Anlatmaya bağli edebi metinler a-miLLİ edebiyat zevk ve anlayişini süRDÜren eserler roman-hikaye



Yüklə 338,67 Kb.
səhifə1/6
tarix01.06.2018
ölçüsü338,67 Kb.
#52279
növüYazı
  1   2   3   4   5   6

CUMHURİYET DÖNEMİNDE OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBİ METİNLER

ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLER



A-MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ESERLER

ROMAN-HİKAYE

-Roman, yazınımıza Tanzimat döneminde Batı’dan gelmiştir.(Daha önce halk hikayeleri, meddah hikayeleri, dini ve destani hikayeler, mesnevi… vardır)

-Romanda karakter: eserlerde olumlu ve olumsuz yönleri ile verilen, kendine özgü, çok yönlü kişilerdir. Olay örgüsünde yaşanan gelişmelere bağlı olarak sürekli değişirler. Sadece kendilerine özgü nitelikleriyle metinde yer alırlar. Dış görünüşlerinin ötesinde iç yaşamları da vardır. Aşkı Memnu; Bihter, behlül

-Romanda tip: Belli bir sınıfı ya da belli bir insan eğilimini temsil eden değişmez özellikler gösteren kişilerdir. Tipte kahraman tek yönüyle ele alınır. Sevecen tip, alıngan tip, kıskanç tip gibi bireysel olmaktan çok başkalarında da bulunan ortak özellikleri yansıtır ve o yönleri özellikleri vurgulanır. Böylece ele alınan kahramanlar “genel”leşir. Belli bir düşüncenin veya topluluğun zihniyetini temsil ederler. Bazı davranışları ve ruh hallerini abartılı biçimde üzerinde toplarlar, hangi ortam olursa olsun tek fikrin ve niteliğin sembolüdürler. Yalınkat kişilerdir. İntibah; Dilaşub, Mehpeyker, Ali bey…. Vatan yahut Silistre: İslam bey

Roman türleri:

Konu bakımından:

1-Pikaresk roman: Gezgin, serseri, beş parasız insanların yaşadıkları maceraları anlatır.

Daniel Defoe – Talihli Metres, Thomas Mann-Dolandırıcı Felix Krull’un İtirafları

2-Tarihsel roman: Cezmi, Devlet Ana, Küçük Ağa, Walter Scott-Waverley, G.Flaubert-Salambo

3-Duygusal roman: İntibah, Dudaktan Kalbe, Genç Werther’in Acıları

4-Gotik roman: 18. Yüzyılın akılcılığına karşı gelir; karanlık, korkutucu, çılgınlıklarla dolu bir ortamda geçen, kanlı, büyülü olayları konu alır. Günümüzdeki uzantısı bilimkurgu ve fantastik roman olarak gösterilebilir.

Horace walpole-Otranto şatosu, Mary Shelley-Frankkenştayn, C.Dickens-Büyük Umutlar

5-Ruhbilimsel(psikolojik-tahlil) roman: Dokuzuncu hariciye Koğuşu, Eylül, Mme de La Fayette-Prenses de Cleves

6-Sosyal roman:

Tezli roman(Yaban-Y.Kadri) : bir fikri savunur, olaya bilimsel verilerle yaklaşır.

Töre romanı(Sinekli Bakkal-H. Edip):toplumdaki inanç ve gelenekleri anlatır.

Yergi romanı(İnce Memed-Yaşar kemal): bir olayı eleştirel yaklaşımla anlatır.

Mahalli roman(Yılanların Öcü-Fakir Baykurt):Belli bir yerin özelliklerini anlatır.

7-Macera(serüven) romanı: Cingöz Recai, Hasan Mellah, Üç Silahşörler, Robinson Crusoe


Biçem bakımından:

1-Gerçekçi(realist roman): Mai ve Siyah, Kızıl ile Kara, Savaş ve Barış, Goriot Baba

2-Romantik roman: İntibah, Sefiller

3-Doğlacı(natüralist) roman: Emile Zola, Guy de maupassant romanları..

4-Estetik roman: Gustave Flaubert

5-Dışavurumcu(ekspresyonist) roman: Dostoyevski, Kafka

6-Yığın romanı: Okuru içinde bulunduğu gerçek yaşamdan uzaklaştırma, avutma, okura kendi sorun ve gerçeklerini unutturma, bu türün belirleyici özellikleridir. Kahramanları genellikle cana yakındır. Kerime Nadir, Peride Celal, Kemalettin Tuğcu, Ahmet Günbay Yıldız, Halit Ertuğrul, Canan Tan
Kurtuluş Savaşını konu alan romanlar: Vurun Kahpeye, Ateşten Gömlek, Yaban, Yeşil Gece, Sahnenin Dışındakiler, Kalpaklılar, Doludizgin, Yorgun Savaşçı, Küçük Ağa, Şu Çılgın Türkler, Çete(R.Halit karay),
Anlatımda bakış açısı:

1-Hakim(Tanrısal-ilahi) bakış açısı ve anlatıcı: Adam, üzgün bir şekilde ne yapacağını düşünüyordu.

2-Kahraman anlatıcının bakış açısı: Ne yapacağımı bilmiyordum.

3-Tanık(gözlemci-müşahit) anlatıcının bakış açısı: Sokaktan üç adam geçti.


Dönemin belli başlı özellikleri:

*Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü dönemlerini kapsar.

*Bir yandan yakın dönemin tarihiyle bir hesaplaşma içine girilir, bir yandan da devrimlerle biçimlenen yeni Türkiye Cumhuriyetinin çeşitli sorunlarına eğilinir. Bu yüzden, çoğu yapıtta eski dönemin tipleri, değişen tipler ve yeni dönemin idealist tipleri yan yana bulunur.

*Batılı ve Doğulu değerleri temsil eden kuşaklar arasındaki çatışma ve yeni gençlik fikri birçok romanın örgüsünü oluşturur.

*Halide Edip, Yakup Kadri, Reşat Nuri önemli romancılardır.

*Yakup Kadri ve Halide Edip milli mücadeleye fiilen katılmış, Reşat Nuri Anadolu’da uzun yıllar öğretmenlik yapmıştır.

*Roman ve hikayeler realisttir.

*I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele ile ilgili konular, Atatürk ilke ve inkılaplarıyla ilgili kararlar, Anadolu insanının yaşamı, Doğu ve Batı karşılaştırılması gibi konular işlenmiştir.

*Dil, sadedir.
REŞAT NURİ GÜNTEKİN(1892-1996)Reşide adlı kız kardeşi çok genç yaşta hayatını kaybetti, tek çocuk olarak büyüdü. Babası askeri doktor olduğu için öğrenim hayatı boyunca birçok il gezdi. Anadolu’yu baştan başa dolaşmasına neden olan müfettişlik görevi sayesinde ülkenin gerçeklerini yakından görme ve tanıma imkanı buldu. Kahramanları genelde tek yönlüdür. Olay kahramanlarını çevreyle birlikte verir.

Anadolu insanını iyi tanıdığını eserlerinden anlaşılır. Bazı eserlerinde genç cumhuriyetin toplumsal ideallerini işlemiştir. Reşat Nuri Güntekin eserlerine konuşma dilinin zenginliğini zorlanmadan yansıtır.

Şöhretini Çalıkuşu romanıyla kazanmıştır. Birçok eserinde Anadolu’yu, Anadolu hayatını ve insanını, batıl inançları, yanlış batılılaşmayı, insanımızın bilime ve eğitime ihtiyacını işlemiştir. Mizah öğesine de yer vermiştir. Romanlarında güçlü gözlemciliğine dayanan bir realizm ve canlı bir üslûp vardır. Psikolojik tahlillerde de başarılıdır. Eserlerinde konuşma dili hâkimdir. Roman, hikâye, tiyatro ve gezi yazısı türünde eserleri vardır.

