Dua-tedbiR (8-Şubat-2017) Allah Teâlâ ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur



Yüklə 62,21 Kb.
tarix06.08.2018
ölçüsü62,21 Kb.
#67364

DUA-TEDBİR (8-Şubat-2017)

Allah Teâlâ ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ

‘’Bana dua edin, size karşılığını vereyim. Bana ibadet etmekten büyüklenip yüz çevirenler, muhakkak ki küçülmüş kimseler olarak Cehenneme gireceklerdir.”1

Ayetin tefsirinde deniyor ki: Dua ibadetin iliği mesabesinde olduğu gibi, ibadet de duanın kabulünün şartlarındandır. Bu dua emri çok önemli ve dikkate değerdir. Burada önce insanın cüz'î iradesinin bir ifadesi ile cebr'in reddi vardır. Gerek ibadet manasına olsun, gerek sadece dua, ikisinde de istemek emredilmiş ve Allah'ın karşılık vermesi için kulun istemesi şart kılınmıştır. Hem öyle şart kılınmıştır ki şartın yokluğundan, şarta bağlanan şeyin yokluğu gerekeceğinden terkine "cehenneme girecekler" diye tehdit getirilmiştir… 2

Cenab-ı Mevlâ insanoğlunun şu özelliğine de şöyle işaret buyuruyor:

İnsana bir darlık dokunduğu zaman; yanı üzere yatarken, otururken yahut ayakta bize yalvarır. Ama biz onun sıkıntısını giderince sanki bize yakaran o değilmiş gibi davranır.” 3

Duanın mümin kulun hayatındaki önemini, “Dua ibadetin ta kendisidir.”4 ve “Dua ibadetin özüdür."5 buyurarak özetleyen Peygamber Efendimiz (s.a.v), kulun duasının Yüce Allah nezdindeki önem ve anlamını da şöyle ifade eder:

Kim Allah'tan dilekte bulunmaz, istemezse, Allah ona öfkelenir.” 6

Allah'ın fazl-u kereminden isteyin. Zira Yüce Allah, kendisinden istenmesini sever.”7

Hikmet ehli bir zat demiştir ki: "Allah Teâlâ'nın dostlarının üç güzel sıfatı vardır:

1. Her hususta Allah Teâlâ'ya tevekkül edip O'na güvenirler.

2. Her hususta kendilerini Allah'a karşı muhtaç, aciz bilirler.

3. Her hususta Allah Teâlâ'ya müracaat ederler." 8

Yüce Allah Kur'an'da bize “şah damarımızdan daha yakın” olduğunu haber verir 9 ve şöyle buyurur: “Dua eden bana dua ettiği zaman, onun  duasına karşılık veririm.” 10

Resulullah (s.a.v) Efendimiz, müminin günlük hayatında Allahu Teâlâ ile irtibatını sağlayan duanın yerini vurgulamak için şöyle buyurur: “Sizden her biriniz, Rabbi’nden bütün ihtiyaçlarını istesin. Hatta ayakkabısının bağı koptuğunda onu bile istesin!” 11

Ey Habibim de ki; duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” 12 ayeti, Hak Tealâ katında insanın gerçek değer ölçüsünü ifade etmekte. O halde en kıymetli insan, en güzel dua eden, en çok yalvaran, gözyaşıyla niyaz edendir.

Efendimiz (s.a.v.) “Kulluğun özü duadır, dua kulluğun ta kendisidir” 13 buyurmuştur.

Kıssa

Önce Deveni Bağla Sonra Tevekkül Et

Abdurrahman b. Ebî Leylâ (r.a.) anlatıyor: Bir adam Resûlullah'a (s.a.v.) gelerek,

- Yâ Nebiyyallah! Devemi bağlayayım da mı tevekkül edeyim yoksa salıverip de mi tevekkül edeyim? diye sordu Resûlullah (s.a.v),

- Deveni bağla, ondan sonra Allah'a tevekkül et, buyurdu. 14



Kişi duada samimi ve ısrarlı olmalıdır. Bir kere istedim verilmedi demek yanlıştır, Allahu Teâlâ’dan bir şey istemek başlı başına bir ibadettir. Her ibadete en azından on sevap verilir. Rasulullah (s.a.v): “İnsan, ben Allah'tan istedim de bana isteğim verilmedi demediği ve istemeye devam ettiği müddetçe, istediği kendisine verilir.” 15 Buyuruyor.

Hz. Mevlana (k.s.) hazretleri şöyle buyurmuştur: ‘’Kardeş, elini duadan ayırma. Kabul edilmiş, edilmemiş, bununla ne işin var senin?’’ 16

Dua ederken, kul kimden ne istediğini bilmelidir. Yani dil ucuyla değil, kalbin içiyle dua etmelidir. Çünkü kalp ile Yüce Allah arasında gafletten başka bir perde yoktur.

Efendimiz (s.a.v)'in şu müjdesi duaya sarılmak için yeterlidir: “Allahu Teâlâ, yeryüzünde dua eden hiçbir müslümanın isteğini boş çevirmez, muhakkak bir karşılık verir. Ya kulun istediği şeyi verir, ya onun yerine kendisinden bir kötülüğü kaldırır ya da isteğinin karşılığını ahirete saklar.”17
Kıssa

Şimdi Rıza ve Teslimiyet Vaktidir

Ebû Muhammed Cerîrî, Karmatîler savaşında susuzluktan vefat etmiştir. Bir derviş bu durumu şöyle hikâye ediyor:

Ben o yıl o kafile ile birlikte idim. Karmatîler’in elinden kurtuldum. Müslümanlara acıdığımdan hasta olanlarına su veririm veya durumları ne oldu görürüm, diye onlar gidince kafilenin yanına geri döndüm. Hastalar içinde gezerken Ebû Muhammed Cerîrî’yi gördüm. Yaralılar arasındaydı. Yaşı yüz yirmiyi aşmıştı. Kendisine,

‘’Ey Şeyh! Hakk Teâlâ’nın bu belayı defetmesi için dua etmez misiniz?’’ dedim.

‘’Ona söyledim, ‘Artık ben istediğim gibi yaparım’ diye cevap verdi’’ dedi.

Ben dua etmesi için ısrar edince de şöyle söyledi:

‘’Ey birader! Şimdi rıza ve teslimiyet gösterme vaktidir. Yani, bela gelmeden önce dua etmek gerekir. Bela gelince ise rıza göstermek gerekir.’’ 18

Kişi duada samimi ve ısrarlı olmalıdır. Bir kere istedim verilmedi demek yanlıştır, Allahu Teâlâ’dan bir şey istemek başlı başına bir ibadettir. Her ibadete en azından on sevap verilir. Rasulullah (s.a.v): “İnsan, ben Allah'tan istedim de bana isteğim verilmedi demediği ve istemeye devam ettiği müddetçe, istediği kendisine verilir.” 19 Buyuruyor.

Hz. Mevlana (k.s.) hazretleri şöyle buyurmuştur: ‘’Kardeş, elini duadan ayırma. Kabul edilmiş, edilmemiş, bununla ne işin var senin?’’ 20

Efendimiz (s.a.v)'in şu müjdesi duaya sarılmak için yeterlidir: “Allahu Teâlâ, yeryüzünde dua eden hiçbir müslümanın isteğini boş çevirmez, muhakkak bir karşılık verir. Ya kulun istediği şeyi verir, ya onun yerine kendisinden bir kötülüğü kaldırır ya da isteğinin karşılığını ahirete saklar.”21

Muhammed Raşid k.s. şöyle buyurmuştur: ‘’Allah dualara icabet eder. İsterse kabul eder, isterse kabul etmez. Rabbü’l-Âlemin ilticadan yalvarıp yakarmadan ricadan hoşlanır. İnsan ne kadar hakir, fakir, zelil ve Rabbü’l-Âlemine karşı ne kadar yalvarış ve yakarışta olursa o kadar makbul olur. Allah'ı hiç hatırlamamak dua ve niyazda bulunmamak o kimsenin küfre yaklaşmasına sebep olur. Kâfirlerin duası kabul değildir. Allah onlara dünyalık veriyor ama duaları için değil. İsyana devam eden kişiye Allah'ın nimetler vermesi o kişi için bir istidraçtır. Yani onu azaba ve helake sokmak içindir. Kâfirlerin dünyada nimetlenmesi Allahu Teala'nm Rahman ismi şerifinin tezahürüdür.’’22
Kıssa

Sabit bin Eslem el-Benanî (r.a.) mümin, kıyamet gününde, Allahu Teâlâ’nın huzurunda durur,

Allahu Teâlâ ona; “Ey kulum! Sen, dünyada bana ibadet eden kullarımla beraber ibadet ediyor muydun?’’ diye sorunca, o mümin; “Evet, onlarla birlikte ben de ibadet ediyordum ya Rabbi!” der.

Yine Allahu Teâlâ; “Ey kulum, dünyada iken bana dua edip yalvaran ve beni zikredip ananlarla beraber, sen de yalvarıp beni andın mı?” diye sual buyurur.

O mümin yine; “Evet ya Rabbi!” diye cevap verir.

Bunun üzerine Allahu Teâlâ; “İzzetim hakkı için, beni zikredip, andığın her yerde ben de seni andım. Nerede dua edip yalvardınsa, o duanı kabul ettim” buyurur.

Sonra Sabit-i Benanî şu hadis-i şerifi okudu: “Müminin hiçbir duası geri çevrilmez. Karşılığı ya dünyada verilir, ya ahirete tehir edilir veya günahlarına kefaret olur.” 23
Kıssa

Sahabe'den birisi şöyle anlatır:

Bir gece Rasulullah (s.a.v) ile dışarı çıkmıştık. Israrla dua eden bir adama rastladık. Rasulullah (s.a.v) durup onu dinlemeye koyuldu. Sonra da şöyle buyurdu: “Eğer sonunu iyi bağlarsa, istediklerini hak eder.”

Cemaatten birisi, “Ey Allah'ın Resulü duayı nasıl bitirmesi gerekir?” diye sordu.

Allah Rasulü (s.a.v): “Amin kelimesi ile... Eğer böyle bitirirse, istediği kendisine verilir.” buyurdu.

Rasulullah (s.a.v)'a soran adam, oradan ayrılıp dua eden kişinin yanına geldi ve şöyle dedi:

Duanı Âmin kelimesi ile bitir ve gözün aydın olsun.”24

Âlimlerimiz, dua adabı olarak bunlardan başka, yine Rasulullah (s.a.v)'in hadislerine ve uygulamasına dayanarak aşağıdaki hususları da tavsiye etmişlerdir:

- Abdestli bulunmak.

- Namaz sonrasında dua etmek.

- Kıbleye yönelmek.

- Eğer kıtlık, umumî sıkıntı ve felaketlerin kalkması için dua ediliyorsa, elleri kaldırarak avuçların içi aşağıya gelecek şekilde dua etmek ve böyle dualardan sonra elleri yüze sürmemek.

- Rızkını helal yollardan kazanmaya ve helal lokma yemeye titizlikle dikkat göstermek.

- Sünnetullah'a, yani varlığa hâkim tabiat kanunlarına aykırı bir şey istememek.

- Duada, Allah Teâlâ’nın rızasına uygun olmayan şeyler talep etmemek.

Şunu da ilave edelim: Mümin, kendisi, sevdikleri ve malı hakkında bedduada bulunmamalıdır. Rasulullah (s.a.v) Efendimiz bundan sakındırmış ve şöyle buyurmuştur:


Kendinize beddua etmeyin! Çocuklarınıza beddua etmeyin! Hizmetçilerinize beddua etmeyin! Mallarınıza da beddua etmeyin! Çünkü o bedduanız Allah tarafından kabul edileceği bir saate rastlar da, kabul edilir (ve sonunda yine kendiniz üzülürsünüz.” 25

Ayrıca mümin, sadece ihtiyaç ve sıkıntı anında Rabbi'ne yönelmez. Aksine, genişlik ve rahatlık içinde bulunduğu zamanlarda da duayı ihmal etmez ki, darlık ve sıkıntı zamanlarında Yüce Allah onunla birlikte olsun. Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) bu konudaki tavsiyesi açıktır:

Kim sıkıntı ve güçlük içinde bulunduğu zamanlarda duasının kabul olunmasını isterse, bolluk ve mutluluk zamanlarında çok dua etsin.” 26
Dua İçin Zaman ve Mekân Tercihi

Efendimiz (s.a.v)’in hadislerinde dua etmek için hassasiyet göstermemiz gereken zamanlar şöyle haber verilir:

Gecenin son üçte birlik kısmı.

Farz namazların sonrası.

Secde hali.

Hac veya umrede.

Ezan okunduğu vakit.

Ezanla kamet arası.

Namaz için kamet okunduğu zaman.

Düşman karşısında iken.

Yağmur yağdığı zaman.

Kur'an hatminden sonra.

Gözlerimiz iman hassasiyetiyle yaşardığı zaman.

Bizi sadece Allah Teâlâ’nın gördüğü tenha yerlerde.

Kâbe'de Rükn ile Makam arası.
Kabul Olunacağı Bildirilen Dualar

Rasulullah Efendimiz'in (s.a.v) hadislerinde, şu kimselerin duasının reddolunmayacağı haber verilir:

Evine dönünceye kadar hacının ve gazinin duası.

İyileşinceye kadar hastanın duası.

Mü'min bir kimsenin, diğer mü'min kardeşi için gıyaben yaptığı dua.

İftar edinceye kadar oruçlunun duası.

Adaletli devlet başkanının duası.

Babanın evladına duası.

Esma-i Hüsna, salih ameller, peygamberler ve diğer büyük zatlar ile tevessül edilerek yapılan dua.

Misafirin ev sahibine duası.

Mazlumun duası ve bedduası. 27

Kıssa
Önce Deveni Bağla Sonra Tevekkül Et
Abdurrahman b. Ebî Leylâ (r.a.) anlatıyor: Bir adam Resûlullah'a (s.a.v.) gelerek,
- Yâ Nebiyyallah! Devemi bağlayayım da mı tevekkül edeyim yoksa salıverip de mi tevekkül edeyim? diye sordu Resûlullah (s.a.v),

- Deveni bağla, ondan sonra Allah'a tevekkül et, buyurdu. 28

Evet; dua, gerekenlerin yapılmasıyla birlikte Cenab-ı Hakk’ın ihsanını istemektir. İhmal ve tembelliğin telafisini Allah’tan istemek değildir. 29

Kıssa

Şimdi Rıza ve Teslimiyet Vaktidir
Ebû Muhammed Cerîrî, Karmatîler savaşında susuzluktan vefat etmiştir. Bir derviş bu durumu şöyle hikâye ediyor:

Ben o yıl o kafile ile birlikte idim. Karmatîler’in elinden kurtuldum. Müslümanlara acıdığımdan hasta olanlarına su veririm veya durumları ne oldu görürüm, diye onlar gidince kafilenin yanına geri döndüm. Hastalar içinde gezerken Ebû Muhammed Cerîrî’yi gördüm. Yaralılar arasındaydı. Yaşı yüz yirmiyi aşmıştı. Kendisine,

‘’Ey Şeyh! Hakk Teâlâ’nın bu belayı defetmesi için dua etmez misiniz?’’ dedim.

‘’Ona söyledim, ‘Artık ben istediğim gibi yaparım’ diye cevap verdi’’ dedi.

Ben dua etmesi için ısrar edince de şöyle söyledi:

‘’Ey birader! Şimdi rıza ve teslimiyet gösterme vaktidir. Yani, bela gelmeden önce dua etmek gerekir. Bela gelince ise rıza göstermek gerekir.’’ 30

Duaya, Allah Teâlâ’ya hamd ve sena, Rasulullah Efendimiz'e (s.a.v) salât ve selam ile başlamalıdır.

Efendimiz (s.a.v), bir adamın duasını duydu ve “Bu adam acele etti” buyurdu. Sonra da onu yanına çağırtıp şöyle dedi: “Biriniz namaz kılıp arkasından dua için ellerini kaldırdığında, Allah'a hamd ve sena ile başlasın, sonra Peygamber’e salât ve selam okusun, ondan sonra istediği duayı yapsın.”31

Kişi duayı, "âmin" kelimesi ile bitirmelidir. Bu kelime, “Rabbim, kabul eyle” anlamına gelir.

Kişi dua ettikten sonra ellerini yüzüne sürmelidir. Peygamberimiz (s.a.v) dua ederken ellerini uzattığı zaman onları yüzüne sürmedikçe geri çevirmezdi. Ve ashabının da böyle yapmalarını söylerdi. 32

Allah’tan dilediğiniz vakit avuçlarınızın içi ile isteyin. Duayı bitirince de avuçlarınızla yüzünüzü siliniz.” 33

Bunun hikmeti, Allah’ın rahmeti ellere isabet edince onu en şerefli ve ikrama en layık uzuv olan yüze de teşmil etmenin uygun olmasıdır.34



Dua ederken ellerimizi kaldırmış isek yüzümüze sürmeden indirmeyelim. Elimiz kalkık olmadığı halde, duadan sonra elleri yüze sürmek bid’attır.35


1 Mümin; 40/60.

2 Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili Tefsiri

3 Yunus suresi ayet; 12.

4 Tirmizî, Ebu Davud

5 Tirmizî

6 Ahmed b. Hanbel, Tirmizî, İbni Mâce

7 Tirmizî

8 Tenbihü’l Gafilîn, Ebû’l Leys Semerkandî

9 Kâf/16

10 Bakara/186

11 Tirmizî

12 Furkan/77

13 Tirmizî

14 Tirmizî, nr. 2517; Hâkim, el-Müstedrek, 3/623; Ibn Hibbân, es-Sahih, nr. 729; Ebû Nuaym, Hilyetû'l-Evliyâ, 8/390.

15 Müslim, Tirmizî

16 Can Kulağını Aç, Hz. Mevlana’dan Özlü Sözler, Adem Sertel

17 Tirmizî, Hakim

18 Abdurrahman-ı Câmî, Nefehâtü’l-Üns, s. 278-279

19 Müslim, Tirmizî

20 Can Kulağını Aç, Hz. Mevlana’dan Özlü Sözler, Adem Sertel

21 Tirmizî, Hakim

22 Seyda Muhammed Raşid k.s. Gül Nesil 63 Yıl

23 Ebu Nuaym, Hilye, 2, 324.

24 Ebû Davud

25 Ebu Davud

26 Tirmizî, Ahmed b. Hanbel

27 Semerkand Dergisi, Kalplerden Göklere, Mehmet Emin Gül, 2001 Haziran Ayı

28 Tirmizî, nr. 2517; Hâkim, el-Müstedrek, 3/623; Ibn Hibbân, es-Sahih, nr. 729; Ebû Nuaym, Hilyetû'l-Evliyâ, 8/390.

29 Hayat Dengemiz, S. Muhammed Saki Erol, Dua Rahmet Kapılarının Anahtarıdır

30 Abdurrahman-ı Câmî, Nefehâtü’l-Üns, s. 278-279

31 Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî

32 Ebu Davud, Tirmizî

33 Ahlak Hadisleri şerhi ve terc. C.1 S.615. Terc. A.Fikri Yavuz.

34 Prof. Dr. İbrahim Canan. Kütübi Sitte Terc. ve şerhi C. 6 S. 528

35 Ribat dergisi Sayı: 3. S. 16

Yüklə 62,21 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin