1- İsar (Fedakarlık)


Bölüm Ulu’l-Azm Peygamberleri



Yüklə 1,89 Mb.
səhifə33/76
tarix17.01.2019
ölçüsü1,89 Mb.
#98598
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   76

3774. Bölüm

Ulu’l-Azm Peygamberleri



Kur’an:

Peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret; küfredenler için acele etme; onlar, kendilerine söz verileni gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir müddeti eğlendiklerini sanırlar. Bu bir bildiridir; yoldan çıkmış olanlardan başkası mı yok edilir?”1



  1. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ul’ul-Azm Peygamberleri beş kişidirler: Nuh, İbrahim, İsa, Musa ve Muhammed (Allah’ın rahmeti hepsinin üzerine olsun)”2

  2. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s), ashabına şöyle buyurmuştur: “Peygamberler arasında beş kişi Ulu’l-Azm peygamberleridir.” Ben şöyle arzettim: “Onlar kimlerdir?” İmam şöyle buyurdu: “Nuh, İbrahim, İsa, Musa ve Muhammed (Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun)” Ben şöyle arzettim: “Ulu’l-Azm’in manası nedir?” İmam şöyle buyurdu: “Yani yeryüzünün doğu ve batısındaki bütün insanlara ve cinlere gönderilmiş kimse demektir.”3

  3. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nebilerin ve Resullerin efendisi beş kişidir ve onlar Ulu’l-Azm Peygamberleridir. Nübuvvetin (değirmen taşı) onların etrafında döner: (Onlar şunlardır:) Nuh, İbrahim, İsa, Musa, Muhammed (Allah’ın selam ve rahmeti Muhammed’e, Ehl-i Beytine ve bütün Peygamberlerin üzerine olsun.)”4

  4. İmam Sadık (a.s), kendisine, “Azim sahibi olan elçilerin sabrettiği gibi sen de sabret” ayetini soran Sema’a b. Mihran’a şöyle buyurmuştur: “Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed (s.a.a).” Ben, (Sema’a) şöyle arzettim: “Onlar, neden Ulu’l-Azm oldular?” İmam şöyle buyurdu: “Zira Nuh bir kitap ve şeriat ile gönderildi. Nuh’tan sonra gelen her Peygamber de Nuh’un kitabını, şeriatını ve yolunu takip etti. Sonunda İbrahim (a.s) Suhuf ve Nuh’un kitabını terk etme azimetiyle gönderildi. Elbette Ona küfrederek değil.”1

  5. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ulu’l-Azm peygamberleri bir şeriat ve azim sahibi oldukları hasebiyle Ulu’l-Azm olarak adlandırılmışlardır. Çünkü Nuh’tan (a.s) sonra, İbrahim Halil’in zamanına kadar her Peygamber, onun şeriatine, metoduna ve yoluna uymuştur. İbrahim zamanındaki ve sonrasındaki tüm Peygamberler (Musa’nın zamanına kadar) İbrahim’in şeriat ve yoluna uymuş, onun kitabına tabi olmuşlardır. Daha sonra İsa’nın zamanına kadar Musa zamanında ve sonrasındaki bütün Peygamberler de Musa’nın şeriatına ve yoluna uymuş ve kitabına tabi olmuşlardır. Daha sonra Peygamberimiz Muhammed’in (s.a.a) zamanına kadar Musa zamanındaki ve sonrasındaki Peygamberler de İsa’nın (a.s) şeriatına ve yoluna uymuşlar ve tabi olmuşlardır. Bu beş kişi Ulu’l-Azm peygamberleridir. Bu yüzden de Nebilerin ve Resullerin en üstünleridirler.”2



3775. Bölü

Peygamberlerin (a.s) Babası




  1. İmam Ali (a.s), Peygamberlerin sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah, peygamberleri en üstün emanet yerlerine emanet etmiş, en hayırlı karar yerlerinde kararlaştırmıştır. Yüce sülbten, temiz kılınmış rahimlere aktarmıştır. Onlardan biri gidince, diğeri Allah’ın dinini ayakta tutmak için onun yerine geçmiştir. Sonunda şanı yüce olan Allah’ın lütfü Muhammed’e (s.a.a) ulaştı. Onu en yüce madenler kaynağından, en değerli ekin topraklarından; enbiyasını açığa çıkardığı eminlerini seçtiği ağaçtan çıkarmıştır. Soyu soyların, ailesi ailelerin, şeceresi şecerecilerin en hayırlısıdır.”3

  2. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ve yine şahadet ederim ki Muhammed de O’nun kulu ve elçisi, kullarının seçkinidir. Allah kullarını iki bölüğe ayırdığından, peygamberini o iki bölükten en iyisinde karar kılmıştır. O bölükte ne zina eden, ne de kötülük yoluna gidenler vardır.”1

  3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben meşru bir evlilik yoluyla dünyaya geldim. Gayri meşru ve zina yoluyla doğmadım. Adem’in zamanından beri cahiliyye döneminin nameşru sünnetleri ve zina benim soyumu kirletmemiştir ve sadece temiz bir yoldan dünyaya geldim.”2

  4. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben Adem’in zamanından beri, meşru yolla ve zinaya bulaşmaksızın doğdum.”3

  5. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Biz tahir sırtlar ve temiz rahimlere intikal ettik.”4

  6. Mecme’ul-Beyan’da, amaz kılanlar arasında bulunduğunu ayetinin tefsirinde şöyle yer almıştır: “Bir görüşe göre bu ayetin anlamı şudur: “Peygamberden peygambere, tevhide inanan kimselerin sülbünde intikal ediyordun. Sonunda Allah seni peygamber olarak dünyaya getirdi.” Bu konuyu Ata ve İkrime İbn-i Abbas nakletmiştir. Ve İmam Bakır ve İmam Sadık’tan (a.s) rivayet edildiğine göre şöyle buyurmuşlardır: “Yani bir peygamberin sülbünden başka bir peygamberin sülbüne nakloluyordu. Sonunda onu babasının sülbünden dünyaya getirdi ki Adem zamanından beri sürekli bir biri ardınca meşru evlilik gerçekleşiyor, hiçbir zinaya ve gayri meşru evliliye bulaşmıyordu.”5

  7. İmam Bakır (a.s),Senin kalkıp namaz kılanlar arasında bulunduğunu gören Allah ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Senin Allah’ın emriyle kalktığını ve birbiri ardınca peygamberlerin sırtlarında intikal ettiğini görmektedir.”6



3774. Bölüm

Peygamberliklerin Özellikleri



Kur’an:

Size Rabbimin sözlerini bildiriyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm.” 7

Ey Allah’ın kulları! Bana gelin, doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.” 1

Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.2



  1. İmam Ali (a.s), Peygamberlerin sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: “Onlar, mustazaf bir topluluktu. Allah onları açlıkla denedi, meşakkatlere, korkulara uğratarak imtihan etti. Onları zorluklarla halis kıldı… İmran oğlu Musa, kardeşi Harun ile birlikte sırtlarında yünden elbiseler, ellerinde asalar olduğu halde Firavun’un yanına gittiler. Münezzeh olan Allah dileseydi, nebilerini gönderdiği zaman altın definelerini, altın madenlerini ihsan eder; bağlar, bahçeler verir; onların etrafına göğün uçan kuşlarını, yerin vahşi hayvanlarını toplardı. Fakat bunu yapsaydı imtihan ortadan kalkar, cezalar boşa gider, vaatler yok olurdu...Fakat Allah, elçilerini iradelerinde güç sahibi kıldı, görenlere karşı hallerini zayıf gösterdi. Gözleri, gönülleri dolduran bir kanaat, kulaklara ve gözlere eza olan bir yokluk verdi.”3

  2. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah peygamberleri gönderince, onları altın ve gümüşle göndermedi. Aksine onları söz (sermayesi) ile gönderdi.”4

  3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz biz Peygamberler topluluğu insanlara akılları miktarınca konuşmakla emrolunduk.”5

  4. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Resulü hiçbir zaman insanlarla kendi aklı derinliğince sohbet etmedi. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Biz Peygamberler grubu insanlarla kendi akılları miktarınca konuşmakla emrolunduk.”6

  5. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah gönderdiği her Peygamber ve vasiyi mutlaka cömert olarak göndermiştir.”7

  6. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah her Peygamberi güzel bir sesle gönderdi.”1

  7. Katade şöyle diyor: “Allah her Peygamberi güzel yüz ve güzel sesle göndermiştir.”2

  8. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah her Peygamberi kavminin diliyle göndermiştir.”3

  9. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah her Peygamberi genç olarak göndermiştir.”4

  10. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Peygamberlerin rüyası vahiydir.”5

  11. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Peygamberlerin gözleri uyur ama kalpleri uyumaz.”6

  12. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Biz Peygamberler cemaatinin, gözleri uyur, ama kalpleri uyumaz.”7

  13. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Biz Peygamberler grubunun gözleri uyur, ama kalpleri uyumaz. Arkamızı da önümüz gibi görürüz.”8

  14. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Gözlerim uyur, ama kalbim uyumaz.”9

  15. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir Peygambere savaş aletlerini kuşanıp insanlar arasında düşmana doğru hareket emrini verdiğinde, onlarla savaşıncaya kadar (kararından) dönmesi yakışmaz.”10

  16. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Savaş elbisesini giyen Peygambere aziz ve celil olan Allah kendisiyle düşmanları arasında hüküm verinceye kadar savaş aletlerini yere bırakması (barışması) yakışmaz.”11

  17. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir Peygamber savaş elbiselerini giyince, onunla savaşıncaya dek yere bırakma hakkına sahip değildir.”12 13

  18. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en belalası ve sıkıntılı olanları Peygamberlerdir. (Allah’ın rahmeti tümünün üzerine olsun.) Daha sonra da, ondan sonra gelenler ve daha sonra ondan sonraki mertebede yer alanlar ve daha sonraki aşamada olanlardır.”1

  19. İmam Bakır (a.s), “Allah’ım senden helal rızık diliyorum” diyen bir şahsa şöyle buyurmuştur: “Sen Peygamberlerin yiyeceğini diledin! Sen şöyle de: “Allah’ım! Şüphesiz ben senden temiz ve geniş olan rızkını diliyorum.”2

  20. İmam Sadık, (a.s), “Allah’ım senden temiz rızkı diliyorum” diyen bir şahsa şöyle buyurmuştur: “Heyhat! Heyhat! Bu Peygamberlerin rızkıdır. (Sen böyle dileme) Aksine, rabbinden kıyamet günü seni onunla azaplandırmayacağı rızkı dile. Heyhat! Allah şöyle buyurmuştur: “Ey Resuller! (rızkın) temizlerinden yiyiniz ve salih amelde bulununuz.”3

  21. İmam Sadık (a.s), “Ey Resuller! (rızkın) temizlerinden yiyiniz” ayeti hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: “Maksat helal rızıktır.”4

Bak. Er-Rızk, 1502. Bölüm; el-Bela, 397. Bölüm


Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin