ZiKİr ehline sorun kitabın Orijinal Adı: «Fes'elu Ehle'z Zikri» Pr. Dr. Muhammed Ticani Semavi Ensariyan Yayınları – Kum Bas


RESULULLAH (S.A.A.) TIP VE İLİMLE ÇELİŞKİDE!



Yüklə 1,17 Mb.
səhifə23/26
tarix31.10.2017
ölçüsü1,17 Mb.
#24439
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   26

RESULULLAH (S.A.A.) TIP VE İLİMLE ÇELİŞKİDE!

        Günümüzde ilim, bir hastalığın salgın olabileceğini ve bir hastadan başka birine bulaşabileceğini ispatlamıştır. Bunu sadece doktorlar değil, bütün halk bile bilmektedir. Dolayısıyla eğer insanlara, "Resulullah bunu kabul etmiyordu" dersek, alay ederler ve İslam'a ve Peygamberine darbe vurmak için bunu kullanırlar. Özellikle de materyalistler böyle fırsatlar aramaktadırlar ve maalesef Buhari ile Müslim salgın hastalığın var olmadığı konusunda ısrar ederler. Bizler bu sözleri naklederken yine diyoruz ki:

        Resulullah'ın söz ve hareketinde kesinlikle çelişki yoktur. Yalnız aziz okuyucuların Peygamber efendimize atılan iftira ve suçlamaları anlamaları için bu başlıkları kullandık. Yoksa bizim hedefimiz Peygamberimizin bu çirkin sıfatlardan münezzeh olduğunu ispatlamaktır. Tekrar vurguluyoruz ki, ilim, kesinlikle Resulullah'ın (s.a.a.) sahih hadisleri ile çelişki


------------------
1- Fetih Suresi / 1 - 3.


Hadis-i Şerifler Hakkında / 405


içinde değildir. Eğer çelişki olursa demek ki, o hadis uydurmadır ve Resulullah' a iftira atılmıştır.

        Diğer taraftan eğer bir hadis başka bir hadisle çelişiyorsa ve bunların biri kesin olan bilimle uyum içerisinde olursa, bu hadis itibara alınır ve öteki hadis reddedilir.

        Örnek olarak bahsimizde çok önemli olan "Salgın Hastalıklar" konusunu inceleyerek burada Resulullah'a atılan iftiraları ve bazı sahabi, ravi ve hadis uyduranların gerçek yüzünü açığa çıkaracağız.

        Bu konuda Buhari'nin, Sahih'inde naklettiği iki hadisle yetineceğiz. Bahaneleri yok etmek, "Bu hadis zayıftır" veya "Bir konuda Buhari ile başkası çelişebilir" denilmesine engel olabilmek için de kaynak olarak Ehl-i Sünnet'in en muteber kitabı olan Sahih-i Buhari'yi seçtik.

        Buhari, Sahih'inin "Tıp Kitabı"nda Ebu Hureyre'den Resulullah'ın şöyle buyurduğunu nakleder:

        "Bulaşıcı hastalık, sarılık ve zehirli hayvan diye bir şey yoktur." Bir bedevi; "Ya Resulallah! Peki kumlar üzerindeki ceylan gibi develerin arasına uyuz bir bir deve girince, neden hepsi uyuz oluyor?" diye sordu. Bunun üzerine Resulullah; "Peki o ilk deveye nereden hastalık bulaştı?!" buyurdu."1

        Görüyor musunuz bir çöl Arabı, develerin arasına uyuz bir devenin girmesiyle hepsinin uyuz olduğunu görerek, fıtratıyla bulaşıcı hastalığın var olduğunu nasıl anlıyor?! Ama Resulullah bu çöl arabını ikna edebilecek bir cevap veremeyerek, "Peki o ilk deve nasıl hasta oldu?" diyor. Böylece soruyu soran, Resulullah'ın kendisi oluyor ve o
-----------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 7, s. 166.

406 / Zikir Ehline Sorun




adamdan cevap bekliyor!

        Bu, bana çocuğu kızamığa yakalanan bir anneye doktorun sorularını hatırlatıyor. Doktor ona diyor ki: "Evinizde veya komşularınızda bu hastalığa yakalanan biri var mı? Anne; "Hayır!" diyor. Doktor; "Öyleyse okulda mı hastalanmıştır?" diyor. Anne; "Yavrum beş yaşındadır; daha okula gitmiyor." diyor. Bunun üzerine doktor; "Yoksa, çocuk yuvasında mı bu hastalığı kaptı?" diyor. Anne: "Çocuk yuvasına da gitmiyor." diyor. Doktor; "Öyleyse akrabalarınızın yanına giderken ya da onlar geldiklerinde bu mikrobu kapmıştır." diyor. Anne yine olumsuz cevap verince bu defa doktor; "Demek ki mikrop havadan gelerek onu hasta etmiştir." diyor.

        Evet! Hava, salgın hastalıkların mikroplarını taşıyabilmekte; bazen bütün bir köy veya şehir o hastalığa yakalanabilmektedir. Bu yüzden veba ve taun gibi salgın hastalıkları önlemek için aşılar bulundu. Peki, asla heva ve hevesinden konuşmayan biri, bu konuyu nasıl bilmez?! Oysa o, hiçbir şey kendisine gizli kalmayan, gökte ve yerde ne varsa hepsini bilen Allah'ın Resulü'dür.(saa)

        Bu yüzden, biz bu hadisi reddediyor ve asla kabul etmiyoruz. Ama Buhari'nin aynı sayfada naklettiği ikinci hadisi kabulleniyoruz. "Ebu Seleme, Ebu Hureyre'den Resulullah'ın (s.a.a.) şöyle buyurduğunu nakleder:

        "Hasta olan sıhhatli olanın yanına götürülmesin." Ebu Seleme der ki: "Bunun üzerine Ebu Hureyre'ye; "Salgın hastalık olmadığını rivayet eden sen değil misin?" diye itiraz ettik. Ebu Hureyre (rezil olduğunu görünce) Habeşlilerin dilince anlaşılmayan bir şeyler söyledi!" Ebu Seleme der ki: "Artık Ebu Hureyre'nin ondan başka bir hadisi unuttuğunu gör-


Hadis-i Şerifler Hakkında / 407

medim." 1


.
        Bu iki hadis birbiriyle çelişmektedir. Birisi salgın hastalık olmadığını, diğeri ise hasta adamın hasta olmayanın yanına gitmemesi gerektiğini söylüyor. Bu iki rivayeti hem Buhari, hem de Müslim nakleder. Müslim, bunu Sahih'inin "Selam Kitabı"nda kaydetmiştir.

        Bu hadislerden anlaşılan şudur: "Hasta olan sıhhatli olanın yanına götürülmesin." diye buyuran hadis doğrudur. Çünkü bilimle çelişmemektedir. Ama öteki hadis kesinlikle yalandır ve doğa kanunlarından habersiz olan bir şahsın uydurmasıdır. İşte bu yüzden bazı sahabiler, bu iki hadisin çeliştiğini anlayarak, Ebu Hureyre'ye itiraz edip birinci hadisin şaşırtıcı olduğunu belirtiyorlar. Kurtuluş yolu bulamayan Ebu Hureyre ise, Habeş diliyle anlaşılamayan bir şeyler söylüyor. Buhari'yi şerh eden diyor ki: "Ebu Hureyre kızarak, anlaşılmayan bir şeyler söyledi."2

        Resulullah'ın (s.a.a.) sürekli Müslümanları taun, cüzam, veba gibi hastalıklar konusunda uyarması, onun bulaşıcı hastalıklar konusunda bilimden çok önde olduğunu göstermektedir.

        Buhari, Sahih'inin "Peygamberler Kitabı"nda, Müslim ise, Sahih'inin "Selam Kitabı"nda Üsame bin Zeyd'den Resulullah'ın (s.a.a.) şöyle buyurduğunu nakleder:

        "Taun, İsrail Oğullarından bir kavme veya sizden öncekilere gönderilen bir pisliktir. Eğer bir yerde taun oldu-
----------------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 7, s. 179; Sahih-i Müslim, c. 4, s. 1743, h. 2221.
2- Feth'ul-Bari, c. 11, s. 179.

408 / Zikir Ehline Sorun




ğunu duyarsanız, oraya girmeyin. Eğer sizin olduğunuz yerde taun varsa, oradan çıkıp kaçmayın."1

        Diğer bir rivayette Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurmaktadır: "Tıpkı arslandan kaçtığın gibi cüzamlıdan kaç."2 Yine buyuruyor ki: "Su içtiğinizde suyun kabına üflemeyin."3

        Yine buyuruyor ki: "Eğer bir kabı köpek yalarsa, onu bir defası toprakla olmak üzere yedi kez yıkayın."4

        Bütün bunlar, ümmete temizliği, sağlığı ve hastalıklardan korunma yollarını öğretmek içindi. Dolayısıyla Resulullah (s.a.a.) asla, "Eğer bardağınıza sinek düşse, onu bardağa daldırın." demez.5

        Bunlar bir yana, hatta Arapların uğursuz bildiği baykuş hakkındaki hadislerde bile çelişki görüyoruz. Bir yandan Enes, Resulullah'tan şöyle naklediyor: "Hiçbir kuşta uğursuzluk yoktur." Ama öte yandan Buhari, Sahih'inin "Yaradılışın Başlangıcı Kitabı"nda Said bin Cübeyr aracılığıyla İbn-i Abbas'tan; Resulullah'ın (s.a.a.), Hasan ve Hüseyin' e baykuşun uğursuzluğundan nasıl korunacaklarını öğrettiğini nakleder. 6

        Evet! Bunlar, Resulullah'a isnat edilen, fakat Resu-


----------------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 4, s. 213; Sahih-i Müslim, c. 4, s. 1737, h.2218.
2- Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c. 2, s. 443.
3- Sahih-i Buhari, c. 1, s. 50.
4- Sünen-i Ebi Diivud, c. 1, s. 19.
5- Sahih-i Buhari, c. 4, s. 158.
6- Sahih- Buhari, c. 4, s. 179.

Hadis-i Şerifler Hakkında / 409

lullab'ın kesinlikle beri olduğu çelişik hadislerden bazı örnekler idi. Ne yazık ki, Buhari ile Müslim'de bu gibi hadisler oldukça fazladır. Fakat biz bunların tafsilatına girmeyeceğiz. Çünkü okuyucularımızı özete alıştırdık.

        Araştırmacılar, bunları dikkatle inceleyerek Resulullah'ın (s.a.a.) pak sünnetini bu tür yalanlardan ayırmalıdırlar. Bu vesileyle inşallah Allah da onlara ecir ve sevap verir. Böylece hakkı batıldan ayırarak, yeni nesillere İslam'ın gerçek misyonuna uygun değerli konular sunarlar.

        "Ey iman edenler! Siz de Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu, dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah yanında şerefliydi. "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin. (Böyle davranırsanız,) Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur."1
-------------------------

1- Ahzab Süresi / 71 - 72.
SEKİZİNCİ BÖLÜM

SAHİH-İ BUHARİ VE SAHİH-İ MÜSLİM HAKKINDA s.413

BUHARİ VE MÜSLİM'E GÖRE EBU BEKİR VE ÖMER'İN FAZİLETLERİ s.418
BUHARİ, ÖMER'İ SAVUNMAK İÇİN HADİSLERLE OYNUYOR! s.429
BUHARİ'NİN, ÖMER'İN İÇYÜZÜNÜ AÇIKLAYAN HADİSLERİ DEĞİŞTİRDİĞİNE DAİR ÖRNEKLER s.429
BUHARİ'NİN EHL-İ BEYT'İ YEREN RİVAYETLERDEN HOŞLANMASI! s.446
EHL-İ SÜNNET'İN BUHARİ'Yİ DİĞER ALİMLERDEN DAHA FAZLA SEVMELERİNİN NEDENLERİ s.460
SON SÖZÜMÜZ s.461

        Bu iki kitap, Ehl-i Sünnet'in yanında gerçekten büyük öneme sahiptir. Ehl-i Sünnet, dini konuların hemen hepsinde bu iki kitabı temel hadis kaynağı olarak kabullenirler. Hatta bu kitaplardaki apaçık çelişki ve uydurmaları gören araştırmacıları dahi, bunu halka açıklamaktan çekinirler. Çünkü açıkladıkları takdirde ya kendilerine bir zarar yetişeceğinden ya da kalben bu iki kitaba karşı sonsuz saygı besleyen halkın bazı konularda şüpheye düşeceğinden korkarlar. Gerçek şu ki; Buhari ve Müslim, alimlerin ve halkın yanında böyle bir makam kazanacaklarını rüyalarında bile görmezlerdi.

        Biz bu iki kitabı eleştirip onlardaki bazı rivayetlere itiraz ediyorsak, bunu, Resulullah'ı (s.a.a.) tenzih edip masumluğuna gölge düşürtmemek için yapıyoruz. Bu itiraz ve eleştirilerden bazı sahabiler dahi kurtulamıyorsa, Buhari ve Müslim de doğal olarak kurtulamazlar. Çünkü sahabiler, Resulullah'a Buhari ve Müslim'den daha yakındırlar.

        Bizim hedefimiz, Resulullah'ı (s.a.a.) tenzih etmek, onun masumluğunu, bütün insanlardan daha takvalı ve daha bilgili olduğunu ispat etmektir. Biz şuna inanıyoruz ki: Yüce Allah onu, halkı hidayet etmek üzere alemlere rahmet olarak göndermiştir. Bu yüzden, yüce Allah onu tenzih

414 / Zikir Eh!ine Sorun

etmemizi ve ona saygısızlığı asla kabul etmememizi istemiştir bizden. Dolayısıyla biz ve bütün Müslümanlar, Resulullah'ın yüce ahlakına uymayan bütün iddiaları reddetmeli, onun masumluğuyla çelişen bütün rivayetleri kesinlikle uzağa atmalı, yüce makamına gölge düşüren her iddiayı çürütmeliyiz. Çünkü ashap, tabiîn, hadis ve fıkıh İmamları ve yeryüzündeki bütün insanlar, her şeylerini onun ilahı ve insanı fazilet ve meziyetlerine borçludurlar.

        Şüphesiz, bu sözleri ilk kez duyanlar doğal olarak onları yadırgayacak, eleştirecek, hatta belki de kınayacaktırlar. Ama bizim hedefimiz, Allah'ın rızasını kazanmak, Resulullah'ın hoşnutluğunu elde etmek ve ne malın, ne de evlatların hiçbir işe yaramadığı ahiret günü için azık toplamaktır. Bu arada böylece, halife ve sultanların değil, Allah'ın ve Resulünün kadrini bilen temiz kalpli müminleri de sevindirmek istemekteyiz.

        Hiç unutmam! Buhari'nin naklettiği, Hz. Musa'nın Azrail'e tokat atıp gözünü kör ettiği hadisini eleştirdiğimde muhalefetle karşılaşıp tekfır olundum. Bana mürted olduğumu söyleyerek,

        "Sen kim oluyorsun da Buhari'yi eleştiriyorsun?!" dediler ve öyle bir yaygara kopardılar ki, sanki ben Kur'an'ın bir ayetini inkar etmiştim. Halbuki eğer bir araştırmacı, körü körüne taklidi bırakıp yanlış taassuplardan kendini kurtarırsa, Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'de, efsane ve hurafelere inanan bir çöl Arabının zihniyetini yansıtan çok ilginç şeylerle karşılaşır. Tabii, bu bir çöl Arabı için ayıp değildir. Çünkü onun zamanında uydu, televizyon, telefon, füze vs. yoktu. Ama biz böyle bir zihniyetin Resulullah'a (s.a.a.) nispet verilmesini kabullenemiyoruz. Çünkü Allah onu, insanları cehaletten kurtarması için

Buhari ve Müslim Hakkında / 415

göndermiş, Kur'an ayetlerini onlara okumasını, onları eğitmesini, kitabı ve hikmeti onlara öğretmesini istemiştir. Ve son peygamber olduğu için, Allah ona gereken ilmi vermiştir.

        Bu arada aziz okuyucular, Sahih-i Buhari'de yazılan her şeyin Resulullah'a (s.a.a.) ait olmadığına da dikkat etmelidirler. Çünkü bazen Buhari bir hadisi naklediyor, sonra bazı sahabilerin görüşünü ona ekliyor, okuyucu da bunun müyle Resulullah'a (s.a.a.) ait olduğunu zannediyor.

        Buna bir örnek verelim:

        Buhari, Sahih'inin "Hiyel Kitabı"nda Ebu Hureyre'den Resulullah'ın şöyle buyurduğunu nakleder:

        "Bakire kızın izni, dul kadının ise görüşü alınmadan kendileriyle evlenilemez." "Ya Resulallah! Bakire kızın izni nasıl olur?" diye sorduklarında; "Susarsa (razı olduğu anlaşılır)." buyurdu. Bazıları ise dediler ki: "Bakire kızın iznini almayıp onunla evlenmeyen birisi, hile yaparak iki yalancı şahit getirir ve kızın rızası ile onunla evlendiğini iddia eder, hakim de buna hükmederse, o adam şahitlerin yalancı olduğunu bildiği halde, onunla yatabilir ve bu evlilik sahihtir."1

        Resulullah'ın hadisi bittikten sonra Buhari'nin, "Bazıları ise dediler ki: ..." şeklindeki sözüne dikkat ediyor musunuz?! Buhari, bununla ne demek istiyor acaba?! Resulullah'ın hadisi karşısında, kimler olduğu bilinmeyen bu bazılarının sözünü aktararak, yalancı şahitlerle evliliğin doğru olduğunu ispata çalışmanın ve okuyucu, bu sözün Resulullah'a (s.a.a.) ait olduğu zannını vermenin ne anlamı
-----------------------

1- Sahih-i Buhari, c. 9, s. 32.



4161 Zikir Ehline Sorun

olabilir acaba?!

        Bir başka örnek:

        Buhari, Sahih' inin "Yaratılışın Başlangıcı Kitabı, Muhacirlerin Menkıbe ve Faziletleri Babı"nda Abdullah bin Ömer'den şöyle nakleder: "Resulullah'ın zamanında hiç kimseyi Ebu Bekir'den üstün bilmezdik. Ondan sonra Ömer'i, sonra Osman'ı üstün bilirdik. Onların dışında diğer sahabilerin hiçbirini diğerinden üstün bilmezdik."1

        Bu, Abdullah bin Ömer'in görüşü olup sadece kendisini bağlar. Yoksa, nasıl olur da Hz. Ali'nin hiçbir üstünlüğü olmaz ve Abdullah bin Ömer, onu diğer sıradan insanlarla eşit tutar?! Halbuki Resulullah'tan sonra insanların en üstünü ve en faziletlisi, Hz. Ali'dir.

        Abdullah bin Ömer'in Hz. Ali'ye karşı olan kinini ve bu nedenle de Hz. Ali'ye biat etmemesini bilenler, onun bu sözünü asla yadırgamazlar. Halbuki Resulullah (s.a.a.) buyurmuştur ki: "Veli ve mevlası Ali olmayan kimse, mümin değildir."2 Yine buyurmuştur ki: "Ali hak iledir, hak da Ali ile."3

        Gel gör ki, Allah'ın velisi ve müminlerin mevlası Hz. Ali'ye biat etmeyen bu Abdullah bin Ömer; Allah'ın, Resulü'nün ve müminlerin düşmanı olan fasık, facir ve zalim Haccac'ın ayağını öperek ona biat ediyor! Burada bu gibi konulara girmek istemiyoruz. Çünkü bu örnekleri vermekteki maksadımız, Buhari ve onun gibilerini daha iyi tanımak
-------------------

1- Sahih-i Buhari, c. 5, s. 18.


2- es-Savaik'u1-Muhrika, s. 179; Zahair'ul-Ukaba, s. 68.
3- Tarih-i Bağdad, c. 14, s. 321.


Buhari ve Müslim Hakkında i 417

ve nasıl bir karaktere sahip olduklarını bilmektir. Bakınız, Buhari bu rivayeti "Muhacirlerin Menkıbeleri Babı"nda getirirken, okuyuculara Resulullah'ın (s.a.a.) da bu görüşte olduğunu ima etmek istiyor. Halbuki bu görüş, Hz. Ali'ye düşman olduğunu açıkça ilan eden Abdullah bin Ömer' e aittir.

        Bu doğrultuda akıl sahibi okuyuculara, Buhari'nin Hz. Ali'ye karşı tutumunu ve nasıl onun faziletlerini gizlemeye ve hakkında bazı eksiklikler bulmaya çalıştığını da açıklayacağız. Örneğin:

        Buhari, Sahih'inin "Yaradılışın Başlangıcı Kitabı"nda Ebu Ya'la' dan, o da Muhammed-i Hanefıyye' den şöyle nakleder: "Babam Ali'ye; "Resulullah'tan (s.a.a.) sonra halkın en üstünü kimdir?" diye sordum. "Ebu Bekir'dir." dedi. "Sonra kimdir?" dedim. "Ömer'dir." dedi. "Ondan sonra Osman'dır." söyleyeceğinden korkarak; Sonra da sensin." dedim. Bunun üzerine; "Ben ancak Müslümanlar'dan normal bir insanım." dedi."1

        Evet! Bu da Hz. Ali'nin oğlu Muhammed-i Hanefıyye'nin dilinden uydurulmuş bir rivayet! Bu rivayet de, tıpkı Ömer'in oğlu Abdullah'm dilinden aktarılan rivayet gibi, sonuçta Osman' ın üstünlüğünü ispatlıyor. Çünkü Muhammed-i Hanefıyye'ye iftira edilen bu rivayette, Hz. Ali'nin sıradan bir Müslüman olduğu vurgulanıyor. Oysa Sünnilerden hiçbir kimse, Osman'ın sıradan bir Müslüman olduğunu söylemez. Onlar, insanların en üstününün Ebu Bekir, sonra Ömer, sonra da Osman olduğunu söylerler, sonra bütün sahabileri eşit kabul ederler.
--------------------

1- Sahih-i Buhari, c. 5, s. 9.

418 / Zikir Ehline Sorun

        Buhari'nin naklettiği ve bütün amacı, Hz. Ali'yi her türlü faziletten soyutlamak olan bu gibi hadislere şaşırmıyor musunuz?! Hala Buhari'nin, bütün bunları sırf Ümeyye Oğulları, Abbas Oğulları ve Ehl-i Beyt' e düşman sultanların rıza ve sevgisini kazanmak için yazdığında şüpheniz mi var?!

        Hiç kuşkusuz, bunlar, hakikati bilmek isteyenler için hiçbir şüpheye yer bırakmayacak sağlam delillerdir.

BUHARİ VE MÜSLİM'E GÖRE EBU BEKİR VE ÖMER'İN FAZİLETLERİ

        Buhari, Sahih'inin "Yaratılışın Başlangıcı Kitabı"nda, Müslim ise, Sahih'inin "Sahabenin Faziletleri Kitabı, Ebu Bekir'in Faziletleri Babı"nda Ebu Hureyre'den şöyle naklederler:

        "Resulullah (s.a.a.) sabah namazını kıldıktan sonra halka dönerek dedi ki: "Birisi ineğini kovarken ona binip bir kamçı vurdu. İnek; "Biz bunun için yaratılmadık, biz tarla sürmek için yaratıldık." dedi. Halk; "F esubhanallah! Hiç inek konuşur mu?" dedi. Bunun üzerine Resulullah; Ben, Ebu Bekir ve Ömer buna inanıyoruz." buyurdu. Ebu Bekir ile Ömer orada yoktular. Resulullah yine buyurdu ki: Çobanın biri koyunlarını otlatırken bir kurt koyunun birini kaptı. Çoban koşarak koyunu kurttan kurtarmak istedi. Ama kurt o adama dedi ki: "Sen bugün bu koyunu elimden alıyorsun ama, bir gün gelecek bu koyunların çobanı sadece ben olacağım. O zaman ne yapacaksın?" Halk; "Kurt nasıl muşabilir?" dedi. Resulullah; "Ben, Ebu Bekir ve Ömer buna inanıyoruz." buyurdu. Ama o ikisi orada yoktu."1


-----------------------------

1- Sahih-i Buhari, c. 4, s. 212; Sahih-i Müslim, c. 4, s. 1857, h. 2388




Buhari ve Müslim Hakkında / 419

        Bu hadisin her tarafından yalan yağıyor. Bu hadis, sırf Ebu Bekir ile Ömer' i övmek için uydurulmuştur. Yoksa Resulullah iki kez; "Ben, Ebu Bekir ve Ömer buna inanıyoruz." dediği halde ashabı niye onu yalanlasın ki?!

        Sonra gördüğünüz gibi rivayeti nakleden adam iki kere altını çizerek; "Ebu Bekir ile Ömer orada yoktular." diyor. Bunlar, hiçbir manası olmayan gülünç faziletlerdir. Ama ne yapalım ki, beyler tıpkı boğulan adamlar gibi ellerinin ulaştığı her çerçöpe sarılıyorlar. Yalancılar, onlar için kaydedilmiş hiçbir fazilet göremeyince, hiçbir ilmi, tarihi ve mantıki delile dayanmayan ve daha çok hayale benzeyen faziletler uydurdular.

        Buhari, Sahih'inin "Peygamber'in Ashabının Faziletleri Kitabı"nda, Müslim de, "Sahabenin Faziletleri Kitabı"nda Amr bin As'tan şöyle naklederler: "Resulullah beni "Zat'us- Selasil" ordusuna gönderdi. Resulullah'ın yanına gelerek; "Halkın içinde en çok kimi seviyorsun?" diye sordum. Resulullah; "Aişe'yi." dedi. Ben; "Ya erkeklerden?" diye sordum. Dedi ki: "Babasını." "Daha sonra kimi?" dedim. "Ömer bin Hattab'1." dedi ve ondan sonra da başkalarını saydı." 1

        Tarih, hicretin sekizinci yılında Resulullah'ın (s.a.a.), bir ordu hazırlayarak Amr bin As'ın komutanlığında Zat'us- Selasil'e gönderdiğini ve bu orduda Ebu Bekir ile Ömer'in de onun komutası altına olduğunu kaydeder. İşte yalancılar, Amr bin As'ın dahi, Ebu Bekir ile Ömer'den üstün olduğu-
---------------------------

1. Sahih-i Buhari. c. 5, s. 6; Sahih-i Müslim, c. 4, s. 1856, h. 2384.

420/ Zikir Ehline Sorun

nun iddia edilebileceğini anladıklarından Amr bin As'ın dilinden Ebu Bekir ile Ömer'in üstünlüğünü uydurmuşlardır.

        Tabii bu arada Aişe'yi de işe katarak bir yandan şüpheleri kaldırmak, öte yandan da Aişe'nin mutlak üstünlüğünü ortaya koymak istemişlerdir.

        Bu yüzden görüyoruz ki Nevevi, Sahih-i Müslim'in şerhinde diyor ki: "Bu hadiste Ebu Bekir, Ömer ve Aişe'nin üstün faziletleri açıkça görülmektedir. Bu da, Ebu Bekir ile Ömer'i diğer sahabilerden üstün bilen Ehl-i Sünnet'in iddialarını onaylamaktadır."1

        Bu rivayet de, benzeri diğer rivayetler gibi, oldukça zayıftır. Bu rivayetleri uyduran yalancılar, hatta Hz. Ali'nin dilinden dahi yalan uydurmaktan çekinmemişlerdir. Böylece, kendi zanlarınca bir yandan Hz. Ali'yi diğer sahabilerden üstün bilen Şiilerin delillerini çürütmek, diğer yandan da Hz. Ali'nin Ebu Bekir ve Ömer'den asla rahatsız olmadığını anlatmak istemişler. İşte bunun örneği:

        Buhari, Sahih'inin "Peygamber'in Ashabının Faziletleri Kitabı, Ömer'in Menkıbeleri Babı"nda, Müslim de, Sahih'inin "Sahabenin Faziletleri Kitabı, Ömer'in Faziletleri Babı"nda İbn-i Abbas'tan şöyle naklederler:

        "Ölmeden önce Ömer'i yatağına koydular. Halk onun etrafına toplanmış, onun için dua ediyor ve namaz kılıyorlardı. Ben de onlarla birlikteydim. İçlerinde sırtıma vuran birisi ilgimi çekti. Bakınca onun Ali olduğunu gördüm. Sonra Ali Ömer' e acıyarak dedi ki: "Ne kadar isterdim ki Allah, sana davrandığı gibi bana da davransaydı. Allah'a andolsun ki Allah'ın seni diğer iki dostunla birlikte haşredeceğini sanı-
-------------------------

1- Nevevi, Sahih-i Müslim Şerhi, c. 15, s. 153.




Buhari ve Müslim Hakkında / 421

yorum. Ben Resulullah'tan: çokça. şöyle buyurduğunu işittim: "Ben, Ebu Bekir ve Ömer gittik. Ben, Ebu Bekir ve Ömer girdik. Ben, Ebu Bekir ve Ömer çıktık."1

        Bu hadisin de yalan olduğu bellidir. Ondan, Resulullah'a ilk kavuşan olduğu halde Hz. Fatıma'yı Resulullah'ın yanına defnettirmeyen siyasetin kokusu geliyor. Rivayeti uyduran adam, "Ben, Ebu Bekir ve Ömer gittik. Ben, Ebu Bekir ve Ömer girdik. Ben, Ebu Bekir ve Ömer çıktık." dedikten sonra, "Ben, Ebu Bekir ve Ömer aynı yere defnolunacağız." diye eklemeyi de unutmuştur galiba!

        Tarihin ve vakıanın yalanladığı bu uydurma rivayetlerle ihticac eden Müslümanlar acaba ne zaman kendilerine gelip de bu rivayetlerden el çekecekler?! Bunlar, Müslümanların kitaplarının, Ebu Bekir ile Ömer'in Hz. Ali ve Hz. Fatıma'ya karşı yaptıkları haksızlıklarla dolu olduğunu görmüyorlar mı?! Bundan dolayı da Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın hayatları boyunca onlardan şikayetçi olduklarını tarih ve hadis kitaplarında okumuyorlar mı?!

        Ayrıca, söz konusu rivayette; Hz. Ali, garip bir ölüyü seyreden yabancı bir adam gibi tanıtılmakta ve halkın ona dua ettiğini görünce, eliyle İbn-i Abbas'ın sırtına vurarak yavaşça kulağına o sözleri söylediği, sonra da çekip gittiği anlatılmaktadır. Halbuki Hz. Ali'nin herkesten önde olup, halka namaz kıldırması ve Ömer'i toprağa vermeden oradan ayrılmaması gerekmiyor muydu?!

        Fakat ne var ki, Ümeyye Oğulları zamanında, Hz.


-------------------
1- Sahih-i Müslim, c. 4, s. 1858, h. 2389; Sahih-i Buhari, c. 5, s.14.

422 / Zikir Ehline Sorun

        Ali'nin faziletleri karşısında Ebu Bekir ve Ömer'in makamını yüceltmek isteyen Muaviye'nin emriyle, halk hadis uydurmak için yarıştıkları için, fazilet hadisleri hep böyle zayıf, gülünç ve bazen de çelişik olarak ortaya çıktı. Bu rivayetlerin bazen birbiriyle çelişmesi de, hadis uyduran şahısların eğilimlerinden kaynaklanıyordu.

        Örneğin; hadis uyduran kişi, Teym kabilesinden olunca, kimseyi Ebu Bekir'den öne geçirmezdi. Aynı şekilde, Adi kabilesinden olunca da, Ömer'in herkesten üstün olduğunu gösteren hadisler uydururdu. Ümeyye Oğulları da, Resulullah'a karşı oldukça cüretkar davranan, hiçbir şeyden çekinmeyen, hiçbir edep kuralına riayet etmeyen, sert ve kaba bir yapıya sahip olan Ömer'in kişiliğinden çok hoşlandıkları için daha çok, onu öven, onun hatta Ebu Bekir' den de üstün olduğunu bildiren rivayetler uydurdular.

        İşte birkaç örnek:

        Müslim, Sahih'inin "Sahabenin Faziletleri Kitabı, Ömer'in Faziletleri Babı"nda, Buhari ise, Sahih'inin "İman Kitabı"nda Ebu Said-i Hudri'den Resulullah'ın (s.a.a.) şöyle dediğini nakleder:

        "Rüyamda insanları bana gösteriyorlardı. Herkesin gömleği vardı; bazılarının gömleği göğüslerine bile ulaşmıyordu. Bazılarınınki ise göğüslerinden aşağıda idi. O sırada Ömer bin Hattab'ı gördüm. Onun gömleği (o kadar uzundu ki) yerlerde sürükleniyordu." Ashap; "Ya Resulallah! Bu gömleği ne olarak yorumluyorsun?" diye sordular. Resulullah; "Din olarak." buyurdu!"1

        Eğer Resulullah'ın rüyasının yorumu din ise, dernek ki


------------------------------------

1- Sahih-i Buhari, c. 1, s. 12 ve c. 4, s. ıs; Sahih-i Müslim, c. 4, s. 1859, h. 2390.



Buhari ve Müslim Hakkında / 423

Ömer bütün herkesten daha üstündür. çünkü, bazılarının dini göğüslerine kadar ulaşmıyorken, Ömer bin Hattap tepeden tırnağa, hatta daha fazla dinle doludur! Tıpkı uzun gömleğin çekilip sürüklenmesi gibi, o da dini arkasında çekip sürüklemektedir! Peki öyleyse, imanı bütün ümmetin imanından üstün olan Ebu Bekir-i Sıddık nerede kalıyor?!

        Buhari, Sahih'inin "İlim Kitabı, İlmin Faziletleri Babı"nda, Müslim ise "Faziletler Kitabı, Ömer'in Faziletleri Babı"nda İbn-i Ömer'den şöyle naklederler:

        "Resulullah'ın (s.a.a.) şöyle buyurduğunu duydum: "Rüyamda bana bir bardak süt verdiler. Ondan o kadar içtim ki tırnaklarımdan dışarı sızdı. Sonra onun geride kalanını Ömer bin Hattab'a verdim." "Ya Resulallah! Rüyanızdaki sütü neye yorumluyorsunuz?" diye sorduklarında; "İlme yorumluyorum." buyurdu."1

        Önceki rivayette Ömer'in dindeki üstünlüğünün, bu rivayette ise ilimdeki üstünlüğünün üzerinde duruluyor. Böylece ilim ve amelde Ömer'in, içlerinde Ebu Bekir de olmak üzere, bütün ümmetten, hatta bütün insanlardan üstün olduğu söyleniyor.

        Şimdi geride bir tek fazilet kalıyor. Bu öyle bir fazilet ki, insanlar ona ulaşmak için birbiriyle yarışırlar; Allah ve Resulü o sıfatın sahibini sever. Evet, "yiğitlik" faziletini diyorum. Öyleyse raviler, Ebu Hafs'ın (Ömer) yiğitliği hakkında da mutlaka bir rivayet uydurmuş olmalılar.

        Bu rivayet, Buhari'nin "Peygamber'in Ashabının Fazilet-
---------------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 1, s. 31; Sahih-i Müslim, c. 4, s. 1859, h. 2391.

424/ Zikir Ehline Sorun




leri Kitabı"nda, Müslim'in ise "Sahabenin Faziletleri Kitabı"nda mevcuttur. Her ikisi de Ebu Hureyre'den şöyle nakleder:

        "Resulullah'ın (s.a.a.) şöyle buyurduğunu duydum: "Rüyamda kenarında kova olan bir kuyu gördüm. İhtiyacım olduğu kadar o kuyudan su çektim. Sonra Ebu Kuhafe'nin oğlu (Ebu Bekir), bir ya da iki kova su çekti. Onun su çekişinde bir zaaf vardı. Allah onun zaafını bağışlasın. Sonra o kova daha büyük bir kova oluverdi ve onu Hattab'ın oğlu (Ömer) eline aldı. Ben halkın içinde Ömer gibi su çeken bir kahraman görmedim. Ömer o kadar su çekti ki bütün halkı doyurdu." 1

        İmanın, İslam'ın, takvanın ve Allah'a yaklaşmanın ekseni olan din, diğerlerinin göğüslerinden öteye geçmeyip bedenlerinin geri kalanı çıplak kalıyorken, Ömer bin Hattab'ı başından ayağına kadar bürüyor, fazlası da arkasından yerlerde sürükleniyorsa; aynı şekilde ilim, sadece Ömer bin Hattab'a veriliyor ve Resulullah'tan arta kalanı o, tek başına içiyor, hatta dostu Ebu Bekir'e bile bir şey bırakmıyorsa;2 yiğitlik ve cesaret de, dostu Ebu Bekir'in zaafından sonra Ömer'e özgüleniyorsa,3 doğal olarak, "Allah, zaafı olduğu halde Ömer' den öne geçen Ebu Bekir'i affetsin." diye dua da edilecektir.
--------------------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 4, s. 7; Sahih-i Müs1im, c. 4, s. 1860, h. 2392.
2- Şüphesiz, Ömer, Resu1ullah'tan (s.a.a.) sonra bu ilmine dayanarak kendi görüşüne göre içtihat etmiş ve İslam'ın hükümlerini değiştirmiştir.
3- Ebu Bekir'in kendisi Ömer'e; "Sen hilafette benden daha güçlüsün, ama sen zorla bu görevi benim üzerine yükledin." demişti.


Buhari ve Müslim Hakkında / 425

        Evet! Adiyy Oğulları ile Ümeyye Oğulları, Ömer' i Ebu Bekir' den de öne geçireceklerdir. Çünkü Ömer'in zamanında gördükleri refah ve rahatlığı, ganimetlerden faydalanma ve makamlara atanmayı diğer hiçbir zamanda görmediler.

        Bunlar, Ömer'in dünyadaki faziletleri hakkında bunca rivayetler uydurabiliyorlarsa, onu ahirette de herkesten, hatta Ebu Bekir'den de öne geçirecek ve bu hususta da rivayetler uyduracaklardır. Nitekim uydurmuşlardır da.

        Buhari, Sahih' inin "Yaratılışın Başlangıcı Kitabı, Cennetin Vasfi Babı"nda, Müslim de, Sahih'inin "Sahabenin Faziletleri Kitabı, Ömer'in Faziletleri Babı"nda Ebu Hureyre'den şöyle naklederler:

        "Bir gün Resulullah'ın (s.a.a.) huzurunda oturmuştuk. Resulullah şöyle buyurdu: "Rüyamda cennette olduğumu gördüm. O sırada bir sarayın yanında bir kadının abdest aldığını gördüm. "Bu saray kimindir?" diye sorunca; "Ömer bin Hattab'm sarayıdır." dediler. Ömer'in çok kıskanç olduğunu hatırlayarak oradan kaçtım." Bunun üzerine Ömer ağlayarak; "Seni mi kıskanacağım ya Resulallah?!" dedi."1

        Aziz okuyucular da, bu rivayetlerin kesinlikle uydurma olduğunu anlamışlardır, sanırım. Çünkü gördüğünüz gibi, Ömer'in faziletlerinin hemen hepsini Resulullah (s.a.a.) rüyasında görüyor! Aslında bu rüyaları gören Resulullah (s.a.a.) değil, onları rivayet eden şahıstır.



Yüklə 1,17 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin