Yöntem tüRKİYE’de kitle iletiŞİm araçlarinin eğİTİme etkiSİ 6


KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI NELERDİR VE GENEL ÖZELLİKLERİ



Yüklə 327,21 Kb.
səhifə7/8
tarix02.11.2017
ölçüsü327,21 Kb.
#26996
1   2   3   4   5   6   7   8

10 KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI NELERDİR VE GENEL ÖZELLİKLERİ




11 KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI


-Posta
-Telgraf
-Telefon
-Faks
-Gazete
-Radyo
-Televizyon
-Uydular
- Bilgisayarlar (İnternet ve e-posta)

12 Gazete Nedir?



Gazete, farklı konularda haber ve bilgi vermek için yorumlu ya da yorumsuz olarak, her gün ya da haftanın belirli günlerinde düzenli olarak çıkan basılı yayındır.

Gazetenin Özellikleri:

Gazete diğer kitle iletişim araçlarına göre okunması daha kolay ve ilgi çekicidir. Gazeteler, televizyon ve radyo gibi belli merkezlerde ya da belirli cihazlara gereksinim duyulup dinlenen veya izlenen yayınlardan farklıdır. 



Gazeteyi her isteyen okuyucu cebinde, çantasında rahatlıkla taşıyabilmekte, istediği zaman ve mekanda rahatça okuyabilmektedir. 

Gazetelerin tümü ya da belli konulardaki haberlerin arşivlenmesi, saklanması çok kolaydır



Gazete haberleri kalıcıdır. Her zaman için tarihi bir belge niteliği taşır.
Gazeteler, haberlerine daha geniş anlamlar kazandırmak için belli bir kitleyi etkilemek, kamuoyu yaratmak, konuyu gündemde tutmak gibi nedenlerle haberleri tekrar tekrar gündeme getirebilir.
Gazeteleri içeriklerine, boyutlarına, yayın politikalarına, yayın periyotlarına göre sıralamak mümkündür.



13 Radyonun Özellikleri Nelerdir?



Radyoelektrik dalgaların özelliklerinden yararlanarak seslerin iletilmesi sistemine radyo denir. Radyo Sesi, atmosfer içinden, Hertz dalgaları aracıyla çok uzaklara ulaştırır. Radyo verici ve alıcı olmak üzere iki kısımdan oluşur.

1-Radyo Vericisi: Ses sinyalleri uzaklara iletilirken elektromanyetik dalgalar üzerine bindirilir. Bu olaya modülasyon denir. Modülasyon sonucu oluşan dalgaya da radyo dalgası denir. Bu dalgalar ışık hızı gibi hareket ederler.

2-Radyo Alıcısı: Havadaki elektromanyetik dalgalar radyo alıcısı tarafından alınabilir. Radyo bu dalgayı demodülasyon işlemine sokarak ses sinyalinin taşıyıcı sinyalden ayrılmasını sağlar.

Radyoelektrik dalgalar alternatif akımın beslediği bir verici antenci oluşturulur. İvmelenmiş elektronlar antende radyoelektrik dalgaları oluşturduktan sonra bu dalgalar verici anteni terk ederek yeryüzüne her doğrultuda yayılır.

 

14 İnternetin Genel Özellikleri Nelerdir?



İnternet, dünya genelindeki bilgisayar ağlarını ve kurumsal bilgisayar sistemlerini birbirine bağlayan elektronik iletişim ağıdır. TDK, İnternet sözcüğüne karşılık olarak genel ağı önermiştir.İnternet yerine zaman zaman sadece net sözcüğü de kullanılır.

İnternet Türkiye’ye 1994 yılında gelmiştir ve geldikten sonra Türkiye’de kullanımı yaygınlaşmıştır. İnternet günümüzde de yaygın olan 7 den 70′e herkesin kullandığı teknoloji ürünü olan ve hergün yenilenen bir bilgi kaynağı teknoloji ürünüdür.

İnternet, birçok bilgisayar sisteminin birbirine bağlı olduğu, dünya çapında yaygın olan ve sürekli büyüyen bir iletişim ağıdır.
İnternet, insanların her geçen gün gittikçe artan üretilen bilgiyi saklama/paylaşma ve ona kolayca ulaşma istekleri sonrasında ortaya çıkmış bir teknolojidir. Bu teknoloji yardımıyla pek çok alandaki bilgilere insanlar kolay, ucuz, hızlı ve güvenli bir şekilde erişebilmektedir. İnternet’i bu haliyle bir bilgi denizine, ya da büyükçe bir kütüphaneye benzetebiliriz. İnternet’e, bakış açımıza bağlı olarak farklı tanımlamalar da getirebiliriz.

1997 sonu itibarıyla 100,000,000’u aşkın insanın kendi arasında etkileştiği, bilgi değiş-tokuşu yapabildiği ve kendi yazısız kuralları olan büyük bir topluluktur. Bu, internetin sosyal yönüdür.


Pek çok yararlı bilginin bir tuşa basmak kadar yakın olduğu dev bir kütüphanedir.

1997 sonu itibarıyla, 20,000,000’u aşkın bilgisayarın bağlı olduğu çok büyük bir bilgisayar ve iletişim ağıdır.


Kişilerin değişik konularda fikirlerini serbestçe söyleyebilecekleri ortamlar barındıran bir demokrasi platformudur.Evden alış-veriş, bankacılık hizmetleri, radyo-televizyon yayınları, günlük gazete servisleri vb gibi uygulamaları ile aslında internet aynı zamanda bir hayat kolaylaştırıcıdır.

15 Bilgisayarın Özellikleri Nelerdir?


Bilgisayar nedir? Elektronik bir cihaz olan bilgisayar, öncelikle bilgileri, ve verileri kullanıcısından alıp, sonrasında da bu verileri işleyerek, istenilen işlemleri yapabilen bir cihaz olarak tanımlanabilir. Ancak bilgisayar nedir sorusunun yanıtları sadece bununla sınırlı değildir. Bilgisayar, yapmış olduğu işlemlerin sonucunu saklayabilen bir makine olup, kendisine veriyi veren kullanıcısının, istediği zaman, yapılan işlemlere ulaşabilmesine de olanak tanıyan bir makinedir.
Bilgisayar ne işe yarar? Verilerin girişinin bilgisayar ortamına gerçekleştirilmesi sonrasında, işlemlerinin yapılması gerçekleştirilir. Bunun sonucunda ise bilgisayar, yapılan işlemleri depolayabilir, ve depolanan işlem sonuçlarının, kullanıcı istediği takdirde, çıkışı da bilgisayar tarafından verilebilmektedir.
Bilgisayarın özellikleri nelerdir? Bilgisayarın özellikleri arasında ilk olarak hızlı olmasından söz etmek gerekmektedir. Çok hızlı bir şekilde çalışan bilgisayarın özelliklerinden bir diğeri de, çalışırken yorulmamasıdır. Bilgisayarın özellikleri nelerdir sorusunun bir diğer yanıtı da, hem hızlı; hem de yorulmadan çalışırken, aynı zamanda sıkılmamasıdır. Bilgisayarın özelliklerinden bir diğeri de programlanabilir nitelik taşımasıdır. Bilgisayarın özelliklerinden bir diğeri ise, kendi başına hiç bir iş yapmamasıdır. Yani bir bilgisayar; sadece, kullanıcısından aldığı emirleri uygulamakla yükümlüdür.6


16 KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ KÜLTÜR-SANAT BAKIMINDAN ETKİLERİ


Kitle iletişim araçları çağımızda inanılmaz bir sürat ve hacimde toplumsal "çıktı"larını arttırıp, kültür sistemlerini etkilemektedirler. Bu süreç bütünlüğü ile kavranmıyacak ölçüde karmaşık ve giriştir. Kapsamlı bir yorum elektronik ve bilgisayar endüstrileri alanındaki son gelişmelerin ayrıntılı irdelemesi olduğu kadar fikir, basın ve haber alma/verme özgürlüklerin ne ölçüde demokratik düzenin temel ögesi olarak anayasal teminata kavuşturulmuş bir insan hakkını oluşturup oluşturmadığının tartışmasını da gerektirmektedir. Son yirmibeş yılın bellibaşlı gelişmelerini göz önüne getirdiğimiz zaman, kitle iletişiminin yol açtığı devrimin yeni bir aşamaya yol açtığını göreceğiz. Bu yeni aşama ile dünya evrensel , bilgisayara dayalı bir kitle iletişim düzenine geçmiş bulunuyor. İkinci dünya savaşının sonunda tartışmalarımız kamuoyunu biçimlendiren dört Büyükler, yani basın, film, radyo ve televizyon üzerine yoğunlaşırken, günümüzde olağanüstü güçlü, çeşitli ve şaşırtıcı bir kitle iletişim araçları varlığı ile karşı karşıya bulunuyoruz. Bu değişik yeni araçlar arasında belirleyici rolü göz ve kulağa hitap eden materyel oynamaktadır. Günümüzde dünya piyasası potansyel her müşteriye renkli televizyonun son modellerini, kablolu televizyon, kaset, video teyp, video teyp alıcısı, videofon, stereofon, lazer tekniklere dayalı makineler, elektrostatikler, elektroniğe dayalı yüksek sü- ratli baskı, dizgi ve öğrenme makineleri, elektronikle işleyen mikrofilmler, radyo yolu ile baskı yapan makineler, zaman bölüştüren bilgisayarlar, veri bankaları, ves. sunmaktadır. Bu yeni ürünlere ayrıca telematik uygulamalar ve iki ya da daha fazla sayıda iletişim uyduları arasında kurulacak köprü ve bağlantılar eklendiği takdirde, iletişim alanında sınırsız ufukların açılmış olduğu ileri sürülebilir.

İletişim alanında görülen bu köklü teknolojik ilerlemeler' genel olarak kültürel yaşamı nasıl etkilemiştir? Buna kısaca tüm kültürel ürünlerin tecimleşmesi, aydınların toplumsal rollerinin farklılaşması ve iletişimden yararlanan yığınların yapısal değişmelerin olduğu yanıtı verilebilir. Her ne kadar kitle iletişimin neden olduğu değişme süreci edebiyat alanında 19 uncu yüzyılın başına kadar geri uzanıyorsa da o tarihte hemen hemen tümü ile romanlara özgü kalmıştı. Oysa bugün kitle iletişim araçlarının yaygınlaştırmakta oldukları popüler, kültür sanatsal ifadeyi içeren tüm araçlan kucaklamaktadır. Günümüzde kültür ürünleri belli kalıplara göze pazarlanmakta, bu tür popüler kültürün bireyin üzerindeki etkisi ise o ölçüde artmaktadır. Popüler kültürün "çıktı"ları öylesine ço- ğaldı ki hiç kimse bunları bilmemezlikten gelemez. Kültürün tecimleştirilmiş sistemi genişlediği ölçüde geçmişten günümüze kadar uzanan. "gerçek" sanatı da kendi koşullarına uydurmak sureti ile özümlemektedir. Dolayısı ile örneğin günümüzde' piyasada Bach'tan bir plak, Rembrandt'ın bİr röprodüksiyonu ya da Milo'lu Venüs'ün bİr kopyası satışa sunulduğu gibi Bach'ın Brandenburg konçertolarının caza uyarlanmış bir yorumu da bulunmaktadır! Dünkü dünyamızda tüm kültürel ürünlerin oluşturulması ve ona bağlı olarak yürütülen sanatsal faaliyetler nüfusun eğitim görmüş tabakaları, aydın denilen seçkinlere özgü bulunuyordu. Oysa bugün Kitlesel eğitimin yaygınlaşması ve kültürel ürünlerin tecimleşmesi ile "kültür endüstri"si kökleşti. "Kültür endüstrisi iki ana öğeden oluşmaktadır: "Kültürel mekanizma" ve "Kafa endüstrisi". Birinci terimi 1959'da ilk defa ortaya atmış bulunan C.W. Mills,ı kültürel mekanizmayı "sanatsal, fikri ve bilimsel çalışmaların süregeldiği tüm kurum ve çevreleri ve bu çalışmaları belli odakların, toplulukların ve grupların yararlanmasına açık bulunduran araçlar" olarak tanımlamıştır. Buna göre kültürel mekanizmanın çerçevesinde sanat, bilim ve öğrenme, eğlence ve haber alma hem üretilmekte hem de dağıtılmaktadır. Bu mekanizma okullar, müzeler, kütüphaneler, radyo, vs. gibi yaygın kurumları kapsamaktadır. Bazılarınca "Kafa endüstri"si olarak betimlenen kültür endüstrisinin ikinci ögesi kültürel ürünlerin kullanımı biçimine karar veren ve bu işlerin yönetimini üstlenen insanlan kapsamaktadır. Bu grubu oluşturanlar da tarihsel bir sürecin nihai ürünleridir. İlk aşamada karşımıza soyluların yürüttükleri patronaj sistemi bulunuyordu. İkinci aşamada kültür işçileri anonim bir pazann aracılığı ile ürünyerini pazarlıyorlardı. Günümüzde kültür bir yandan ticari kurumlar, öte yandan devlet tarafından desteklenmektedir. Böylece "kafa endüstrisi egemen bir güç haline geliyor ve bu grubun omuzlarına büyük bir sorumluluk yüklenmektedir. Kafa endüstrisinde yer alan ve kitle iletişim araçlannı denetleyen teknisyenler ise özel bir yeri işgal etmektedirler. En yeni, güçlü ve pahalı iletiiim araçlarını kullandıkları için son aşamada kültür mekanizmasına değer ve beğenilerini kabul ettirmektedirler. Örn; bir filmin çekiminde, bir opera veya dans gösterisinin hazırlanmasında, bir serginin düzenlenmesinde dikkatlerimizi belli bir konu veya ifade üzerine çeken olgu, teknisyenlerin tercihi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kültürel bütünlük siyasi ve ekonomik bütünlüğünde ön şartlarından biridir. Kültürel değerler üzerine medya vasıtasıyla yöneltilen saldırılar konunun önemini ortaya koymaktadır. İletişim, kültürler için her zaman her devirde çok önemli olmuştur. İletişim ve ulaştırma vasıtaları toplumların kan taşıyan damarları gibidir.Çağımızda en büyük değişim iletişim alanında yaşanmaktadır. Teknoloji alanında meydana gelen gelişmeler her şeyden önce iletişim alanında kendini göstermekte ve toplumda varlığını hissettirmektedir. Medya, kültürün ulusal ve uluslar arası düzeyde bireylere ulaştırılması noktasında önemli bir görev üslenmektedir. Diğer taraftan medya (yazılı basın, radyo, televizyon, internet vb. gibi), özellikle toplumsal hayatta bireylerin çeşitli sosyal ihtiyaçlarını gidermek için sık sık başvurdukları önemli bir kaynaktır. Bireyler bu kaynağı bilgi edinme, eğlenme, haber alma maksadıyla kullanırken, medya da topluma ve dolayısıyla bireylere karşı sorumluluklarını, doğru ve tarafsız olarak bilgilendirme, eğitim, eğlendirme ve sosyalleştirme vb. gibi fonksiyonları yerine getirerek yapar. Meseleye bu açıdan bakıldığında, toplumda en önemli iki kurumdan biri kültür diğeri medya olarak görülmektedir. İki kurumun önemi ve değeri bizi bu meseleye değinmeye yöneltmiştir.

Kültür; bir cemiyette bir arada yaşayan insanların hayatın muhtelif problemlerine karşı denedikleri çözüm yollarından meydana gelmiştir. Bu çözüm tarzlarının bir kısmı zamanla sabit hale gelerek cemiyetin bütününe mal olur ve onun kültürünü teşkil eder. Diğer taraftan, sosyal ilimlerde kültürden bahsedilirken bu maddi alet ve usullerden ziyade onların arkasında mevcut bulunduğu farz edilen manevi unsurlar (inançlar, norm ve kıymet sistemleri) anlaşılır.

Medya; mekan farklılıklarını ve uzaklıklarını yok ederek öğrenmeyi herkes için mümkün kılan, yeni eğitim teknolojilerinin gelişmesine de yol açmıştır. Diğer taraftan iletişim devrimi, insanların beklentilerini ve gerilimlerini artırarak, kitle kültürünün gelişmesinin ve yaygınlaşmasının zeminini de oluşturmuştur. Toplumsal ve siyasal hareketliliğe ivme kazandıran kitle iletişim araçları, pek çok toplumda bütünleşmenin gerçekleşmesine ön ayak olmuş ve gelişmiş ülkelerde enformasyon toplumunun gelişini haber vermiştir.

Kitle iletişim araçlarının birer kültür taşıyıcısı ve aktarıcısı oldukları artık bir çok araştırmacı ve bilim adamı tarafından kabul edilmektedir. Günümüzde, bu araçların etkileri ülkelerin sınırlarını dahi aşmıştır. Gelişen teknoloji, bu araçları daha güçlü ve daha etkili hale getirmiştir. Örneğin, uydu yayınlarıyla, Amerika'daki ya da Avrupa'daki bir futbol müsabakasını anında izleme olanağı ortaya çıkmıştır. Televizyon çağımızında kitlelere ulaşan en büyük iletişim aracıdır.Televizyon insanın zaman ve mekan sınırlılıklarıyla çizili gündelik yaşam deneyiminin sınırlarını geliştiren, geliştirmekle de kalmayıp, bu deneyimin nitel ve nicel örüntüsünde önemli değişikliklere yol açan bir teknolojik olanaktır. Kitle iletişim araçlarının gelişme aşamaları ve bireylere ulaşılabilirlikleri göz önüne alındığında, hiç biri televizyonun gücüne özelliklede, kısa bir zamanda erişememiştir.

Amerikalıların çoğunun “medya” dendiğinde, ilk olarak televizyon akıllarına gelmektedir.Amerikalıların çoğu, siyasi bilgilerinin pek çoğunu televizyondan aldıklarını ve gazetelerden ziyade televizyonlardan almış oldukları bilgiye inandıklarını belirtmektedirler. 1950’li yıllarda Amerika’da gelişen ve yaygınlaşan televizyon, kısa sürede insanların yaşamlarının önemli bir bölümünü işgal etmiştir. İnsanların haber alma, pembe dizileri izleme, spor olaylarını takip etme, eğlenceli komedileri izlemelerine, diğer taraftan bilgi ve eğitimlerini artıran yöntemlerde de önemli değişikliklerin olmasına yol açmıştır.

Televizyon, çağımızın en büyük “kültürel üretim” aracı olmuştur.Çünkü, televizyon kendisinden önceki iletişim ve sanat biçimlerini köktenci bir şekilde etkileşmiş ve değiştirmiştir. “artık hiçbir şey televizyondan önceki gibi olmayacaktır.”Televizyonun diğer iletişim araçları üzerindeki etkilerini radyo, dergicilik ve sinemadan örneklerle değerlendirilir. Örneğin, eskiden tek ulusal günlük eğlence aracı olan radyo, bu işlevini televizyona bırakmak zorunda kaldıktan sonra, programcılık yaklaşımı bakımından büyük bir değişiklik yaşamıştır. Benzer eğilim ulusal dergilerde de görülmüş, olabildiğince çok konuyu kapsayan, mozaik tarzı dergilerin yerini sadece özgül konulara ve hobilere yer veren dergiler almıştır. Popüler sinema ise, televizyonun sosyal-siyasal baskısı ve denetimler nedeniyle pek ele alamadığı şiddet ve cinsellik temalarına olabildiğince kışkırtıcı biçimde yönelmiştir. Televizyonun diğer iletişim araçları üzerindeki baskıcı ve olumsuz tesirleri günümüzde de devam ederken, özellikle sinema, radyo ve sanat biçimlerinden geniş ölçüde faydalanmayı sürdürmektedir.

Televizyon, kitle iletişim araçları içinde en fazla tartışmaya konu olan araçlardan biri olmuştur. Bu tartışmaların çoğu, televizyonun bireyler üzerindeki etkileri üzerine odaklanmıştır.Televizyonun bireylere etkileri üzerine tartışmaların genel olarak iki kutupta toplanmaktadır. Bunlar,televizyonun bireyler üzerinde olumlu ve olumsuz tesirleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.Fakat,tartışmaların odağına televizyonun olumsuz etkileri üzerine yapılan görüşler oturmuştur. Türkiye’de bu tartışmalar, özellikle özel televizyon kanallarıyla birlikte oldukça alevlenmiştir.Televizyonun olumlu fonksiyonlarının olduğu yönünde görüş belirtenler, onu toplumun aynası olarak görürler. Bununla birlikte, bir toplumun sıkıntıları, özlemleri, beklentileri, alışkanlıkları,öncelikleri, genel beğeni düzeyi ve yaşama bakış tarzı o toplumun izlediği televizyon program yapısından anlaşılabilir. Barrat’a göre, kitle iletişim araçları içinde en son teknik buluşlardan biri olan televizyon, günümüzde gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan ülkelerde eğlence, haber, eğitim,kültür gibi çeşitli gereksinimlerin karşılanmasında yoğun olarak kullanılan bir araçtır. Zaten televizyonu olumlayan yaklaşımlar genellikle bu aracın fiziksel ve teknik olanaklarının büyüsüne kapılmışlığı şu ya da bu ölçüde dile getirmişlerdir. Mc Luhan, bu olanak sayesinde insanın kendi küçük çevresinin bir üyesi olmaktan çıkıp, iyice küçülen dünyanın etkin bir üyesi olduğunu savunurken; Daniel Lerner ve Wilbur Schramm televizyonu, özellikle üçüncü dünya ülkelerinin“Batıya ulaşma” aracı olarak görmüşler; “modernleşme” çabalarının en etkili unsuru olarak değerlendirmişlerdir. Televizyona yönelik olumlu değerlendirmeler genellikle, bu aracın teknolojik potansiyelinin ön plana çıkarılmaya çalışıldığı görülmektedir.

Çağımız insanı, televizyon ile kendisine gidilmeyen,kendisinin bize geldiği bir dünyada yaşamaktadır. Olaylar yaşanmamakta, haber ve görüntü olarak evlerimize birer meta olarak girmekte, gerçek olaylar, yeniden üretilip belli bir söylem içinde verildiklerinden toplumsal bir işlev ve anlam kazandıkları için oluşturulan meta, gerçek olaydan daha fazla önem kazanmaktadır.Televizyonun içeriklerinin düzenlenmesinde hitap ettiği izleyici kitlesinin sosyal, ekonomik ve kültürel seviyesi önemlidir. Özellikle, izleyici kitlenin cinsiyet dağılımına bakıldığında bunların çocuklardan, gençlerden ve kadınlardan oluştuğu görülmektedir

Televizyon üzerine yapılan eleştirilerde genellikle, programlar ve içerikler ön plana çıkar. Bennett, bireylerin tüketime feda edilmesinin televizyonda yaygın olduğunu belirtir. Diğer taraftan televizyon, sadece haber kalitesindeki genel düşüşün sorumlusu olarak suçlanmakla kalmayıp,politikaya dair genel cehaletten suç ve şiddete, akşam sofrasındaki muhabbet yokluğuna varıncaya dek tüm toplumsal hastalıklardan sorumlu tutulmaktadır. Toplumsal olarak konuya bakıldığında,insani ilişkileri güçlendiren değer yargıları yerini, televizyonun getirdiği yeni kültürel değerlere bıraktığı görülmektedir. Televizyon, yabancı kaynaklı diziler ve reklamlar aracılığıyla kültürler arası etkileşimi artırırken, diğer taraftan da varlıklı ülkelerin zengin bireylerinin yaşam ve estetik anlayışını ön plana çıkarmış, ve zaman içinde bu değerlerin benimsenmesi yönünde öğretici olduğu görülmüştür.

Kısaca, diyebiliriz ki insanlar, birçok olayı kitle iletişim araçlarından takip etmektedir.Böylelikle, kitle iletişim araçları ile önce bir dünya imajı çizilir, ardından da çizilen bu imaj hakkında ne düşünülmesi gerektiği kitlelere empoze edilir. Bir başka deyişle, üzerinde düşünülecek dünya, bu dünya hakkında düşünülebilecek düşünme biçimleri, çıkar sahibi bireyler ve gruplar tarafından tayin edilmekte ve kitleler devamlı olarak yönlendirilmektedir. Artık, yakın çevremiz ve yüz yüze iletişimde bulunduğumuz bireylerle ilgili sahip olduğumuz bilgiler dışında, dünya hakkında bütün bildiklerimiz veya bildiğimizi sandıklarımız bize, günlük gazeteler, haftalık dergiler, radyo ve televizyon vb. gibi kitle iletişim araçlarından aktarılmakta ve benimsetilmeye çalışılmaktadır. Huxley’in kitle iletişim araçları hakkındaki yargısının doğru tarafları olmasına rağmen kabul etmek,sosyolojinin olaylara objektif ve çok yönlü yaklaşmak gerektiği yönündeki ilkesiyle çelişmektedir. Toplumsal ve bireysel düzeyde düşünüldüğünde, kitle iletişim araçlarının olumsuz fonksiyonları yanında, olumlu fonksiyonlarının da olduğu bir gerçektir.

“Halkın bilinçlenmesi” çok sık kullandığımız bir söylemdir. Daha önce de söylediğimiz gibi halkın değişik kesimleri farklı eğitim düzeyine sahip. Dolayısıyla, bakış açıları, beğenileri, merakları, uğraşları, beklentileri de farklı. Burada en önemli amacın, halkın çoğunluğunu belli bir eğitim ve bilinç düzeyinin üzerine çekebilmek olmalıdır. Bunun en etkin yolu da, bu amaç için medyayı kullanmaktır. Çünkü toplumun çoğunluğuna en kısa yoldan ulaşmanın çaresi budur. Peki, ya medya bu şekilde topluma hizmet etmek için kullanılmaktan alıkoyulursa…? O zaman, medya bir takım güçlere hizmet eden bir araç olmaktan öteye gidemez. Örneğin, bir tartışma programında ortaya konan fikirler tartışılmaktan çok, empoze edilmeye çalışılıyorsa, bu medyanın gücünü kötüye kullanarak, toplumu etkilemek olacaktır. Ama toplum bundan bir yarar sağlayamayacaktır.Günümüzün gazetelerine baktığımızda, yer alan haberlerin çoğunun aslında içi boş bir takım olayların haber verilmesinden meydana geldiğini görürüz. Oysa halkın etraflarında gelişen olayları yorumlama becerilerine katkıda bulunan haberler toplumun gelişimine hizmet eder. Tabi ki gazetede yer alan her haber için bu beklentide olmak gerçekçi olmayabilir, ama en azından gazetelerin anlamlı bir bölümünü kaplayan köşe yazılarından bunu beklemek çok doğaldır. Aynı şekilde televizyon programlarının hepsinden kültür düzeyini artırıcı öğeler içermesini bekleyemeyiz, ama bir kısmının bu amaca hizmet etmesini beklemek hepimizin yararına olacaktır.Pek çok durumda olduğu gibi, burada da sadece beklenti içinde olmak yetmeyecektir. Bir takım çıkarların peşinde olanlar, halkın bilinçlenmesini istemezler. Çünkü halk üzerinden kolay para kazanmak, fazla zahmete girmeden tüketime yöneltmek isterler. Halkın kullanması gereken, yaptırım gücüdür. İhtiyaçlarını talep etmesi, bu taleplerin karşılanması için üzerine düşeni yapması gerekir. Ama öncelikle gerçek ihtiyaçlarının ne olduğunu ayırt edebilmelidir. Bu farkındalık da ancak eğitimle gerçekleşebilir. İşte bu noktada medya-toplum ilişkisindeki kısırdöngüyü görebiliriz. Eğitim için en önemli araçlardan biri medyadır, ama medya eğitime hizmet etmez. Yeterince eğitilemeyen halk, geçek ihtiyaçlarının farkına varamaz, bunları medyadan talep edemez. Bu böylece sürüp gider.Yapılması gerekenler konusunda, halkın belli bir düzeyin üzerinde eğitim almış kesiminin desteği gerekir. Halkı uyandırmak, ihtiyaçlarının farkına varmalarını sağlamak, neyi ne şekilde talep edebilecekleri konusunda yol göstermek gerekir. Eğer bu yolda medyanın desteği alınamıyorsa işler zorlaşır ve yine bir kısırdöngü baş gösterir. Bu durumda belki de, sivil toplum kuruluşları daha etkin bir rol alabilir. Ancak medyanın elinde bulundurduğu gücün yanında, hangi kuruluşların etkin olabileceği de ayrıca tartışılması gereken bir konudur.7



Yüklə 327,21 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin