Hocazade Mehmet Tahir Efendi



Yüklə 54,47 Kb.
tarix09.02.2018
ölçüsü54,47 Kb.
#42469

1.18. Hocazade Mehmet Tahir Efendi

Abdullah Enveri Efendi'nin küçük kardeşidir. l851'de doğdu. Mantık konusunda kitap yazan ve basımını bağlayan bir bilim adamıdır. Basılı üç kitabı vardır.

1) Nctayiç Haşiyesi

2) Muhlitat Risalesi

3) Kazamir Haşiyesi.

Bu kitapların basımı için İstanbul'a gitmiş ve Şeyhülislam'ın takdirini kazanmış ve eserleri basılmaya değer görülmüştür. l866'da öldü


2. ŞAİRLER

2.1. Meyli Efendi

Kilis'te şair ve şiir l9.yy.'dan sonra belirgin bir gelişme göstermektedir. Bunlar arasında şu isimleri görüyoruz:


2.1. Meyli Efendi

Meyli, aslında bir nalbant çırağıydı. Bir gün Haki Efendi'nin yanına iş için gittiğinde ondan Farsça dersleri alan çocukların okuduğu "Şahidi"yi (Farsça manzum lügat) görüp etkilenmiştir. Böylece eğitim görmeye karar vermiştir. Kısa zamanda umulmadık bir başarı göstererek hem bilim sahibi olmuş hem de şiir yazmaya başlamış ve konuda isim yapmıştır. Hatta Farsça lügat yazacak bir düzeye ulaşmıştır. "Meyli Tuhfesi" denilen yapıtını meydana getirmiştir. Ne yazık ki kaybolmuştur. Zamanımıza sadece "Şair Meyli" adı ulaşmıştır. 1776'da doğup 1849'da ölmüştür.


2.2. Zıddızade Fasiha Hanım

Divan edebiyatı tarzında şiir yazan tek Kilisli kadın şairimizdir. l809'da doğdu Zıddızade Mehmct Efendi'nin kızıdır. O dönemlerde kadınlar ancak başörtüsüne girecekleri yaşa kadar eğitim görebilirlerdi. Yavaşçazade Hacı Hasim Efendi dayısı olduğundan eğitimini sürdürmüş ve ondan icazetname almıştır. Şiire yetenekli olduğundan şiirler yazmış bu konuda isim yapmıştır. En ünlü şiiri "Hamamname"dir.1854'te ölmüştür. Hamamnamesi ünlüdür. Bir kıtasınıı aşağıya alıyoruz:


"Bus edince resti payini licam ile rikap

Esb-i dilde cünbüşü şevkile gösterdi şitap

Sayeveş düştüm heman payine ben mestü harap

Bab-ı hamama gelince ol şahi ali cenap

Aldı hamamcı yerine eyledi ikramlar"
2.3. Baytazzade Abdullah Efendi

Zamanının en lirik şairidir. 1819'da doğdu. On altı yaşına gelinceye kadar ilk derslerini Kilis'te Hacı Hafız Efendi'den almıştır. Mısırlı İbrahim Paşa'nın Kilis ve çevresini işgali sırasında askere alınarak Mısır'a götürülmüş, orada bir yolunu bulup eğitim ve öğretimini geliştirmiştir. "Kolit Efendi" adında birinden fizyonomi dersleri de aldığı söylenir. On iki yıl kadar Medine'de Mehmet Gani Afgani adında bir Nakşibendi şeyhine mürid olmuş ve O'nun izin vermesi üzerine Kilis'e dönerek, hakkaklık yapmış, kazandığı paralarla şimdiki tekyesini kurmuştur. Yaşama bağlı, zamanının ilerisinde aydınlık bir insan olduğu şiirlerinden anlaşılmak­tadır. Karadağlı Hafız Mehmet Efendi mutaassıp bir insandı. O'nunla dünya görüşleri bağdaşmadığından zaman zaman tartışmış onu yeren şiirler yazmıştır. Eşi Zahide Hanım da şairmiş. Karşılıklı şiir yazarak "Muaşere" ettikleri söylenir.

Şiirinden bir kaç dizeyi örnek olarak alıyoruz:

"Sen işittin mi bizim nara-i mestanemizi

Elem-i derdin ile arşa çıktı ünümüz

Hanikahe, mescide gitme o çıkmaz yollara

İşte rah-ı meygede her kimde istidat olur

Şeyhi, dervişi. bırak, molla, müderris dinleme

Hazreti pir-i muğandan olsa bir imdad olur

Karadağlıya:

Tesbih ile seccadede vird etmeği cak cak

Ya ders ile evraka bakup kılmağı lak lak

Kulluk mu sanırsın bunu kalk hey ünü yelli

Kalk, kalk, hadi işine hey terelelli!
2.4. Mehmet Zihni Baba

Mehmet Zihni Baba'nın asıl adı Nadrat'tı. Bekir Vahit Efendi'den okurken, zaman zaman dersleri aksattığı, devam etmediği, hatta kafa çekip şurada burada dolaştığı ve şeyhleri de sevmediği için, Bekir Efendi kendisine içerlerdi. Bekir Efendi de hem bilgin hem şairdi. Zihni Baba yazdıklarının altına "Nadrat" diye yazardı. Bir gün derste "Kalk bakalım bizim Darrat" deyince şiirlerinin altına bu sözlerden sonra hep "Zihni" imzasını atmış ve adı Zihni Baba olarak kalmıştır. Yirmi üç yaşındayken Abdullah Sermest Efendi'ye bağlanmıştır. Medreseden icazet alamamıştı. Hattatlıkla geçimini sağlamıştır. Şiirlerini hep irticalen söylediği, bunların sonradan yazıya geçirildiği söylenir. l900'da kendisine yapılan tarizlere kızıp başını alıp Birecik'e gitmiş orada ölmüş, orada gömülmüştür. Şimdiki Nakşibendi Tekyesi yapıldığı zaman bir tarih düşerek şeyhini şöyle övmüştür:

"Ya hazret-i müceddidi elf-i sani

Hakka ki kıldı himmet-i pir-i keramet ara

Bu dergah-ı reşadet a’ladan oldu ala

Hak-i dert damadem takbil- gah-ikem

Huld-i beriden akdem ehl-i süluke me'va

İlham ile yazıldı Zihni bu tamam tarih

Bab-ı Hüday-i ziba dergah-i feyz- ulya

İçki içtiği, sarhoş gezdiği için kendisini kınayanlara da şöyle yanıt veriyor:

"Gerçi biz ehli kemale göre kamil değiliz

Bi hiref sofi-i hudbin gibi cahil değiliz

Şemlevü şalde yok hahişimiz kılca kadar

Tavrı erbai riya şeklini şamil değiliz!


2.5. Merkupçu Rahmi

Zıddızadelerden Mehmet Efendi'nin oğlu Şair Fasiha Hanım ve şair Nutki'nin kardeşidir. Her üçü de dayıları Yavaşçazade Hacı Haşim Efendi'den ders almışlardır. Fakat Rahmi'nin, eğitimini yarım bırakıp merkupçuluk yaptığı anlaşılıyor. l831'de doğdu. Yazısı çok kötü olduğundan, ilham geldiğinde birine "Şunu yaz" diyerek şiirlerini okurdu. Şen şatır birisiymiş. Özgür görüşlü olduğu şiirlerinden anlaşılıyor. l903'te öldü. Birkaç dizesinden şu örnekler ver­ilebilir:

"Neş'e meyhanede mi, meyde mi minade midir?

İşve sakide mi, sağerde mi, sabhade midir?

Şerhi dil şanede mi zülfü dilarede midir?

Tıflı sevdaye sual eyledim ey Yusufü aşk!

Çakı damade midir, "Züleyha"de midir?"
2.6. Yavaşçazade Sezai Efendi

Bekir Vahit Efendi'nin öğrencilcri arasındaydı. Medrese eğitimini bitirmeden ayrılmıştır. Ancak çok zeki ve yetenekli olduğundan Kilis Nizamiye Mahkemesi Başkatipliğine kadar gelebilmiştir. Yaratılıştan şairdi. Çok esprili ve nüktedandı. l845'te Kilis'te doğdu. Adliye mesleğinde gösterdiği beceri ile, Kilis dışındaki birçok soruşturmalarda bile O'na görevler veril­miştir. Şiirleri bir divan oluşturacak kadar çoktu. Ne yazık ki bastırılamamış ve evlatlarından bazılarının notları şeklinde zamanımıza ulaşmıştır. l905'te Kilis'te öldü. Sezai Efendi'nin methiyeteri günümüzde bile minarelerde okunmakta, zevkle dinlenmektedir. Münacat (Yakarış) adlı bir şiirinden birkaç dize:

"Bir pulu değınedi hep eylediğim zevk-i selfa

Bulmadım hiçbirinde eser-i nef-ü vefa

Gelmedi hatırıma zerre kadar zevk-ü sefa

Anladım şimdi ne olduğumu fani dünya

Tevhe Yarabbi hata rahına gittiklerime

Bilip etliklerime, bilmeyip etliklerime.


2.7. Abdullah Rafet Efendi

Bekir Vahit Efendi'nin öğrencileri arasında eğitim görenlerdendir. Bu da şiir yazanlardan biri olup öğrenimini bitirmeden medreseden ayrılmış ve malmüdürlüğü görevinde bulunmuştur. Yazdığı şiirlerde övdüğü kimseler caize (armağan) vermezse onu yergiye dönüştürürdü. 1845'te doğmuş, l9l4'te ölmüştür. Zamanımıza kalan ve bilinen tek şiiri Hacı Ömer Kasteli'ye yazdığı onarım tarihidir.


2.8. Hacı Fazıl Efendi

l9.yy. şairleri arasında, en bilgili ve güçlüsüdür. Kırıkoğlu ailesindendir. Kilisli Muallim Rifat Bilge, Yaycıoğlu Halim Hoca, Aşkaroğlu Feyzullah Efendi'lerin hocasıdır. l848'de Kilis'te doğdu. Çok okuyan birisiydi. Binlerce kitaptan oluşan bir kitaplık sahibi idi. Kırk yaşlarında iken bir gün ansızın öğrencilerine rüyasında Hazret-i Resul'ü gördüğünü ve kendisini Medine'ye çağırdığını söyleyerek dersleri kesmiş ve on beş sandık kitabı ile oraya göçerek, orada ölmüştür.

Şiirlerinden zamanımıza pek azı kalmıştır. Birkaç dizesi şöyledir:

"Ey mah-ı felek, kevkebe, ey reş-i melek gel

Memul hilafınca döner devr-i felek gel

Gösterme tegafül revişin ehl-i riyaza

Esp-i sitemin azca inanın çekerek gel

Aç sineni seyreyleyelim alam-i abı

Bir gece buyur bezmimize sade yelik gel

Müjganımı çarup ideyim rehgüzerinde

Bir lahza hemen kubbe-i ahzanıma tek gel!

Fazıl yolunu gözlemekten kalmadı tabı

Çabukça koş ey ruh-i revanım everek gel!
2.9. Bekir Vahit Efendi

Pehlivan yapılı, ince ve eleştirici keskin bir zekaya sahip bir hocaefendiydi. Yirminci yüzyıldaki bilim adamlarımızdan birçoğu bu hocanın öğrencisidir.1908 yılında Kilis'te doğdu. Yoksul bir aileden gelmedir. Tarikatçılara karşıt fikirleri ile tanınmıştır. Kilisli Muallim Rıfat, Necip Asun Yazıksız, Dr. Kilisli Rifat Kardam öğrencileri arasındaki ünlülerdir. "Kafadan geçer ­kafiyeden geçmez"di. Savaşım verdiği kişiler arasında Baytazoğlu Abdullah Sermest ve diğer tarikatçılar vardır. Bilgiçlik taslayanlara da savaş açmıştı. Dini konularda derin bilgiye sahip, çok okuyan, özel kitaplık kuranlardan biridir. Şiir yazardı. Bu yolda da bir hayli gelişmiş biriy­di. 1896'da öldü. Şairliği zaman zaman bilim adamlığını bastırmıştır. Şu dizeler O'nundur:

"Didar-ı temaşada iken sineye döndüm

Aks-efken hurşid olur ayıneye döndüm

Aynın gibi aldı beni a' göze şimdi

Nadanlar ile düşmen-i dirineye döndüm

Bica silem-i dehri beniın bağrımı deldi

Bak mechuruma gel gör neye döndüm

Her ruy-i siyeh hatırımı etti şikeste

Serpençe-i tıflanda kinnep neye döndüm

Hande-i rah-ı edeb oldukça Vahida

Hayfa pes-i pabusindeki pineye döndüm."