Romanları: Çalıkuşu, Gizli El, Dudaktan Kalbe, Acımak, Eski Hastalık, Akşam Güneşi, Yaprak Dökümü, Damga, Miskinler Tekkesi, Harabelerin Çiçeği, Bir Kadın Düşmanı, Yeşil Gece, Kızılcık Dalları, Gökyüzü, Ateş Gecesi, Değirmen, Kan Davası, Kavak Yelleri, Son Sığınak

Hikâyeleri: Eski Ahbap, Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Boyunduruk Roçild Bey, Leyla ile Mecnun, Olağan İşler, Aşk Mektupları

Gezi Yazıları: Anadolu Notları

Tiyatroları: Yaprak Dökümü, Eski Rüya, Hançer, Balıkesir Muhasebecisi, Eski Borç, Gözdağı, Eski Rüya, Ümidin Güneşi, Gazeteci Düşmanı-Şemsiye Hırsızı-İhtiyar Serseri(1925, üç oyun), Taş Parçası, Yeşil Gece, İstiklâl, Hülleci, Eski Şarkı, Balıkesir Muhasebecisi, Tanrıdağı Ziyafeti, Bir Köy Öğretmeni, Çalıkuşu, Kavak Yelleri
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU(1889-1974)

*Roman, hikaye ,deneme, makale, anı ve mensur şiir türlerinde eserler vermiştir.

*Yazı hayatına Fecr-i Ati topluluğunda romantik realist hikaye ve mensur şiirle başlayan Yakup Kadri bu topluluk dağıldıktan sonra milli edebiyat içinde yer almıştır.

*Mütareke yıllarında İkdam gazetesindeki yazılarıyla Kurtuluş Savaşı'nı destekledi

*Eserlerinde mükemmel bir teknik görülür, karakterleri başarıyla canlandırır.

*İlk eserlerinde mistik bir hava sezilir.

* Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında ülkenin durumu, sanat anlayışını değiştirmesine yol açtı. Türk toplumunun çeşitli dönemlerdeki gerçekliğini sergilemek istediği için bir ikisi dışında yapıtlarında belli tarihsel dönemleri ele aldı. Kiralık Konak I. Dünya Savaşı öncesinin, Hüküm Gecesi II. Meşrutiyet'in, Sodom ve Gomore Mütareke döneminin, Yaban Kurtuluş Savaşı yıllarının, Ankara Cumhuriyet'in ilk on yılının, Bir Sürgün II. Abdülhamid döneminin işlendiği romanlardır. Panorama 1923-1952 yıllarını kapsar.

*1932'de Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir, Burhan Asaf Belge ve İsmail Hüsrev Tökin ile birlikte KADRO dergisinin kurucuları arasında yer aldı.

*Tarih ve toplum olaylarından her birini bir romanına aktararak Tanzimat devriyle Atatürk Türkiye’si arasındaki dönem ve kuşakların geçirdikleri sosyal değişim ve bunalımların, yaşayış ve görüş farklılıklarını işledi; düşünceye ve teze dayanan eserler yazdı.

Nur Baba, Karaosmanoğlu'nun ilk romanıdır. 1922'de kitap olarak çıkmadan önce gazetede yayımlanmıştır. Ama yazılışı ondan sekiz dokuz yıl öncesine gider. O yıllar Karaosmanoğlu'nun Eski Yunan ve Latin edebiyatıyla ilgilendiği ve Çamlıca'daki bir Bektaşi tekkesine devam ettiği dönemdir. Nur Baba'yı Euripides'in Bakkhalar'ından esinlenerek ve tekkedeki gözlemlerine dayanarak yazmıştır. Roman, tekkenin şeyhiyle, evli bir kadın arasındaki tutkulu bir aşkın öyküsünü anlatır. İçki, müzik ve sevişmeyle sabahlara değin süren ayinler, Bektaşi töreleri ve tekke yaşamı kitapta büyük yer tutar. Bu ayinlerle Bakkhalar'in ayinleri arasında benzerlik bulan Karaosmanoğlu, romanın kadın kahramanı Nigar’da cinsel aşktan mistik bir aşka geçişi göstermek istemiştir.

Kiralık Konak'ta Karaosmanoğlu, II. Meşrutiyet yıllarında Batılılaşma hareketinin yol açtığı değer kargaşasını, geleneklerden ve eski yaşam biçiminden ayrılışı ve kuşaklar arasındaki kopukluğu sergiler. Romanda yazar adına konuşan Hakkı Celis, başlangıçta yurt sorunlarına karşı ilgisiz, âşık, içli bir şairken, sonradan bilinçlenerek değişir, bireyin değil, toplumun önemli olduğunu anlar ve "milli ideal" denen bir sevdaya tutulur. Bu ideal geleceğin Türkiye'si ve ulusudur. Karaosmanoğlu romanın öbür kişilerini ve dolayısıyla toplumu, bu yeni bilince ulaşmış Hakkı Celis'in gözleriyle değerlendirir ve yargılar. Ona göre geleceğin Türkiye'sinde ne geçmişin Osmanlı'sının, ne Batı hayranlarının, ne de yurt sorunlarından habersiz, yalnızca sanata tapan bireyci aydınların yeri vardır. Romanın baş kişileri gerçi belli tiplere örnek olarak sunulmuşlardır, ama Karaosmanoğlu bunları çok yönlü bireyler olarak yaşatmayı amaçlar.

Yaban, Karaosmanoğlu'nun en başarılı romanı sayılır. Anadolu köylüsünün gerçeklerini dile getirdiği ve Türk aydını ile köylüsü arasındaki uçurumu gözler önüne serdiği için övülmüştür. Ancak bazı eleştirmenler de Karaosmanoğlu'nu, köylüye tepeden bakmak ve onu hor görmekle suçlamışlardır. Kiralık Konak ile Sodom ve Gomore'de Osmanlı düşüncesini sürdürenlerle Batı hayranı alafranga sınıfın toplumdaki çürüyen organlar olarak nitelenmeleri gibi, Yaban'da da gerici Anadolu köylüsü yoz bir sınıf olarak sunulur. Yeni ulusu yaratmak görevi de vatanı kurtaracak olan aydınlara düşmektedir. Yaban hem Anadolu'yu ve köylüyü konu edinen ilk önemli roman olmasıyla hem de çirkin bir gerçekliği şiirsel bir üslupla dile getirmedeki başarısıyla Türk roman tarihinde saygın bir yere sahiptir.

1910'dan 1974'e dek verdiği eserler, üslup özellikleri bakımından Türkçe'nin geçirdiği bütün evreleri yansıtır


ROMANLARI : Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panorama, Hep O Şarkı

HİKAYELERİ : Bir Serencam, Rahmet , Milli Savaş Hikayeleri

Mensur şiirleri: Erenlerin Bağından, Okun Ucundan

ANI : Vatan Yolunda, Zoraki Diplomat, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, Politikada 45 Yıl, Anamın Kitabı,

Tiyatro: Nirvana, Sağnak, Mağara, Veda

Monografi: Ahmet Haşim, Atatürk

Makale: İzmir’den Bursa’ya (1922, Halide Edip, Falih Rıfkı Atay ve Mehmet Asım Us ile birlikte), Kadınlık ve Kadınlarımız (1923), Ergenekon (iki cilt, 1929), Alp Dağları’ndan ve Miss Chalfrin’in Albümünden
HALİDE EDİP ADIVAR (1884 1964 )

*Halide Onbaşı olarak da bilinir. 1919 yılında İstanbul halkını ülkenin işgaline karşı harekete geçirmek için yaptığı konuşmaları ile zihinlerde yer etmiş usta bir hatiptir. Kurtuluş Savaşı'nda cephede Mustafa Kemal'in yanında görev yapmış, sivil olmasına rağmen rütbe alarak bir savaş kahramanı sayılmıştır. Savaş yıllarında Anadolu Ajansı'nın kurulmasında rol alarak gazetecilik de yapmıştır.

*İlk zamanlar İngiliz edebiyatının etkisinde yazdı.

*İlk romanlarında aşk konusunu işlemiş ve kadın psikolojisi üzerinde durmuştur.

*Türkçülük akınını benimseyerek milli edebiyatının en tanınmış romancısı ve hikâyecisi olmuştur.

*Ünlü Sultan Ahmet mitingi ile halkı coşturmuş ve milli mücadelenin bizzat içinde rol almıştır

*Eserlerinde gözlem, tasvir ve tahlillerde başarılıdır.

*Eserlerinde sosyal çevreye önem verir.

*Dağınık bir üslubu vardır.

*Romanlarında kahramanları genellikle kadındır.

*Kadın kahramanları üstün özelliklere sahiptir.

*Karakter bulmakta başarılıdır.

* 20 Mayıs’ta Üsküdar mitingi, 22 Mayıs’ta Kadıköy mitingine katıldı. Bunları Halide Edip’in başkahramanı haline geldiği Sultanahmet mitingi izledi. Önceden hazırlanmadan ve yazmadan yaptığı konuşmada sarf ettiği “Milletler dostumuz, hükümetler düşmanımızdır.” cümlesi bir vecize halini aldı.

İngilizler İstanbul’u 16 Mart 1920’de işgal ettiler. Hakkında idam emri çıkardıkları ilk kişiler arasında Halide Edip ve eşi Dr. Adnan da vardır. 24 Mayıs’ta padişah tarafından onaylanan kararda idama mahkum edilen ilk 6 kişi şunlardı: Mustafa Kemal, Kara Vasıf, Ali Fuat Paşa, Ahmet Rüstem, Dr. Adnan ve Halide Edip.

*Milli Mücadele taraftarı aydınların bir kısmı işgalcilere karşı ABD ile işbirliği yapma düşüncesiydi, Halide Edip bu düşüncedeki Refik Halit, Ahmet Emin, Yunus Nadi gibi aydınlarla 14 Ocak 1919'da Wilson Prensipleri Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer aldı. Halide Hanım, milli mücadelenin önderi Mustafa Kemal'e yazdığı bir mektupla ABD mandası tezini açıkladı ancak bu tez temmuz ayında Mustafa Kemal önderliğindeki Erzurum Kongresi'nde uzun uzun tartışılacak ve reddedilecektir.

*Eserlerini 3 kümeye ayırabiliriz.

Yazar ilk romanlarında aşk konusu üzerinde durur. Bireysel tutkuları, özellikle kadın psikolojisini izler. Handan, Seviye Talip, Kalp Ağrısı gibi romanlarını bu kümede sayabiliriz.



Kurtuluş savaşı üzerine yazılmış romanları: Ateşten Gömlek , Vurun Kahpeye.

Toplum hayatını anlattığı töre romanları bu romanlar: Sinekli Bakkal, Tatarcık , Sonsuz Panayır , Sevda Sokağı Komedyası , Mor Salkımlı Ev ( ANI )



Romanları : Heyula, Raik’in Annesi, Seviye Talip, Handan, Yeni Turan, Son Eseri, Mev’ud Hüküm, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Kalp Ağrısı, Zeyno'nun oğlu, Sinekli Bakkal, Yolpalas Cinayeti, Tatarcık, Sonsuz Panayır, Döner Ayna, Akile Hanım Sokağı, Kerim Ustanın Oğlu, Sevda Sokağı Komedyası, Çaresaz, Hayat Parçalar

ANI : Türkün Ateşle İmtihanı ( istiklal savaşı yılları ) Mor Salkımlı Ev ( Çocukluk günleri )

HİKAYELERİ : Dağa Çıkan Kurt , Harap Mabetleri, İzmir’den Bursa’ya(Yakup Kadri, Falih Rıfkı ve Mehmet Asım Us ile birlikte, 1922) , Kubbede Kalan Hoş Seda

TİYATRO: Kenan Çobanları, Maske ve Ruh
B-TOPLUMCU-GERÇEKÇİ ESERLER

Birinci dönemde Sadri ertem ve Sabahattin Ali’nin yapıtlarıyla ortaya çıkan ve esasen Anadolu köy ve kasabalarının sorunlarını konu edinen toplumcu-gerçekçi roman ve hikaye, 1930’ların sonunda Samim Kocagöz ve Kemal Bilbaşar gibi yazarların elinde alanını genişletir. Salim Şengil’in 1947-1957 arasında çıkardığı Seçilmiş Hikayeler dergisi, köyü konu alan hikayelere ya da köy hikayeciliğine ivme kazandırır. 1960’lı ve 1970’li yıllarda da yaygın biçimde ele alınmasında Nazım Hikmet’in şiirleriyle güçlenen Marksist fikir ve inanışların önemli bir rolü vardır.

1930’lara gelindiğinde Sadri ertem, Selahattin Enis, Refik Ahmet Sevengil gibi yazarların toplandığı Vakit gazetesi çevresi, yeni gerçekçi Türk öyküsünün yol açıcılığını yapmaya başlar.

Toplumcu-gerçekçi ya da sosyalist-gerçekçi roman, daha sonra yetişen Köy Enstitülü yazarlar kuşağında çok daha şematik kalıplar içerisinde devam ettirilmiştir.

Bu sanatçıların eserlerinde realizm ve natüralizmin etkileri varır.

Yapıtlar konuşma diliyle kaleme alınmış, çoğu zaman yapıtlardaki kahramanlar bölgesel bir ağızla konuşturulmuş ve güçlü betimlemeler yapılmıştır.


SADRİ ERTEM(1900-1943)

Konularını toplumsal sorunlardan çıkardığı, gözlemden çok kuramsal bilgilere dayanan ve bir tez çevresinde gelişen yapıtlarıyla gerçekçi Türk edebiyatının ilk temsilcilerinden sayılır. Daha çok köylü ve işçi sınıfının sıkıntılarını dile getirdiği romanlarında bu gerçeği yakalamaya ve vermeye çalışmıştır. Roman tekniğine pek önem vermediği romanlarında toplum sorunlarına bir çözüm getirebilme kaygısı görülür.



Öykü: Silindir Şapka Giyen Köylü (1933), Bacayı İndir Bacayı Kaldır (1933), Korku (1934), Bay Virgül (1935)

Bir Şehrin Ruhu (1938)



Roman: Çıkrıklar Durunca (1931), Bir Varmış Bir Yokmuş (1933), Düşkünler (1935), Yol Arkadaşları (1945)
SELAHATTİN ENİS ATABEYOĞLU (1892 - 1942)

Roman ve Hikayeci olan Selahattin Enis Antalya’ da doğdu. Hukuk fakültesinde öğrenci iken I. Dünya savaşı çıkınca eğitimini yarıda bırakıp yedek subay olarak savaşa katıldı. Selâhattin Enis, Ömer Seyfettin'le beraber ilk sayılı hikâyecilerimizden biridir.

Ayan Meclisi Katipliği, denizyolları müfettişliği, yazı işleri ve yayın şefliği yaptı ve İstanbul’da öldü.

Eserlerinde I.Dünya Savaşı ve Mütaeke yıllarının yozlaşmış İstanbul çevrelerini anlatır.



Romanları: Neriman(1912), Sara (1926), Cehennem Yolcuları (1926), Bataklık Çiçeği(1924)
REFİK AHMET SEVENGİL (1903-1 EYLÜL 1970):

Bingazi'de (Libya) doğdu. Özel öğrenim gördü. İstanbul'da yabancı okullarda edebiyat öğretmenliği, Şehir Meclisi üyeliği Tokat milletvekilliği, Basın Yayın genel müdürlüğü yaptı. TRT'nin ilk yönetim kurulunda üye idi. Ankara'da öldü.

İki romanı ve bir hikâye kitabı dışında diğer eserleri Türk edebiyatı ve tiyatrosu üzerine incelemelerdir.

Gazete ve dergilerde tiyatro tenkitleri yazdı. Radyoda edebiyat sohbetleri yaptı.



Hikâyeleri: Köyün Yolu (1937).

Romanları: Çıplaklar (1936), Açlık (1937), Perdenin Arkası (1941).

İncelemeleri: İstanbul Nasıl Eğleniyordu , Bizim İstediğimiz Edebiyat, Yakın Çağlarda Türk Tiyatrosu, Hüseyin Rahmi Gürpınar: Hayatı, Hatıraları, Eserleri, Münakaşaları ve Mektupları (1944), Bedia: Ailesi, Hayatı, Sanatı (1950; Türk Tiyatrosu Tarihi (5 cilt), Fatih Devrinde Âlimler, Sanatkârlar ve Kültür Hayatı (1961), Eski Şiirimizin Ustaları (1964), Yüzyıllar Boyunca Halk Şairleri (1965), Çağımızın Halk Şairleri (1967).
AZİZ NESİN(1915-1999)

Asıl adı Mehmet Nusret Nesin.

Türkçeden yabancı dillere eserleri en çok çevrilen 4. Yazar.(UNESCO)

Harp Okulu'nu bitirip asteğmen oldu. Son olarak 1939'da Askeri Fen Okulu'nu bitirdi. “görev ve yetkisini kötüye kullandığı” suçlamasıyla askerlikten uzaklaştırıldı. Bakkallık, muhasiplik gibi işler yaptı. 1945 yılında ise gazeteciliğe başladı. 1946'da Sabahattin Ali’yle birlikte Marko Paşa mizah gazetesini çıkardı ve büyük ses getirdi. Dergi dönemin politikacılarını ve tiplemelerini sözünü esirgemeden eleştirmeyi bilmiş, tüm baskıların ve defalarca kapatılmasının getirdiği zor koşullara karşın ulaştığı satış rakamlarına ulaşmıştır. Amerikan yardımının Türkiye üzerindeki emellerine değindiği henüz yayınlanmamış olan “Nereye Gidiyoruz?” adlı yazısı nedeniyle; 12 Ağustos 1947’de on ay ağır hapis ve üç ay on gün de Bursa’da “emniyet-i umumiye nezareti” altında bulundurulma cezasına çarptırıldı. 1954'te Akbaba dergisinde takma adlarla öyküler yazmaya başladı. Zira edebiyat hayatında iki yüze yakın takma ad kullanmıştır. “Zübük” adlı mizah dergisini çıkardı. 1956 yılında İtalya’da (Bordighera’da) yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışmasında ilk ödül olan Altın Palmiye’yi ‘Kazan Töreni’ adlı öyküsüyle kazandı. Ertesi yıl aynı ödülü ‘Fil Hamdi’ adlı Öyküsüyle ikinci kez kazandı. 1972’de Nesin Vakfı’nı kurdu. Vakıf’ta, her yıl belirli sayıda alınan kimsesiz ve yoksul çocukların bakım ve eğitimlerini üstlendi. Kitaplarının tüm gelirini vakfa bıraktı. Vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca’daki Nesin Vakfı’nın bahçesine gömüldü

Sanatçının alay, eleştiri, taşlama kısaca gülmecelerini oluşturan başlıca konu, tema ve motifleri genellikle toplum ve birey yaşamını uyumsuz-uygunsuz duruma düşüren olaylar, durum ve davranışlardır. Bunların nedeni de çoğu kez çağdaşa, hakka-adalete, eşitsizliğe, erdeme aykırılık gösteren gelenekler, görenekler, yasalar, davranışlar, yöneticiler, sömürücüler, çıkarcılar, vurguncular, eğitimsizledir.

Yalın bir dili vardır. Tiplemelerini yerel ağızlarıyla konuşturur.

Sanatçının öyküleri, mizah türünün en çarpıcı öyküleridir. Tiplerini, herkesin günlük yaşamda rastlayabileceği insanlardan seçmiştir.

Öyküleri: Parti Kurmak ve Parti Vurmak (1946), Geriye Kalan, İt Kuyruğu, Yedek Parça, Fil Hamdi, Damda Deli Var , Koltuk, Kazan Töreni , Deliler Boşandı, Mahallenin Kısmeti, Ölmüş Eşek, Hangi Parti Kazanacak?, Toros Canavarı, Memleketin Birinde, Havadan Sudan, Bay Düdük, Nazik Alet, Gıdıgıdı, Aferin, Kördöğüşü, Mahmut ile Nigar, Hoptirinam, Gözüne Gözlük, Ah Biz Eşekler, Yüz Liraya Bir Deli, Bir Koltuk Nasıl Devrilir, Biz Adam Olmayız, Yeşil Renkli Namus Gazı, Sosyalizm Geliyor Savulun, İhtilali Nasıl Yaptık, Rıfat Bey Neden Kaşınıyor, Vatan Sağolsun, İnsanlar Uyanıyor, Hayvan Deyip De Geçme, Seyyahatname (Duyduk Duymadık Demeyin), Büyük Grev, Benim Delilerim, 70 Yaşım Merhaba, Kalpazanlık Bile Yapılamıyor, Maçinli Kız için Ev, Nah Kalkınırız, Rüyalarım Ziyan Olmasın, Aşkım Dinimdir, Gözünüz Aydın Efendim, Herkesin İşi Gücü Var, Bende Çocuktum, Zübüklüğün Sonu Yok

Romanları :Kadın Olan Erkek, Gol Kralı, Erkek Sabahat, Saçkıran, Zübük, Şimdiki Çocuklar Harika, Tatlı Betüş, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Surnâme, Tek Yol

Anıları: Bir Sürgünün Hatıraları (1968), Böyle Gelmiş Böyle Gitmez, Poliste, Salkım Salkım Asılacak Adamlar, Rüyalarım Ziyan Olmasın (1990)

Masalları: Memleketin Birinde, Hoptirinam, Uyusana Tosunum, Aziz Dededen Masallar, La Fontaine'nin Yazamadığı Masal

Taşlamaları: Azizname

Fıkra kitapları: Nutuk Makinası, Az Gittik Uz Gittik, Merhaba, Suçlanan ve Aklanan Yazılar, Ah Biz Ödlek Aydınlar, Korkudan Korkmak

Gezi notları: Duyduk Duymadık Demeyin, Dünya Kazan Ben Kepçe

Oyunları: Biraz Gelir misiniz, Bir Şey Yap Met, Toros Canavarı, Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı, Çiçu, Tut Elimden Rovni, Hadi Öldürsene Canikom, Maçinli Kızın Evi, Başarımı Karılarıma Borçluyum,

Şiirleri: Sondan Başa, Bağışla, Kendini Yakalama, Hoşçakalın , Sivas Acısı, En Uzun Maraton * Kimin Var ki Konuşmaları : İnsanlar Konuşa Konuşa (1988) * Çuvala Doldurulmuş Kediler (1995)
RIFAT ILGAZ(1911-1993): şiir konusunda işlendi.
SABAHATTİN ALİ(1907-1948)

İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur. Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur. "İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır. Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi". Yurtdışına çıkmaya çalışırken öldürülmüştür.

Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır.

Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir. 1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir. Öyküleri Maupassant tarzındandır.



Yüklə 338,67 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin