Jocobus Johannes Pieter oud



Yüklə 54,7 Kb.
tarix03.05.2018
ölçüsü54,7 Kb.
#50100

Jocobus Johannes Pieter OUD - Feride Hacıbektaşoğlu
Oud’ un mimar olarak kabul görmesi, meslek hayatının son yirmi yılına denk düşer. Başlangıç döneminde Oud’ un adetsel olarak az eser ortaya koyması, temel yaklaşımlarını bize sunsada, mimari anlayışı yeterince ilgi görmemiştir
Oud için, bir yapının “tekil” karakteri, neye yönelik olursa olsun, kendisini ona adayacağı ve kimseyle paylaşamayacağı bir gerçekliği ifade eder. Kendisinin gerçekleştirmediği bir projeyi ele alması ya da yeniden düzenlemesi imkansızdır.
Oud için, bir yapı projesinde çalışmak, üç temel faktörün varlığını gerektirir. Işverenin kişiliği, binanın durumu(konumu) ve hedeflenen. Bu yüzden reddettiği siparişler olmuştur, örneğin projenin başka bir proje tarafından kapsanıyor olması. Burada başka bir insan faktöründen dolayı mimarın bağımsız bir şekilde düşünmesi imkansız olacaktır.


Oud mimari hayatına 1906 yılında, 16 yaşındayken, bir aile dostu için, doğduğu kent Purmerend’ de yaptığı küçük bir ev ile başladı. Daha sonraları, 1911 ve 1912 de yine aynı şehirde bir yerleşim grubuna ek olarak bir toplantı salonu ve bir sinema yapacaktır. Bütün bu eserler büyük üstadı H. P. Berlage’ in izlerini taşıyacaktır ki onun etkisinden ancak 1917' e doğru bütünüyle kurtulacaktır.


1. Oud – Blaricum’da küçük kır evi, 1915
1890' de doğdu ve La Haye yakınlarında Scheveningue projesini yayınladığında sadece 27 yaşındaydı. Quellinus sanat ve zanaat okulundan sonra Amsterdam Ecole Normale' de ve Delft Ecole Politechnic' te dersleri takip etmiştir. Amsterdam’ da Cuyper Stuyt ve Münih’te Teodor Fischer mimarlık bürolarında belli pratikleri elde etmiştir. Ciddi bir formasyon sonrası hızlıca pratiğe yönelmiştir.

2. Oud – Scheveningue Projesi, 1917
Pratiğe çok erken yönelmesi, Berlage’ye olan hayranlığını da ilave edecek olursak, onu kurukuruya bir akademizmdende kurtarmıştır. 1917' de eserlerinde net bir kopuşu keşfetsekde gençlik eserlerinin belli temel karakterlerini sonraki eserlerinde az yada çok olarak düzenli olarak görebilmekteyiz:
Birinci tespit olarak , detaya sarfedilen dikkati söyleyebiliriz. 1924 ve 1930 da yani birinci fonksiyonalizm döneminde Oud birleşik geniş alanlarda çalıştığı zaman; bir pencerede bir olukta bir balkonda yada bir köşede yaptığı detaycı yaklaşımıyla bu stilin çerçevesinden kendisinde varolan özentisizlikten çıkmaktadır. Böylece bu son 30 yıl boyunca gerçekleştirdikleri , önceki eserleri ile bir köprü ile bağlanmakta.

Örneğin Rotterdam’daki Utrecht sigorta binasında, içerden bakınca ilk dikkat çekici olan , bir ilişki sisteminin kullanılmasıdır; büyük üniteler sadece belirli bir modele sadık kalmamakta aynı zamanda belli detaylar ,örneğin taş döşemeler, bu büyük ünitelerle olan ilişkisine göre seçilmekte ve yerleştirilmektedir. Bu detay endişesi taa 1912 de genç bir mimarken eserlerinin karakteristik özelliklerindendi ki bunu bu dönem oluşturduğu plan ve çalışmalarındaki ayrıntılarda bulmaktayız.






3. Oud – Ultrecht Binası, Rotterdam, 1954-1961 4. Oud – Shell Binası, La Haye, 1938-1942


İkinci tespitimiz olarak, belli bir derecedeki simetri eğilimini söyleyebiliriz. Yaptığı eserler arasında, bütünüyle simetrik diyebileceğimiz örnekler vermek gerekirse; La Haye’deki Shell binası, Rotterdam’daki Tasarruf Sandığı binası ve Utrecht binası.

Fakat başka projelerinde, gerçekleşmiş yada proje aşamasında kalsa da, kısmi bir simetri ile karşılaşmaktayız. Daha doğrusu, büyük bir birliktelikteki, asimetrik bir kompozisyonda toplanan belli kısımların simetrisi. Oud’un eserlerinin bu yanı, detaycı yaklaşımından bağımsız ele alınamaz. Her ikisi de kendini belli bir düzen ve harmonide ele vermekte ve bunu sanatçının mimarinin fonksiyona verdiği anlamda bulmaktayız : “açık olarak ifade edilmiş ihtiyaçlara cevap verecek net formlar aramak”.


1917'de Theo van Doesburg ve Piet Mondriaan ile birlikte “De Stijl” grubunu kurdu. Fütürizm ve Kübizmi tanıdıktan sonra, bu keşif Oud’un mimariyi görme ve anlama anlayışında devrim etkisi yaptı.




5. Theo van Doesburg - Karşıt Kompozisyon, 1923 6. Theo van Doesburg - Karşıt Kompozisyon, 1924



7. P. Mondrian - Kırmızı Sarı ve Mavi ile Kompozisyon, 1920 8. G. Vantongerloo - Space Construction, 1935







9. G. Vantongerloo - Grup y = ax2+bx+c, 1931 10. U. Boccioni - Evrende Devamlılığın Sabit Formu, 1931

Berlage’in ona öğrettiği, formun ve çizginin saflığına bağlılık, hiç bir materyali kamufle etmeyecek, hiçbir yapıyı saklamayacak bir açıklılıktı. Kübizm ile beraber, objenin kendisinin değil, önemli olanın o objeden yayılan duygunun olduğunu ona gösterdi. Bu hislerle şunu söylüyodu : “Ressam bir tuvalde gördüğü bir elmayı düzgün bir şekilde yapmaya çalışmamalı, fakat elmanın onun üzerindeki izlemini yansıtmaya çalışmalı”. Sözkonusu olan doğrudan görünen formu gerçek kılmak değil, objenin görünen karakteri ile objeyi gözlemleyen insan arasında var olan ilişkiyi gösterebilmek. Bu sonuçla kübistler küp, küre, üçgen, daire gibi temel basit formardan yola çıkarak “evrensel dil” yaratmak istediler.




11. Pablo Picasso - Gitar (1912)

Kübizm mimara şüphesiz yeni perspektifler sunmaktaydı, özellikle basit temel formların uygulanması ve belli ilişkileri görünür yapma düşüncesi. Berlage’nin okulundan Oud için şu ilişki sistemi olasılığı karşısında elbetteki heyecan duyacaktı:

bina ile site, insanla yapı arasındaki ilişki, bina ile hedeflenen arasında, yapı - fonksiyonu ve materyali arasındaki ilişki.


Böylece Oud 1917'de M. Kamerlingh Onnes ile beraber Katwijk’de Allegonda villasını yaptı. Bu o ana kadar kendisi yada başkaları ile yaptıklarından farklı bir stıldeydi. Bir yükselti üzerindeki bu ev, gerçekte kübist plastik bir bloktur. Bu birleşmiş blokların bütünü, bir yerleşim yerindeki evin fonksiyonunu düşündürür; birleşik, doğrusal olan ve yalnızca kapı boşluğunda kesilmiş düz duvarlar.


12. Oud & Onnes - Allegonda Villası, Katwijk, 1917 .
Tasarım, sanat ve mimarlık alanlarında etkili olan ilk önemli modern hareketlerden olan De Stilj, ne bir izm, ne bir homojen grup ne de Bauhaus benzeri sanat ve tasarım okuludur, daha çok bir proje ve girişim niteliğindedir. Hepsi doğadan, figürden ve gerçek nesnelerden hareket ediyor.



13. Piet Mondrian - Renk Kompozisyonu, 1917 14. Piet Mondrian - Gri Çizgili Elmas, 1918

İmgeleri aşamalı bir biçimde soyutlayarak geometrik biçimlerle kurulu kompozisyonlara indirgiyorlardı.



15. Ben Nicholson - Beyaz Kabartma, 1934

De Stijl, 1930’larda modernizm olarak kurumlaşmaya başlayan avangard çalışmalarda, mimarlıkta önemli bir bütünleştirici rol oynamıştır. 1921’den itibaren ülke dışında da tanınmaya başlamış, van Doesburg ve de Stijl’e ilk katılanların ortaya attığı düşünceler, uluslararası uslubun oluşmasında katkıda bulunmuştur.


Savundukları ilkeler:

1-) mimarlığın, resmin, mobilyanın yada heykelin geleneksel biçimlerinden arındırılarak basit, temel geometrik bileşenlere yada öğelere dönüştürülmesi.

2-) kompozisyonda, kişisel bağımsız unsurlardan oluşmalarına karşın, bu dapınık öğelerin bir bütün olarak algılanacak biçimsel birleşmelerinin sağlanması.

3-) tasarım ve kompozisyonda bazen aşırı düzeyde asimetrinin vurgulanması.

4-) birbirine dik çizgilerin yanı sıra, kırmızı, sarı, mavi ve nötr renklerin (beyaz, gri, siyah) çok kullanılması.
De Stijl’de, sanat, tasarım ve mimarlığın toplumsal yanı üzerinde ısrarla durulması; kişisel-özel ile toplumsal-genel arasındaki dengenin oluşturulması, sanat ve tasarımın geleceği değiştirme gücüne bağlılık gibi sanat ,toplum, üretim, tüketim gibi alanlarda da ilkeler koymuştu. Bu ilkeler Bauhaus okulu ile de yakınlık taşıyordu.
De Stijl grubunun mimarisi (aynı zamanda bu adda toplanan sanatlçı / ressam ve heykeltraşlar) bir tepki olduğu kadar aynı zamanda bir ilkeler birlikteliğiydi.

Her iki durumda da De Stijl’in anlamı: saf olanı aramak, geçmiş yüzyılın mimarisinin hastalığı olan yapıda kendisine yabancı tüm gösterişlerden kaçınmak. Mimarlık sanatıyla ilgili temel prensiplerden hareketle, yatay ve dikey bazda yapı oluşturmayı arıyorlardı, öte yandan kübizminde etkisiyle bu yatay ve dikeylerle oynama fikri ile zıtlıklardan bir denge bulma amacını ekleyebiliriz.

Bu denge Scheveningue projesinde uygulandı. Bütüncül bir ilk proje De Stijl dergisinin Ekim 1917 tarihli ilk sayısında yayınlandı. Daha sonrasında Oud yüzeyin dağılım planlarını ve mekatini yayınladı. Fakat bu proje finansal imkansızlıklar yüzünden gerçekleşemedi. Buna rağmen bu proje Avrupa’nın modern inşaatçılarını derinden etkiledi.




16. Oud - Scheveningue Projesi, 1917
Scheveningue projesi, bu bütün yapı, plastik kübizme, hatta ötesinde Mondriaan’ın neo-plastisizmine benzeşmektedir. Her zaman yüzeysel bir organizasyon işi olsada, mimari yalnızca bir dış form işi değildir. Yaşanılacak yerleri oluşturma mimara aittir ve bu perspektifte işlevsel zorunluluklar estetik kaygılardan daha önemlidir.
17. Oud - Scheveningue Projesi, 1917
Eğer Scheveningue projesi o kadar önemliyse, bunun nedeni üst üste koyulan parçaların yada blokların oluşturduğu sert sistemi terkediştir. Oud, ortak cephenin olmadığı dikey sıralamayı kullanmıştır. Gerçekte apartmanların yüksek katlardakilerden hiçbiri alt kattakilerinin üzerlerinde değildirler, fakat her zaman onların biraz gerisindedir, öyleki her apartmanın önünde balkonlu bir terası vardır. Tüm apartmanların katları birbirinin uzağında ve her biri maksimum bir bağımsızlık içindedir. Böylece bütün, dışarıdan reddedilemez bir aydınlık göstermekte, her apartman ayırt edilebilmekte ve kendiliğinden bağımsız bir ev olarak görülebilmekte. Burada hatırlatabilirizki, Antonio Sant’Elias’ın “futurist bir şehir için proje” kısmen aynı hedefe gitmektedir. Bu fikir sadece proje aşamasında kalmadı, sonrasında teraslı evlerin yapıldığı iskandinav ülkelerinde uygulandı.
1918’de Oud Rotterdam belediyesinin mimarı olduğunda, fikirlerini gerçekleştirmek daha kolay oldu, fakat başlangıçta bütçe güçlükleri yüzünden Scheveningue gibi projeler sözkonusu olamazdı.
Oud’un tüm diğer projelerinin ötesinde, Purmerend projesi mimarlık yıllıklarında, De Stilj sisteminin ilk formunun en iyi örneği olarak kalacaktır.
18. Oud - Purmerand Projesi, 1919

Şüphesiz daha sonra, 1924’te mimar Rietveld, het Schröderhuis (Schröder’in evi) ile De Stijl grubunun savunduğu ilkelerin uygulanmasının daha öte etkileyici örneği olacaktır, zira burada diğerleri yanında mimari ifade aracı olarak (birincil) renklerin kullanımının canlı uygulamasını görebiliriz. Bu, aynı zamanda yeni bir güçlü akıma karşı cephe oluşturmak değildi sadece, zira mimari fonksiyonalizmin doğuşu ile birlikte De Stilj grubunun geçmişte kaldığı düşünüldü. Fonksiyonalism o kadar dikkat çekici idi ki ancak birkaç yıl sonra, belli bir sakinliğin geri gelmesiyle, Rietveld evi dikkat çekecek ve tanınacaktır. 19. Rietveld- Schröder’in evi, 1923-1924


Purmerend fabrikası projesi için mimarı adına şu söylenebilir: “sadece mimari imkanları kullanarak, mimari bir sunum denemesi”. Burada atölyenin giriş kapısının oluşturduğu gruptaki birkaç süsleme kendini net olarak farkettiriyordu. Oud için dekorasyon terimi, içinde sadece süslemeyi saklamaktadır ve ondan başka birşey değildir. Gerçekte süsleme dekoratif bir amaca hizmet edebilir, ama eğer süsleme bütüncül bir mimarinin parçası ise, bu kabuludur. Bunu La Haye’deki Bataafsche Import Maatschappij (Shell) (1938) binasında görebiliriz (bu bina sonrasında Shell merkez binası oldu). Uzun zamandır her yerde ve her zaman Oud şunu söylemişti : “Mimaride süsleme sakatlığın çaresidir”, ve şimdi kendi prensiplerine bağlı olmamakla süçlanıyor ve bunu mimarın bir zayıflığı, bir geri adımı olarak görenler çoktu. 20. Oud- Shell Binası, 1938
Oud-Mathenesse Konut Yerleşimi’nin (Rotterdam – 1922) inşaatı süresince kalması öngörülen bu geçici şantiye ofisi, Café De Unie ile birlikte Oud’un De Stijl üyeliğini ispatlar nitelikteki iki yapıdan biridir. Bu küçük yapı her biri farklı renkli üç kütleden oluşmaktadır. Oud iç mekanda da, dışarıda da ahşabın dekoratif özelliğine sıkça başvurmuştur. Yapı bir süre mahalle bakkalı olarak kullanılmış, savaş sırasında ahşapları ısınma amaçlı kullanılmak üzere sökülmüştür. 1989 yılında Oud’un Beyaz Köy’ü yıkılıp Paul de Ley’in projesine göre tekrar inşa edildiğinde, şantiye ofisinin bir replikası da buraya inşa edilmiştir.


21. Oud - Oud Mathenesse, 1922




22 a &b. Oud Mathenesse, 1989

Cafe de Unie (Rotterdam – 1924), de Stijl’in güzellik ilkelerini uyguladığı en başarılı yapıtıdır. Bu yapının kare ve dikdörtgenlerden oluşan ön yüzü, ressam Mondrian’ı anımsatan bir renk düzenlemesi ile ele alınmıştır.




23. Oud - Cafe De Unie, Rotterdam, 1924 (solda)
24. Cafe De Unie, Rotterdam (sağda)

Hoek van Holland isçi evleri sıralaması, “Basit stil” olarak adlandırılan mimari formunun klasik modelidir; fakat fonksiyonalism terimi bunu daha iyi karakterize eder. Fonksiyonalizm kelime ve anlam olarak, Greenough’un “form fonksiyonu takip eder” ana kuralını izler; bu söz ne kadar kabul görsede bir o kadar da yanlış anlaşılmaya uğramıştır. Ama burada Greenough, yapıda sadece maddesel ve teknik bir fonksiyonun değil, estetik ve duygusal değerleri de hesaba katmak gerektiğini düşünüyodu. Bu çerçevede Hoek van Holland saf fonksiyonalizmin mükemmel örneğidir. Fakat, biraz yakından bakınca, Oud’un birkaç süslemeyi sokuşturduğunu görürüz, süs olarak olmasa da dekorasyon olarak. Blokların yuvarlak bitişli açıları, çatıdaki kornişler, butiklerin alçak saçakları, bütüne entegre olmuş gerekli süsleme elemanlarıdır, fakat mimarın süsleme konusundaki katı ve dogmatik olumsuz tavrı, yapılarında bunun yokluğunu gerektirmez miydi? Neyseki pratik gerekler teorinin ötesine geçti. Oud’un kullandığı gerçek içeriği olmayan iddialı süslemeler değildir.


25. Oud - Hoek van Holland'da işçi evleri, 1924-1927







26 & 27. Oud - Hoek van Holland'da işçi evleri, 1924-1927

De Kiefhoek yerleşkesi (1925-1929),Rotterdam, işçiler için yapılmıştır. Yekparelik bu yerleşmeyi oluşturan binaların başlıca özelliklerindendir. Bunlar, yapı adalarının kenarları boyunca kesintisizce uzayan kararlı binalardır. Bu binaları gemiye yada tren vagonuna benzetende kesintisiz bir pencere dizisiyle bitmeleri, arada duvarın yada konstruksiyonun bulunmaması (binaları alışılmış bina imgesinden uzaklaştıranm esas unsur). Çünkü binayı kuran esas unsur duvar olmuştu ya da çatı ile bütünleşmiş okunaklı bir iskelet. Bunların gizlenmesi yada öne çıkarılmaması, nesneyi binadan ziyade bir endüstri ürünü imgesine yaklaştırıyor. Çatıyı taşıyan konstrüksiyon doğrama bölüntülerinin içinde eritilmiş.






28 – 29- 30 - 31. Oud - De Kiefhoek, Rotterdam, 1925-1929

Bu teknik, herşeyden önce 18. yüzyıldan beri İngiltere’den bütün modernleşen dünyaya yayılan sıra ev modelinin modernistlerce devralınan ve işlenen bir mirası olduğuna değinmek gerekir. Bu sıra evlerde, minimum oturma ve yatma mekanları bulunmakta, 32. Oud - De Kiefhoek, Rotterdam, 1925-1929

her şey var ama sınırlıdır. Kıt koşullarda, kıt kaynaklarla yaşam standartlarını yükseltme problemine verilmiş pratik bir yanıttır.


De Kiefhok ve Hoek van Holland gibi işlevlerden yola çıkan bu yalın geometrik biçimli yapılar, dar arsalar üzerinde kurulmuş, ucuz ve ekonomik üretimleriyle öne çıkarlar. Weissenhof teraslı konutları (1927, Stutgard) da aynı düşüncenin devamıdır. Bu yapı da yekpare olma özelliğini taşır. Burada binayı yatay ve dikey olarak üçe bölen klasik kompozisyon tekniği ile, pencere ve kapı dizilişlerinin vurgularını reddeden, ancak kabuğun kompozisyonunu duvarın devamlılığı üzerinden kuran stratejidir. Oud kabuğu ve kitleyi parçalayarak kullanmamıştır.







33 - 34 - 35. Oud - Weissenhof, Stutgart, 1927
Oud daha 1925’lerde kalemiyle inandıklarını savunuyordu: “Kareyi seviyorum, .. yapının yeni sanatının daireyi terketmesinin nedenini göremiyorum”. Yine aynı dönemde şunu yazıyodu: “Sanatın yıkıldığı / yokolduğu bir dönemde asimetrik yapılaşmaya bir eğilimi anlıyorum, fakat anlayamadığım, sanat alanında olumlu bir dönemde neden simetrik formda kendini ifade etmezler”.
Elbette bu tespitlerde, süsleme lehinde kategorik bir tutum alış görmekteyiz, öte yandan şunu da öngörebiliriz ki yapıda tekniğin ve materyalin hegemonyasının oluşturduğu tehlikeyle karşı karşıya kalan mimar, Bataafsche-Import-Maatschappij binasının (Shell binası) oluşturacak anlamda kendisini geliştirecekti.
Yazdığı Mal sahipleri ve mimarlar için mimarlık bilgileri adlı eserde, Oud’un aşağıdaki genel prensibiyle karşılaşıyoruz: “Hayat idealisler sayesinde az çok yaşanılabilir haldedir. Bunun için gerçek mimarlar “aptal idealisler” olmalı, (sağa sola bakmasını engelleyen) atgözlüğü ile donatılmış olarak yaşanabilir bir dünya yaratmayı denemeli, burada mutsuzlara da insan ruhunun ihtiyaçlarına cevap verecek gerekli araçlarının en fazlasını sunmalı. Mimarinin eğitsel fonksiyonuna inanmayı bırakmış değilim, nihayetinde biz, mimarlardan, insanlığın daha yüksek bir seviyeye ulaşmasına yardımcı olma ödevi beklenmektedir ve buna tüm varlığını adamalıdır”.
(...) Bir sanatçının yapmış olduğu iş her zaman daha fazla gevezedir, burada da durum budur. 1924’te gönüllüce yuvarlatılmış açılar (Hoek van Holland), Stutgart’daki Weissenhofsiedlung mutfalkarı üzerinde havalandırma sütünları, Hollande Meridional’de Provinciehuis balkonları, bunlar mimari bir dilin kırıntılarıdır ve sosyal idealizmle bir bağlantısı yoktur. Göreceli olarak daha çok eğitimsel idealizmle ilgilidir ve belirgin olarak sadece saf artistik idealizmden esinlenmektedir; yani gerçek bir sanatçıdan ego-santrik (ben merkezli) bir idealizm.
Tüm bu kendine özgünlükler, birbirini takip eden eserlerle, sanatçının savaş sonrası yaptıklarını şekillendirmektedirler. La Haye Protestan Lisesi (1950-1956), Arnhem’da çocuklar için reedukasyon merkezi (1952-1960), Rotterdam Utrecht sigorta binası (1954-1960); bunlar Oud’un son iki projesi ile başlangıç eserleri arasında bir köprüyü oluşturmaktadır.


36. Oud - Protestan Lisesi, La Haye, 1950-1956





37. Oud - Reedukasyon Merkezi, Arnhem, 1952-1960 38. Oud - Utrecht Binası, Rotterdam, 1954-1961

Oud 1963 nisanında 73 yaşında öldü. Dinlenmeden ve emeklilikten uzakta, çalışma hayatındaydı. Congresgebouw binası yapım aşamasındaydı ve Almelo belediye binasının projeleri uygulama aşamasındaydı.



39. Oud - Belediye Binası Projesi, Almelo, 1962-1963

Feride Hacıbektaşoğlu .
06.12.2007

KAYNAKÇA :

Oud – Daniel Voguga, Flammarion, Paris.


Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul, 1997
Modern Sanatın Öyküsü, Norbert Lynton, Remzi Kitapevi, İstanbul, 2004
Oud Sentezi, İhsan Bilgin, http://arkiv.arkitera.com/periodical.php?action=displayArticle&aID=2345
Sanat Terimleri Sözlüğü, Adnan Turani, Remzi Yayınevi, İstanbul, 1995
Le dictionnaire multimedia de l’architecture du 20eme siecle, CD-ROM




Yüklə 54,7 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin