roman’tik bir yolculuk
Yazar: Atilla Birkiye
Editör: Deniz Vural
Arzu Taşçıoğlu
Dizi: İnceleme ve Araştırma 3
ISBN: 975-8723-12-X
Boyut: 12,5 x 19 cm
Sayfa: 289
Fiyat: 15 YTL
plan b yayınları
Roman’tik bir yolculuk, Atilla Birkiye ile farklı bir okuma serüveni.
Aşk-ı Memnu, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Eylül, Huzur gibi unutulmaz Türk romanları arasında başlayan bu yazınsal yolculuk, günümüz Türk yazarlarına ve Dostoyevski, André Gide, Camus, Calvino gibi ustaların eserlerine kadar uzanıyor.
Yazar, roman sanatı üzerine görüşlerini aktaran kitabını şöyle tanımlıyor:
"Roman üzerine yazdığım yazılardan yapılan bir seçme bu. Romanlar üzerine inşa edilen, 'düşünen' denemeler demek daha doğru."
Romanlar Dünyasında Roman’tik Bir Yolculuk
Bu bir edebiyat eleştirisi kitabı değil. Roman’tik bir yolculuk, bir yazarın sevdiği romanlar arasındaki serüvenidir.
Yazar, bu kitapta okuru, romanlar dünyasında roman’tik bir yolculuğa çıkarıyor.
Yitik bir yaşamın romanıyla, Mai ve Siyah’la başlıyor bu yolculuk... ve aşkla dopdolu sürüyor: Aşk-ı Memnu’da “aşk yarasıyla kanayan bir yürek”, Mehmet Rauf’un satırlarındaki “imkansız aşkın ateşi”, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’ndaki “yalnız yaralı çocuğun ilkgençlik aşkı”, Ateşten Gömlek’te “aşkla yanan kanlı günler”, Dostoyevski ve “ateşli tutkular”, Calvino’nun “iyi ile kötü arasındaki aşk”ı…
Türk ve dünya edebiyatından çok sayıda romanı inceliyor Atilla Birkiye:
Halid Ziya Uşaklıgil - Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu;
Mehmet Rauf - Eylül ;
Halide Edip Adıvar - Ateşten Gömlek;
Reşat Nuri Güntekin – Yaban;
Peyami Safa - Dokuzuncu Hariciye Koğuşu;
Ahmet Hamdi Tanpınar - Huzur
Sabahattin Ali - Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna;
Yaşar Kemal - Kimsecik Üçlemesi, Demirciler Çarşısı Cinayeti;
Tahsin Yücel - Kumru ile Kumru
Latife Tekin - Sevgili Arsız Ölüm, Berci Kristin Çöp Masalları;
Elif Şafak - Şehrin Aynaları, Araf
Dostoyevski – Kumarbaz;
André Gide - Pastoral Senfoni;
Mikhail Sholokhov - Ve Durgun Akardı Don;
Andrey Sokolov - İnsanın Yazgısı;
Albert Camus – Veba;
Anthony Burgess - Deptford’daki Ölü Adam;
Italo Calvino - İkiye Bölünen Adam;
Cengiz Aytmatov - Gün Uzar Yüzyıl Olur, Cemile;
Milan Kundera - Roman Sanatı;
Christa Wolf - Medeia-Seslers
Antonio Tabucchi - Hint Gece Müziği;
Dermot Healy - Beklenmedik Anlar
roman’tik bir yolculuk / Atilla Birkiye
(ALINTILAR)
Roman öldü mü? Geleceği bilemem ama şu an romanın ölümünden söz etmek bana “gerçekdışı” görünüyor. Roman yerini postmodern romana mı bıraktı ya da postmodern anlatıya... Ne var ki zaten “postmodern” bir tanımsızlık içermiyor mu?
Edebiyatımızdaki roman hattının içinde büyük bir eğilim, romanı (!) nasıl “satarız”a, dolayısıyla “ticari” (ve popülist) bir çizgiye doğru evrimleşti. “Yeni bir tür roman” oluştu.
Edebiyat bir gelenektir. (...) Biraz bayrak koşusuna benzer. Bir öncekinden bayrak sopasını alıp daha hızlı koşmaya çabalarsınız. Ancak sizden önce öyle koşucular vardır ki onlar kolay kolay geçilemezler. Kimilerine göre de yalnızca tek bir metin vardır. Tüm metinler ondan türemiştir; ana metin de ister istemez kutsal metin(ler) olur, böylece.
Binbir Gece Masalları’nı bir düşünelim. Birçok öykü, Batı romanında karşımıza çıkar. Başka türlü olabilir miydi? Umberto Eco’nun Gülün Adı’ndaki yasak kitabın sayfalarındaki zehir, ondan bin yıl kadar önceki Binbir Gece Masalları’nda olduğu gibi yer almıştır.
Roman türsel olarak gelişimini tamamlamış mıdır? Böylece “estetik” olanaklarını da mı yitirmiştir? Kimilerine göre, bu soruların yanıtları “olumlu”dur; ve “post-modern-roman” tanımı yazınsal/estetik bir yenilik olarak karşımıza çıkar. Kimi yazarlara göre de (bir zamanlar Milan Kundera bu tezi savunanların başını çekmekteydi) roman türü hâlâ “zengin”dir.
Estetik kaygılar, yazınsal özellikler, şu veya bu biçimde romanda yer alan/alması gereken sorunlar üzerine kafa yormak neredeyse çağdışı sayıldı. Özcesi, best-seller yazı alanına/türüne çok yaklaşan bu “roman”, “iyi edebiyat” olarak sunuldu.
Yüzyıl önceki roman gibi yazılmıyor günümüzde roman, hiç kuşkusuz. Benzer şekilde, zaten okur da doğal olarak bugün böylesine “yazılan” romanı pek benimseyemiyor. Tanrı yazar (anlatıcı) kavramı, anlatım özelliği olarak geçerliliğini yitirdi; ayrıntılı betimlemeler, yatay anlatım yani dallandırıp budaklandırma, olay örgüsünü, okuma hızını zedeliyor; klasik anlamdaki çerçeveleme ve art ardalığın kullanımı mutlak bir biçim olarak görülmüyor.
Bugün artık Tolstoy gibi roman yazılmıyorsa, doğal olarak, Yaşar Kemal’e “özenerek” roman yazmak, roman sanatının gerisine düşmek olur. Yaşar Kemal’in kendi yaratımını ayırıyorum; çünkü o, edebiyatımızdaki epopeyle bağ kuran romancılığın doruğu, yani onun yaratıcılığı “asıl” olan...
ATİLLA BİRKİYE
29 Mayıs 1955 yılında İstanbul'da doğdu. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi (1983). Yayınevlerinde ve ansiklopedilerde çalıştı; ilk yazısı 1978 yılında Sanat Emeği dergisinde yayınlandı. Yazılarının yayınlanması 1980 sonrasında yoğunlaştı. Yazko Edebiyat, Varlık, Yazko Çeviri, Somut, Dünya, Gösteri, Cumhuriyet, Cumhuriyet Kitap Eki, Radikal Kitap Eki, Kaçak, E gibi dergi ve gazetelerde ağırlıklı olarak yazdı. "Günümüzde Kitaplar" ve "Kavram" dergilerini yönetti. Kavram Yayınlarını ikinci kez kurdu ve bir süre editörlüğünü sürdürdü (1985-1990). Tam Metni Türkçe'ye ilk kez çevrilen Binbir Gece Masalları'nı yanına hazırladı (1992/93). Cumhuriyet gazetesinde "Işıldak ve Yelpaze" başlığıyla haftada bir köşeyazısı yazdı (1994-2001); şimdilerde Referans gazetesinde köşeyazarlığı yapmaktadır (2004~). Lise sonrası özel sanat okullarında (1999~), Haliç Üniversitesi Konservatuarında (2002-2004) kültür dersleri verdi.
YAPITLARI:
Deneme: Düşünceler Sözler Yazılar (1984), Kırmızı Bir Karanfil (1988), Seksenlerden Doksana (1990), Bir Aşk Denemesi (1991), Aşk Bir Irmaktır (1993), Hep Sonbaharı Yaşadık (1994), Yaşamın Kendisidir Aşk (2000), Hep Sonbaharı Yaşadık (yeni kitap, 2003), Roman Sanatının İzinde (2005)
Roman: Son Yemek (1993), Soldan Sağa (1995), Bir Aşk Bilmecesini Nasıl Çözebilirsiniz (1999), Bir Yıldız Kaydı (2002), Aşk Üçlemesi (ilk üç roman birlikte, 2002), Aşk İntiharın Peşinde (2004); [günce] Saptamalar-bir sonbahar güncesi (1985), Perdelerden Caddelere Dökülüvermiş (1995), Bir Sonbahar Güncesi (Kırmızı Bir Karanfil ile birlikte 1995)
Şiir: Aşk Bir Kadının Bedeniyle Başlar (1995), Aşkım Bir Yağmur Damlası Gül Yaprağında (düzyazı-şiir, 1999), Aşkım Kırmızı Bir Gül (düzyazı-şiir, 2003), Yanıtsız Mektuplar da Hicran (düzyazı-şiir, 2003)
Antoloji: Aşk ve Hüzündür İstanbul (şiir, 1999), 20. Yüzyıl Türk Edebiyatından Seçmeler (2001), Modern Türk Şiiri Antolojisi 1902-1929 (2004).
Dostları ilə paylaş: |