MüteahhiDİN İŞİ Bİzzat yapma veya kendi YÖnetiMİnde yaptirma borcu (kaynak gösterilme koşuluyla alinti yapilabiLİR) Av erkan özcan (2010) GİRİŞ



Yüklə 48,36 Kb.
tarix09.01.2019
ölçüsü48,36 Kb.
#93903

MÜTEAHHİDİN İŞİ BİZZAT YAPMA VEYA KENDİ YÖNETİMİNDE YAPTIRMA BORCU

(KAYNAK GÖSTERİLME KOŞULUYLA ALINTI YAPILABİLİR)
Av.ERKAN ÖZCAN

(2010)

GİRİŞ:
İş görme sözleşmelerinden olan istisna akdi günlük hayatta çokça karşılaşılan akit türlerindendir. Bu akit müteahhidin iş sahibinin vermeyi üstlendiği bir ücret karşılığında bir eseri meydana getirme borcunu üstlenmesidir. Buradaki eser tabirinin fiziki imalattan ibaret sanılmaması önemlidir. Nitekim günlük hayatta müteahhitlik terimi sadece inşaat işleriyle birlikte anılmakla beraber B.K.anlamında istisna aktine konu olabilecek her şeyin aynı zamanda bir müteahhidi bulunmaktadır. Bu bağlamda her türlü bakım,onarım,imalat,taşıma gibi işler bu kapsamda düşünülebilecektir. Sözgelimi Eurovision şarkı yarışmasında ülkemizi temsil etmek üzere seçilen ve yarışmadan önce TRT.’nin seçim yapmasına esas olmak üzere belirli bir sürede 2-3 adet şarkıyı bestelemekle ve yarışmada seçilecek şarkısını canlı olarak icra etmekle yükümlü kılınan bir şarkıcı da BK. anlamında müteahhit sıfatını taşımaktadır. Müteahhit kelimesi taahhüt eden anlamını taşımakta olup taahhüt kelimesi ise köken olarak ahit kelimesinden türemiş ve söz verme-yemin etme anlamına gelmektedir.

Müteahhidin işi bizzat yapma veya kendi gözetimi altında yaptırma borcu konusunda bir yargıya varılabilmesi için öncelikle borçların ifası hakkındaki genel kurala ve bilahare de konuyla ilgili özel düzenlemeye müracaat edilerek bir sonuca ulaşılması uygun olacaktır. BK.96.md.’sinde düzenlenen ve genel kural borcun bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlunun borcunu bizzat ifaya mecbur olmadığına işaret etmektedir. Konuyla ilgili özel düzenlemeye ise BK.356/2. md.’sinde rastlanmaktadır. Bu maddede ise müteahhidin imal olunacak şeyi bizzat yapma veya kendi iradesi altında yapmaya mecbur olduğu belirtilmektedir. Maddenin devamında ise işin özelliğine göre kişisel yeteneğin önemi yok ise taahhüt edilen şeyin müteahhit tarafından bir başkasına imal ettirilebileceği belirtilmektedir. Böylelikle BK.96.md.’sinde alacaklının menfaati kriteri şahsen ifanın istisnası sayılmakta iken aynı yasanın 356/2.md.’sinde bu kez kişisel yeteneğin önemli olup olmaması durumu bir kriter olarak karşımıza çıkmaktadır.


Bu çalışmada konuyla ilgili yargı kararları ile öğretideki görüşlerden istifade edilerek konu hakkında genel kural ve istisnaları irdelenmek ve bir sonuca ulaşılmaya çalışılacaktır.
I. GENEL OLARAK İŞİ ŞAHSEN YAPMA BORCU :
BK. 67.md. metni şu şekildedir. “ Borcun bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça;borçlu,borcunu şahsen ifaya mecbur değildir”. Aynı kural İBK.68.md.’sinde de mevcuttur. Kanun burada borcun bizzat borçlu tarafından ifa edilmesi hususunda bir kaide değil,istisna hükmü koymaktadır.Kaide borcun herkes tarafından ifa edilebilmesidir1.
Bu durum özellikle para borçları için söz konusudur.Zira bu borçlarda alacaklı için mühim olan parayı kimin ödeyeceği değil,paranın ödenmesidir2. İstisna akdinde müteahhidin şahsen ifa ile yükümlü olup olmadığını gösteren BK.356/2.md.metni ise şu şekildedir. “ Müteahhid,imal olunacak şeyi bizzat yapmaya veya kendi idaresi altında yaptırmaya mecburdur.Fakat işin mahiyetine nazaran şahsi maharetinin ehemmiyeti yok ise,taahhüt ettiği şeyi başkasına dahi imal ettirebilir”. Aynı kural İBK.364.md.’sinde de mevcuttur. Buradan müteahhidin eseri kendisinin meydana getirmesi ya da işi yönetimi altında yürütmesi zorunluluğu ve borcunun şahsi edim olarak kabulü karinesi ortaya çıkar.Ancak müteahhidin şahsi niteliklerinin esas alınması modern ekonomideki iş bölümü anlayışına uymamaktadır.Bu nedenledir ki günümüzde genel eser sözleşmelerinde işin başkasına devri bile istisna değil artık kural haline gelmiştir3.
Konuya ilişkin bir uyuşmazlıkta verilen bir karar şu şekildedir. “Sözleşmeye göre,davalı kendisine ait araba ile davalıları bir ay süre taşımayı ve arabayı da bizzat kendisi kullanmayı taahhüt etmiştir.Davalının kendi özel durumu bakımından arabasını elden çıkarmış olması hali,sözleşmenin önemli mazeretleri kapsamına girmez. BK.67.maddesi gereğince,borcun bizzat borçlu tarafından yerine getirilmesinde alacaklının çıkarı var ise,borçlu borcunu kişisel olarak ifa etmek zorundadır.Taraflar sözleşmede yazılı taşıma işinin bizzat davalı tarafından yerine getirilmesinde hayat ve sağlıkları için zorunluluk ve yarar görmüşlerdir.Bu yüzden taşıma işinde kullanılacak arabanın davalı tarafından satılmış olması,davalıya sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi için bir neden teşkil edemez4.

Bu açıklamalar ışığında konu; yardımcı kişiler vasıtasıyla ifanın gerçekleştirilmesi ve eserin ifasının alt müteahhitlere devri şeklinde ikiye ayrılarak incelenebilecektir.



II. MÜTEAHHİDİN YARDIMCI KİŞİLERE BAŞVURMASI:

Müteahhidin eseri şahsen ifa etmekle mükellef olması,onun işin icrası sırasında yardımcı kişiler kullanmasına engel değildir5. Basit bir bakkaliyeden büyük fabrikalara kadar çırak,kalfa,ustabaşı,şef gibi sıfatlara sahip işçiler çalıştırılmakta ve bu kişiler istisna aktinin ifa edilmesinde müteahhide yardım etmektedirler.


Bizzat borçlu tarafından ifa edilmesi gerekmeyen tüm borçların ifasında yardımcı kullanılması mümkündür. Bugünkü sosyal ve ekonomik gelişmelerden sonra,borçlunun,her zaman yalnız başına ifa etmesine olanak olmadığı için,yardımcı kişilere başvurması normal hale gelmiştir6. Böyle durumlarda yardımcı kişilere müracaat edilmiş olması şahsen ifa borcunun bir ihlali sayılamayacağı gibi ifanın geçersizliği sonucunu da doğurmayacaktır.
Fakat ifada borçlunun şahsının ehemmiyetli ve onun yardımcı şahıs kullanması kendisi tarafından yapılacak edaya oranla daha düşük vasıfta bir edaya meydan verecek nitelikte ise,yardımcı şahıs kullanmak geçerli sayılmamalıdır7.Bu kapsamda bir heykeltıraşın heykelin yapılmasında yardımcı kullanamayacağı yani heykelin bazı kısımlarını kendisinin yapıp diğer kısımlarını bir başka kişiye yaptıramayacağı kabul olunmalıdır. Buna karşılık sözgelimi bir inşaat müteahhidinin kendi gözetim ve denetimi altında olmak ve eserin kalitesine olumsuz tesir göstermemek kaydıyla yardımcı şahıslara müracaat edebileceği kabul olunmalıdır. Şahsen idare borcu aynı zamanda bir ihtimam borcudur ve şahsen ifa borcunun bir parçasını teşkil eder.Zira müteahhidin kendi idare ve yönetimi altında işi yardımcıları vasıtasıyla ifa etmesi dahi bir anlamda şahsen ifadan ibarettir.Bu nedenle yardımcı kullanmanın caiz olduğu hallerde müteahhidin yardımcı kullanması,onun eseri şahsen ifa etme borcuna dayanan sorumluluğunda bir değişiklik(ihlal) yaratmaz8.

A. Şahsen idarenin kapsamı :
Yardımcı kişileri ileride incelenecek olan alt müteahhitlerden ayıran en önemli özellik yardımcı kişilerin müteahhide tabi olmalarıdır. Yardımcı kişilere şahsen idare kapsamında gerekli çalışma araçları sağlanacak,işin gerektirdiği güvenlik önlemleri alınacak,yardımcı kişilere iş bölünerek verilecek ve işin yapılması öncesi ve sırasında gerekli tüm talimatlar verilecektir. Bunun gibi müteahhit işin yapılmasına yönelik ve bu maksatla sınırlı olmak üzere yardımcı kişilere denetim ve gözetim yetkisini kullanabilecektir. Büyük iş ve işletmelerde müteahhidin gözetim ve denetim görevini bizzat yerine getiremeyeceği açıktır. Sözgelimi binlerce işçinin çalıştığı bir baraj inşaatında müteahhidin tüm işçileri denetleyemeyeceği ve gözetleyemeyeceği bellidir. Ancak bu durum dahi müteahhidin denetim ve gözetim görevini ortadan kaldırmamaktadır. Böyle durumlarda müteahhit iş bölümü yapmak suretiyle yardımcı kişileri denetletmeli ve sonuç itibariyle denetim görevini yapmak üzere seçtiği kişileri de bizzat denetlemek ve gözetlemek suretiyle bu borcunu yerine getirmelidir.
B. Şahsen idare görevinin ihlali ve sorumluluk :

Yardımcı kişiler bakımından müteahhidin denetim ve gözetim görevini ihlal etmesinden kaynaklanan sorumluluk kusurdan kaynaklanan doğrudan nitelik taşımaktadır. Ancak bu sorumluluğu yardımcı kişilerin eylemlerinden kaynaklanan dolaylı ve kusur gerektirmeyen sorumluluktan ayrı tutmak gereklidir.


Müteahhidin eserin icrasını mutlaka bizzat yapmasının söz konusu olduğu hallerde yardımcı kişiler kullanması,onun şahsen ifa borcunun ihlali sayılır ve BK.’nun 96.maddesi gereğince sorumluluğunu gerektirir9.İş sahibi BK.106 vd.hükümlerinden istifade ederek akti feshetme imkanına da sahiptir. Bunun gibi yardımcı şahıs kullanılabilen işlerde gözetim ve denetim görevinin ihlal edilmesi ve bu ihlal sonucunda iş sahibinin bir zarara uğraması halinde kusursuz olduğunu ispatlayamayan müteahhit sorumlu tutulmalıdır.

Şahsen idare etme borcunun ihlalinin aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiği durumlarda istisna sözleşmesinden doğan sorumluluk ile haksız fiilden kaynaklanan sorumluluk yarışır durumdadır. İdare görevinin ihlali ceza hukuku anlamında suç teşkil ediyorsa bu kez cezai sorumluluk da gündeme gelebilecektir. Sözgelimi bir maden ocağının müteahhidi gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasında ihmal göstermiş ve bu nedenle gerçekleşen kazada yaralanma veya can kaybı yaşanmış ise hukuki sorumluluğun yanında cezai sorumluluk da söz konusu olacaktır.


Müteahhidin şahsen idare görevini ihmal etmesi ile birlikte iş sahibinin de kusuru var ise böyle durumlarda müterafik kusur uyarınca tazminattan indirim yapılması veya bazı durumlarda tazminata hükmedilmemesi mümkündür. Söz gelimi ağır hasarlı binasını herhangi bir uyarıda bulunmaksızın boyatmak için müteahhide teslim eden iş sahibinin binanın yıkılması neticesindeki durumu anlatılana bir örnek olarak kabul edilebilecektir.

C. Yardımcı kişilerden kaynaklanan sorumluluk :

Önceden de belirtildiği üzere müteahhidin kullandığı yardımcı kişilerden kaynaklanan sorumluluğu denetim ve gözetim borcundan kaynaklanan sorumluluğundan farklıdır. Yardımcı kişilerin neden olduğu zararlardan dolayı müteahhit bu kişilerin seçimi ile denetim ve gözetiminde hiçbir ihmal göstermediğini ispatlasa dahi sorumluluk taşımaktadır. Bu yönüyle yardımcı kişilerin neden olduğu zararlardan dolayı müteahhidin kusursuz sorumluluk taşıdığı kabul olunmalıdır. Bu durumun nedeni BK.100.md.’sindeki düzenlemedir. Nitekim anılan yasa metni şu şekildedir. “Bir borcun ifasını veya bir borçtan mütevellit bir hakkın kullanılmasını kendisi ile beraber yaşayan şahıslara veya maiyetinde çalışanlara velev kanuna muvafık surette tevdi eden kimse,bunların işlerini icra esnasında ika ettikleri zarardan dolayı diğer tarafa karşı mesuldur.Bunların fiilinden mütevellit mesuliyeti,evvelce iki taraf arasında yapılan bir mukavele tamamen veya kısmen bertaraf edebilir.Alacaklı,borçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatın icrasından tevellüt ediyorsa;borçlu mukavele ile ancak hafif bir kusurdan mütevellit mesuliyetten kendisini beri kılabilir”.


Yardımcı kişilere müracaat edemeyecek bir müteahhidin buna rağmen yardımcı kişilerden istifade etmesi halinde borca aykırılığı gerçekleşmiştir. Böyle durumlarda BK.100.md.’sine müracaat edilmesine gerek bulunmamaktadır.Bu durumda BK.96.md.’sine aykırılık söz konusudur.
Kullanılması mümkün olan yardımcı kişinin fiili ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması halinde zarardan müteahhit kusuru aranmaksızın sorumludur. Yardımcı kişinin fiili aynı zamanda haksız fiil teşkil ediyorsa iş sahibi müteahhitle birlikte yardımcı kişiyi de sorumlu sayabilecektir. Ancak müteahhidin ekonomik durumu her zaman yardımcı kişiden üstün olduğundan uygulamada yardımcı kişilere müracaat edildiği pek görülmemektedir.
Müteahhit ödemek zorunda kaldığı zararlar için yardımcı kişiye rücu edebilecektir. Ancak burada yardımcı kişinin kusur oranı önem taşımaktadır. Kusura bakılmaksızın bazı durumlarda zararın tümünü karşılayan müteahhit yardımcı kişiye ancak onun kusuru oranında rücu edebilecektir.

III. ESERİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİN ALT MÜTEAHHİDE DEVRİ:
Müteahhidin eserin ifasını kendilerine devrettiği alt müteahhitleri(Unterakkordanten),eserin ifasında kullandığı yardımcılardan ayırmak gerekir10.

Doktrinde bunlara “ikame edilen şahıs”denilmek suretiyle yardımcı şahıslardan ayırılmaya çalışılmaktadır11.


Alt müteahhit asıl müteahhidin eseri meydana getirme borcunun ifasını kendi adına ve hesabına yaptığı bir istisna sözleşmesi ile ona bıraktığı ve kendi hesabına çalışan bir yardımcı kişidir. Bu yönüyle alt müteahhit asıl müteahhide tabi değildir. Böylelikle alt müteahhit ile asıl müteahhit arasında hiyerarşik bir ilişki bulunmadığı kabul olunmalıdır.Asıl müteahhit iş sahibiyle yaptığı sözleşmeden doğan borçlarını denetim ve gözetim yapmaksızın bağımsız hareket eden üçüncü bir şahısa devretmektedir.


    1. Alt Müteahhitlere Devir Yetkisi:

      1. İstisna sözleşmesinin niteliğinden doğan durumlar :

Eğer istisna sözleşmesinin niteliği icabı müteahhidin şahsi kabiliyet ve vasıflarının önemi yoksa,eserin tamamının icrası müteahhit tarafından bir alt müteahhide devredilebileceği gibi,işin bir kısmı dahi alt müteahhide devredilmek suretiyle eserin icrası parçalara bölünebilir12. Nitekim bir inşaat yapılması sırasında iş sahibi için binanın elektrik tesisatının,boyasının,sıvasının kim tarafından yapıldığı önem taşımayacaktır.
Ancak müteahhidin şahsi becerilerinin büyük önem taşıdığı istisna sözleşmelerinde işin bazı kısımlarının veya tümünün alt müteahhide devri mümkün değildir. Sözgelimi sipariş üzerine bir resim yapılması işinde müteahhidin şahsi becerisi aktin kurulmasında temel tercih nedeni olacağından bu resmin bir başkasına yaptırılması mümkün olamaz.

      1. İş sahibinin rızasına dayalı olarak yapılan devir :

Bu durum BK.’nda düzenlenmemiş olmakla birlikte sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca iş sahibinin rızası ile istisna sözleşmesinin niteliğine uygun olmayan durumlarda dahi alt müteahhit kullanımı mümkündür. İstisna sözleşmesinde işin bizzat müteahhit tarafından ifa edilmesine dair olan kaide,iş sahibinin menfaatiyle ilgilidir.Bu nedenle,onun rızasının bulunduğu hallerde,eseri ifa etmenin bir alt müteahhide devredilmemesi için bir sebep yoktur13.

Kamuya ait işlerde geçerli olan ve 09.10.1984 T. Ve 18540 s.’lı RG.’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 17.md.’si ise şu şekildedir. “Müteahhit üstlenmiş olduğu işin devamı süresince iş yerinden ayrılamaz. Ancak,idare tarafından kendi yerine kabul edilecek birisini işlerin gecikmesine ve durmasına hiçbir şekilde yol açmamak şartı ile vekil bırakarak işyerinden ayrılabilir.Müteahhit veya vekil işyerinden ayrılmalarını gerektiren zorunlu hallerde kontrol teşkilatından izin almak zorundadırlar”. Aynı şartnamenin 18.md.’sinde ise “İdare taşeron aracılığı ile yapılmasını sakıncalı gördüğü herhangi bir iş bölümünün müteahhit tarafından yapılmasını her zaman isteyebilir.Taşeronların idareye karşı hiçbir sıfat ve yetkisi yoktur” denilmektedir.

Böylelikle kamunun iş sahibi olduğu inşaat işlerinde alt müteahhit kullanılmasın ve hatta asıl müteahhidin denetim ve gözetim görevini dahi bir başkasına bırakmasının devletçe yasaklanabileceği anlaşılmalıdır.





    1. Müteahhidin Alt Müteahhitler Dolayısıyla Sorumluluğu:




      1. Yetkisiz devir halindeki sorumluluk :

Yukarıda açıklandığı üzere istisna sözleşmesinin niteliğinden kaynaklanmayan ve iş sahibinin de muvafakat etmediği durumlarda yine de işin alt müteahhide devredilmesi yetkisiz devir niteliğindedir. Böyle bir durumda işi devreden asıl müteahhit borca aykırı fiil gerçekleştirmiş olduğundan BK.96.md.uyarınca sorumluluk taşımaktadır. Vekalet sözleşmelerinde yetkisi olmaksızın bir başkasını alt vekil tayin eden kişinin alt vekilin fiillerinden sorumlu sayılması kuralı kıyasen istisna sözleşmelerinde de uygulanabilecek olup böyle durumlarda asıl müteahhidin sorumluluk taşıdığı kabul olunmalıdır.



      1. Yetkili devir halindeki sorumluluk :

Asıl müteahhit alt müteahhidin seçilmesinde ve gerekli talimatları vermekte ihmali olması halinde sorumludur. Ancak alt müteahhit yardımcı kişi sayılmayacağından bunun iş sahibine vereceği zararlardan dolayı asıl müteahhidin sorumluluk taşıyıp taşımayacağı konusunda genel olarak müteahhidin alt müteahhitler dolayısıyla sorumluluğunun BK.100.md.’sine dayandığı kabul edilmektedir14. Her ne kadar alt müteahhit Borçlar Hukuku anlamında yardımcı kişi değil ise de doktrinde böyle bir çözüm tarzı benimsenmiştir.


Meydana gelen eser alt müteahhidin yaptığı işlerden dolayı ayıplı olarak asıl iş sahibine teslim edilmişse,ilk müteahhit,asıl iş sahibinin sözleşmeden dönme,semenin tenzili veya tamir haklarını kullanması halinde,BK.md.100’den bağımsız olarak,kusursuz sorumluluk esasına göre sorumlu olur15.

SONUÇ :
Müteahhidin işi bizzat yapma veya kendi gözetimi altında yaptırma borcu işin niteliği ve alacaklının menfaatinin bu yönde olduğu durumlar için söz konusudur. Böyle olmayan hallerde müteahhidin işi bizzat yapma veya kendi gözetimi altında yaptırma borcu bulunmamaktadır.

Müteahhidin istisna akdinden doğan borcunu ifa etmesi için bizzat yapma şartı bulunmayan hallerde yardımcı şahıslardan istifade etme veya alt müteahhit tayin etme imkanı bulunmaktadır. Müteahhit yardımcı şahısların kusurlarından BK.100.md.uyarınca sorumludur. Asıl müteahhidin alt müteahhidin kusurlarından sorumluluğu konusunda BK.’numuzda ayrıca ve açıkça bir hüküm bulunmadığı için böyle durumlarda dahi BK.100.md.’nin uygulanması gerektiği doktrinde kabul edilmiş olup benzer uyuşmazlıklarda aynı çözüm tarzı Yargıtayca da benimsenmiştir.

Hangi hallerde yardımcı şahıslardan yararlanmanın veya alt müteahhide işin kısmen veya tamamen devrinin mümkün olup olmadığı bakımından yasada düzenlenen kriterler her olay için ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle bu konudaki uyuşmazlıkların çözümlenmesi mümkündür. Devletin iş sahibi olduğu inşaat işlerinde uygulanan Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesine göre ise müteahhidin diğer özel hukuk kişileriyle yapacağı istisna sözleşmelerine göre iş sahibi lehine daha ağır düzenlemelerin yapıldığı görülmektedir. Ancak bu düzenlemenin müteahhidin ekonomik varlığını yok edecek derecede uygulanamayacağı da açıktır. Sözgelimi aynı anda birkaç ilde inşaat ihalesini alan müteahhidin her şantiyede her zaman hazır bulunması mümkün olamayacağına göre böyle bir durumda müteahhidin yardımcı şahıslar kullanabileceği ve bizzat iş başında beklemesi gerekmeyeceği açıktır.
Müteahhidin işi bizzat yapma veya kendi gözetimi altında yaptırma borcuna aykırılık iddiaları bu çalışmada belirtilen kriterler ve somut olayın özellikleri ile iyiniyet ve dürüstlük kuralına göre çözümlenebilecek olan çerçevesi yasada düzenlenmiş ve çok çeşitli durumlarda karşılaşılabilecek vakıalardandır.

FAYDALANILAN KAYNAKLAR:


ARAL Fahrettin,Borçlar Hukuku Özel Borç ilişkileri,Genişletilmiş 5.Baskı,Yetkin

Yayınları,Ankara 2003

Corpus Mevzuat ve İçtihat programı

KAÇAK Nazif,Emsal İçtihadlarla Borçlar Kanunu,Adil Yayınevi,Ankara 2002

KILIÇOĞLU Ahmet M.,Müteahhidin eseri şahsen yapma veya kendi idaresi altında

yaptırma borcu,AÜHFD.1975,c.32

SAYMEN Ferit Hakkı,Başkasının Fiilinden Mesuliyet,İBM.1942,C.16

Sinerji İçtihad ve Mevzuat programı

TANDOĞAN Haluk,Türk Mesuliyet Hukuku,Ankara 1961,s.443

TOKMAK Filiz,Ankara İnşaat Müteahhitleri Derneği Dergisi(Animder),Ağustos 2006

TUNÇOMAĞ Kenan,Borçlar Hukuku,Genel Hükümler,C.I,İstanbul 1972



1 Ahmet M.Kılıçoğlu,Müteahhidin eseri şahsen yapma veya kendi idaresi altında yaptırma borcu,AÜHFD.1975,c.32,s.185

2 Kenan Tunçomağ,Borçlar Hukuku,Genel Hükümler,C.I,İstanbul 1972,s.441

3 Filiz Tokmak,Ankara İnşaat Müteahhitleri Derneği Dergisi(Animder),Ağustos 2006,s.25

4 Y.11.HD.09.11.1970 T.-2173 E.-4272 K.-Nazif Kaçak,Emsal İçtihadlarla Borçlar Kanunu,Adil Yayınevi,Ankara 2002,s.407

5 Kılıçoğlu,s.188

6 Ferit Hakkı Saymen,Başkasının Fiilinden Mesuliyet,İBM.1942,C.16,s.79

7 Haluk Tandoğan,Türk Mesuliyet Hukuku,Ankara 1961,s.443

8 Kılıçoğlu,s.190

9 Kılıçoğlu,s.191


10 Kılıçoğlu,s.194

11 Tandoğan,s.446

12 Kılıçoğlu,s.195

13 Kılıçoğlu,s.196


14 Tunçomağ,s.512-Tandoğan,s.448-Kılıçoğlu,s.198

15 Fahrettin Aral,Borçlar Hukuku Özel Borç ilişkileri,Genişletilmiş 5.Baskı,Yetkin Yayınları,Ankara 2003,s.342


Yüklə 48,36 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin