-
-
-
GİRİŞ
Duyarsam unuturum
Görürsem hatırlarım
Yaparsam öğrenirim
Çin atasözü
Öğrenciler yalnızca işittikleri şeyleri kolayca unutmaktadırlar. Oysa bizzat katıldıkları bir eğitim etkinliği onların konuyu daha iyi anlamalarına ve kolay kolay unutmamalarına yardım etmektedir.
Dünyada artık klasik hale gelmiş eğitim tanımlarında “Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla değişiklik meydana getirme süreci “ olarak ifade edilmektedir. Bu çağdaş tanım, öğrencinin eğitim işine bizzat kendi yaşantılarıyla girmesini öngörmektedir. Diğer yandan “öğrenimin bireysel olması” da eğitim psikolojisinin ortaya koyduğu evrensel bir gereçtir. Her ne kadar eğitim sınıflar içinde grup olarak yapılsa da sınıf içindeki öğrencilerin öğrenmeleri tek tek ve bireysel özelliklerine göre olmaktadır. Bu iki yaklaşım eğitim öğretim faaliyetlerine öğrencilerin aktif olarak katılmalarını zorunlu kılmaktadır.
Öte yandan eğitim sosyolojisi ve iletişim alanındaki bilimsel bulgular da başta dil olmak üzere birçok öğrenme durumlarının aslında sosyal bir interaksiyon içinde olduğu, dolayısıyla öğretmenin tek yanlı bilgi veya tutum aktarmasının hem öğrenmenin, hem kişiliğin , hem de demokratik ortama aydın insan yetiştirmesi gereken eğitimin ruhuna aykırı olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
Antik Yunan’dan beri öğretim işinde öğrenciler aktif soru ve cevaplarıyla öğretime katılmaktadırlar. Gerek Orta Çağ’daki çıraklık sisteminde gerekse sanayi devriminden sonra oluşan yeni eğitim sistemlerinde öğrencinin eğitim ve öğrenme işine doğrudan katıldığı gözlenmiştir. Dünyanın her tarafında eğitim sistemleri öğrencinin aktif katılımına ve kendi deney ve deneyimleri vasıtasıyla öğrenmesine çok önem vermektedir. Okullarda atölyeler . laboratuarlar , slaytlar gibi faaliyet ve yerlerde öğrencinin öğretime katılımı giderek artmaktadır.
Çağdaş eğitim akımlarının hepsi, öğrencinin okulda ve derste daha aktif olması ve öğrenme işine doğrudan katılmasını, öngörmektedir. Gerek “çocuktan hareket” denen ve çocuğu eğitimin merkezine koyan akımlarda, gerekse “iş eğitimi” akımlarında çocuk, eğitimin merkezindeki hareketli unsurudur. Artık sadece öğretmen tarafından etkilenmeyi bekleyen öğrenci değil, kendisi araştırıp bularak, devamlı soru sorarak , tartışmalara katılıp kendisi faaliyet göstererek öğrenen öğrenci tercih edilmektedir.
AKTİF ÖĞRENME YAKLAŞIMI
Aktif öğrenme “Etkin katılım “ilkesine dayanan ve ülkemizde “Ezbersiz Eğitim”, Etkileşimli Eğitim adlarıyla da tanımlanan bir yaklaşımdır.
Öğrenme üzerinde yapılan çalışmalar, öğrenmenin bireysel bir iş olduğunu göstermektedir. Bireyin yeni bir davranışı öğrenebilmesi için yaşantı geçirmesi, yani çevresindeki uyarıcılar ile etkileşime girmesi, diğer bir anlatımla etkin olması gerekir. Hiç kimse bir başkası için öğrenmeyi gerçekleştiremez. Bu nedenle örenmenin başlangıcından sonuna kadar öğrenen kendi öğrenmesinden sorumluluk taşımak ve öğrenme sürecine aktif olarak katılmak durumundadır.
Bir kısım kuramcıların öğrenmeyi uyarıcı ile davranım arasında bağ kurmak ya da doğrudan doğruya dıştan pekiştirme yoluyla elde edilen bir sonuç olarak görmelerine karşın; biliş kuramcıları öğrenmeyi bir iç süreç olarak algılamaktadırlar. Bu kuramcılara göre öğrenen, uyarıcıların pasif bir alıcısı değil, onların çözümleyicisi, bilgi ve davranışların aktif oluşturucusudur.
Yapılan araştırmalarda elde edilen bütün sonuçlar öğrencilerin aktif olarak derse katıldığında daha iyi ve hızlı öğrendiğine, hatırladığını ve yaptığı işten zevk duyduğunu göstermektedir.
Buna karşılık pasif ve derse karşı ilgisi olmayan öğrencilerin öğrendiklerini çabuk unuttukları, derste sıkıldıkları ve öğrenme için isteksiz oldukları görülmüştür.
1986’da Thomas Good’un önerdiği aktif öğretim (Active İnstruction) öğrencinin etkin katılımının yanı sıra etkili öğretmen sunumlarını , sorulara verilen etkili yanıtları da amaçlayan bir dizi öğretim yöntemlerini içerir.
Aktif öğrenme yaklaşımı; öğrencileri pasif alıcılar değil, öğrenerek kendi yaşamlarını şekillendiren bireyler olarak görmektedir. Öğrenciler sınıfta dinlemekten daha fazla şeyler yapmalıdırlar; okumalı, yazmalı, konuşmalı, tartışmalı, geniş yaşantıları ile bağlantılar kurmalı, edindiği bilgiyi günlük yaşamında uygulamalı ve problem çözmelidir.
Öğretimde öğrenme ve öğretme diye iki etkinlik vardır: Bunlardan öğrenme öğrencinin, öğretme ise öğretmenin etkinliklerindendir. Öğrenme kavramının, öğretim kavramı içindeki yeri büyüktür. Öğretimde, öğretmenden daha çok öğrencinin kendi kendine öğrenmesi esastır. Öğrenme etkinliklerinde, öğrencinin ilgisi ve iradesi çok önemlidir. Öğrenciyi kendi kendisinin rehberi haline getirmek gereklidir. Bu bakımdan öğretmenin de iyi bir rehber olması gerekmektedir. Sonuç olarak öğretim, ekseninde öğrencinin yer aldığı öğretmen , amaç, konu, metot ve çevre öğelerinin karşılıklı ilişki ve etkileşimden oluşan karmaşık bir süreçtir.
ŞEKİL-1:ÖĞRETİM SÜRECİ
Öğrenmenin en alt seviyesinde akılda tutma (belleme, ezberleme), en üst seviyesinde ise akıl yürütme , uygulama vardır. Öğrenmenin davranışsal tanımında belirtildiği gibi tam anlamıyla öğrenme , bireyin öğrendiği bilgi ve beceriyi uygulamaya dökebilmesidir. Öğrenme ancak öğrencilerin aktif katılımıyla gerçekleşebilir. Öğretmen dahil hiç kimse bireyin öğrenmesini sağlayamaz. Öğretmen yol gösterir, programa koyar, yardımcı olur ama öğrenme ancak bireyin kendisinin gerçekleştirebileceği zihinsel bir değişimdir. Bedensel bir büyüme gibi sadece beslenerek oluşmaz; emek gerektirir.
Öğrenme zaten öğrencinin aktif olarak rol aldığı zihinsel bir işlem ise, “Aktif öğrenme” ne demektir? Aktif öğrenme, öğrenme psikolojisinde özel anlam taşıyacak şekilde algılanır hale gelmiştir ve genel olarak iki şekilde tanımlanır:
1- Aktif öğrenme, öğrencinin kendi öğrenme süreci hakkında söz sahibi olduğu bir öğrenme şeklidir.
2- Öğrencinin kendi bilişsel yetilerini zorlayarak yapılan öğrenme şeklidir.
Bu iki tanım bir araya getirilecek olursa aktif öğrenmenin, yoğun olarak öğrencinin sorumluluğunda bir öğrenme şekli olduğu ortaya çıkar. Bir yandan öğrenme süreci ile ilgili kararlarla, diğer yandan da öğrencinin kendi istek ve gayretiyle, tüm bilişsel yetisinin seferber edilmesiyle ilgilidir. Bu anlamda öğrenci, öğretmenin görev ve sorumluluğunu da üstlenir.
Aktif öğrenmede alınması gereken bazı kara ve sorumlulukların hepsi öğrenci tarafından üstlenilir. Daha alt seviyelerdeki aktif öğrenmede bu karar ve sorumluluklar, değişik ağırlıklarla öğrenci-öğretmen işbirliğiyle üstlenilir.
Aktif öğrenmede öğrenci:
* Olası öğrenme hedef ve etkinlikleri araştırır,
* Kendine özel öğrenme hedeflerini seçer,
* Hangi hedefleri hangi nedenlerle seçtiğinin bilincindedir.
* Özgüveni vardır ve gerektiğinde özgüvenini geliştirir,
* Öğrenme etkinliklerinin seçimini ve programını yapar,
* Öğrenme güdüsü vardır veya bu güdüyü kendisi geliştirir,
* Bir konu üzerinde çalışmaya başlamak için kendine özel bir stratejisi vardır,
* Dikkatini toplar, eski öğrendiklerini hatırlar,
* Okur, dinler ve analiz yapar,
* Bilgiler arasında ilişki kurar, mümkünse şematik olarak gösterir,
* Öğrendiklerini yeni durumlara uygular, uygulama alanları araştırır,
* Öğrenip öğrenmediğini sürekli kontrol eder,
* Yeni öğrenme stratejilerini dener,
* Kavrayıp kavramadığını anlamak için öğrendiklerini çeşitli şekillerde ifade eder,
* Başarısızlık durumunda başarısızlık nedenlerini araştırır,
* Kendi performansını değerlendirir,
* Kendi performansı hakkında geri-bildirim için dış kaynaklardan faydalanır,
* Öğrenmenin karşılığında kazancını düşünerek kendini güdüler,
* Dikkat ve enerjisini iyi yönetir, gerektiği yerde çalışmaya ara vermesini bilir.
Aktif öğrenmede olmazsa olmaz olan bireyin nasıl öğrendiğini bilmesi, kendi bilişsel yeti ve mekanizmasını iyi tanıması, yani “öğrenmeyi öğrenmiş” olmasıdır. Aktif öğrenmeyle veya öğrenmeyi öğrenmekle ilgili olarak Ann Brown tarafından ortaya atılmış metabiliş ( metecognition) kuramıyla bireyin kendi bilişsel sürecini yönetmesi kastedilir. Bir öğrencinin bir derse hazırlanması için zamanını nasıl planlayacağını bilmesi, kendi ilerlemesini değerlendirmesi, seçtiği çalışma şekli ile erişeceği başarı düzeyini tahmin edebilmesi gibi kendi bilişsel yetisinin yöneticiliğini yapmasıdır. Metabiliş, aynı zamanda bireyin nasıl öğrendiğini bilmesi; neyi bilip neyi bilmediğinin farkında olması; hangi bilgiyi nerede ve ne zaman uygulamaya koyacağını bilmesi anlamında da kullanılır.
.
-
-
-
Dostları ilə paylaş: |