1 ÇocukluğUM


(bu sayfaya kadar e-posta yolladım)



Yüklə 0,98 Mb.
səhifə8/11
tarix02.11.2017
ölçüsü0,98 Mb.
#27164
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

(bu sayfaya kadar e-posta yolladım)

TUYUĞ’LAR (Türk nazım şekli);

Ezelde hak ne yazmış ise olur

Göz neki görecek ise görür

İki alem de Hakka sığınmışız

Tohtamuş ne ola ya aksak tumur.
Özünü esseyh gören serdar olur

En az hak dava kılan berdar olur (ısılmış)

Er oldur hak yoluna baş oynaya

Döşek ölen yiğit murdâr olur.


Cana can vermeyenin ne canı var

Can verenin adı ile sanı var

Er kişinin meta erlik olur

Cevherinin fal ile mercanı var.


Erenler öz yolunda er tek gerek

Meydanda erkek kişi nertek gerek

Yahşi yaman katı yumuşak olsa hoş

Severim diyen kişi erkek gerek.


Gözü can estirmeğe hammar imiş

Kaşı gönül yıkmağa mimar imiş

Diledim halim iki gözüne diyem

Turfa budur gözleri bımarimiş


Bu gönülün denizi taşa gerek

Düşman vura başını taşa gerek

Kim dilerse ki avlaya saban

Gövdesi orta yerde ..aşegerek.


Hümmar şarapçı bimar hasta.

KADI Burhanettin

Mevlana’nın hocası

DİLEYİŞ

Hak yoluna gidenlerin

Asa olsam ellerine

Er pir valsın edenlerin

Kurban olsam dillerine.
Yönüm Hakka çevirseler

Vucudumu kavursalar

Harman gibi savursalar

Muhabbetin yellerine.


Bir ustada olsam çırak

Bir olurdu yalan ırak

Yapsalar kemiğimi tarak

Yar zülfünün tellerine.


Sayranı kaldır parmağın

Vaktidir Hakka durmanın

Deryaya akan ırmağa

Katre olsam sellerine.

SEYRAN (Everekli) bugün

DEVELİ


SEMAİ

Ben bu aşkın çilesini

Yanar çektim tüter çektim

Yedim gonca sillesini

Bülbül gibi öter çektim.
Dizgin etsem gönül atın

Geçer göğün yedi katın

Yalan dünya maslahatın

Hem bitmez hem biter……


Seyrani bilmem merdmidir

Yoksa cana cömertmidir

Eyyubun derdi dertmidir

Ben ondan besbeter çektim.

SEYRANI

TAŞLAMA


Eyvah fukaranin beli büküldü

Medet ticaretin gücune kaldık

İyiler alemden göçtü çekildi

Bizler zamanenin piçine kaldık.


Rüşvet ile yazar hakim hücceti

Hüccet ile alır kadı rüşveti

Hal bilmiyor din’i seri sünneti

Bozuldu sikkenin tucuna kaldık.


Sene bin iki yüz altmış beş tamam

Okunur ezanlar boş bekler imam

Seyrani bu nutkun sonu vesselâm

İnan ki dünyanın ucuna kaldık.

SEYRANI
TAŞLAMA

Mahkeme meclisi icat olduğu

Çesmi rüsvetin akmaklığından

Kaza bela ile alem dolduğu

Kazların kadıya uçmaklığından.
Selefin rüşvetle hüccet yazması

Halefin anlayıp hükmü bozması

Yıkılan binanın birden tozması

Asıl sermayenin topraklığından.


Bülbülün aşkıdır dalda öttüğü

Çobanın sütedir koyun güttüğü

Toprağın habili kabül ettiği

Şüphesiz yüzünün yumuşaklığından.
Dünyadan ahrete gidip gelmemek

Olmazsa iktıza eder ölmemek

Balık baştan kokar bunu bilmemek

Seyranı gafilin ahmaklığından.

SEYRANI
KALAN SAĞLAR BİZİMDİR

Kalktı göç eyledi avsar elleri

Ağır, ağır giden eller bizimdir

Arap atlar yakın eder ırağı

Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.
Belimizde kılıcımız kirmani

Taşı deler mızrağımın temreni

Hakkımızda devlet etmiş fermanı

Ferman padişahın dağlar bizimdir.


Dadaloğlu yarın kavga kurulur

Öter tüfek davlumbazlar vurulur

Nice koç yiğitler yere serilir

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.

DADALOĞLU

DELİLER

Kimi acıkmış

Bir dilim ekmek bulamamış yemeğe

Kimi bıkmış

Ciğeri beş para etmezlere boyun eğmekten

Türlü acılara göğüs germekten

Kimini de

Bu sefil dünyada yaşamak sıkmış

Bilmem ki

Ne diye onların adı deliye çıkmış.

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
GÖBEK DAVASINDAN

(Baş profösur okur)

Muhterem bey efendiler, hanım efendiler

Affedersiniz ağlamamak için kendimi zor tutuyorum

Müsadenizle

Anayasamızın ikinci maddesini okuyorum

İnsanlar göbeksiz doğarla

Bu sebeple göbeksiz yaşamalıdırlar

Göbek kötülüğün miyarıdır

Oysa ki sakamanya iyilikler diyarıdır

Her kimin göbeği fazla büyürse

Anayasayı ihlal etmiş demektir

Affedersiniz bu apaçık çok yemektir

Bu gibi hallerde isyan etmek hukuken caiz olur

Ve derhal bir mahkeme kurulu

Göbekler yargılanır orada …..

Adalet mülkün temelidir sakamanyada

(TAŞLAR VE BAŞLARDAN)

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

DÜA

İmdi kanı dediğim bey erenler

Dünya benim diyenler ecel aldı yer ……

Fani dünya kime kaldı

Gelimli gedimli dünya sonucu ölümlü dünya
Ecel geldiğinde arı imandan ayırmasın

Kadir seni namerde muhtaç etmesin

Allah veren ümidin üzülmesin

Ak alnında beş kelime dua kıldık kabul olsun

Amin diyenler dıdar görsün

Günahımızı adı ……. Muhammed Mustafa’ya bağışlasın.

DELİ DUMRULDAN

GENÇ OSMAN HAN

Bir şahi âlışan iken

Gayretli genç arslan iken

Gazı bahadır han idi

Namıyle Osman han idi.
Niyet edip haccetmeğe

Kulak gerek işitmeğe

Hükm etmeğe kadir iken

Hac etmeğe hazır iken.


Esrafı saattir bu dem

Kula medamettir bu dem

Nevi cigerler oldu hün

Kan ağladı ehli fünun.


Şahı cihana kıydılar

Şahı cihana

Şahı cihana kıydılar

Şahı cihana kıydılar

Ali nesep sultan idi

Şahı cihana kıydılar.


Komadı kullar gitmeğe

Şahı cihana kıydılar

Emri hakka nazır iken

Şahı cihana kıydılar.


Razı kıymetin bu elem

Şahı cihana kıydılar

Derdim bir iken on oldu

Şahı cihana kıydılar.

NAİMA TARİHİ

TASLAMA

Telli sazdır bunun adı

Ne ayet dinler ne kadı

Bunu çalan anlar kendi

Şeytan bunun neresinde.
Venedik’ten gelir teli

Ardıç ağacından kolu

Be Allahın sersem kulu

Şeytan bunun neresinde.


Abdest alsan aldın demez

Namaz kılsan kıldın demez

Kadı gibi haram yemez

Şeytan bunun neresinde.


İçindemi, dışındamı

Burgusunun başandamı

Göğsünün nakışındamı

Şeytan bunun neresinde.


Dut ağacından teknesi

Kirişten bağlı perdesi

Behey insanın teresi

Şeytan bunun neresinde


Dertli gibi sarıksızdır

Ayağı da çarıksızdır

Boynuzu yok kuyruksuzdur

Şeytan bunun neresinde.

ÂŞIK DERTLİ

HANCI SARHOŞ YOLCU SARHOŞ

Bir kör döğüşüdür gidiyor

Bilmiyor vuran calanı

Birkaç serseri köftehor

Tutmuşlar bütün alanı.
Uzaktan bak manzara hoş

Hancı sarhoş yolcu sarhoş


İlim topal sanat sağır

İşin durumu …. ağır

Senin sırtın olmuş yagır

Kimse duymaz bağır çağır


Dört bir yana habire koş

Hancı sarhoş yolcu sarhoş


Zeka sandalyadan gelilr

Deha koltukta yükselir

Servet fazilet demektir

İster kudur ister delir.


Sen ne desen ne yapsan boş

Hancı sarhoş yolcu sarhoş


Olanı hoş görmek hikmet

Alkışlamakta siyaset

Hiç üzülme etme haset

Susmak en büyük kiyaset.


Yum gözünü her taraf loş

Hancı sarhoş yolcu sarhoş.


NAMDAR RAHMİ KARATAY
ŞATHİYE ÖRNEĞİ

Dedim ey dilber kulunam

Yürü hey torlak der

Sen dahi yolunmamışsan

Sözlerin taslak der.
Dedim ey dilber lebimden

Bir buse versen nola

Alnına sapan ……

Ensene tokmak der.


Sordum suçum nedir benim

Halime kılmaz nazar

Bu söz senin ne hakkındır

Cimri ve çıplak der.


Yürü hey derviş yoluna

Sende yoktur simi izer

Akılsız, sersem, zavallı

Söyleme küstah der.


Serteser gezmiş cihanı

Kurt düşmüş tabanına

Borusu yanını döver

Kapağı tak, tak eder.


Yatağı kulhan bucağı

Yüzü gözü isü pas

Giydiği eski kepenek

Eteği şak, şak eder.


Kaçuben kurtulamadım

Şol tarlağın elinden

Her seher karşıma gelir

Çağırır hak, hak der.


Hüş gelür bu kaygusuza

Bir kazan kuzlu pilav

Yüz elli yağlıca çörek

Ol dahi yumuşak der.

KAYGUSUZ ABDAL

Eylemem ölsem yalanı ihtiyar

Doğruyu söyler gezer bir şairim

Bir güzel mazmun bulunca eşrafa

Kendimi hıcveylemezsem kafirim.
Millet kırdı perişan etti mebusanını

Ol kadar can yaktı ki cengizi hayran eyledi

Aferin Abdülhamit hanı bıraktı gölgede

Şahı İran attı top İran’ı viran eyledi.

ŞAİR EŞREF

Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için

Gelmesin reddeylerim billah öz kardaşımı

Gözlerim insan oğlundan o kerte yıldı ki

İstemem ben fatiha tek çalmasınlar taşımı.
Vükela kabrine heykel dikelim şöyle yazıp

Yaşıyorken de bunun böyle münhal idi

Sanmayın siz ki vefatında bilindi kadri

Sağlığında bu yine böyle heykel idi.


Padişahım bir ağaca döndü ki güya vatan

Her vuruşta baltadan bir dal hali kalmıyor

Gam değil amma bu yurdun böyle elden gitmesi

Git gide zulmetmeğe elde ahali kalmıyor.


Zırhlılarda ne kazan var ne kömür var güya

Hepside sahili deryada cesettir bı ruh

Kalkışırdı yine dava ile istirdada

Bizdeki tekneleri görse idi hazreti Nüh.

ŞAİİR EŞREF
Sayesinde dipçiğin bir varlık icat eyledim

Dehri eyvallah dedirttin yazdığın fermana Türk

Bunca devlet oldu mağlup en sonu yumruğına

Doğrusu açlık pes etti sendeki idmana Türk

NEYZEN
Hele var ki bir tablo

Görse şaşar anıbal

Ördeklerden bir filo

Bir de kazdan amiral.

FAZIL AHMET AYKAÇ

TAKLA VE BAKLA

Elli yıldır sabah akşam dinlediğim masalın

Hiç birinden fayda yoktur var hepsinin zararı

Ne alırsın ne satarsın canım çocuğum

Böyle henüz tamtakırken bütün irfan pazarı.
İlaç içtik maska taktık lakin anlamadım ben

Hangisidir bu işlerin yaramazı yararı


Karşımıza çıkarmadı felek yüksek bir fikir

Gerçi gelip gitmektedir birçok tasarı


Sade yüz bin yaygara var bizim basının

Cahilinden besbetermiş okumuşu yazarı.


Seçemedi henüz gözüm inanılır bir sözcü

Perdelenmiş bende demek basıretin pasam.

FAZIL AHMET AYKAÇ
ŞATHİYE

(tasavvuf bilginlerinin söylediği yazı ve şiirlerdir)

Yine teknei maişet kenare düştü

Dayanır mı bu dar gelir yemi ihtıkare düştü

Kesilip nefes pek erken suya indi bizde yelken

Halı konsol ayna derken bütün ev pazara düştü

Ne ocakta bir tutam od ne kazanda bir yudum aş

Yere mutfağın damından iki sıska fare düştü

Yine coştu bezmi işret dolup taştı cami rüşfet

Kuşa kurda son ziyafet dili pare, pare düştü.

YUSUF ZİYA ORTAÇ

YUNUS EMRE’DEN ŞATİYE

Çıktım erik dalına onda yedim üzümü

Bostan ıssı kakıyıp der ne yersin kozumu

Kerpiç koydum kazana poyraz ile kaynattım

Nedir diye sorana bandım verdim özünü.
İplik verdim çulhaya sarıp yumak etmemiş

Becit, becit ısmarlar gelsin alsın bezi’ni

Bir sinek bir kartalı kaldırıp vurdu yere

Yalan değil gerçektir bende gördüm tozunu.

YUNUSEMRE
DAMDA

Hoca çıkmış dam aktarırmış damda

Kapı çalınmış bir an

Eğilmiş bakmış bir adam o damda

Ne üst ne baş perişan

Merak etmiş sormuş kimi istedin;

Seni hocam biraz aşağıya in

İyi ama ağam işim acele

Ne söyleyeceksen oradan söyle

Bir ricam var senden küçük bir ricam

Aşağı insen ne olur hocam;

Her halde işi mühim anlamak gerek

Bakalım ney imiş muradı diyerek

Takım taklavatı bırakıp dama

İnmiş kırk bir basamak merdiveni

Acarak kapıyı sormuş adama

Ne ve ne için indirdin beni

Adam demiş ki hocam ne olursun

Allah kazadan beladan korusun

Dert verip derman aratmasın rabbim

Sevaptır bir sadaka ve fakirim

Bu lafları duyunca deliye dönmüş hoca

Ta damlardan inişine mi yansın

Yarıda kalan işine mi yansın

Ama hoca bu kurnaz

Hele yukarı gel benimle biraz

Üst tarafını orada söylersin

Varınca ikisi de nefes nefese dama

Hoca dönmüş adama

Demiş ki Allah versin.

ORHAN VELİ KANIK
KİM KİMİ SEVER

Beyaz karayi, sinek yarayi, zengin parayı sever. Yemek kuzu, rakı buzu, maymun muzu sever. Ördek kazı, güzel nazı, âşık sazı sever.

Kuş darıyı, çiçek arıyı, erkek karıyı sever. Ana çocuğu, çoban gocuğu, yumurta sucuğu sever. Ocak közü, kirpik gözü, ozan sözü sever. Garip sılayı, yiğit halayı, tencere keilayı sever.

Davul zurnayı, avcı turnayı, deve hurmayı sever. Âlim kelini, cömert elini, cini dilini sever. Çöl yağmuru, çizme çamuru, oklava hamuru sever. Tembel yatmayı, geveze almayı, pazarcı satmayı sever. Ebe bebeği, kahve dibeği, çengi göbeği sever.

Şişe tıpayı, şarap kupayı, eşek sopayı sever. Memur masayı, ermiş asayı, hâkim yasayı sever. Haylaz döveni, dalkavuk öveni, zampara söveni sever. Sarhoş dostunu, ayı postunu, yaşlı bastonu sever. Orman çamı, kedi damı, işçi zamı sever. Mektup pulu, zampara dulu, Allah kulu sever.

ANONİM
AFFI UMUMİ

Kazayı, belayı, eceli, Habil’i, Kabil’i

Melek olduğuna güç inandığım Azrail’i

AFFETTİM.
Açarken yapraklar, açarken güller

Diyar, diyar belde, belde dağ, dağ

Gölgenin gölgesi kara haber

Senide takdir mukadderat kader

Seni de AFFETTİM.
Bahçemi beğenmeyen çiçekleri de

Soframı hor gören yemekleri de

Gelmişleri de, gelecekleri de

AFFETTİM.

ARİF NİHAT ASYA
Türk diline kimseler bakmaz idi

Türk’lere hergiz gönül akmaz idi

Türk dahi bilmez idi bu dilleri

İnce yolu ulu menzilleri.

ÂŞIK PAŞA

İLAHİ

Her kim bana ağyar ise

Hak Tanrı yar olsun ana

Her ….. varır ise

Bağıcı bahar olsun ana.
Acı dirliği isteyen

Tatlı dörülsun dünyada

Kim ölümüm ister ise

Bin yıl ömür olsun ana.


Her kim diler ben hor olmam

Düşman elinde zor olmam

Dostları şadu düşmanı

Dost maşuk var olsun ana.


Ardımca taşlar atanı

Hak tahta ağdırsın anı

Önümde kuyu kazanı

Güller nisar olsun ana.


Bu muhlis oğlu paşanın

Güldu’gün istemiyenin

Ağladığım isteyenin

Gözüm pınar olsun ana.

ÂŞIK PAŞA
GEÇEN ŞEY

Kocaman yıldızlar altında ufacık dünyamız

Ve minnacık bir hane

Kokar kır çiçekleri gün ağarmadan

Anısız, uykusuz kokar nane.
Ta öncelerden beri mest olmuş herkes

Bir bakıma her şey mestane

Hayal edilir nazlı yar yönlerinden

Aşk ile kuşlar süzülür, değişir gökler şahane.


Farkında değil gönül sanki hepten divane

İçimizden dışımızdan geçer vakit zalim, zalimane.

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

RÜBAİ

Bak bağ’u bahar’u servler eş cânım

Gönlüm yine gitmemek diler ey cânım

Aç arkana at nikabını kal burda

Yok kimseler evde gittiler ay cânım.

ORHAN VELİ


Susma söyle

Duyulmamış bir söz söyle

Bir söz ki olmasın hiç endazesi

İşitilmemiş sözlerin yayılan en tazesi

Bir söz ki tatbikçisi her bir müşkülü yensin

Bir söz ki iki cihan onunla yenilensin.

BASRİ GOCULDAN
DİLCİ İLE GEMİCİ

Bir dil bilgini gemiye binmişti o kendini beğenmiş dilci gemiciye dönüp.

Sen dedi hiç gramer okudun mu?

Gemici hayır deyince beriki,

Eyvah dedi gitti ömrünün yarısı.

Gemici bu yüksekten atarlığa kızdı alında, gönlü kırıldı fakat sustu hemen cevap vermedi.

Derken rüzgâr gemiyi bir girdaba düşürdü o zaman gemici dil bilginine bağırdı.

Sen yüzme bilirmisin? Bilgin telaşla

Hayır dedi bende yüzgeçlik arama,

O zaman gemici


Eyvah dedi gitti ömrünün hepsi çünkü gemi gemi bu girdaptan kurtulamayacak.

Deniz suyu ölüyü el üstünde tutar ama düşen adam diri olursa nasıl kurtulsun? Sende benlik iddianı öldürürsen gerçeklik denizi seni başının üstünde taşır. Ey bilgin sen halka eşek diyorsun ama işte eşek gibi buz üstünde kaldın.

MESNEVİDEN C.1


YUNUS EMRE’DEN
Gitti beyler muruvveti, binmişler sürerler atı

Yedikleri yoksul eti itikleri kan olmuştur.


Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.


Dervişlik dedikleri hırka ile saç değil

Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil.


Keleci bilen kişinin yüzünü ag ede bir söz

Sözüm pişirip diyenin isim sag ede bir söz.


Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı

Söz ola ogulu aşı bal ile yağ ede bir söz.


Kişi bile söz demini demeye sözün kemini

Bu cihan cehennemini sekiz uçmag ede bir söz.


Yunus indi söz yatından söyle sözü gayretinden

Key sakın ol şeh katından seni ırağ eden bir söz.


Mal sahibi mülk sahibi

Hani bunun ilk sahibi

Maldan yalan mülk de yalan

Var birazda sen oyalan.
Dögene elsiz gerek

Söğene dilsiz gerek

Derviş gönülsüz gerek

Sen derviş olamazsın.


Elif okuduk ötürü

Pazar eyledik götürü

Yaradılmışı hoş gördük

Yaradan dan ötürü.


Biz dünyadan gider olduk

Kalanlara selam olsun

Bizim için hayır dua

Kılanlara selam olsun.


Tenim ortaya açıla

Yakasız gömlek biçile

Bizi bir asan veçhile

Yayanlara selam olsun.


Ecel büke belimizi

Söyletmeye dilimizi

Hasta iken halimiz

Soranlara selam olsun.

Derviş Yunus söyler sözü

Yaş dolmuştur iki gözü

Bilmeyenler ne bilsin bizi

Bilenlere selam olsun.
( asan vechile: Kolayına getirerek, kolayına bularak.)
Mor menevşe boyun eğmi

Yaprağı suya değmiş.

KARACAOĞLAN

GÜL ile ALİ ŞİR

GÜL- Elveda sevdiğim işte dünyadan

Son demde hatırım sor yavaş, yavaş

Artık felek siler bizi künyeden

Açılır mezarda yol yavaş yavaş.
ALİ ŞİR- Bana mevt yahsidir bugün görmeden

Seninle gördüm gün yavaş, yavaş

Solar gülüm muradım esmeden

Vücudun terk eder can yavaş, yavaş,


GÜL- Civan iken razı oldum ölüme

Yad bülbül kondurmadım gülüme

Hayatta değmedi elin elime

Tabutun altına gir yavaş, yavaş.


ALİ ŞİR- Zebanın ot tutar kılamam düa

Yevmi ceza benden eyleme dava

Kurudu Ali Şir gözyaşım neva

Akar yaş yerine kan yavaş, yavaş.


Çünkü fanidir bu cihan her gelen gitmek gerek

Servi dalı gölgesinde gül suldu Nitmek gerek.


O çay ağır akar yorgun mu bilmem

Mehtabı hastamı solgun mu bilmem.

RIZA TEVFİK

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkar limandan

Hiç yolcusu yokmuş gibi alır …….. yol

Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli

Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli

Biçare gönüller ne giden son gemidir bu

Hicranlı hayatın nede son matemidir bu

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler

Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler

Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden

Birçok seneler geçti dönen yok seferinden.

YAHYA KEMAL


Ecel tuzağını açamaz mısın?

Açıp ta içinden kaçamaz mısın?

Azat eyleseler uçamaz mısın?

Kırık mı kanadın kolların ….?

KAĞIZMANLI HIFZI
Gökyüzünün başka rengi de varmış

Geç fark ettim taşın sert olduğunu

Şu insanı boğar ateş yakarmış

Her doğan günün bir dert olduğunu

İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

CAHİT SITKI TARANCI


Gönül yarası desen

Değil


Ekmek parası desen

Değil


Bir derkti

Dayanılır şey değil

ORHAN VELİ

İBRAHİM HAKKI (Erzurum’lu)

Hak şerleri hayreler

Zannetme ki gayreler

Arif anı seyreler

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler.
Geh kalbini boş eyler

Geh hul kunu hoş eyler

Geh aşkına düş eyler

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler.
Hiç kimseye hor bakma

Hakkı gör ayan

İnletme gönül yıkma

Sen nefsine yan çıkma

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler.


Naçar kalacak yerde

Nagah açılır perde

Derman olur her derde

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler.
KURTLA KÖPEK

Zafiyetten çiroza dönmüştü kurdu biri

Köpekler aksine semiz mi semiz

Bu kurt bir gün bir köpeğe rastladı ki

Güzel besili köpek tüyleri tertemiz

Atılıp şunu bir parçalamalı

Diyördu için kurt cenapları

Boğuşmayı da göze almak lazımdı fakat

Köpek derseniz kendisini hakikat koruyabilecek kadar anaçtı

Bu giren kurt pek sessiz yanaştı

Biraz aşağıdan alıp dil dökeyim diye

Hayran olduğunu söyledi bu semizliğe

Güç bir şey değil sayın efendimiz

Dedi köpek benim gibi semirmenız

Vaz geçin bırakın bu ormanları

Nedir bu ormanlardan çektiğiniz

Serin sefil aç biilaç

Açlıktan neredeyse öleceksiniz

Hepiniz fulusuahmere muhtaç

Adeta aslan ağzında öleceksiniz

Gelin benimle benimle değişsin kaderiniz

Kurt sordu peki işim ne olacak?

Hiç dedi sadece adam kovalamak

Vazifeniz yabancılara şiddet

Evdekilere hörmet göstermekten ibaret

Ama karşılığında neler, neler

Sizindir artık evin sayısız yemekleri

O ne piliç o ne kuş kemikleri

O ne okşanıp sevilmeler

Kurt ne diyeceğini şaşırmıştı

Baktı ki köpeğin boynunda bir yara

Bu ne dedi hiç nasil hiç mühim değil yani

Ama ne? Bağlamak için tasma takarlarya

Bağlamakmi serbest dolaşamazmısın

Pek dolaşmayız ama ne çıkar

Nemi çıkar yerinde dursun saltanatınız

Yani hazineler bağışlasalar

Zerre bile feda etmem Hürriyetimden

Bizim kurt oradan uzaklaştı hemen

LAFONTENDEN

ORHAN VELİ

ATLI KARINCA

Ne çektim böyle gülünceye dek

Eh işte şeniz hep düğünde

Karım şen bir deliler evinde

Yirmi sekizinde hemşirem Van’da

Babam tahta tezgahının üstünde

Ben hayal atının sırtında

Ve anam mahzun ölünceye dek.

AHMET MUHİP URANAS
KANAAT

Hakir bakma bana kimseden sığınmakemem

Fakiri patşeh asa gedayı muhteşemem

Ne mülkü mal bana çarh verse memnunem

Ne mülkü maiden azade kılsa mahzünem

Egerçı muflisi pestü muhakakibünem

Demadem öyle hayal eylerim ki korun’em

FUZULİ
KOŞMA

Ala gözlerini sevdiğim dilber

Ben güzel görmedim senden ziyade

Bilmem hurimisin gökten mi indin

Bu gün güzelliğin dünden ziyade.


Merhametin çoktur benden …..

Beni görüp gül yüzünü b..rume

Çıkıp eller ile gezip yürüme

Seni seven yoktur benden ziyade.


Doğan aylar gibi doğar görünür

Ak s…deler giyer çıkar salınır

Ah ettikçe kara bağrım delinir

Sayılmaz benleri binden ziyade.


Karaca oğlan der ki sözüm haktır

Âlemi seyrettin akranın yoktur

Sine vurduğun bir kanlı oktur

Daha cevrin var mı bundan ziyade.

KARACAOĞLAN

LİSAN

Güzel dil Türkçe bize lisanda sayılır öz

Başka dil gece bize herkesin bildiği söz

İstanbul konuşması manası anlaşılan

En saf en ince bize lugata atmadan göz.
Uyduma söz yaymayız açık sözle kalmalı

Yapma söze sapmayız fikre ışık salmalı

Türkçeleşmiş Türkçedir eş anlamlı sözlerden

Eski köke tapmayız Türkçesini bulmalı.


Yeni sözler gerekse yap yaşayan Türkçeden

Bunda da uy herkese Türkçeyi incitmeden

Halkın söz yaratmada İstanbul Türkçesi

Yollarını benimse zevkini olsun yeden.


Arapçaya meyletme Türklüğün vicdanı bir

İran’a hiç gitme dini bir vatanı bir

Tecvit’i halktan öğren fakat hepsi ayrılır

Fasihlerden işitme olmazsa lisanı bir.

ZİYA GÖKALP


Yüklə 0,98 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin