3801. Bölüm Davud (a.s)
Kur’an:
“Onların söylediklerine sabret; güçlü kulumuz Davud’u an; o, daima Allah’a yönelirdi… Ey Davud! Seni şüphesiz yeryüzünde hükümran kıldık, o halde insanlar arasında adaletle hükmet, hevese uyma yoksa seni Allah’ın yolundan saptırır. Doğrusu, Allah’ın yolundan sapanlara, onlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin azâb vardır.” 1
“And olsun ki, Tevrat’tan sonra Zebur’da da yeryüzüne ancak iyi kullarımın mirasçı olduğunu yazmıştık.” 2
Bak. Nisa, 163, İsra,55,Maide, 78,79, En’am, 84, Enbiya, 78-80, Neml, 15, Sebe, 10,11
-
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah Davud’a şöyle vahyetti: “Eğer Beyt’ül-Mal’dan yemen ve kendi elinle kazanmaman durumu olmasaydı iyi bir kul idin.” İmam daha sonra şöyle buyurdu: “Davud (a.s) bunun üzerine ağladı. Aziz ve celil olan Allah da demire şöyle vahyetti: “Kulum Davud için yumuşak ol.” Ardından demir yumuşadı, Allah-u Teala demiri onun için yumuşattı. O günden sonra Davud günde bir zırh örüyor ve onu bin dirheme satıyordu. O üçyüz altmış zırh ördü ve onu üç yüz altmış bin dirheme sattı ve böylece Beyt’ül-Mal’den müstağni oldu.”3
-
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebareke ve Teala Davud’a (a.s) şöyle vahyetti: “Ne oldu ki seni böyle yalnız görüyorum?” O şöyle arzetti: “Senin için insanları terkettim ve onlar da beni terk ettiler.” Allah şöyle buyurdu: “Ne oldu da seni sessiz görüyorum?” O şöyle arzetti: “Senden korkum beni sessiz kıldı.” Allah şöyle buyurdu: “Ne oldu ki seni üzgün görüyorum?” O şöyle arzetti: “Senin aşkın ve muhabbetin beni üzgün kılmıştır.” Allah şöyle buyurmuştur: “Ne oldu ki seni fakir görüyorum, oysa seni nasiplendirmiştim?” O şöyle arzettim: “Senin hakkını eda etmek beni fakir kılmıştır.” Allah şöyle buyurdu: “Ne oldu ki seni hor görüyorum?” O şöyle arzetti: “Senin nitelendirilmesi zor azametin beni hor kılmıştır ve bu azamet senin hakkındır!” Azameti yüce olan Allah şöyle buyurdu: “O halde beni göreceğin o gün fazlım ve ihsanımdan dolayı sana müjdeler olsun; sana istediğin herşeyi bağışlayacağım. İnsanlara karış, onlara karşı güzel ahlakla davran. Ama amellerinde onlarla birlikte olma ki kıyamet günü benden istediğini elde edesin.”1
-
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah Davud’a (a.s) şöyle vahyetmiştir: “Ey Davud! Benimle ferah ol, benim zikrimden lezzet al ve benimle münacatta bulunma nimetiyle nimetlen. Zira çok yakında evini, günahkarlardan boşaltacağım ve lanetimi zalimlere karar kılacağım.”2
-
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Davud’a şöyle vahyetmiştir: “Güneş, altında oturan kimsenin başına dar gelmediği gibi benim rahmetim içinde olan kimseye dar gelmez. Uğursuz saymak uğursuz saymayan kimseye zarar vermediği gibi uğursuz sayan kimse de fitneden kurtuluş bulamaz.”3
-
Rivayet edildiği üzere Allah Davud’a (a.s) şöyle vahyetmiştir: “Herkim bir sevgiliyi severse, sözüne inanır. Herkim de bir sevgiliyle üns edinirse sözünü kabullenir, amellerini beğenir, herkim bir sevgiliye itimat ederse ona dayanır. Herkim bir sevgiliye iştiyak duyarsa ona doğru gitmeye çalışır. Ey Davud! Benim zikrim, zikredenlere aittir. Benim cennetim emrime itaat edenleredir. Benimle görüşmek de bana iştiyak duyanlaradır ve ben sevenlere ve aşıklara özgüyüm.”4
-
“Rivayet edildiği üzere Davud (a.s) tek başına çöle gitti. Allah-u Teala ona şöyle vahyetti: “Ey Davud! Sana ne oldu da seni böyle yalnız görüyorum. “O şöyle arzetti: “Allah’ım! Bende seni görme aşkı şiddetlendi ve bu şevk benimle yaratıkların arasına engel oldu.” Allah ona şöyle vahyetti: “Onlara geri dön, zira kaçan bir kulu yanıma getirecek olursan senin adını levhada övgüyle kaydederim.”1
-
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala Davud’a (a.s) şöyle vahyetmiştir: “Kavmine şu mesajımı ilet ki onlardan herhangi bir kula itaati emrettiğim halde, bana itaat ederse, ona itaat yolunda yardım etmek, benim üzerimedir. O halde eğer benden bir şey dilerse, ona bağışta bulunurum. Eğer beni çağırırsa, ona cevap veririm, eğer bana sığınırsa ona sığınak veririm. Eğer benden zenginlik dilerse, onu zengin kılarım. Eğer bana tevekkül ederse, onu korurum. Eğer bütün yaratıklarım onun aleyhine desise yapacak olsalar ben hilelerimi onun lehine kullanırım.”2
-
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Davud insanların en çok ibadet edeniydi.”3
-
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar Davud’un bir hastalığa mübtela olduğunu sanıyor ve onu ziyaret ediyorlardı. Oysa ona hiçbir şey olmamıştı ve sadece Allah-u Teala’dan şiddetle korkuyordu.”4
-
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Davud (a.s) Şamat bölgesinden İstahar bölgesine kadar hükümranlık etti. Aynı şekilde Süleyman’ın mülkü de böyleydi.”5
-
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Davud Peygamber (a.s) bir gün mihrabındayken, aniden küçük kırmızı renkli bir kurt yanından geçti ve onun secde yerine vardı. Davud ona bakınca kalbinden şöyle dedi: “Bu kurt niye yaratılmıştır?” Allah o kurda, “Konuş” diye vahyetti. Böylece Davud’a şöyle dedi: “Ey Davud! Ayaklarımın sesini işitiyor veya kaya üzerindeki ayak izlerimi görüyor musun?” Davud, “Hayır” diye buyurdu. Kurt şöyle dedi: “Ama Allah, benim kımıldama sesimi, nefesimi ve hareketlerimi işitmekte ve ayak izlerimi görmektedir. O halde sesini alçalt.”6
-
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Davud (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bugün daha önce asla yapmadığım bir şekilde Allah’a ibadet edeyim ve kıraat okuyayım.” Böylece mihraba gitti ve dediğini yaptı. Namazı sona erince, aniden gözü mihrapta olan bir kurbağaya ilişti. O kurbağa ona şöyle dedi: “Ey Davud! Bu gün yerine getirdiğin ibadet ve kıraat hoşuna gitti mi?” O, “Evet” diye buyurdu. Kurbağa şöyle dedi: “Asla seni sevindirmesin. Zira ben, her gece Allah’ı bin defa tesbih etmekteyim ki, her tesbihten üç bin hamd ve övgü ayrılmaktadır. Ayrıca ben suyun dibindeyim ve havada bir kuş seslenince, ben aç olduğu düşüncesiyle beni yesin de hiçbir günah etmemiş olayım diye suyun üstünden gelmekteyim.”1
Dostları ilə paylaş: |