HİZMET-İŞ Sendikası, 36. Kuruluş Yıldönümü Açılış Konuşması · Konfederasyonumuzun değerli Onursal Başkanı,
· HİZMET-İŞ Sendikamızın kıymetli Kurucu ve Onursal Başkanı,
· Sayın Milletvekilleri,
· Siyasi Partilerimizin Sayın Başkan ve Temsilcileri,
· İşçi ve Memur Sendikalarımızla, Sivil Toplum Örgütlerinin Değerli Başkan ve Yöneticileri,
· HAK-İŞ’e bağlı Sendikalarımızın Değerli Başkan ve Yöneticileri,
· Sendikamızın Değerli Genel Merkez Yöneticileri,
· Bölge, Şube, İl Başkanları ve Değerli Yöneticileri,
· Komitelerimizin kıymetli Başkanları,
· Değerli Medya mensupları Sendikamızın 36. yaş günü etkinliklerine katılımınızdan dolayı teşekkür ediyor, şahsım ve HİZMET-İŞ Sendikamız adına sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz, şeref verdiniz. Bu gün HİZMET-İŞ Sendikamızın 36. yaş gününü kutlamanın onurunu, heyecanını, şevkini ve haklı gurunu yaşıyoruz. 36 yıl önce 24 Ocak 1979’da Anadolu’muzun uygarlıklar kenti Adıyaman’da doğan ırmak, kendisine katılan kollarla köklü bir nehir yatağı oluşturmuştur. Çatışmanın, kargaşanın, kaosun, ölümün radyasyon gibi yeryüzünü kapladığı yıllarda, emek mücadelesine inanmış ve adanmış 7 misyon adamının açtığı yolda 36. büyük adımı atmış bulunuyoruz. 37. yaş eşiğinde, bugünlere gelmemizde emeği geçen ve her zaman olduğu gibi bu akşam da bizleri yalnız bırakmayan başta Kurucu ve Onursal Genel Başkanımız Sayın Hüseyin TANRIVERDİ’ye ve bu büyük mücadelenin isimsiz kahramanlarına teşekkürü bir borç biliyorum. Ahirete göçenlere Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum. Ayrıca bu anlamlı günümüzde iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle kaybettiğimiz tüm emekçilere de rahmet diliyorum. Bizi bu günlere getirenlere getirenlere vefa borcumuz olduğuna inanıyoruz. Çünkü; kurumsal hafızamız bizi hatıralara ve hatırlamaya davet etmektedir. Onun için böyle bir şükran borcunu yerine getirmemiz gerekiyor. Onlar, 36 yıl önce,
· “önce insan önce emek” diyerek yola çıktılar.
· “imzamız işçinin kararıdır” diyerek onurla yürüdüler.
· “Geleceğimiz hayallerimiz kadardır” diyerek ufukları işaret ettiler.
· Biz de onların izinde “İşkolu zirvesinden Türkiye zirvesine” diyerek, onların açtığı izde zirveleştirmek için mücadele ediyoruz. HİZMET-İŞ bugün, iş kolumuzun ve Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in en büyük, Ülkemizin 2. Büyük Sendikası konumu ve kimliğiyle; ülkemiz emekçilerinin teminatı, umudu ve güven havzası haline gelmiştir. Bu yılki temamızda da belirttiğimiz gibi “İşkolu Zirvesinden Türkiye Zirvesine” tırmanan bir ivme ile emek için, alın teri için yürümeye devam ediyoruz. Bugün; 100 bine ulaşan üyesiyle;
47 Şube Başkanlığı,
5 İl Başkanlığı,
2 Bölge Başkanlığı
Kadın, Engelli, Gençlik ve Kültür-Sanat Komiteleriyle,
Ayrıca 23 diğer birimleriyle, Ülkemizin 77 noktasının her karesine yayılan ve büyük bir aile haline gelen HİZMET-İŞ, bu büyük misyonu, ilkeli, sorumlu, kararlı, onurlu sendikacılık vizyonuyla bugünlere getirmiştir. 1980 yılında ilk sözleşmemizi yaptığımız Manisa/Mütevelli Belediyesinden bugün 14’ü Büyükşehir, 24’ü İl olmak üzere Bin 274 Belediye ve işyerinde örgütlüyüz ve toplu iş sözleşme imzalıyoruz. Üyesi olduğumuz Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU) ve Uluslararası Kamu Hizmetleri Federasyonu (PSI)’ın etkin ve saygın bir üyesi olarak Uluslararası emek hareketine katkı veriyoruz. Ayrıca ulaştığımız küresel güçle bugün Balkanlar’dan Türk Dünyası ve Uzak Doğu’ya, Kafkaslardan Afrika’ya, Doğu Akdeniz’den Batı Avrupa’ya uzanan vizyonumuzla; 34 ülkede 41 sendika ile işbirliklerimiz devam etmektedir. Bu vizyonumuzu yeni coğrafyalarda yeni sendikalar katarak zenginleştiriyoruz. Değerli Dostlarım, 37. yılımızın başında diyoruz ki; İnsanlar gibi kurumların da “geçmişten konuştuğu kadar yaşlı, gelecekten konuştuğu kadar genç” olduğunun idrakini hiçbir zaman yitirmedik. Onun için 36. Yaşını ikmal etmiş misyon sahibi kadrolarıyla, erdemli bir sendikal inşa için mücadele ettik ve etmeye devam ediyoruz. 1979’da saf, berrak ve aydınlık zihinlerle ufuklara doğru yola çıkanlar, fırtınalı okyanuslara yelken açanlar, bu günlerin, yâni İşkolunun zirvesinden Türkiye zirvesine karargâh kuracağının idrakindeydiler. Çünkü onlar (Cemil Meriç’in söylediği gibi) “Kervanla çıkılır yola. Bir çıkılıp bir varılmaz. Bin çıkılıp bir varılır” hakikatine kilitlenmişlerdi. Biz de, onlardan dalga dalga yayılarak devraldığımız erdemle boyanmış emek mücadelesini 100 binlere taşıdık, daha da ileriye taşıyacağız. Çünkü biz, misyon sendikasıyız.
Çünkü biz, medeniyet emekçileriyiz.
Çünkü biz, “ömür aziz değil, emek azizdir” diyerek emeğe değer, değere emek katan bir sendikal misyonun davacılarıyız. Dava ve dert sahibi olduğumuz için buradayız! Sorumluluğumuz o kadar büyük ve anlamlı ki; “Bölgemizde, ülkemizde, küremizde mağdur, mazlum, muhtaç kim varsa bizden alacağı var” diyerek yüreği ve vicdanı olan herkesi farkındalığa davet ediyoruz. HİZMET-İŞ’in bu idrakle 36 yıl önce “Önce İnsan Önce Emek” diyerekbaşlattığı kutlu yürüyüş, yüzbinlerin katılımıyla “İşkolu zirvesinden Türkiye Zirvesine” atılım yapmıştır. Bu yürüyüşte, yanımızda ve ardımızda yüzbinleri görmek bize müthiş bir enerji ve heyecan vermektedir.
İşte bu başarı öyküsü; Hakk’a, alın terine, emeğe inanmış ve adanmış bir kadronun neler yapabileceğinin göstergesidir. Değerli HAK-İŞ / HİZMET-İŞ Dostları, HİZMET-İŞ bu 36 yılda; · Bir çocuk yüreği gibi saf ve temiz,
· Bir misyon savaşçısının çelik iradesi gibi sağlam ve tutarlı,
· Bir tefekkür erinin derinliği gibi yüce bir ahlâk ve eylem ile emeğe anlam kazandıran bir bünye ve mensubiyet oluşturmuştur. Yüzyılımızın önemli bir eylem ve misyon adamının söylediği gibi biz de “BİR HAYALİM VAR” diyerek yola çıkanların izinde; “Ülkemize,
Bölgemize ve
Küremize sorumluluklarımız var” bilinciyle mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu idrakle; Bir taraftan “Sosyal Sorumluluk Projelerimiz”le, diğer taraftan doğrudan katılımlarımızla, ülkemizin tüm mağdur ve mazlumlarının yanında olduğumuz gibi; Gazze’yle,
Mynmar’la,
Somali’yle,
Sudan’la,
Pakistan’la,
Keşmir’le,
Moritanya’yla,
Eritre’yle,
Bosna’yla
Suriye’yle birlikte olduk. Onların dertleriyle dertlendik. Bu bizim dünya ve Türkiye emekçilerinin, VİCDANI OLMA SORUMLULUĞUMUZ gereğidir. Şair ne diyor: “Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Halbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar, Tanrı’nın gazabından kurtulamayacaklar.” Biz işte böyle büyük ve onurlu bir sorumluluğun sahibiyiz. Çünkü biz tarihte “Dünya Barışı”nı gerçekleştirmiş bir Medeniyet Coğrafyası’nın mensuplarıyız. Tarihve uğruna ter döktüğümüz değerlerimiz bize böylesine bir sorumluluk yüklemektedir. Çünkü biz, tarihî muhasebemizi her an yapmak zorundayız. İnandıklarımız ve emek mücadelemizi dayandırdığımız değer ve ölçüler bize bu yük tevdi etmiştir. Değerli Dostlarım, İşte bu an; kelâmın bittiği, hissiyatın, duygunun, eylemin başladığı andır. Bunu da en iyi emeğiyle terleyenler bilirler. Bu önemli ve anlamlı günümüzde tekrar ediyoruz ki;
36 yıllık tarihî birikim ve yarın başlayacak 37. adımımızla birlikte; “Yaşanabilir bir ülke ve dünya”için var olduk, mücadele ettik ve etmeye devam ediyoruz. · Yolumuza çıkan engeller bizi yıldırmadı, aksine onları sıçrama tahtası bildik.
· Hiçbir yönlendirmeye, tahrike, algı operasyonuna kapı aralamadık.
· Emek ve emekçilerin her türlü sorunlarını kendi sorunumuz bildik ve çözüme kilitlendik. Değerli HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ Dostları, Bu anlamlı gün ve gecede sizlerle 36 yıllık bilgi, birikim, enerji ve heyecanımızı paylaşmak için buradayız. Onun için sizleri ülkemizin, çalışma hayatının ve iş kolumuzun sorunlarıyla meşgul etmek istemiyorum. Çünkü biz sorunları tanıyor, sorumluluklarımızı biliyoruz. Varoluş nedenimiz; ortaya çıkan ve çıkacak olacak sorunlara çözüm üretmektir. Bu bağlamda Ülkemizin ve çalışma hayatının kronik sorunlarından; Giderek çağdaş köleliğe dönüşen Taşeron işçilik,
Örgütlenmenin önündeki engeller,
Kıdem Tazminatı,
İş Sağlığı ve Güvenliği,
İşsizlik,
Asgari Ücret,
Emeklilerin çilesi,
Kadın istihdamı, Ve bunlara bağlı sosyo-ekonomik sorunlara karşı çözümler üretiyor, teklifler getiriyor ve elimizi taşın altına koyuyoruz, risk alıyoruz. Ancak şu da bir gerçek ki, eski sorunlar çözüldükçe yeni sorunlar ortaya çıkmaktadır. Kanada'da faaliyet gösteren Haklar ve Demokrasi adlı sivil toplum kuruluşunun başkanı Warren Allmand'ın deyişiyle; Milletlerarası bir ticaret kuralı ihlalinin, bir insan hakları ihlalinden çok daha fazla önemsendiği bir dünyada yaşıyoruz.
Uluslarüstü sermaye hiçbir ansanî kural tanımaz biçimde gücüne güç katarken, vahşi kapitalizmini sürdürürken, emek ve emekçiler adeta yüzyılımızın köleleri olarak değersizleştiriliyor.
Şunu söyleyelim ki; yaşadığımız ve yaşamak zorunda kalacağımız bütün bu sorunları aşmanın yolu BİRLİKTELİK ve ÖRGÜTLÜLÜK BİLİNCİ’dir. HİZMET-İŞ’te bu birlik, bütünlük, azim ve kararlılık vardır. Değerli Dostlarım, Sözlerimin burasında İstiklalimizin şairi Mehmed Akif’le ilgili bizim için oldukça anlamlı bir anekdotu anlatmak istiyorum. Yıl 1914… Birinci dünya Savaşı yılları. Yani Umumi Seferberlik Zamanı… Bu günlerden birinde Sadrazam Talat Paşa, Akif’i Başbakanlığa çağırır. Bir ara söz arasında Akif’e: “Akif Bey, şu İttihat Terakki’nin Merkez-i Umumi’sindekilerle anlaşsan olmaz mı?” deyince hiddetle yerinden fırlayan ve ellerini Sadrazamın masası üzerine koyan Akif: “Sen bizi bunun için mi çağırdın? Anlaşmak ne demektir? Bizim şahsi bir emelimiz, bir gayemiz mi var? Bizi SİMSAR MI ZANNETTİN? Teessüf ederim.” Diyerek selam bile vermeden çıkıp gider. Akif’in arkasından bakakalan Talat Paşa’nın dudaklarından şunlar dökülür: “Edirne’de tanıdığım aynı Akif, HİÇ DEĞİŞMEMİŞ.” Haksızlığa, zulme, istismara karşı duruşunu hiçbir zaman bozmamış Mehmet Akif gibi, sendikamız HİZMET-İŞ de kurulduğundan bu güne kadar istikametinden sapmamış; doğru bir çizgide, ilkeli, sorumlu, kararlı ve onurlu duruşunu bozmamıştır. Zor zamanlarda konuşmak böyle bir zor iştir. Haklarımızın gasbedildiği, özgürlüklerin baskı altına alındığı, çalışma yasalarının emekçiler aleyhine işbirlikçilerle kolkola hazırlandığı; 12 Eylül’de,
28 Şubat’ta,
27 Nisan’da Var olmak, tavır göstermek, duruş sergilemek; duruş sahibi,gerçek Sivil Toplum Örgütlerinin şiarıdır. Bir o kadar da onurlu, şerefli bir iştir. Biz HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ olarak, durum ve şartlar ne olursa olsun, gerektiği yerde gerekeni yapmayı insan olma sorumluluğunun bir gereği olduğu bilinciyle yerine getirdik. Çünkü biz; “HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSMAYIN! HAKLARINIZLA BERABER ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ!” ölçüsünü şiar edinmiş emekçileriz. HİZMET-İŞ olarak; HAK-İŞ üst kimliği altında;
“Medeniyetler Buluşmasından Küresel Sendikacılık İnşasına” diyerek, “Erdemli bir Sendikal İnşa” için 36yılıgeride bıraktığımız şu anlarda nice 36 yıllara diyerek, enerji ve heyecanımızı yeniden tahkim etmenin gururunu yaşıyoruz.
Değerli HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ dostları, Genel İşler iş kolunda, ülkemizin tüm kentlerinin çehrelerini, yaşanabilir bir kente dönüştürme çabasıyla terleyen üyelerimize atfen diyoruz ki; “Eğer bizden sokakları süpürmemiz istenirse;
Karahisari’nin hat yaptığı,
Mevlâna’nın rubaileriyle dokuduğu,
Dede Efendi’nin bestelediği,
Mehmed Akif’in, Necip Fazıl’ın yazdığı şiir gibi süpüreceğiz. O kadar süpüreceğiz ki, gökteki ve yerdeki herkes durup “BURADA DÜNYANIN EN İYİ EMEKÇİSİ ÇALIŞIYORMUŞ !”desin.” Bu sevda, bu misyon ve bu kalbî derinlik içerisinde, hepinizi tekrar sevgi, saygı ve muhabetle selamlıyorum.