ANONİM HALK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ:
A. MANİ:
Çoğunlukla 7 heceli dört dizeden meydana gelir. Söyleyenleri belli değildir. Birinci, ikinci dördüncü dizeler birbirleriyle kafiyeli, üçüncü dize serbesttir. Yani kafiye dizilişi aaxa’dır. İlk iki mısra doldurmadır, konuya giriş için söylenir. Burada somut nesneler, doğa ile ilgili görüntüler dile getirilir. Son iki mısrada ise asıl söylenmek istenen verilir. Düz mani, kesik mani yedekli mani, deyiş mani gibi çeşitleri vardır.
B. TÜRKÜ
Anonim Halk edebiyatı nazım şekli ve türüdür.İlk kez kimin tarafından söylendiği bilinen türküler de vardır. Ancak türkülerin büyük çoğunluğu anonimdir.
Halkın duygularını, sevinçlerini ve acılarını ifade etmek içinsöylenir. Daha çok aşk, doğa, güzellik, kahramanlık, toplumsal olaylar işlenir.
Türkülerin kalıplaşmış bir nazım şekli yoktur. İki bölümden oluşur.Birinci bölüm asıl sözlerin bulunduğu bölümdür ki buna “bent” adı verilir. İkinci bölüm ise bentlerin sonunda yinelenen nakarattır. Bu bölüme “bağlama” ya da “kavuştak” denir. Her türküde kavuştak (nakarat) olmayabilir. Çok çeşitli uyak düzeni kullanılır. 7’li, 8’li veya 11’li hece ölçüsüyle söylenir, bir türkünün ilk kez söylenmesine “türkü yakmak” denir.Türküler ezgilerine, konularına ve yapılarına göre gruplandırılabilir.
C.NİNNİ: Annelerin çocuklarını uyutmak için özel bir ezgiyle söyledikleri ürünlerdir.
D.AĞIT: Ölenlerin ardından söylenir.anonim olanların yanında söyleyeni belli olan ağıtlar da vardır.
Aşık Edebiyatı Nazım Şekilleri:
A) Koşma: Âşık Edebiyatı’nın en sevilen ve en yaygın olarak kullanılan şiir biçimidir. Koşmalar genellikle lirik konularda söylenir.
Dörder mısralık bölümlerden oluşur. Dörtlük sayısı genelde üç ile beş arasında değişir. 11’li hece ölçüsüyle (6+5 ya da 4+4+3 duraklı olarak) yazılır/söylenir.
Koşmalarda değişik kafiye örgüleri kullanılır. En yaygın kafiye örgüsü: abab cccb dddb cccb … veya; aaab cccb dddb… veya; xaxa bbbc ccca ddda… şeklindedir. Son dörtlükte şairin adı veya mahlası geçer. Koşmalar konu yönünden Divan Edebiyatı’ndaki Gazel ve şarkı’ya benzer. Türk Edebiyatı’nın tanınmış koşma şairleri Karacoğlan, Bayburtlu Zihni, Aşık Ömer ve Erzurumlu Emrah’tır. Aşk ve doğa konularının yanı sıra, ayrılık, özlem, yalnızlık, gurbet, sıla, ölüm gibi temaları işler.
Koşmalar konularına göre dört çeşittir:
a) Güzelleme: İnsan, hayvan ve tabiat güzelliklerinin anlatıldığı koşmalara denir. En ünlü şairi Karacaoğlan (17. yy) dır.
b) Koçaklama: Yiğitçe bir anlatımla söylenen, kahramanlık ve savaş konulu koşmalardır. Bu türün en başarılı sanatçıları Köroğlu (16. yy) ve Dadaloğlu (19.yy)’dur.
c) Taşlama: Toplumun ve insanların eksik yönlerinin ele alınarak, bunların eleştirildiği koşmalardır. Aynı konunun işlendiği şiirler Divan Edebiyatı’nda hiciv, Batı edebiyatında satir, çağdaş edebiyatta yergi olarak adlandırılır. Bu türün ünlü ozanı Seyrani (19. yy)’dir.
d) Ağıt: Ölüm ve doğal afetler üzerine özel bir ezgiyle söylenen koşmalardır. Ölüm konulu şiirlere Sözlü Türk Edebiyatı’nda Sagu, Divan Edebiyatı’nda Mersiye adı verilir.
B) Semai:
Âşık edebiyatının kimi yönlerden koşmaya benzeyen bir nazım biçimidir. Semainin başlıca özellikleri şunlardır: 8’li hece ölçüsüyle söylenir. Koşma gibi 3-6 dörtlükten oluşur. Halk şiirinde aruzla söylenmiş semailer varsa da bunlar Divan şiirine özenen kimi ozanlar tarafından söylenmiştir.Uyak düzeni koşmaya benzer. Koşmada işlenen temalar ve konular semaide de işlenir. Söyleyenleri bellidir. Genellikle aşk ve doğa konusu işlenir. Kafiye düzeni ve dörtlük sayısı bakımından koşmaya benzer; fakat semailerde 8’li hece ölçüsü kullanılır. Ayrıca semailerin kendine özgü bir de ezgisi vardır. Karacoğlan’ın semaileri ünlüdür.
C) Varsağı:
Güneydoğu Anadolu’da yaşayan Varsak boyu ozanlarınca söylenen şiirlere varsağı denilmiştir, ölçüsü ve uyak düzeni semai gibidir. (8’li ölçü, abab / cccb / dddb…) özel bir ezgisi vardır. Genellikle 3-5 dörtlükten oluşur. Dörtlük sayısı daha fazla da olabilir. Koşma ve semaide işlenen konu ve temalar varsağıda da işlenir. Müziğinde ve sözlerinde meydan okuyan, babacan, erkekçe, yiğitçe bir hava duyulur. Bu da dörtlüklerin içindeki “bre” “hey” “behey” gibi ünlemlerle sağlanır. Bu türün en güzel örneklerini Karacaoğlan vermiştir.
D) Destan:
Âşık edebiyatındaki destanı, ulusların başından geçen kahramanlık olaylarını anlatan destan (epope) ile karıştırmamalıdır. Âşık edebiyatındaki destanlar, toplumu yakından ilgilendiren savaş, ayaklanma, eşkıyalık, kıtlık, deprem, yangın gibi olaylar; toplumsal yergiler; cimrilik, dalkavukluk, mirasyedilik… gibi gülünç hayat olayları üzerinde durur.11’li ya da 8’li hece kalıbıyla söylenir. Dörtlüklerle oluşur. Uyak düzeni koşmaya benzer. Konusu ve uzunluğu bakımından koşmadan ayrılır. Halk şiirinin en uzun nazım biçimidir. Kimi destanlarda dörtlük sayısı yüzden fazladır. Dörtlük sayısı konunun özelliğine bağlıdır. Konuları bakımından destanları savaş, yangın, deprem, salgın hastalık, ünlü kişilerin yaşamları, mizahi….gibi gruplandırabiliriz.Seyranî ve Âşık Ömer bu alanda ünlüdür. Kayıkçı Kul Mustafa’nın Genç Osman Destanı ‘’en ünlüsüdür’’.
NOT: Halk şiirinde aruz ölçüsüyle düzenlenmiş şiirler de vardır. Bunlar Divan edebiyatının Halk edebiyatına etkisiyle oluşmuştur. Halk edebiyatında özel bir adla anılan ve aruzla oluşturulan bu yoldaki nazım biçimleri şunlardır:
Divan (Divani), Selis, Kalenderi, Satranç, Vezn-i âher
TEKKE EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
İLAHİ: Herhangi bir tarikatın izini taşımaksızın Allah’ı öven şiirlere denir. Daima özel bir ezgi ile söylenir.Divan şiirindeki tevhit ve münacaatın Halk edebiyatındaki karşılığıdır. En ünlü şairi Yunus Emre’dir.Değişik tarikatlara göre “deme, nefes, âyin” gibi adlar alır, dörtlüklerden oluşur. Son dörtlükte şairin adı veya mahlası geçer. Genelde 7’li hece ölçüsü kullanılır. Bazı ilahilerde aruz vezni kullanılmıştır. Aruz vezninin kullanıldığı ilahiler gazel şeklindedir.
NEFES: Bektaşî şairlerinin yazdıkları tasavvufî şiirlerdir.Nefeslerde genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücut (varlığı birliği) kavramı anlatılır. Bunun yanı sıra Hz. Muhammet ve Hz: Ali için övgüler de söylenir. Edebiyatımızda Pir Sultan Abdal nefesleriyle ünlüdür.
NUTUK: Tekke Edebiyatı’nda Pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren müridleri bilgilendirmek tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek amacıyla söylenen didaktik şiirlerdir.
DEVRİYE: Evrendeki canlı cansız her şey Allah’tan gelmiştir, yine Allah’a dönecektir. Bu felsefeyi yansıtan şiirlere Tekke edebiyatında devriye denilmiştir.
ŞATHİYE: Dini ve tasavvufi halk şiirinde genel olarak mizahi manzumelere şathiye adı verilir.İnançlardan alaylı bir dille söz eder gibi yazılan şiirlerdir. Görünüşte saçma sanılan bu sözlerin, yorumlandığında tasavvufla ilgili türlü kavramlara değindiği anlaşılır. Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi şairlerinde rastlanır. Medrese hocalarına göre bu şathiyeler küfür sayılır. Bu türün en tanınmış şairi Kaygusuz Abdal’dır
BAŞLICA HALK ŞAİRLERİ
YUNUS EMRE (1250-1320)
XIII. Yüzyıl halk şairidir. Tüm halk şairlerini yüzyıllar boyunca etkilemiştir. İlahi türünün en usta şairidir.
İlahi türü şiirlerinde Halk Edebiyatı’nın geleneklerine bağlı kalmıştır. Bunlarda dil sade, anlatım yalın, ölçü hecedir. Risaletü’n-Nushiyye adlı dini didaktik eserinde ise, bu gelenekten ayrılarak aruz ölçüsünü, mesnevi nazım biçimini kullanmıştır.
Allah inancını ve insan sevgisini işler. Şiirlerinde coşkun bir lirizm vardır. Tekke edebiyatının en lirik şairidir. Şiirlerinde hem aruz hem de hece vezni kullanılmıştır. İşlediği konular yönüyle evrenseldir.
Eserleri: Türkçe divan sahibi ilk şairdir. Ayrıca Risaletü’n-Nushiyye adlı öğretici bir mesnevisi vardır.
HACI BAYRAM VELİ (1352-1429)
Tasavvuf şairidir, güçlü bir medrese eğitimi almıştır. Bayramiyye tarikatını kurmuştur. Yunus Emre etkisinde sade bir dil ve lirik bir anlatımla dile getirdiği şiirlerinden yalnızca birkaç tanesi bilinmektedir.
KAYGUSUZ ABDAL ( ?- ? )
15. yy tasavvuf şairlerindendir. Yunus Emre’den etkilenmiştir. Alevi-Bektaşi halk şiirinin kurucusudur. Nefeslerine hiciv-mizah motifli tekerlemeler katarak insanlık kusurlarıyla alay etmiş, Bektaşiliğin ilkelerini nükteli bir dille yaymıştır. Hem heceyle hem de aruzla yazılmış şiirleri vardır. Budala-name adlı eserinde 15. yy. halk nesrinin sade örnekleri vardır.
EŞREFOĞLU RUMİ (? – 1409)
Eşrefoğlu Rumi, İznik medreselerinde öğrenim görmüş, öğrenimini bitirdikten sonra da yine İznik’te Çelebi Mehmet medresesinde müderris adayı olmuştur. 15. yy. tasavvuf şairlerinden olan sanatçı, Hacı Bayram Veli’ye damat ve derviş olmuştur. Yunus Emre’nin izinden yürümüş hem aruz hem de heceyle şiirler yazmıştır. Bir divanda topladığı şiirlerinde tasavvuf ilkelerini yaymaya çalışmıştır.
PİR SULTAN ABDAL ( ?- ? )
XVI. yüzyıl tekke ve aşık edebiyatının ünlü şairlerindendir. Sivas’ta yaşamıştır. Alevi-Bektaşi şiir geleneğinin en ünlü şairidir. Kanuni zamanında Doğu Anadolu’da patlak veren bir isyana katılmış, yaşadığı olayların izlenimlerini şiirlerinde anlatmış, İran şahının propagandasını yaptığı için Hızır Paşa tarafından Sivas’ta idam ettirilmiştir. Sanatının belirleyici özellikleri, güçlü bir inanç, sade bir halk dili, coşkun bir lirizm olarak özetlenebilir. Tasavvuf, tabiat, aşk ve halkın gerçek yaşayışıyla ilgili konular işler. Bütün şiirlerini hece ölçüsüyle söylemiş Divan edebiyatında etkilenmemiştir. Şiirini bir araç olarak kullanmasına rağmen kuru bir öğreticiliğe düşmemiş, şiirini duygu yönünden de beslemiştir.
KÖROĞLU ( ?- ? )
XVI. yüzyılda yaşadığı sanılan bir halk şairidir. III. Murat zamanındaki Osmanlı-İran savaşlarına katılan şair, Şirvan ve Tebriz’in alınışı üzerine destan söylemiştir. Öteki şiirlerinde yiğitlik, kahramanlık konularını işlemiş olduğundan, halk öyküsündeki Köroğlu ile karıştırılabilmektedir.En çok koçaklamalarıyla tanınan şair, kavganın ve yiğitliğin simgesi olmuştur. Aşk, tabiat, yiğitlik, arkadaşlık gibi konuları işlemiştir. Bolu Beyi’yle olan mücadelesi efsaneleşen şair, halkın gönlünde yerini almıştır.
KARACAOĞLAN (1606? -1697)
Doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmeyen Karacaoğlan’ın Toroslar’da yaşayan, Türkmen boyları arasında yetiştiği sanılıyor. Göçebe bir şair olarak Anadolu içinde ve dışında gezmiştir. Geleneksel şiirin dil, anlatım, ölçü anlayışından ayrılmadan aşk, doğa, ölüm, ayrılık gibi temaları işlemiştir; özellikle koşma ve semai biçimlerinde büyük başarı kazanmıştır. Bütün aşık edebiyatı şairlerini etkilemiştir.
Aşk ve tabiat şairidir. Dili sadedir arı ve duru bir Türkçedir. Şiirlerinde tasavvufa ve dini konulara yer vermemiştir. Divan ve Tekke şiirinden hiç etkilenmemiştir. Şiirlerini hece ölçüsü ile yazmıştır. Âşık edebiyatının duygu yönünden en zengin ve güçlü şairidir. Koşma, semai, ara sıra da destan söylemiştir.
KAYIKÇI KUL MUSTAFA (? – 1658)
17. yy. halk şairidir. Devrin önemli şairlerinden biridir ancak hayatı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Yeniçeri şairidir. Şiirleri yeniçeriler arasında, sınır boylarında sevilerek okunmuştur. Şiirlerinde tarihsel olayları işlemiştir. Genç Osman için söylediği destan ünlüdür. Şiirlerinde sade bir dil kullanmıştır. Akıcı bir üslubu vardır.
AŞIK ÖMER (? – 1707)
Konya doğumludur. Saz şairleri arasında en çok şiirleri olan odur. Halk şairleri yanında Divan şairlerinden de etkilenmiş, aruzla da şiirler yazmıştır. Tevhid, naat, gazel, kaside ve murabbaları vardır. Koşma, semai, varsağı… türlerinde daha başarılı olmuştur. Dili diğer halk şairlerinden biraz ağırdır.
GEVHERİ (? – 1737?)
Aşık Ömer gibi Divan edebiyatından etkilenmiş, hecenin yanında aruzla da şiirler yazmıştır. Heceyle yazdığı şiirlerde daha başarılıdır. Medrese eğitimi gördüğü için koşma ve türkülerinde bile yer yer yabancı sözcükler, Divan mazmunları görülür.
DERTLİ (1772 -1845)
Toplumsal yergi içerikli şiirleriyle tanınan Bolu’lu bir halk ozanıdır. Halk şiirinin son ustalarından sayılır. Divan, Tekke ve Halk şiirini iyi bilen şair, Divan şiiri yolunda eserler de vermiş fakat asıl başarıyı heceyle yazdığı şiirlerinde göstermiştir.
ERZURUMLU EMRAH ( ? – 1860)
Zamanın ünlü şairlerindendir. Saz şairleri arasında Divan şiirini en iyi bilenlerden biridir. Heceyle yazdığı koşma ve semaileri yanında aruzla yazılmış gazel, murabba ve muhammesleri de vardır. Asıl sanatı hece ölçüsü ile yazdığı koşma ve semailerinde görülür.
SEYRANİ (1807 -1866)
Kayseri’nin Develi kasabasında doğmuştur.İstanbul a gelmiş ancak devrin büyüklerini hicvettiği için, memleketine dönmek zorunda kalmıştır. Hicivleriyle tanınır. Aruzlar da yazmakla birlikte asıl şöhretini hece ölçüsüyle bulmuştur.
DADALOĞLU (1785? -1868?)
XIX. yüzyılda, Çukurova yöresinde yetişen halk şairlerindendir. Türkmen boylarının yerleşik hayata geçirilmesi için 1865’te yöreye yollanan Fırka-i İslahiye adlı Osmanlı ordusuyla Türkmenler arasındaki çatışmalara katılmış, bu olayları yiğitçe bir eda ile koçaklamalarına yansıtmıştır. Türkmenleri destekleyen, mücadeleye çağıran şiirler yazmıştır. “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” dizesi onun karakterini açıklar. Ayrıca aşk ve doğadan söz eden şiirleri de başarılıdır. Şiirlerini temiz bir halk diliyle ve hece ölçüsü ile yazmıştır. İçinde bulunduğu tarih ve toplum olaylarını şiirlerine yansıtmıştır. Şehir yaşamından uzak kaldığı için Divan edebiyatından etkilenmemiştir. Koşma, semai, destan, varsağı türünde şiirler söyleyen Dadaloğlu türkülerinde daha başarılıdır. Anlatım yönünden Karacaoğlan ve Köroğlu’nu anımsatır.
BAYBURTLU ZİHNİ (1802 -1859)
Medrese öğrenimi görmüş, divan katipliği yapmış, birçok memurluklarda bulunmuştur. Divan edebiyatından etkilenerek kaside, gazel ve tahmisler yazmıştır. Şiirlerini topladığı bir Divan’ı ve Sergüzeşt-name adlı bir mesnevisi vardır. Asıl ününü heceyle yazdığı, Divan’ına bile almadığı yergi ve taşlama türündeki aşık tarzındaki şiirleriyle kazanmıştır.
AŞIK VEYSEL (1894 -1973)
20. yüzyıl halk şairidir. Şarkışla’da doğup büyümüş, Cumhuriyetin onuncu yılında Ankara’ya gelerek şiirlerini okumuş, bundan sonra ünü yayılmaya başlamıştır. Çocukluğunda geçirdiği çiçek hastalığıyla gözünü kaybeden şair; genellikle gezgin bir hayat sürmüş; kent kent dolaşarak aşktan, doğadan, kardeşlikten, birlikten, barış içinde yaşamaktan ve insanı insan yapan erdemlerden bahseden şiirlerini saz eşliğinde söylemiş; bu içeriğin halka yakın düşmesi, ona kitlesel bir sevginin doğmasına yol açmıştır. Şiirlerinde insan, yurt, tabiat sevgisini dile getirmiştir. Tasavvuf felsefesinin kazandırdığı hoşgörü anlayışı, şiirinin temellerinden biridir. Şiirlerinde sade bir Türkçe görülür. Kimilerince Halk şiirinin son büyük ustası olarak nitelenmiştir.
Şiirlerini Deyişler, Sazımdan Sesler adlı iki kitapta toplamıştır. Son olarak tüm şiirlerini, Ümit Yaşar Oğuzcantarafından Dostlar Beni Hatırlasın adıyla yayımlanmıştır. Ahmet Kudsi Tecer tarafından edebiyatımıza kazandırılmıştır.
HAZIRLAYAN:
Bahriye ANNAK
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni