyaslamakta fayda var. Avrupa ülkeleri: Almanya, Andorra, Arnavutluk, Avusturya, Belarus, Belçika, Bosna ve Hersek, Bulgaristan, Britanya ve Kirlanda, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandia, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda Cumhuriyeti, İspanya, İsveç İsviçre, İtalya, İzlanda, KKTC, Lettonya, Liechtenstein Prensliği, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Moldova, Monako, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, San Marino Cumhuriyeti, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Ukrayna,Yunanistan,sayılabilir.
Bu ülkelerden bazılarının eğitim sistemini ve kitle iletişim araçlarının bu eğitim sistemindeki yerlerine bir göz atalım. Örneğin Almanya'da bütün çocukların okula gitme mecburiyeti bulunmaktadır. Okula gitme mecburiyeti, genelde çocuğun 6 yaşını doldurduğu yılın sonbaharında başlar. Okula gitme mecburiyeti, genelde gençlerin 18 yaşını doldurduğu ders yılının sonuna kadar sürer. Okula gitme mecburiyetine ilişkin kurallar, eyaletler arasında farklılık göstermektedir.
Almanya'da tüm çocuklar önce ilkokula giderler. Bunun ardından bir orta dereceli okula geçerler. Çeşitli diplomalar veren farklı orta dereceli okullar vardır. İlkokul 4 yıl sürmekte olup, Berlin ve Brandenburg'ta 6 yıllık ilkokul vardır. Her çocuk ilkokula gider ve ilkokullar, temel bilgiler vererek çocukları orta dereceli okullara hazırlar. Dersler genelde Almanca, matematik, genel bilimler (coğrafya/tarih/teknik/doğal bilimler), sanat, müzik ve sporu kapsar. Yabancı dil dersi imkânları tüm eyaletlerde genişletilmektedir.
Tüm eyaletlerde her öğrenci ilkokuldan sonra orta dereceli okula mı yoksa liseye mi gideceği sorusuyla karşı karşıyadır. Çocuğun hangi orta dereceli okula gideceğine genelde öğrencinin notlarına bakarak öğretmenler ve kısmen de veliler karar verir. Hauptschule okulu bitirdikten sonra çıraklık eğitimi yapmak isteyen öğrenciler için düşünülmüştür. Öğrencilerin Hauptschule'de meslek hayatına hazırlanmaları öngörülmekte olup, bu nedenle teorik bilginin yanısıra pratik bilgi ve beceriler özellikle teşvik edilmektedir.
Hauptschule 5 yıl sürmektedir. Bu sürenin sonunda öğrenciler, Hauptschule diploması alırlar. Ek sınavı kazanmaları halinde, vasıflı Hauptschule diploması alırlar. Hauptschule pratik meslek eğitimine temel teşkil etmek üzere genel eğitim verir. Realschule'de öğrenciler örneğin ikinci bir yabancı dil öğrenebilmektedirler. Hauptschule'de olduğundan daha fazla kendi başına öğrenebilmeleri beklenmektedir. Liseye kıyasla Realschule öğrencileri, mesleğe odaklı olarak eğitilirler. Realschule diplomaları genelde her tür üstün vasıflı meslek için temel sunarken, teknik okul, teknik lise veya ileri liseye geçiş hakkı sağlamaktadır. Realschule daha kapsamlı bir genel eğitim verir.
Liseye giden öğrenciler, burada 8 yıl okuyarak, ardından bitirme sınavı olan ve lise diploması almaya hak kazandıran lise olgunluk sınavına ( yüksekokulda okumaya hak tanıyan mezuniyet derecesi) girerler. Lise, okuldan sonra bir üniversitede, (meslek) yüksekokulunda veya meslek akademisinde yüksek öğrenim veya dual yüksek öğrenim (üniversitede/yüksekokulda teori, bir şirkette pratik) yapmak isteyen öğrenciler için düşünülmüştür. Hauptschule ve Realschule'ye kıyasla lise öğrencilerinden daha fazla motivasyon göstermeleri beklenir.
Görece iyi bir eğitim sistemine sahip olan Almanya’da eğitim sistemi içerisinde kitle iletişim araçlarının kullanımı oldukça yaygındır. Tıpkı ülkemizde olduğu gibi öğrencilere sosyal statüleri gözetmeksizin tablet-pc’ler ücretsiz olarak verilmekte ve eğitim desteklenmektedir. Okullarda kullanılan materyaller son derece teknolojik donanımlara sahip olmakla birlikte hemen hepsinde internet bağlantıları mevcuttur. Bunun yanı sıra öğrenciler okula ulaşma imkanına sdahip olamadıkları durumlarda (doğal koşullar, ulaşım sıkıntıları, trafik vs) kitle iletişim araçları sayesinde kesintisiz bir biçimde eğitimlerine devam edebilmektedir.
Öğrencilerin okula ulaşamadıkları noktalar vardır ancak kitle iletişim araçlarına ulaşamadıkları yer yoktur. Bunun yanında okullarda örgün eğitim ile birlikte kitle iletişim araçlarıyla desteklenen bir eğitim de söz konusudur. Hemen hemen her okulda gazete ve dergi standları bulunur ve buralarda öğrencilere ücretsiz olarak dergi ve gazete verilerek gündeme hakim olmaları sağlanır.
Reşit olmuş her bireyin ülke yönetiminde söz sahibi olmasının sağlanması için öğrenciler kitle iletişim araçları ile bilgilendirilirler, geliştirilirler. Yalnızca öğrenciler için değil öğrenci olmayanlar için de kitle iletişim araçlarıyla eğitim mümkün hale getirilmiştir. Çalışamayanlar, evinden çıkamayanlar ve ev kadınlarına özel olarak kitle iletişim araçlarıyla eğitim sağlanmaktadır. Bunların başlıcaları televizyon ve gazetelerdir. Bazı bölgelerde yerel gazeteler ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.
Bir çok özelliğiyle bizim ülkemizdeki eğitim sistemine benzeyen Almanya eğitim sistemi yine de bizim ülkemize göre oldukça gelişkinlik göstermiştir.3
5 KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ DÜNYA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
KİA yoluyla kurulan iletişimlerde, olumlu etkilerin varlığı ancak iletilen bilgi ve kavramların doğru, güvenilir, tarafsız, gerçekçi ve güncel olmasıyla mümkündür. KİA’nın yazdıkları, söyledikleri veya gösterdikleri gerçek değilse, hatalıysa, yalansa, sadece tiraj veya rating sağlama kaygısıyla yapılıyorsa, taraf tutucuysa veya güncelliğini çoktan yitirmişse olumlu etki yapmaları söz konusu değildir. KİA çeşitli konularda aileleri bilgilendirdiği ve aile bireylerinin eğitimine katkı sağladığı için olumlu etki yapar.
Televizyon ve İnternet gibi araçlar sayesinde uzaktan öğretim (açık öğretim, yaygın öğretim) yapma fırsatı yakalanmıştır. Böylece herhangi bir nedenle örgün eğitim programlarında yer alamamış kişilerin kendilerini geliştirmesi ve daha ileri düzeyde eğitim alması sağlanmış olur. Uzaktan öğretim, okuma yazmayı öğretmekten tutun da açık lise öğrenimi, yüksek öğrenim hatta yüksek lisans öğrenimine kadar uzanan geniş bir yelpaze içinde gerçekleşebilir.
Öte yandan günlük yaşantıda birey ve ailelerin bilmesi gereken her türlü bilgi, yine KİA yoluyla onlara iletilebilir. Bu bilgilerin içinde aileler için belki en gerekli olanı, sağlık ile ilgili bilgilerdir ve son yirmi yıldan beri radyo, televizyon ve daha yeni olarak da İnternet bu bilgileri ailelere ulaştırmakta, hatta sadece bilgi aktarımıyla yetinmeyip sağlık ile ilgili olumlu davranışları kazandırma yolunda da uğraş vermektedir.
Dostları ilə paylaş: |