1. Ali Ibn Rabban at'Tabari



Yüklə 138,09 Kb.
səhifə3/3
tarix26.10.2017
ölçüsü138,09 Kb.
#15348
1   2   3

1. Dis Kurtlari

Dis çürügüne ve buna bagli olarak dis agrisana, çürük içine yerlesen kurtlarin neden oldugu ve bunlari gidererek çürükten korunabilecegine inanisi tarihi çok eskilere dayanmaktadir. Asagidaki siir Babil'de bulunmus bir tablette yer almaktadir.

Anu gökyüzünü semayi yarattiktan sonra

Sema yeryüzünü yaratti,

Yeryüzü nehirleri yaratti

Nehirler kanallari yaratti.

Kanallar batakliklari yaratti.

Batakliklar kurdu yaratti.

Kurt aglayarak Samas'in huzuruna çikti

Ea'nin huzurunda göz yaslari akiyordu.

“Yiyecegim olarak bana ne vereceksin?

Içecegim olarak bana ne vereceksin”

“Sana olgun incir verecegim,

Kayisi (verecegim)”

“Olgun incir ve kayisi

Benim için nedir?

Beni yüceltti

Disler ve çene kemikleri arasinda oturayim

Dislerin kanini emeyim,

Çene kemiklerindeki dis köklerini

Yiyip bitireyim”

Igneyi yerlestir, kurdun ayagini yakala

Ey kurd sen bunu diledigin için

Ea seni güçlü elleri ile yok etsin,

Dis agrisina karsi efsun (dur).

Ritüel: Ikinci kalite bira ve yagi ile bir arada karistiracaksin. Bu karisimi onun dislerinin üzerine koydugunda dbu duayi üç kere tekrarlayacaksin.

Yukaridaki, metin büyük bir olasilikla rahip büyücüler tarafindan yazilmistir.

Dis kurtlariyla ilgili en eski bilgiler M.Ö.1200-1100 yillari arasinda Misir'da yazilan Anastasi Papirusunda da kaydedilmistir.

Bu konudaki en genis arastirma B.R.Townend tarafindan yapilmistir (1). Arastirici dis agrisina ve çürügüne kurtlarin neden oldugu hakkindaki inanisin Anadolu'da dogdugunu göstermistir. Townend, bu inanisa, Eski Misir, Eski Yunan, Asur, Babil, Hindistan hatta Madagaskar, Filipinler, Okyanus Adalari, Guatemala ve Kuzey Amerika'da bile rastlandigini söylemektedir.

Dis agrilarinda kurt etkeni, Ortaçagda Avrupada ve Doguda, Islam hekimlerince de benimsenmisti (Sekil:1).Türkçe tip eserlerinde de bu etkene yer veriilmistir (2).

Dis kurtlarinin çürüge neden oldugu hakkindaki düsünce Musitano (1635-1714) ve Nicholas Andry (1660-1745)e kadar sürmüstür. Bu hayali patojeni, J.Mouillier (1495-1562) ve daha sonra da, dishekimliginin kurucularindan Pierre Fauchard (1635-1714) tarafindan çürütülmüstür.

Günümüzde Anadolu'nun birçok yerinde bu ihahisin hala devam ettigi de bir gerçektir.

2.Humoral Patoloji

Eski Yunan'dan Islam dünyasina ve oradan da Avrupaya geçen inanisa göre Makrokozmos denilen evrende insan bir Mikrokozmoz idi. Yani evrenin bir yansimasi idi. Tip gibi biyolojik bir bilimde bile bu kuramin izlerini görmek mümkündür. Bu kurama göre yeryüzü evrenin ortasinda hareketsiz durmakta ve bunu sira ile yedi gezegen kusatmakta idi ki, bunlardan yeryüzüne en yakin olani Ay'dir. Ay ile yeryüzü arasinda sira ile ates, hava, su ve toprak tabakalari vardi (Sekil: 2). Makrokozmozdaki bu dört unsura karsilik insanda da dört hilt [Humor (Fr); Ahlat-i erbaa (Ar)] bulunurdu ki bunlar sira ile:

Kan (Blood, ing, Dem, ar)

Balgam (Phylegm, ing., Muhat, ar.)

Kara Safra (Melancoly, ing., sevda, ar)

Sari Safra (Choler, ing.) idi.

Insanda yenilen, içilen gidalar da bu dört ana maddeye dönüsürdü, Yine eskilerin inancina göre ilkbahar kani, yaz safrayi, sonbahar sevdayi, kis ise balgami harekete geçirirdi. Saglik, bu dört unsur arasinda bir dengenin bulunmasiyla mümkündü. Hastaliklar ise bunlar arasinda dengenin çesitli sekillerde bozulmasinin sonucu idi. Mizaçlar “Temperements” bu unsurlarin o insandaki oranina bagliydi. Böylece insanlar “Balgami”, “Demevi”, “Safravi” ve “Melankolik” tiplere ayrilmis oluyordu. Hippokrat'tan (M.Ö.460-370?) beri hekimlikte geçerli olan Humoral Patoloji'nin esasi budur. Bu teoriyi esas alan tedavi bilhassa bosaltici “Evacuant” metoda çok yer verilmistir. Bu amaçla da çok kere kan almak, hacamat yapmak ya da lavman “Hukne” yapmaktan veya kusturucu ve idrar söktürücülerden yararlanilir; veyahut ta vantuz çekmek, daglamak suretiyle hastalik zararsiz bölgelere aktarilirdi. Dishekimliginde kan alinacak belli basli kara damarlar sunlardir:

1- Kifaller “Verid-i resi” = W.Cephaliaca,

2- Çeharek “Evride-i ikliliye”-“Evride-i sefeviye” = V.Labiales,

3- Dilalti kara damari “Verid-i difdai” = V.Sublinguales (3).

Eski tipta kullanilan droglar da sicak ve soguk “Har ve Barid”, yas ve kuru “Ratip ve Yabis” olarak adlandirilirdi. Bu niteliklerden yalniz birine sahip olan droga Basit Drog “Edviye-i Müfrede”, çoguna sahip olana ise Kompoze Drog “Edviye-i Mürekkebe” denirdi (4).

KAYNAKLAR

(1) Townend, B.R.: The story of tooth-worm, Bull.Hist.Med., 15: 37-38, 1944.

(2) Uzel, I.: Ilk Türkçe Tip Yazmalarinin Agiz ve Dis Hastaliklari Yönünden Incelenmesi, (Doktora Tezi), Istanbul, 1979.

(3) Ünver, S.: Ibni Sina, Hayati ve Eserleri Hakkinda Çalismalar, Erenler Matbaasi, Istanbul, 1959.

(4) Sehsuvaroglu, B.N.: Eczacilik Tarihi Dersleri, Hüsnütabiat Mat., Istanbul, 1970.

Anadolu Uygarlıklarında Diş Hekimliği

Anadolu, insanlik tarihinin çesitli dönemlerinde ön sirada yer almis ve bir çok özgün uygarligin besigi olmustur. Burada gelisen Çayönü, Hacilar ve Çatalhöyük yerlesmeleri Neolitik Çag'in (M.Ö.8000-5500) dünyadaki en eski kültürlerinden üçünü olusturur. Çatalhöyük bu dönemin yeryüzündeki en parlak merkezi idi. Baska deyisle Anadolu M.Ö.8., 7. ve 6. binlerde dünyada önder durumda idi.

Bir duraklama devrinden (M.Ö.5500-2500) sonra Anadolu yeniden büyük uygarliklara sahne oldu. Hattiler (M.Ö.2500-2000), Misir ve Mezopotamya'nin gerisinde olmakla birlikte çaglarinin en önde gelen topluluklarindan biri idiler. Halen Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenen altin, gümüs ve elektrondan yapilmis Alacahöyük, Horoztepe ve Mahmatlar'dan gelmis Hatti sanat eserleri Sümerlerin “Ur Hazinesi”nden sonra Eski Çag'in en güzel örneklerindendir.

Hititler M.Ö.14.yüzyilda o zamanin üç büyük ve güçlü ülkesinden biri idi ve bir süper devletti. Federatif sistemde bir imparatorluk kurmuslar ve Suriye ile Mezopotamya üzerinde egemen olmuslardir. Hint- Avrupa kökenli olan bu ulus kadinlari erkeklerle esdegerde tutan, kölelerin bile haklarini koruyan bir hukuk devleti olarak essiz durumdadir.

Hellenler M.Ö.8.Yüzyilda Mezopotamya'nin ikibin yillik zengin bilgi hazinesini Anadolu'nun güney dogusunda yasayan Geç Hitit Beylikleri araciligi ile tanidilar. Fenike alfabesini Antakya'nin yakinindaki Al Mina'dan; Hesiodos'a ve Homeros'a kaynak olan mitolojiyi ve figüratif sanati ise Malatya, Kargamis, Zincirli gibi Geç Hitit merkezlerinden aldilar. M.Ö.8.Yüzyilda bir Hellenlinin basligi, migferi, etekligi, kemerleri, saç tipleri Hititlerdeki gibi idi yani onlarin etkisini tasiyordu.

Urartular (M.Ö.860-580), Frygler (M.Ö.750-300) ve Lykialilar (M.Ö.700-300), Anadolu'da o zamanki dünyanin en özgün uygarliklarini gelistirdiler. Bu üç kültürün ayaktaki eserleri ve Türkiye müzelerindeki sergilenen eserleri bugün hayranlikla izlenmektedir. Urartu ve Fryg uygarliklari, madeni eser, dokuma ve tekstil, mobilyacilik ve müzik konularinda Bati dünyasina büyük ölçüdüde etkili olmuslardir.

Anadolu, doga filozoflarinin döneminde (M.Ö.600-545 arasinda) o zamanki dünyanin en önde gelen kültür merkezi idi. Dünyanin kültür önderligi artik Misir ve Mezopotamya'dan Bati Anadolu kentlerine geçmistir. Doga filozoflari cinlerden, perilerden ve dinsel inanislardan siyrilmis olarak, doga olaylarinin nedenlerini özgür bir düsünce yöntemi ile ele almis ve bugünkü Bati uygarliginin temellerini atmislardir. Bu özgür arastirma yolu ile Miletos'lu Thales M.Ö.28 Mayis 585 tarihindeki günes tutulmasini önceden hesaplayarak haber vermistir. Bu, bir doga olayinin olusmasindan önce hesaplanmasinin tarihteki ilk örnegidir.

Pers isgalinde (M.Ö.545-333) Anadolu önderlik durumunu yitirmis, ancak Hellenistik Dönem (M.Ö.333-30) boyunca o zamanki dünyanin baslica kültür merkezlerini barindirmistir. O yüzyillarda yeryüzünün en bayindir kentleri arasinda Bergama, Milet, Priene, Efes, Teos ön sirada yer aliyorlardi. Bu dönemin Anadolu mimarligi Roma yapi sanatini büyük ölçüde etkilemistir.

Roma Çagi'(M.Ö.30-M.S.395) nda Anadolu dünyanin en bayindir ülkelerinden biri idi. Bu dönemin Bati Anadolu kentleri hiç bir yönden Roma'dan geri kalmayan bir düzeye sahipti. Anadolu'da ulasim ilk kez Roma Çagi'nda saglam ve bakimli yollar ve tasköprüler ile baglanmisti. Kentlerde, su kemerleri ile getirtilen akarsu güzel çesmelerden bollukla akiyordu. Her kentte mermerden yapilmis gymnasionlar, stadyonlar, tiyatrolar, belediye ve agora binalari, hamamlar, kütüphaneler, konforlu evler, gölgelikli direkli yollar, saglik kuruluslari ve büyük meydanlar mevcuttu. Anadolu'da bu eski kentlerden birçogu büyük ölçüde ayakta durmakta, hayranlikla izlenmektedir.

Selçuk Uygarligi (1071-1299) saglam ve bakimli yollari, tas köprüleri, kervansaraylari, su kemerleri, camileri, medreseleri, rasathaneleri, kütüphaneleri, hamamlari, darüssifalari ve saraylari ile Avrupa dahil Ortaçag dünyasinin en ileri düzeydeki temsilcilerinden biri idi. Haçli seferleri sirasinda Anadolu'ya gelen Avrupalilar Selçuklulardan bir çok konuda etkilendiler. Göz alici güzellikteki bu eserler ilgi ve hayranlik uyandirmaktadir.

Osmanlilar (1299-1923) güçlü bir imparatorluk kurmuslar ve yüzyillar boyunca Dogu Avrupa'ya ve Balkanlara egemen olmuslardir. Osmanlilar, Selçuklularin yüksek düzeydeki kültür ve sanat çalismalarini gelistirmisler, çini, minyatür, mücevhercilik, kumascilik, islemecilik, halicilik ve özellikle mimarlik alanlarinda essiz güzellikte eserler yaratmislardir.

Atatürk'ün önderligiyle 1923 te kurulan Türkiye Cumhuriyeti sayesinde bir yandan bayindirlik sürdürülürken bir yandan da Anadolu yeniden bilim, kültür ve sanat ülkesi olma yoluna girmistir.

Anadolu'nun bu zengin bilim-kültür birikimi yaninda çok önemli bir tip yasami oldugu da gerçektir. Sürekli iskan görmesi ve ugradigi istilalar nedeniyle zengin insan kalintilarina sahiptir. Bunlar üzerinde yapilan paleorantropolojik çalismalar insanlik tarihinin bilinmeyenlerini aydinlatacaktir. Kitabin Paleostomatoloji bölümünde Anadolu'dan verilen bu örnekler M.Ö.9250-600 arasindaki dönemi içermektedir.

Eski Yunan, Roma, Bizans gibi Antik Uygarliklar çaginda Anadolu Kos ve Knidos Ekolleri'nin etkinligi ile akilci tibbin öncüsü olmustur. Anadolu hekimleri tipta uzun süre kullanilan bu kuramlari gelistirmislerdir. Ayrica Anadolu'daki saglik kurumlarinin da tip tarihinde önemli bir yeri vardir. Eserde Eski Yunan-Roma Çagi bölümünde M.Ö.5-M.S.13.yüzyila ait örnekler verilmistir.

11. yüzyildan itibaren Anadolu Türk yerlesimine açilmistir. Böylece ülke Türk-Islam tibbi ile tanismistir. 11-16. yüzyillar arasinda antik tip kuramlari etkisiyle Türkçe tip eserleri yazilmistir. Bunlarin içinde agiz-dis hastaliklariyla ilgili bölümler mevcuttur. Ayrica tip tarihinin en eski dishekimligi monografilerinden birisi de gene Anadolu'da bu dönemde yazilmistir.

16-19. yüzyillarda Anadolu'nun agiz dishekimligi yönünden geriledigini görüyoruz. 20. yüzyilda ise canlanma baslamis ve 1909'da ilk dishekimligi okulu açilmistir. 1923 de Cumhuriyetin ilaniyla dishekimligi her bakimdan gelismis ve çagdaslasmistir.

Paleostomatoloji

Anadolu yarimadasi M.Ö.10. binden itibaren iskan edilmistir. Üzerinde gelisen uygarliklar ve yarimadanin ugradigi istilalar sonucunda ülke çok zengin insan kalintilarina sahip olmustur.

“Paleostomatoloji” eski canli kalintilarindaki patolojiyi inceleyen bilim olan “paleopatoloji”nin önemli bir alt dalidir. Bu bilim alani yardimiyla incelenen kafataslari, çeneler ve dislerden yalniz çürük veya dental patoloji degil, filojenetik evrim ve beslenme aliskanliklari da belirlenebilir. Pasalar, Çayönü, Dilkaya, Çatalhöyük, Yassihöyük, Aslantepe buluntularini Paleostomatolojiyle ilgili en eskiler arasinda sayabiliriz.

Bu alanda çalisan yazarlar arasinda Prof.Dr.Milton Krogman, Prof.Dr.Muzaffer Senyürek, Prof.Dr.Berrin Yurdadog, Prof.Dr.Enver Bostanci, Prof.Dr.Berna Alpagut, Prof.Dr.Erksin Güleç, Prof.Dr.Metin Özbek, Doç.Dr.Yilmaz Yükel, Prof.Dr.Ilter Uzel ve Prof.Dr.Mustafa Türker'i sayabiliriz.



Eski Yunan-Roma Çagi

Bati Anadolu'da M.Ö.5.yüzyilda Thales, Heraklit, Protogoras gibi filozoflarla baslayan bilimsel süreç tibba da yansidi. M.Ö.466'da Istanköy (Kos)'da dogan Hippokrates akilci tibbin öncüsü oldu. Kos, Izmir ve Efes'te tip ögrendi. Atina'da hekimlik yapti. Misir'a gitti. M.Ö.396'da Larissa'da öldü. Yalniz çok verimli bir yazar degil (eserleri 10 büyük ciltte toplanmistir) tipta yeni bir kuramin yorumcusu ve rasyonel tibbin da öncüsü idi. Hippokrates yazilarinda çok önemli stomatolojik bilgiler verdi. Anadolu'nun tip bilimi yaninda stomatoloji'deki üstünlügü Roma ve Bizans Çaginda M.S.11.yüzyila kadar sürdü.



Türk-Islam Çagi

Anadolu 11.yüzyilda Türk hakimiyetine girmistir. Bu dönemde antik Yunan Roma ve Bizans birikiminden yararlanilmis ve Islam ve Orta Asya tibbinin katkisi ile essiz bir sentez ortaya çikmistir.

Bu dönemde önemli saglik kuruluslari insa edilmistir, Haci Pasa ( -1421), Ibni Serif, Ishak bin Murad, Serefeddin Sabuncuoglu (1385-1468), Mümin bin Mukbil gibi çok önemli hekimler yasamis ve dishekimligi uygulamislardir.

15.yüzyilda Amasyali hekim Serefeddin Sabuncuoglu (1385-1468?) yazdigi Cerrahiyyetü'l-Haniyye eserinde çesitli agiz dis girisimlerinin teknigini açiklamis ve yanlis dis çekimine siddetle karsi çikmisti.

17. ve 19. Yüzyillarda Anadolu'da Dishekimligi

Dis çekimi dis agrisinin giderilmesi için pratik bir yöntem olarak yüzyillardir Anadolu'da uygulana gelmistir. Sair Sururi' (15yy.) nin:

“Ey Sururi dend-i dendana çü çare bulmadin.

Çaresi yok bu beladir ki hemen çekmek gerek”

beyti ya da IV.Murat'in Emir Çelebi (?-1666) nin hekimbasi En Muzecü't-Tibb eserinde “Dis agrisinin en iyi tedavisi disin kökünü günese göstermektir” seklindeki sözleri bunun kanitidir.

15 yüzyilda bu cerrahi girisimlerinden bahsedilmesine ragmen bunlarin aletleri ele geçmemistir. Fakat Anadolu'daki atelyelerde yapilmis çesitli dis kerpeteni örnekleri vardir. 16 yüzyil sonuna ait Mehmed bin Ibrahim imzali bir dis kerpeteni simdilik bilinen tek imzali örnektir.

Istanbul Üniversitesi Dishekimligi Fakültesi

Dünyada ilk dishekimligi okulu ABD'nin Maryland eyaletinin Baltimore kentinde 1839'da açildi. Avrupa'daki ilk okul da 1856 da açilmistir. Anadolu'da ilk “Disçi Mektebi”nin açilmasi 1908'de Istanbul'da gerçeklesti.

Bu okulun açilmasini saglayan Prof.Dr.Halit Sazi (Kösemihal) 1869'da dogdu. Galatasaray Lisesi ve Askeri Tibbiye'de parlak bir ögrenci idi. Müsir Prof.Dr.Cemil Topuzlu Pasa (1866-1958)nin yaninda asistan oldu. Askeri Tibbiye'de müze direktörü ve küçük cerrahi profesörü iken dishekimligini ögrendi ve Cemil Topuzlu'yu ikna ederek 1909 da dishekimligi okulunu açti. 1921 de ölünceye kadar okulda hocalik yapti.

1934'de Ord.Prof.Dr.Alfred Kantorowitz (1880-1962) Almanya'dan Türkiye'ye geldi. 1949'a kadar Istanbul Dishekimligi Fakültesi'nde ögretim üyesi olarak çalisan Kantorowitz pek çok ögrenci yetistirdi ve egitimde reformlar yapti.

I.Ü.Tip Fakültesi Dishekimligi Okulu 1964 de fakülteye dönüstü. Halen Türkiye'de 14 dishekimligi fakültesi vardir.

Prostodonti
Antikçagin en eski protezlerinden birisinin (M.Ö. 4yy.) Anadolu'da bulunmustur. Fakat daha geç dönemlere ait protez örnekleri çok azdir. Bunlar arasinda 19.yüzyil fildisi protezi ile 1237 (1824) tarihinde Bosna'da yapilip Istanbul'da kullanilan bir total protez sayilabilir.

Cumhuriyetten sonra Anadolu'da özellikle Istanbul'da üstün isçilikli kauçuk ve metal protezler yapilmistir. Kullanilan malzeme, aletler ve eldeki örnekler bunun kanitidir.



Konservatif Dis Tedavisi
Ilk dis delgisinin Anadolu'da Efes'te bulunmasina ragmen elimizde 15. yüzyil Türkçe tip kitaplarinda disinda dis tedavisine ait bilgi yoktur. Bu eserlerde ise basit dolgu tarifleri yer almistir.

20.yüzyila ait tedavi aletleri ve dolgu malzemeleri, Anadolu'da çalisan dishekimlerinin döneminin çagdas yöntemlerini izlediklerini göstermektedir.



Agiz-Dis Sagligi Prepartlari

Bergamali Galen (131-200)'in hazirlayip eserlerine yazdigi dis sulari ve tozlari Antik Roma'da çok tercih edilirdi. Osmanli Döneminde yazilan kitaplarda “Sünun” adi verilen dis tozlari ve gargara formülleri vardir. 18-20. yüzyillarda Anadolu'da hem Bati patentli ilaçlar kullanilmis, hem de yerli preparatlar hazirlanmistir.



Sosyal Dishekimligi
Ilk Dishekimligi Kongresi “I.Ulusal Dis Tababeti Kurultayi” adiyla 1932 de Istanbul'da toplandi. Bunu 1934 de Ankara'da toplanan II.Ulusal Distababeti Kurultayi izledi.

DISHEKIMLIGI YAYINLARI (KITAPLAR-DERGILER)

Dishekimligi Tarihinin ilk monografilerinden birisi Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) döneminde Türkçe olarak yazildi. 15-16. ve 17. yüzyillarin Türkçe tip kitaplarinda agiz ve dis hastaliklarinin tibbî ve cerrahî tedavisine genis olarak yer verilmistir.

Ilk basili Türkçe dishekimligi kitabi 1914 yilinda Charles Godon (1854-1923)'dan çevirilen “Ameli ve Nazari Disçilik” tir. Türkçe ilk dis monografisi ise Muallim Halil Salih tarafindan yazilan “Amel-i Tasni´i-Esnân”- 1338 (1921)'dir. Eser 52 sayfadir ve sekiller içermektedir.

1930 da Prof.Dr.Orhan Okyay (1898-1975) tarafindan yazilan “Ortodonsi Konferanslarim” harf devriminden sonra yayimlanan ilk eserlerdendir.

Istanbul'da 1921 de yayinlanan “Dis Tabipleri Cemiyeti Mecmuasi” Anadolu'da ilk dishekimligi dergisidir. Bunu, uzun süre yayimlanan (1921-1954) “Disçilik Alemi” izler. Dergi sonradan “Dishekimligi Alemi” olarak yayinina devam etmistir.

Akademik kurumlarca yayimlanan ilk dergi Ankara Üniversitesi Dishekimligi Yüksek Okulu Dergisidir (1966). Bunu Istanbul Üniversitesi Dishekimligi Fakültesi Dergisi (1967) izlemistir. Prof.Dr.Peker Sandalli tarafindan çikarilan “Dishekimligi Dergisi” ilk mesleki dernek (Türk Periodontoloji Dernegi) yayin organidir (1970).



KADIN VE DISHEKIMLIGI

M.S.2.yüzyilda Iskenderiye'de disleri kirilarak iskence edilip öldürülen St.Apollonia, Hristiyanlarca azize mertebesine yükseltilmisti. Antikçag'da Anadolu'da yasayan kadin disçi simdilik bilinmiyor. Fakat Osmanli çaginda Anadolu'da sifa verici kadinlar dis de çekerlerdi.

Istanbul Üniversitesi Dishekimligi Okulunu 1926 da bitiren Fatma Sadiye (Güvendiren) Anadolu'nun ilk kadin dishekimidir. Kadin dishekimleri, muayenehane dishekimligi, akademik kariyer ve yöneticilikte basarili bir çizgi sergilemislerdir.

ASKERLIK VE DISHEKIMLIGI

Petrograd Ermitaj Müzesi'deki M.Ö.4 yüzyila ait elektron alasimi çok üstün isçilikli bir Iskit vazosundaki resim bilinen ilk dis girisimidir. Burada savasci (cerrah?), bir askerin disini çekmektedir. Bu resim ayni zamanda askerlik ve dishekimliginin ilk belgesidir.

Hazreti Muhammed'in 625 yilinda Uhud Savasi'nda kirilan disi halen Topkapi Sarayi Müzesi Kutsal Emanetler Bölümü'ndedir,

1898 de açilan Gülhane Askeri Tip Akademisi'nde (GATA) 1.Cihan Savasi (1914-1918) öncesi kurulan Dis Klinigi'nin de dishekimligi tarihinde önemli bir yeri vardir. Türkiye'de ilk mezuniyet sonrasi egitim de GATA'da baslamistir (1946).



ATATÜRK VE DISHEKIMLIGI

Atatürk'ün dis sagligiyla ilgili ayrintili arastirma henüz yapilmamistir. Genç yasta protez kullanmaya basladigi tahmin edilebilir. Protezlerinden birisi Sisli Atatürk Müzesi'ndedir. Digerleri de Ankara'da Cumhuriyet Müzesi'nde bulunmaktadir
Yüklə 138,09 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin