1 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 8,47 Mb.
səhifə98/111
tarix18.05.2018
ölçüsü8,47 Mb.
#50715
növüYazi
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   ...   111

DİLEK KUMCU – Ben gerekçelendirmek için söyledim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anayasada var mı hiç? Benim bildiğim hep “yetkili merci” biz baktık da burada. Önerilerde de öyle de. Mevcut anayasalarda da “yetkili merci” olarak geçiyor.

PROF. DR. YUSUF ZİYA HAKYEMEZ – Mesela, Türkiye Barolar Birliği 2007 önerisinde, özellikle buradaki tüm sınırlama nedenleri de var.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şöyle bir şey söyleyeyim Şevki Hocam: Biz, “kanunla yetkili kılınmış merci” tabirinin kalmasını istiyoruz. Biz buna taraftarız. Bu getirdiğimiz, ikisini de gene koyuyoruz ama bir uzlaşma zemini olsun diye ayırıyoruz ama o noktada tabii hukuk açısından, anayasa tekniği açısından bakıp değerlendirmek de uzmanlarımızın dikkatine sunulmuş oluyor. Eğer bir anlaşma zemini olursa…

PROF. DR. YUSUF ZİYA HAKYEMEZ – Mevcutta hukuk tekniği açısından bir sorun ben görmüyorum. Bilmiyorum, siz…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bir de şu ilave olarak:

Rıza Bey, şu arama meselesi de var ya sizinkinde. Aramayı, burada, okuyunca ben tabii hatırladım, tartışmıştık ya. Buraya koymamamızın sebebi arama tüketilen bir şey, oldu, bitti. Mahkeme karar verse de ne olacak? Hukuksuz olmayacak aslında çünkü ona zaten o süreyi vermiş yani sen bunu yapabilirsin sonra mahkeme onayına sunuyorsun, devam eden bir süreç değil ama el koyma devam eden süreç olduğu için, mahkeme olumsuz bir karar verdiğinde kalkacak o yetkili merciden. O bakımdan gerek yok diye düşünüyorum.

AYLA AKAT (Batman) – Sayın Başkan, bir atıfta…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Buyurun efendim.

AYLA AKAT (Batman) – Esasında, Sayın Hocamın bir makalesinden, Hasan Hocanın bir makalesinden yola çıkarak, belki şu an yaşanan, bu hakkın uygulanmasından ve çoğunlukla da bu hakkın kötüye kullanılmasından kaynaklı yaşanan ve sonuç olarak da bazen hakkı kullanmak isteyenlerin yaşadığı yaşam alanına, bazen bir bölgeye, bazen de belki ülkenin geneline yayılan bir hakkın engellenmesinden kaynaklı, kamu düzeni sorununu da açığa çıkarabilen bir boyutu var.

Hasan Hocam bir makalesinde diyor ki, bu 13’üncü maddeyle ilgili yapılan değişiklikle ilgili hazırladığınız makale, 2001 yılında yayımladığınız…

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ben Ali Hocayım ama.

AYLA AKAT (Batman) – Öyle mi? Hasan Hocanınki.

“Soğuk savaş sonrasında ön plana çıkan millî güvenlik kavramı Birleşmiş Milletler başta olmak üzere birçok yerde yerini insan güvenliğine dolayısıyla insan haklarına bırakmış durumdadır. Bunun anlamı, bundan böyle insan hakları ve temel hürriyetlerle ilgili hiçbir şeyin sadece iç hukuk sorunu olarak görülemeyeceğidir.” Bu çok önemli bir… Ben de bu tespite tamamen katılıyorum. O yüzden, bu kavramları değerlendirirken sadece biraz evvel insan açısından değerlendirmek, hakkın kullanıcısı açısından bu hakkı tesis ediyoruz, o yetkili merciye, idari merciye bu hakkı veriyoruz ama bu hakkın kullanılmasından dolayı temel hak ve özgürlüklerine halel gelen bir insan, bir toplum var, o toplumda yaşayan insanlar var. Bir de onların cephesinden bu kavramları değerlendirip madde içerisinde nasıl şekillendiğini değerlendirmemiz lazım diye tekrar altını çiziyorum ki sanırım, çok uzlaşma zemini de… Sayın Başkan “Bu kavramlar zaten tam da bu gerekçelerle biz kalmasını istiyoruz.” diye ifade etti. Biz de tam da bu gerekçelerle mutlaka kalkması gerektiğini düşünüyoruz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sayın Başkan, genel ahlak bakımından da bir şey söyleyebilirsem…

“Genel ahlak” burada çok tehlikeli gözüküyor bana çünkü ortada suç yokken, tamamen otoritelerin ahlak anlayışına uygun olmayan bir ilişkiye… Örneğin evli olmayan bir çift, beraber yaşıyorlar yıllardır fakat onu…

AYLA AKAT (Batman) – Bunun için de Arınç bir açıklama yaptı ya “Çok doğru değil.” dedi.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim?

AYLA AKAT (Batman) – Sayın Arınç o konuda da bir açıklama yaptı “Doğru değil.” diye.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama bu kimine göre gayet doğal, ahlaklı bir şey, kimine göre ahlaksız bir şeydir.

Ortada suç yokken sizin ahlak anlayışınıza, otoritenin ve yetkili makamların ahlak anlayışına uygun değil diye evine girip bu çiftin her tarafını arayacaksınız, ondan sonra eşyalarına el koyacaksınız. Niçin? Çünkü, yetkili makamların ahlak anlayışına uygun değil, ortada suç filan yok çünkü. Suç şüphesinin varlığı ayrı bir şey, ayrı bir neden yani “genel ahlak” koyarsak, genel ahlak sadece bu nedenle, ortada kuvvetli bir suç şüphesi olmasa dahi arama ve el koymaya yol açacaktır. Çok tehlikeli görüyorum ben bunu.

PROF. DR. YUSUF ZİYA HAKYEMEZ – Bir sınırlama, o bahsettiğiniz sınırlama, katılıyorum fakat bunu temel hakların sınırlandırılması maddesiyle birlikte değerlendirmekte fayda var. Tek başına 13’üncü maddenin muadili olan maddeyi düşünmezsek dediğiniz endişe çok ciddi bir endişedir, katılırım ben de ama getirilecek her bir sınırlama, dolayısıyla özel hayata genel ahlak gerekçesiyle getirilecek sınırlamanın da demokratik toplum düzeninin geleneklerine uygun olması lazım. Bahsettiğiniz o evli olmayan çiftlerin bir evde yaşaması meselesi, demokratik toplum düzeninin geleneklerine aykırı bir durum mudur değil midir? Yani sadece bu maddeye bakarak onu değerlendirmemiz mümkün değil ki. Buna hem Anayasa Mahkemesi bakacak hem de uygulamada idari yargı da bakacak, kanunlar da idari işlemler de ona göre olmak zorundadır.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir şey söyleyeyim: Hocam, Rıza Bey, endişelenmenize gerek yok yani zina suç olmaktan çıktı. Onun için, bir kadınla…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ben fikrimi ifade ettim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hayır, biz hepimiz başkaları adına endişeleniyoruz ya…

AYLA AKAT (Batman) – Tabii ki çünkü başkalarını da kapsayan bir anayasa yapıyoruz, başkaları için yapıyoruz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani doğal olan o. Onun için, sizin üzerinize alınmanıza gerek yok.

Ancak, bizim burada kastettiğimiz, toplumun genelini ilgilendiren yani diyelim ki ahlaksızlığın ticareti yapılıyor, işte fuhuştu, şuydu, buydu, filan.

AYLA AKAT (Batman) – O zaten suç.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – İşte, biz de onun anayasal bir dayanağını oluşturalım diyoruz. Genel sağlık açısından yani yaygın bir salgın olur, şu olur, bu olur, vesaire diye… Burada kastedilen bunlar.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sayın Başkanım, buradaki problem, bu “genel ahlak” suçtan tamamen bağımsız bir arama ve el koyma nedenİ. Yani bir suç şüphesi olmasa bile apartmanda oturan genel ahlaklı bir komşu bir şikâyette bulunsa ondan sonra polis sabahın beşinde kapıları kırarak içeri girip arama yapacak, bunların eşyasına el koyacak.

DİLEK KUMCU – Mesela fotoğraflarına…

AYLA AKAT (Batman) – Bir de ben bir şey belirtebilir miyim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hocam, bir saniye.

Ayla Hanım, evet.

AYLA AKAT (Batman) – Bir de şöyle bir durum var: Hocamın söylediği gibi de gerçekleşmiyor, o, hani dediniz ya daha sonra bunun bir de genel sınırlama şeyi olacak, hani zaten biraz önce örnek verdiğim 13’üncü maddeyle ilgili düzenleme yapılmadan önce o genel sınırlama hükmü vardı, daha sonra her maddenin içine yerleştirildi bu sınırlama gerekçeleri. Artık kimse 13’üncü maddeye bakmadı bile, 13’üncü maddede ne yazıyor diye. O orada kaldı. Herkes maddenin kendisinde hangi sınırlama gerekçeleri var, buna bakmaya başladı. O yüzden keşke Hocamızın belirttiği gibi olsa.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Kaçıyor diyorsunuz.

AYLA AKAT (Batman) – Evet, gözden kaçıyor.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – O zaman sıkıntı olur.

AYLA AKAT (Batman) – Keşke belirttiği gibi olsa. Gözden kaçacak ve orası sadece bir koruma maddesi olarak kalacak. Hani temel özgürlüklerin korunma maddesi olarak kalacak.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ama hukuki açıdan kaçmaması lazım yani olması gerekeni belirtiyorsak hukuki açıdan kaçmaması lazım çünkü onun, bütün hakları tamamlayan şeydir sınırlama.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şimdi, Başkanım söz alabilir miyim efendim?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bitti mi efendim?

Evet, Ali Bey.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şimdi, Sayın Türmen Hocam “Genel ahlak açısından kuvvetli suç şüphesi de aranıyor.” dedi ama bu, hepsi için aranıyor, yani şu dizaynda.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Veya ne söylüyoruz? “Genel sağlığın, genel ahlakın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması veya makul şüphenin varlığı veya kuvvetli şüphenin.”

DİLEK KUMCU – Kuvvetli şüphenin varlığı, suç işlenmesinin önlenmesi yani o suç işlenmesinin önlenmesinde kuvvetli şüpheyi ya da makul şüpheyi arayacağız.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bunların her biri ayrı, bağımsız, ayrı.

DİLEK KUMCU – Diğerlerinde millî güvenlik sebebiyle, nasıl sınırlanabilecekse.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Tamam, şimdi, “genel ahlak” dediğimiz şeydeki endişemizin kaynağı şu: Yani sizlerin bu kavrama karşı çıkıştaki endişenizin kaynağı -ki ben de katılıyorum buna- siyasi erki elinde tutanların ahlak anlayışını topluma dayatmaları, yani bunun bir aracı hâline getirilmesi. Bu, gerçekten ciddi bir tehlikedir ancak bunu hukukla önleyemeyiz. Buraya yazsak da yazmasak da, siyasi erki elinde tutanlar bu noktaya gelmişlerse zaten yapacak bir şey olmaz ama teknik hukuk bakımından…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Biz yazalım, onlar anayasayı delsinler.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Teknik hukuk bakımından bu, dediğiniz endişelere yol açacak bir kavram değil. Neden değil? Çünkü “genel ahlak” terimi -öğretinin genel olarak kabul ettiğine göre- kişilerin kendi subjektif ahlak anlayışlarını zaten içermiyor. Bir toplumda, toplumdan topluma değişebilen, zamandan zamana da değişebilen bir kavramdır. Tabii ki çok subjektif nitelik taşımaktadır ama her toplumda da genel olaraktan bir ahlak kavramı -genel anlamda- vardır. Bu, toplumun dışarıya yansıyan dış, maddi yüzüyle ilgili. Mesela, bir evin içerisinde insanlar bir şekilde yaşıyorlardır. Nasıl yaşıyorlardır? Bu, kolluğu ilgilendirmez ama o, dışarıya yansıyorsa… Nasıl yansıyorsa? Evin içerisinde fuhuş yapılıyorsa o zaman dışarıya yansır. O takdirde zaten bu kavramın ilgi alanına girer, yoksa karı-koca olmayan birileri birlikte yaşıyorlarmış. Efendim, imam diye birisi var işte “Nikâh kıydık, yaşıyoruz.” derler, idare ederler yani onun karı-koca olup olmadığını çok da artık…

DİLEK KUMCU – İlla onu mu demek gerekiyor?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Hayır, birileri imam nikâhı birileri başka nikâh yapar falan. Yani şey olmaz, toplum…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O ahlaklı olur!

DİLEK KUMCU – İmam nikâhı olunca?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ahlak anlayışına… Eğer normal bir aile hayatı gibi görüntü varsa zaten yani herhangi bir şekilde dışarıya yansımaz bu. Yani bilmiyorum, çok tedirgin edici bir kavram mı…

DİLEK KUMCU – Evet.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – …ama bu dayatma anlamında, dayatma aracı kullanılması anlamında tedirgin eder. Ama biz, normal bir hukuk düzeninin cari olduğu bir yerde bir rahatsızlık meydana…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Böyle bir endişe var, bir dayatma endişesi var, bu sizin başında söylediğiniz gibi yani.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Evet.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ne yapıyoruz şimdi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben birkaç şey söyleyeyim bununla ilgili.

AYLA AKAT (Batman) – Sayın Hocam sormuştunuz ya, diğer anayasalarda, neredeyse tamamında “yetkili adli merci” deniyor. Adli şeyi konuyor, “yetkili adli merci”, sordunuz ya.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hangi anayasada?

AYLA AKAT (Batman) – Mesela bu, Portekiz ve diğerlerinde de böyle, “yetkili adli merci”.

OĞUZ TURHAN – O adli şeylerle ilgisi var mı? Adli olan konularda yetki…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, önce…

Sayın Başkan…

AYLA AKAT (Batman) – Özgürlük ve güvenlik kavramı açısından yani…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Efendim, bir saniye.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, ahlak kavramı ve ahlak-hukuk ilişkisi hukukun önemli tartışma konularından birisi. Bu konuda birçok çalışma var, sadece Türkiye’de de değil, bizde de değil, İslam toplumlarında da değil, Batıda da var. Bu hukuk-ahlak ilişkisi çeşitli şekillerde anlatılabilir, birçok aslında temel hukuki kavram, kural, düzenleme ahlaka dayanıyor yani bu, hırsızlık niye suç mesela? Veya borcu ifa etmek, niye? Birçok konu temelde ahlak kurallarıyla ilgili olarak -temel çıkış noktası- hukuki olarak düzenlenmiş. Hukuk da zaman zaman ahlaka da atıf yapıyor. Bizde sadece Anayasa’da değil, başka kanunlarda da var, Medeni Kanun’da da var. Hukuka, ahlaka aykırılık, sözleşmelerde bir geçersizlik sebebi. Bunun dışında, birçok anayasada, uluslararası sözleşmede de “ahlak” bir sınırlama sebebi olarak yer alıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de yer alıyor yani burada “Onlarda yer alıyor, bizde yer almasın.” iddiası yanlış olur. Neden yanlış olur? Çok basit, çünkü “Onlar ahlakı iyi anlıyorlar da biz anlayamıyoruz, yanlış yorumluyoruz diye bizde yer almasın.” demek yanlış olur. Var, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de yine özel, aile hayatına saygı maddesinde de ahlak var, bir sınırlama sebebi olarak var yani orada olan bir şeyi buraya koyarken niye tereddüt yaşıyoruz, bunu anlayamıyorum.

Anayasa Mahkemesinin de genel ahlakla ilgili olarak Anayasa’da bir sınırlama sebebi olan genel ahlakla ilgili yorumları, değerlendirmeleri, tanımları var, getirdiği şartlar bakımından. Buradan kastettiğimiz polisin veya herhangi bir kolluk görevlisinin şahsi kanaatini, ahlaki anlayışını başkalarına empoze etmesi veya başkalarının buna aykırı davranışlarına müdahale etmesi değil. Zaten burada kanunla yapılacak düzenlemeden bahsediyoruz. Kanunla bunu Parlamento yapacak, genel ahlakı sebep göstererek bir sınırlama yapacak ve bu sınırlama burada sınırlamayla ilgili sınır esaslarına da tabi olarak Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenecek ayrıca. O bakımdan burada, toplumun genel olarak benimsemiş olduğu, yaygın benimsenmiş olan bazı ahlaki esaslardır burada kastedilen.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Zaten “genel ahlak” diyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Genel ahlak” diyoruz tabii.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde, Ayla Hanım, “kamu makamı” diyor, “adli makam” demiyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu ahlak…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Kaçıncı maddesini dediniz Ayla Hanım, şeyde, Portekiz…?

AYLA AKAT (Batman) – 27.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Birçok maddesinde var. Düşünce…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ama 27’deki şey değil…

AYLA AKAT (Batman) – “Özgürlük ve güvenlik’ kavramı.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Özgürlük, güvenlik. Şey değil yani…

AYLA AKAT (Batman) – İşte onlarda bizim gibi özel hayatın gizliliği yok.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Özel hayatın gizliliği, yani, o yok ama özgürlük, güvenlik farklı bir şey.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bizde de yok o zaten, yani özgürlük ve güvenlikte yok.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yani o biraz daha farklı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ahlakla ilgili, temel hak, özgürlüğe bir sınırlama getirmesi son derece ender ve ancak “public”, açığa vurulduğu, kamuyu rahatsız ettiği zaman söz konusu oluyor.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yani onlar içtihatta belirleniyor, değil mi?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İçtihat, tabii.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ama benim de az önce söylediğim oydu zaten.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama bizde bunun nasıl olacağını hepimiz biliyoruz. Bizde “genel ahlak” dediğiniz zaman, bizde, yani öyle bir ülkede yaşıyorsunuz ki parkta iki çocuk böyle, iki genç el ele tutuştu diye polis üstüne saldırıp dövüyor yani…

DİLEK KUMCU – Belediyeler tim oluşturuyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Belediyeler tim oluşturuyor yani, şimdi, böyle bir toplumda yaşıyorsunuz.

DİLEK KUMCU – Yani böyle bir tim vardı Ankara’da.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Onun için yani genel ahlakla ilgili bir sınırlama gündeme getirirseniz çok, çok keyfî, çok şeylere yol açacak.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Akademisyen arkadaşlar bilirler -Ali Hoca da buradaydı- şimdi, sosyal bilimlerde de olsun, pozitif bilimlerde de olsun bir çalışma yaparken vakalar üzerinde çalışıyorsunuz, deney yapıyorsunuz falan ama bunların belli bir yekûna ulaşması gerekiyor.

Şimdi, siz, gazetelerdeki haberler… Sever zaten gazeteler bunları, bazen tekrar tekrar… Bakın, mesela ben üç gün arka arkaya önce iç sayfalarda, daha sonra öne doğru geldim, sonra ilk sayfada haber gördüm “Barışma teklifini reddeden eşinin boğazını kesti, TEM’e attı.” diye bir haber. Şimdi, mesela bu haberi ben üç gün arka arkaya… Şaşırdım, aynı haber mi diye çıkarttırdım, gazetelere de baktım, aynı haber. İç sayfalardaydı, biraz daha öne, biraz daha öne, ilk sayfadan bir gün…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Barışmaya gittiği eşinin…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Aynı haber, evet.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, bu tür, mesela ramazanda oruç yiyenlerin dövülmesi meselesi, Van’daki olay. Şimdi, bu olay bir olaydır ve bir olayın üzerinden geçmiş…

DİLEK KUMCU – Belki de basına yansıyan bir tanedir.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Efendim?

DİLEK KUMCU – Belki de basına yansıyan bir tanedir.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Kaç tane olsun, 10 tane olsun mesela ama bunun…

AYLA AKAT (Batman) – Ama Malatya Sürgü’de yaşanan olay az buz bir olay değil.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır, bunun tersine…

AYLA AKAT (Batman) – Münferit diyemeyiz ona.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, bunun tersine olaylar da artırılabilir ama siz 10 tane çalışmadan bir bilimsel sonuç çıkartamazsınız. Türkiye’de durum böyledir. Mesela genel ahlak, “El ele tutuşan çocuklara polis müdahale ediyor, onun için genel olarak ahlak kavramını Anayasa’dan çıkaralım.” diyemezsiniz, yeterli…

DİLEK KUMCU – Ama demek ki bunlar yapılıyorsa hukuk buna izin veriyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yeterli veri yok burada.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Dilek Hanım, Mustafa Bey bitirsin sözünü, ondan sonra size söz vereceğim efendim.

DİLEK KUMCU – Pardon, tabii.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yeterli veri yok burada elimizde. Ha, bunlar gazetelerden 3’üncü sayfa haberleridir bunlar. Toplanabilir bir hayli ama bunların Türkiye’de bir anayasa çalışması yaparken bir kavramı... Kaldı ki dünyanın aşağı-yukarı bütün anayasalarında bulunan, uluslararası sözleşmelerinde yer alan bir kavramı, bizde de anayasa geleneğimizde yer alan bir kavramı, başka hukuk metinlerimizde yer alan bir kavramı çıkarmamız için yeterli bir sebep, gerekçe olamaz bunlar, magazin haberleri bunlar.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Dilek Hanım, buyurun.

DİLEK KUMCU – Benim sadece şöyle bir kişisel kaygım var: İnsan hakları rejimi bakımından genel ahlakın hakikaten bu kolayca anlaşılabilirlik, subjektif yorum yapma, bunlara imkân tanıması sebebiyle ve Türkiye bakımından düşündüğümüzde her yerde eşit bir genel ahlak tanımlamasının olmamasından hareketle gerçekten belediyelere veya diğer “münferit olay” diyerek daha önemsizleştirdiğimiz olaylara, eğer ki hukuk izin veriyorsa aslında buna izin vermemeye yönelik, insanların hak ve özgürlüklerini daha çok korumaya yönelik bir düzenlemeyi nasıl yapabiliriz kaygısı. Yani, eğer bir apartmanda oturuyorsam ve birisiyle birlikte yaşıyorsam ve imam nikâhım yoksa -az önceki Ali Bey’in konuşmasına atfen- ve hani benim de hep el ele tutuşup girmem veya çıkmam herhangi bir kişiyi rahatsız ediyorsa, yani dışarıya dönük bir şeyi rahatsız ediyorsa bir şikâyetle benim hayatım kısıtlanacak mı kısıtlanmayacak mı? Yani bu, konjonktürel olarak çok değişebilecek bir şey. Bugün kısıtlanmaz, iki yıl sonra kısıtlanabilir. Böyle bir imkânı, eğer, geleceğe dönük bir anayasa yapılırken hani bunu göz önünde bulundurmamız gerek diye düşünüyorum.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) –Tabii, ama bir şeyi daha göz önünde bulundurmamız gerekiyor yani her millet kendine göre bir anayasa yapar, kendi sosyal yapısına göre, ahlaki telakkilerine göre, insan mantalitesine göre, psikolojik yapısına göre vesaire falan. Yani sizin ülkenizde ahlaken veya ahlaksızlık olarak değerlendirilen bir davranış bir başka ülke için belki de özenilen bir harekettir. Bir başka ülkede ahlaksızlık olarak değerlendirilen bir şey sizde öyle olmayabilir. Yani biz bu işlerde referans olarak kendi toplumumuzu alacağız. Amerika’da, Avrupa’da, şurada, burada…

DİLEK KUMCU – Buna kimsenin itirazı yok tabii ki kendi toplumumuzun anayasasını yapıyoruz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hayır, Rıza Bey’i Avrupa’dan bu tarafa getirmeye gayret ediyorum da yani…

DİLEK KUMCU – Yok, Rıza Bey’in bugün Komisyonunuzda olması bir şans ya.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – …referansınız kendiniz ama şunu da hiç unutmayalım, şimdi, hep toplumsal sözleşme, toplumsal sözleşme diyoruz ya, insanlar bir arada yaşayabilmenin şartlarını oluştururken herkes kendi şahsi ihtiraslarından, alışkanlıklarından, şuradan, buradan bir nebze vazgeçmiştir, ortak bir paydayı oluşturmuştur.

DİLEK KUMCU – Tabii.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bizim genel ahlak dediğimiz kavram da bu payda içerisinde değerlendiriliyor. Kimsenin özeliyle falan uğraşmıyoruz yani ben Sayın Şentop’a katılıyorum, böyle spesifik birtakım hadiseleri genel olarak ele alıp da onun üzerinden değerlendirme yaparsak mesafe katedemeyiz. Yani şimdi, aynı haberleri biz de dinledik veya ramazan gelince Erzurum çok gündeme gelir mesela. Şimdi, zannederler ki Erzurum’da her ramazanda 8-10 tane kelle veya yüzlerce kelle alınır, şu olur, bu olur falan filan. Ne yaptığının bile farkında olmayan bir insanın fevri olarak ortaya koymuş olduğu bir davranışı genele teşmil ediyoruz, ondan sonra şehir efsanesi gibi dolanıyor. Hatta hatta Sayın Başbakanımız da dile getirdi, oraya da bir değineyim, şu Kars-Erzurum meselesi.

AYLA AKAT (Batman) – Onu bilmiyoruz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bunlar gerçek olsaydı, Kars’tan çıkıp da Erzurum’u geçip bu taraflara ulaşan hiçbir otobüs olmazdı ama olmadı mı? Oldu. Şimdi ben tam o güzergâhın üzerinde oturuyorum. Çocuklar, küçük küçük çocuklar oynarken sadece Kars’tan gelen otobüslere değil, kamyonlara da –belki Hasankale’den geliyor, yani Horasan’dan geliyor diyelim, Erzurum’un doğusundan- onlara da taş atıyorlar. O günün şartlarında, o atmosfer içerisinde bu öylesine büyütüldü ki.

Şimdi biz ne yapıyoruz biliyor musunuz? Kars ve Erzurumlular bir araya geldiğimiz vakit, o gün böyle bir nokta olarak ortaya çıkanları çoğaltıyoruz, çoğaltıyoruz, birbirimizin dostluğunu pekiştirici bir şekilde hikâyeler anlatıyoruz.

Şimdi, meseleye bakarken, kural koyarken, karar verirken bunlar üzerinden hareket edebilir miyiz? Onun için, genele bakmakta fayda vardır.

AYLA AKAT (Batman) – Sayın Başkan…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Buyurun efendim.

AYLA AKAT (Batman) – Şimdi, hani söylediklerinize tabii ki hak vermemek mümkün değil çünkü arkasında bir yaşanmışlık var ama yine Komisyonun oluşum amacına dikkat çekip ülkenin…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hak verip umutlandırıyor, arkasından yani…

AYLA AKAT (Batman) – Ama ülkenin anayasasını yapıyoruz ve hâliyle, tabii ki kendi yaşanmışlıklarımız birer örnektir ama birbirimizi de anlayabilmemiz lazım. Hani biz Malatya Sürgü’de yaşanan olaya “Münferittir.” deyip bunu yaşanmamış sayamayız ya da ben Batman Milletvekiliyim, Batman’da ramazan ayında açık yer bulamazsınız, mümkün değil. Bunun da gerekçeleri vardır yani insanların iş yerleri bombalanmıştır, taranmıştır yani çok daha ciddi, şiddete gerekçe olan ve bu, meşrulaştırılan, toplumda da meşrulaştırılan bir noktadadır. Bunun, diyeceksiniz ki kovuşturması yapılmamış mıdır? Tabii ki hepimizin aklına gelen bunun adli soruşturması yapılmıştır, kovuşturması yapılmıştır, failler yakalanmıştır falan. Yok, öyle bir şey de yok ortada. Hatta çoğu soruşturulmamış bile.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çünkü genel ahlaka uygun.

AYLA AKAT (Batman) – Evet, soruşturulmamış bile.

Mesela, yani toplumda birçok suç, böyle gidip kolluktan geri dönen şeyler var. Ben hep kadın üzerinden örnek veriyorum anlaşılır olsun diye. Toplumda aile o kadar kutsal bir yerde ki yüzü gözü dağılmış bir hâlde kolluğa giden kadın işte “Ben korunmak istiyorum, bu devlet beni korusun. Ben aile içerisinde şiddete maruz kalıyorum.” dediğinde “Ya kocandır, sever de döver de.” diyen bir mantıkla karşılaşıyor.


Yüklə 8,47 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin