668. deber otorite
669. deberli otoriter
670. degen denen, denilen. Ornekler: Karaçay degen batırlanı curtudu; Karaçay denilen yer; kahramanların yurdudur.
671. demengili sağlam, dayanıklı, güçlü, esas
672. demleş- aralarını açmak, kavga etmek, çekişmek, mücadele etmek
673. deri kadar
674. deriçin kadar
675. derk kızgınlık, öfke, sıkıntı
676. ders ders
677. dert dert, üzüntü ◊ kin, öç.
678. dertlen- kızmak, hiddetlenmek
679. dertli kinci, kindar, öfke dolu
680. dertçi intikamcı, kinci, kin tutan, kinli, kindar, öfke
681. dev dev, muazzam; kudretli, güçlü.
682. Dıday Karaçay-Malkar mitolojisinde bir tanrı adı
683. Dırpıl tahıl tanrısının adı.
684. dibidik irinli yaranın üzerine konulan, yeni kesilmiş hayvan derisinden alınan parça, derideki yaraya sürülen yakı
685. dibildirik kelebek.
686. didin eşek arısı.
687. didiv köpek yavrusu, enik.
688. dige hâkim, egemen, gücü elinde tutan.
689. digil tekerlek.
690. digil-migil ufak tefek eşya, öte beri, önemsiz şey.
691. digiza dadı, sütnine, Karaçay-Malkar toplumunda eskiden soylu ailelerde çocuk yetiştiricisi ◊ genç gelinlere hizmet eden kadın.
692. diglen böğürtlen.
693. dimmo kütük gibi adam, sığır gibi adam.
694. din din
695. dingil çember ◊ ağaçtan yapılma teker ◊ yük arabası
696. dingiz şiş, kabartı.
697. dıbsız bol- kımıldamamak, hareketsiz kalmak
698. dıbıdılan- yavru hayvan (dana, kuzu v.s.)
699. dıbıl-dıbıl et- gevezelik etmek, çene çalmak
700. dıbıldavuk geveze, boşboğaz.
701. dıbırda- kımıldamak, hareket etme
702. dıbırdagan ayak patırtısı
703. dıbırdav ayak patırtısı
704. dıday korku ve endişe anında söylenen bir söz. Ornekler: dıday-dıday men carlı; ah; zavallı ben.; dıday-dıday alay bolub mu; kaldı; ah-ah öyle mi oldu
705. dıgalas arzu, heves, gayret, mücadele. Ornekler: körür dıgalas bla kelgenem;; görmek arzusuyla gelmiştim
706. dıgalaslı gayretli, özenli.
707. dıgar-dugur tangır-tungur
708. dıgay haykırış, nida
709. dıgı gıdıklanma
710. dıgı bol- gıdıklanmak
711. dıgı et- gıdıklamak
712. dıgılav sağır
713. dıgılen böğürtlen
714. dıgılın kozga- ağırına gitmek, kalbi kırılmak, dokunmak
715. dıgılına katıl- gücüne gitmek, ağırına gitmek, kalbi kırılmak, dokunmak
716. dıgınel böğürtlen
717. dıgıray- ölmek, gebermek
718. dıgırayt- öldürmek, gebertmek
719. dıgırda- tıngırdamak
720. dıgırdagan tıkırtı ◊ dırdır
721. dıgırdavuk gürültülü, takırtılı.
722. dıkgı kıt, az; dar.
723. dıkgı-mıkgı azıcık, kıt kanaat
724. dılgam grup, öbek. dik, sarp, yalçın.
725. dılgam bol- ölmek, ◊ yuvarlanmak, devrilmek, yıkılıp kalmak.
726. dılgam et- çevirmek, döndürmek, devirmek
727. dılgambaş boynuzlan aşağı doğru uzamış inek
728. dılgamlık diklik, sarplık.
729. dılkıla- çalkalanmak, çalkalanırken ses çıkarmak
730. dım cabuv pamuklu kumaştan ince örtü, pik
731. dım esir- çok sarhoş olmak
732. dımbıl yuvarlak, şişman, tombul
733. dımmay kibik semir- çok şişmanlamak
734. dımmıl su çiçeği hastalığı.
735. dımmıy şişman, göbekli
736. dımmız göbekli, şişman
737. dıng bol- mahvolmak
738. dıngırda- zangırdamak.
739. dıranbaş toprak dam, toprak kaplı çatı
740. dırbıj yavru, küçük çocuk ◊ eğri bacaklı
741. dırga iri yarı adam, güçlü kuvvetli adam.
742. dırk tohta- birdenbire durmak.
743. dırılda- boş konuşmak, gevezelik etme
744. dırıldavuk gürültülü; geveze.
745. dırın biçilip toplanmamış ot, başak kümesi
746. dıs beş
747. dobar sağlam, sıhhatli, gürbüz
748. dobarbaş yuvarlak kafalı.
749. dobarbet yuvarlak yüzlü.
750. dobarburun iri burunlu
751. dobbu ur, şişlik
752. dobra çuval
753. doburaçan şişman, tombul, semiz, yağlı
754. dogura şiş, şişlik.
755. dohcuvuk cellat
756. dohgadol balta cellat baltası
757. dohla- şeklini değiştirmek.
758. dohlav değişme, yenilenme, değiştirme
759. dohlu balta cellat baltası.
760. dohtun kuzey
761. dohudav keçe gerdek gecesi
762. dolayçı çiftliklerde yayıkla yağ yapan kimse
763. dolvan su ile kaplı.
764. dolvan-tengiz Karaçay mitolojisinde bütün okyanuslar.
765. dombay Karaçay dağlarında yaşayan Kafkas bizonu
766. dommak bronz
767. dommay Kafkas bizonu.
768. dongkulda- şırıl şırıl akıtmak, şınldatmak ◊ yaygarayı basmak, yaygara koparmak.
769. dongkuldavuk çenebaz, yaygaracı, gevez
770. dop-dop et- gereksiz yere çok gevezelik etmek
771. doppak % 80 bakır - % 20 çinkodan oluşan san maden, tombak, bronz.
772. doppas umut et- kendini daha yüksek bir derecede göstermeye çalışmak.
773. doppas-dotas söleş- umursamadan konuşmak, minnet etmeden konuşmak
774. dorbasın sapan
775. dorbun mağara
776. dorbunkul sığırcık, çekirge kuşu.
777. dorbusuz sapan
778. dordan kursak.
779. dorduk kısa ve şişman kadın.
780. dorduklan- kabarmak, çalım satmak
781. dorh arttırma.
782. dorkun kuvvetli, güçlü, sağlam ◊ mağara.
783. dorlasın taş taşımak için yapılmış araç
784. dormushul kısa kayıştan yapılan bir iple taş atmaya yarayan sapan.
785. doru fasülye, bakla türü sebzeler
786. dos dost, ahbap.
787. dosluk dostluk, banş
788. dotdu kuş Ornekler: Dottuları keslerini koşlarına; çabhanlay kendi kendisine; zarar verenler için söylenen; bir deyim
789. dov-dov çenesi düşük, geveze
790. doyun güzel, iyi, kaliteli.
791. doyunsuz işe yaramaz, kusurlu
792. dölük ev sahibi
793. döng- hayal kınklığına uğramak, umudunu kesmek, vazgeçmek.
794. döngdür- hayal kırıklığına uğratmak, vazgeçirmek
795. dörden kursak Ornekler: dördenin turguz- kendine; çok güvenmek
796. Dugun Plüton
797. dubulukoç bol- hemen yayılmak, herkes tarafından duyulmak
798. dubur pürüzlü
799. dudak toy kuşu, kuğu.
800. dudey büyük, yüce, ulu, hâkim, üstü
801. dugosuk büyük kazan
802. dugu haç.
803. dugujam kan davası, kan borcu.
804. dugum üzüm
805. duguma nane Ornekler: cılan dugumanı süymey edi,; ol da anı teşigini allında bite; edi; yılan naneyi sevmiyordu,; o da onun deliğinin önünde; bitiyordu
806. dugur şiş et parçası, ur, ◊ çıkıntı, kabartı, tümsek.
807. duh Karaçay-Malkar'da eskiden çarığın tabanına konulan küçük saman demeti. Çobanlar bellerinde taşırlardı.
808. duhavay fırın
809. dukkul parça, kırıntı; yırtılmış, parçalanmış.
810. dukum soy, sülale Bakiniz: tukum
811. dukur çıkıntılı, kabarık, kambur.
812. dukuş çıkıntı, kabartı ◊ kambur, hörgüç
813. dumada altın ve gümüş üzerine yapılan desenli işleme.
814. dumafinca yirmi altı
815. dumahşey otuz bir
816. dumanavci kırk altı
817. dumastaci kırk bir
818. dumavdaci otuz altı
819. dumensey on bir
820. dumertin on altı
821. dumoşpor yirmi bir
822. dump bol- kaybolmak, yok olmak
823. dump et- kaybetmek, yok etmek.
824. dumpay- kaybolmak, yok olmak
825. dumpayt- kaybetmek, yok etmek.
826. duniya dünya
827. duppa-dubur pütürlü, sivilceli.
828. duppuk kör, keskin olmayan. duppuk adam dar kafalı, zor anlayan. duppuk tilli kaba dilli, kaba- saba konuşan
829. duppuklan- körleşmek, körelmek, keskinliğini kaybetmek
830. duppur tepe, tümsek
831. duppurlu engebeli, tepelerle kaplı.
832. duppurlu-çungurlu engebeli, düz olmayan
833. duppuş 1) çukur, oyuk, 2) kalça, kaba etler
834. durku yamaç, sırt ◊ kurnazlık
E
835. emçek sal- emçek sal-
H
836. Havun Kavun.
837. Haçıpsı Kafkasya halklarından Abhazlar, Abhazya.
838. habar kobuz on iki telli bir müzik aleti.
839. habla köy, büyük dağ köylerinin mahalleleri.
840. habur-çubur eski-püskü, pılı-pırtı, paçavra, kırık-dökük.
841. habusta lahana.
842. haci hacı.
843. haciret göçmen, muhacir.
844. hadaga feryat, figan, bağırış.
845. hadagalık felaket, bela.
846. hadam et- yemek.
847. hadavus kötü, berbat, iğrenç ◊ lanetli, melun.
848. hadek gelinin getirdiği çeyiz.
849. hagi tahıl kurutmak için taştan yapılmış ocak.
850. hagok kibirli, gururlu. ◊ şık, fiyakalı.
851. hagokluk şıklık düşkünlüğü, fiyakalı olma merakı, kibir.
852. haguna küçük çocuk.
853. hahay feryat, bağırma.
854. hak hak. ◊ ücret, kazanç. ◊ gerçek, hakiki.
855. haki kumaş dokuma tezgahının bir parçası.
856. hal hâl, durum, vaziyet. ◊ keyif. ◊ görünüm, görünüş.
857. halabaçı velveleci, panik çıkaran.
858. halahosta karmakarışık, düzensiz. ◊ kaba saba, pasaklı, kılıksız.
859. halahostavluk musibet, bela, kaza.
860. halal helal, temiz kalpli.
861. halapıs sünepe, uyuşuk, şapşal, pasaklı.
862. halat yanlış.
863. halbara akılsız, budala, aylak. ◊ pasaklı, kılıksız.
864. halcar hayvan ağılı, geçici olarak yapılmış sundurma.
865. halek kötü, işe yaramaz, bozuk. ◊ pis, kirli.
866. haleklik zarar, ziyan. Ornekler: sabanlaga haleklik cetdir-: tarlalann hayvanlar tarafından çiğnenmesi.
867. halger eski, paslı bıçak.
868. hali mizaç, huy, karakter. ◊ eğitim, terbiye. ◊ hareket tarzı, görgü, alışkanlık.
869. halisiz görgüsüz, terbiyesiz, bozuk mizaçlı, kötü karakterli, ahlaksız, edepsiz.
870. halivan saçak, çatının çıkıntısı, sundurma.
871. halk halk, millet.
872. halmeş büyü.
873. halpama mısır unuyla yapılan bir tür yemek.
874. halsız dağınık, düzensiz, alt üst olmuş. ◊ cılız, zayıf, çelimsiz.
875. halta baltanın ters kısmı. ◊ para kesesi, cep.
876. haltas balyoz, büyük çekiç.
877. haltir çöp, süprüntü.
878. halı iplik.
879. halıva helva.
880. hamam hamam, banyo.
881. haman hep, daima, her zaman.
882. hambalyatduv küçük kukla.
883. hamcav şaman, büyücü.
884. hameşi yoğurdun üzerindeki kaymak.
885. hamhot çene, ağız çevresi, surat. ◊ çıkıntılı sarp kaya.
886. hamlık bura üzümden yapılan bir tür içki.
887. hamma-hırsa kadın şaman, büyücü.
888. hamıt at koşumunun boyun halkası.
889. han han, bey. Ornekler: hansız comak bolmaz: hansız masal olmaz.
890. han tur- avucunu yalamak.
891. hanakan toy yeni doğan çocuk beşiğe yatırılırken düzenlenen şölen.
892. hans hans ot, çayır.
893. hant yemek, yiyecek.
894. hant kavra dere otu, maydanoz.
895. hant üy mutfak.
896. hantus darı çorbası.
897. hanışa han'ın karısı.
898. hap köpeklerin havlama sesi. Ornekler: ne hapha ne çapha caramagan: havlamaya da saldırmaya da yaramayan.
899. hapa-sapa karmakarışık.
900. hapar haber, havadis, hikaye.
901. hapar-teper yenilik, yeni haber.
902. haparla- anlatmak, hikaye etmek, nakletmek. ◊ yaymak, herkese bildirmek.
903. haparlı malumatlı, bilgili.
904. hapla- havlamak.
905. hapu yeni yağmış kar. ◊ tanecik, zerre.
906. hapçük eşya.
907. har her. ◊ dantel.
908. har cabuv dantel örtü.
909. har iyne tığ.
910. har kim herkes.
911. har kuru hep, daima.
912. har kuru da hep, devamlı, çoğunlukla.
913. har ne her şey.
914. har zat her şey.
915. haraket ziynet eşyası, çeyiz, zenginlik.
916. haram haram, kötü.
917. haram aşar asalak, otlakçı, serseri.
918. haram cilik alçak, namussuz.
919. haram cürek alçak, malın gözü, namussuz.
920. haram et- evlatlıktan reddetmek.
921. haram karın asalak, serseri.
922. haram çıpçık bir tür serçe.
923. harbuz Bakiniz: harbız
924. harbız karpuz.
925. harflik alfabe.
926. harh kahkaha
927. harh et- kahkaha atmak.
928. harh etib kül- kahkaha atarak gülmek.
929. harib zavallı, garip.
930. harif harf.
931. hars el çırpma sesi, alkış.
932. hars kalak Kafkas müziğine tempo tutmak için yapılmış düz tahta parçası.
933. hars ur- Kafkas müziğine el vurarak tempo tutmak.
934. harsha cıyıl- anlaşmak, uyuşmak.
935. harsına tebseme- sözüne uymamak, söylenileni yapmamak.
936. haseb imkân. ◊ tarz, usûl, metod. ◊ hesap.
937. hasebli becerikli, işbilir, açıkgöz. ◊ ... sebepten,... den dolayı.
938. hasebli adam becerikli, işbilir adam.
939. hasebsiz hesapsız, çok, pek çok, sınırsız.
940. hasiyat özellik, hususiyet.
941. hastan kuru otların yığıldığı yer, ot ambarı.
942. hat yazı.
943. hata kötülük, talihsizlik, zarar ziyan.
944. hata et- zarar vermek.
945. hata-huta et- yaramazlık yapmak.
946. hatalı zararlı, korkulu, tehlikeli.
947. hatasız suçsuz, zararsız.
948. hataçı yaramaz.
949. hater hatır, hürmet.
950. hater et- hatırını saymak.
951. haterin kör- hatırını saymak, hürmet etmek.
952. haterli saygıdeğer, lütufkar, iyi kalpli, merhametli.
953. hatersiz merhametsiz, katı yürekli. ◊ aç gözlü, tamahkâr.
954. haterçi iyi kalpli, merhametli.
955. hathu mide, karın.
956. hatlama yağda kızartılan bir tür börek.
957. hatım tarlalara suyun eşit gitmesi için yapılan ve suyu bölmeye yarayan alet.
958. hatıv köle, serf, toprağa bağlı köle.
959. hav evet.
960. hava hava.
961. havflu hasarlı, bozuk, sakat.
962. havh ödünç, borç. Ornekler: atıng bla katınıngı havhga berme: atınla karını ödünç verme.
963. havhazi dağların güney yamaçlarında kayalar arasında biten ve ilaç olarak kullanılan bir bitki.
964. havk kışın güneşli günlerde havada uçuşan kar tanecikleri.
965. havle serseri, avare, çapkın.
966. havle aylan- avare dolaşmak, çapkınlık etmek.
967. havreş çit örülürken baş tarafının çözülmemesi için çubukların kıvrılarak örülmesi.
968. hay sürek avı.
969. hayda haydi.
970. hayda marca haydi.
971. haydagız haydi.
972. haydala- dürtmek, mahmuzlamak, acele ettirmek, sıkıştırmak, hızlandırmak.
973. haygura at yarışında binicinin haykırdığı bir söz.
974. haynug topaç.
975. haynuh topaç.
976. hayran bol- hayret etmek, şaşmak, şaşkına dönmek.
977. hayran et- hayrete düşürmek, hayrette bırakmak. ◊ burnundan getirmek, eziyet vermek.
978. hayranlan- hayrete düşmek.
979. hayranlandır- hayrete düşürmek, şaşkınlık içinde bırakmak.
980. hayranlık harika, hayrete değer, fevkalade.
981. hayt deb epeyce, iyice, bayağı. Ornekler: ertdenü beri hayt deb col korathanbız: sabahtan beri epeyce yol almışız.
982. hayt deb tur- hayt deb tur- her türlü zorluğa karşı direnmek.
983. hayvan hayvan. ◊
984. hayır fayda, hayır, kazanç.
985. hayırlan- faydalanmak.
986. hayırmek kalın kafalı, beyinsiz, karışık, düzensiz.
987. hayırsölemez devamlı sızlanan, yakınan, velveleci, panik çıkaran.
988. hayırsın- faydalı bulmak, kazançlı bulmak.
989. hayırsız hayırsız, faydasız.
990. hayız kadınların aybaşı hâli.
991. hazna hazine. ◊ pek, fazla. Ornekler: anda hazna adam kalmagandı: orada pek insan kalmamış.
992. haznalı zengin, varlıklı, paralı.
993. hazır Kafkas erkek giyiminin göğsündeki fişeklikler. ◊ ◊ ◊ hazır.
994. hazır bol- hazır olmak.
995. hazır et- hazırlamak.
996. hazırla- hazırlamak.
997. hazırlan- hazırlanmak.
998. hazırlandır- hazırlamak.
999. hazırlanuv hazırlık.
1000. haşak çibin arı.
1001. haşgen serseri, avare, hırpani.
1002. haşhurduk zayıf, hastalıklı hayvan.
1003. hedik işleme, nakış.
1004. heylen- kararmak, siyah renge bürünmek.
1005. hilgi kepek.
1006. hili et- yaramazlık etmek.
1007. hiliçi yaramaz, afacan.
1008. himiya kimya.
1009. hina kinin.
1010. hinapa et- tahrif etmek, değiştirmek.
1011. hir hoşt!
1012. hirpin bileği taşı.
1013. hıbıl çelimsiz, cılız, gevşek, sarkık.
1014. hıbıl bol- gevşemek, sarkmak, zayıf düşmek, solmak, kurumak.
1015. hıbırt ton kötü tabaklanmış deriden yapılmış kürk. ◊ hırpani, çulsuz.
1016. hıci kara kız.
1017. hıcı çoban sopası.
1018. hıcı abana ay Mayıs ayı.
1019. hıdı ucu kıvrık çoban sopası.
1020. hıdırma baraka, kulübe.
1021. hıkki çapak.
1022. hıkkilerin agız- ağlamaklı olmak.
1023. hılaf hafif yük.
1024. hılci ayran çok ekşimiş yoğurt.
1025. hılev eski, viran, sallanan, güçsüz. ◊
1026. hıli et- yaramazlık yapmak. ◊ hırsızlık yapmak.
1027. hılikka Bakiniz: hılikke
1028. hılikke alay.
1029. hılikke et- alay etmek.
1030. hılikkele- alay etmek, dalga geçmek, alaya almak.
1031. hılikkelik yüz karası, rezalet, ayıp.
1032. hıliçi yaramaz. ◊ hırsız.
1033. hılkı kepek. ◊ darıya benzer, bir tür taneli bitki.
1034. hıllevun evin tabanı.
1035. hılı-mılı karışık, düzensiz. ◊ ◊ ◊
1036. hılıb suç, kabahat, hile, dolap.
1037. hılıblı yaramaz, afacan, yumurcak.
1038. hılıbçı Bakiniz: hılıblı
1039. hılıf ani, hızlı, çabuk.
1040. hılımlı bayağı, kaba, zevksiz. ◊ pis, kirli.
1041. hım somurtkan, sert, asık suratlı, öfkeli, kızgın, kaba. ◊ ◊
1042. hımil gözdeki çapak. ◊
1043. hımits pirinç tanesi.
1044. hımiş kaynak, pınar.
1045. hımmıy 1-10 Nisan arasında doğanların burcu.
1046. hımılcük karıncanın tabu ismi.
1047. hıncal kama, hançer.
1048. hınk dingil, eksen.
1049. hınkal Karaçay-Malkar hamur işi yemeklerinden biri.
1050. hınkel omuz askısı, kırılan kol için yapılan askı.
1051. hıntır-mıntır eski püskü, kırık dökük.
1052. hınç-hınç et- homurdanmak, söylenmek.
1053. hınç-mınç kavgacı, şirret.
1054. hınç-mınç et- homurdanmak, söylenmek.
1055. hınçı kötü kalpli, kindar, kızgın.
1056. hını-hunu sert, kızgın.
1057. hıpiy-sipiy hıpiy-sipiy yaramazlık.
1058. hıpiyar yaramaz, afacan.
1059. hıppa-hılımlı kirli, pasaklı.
1060. hıppil su kabarcığı, su toplaması.
1061. hıppırık balgam.
1062. hır vida. ◊ yiv.
1063. hıra gevşek; sulu.
1064. hıre gevşek, bol, yumuşak, pörsük.
1065. hıremij vıcık vıcık.
1066. hırgen Bakiniz: hırıgen
1067. hırha pürüzlü ses, kısık ses.
1068. hırhır et- kısık pürüzlü sesle konuşmak.
1069. hırpin bileği taşı.
1070. hırs hayvanlara yalatılan çorak tuz.
1071. hırsı kumtaşı, bileği taşı.
1072. hırsız çok konuşan, geveze.
1073. hırsız şkok palavracı.
1074. hırt tinine tayan- gücü tükenmek, dayanacak gücü kalmamak.
1075. hırt-mırt geçimsizlik, anlaşmazlık.
1076. hırtdı pürüz, kabarıklık; çopur, çiçek bozuğu.
1077. hırtdılı pürüzlü, girintili-çıkıntılı.
1078. hırte keten kumaştan torba.
1079. hırtha ur- eleştirmek, çıkışmak, azarlamak.
1080. hırtla- eleştirmek, tenkid etmek.
1081. hırtlı 2-12 Kasım arasında doğanların burcu.
1082. hıruv vıraklama.
1083. hırza saç perçemi, lüle.
1084. hırıgen hastalıklı, zayıf, çelimsiz, soluk, cansız.
1085. hırılda- hırıldamak.
1086. hırıldav hırıltı.
1087. hırıldavuk Bakiniz: hırıldav
1088. hırıs tişle seyrek dişler.
1089. hırşı saha, arazi.
1090. hırşı çelek küçük kova.
1091. hırşıla- bilemek.
1092. hıy-mıy hile, üçkağıt.
1093. hıyanat zarar, ziyan, kötülük, şer.
1094. hıyanat et- kötülük etmek.
1095. hıyanat sal- Bakiniz: hıyanat et-
1096. hıyanatlı zararlı, kötülük eden.
1097. hıyanatsız zararsız, kötülüksüz.
1098. hıyar kabak.
1099. hıyla kurnazlık.
1100. hıyla adam kurnaz adam.
1101. hıylalık kurnazlık.
1102. hıylaçı kurnaz. ◊ tilkinin tabu adı.
1103. hıylı zararlı, zarar verici.
1104. hıynı büyü.
1105. hıynıçı büyücü, üfürükçü.
1106. hıysab hesap. ◊ imkân, fırsat. ◊ usul, metod. ◊ sebep. … Ornekler: orta hıysab bla: ortalama hesapla.; arı barırga hıysabı bardı: oraya gitmeye imkânı var.; bir hıysab bla kiritni açdı; bir metodla kilidi açtı.; bu hıysabdan men baralmayma: bu sebeple ben gidemiyorum. 0.3 KB
1107. hıysabla- hesaplamak.
1108. hıysablı becerikli, açıkgöz; kabiliyetli, yetenekli.
1109. hıysabsız pek çok, sınırsız, sonsuz.
1110. hızen torba.
1111. hızev iştahsız.
1112. hıçam bilgili, işinin ehli.
1113. hıçamlı günahsız, masum.
1114. hıçavman Mayıs ayı.
1115. hıçi kabuklu meyvalı bir tür yabanî bitki. ◊ Bakiniz: hıci
1116. hıçtuma Bakiniz: kıçtuvma
1117. hıçuvman 11-21 Nisan arasındaki günler.
1118. hıçın bir tür börek.
1119. hıçınay ocak.
1120. hıçıvuk bildiren, haber veren, buyuran.
1121. hıçıvun tatlı, rahat, keyif verici.
1122. hıçıvun tiy- keyif vermek, hoşa gitmek, tatlı gelmek.
1123. hıştay kirli, pasaklı.
1124. hıştı su tulumunun ağaçtan tıpası, tahta tıpa ◊ şişman suratlı.
1125. hıştı uvurt şişman yanaklı.
1126. hıştıka kirli, pasaklı.
1127. hıştınay Bakiniz: hıştıka
1128. Holam Malkar bölgesinde bir vadi ve köy adı.
1129. Holamlı Karaçay-Malkarlılar'ın Holam vadisinde yaşayan bölümü.
1130. ho evet.
1131. ho bir da! yok yahu, yağma yok.
1132. ho bol- razı olmak, kabul etmek.
1133. hobusta lahana.
1134. hoca şakacı, latifeci. ◊ becerikli, ağzı laf yapan. ◊ iyi. Ornekler: hoca tüyüldü: iş yada durum övünecek gibi değil, işler yolunda değil.
1135. hodiynak sokak kadını, fahişe.
1136. hoha yaygaracı, şamatacı.
1137. hohay yaramaz çocuk, afacan.
1138. hohaylan- kabarmak, kurumlanmak.
1139. hojan eski Karaçay-Malkar evlerinde, odanın bir köşesinde ocak olarak kullanmak üzere açılan delik.
1140. hokum kanun, hüküm.
1141. hokumat hükümet.
1142. homatay insan, adam.
1143. homaçar Karaçay toplumsal yapısında prensler ve üst derecede soyluların oluşturduğu tabaka.
1144. homeley gırtlağın altında meydana gelen şişlik.
1145. hommaçık bebek, küçük çocuk.
1146. hompa hantal.
1147. hompar kurşun, fişek.
1148. hompara Bakiniz: hompar
1149. hompu çuval gibi sarkmış elbise. ◊ hantal, uyuşuk, ağırkanlı.
1150. hompuk rafadan, yan çiğ, tam pişmemiş.
1151. hompur tabanca kılıfı.
1152. homputay akdiken.
1153. hompuştu cansız, uyuşuk.
1154. homuh beceriksiz, miskin, tembel. ◊ korkak, ödlek.
1155. homuhluk beceriksizlik, miskinlik, tembellik. ◊ korkaklık, ödleklik.
1156. honaşık çocuk.
1157. honaşık oyun beştaş oyunu.
1158. hongku düşey.
1159. hongku tur- düşey durmak.
1160. honta kaçık, deli, ahmak, budala.
1161. hontabaş budala, ahmak, kaçık.
Dostları ilə paylaş: |