2.10. Hafız Ahmet Agah Bey

Kavas Ömer Elendi ailesindendir. Bekir Vahid Efendi ile Hacı Nafi Efendi'den okudu. Zeki ve güzel yazı yazmada "hattalıkta" ustaydı. Halep Posta Baş Müdürlüğüne kadar yükselmiştir. Emekliye ayrıldıktan sonra, arayanı soranı azalınca topluma küsmüştü. Çağdaşlarına göre dili oldukça sadedir. 1926'da Halep'te öldü.

Şu dizeler O'nundur:

"Güldürür kimisini gonca-i handanı kader

­Sade ben kaldım garip bir bülbül asa lanede

"Bu dünyanın hayatı bir oyuncaktan ibarettir

Çocuklar oynasın, onlara terk ettim hu devranı

Bunu ol mühim ilhame etti ben de sağ iken yazdım

Görcn seng-i mezarımda olur herhalde hayranı

Hüda nın bu gibi ilhamına şükreylerim Agah

Ararken fevtimin tarihi tam oldu "Güfranı"
2.11. Müftü Haki Efendi

"Bedirli" Türkmenleri'nden bu adı taşıyan bir ailedendir. Şairliği güçlü değildi. Dinbilgini biridir. Ancak Kilis'te 1.9.yy şairleri arasında sayılıyor. Hocazade Büyük Abdurrahman Efendi'den icazetname almıştır. Kilis Şer'iye Mahkemesi Başkatipliğinde iken bir yandan da öğrenci okutmuştur. l904'te Kilis Müftülüğü'ne getirildi. Bilimde İzmir Paye-i Mücerredi" düzeyindeydi. İri, sarışın, güven veren bir yapıdaydı. Antepli Hasırcızade ve Antakyalı Yahya Efendilerle dostluk kurmuştu. 1915'te Kilis'te üldü.

Şiirlerine örnek olarak birkaç dizesini alıyoruz:

"Azadeser gezerken bir işvekare yandım

Verdim meta-ı zevki derd-ü bela kazandım

Kuy-i nigare vardım aşkım delilim oldu

Serapa bireha giryan şeb ta seher dolandım

Cana, beni sevindir ya bir gün evvcl öldür

Haki misali ben de canımdan ah usandım

Ne fena asırda bu aleme geldik hayfa

İlm-i irfan-ı hüner, vasf-ı kabahet gibidir!
2.12. Hacı Abdulnafi Efendi

Kırıkoğlu ailesinden Tahir Efendi'nin oğludur. Bu da Bekir Vahit Efendi'nin öğrencileri arasındaydı. 1833'te doğdu. Şiirlcrinde ağdalı bir dil kullanmıştır. Ulucami'nin imam ve hatibi olduğu halde bu görevi fiilen yapmazdı. l881'de bekar olarak öldü. Temiz giyinen, Arapça ve Farsça'ya hakkıyle vakıftı. Zor beğenen ve hicvi seven biriydi. Özdeyişleri içeren şiirler yazmıştır. Fuzuli ve Baki gibi bir üslup kullanmaya özen göstermiştir. Şiirlerini topladığı el yazması divanı yakın zamanlara kadar Kilis Ortaokulu kitaplığındaydı.

Dizelerinden bir örnek:

"Rakibin katli aşan, halk içinde sürmek düşvar

Meseldir "sürüdürler köpeği öldürene" zira

Bu me'mule muhalif tavrın icabı nedir cana?

Aramızdan kara kedi mi geçti" bilmezem zira
2.13. Hacı Muhiddinzade Hüsnü Efendi

Zamanında politika ile uğraşan tek şairimizdir. 1884'te Kilis'te doğdu. Bir ara Körhüseyinağa Medresesi'nde Kilisli Muallim Rifat Bey'in kardeşi Tevfik Efendi'den ders okumuştur. Kilis'te İttihat ve Tarakki Fırkası'nın başkanlığını yapmıştır. Antep Mutasrıflığı'nda Kilis'i Genel Meclis üyesi olarak temsil etti. 1927'de henüz 43 yaşında iken öldü. Şiirleri bir divan oluşturacak kadar çoktu. Ne yazık ki diğer şairlerimizinki gibi bastıralamamıştır. Bir naatı hala minarelerde okutul­maktadır. Bundan bazı dizeleri aşağıya alıyoruz:

"Ey tecelli- gehi envar-ı ebed ruhi Nehi

Cilve-yi kutsiyetin ruh-i Hüda mücezzibi

Arş-i Rahman-i menamın olalı izzet ile

Melakutun oluyor kıblegeh-i müntesebcti

Kürre-i arza mümasil nice bin kürre senin

Vecd-i şevkinle döner ey dem-i devran sebebi


3. YURT ÇAPINDA ÜN YAPMIŞ KİŞİLER

3.1. Şeyhül İslam Üryanizade Esat Mehmet Efendi

Kilisli Üryanizade Osman Efendi'nin torunu ve bu aileden Kadı Sait Efendi'nin oğludur. l807'de doğdu. İyi bir medrese eğitimi gördü. l856'da Medine Mollası oldu. Haremi Şeril'in onarım işlerinde büyük çaba ve başarı göstermesi üzerine kendisine "İstanbul Payesi" verildi. Bu çok önemli bir bilimsel ünvandı. l860'ta Kudat-ı Askeri, l885'te Sadrin Müsteşarı, Bursa Müfettiş-i Hükkamı, Tetkikatı Şer'iye Reisliği ve daha sonra Rumeli Payesi verildi sonra da Şeyhülislâmlığa atandı. Gösterdiği başarılar üzerine; Murassa-i Osmani, Mecidi, İmtiyaz alişanları ile ödüllendirilmiştir. l886'da ölmüş ve Eyyüp Sultan'da bir kümbet içine gömülmüştür.


3.2. Üryanizade Halit Mehmet Efendi

Üryanizade Esat Ahmet Efendi'nin oğludur. İstanbul medreselerinde müderrisliklerde bulundu. Önce Molla, daha sonra da Mekke, İstanbul ve Anadolu payelerini kazandı. Devlet Şurası azalığına getirildi. l889'da Devlet Şurası Tanzimat Dairesi Başkanı oldu 1890'da İstanbul'da öldü.


3.3. Üryanizade Cemil Molla

Üryanizadelerden Süleyman Celaddin Bey'in oğludur. l865'tc doğdu. İyi bir medrese eğitimi gördü. Fransızca ve İngilizce biliyordu. Nazırlıklarda bulundu. Mütareke yıllarında İsti­hzaratı Sulhiye Komisyonlarında İsmet İnönü ile birlikte çalışmış ve bu sırada Adalet Bakanı olmuştur. "Dağarcığım" adlı bir anı kitabı ve basılmış şiirleri vardır.


3.4. Necip Asım Yazıksız

1861'de Kilis'te doğdu. Timarı, Kastamonu'dan Kilis'e kaldırılınış bir sipahi ailesinden belir. Bir süre Bekir Vahit Efendi'den ders okumuş, Şam Askeri İdadisi'ne girmiş iken, "Araplar, Türkler'e kahveyi Arap olanlardan yüzde yüz zamlı veriyorlar" diyerek İstanbul'a nakletmiştir. l880'de İstanbul Harp Okulu'ndan piyade teğmen rütbesi ile çıktı. Albaylığa kadar yükseldi. 1908'de II. Meşrutiyet'ten sonra İstanbul Dar-ül Fünun'da Müderrislik yaptı. Yirmiden fazla kitap yazdı yüzlerce tercümesi, binlerce makalesi vardır. l927'de Erzurum milletvekilliğine seçilerek; 1935 yılında, ölünceye kadar milletvekilliğinde kaldı.

İlk kez Türk tarihini kaleme alan biridir. Türk sözcüğü kendisine gelinceye kadar Arap harfleri ile "Etrak" yani terk edilmiş anlamında yazılırken bir "vav" ekleyerek Türk haline getirenlerden olduğu için kendisine "Vavlı Türk" de denir. Hamdullah Suphi Tanrıöver'in hakkında yazdığı uzun, takdir dolu bir mektubu vardır.

Başlıca eserleri:

Ziya ve Hareket, Güvercin Postası, Yeni Tertipte Osmanlı Sarfı, Ev Kızı, Lügatı İlmiye ve Fenniye, Usul-İnşa, Kitap, Ural ve Altay Lisanları, Mükemmel Sarf ve Nahiv-i Osmani, Eski Türk Yazısı, Türk Tarihi Umumisi, Milli Aruz, İlm-i Lisan, Osmanlı Tarihi, Eski Savlar, Orhon Abideleri, Celaleddin Harzemsah'tır.Türk dilinin sadeleşmesinde de büyük emek ve çabaları vardır.
3.5. Kilisli Muallim Rifat Bilge

1874'te Kilis'te "Mahalle-i Cedit" Yeni Mahalle'de doğdu. Zaptiye Çavuşu Kerim Efcndi'nin oğludur. On sekiz yaşına kadar ilk ve orta eğitimini Kilis'te "Kör Hüseyinağa Medresesi"nde yaptı. Bekir Vahit Efendi ve Hacı Fazıl Efendiler'den okudu. Keçikoğlu Abdurrahman Efendi’den icazatname aldıktan sonra İstanbul’a geldi Dar-ül Muallim’e girdi. (Yüksek Öğretmen Okulu) buradan pekiyi derecede diploma alarak öğretmenliğe başladı. Yüksek okullarda Arapça öğretmenliği yanında, kitap araştırmaları yaptı. Birçok eski kitabın istinsahı (Kopya edilmesi) işlerinde çalıştı Kendisinin söylemine göre üç yüz bin cilt kitap elinden bunların yüz bine yakını okunmuşur. Kitab-ı Dede Krrkud'u adeta yeniden yazarcasına düzenlemiş. Türk diline en büyük hizmetini ise Divan-ü Lügat'it Türk" adlı Türk dilinin en büyük sözlük ve ansiklopedisini önce düzenleme sonra istinsah ve tercüme ederek yerine getirmiştir. Farsçası da çok güçlüydü. Hafız Şeyh Sadi'nin Gülüstan ve Bostan adlı kitabını Türkçeye çevirmiş ve tüm Türkiye'dc yeni kuşaklara adını böylece tanıtmıştır. Türk Dil Kurumu'na 15.000 sözcük bulup vermiş bu kurumun tarama işlerinde unutulmaz çaba ve emek harcamıştır. l953 yılında Ankara’da ölmüştür.


3.6. Kilisli Dr.Rifat Kardam

1877'te Kilis'te doğdu. Eminçelebi ailesinden Ahmet Efendi'nin beş oğlundan biridir. İlk vc ortaöğretimini Kilis medreselerinde yaptıktan sonra İstanbul'a gelmiş ve Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi'ni birincilikle bitirmiştir. Askcri Tıbbiye'yi bitirip 1903'te doktor oldu. Arapça'sı üzerine Tıbbiye'de Fransızca da öğrenerek kendini okumaya vermiştir. Birçok görevlerde bulunduktan sonra askerlikten ayrılmış ve gazetelere makaleler yazmaya başlamıştır. Bu arada sivil kurumlarda görev almış, Sağlık Bakanlığı'nda Karantina Müfettişliği, 1923'te Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü bir ara Danıştay üyeliği ve Siyasal Bilgilcr Okulu'nda Hıfzıssıhha öğretmenliği yaptı. Gazetelerde tıp ve çeşitli konularda bini aşan makaleleriyle ünlendi. Bu arada kitaplar da yazdı. Eserleri arasında Normal Doğuş, İstifa ve Veraset, Irk ve İnsan, Milletlerin İhtiyarlığı; Vercm Kabili Şifadır, Genç Kalınız, Gençlere Tenasül Terhiyesi, Tabakat-ül Arz adlı yapıtları vardır. Bunlardan başka Fransızca'dan Tıhbi İstilahlar Lügatı da tercüme etmiştir. l936'da İstanbul'da öldü.


3.7. M.Nedim Ökmen (1908-1967)

Ziraatçı merhum Abuş Ağa'nın oğludur. 1908'de doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Kilis'te yapmış 1927 senesinde İstanbul Lisesi'nden mezun olmuştur. 1931 yılında Mülkiye Mektehi'ni başarıyla bitirerek, açılan imtihanı kazandıktan sonra Maliye Müfettiş Muavinliği'ne tayin edil­miş ve 1935 yılında müfettişliğc yükselmiştir. 1938 yılında ihtisas için Fransa'ya gitmiş 1945 yılında Maliye Başmüfettiş'i olmuştur. Bu görevini 1950 yılına kadar sürdürmüştür. l4 Mayıs l950 tarihinde Maraş milletvekili seçilmiş ve Bütçe Encümeni'nde çalışmıştır. Adnan Menderes'in kurduğu ikinci dönem kabinede Tarım Bakanlığı yapmıştır. Fransızca ve Farsça bilen Nedim Ökmen , şiirde de seçkin örnekler yazmış bu şiirlerin bir kısmı İsmail Baha Sürelsan tarafından bestelenmiştir. 2 Şubat l967 perşembe günü İstanbul Kartal'da vefat etmiştir.


3.8. Şevket Bulut (1936-1995)

Kilis'te doğdu. Kilis'teki ilköğreniminden sonra, Adana Yapı Enstitüsü'nde okudu. Daha sonra girdiği Erzurum Tekniker Okulu'ndan mezun oldu. Kahramanmaraş Bayındırlık Müdürlüğü'nde inşaat teknikeri olarak görev yaptı. Teknik öğrenim yapmasına rağmen, daha küçük yaşlarda iken edebiyatla ilgi duyan ve kendi kendini yetiştiren yazar, okul sıralarında şiir yazmaya haşladı.

Uzun süre çeşitli mahalli gazete ve dergilerde şiirleri yayınlandı. Daha sonra hikayeye yönelen Bulut, ilk hikayesi olan Odacı Mehmet Efendi'yi 1970'te yazdı. Bu tarihten sonra hikaye ve tenkit yazılarına ağırlık verdi.

Hikayeleri: A1 Karısı, Sarı Arabalar , Dilek Çınarı, Sınırdaki Tarla, Derin Kuyu, Güneşi Göremeyen Çocuklar, Yıkık Minare...


3.9. Mehmet Vakıf Efendi Efendi (Şıh Efendi) (1875-1965)

Kilis'te doğdu Baytazzadeler'den Sermest Efendi'nin oğludur. İlk öğrenimini Mahalle Mektebi'nde gördü daha sonra Medrese'ye devam ederek tasavvuf eğitimi aldı.

Müftü Haki Efendi'nin derslerine katıldı. Akli ve Şer'i ilimlcri öğrendi. Arapça ve Farsça'yı iyi bilen Vakıf Efendi'nin kütüphanesinde 2000'e yakın kitap vardır. 1965 yılında Kilis'te vefat etti. Kilis ve civar illerde Şeyh Efendi olarak anılır. Ölüm yıldönümlerinde binlerce insanın buluştuğu Şeyh Efendi Tekkesi'nde meftundur. Gerçek manada ilim ve din adamı olan Şeyh Efendi'nin Kilis güneybatı çıkışında bulunan tekkesi feyz almak ve sefaat. dilemek isteyen insanların ziyaretgahıdır.
3.10. Av.Kadri Timurtaş (1891-1964)

Kilis'te doğdu. Yıldırım Beyazıt ile Timur'un Ankara Savaşı'na katılan Vezir-i Azam Kara Timurtaş Paşa'nın soyundandır. Ahdülmennan Efendi'nin oğludur.

İlk öğrenimini ve Medrese eğitimini Kilis'te yaptı. Hukuk Fakültesi'ni dışardan bitirdi. Bir müddet Adalet Bakanlığı'nda çalışıp sonra Kilis'te avukatlığa başladı. Arapça ve Farsça bilen Timurtaş aynı zamanda iyi bşair olup meşhur Kilis Tarihi'nin ilk yazarıdır. Yine peygamberimiz için yazılaın ünlü Kaside-i Bürde'yi Arapça'dan Türkçe'ye manzum olarak çevirmiştir. Ünlü Türkolog Prof.Dr.Faruk Kadri Timurtaş'ın babasıdır. 1964 yılında Ankara'da öldü.

3.11. Dr.Alaaddin Yavaşça (1927-.....)

Değerli ses sanatçısı ve besteci, Kilis'te doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kilis'te, liseyi İstan­bul Erkek Lisesi'nde okudu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Küçük yaşlardan beri müzik tutkusu devam eden sanatçı Zeki Arif Ataergin, Saadettin Kaynak, Münir Nurettin Selçuk gibi ünlü müzisyenlerden dersler aldı. Devlet sanatçısı seçilerek müzik konusunda pro­fesörlük ünvanına sahip oldu. Bazı bestelerinden örnekler:

Geçmesin günümüz sevgilim yasla, Senden uzak günlerim zindan oluyor, Boğaziçi şen gönüller yatağı , Bir garip aşığım ben.
3.12. Dr.Seyfettin Başçıllar (1930-.....)

Kilis'te doğdu. İlk ve orta okulu Kilis'te okudu. Liseyi Gaziantep'te bitirdi. Ankara Üniver­sitesi Veterinerlik Fakültesi'nden mezun oldu. Kilis ve Gaziantep'te veteriner hekim olarak görev yaptı.

Birçok gazete ve dergide şiirleri ve yazıları yayımlandı. Türk şiirinde II. Yeni Hareketi akımı içinde yer aldı. Türk Dil Kurumu'nun çıkardığı Türk Dili Dergisi'nde şiirleri halen yayımlanmaktadır. Yayımlanmış eserleri şunlardır:

Önce Bulut Vardı (şiir), Allın Çağı Ölümün (şiir), Çiçek ve Silah (şiir), Sokak Şarkıları (şiir), Unutulmasın (şiir), Kıyısızlık (şiir), Kilisli Divan Şairleri Antolojisi (Araştırma ve İnceleme)


3.13. Kaptan-ı Derya Canbolat Mustafa Paşa

Halep Beylerbeyi Canbolat Ali Paşa, amcası Hüseyin Paşa'nın Halep Beylerbeyi iken Cağalazade Sinan Paşa tarafından haksız yere idam edilmesi üzerine isyan etmiş, fakat kanlı biçimde Kuyucu Murat Paşa tarafından bastırılmıştı. Ali Paşa, Padişah I. Ahmet'ten af dilemiş, affedilerek Temişvar Beylerbeyiliği'ne tayin edilmişti. Bu sırada bu aileden Mustafa adında birinin saraya alındığı ve Enderun'da yetiştirildiği. anlaşılıyor. Canbolat Mustafa Paşa Akdeniz'de iki İspanyol gemisini yakalamış İstanbul'a getirmişti. Bunun üzerine İstanbul payesi almış sonra da Kaptanı Deryalığa kadar yükselmişti. IV. Murat'ın kardeşi Ayşe Sultan ile evlenerek padişah damadı olmuştur.


3.14. Celal Paşa

Kilis'in "Hamohocalar" ailesindcndir. Küçük yaşta Kur'an'ı hıfzetmişti. Çok çevik ve atılgan , zeki bir gençti. Bu yüzden Kilis kendisini "Ceylan Hafız" diye de bilir. Babası Çeteci Abdullah Paşa maiyetinde Diyarbakır'a yerleşti. Bu yüzden bazı kaynaklar Diyarbakırlı diye gösterse de yanlıştır. Sonradan babası ile 1789'da İstanbul'a yerleşmiştir. Bir bilmeceyi ateşin zekası ile çözmesi, yükseliş yolunu açmış ve Maden Emini Yusuf Ziya Bey korumacılığında ince paşalığa, Hocaganlık düzeyine kadar çıkmıştır. Sonradan Niş Muhafızlığı'na atandı. Eşkiyaya karşı çok. başarılı olması nedeniyle kendisine "Vezir" rütbesi verildi. Mora'nın kurtarılması çabası sırasında 1824'te Rumeli Seraskeri oldu.


3.15. Vahit Paşa

Aslen Kilisli'dir. Kütahya'da adına bir kitaplık kurulmuştur. Elçiliklerde bulundu.
Yüklə 54,47 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin