13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI


Duruşmaya 13,30’a kadar ara verildi



Yüklə 0,61 Mb.
səhifə3/8
tarix07.04.2018
ölçüsü0,61 Mb.
#47281
1   2   3   4   5   6   7   8

Duruşmaya 13,30’a kadar ara verildi,

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,

Bu arada tutuksuz sanık Mehmet Zekeriya Öztürk ile tutuksuz sanık Güler Kömürcü Öztürk ile bir kısım sanıklar müdafileri Zeynep Küçük ve Gönül Kerinçsiz’in geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı,



SANIK KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU MÜDAFİİ AV. METİN ÇETİNBAŞ SAVUNMASINA DEVAMLA;

İddianame devam ediyoruz, 11 Ergenekon terör örgütünün üst düzey oluşumu başlık bu, Örgütün oluşumu yine ERGENEKON dokümanında çok açık bir şekilde anlatılmış olup, Ergenekon’un yeniden yapılanması, örgütün temel ve acımasız kurallarının yer aldığı 29 Ekim 1999 tarihli Ergenekon’un yeniden yapılanması dokümanının 5. bölümünde Organizasyon Planı başlığı altında; 5/a Merkez yönetim, Ergenekon, örgütün başkanına doğrudan bağlı olan 4. Daire Komutanlığı ile iki sivil başkanlıktan oluşmalıdır. Sayın başkan 29 Ekim 1999 tarihli doküman dokümana baktığımız zaman Ergenekon örgütünün başkanına doğrudan bağlı 4 daire komutanlığı ile 2 sivil başkanlıktan oluşmalıdır diyor. Daha oluşmamış oluşmamış, ama savcıların genel suçlamasına baktığımız zaman bu örgüt Cumhuriyetle yaşıt ya örgüt belgesi olarak sunulan bu doküman yada bilgisayar çıktısı neyse örgütle alalı değildir. ya bu örgütün 80 yıllık olduğu iddiaları doğru değildir. Ama birinden biri doğru değildir. Tekrar okuyorum sayın başkan 5/a Ergenekon, örgütün başkanına doğrudan bağlı olan 4. Daire Komutanlığı ile iki sivil başkanlıktan oluşmalıdır. Demek ki oluşmamış daha devam ediyor toplam 6 ünitenin komutan ve başkanlarının bir asistanı ile bir de bölüm uzmanından oluşan iki yardımcısı olmalıdır. Ünitelerin komutan ve başkanlarının yanında görev alacak bölüm uzmanı, illegal faaliyetlerin yurtiçi ve yurtdışı hukuk plâtformunda legal gibi gösterilebilmesi düzenlemelerinden sorumlu olacaklardır. Şöyle ki:1- Ergenekon Başkanlığı, 2- İstihbarat Dairesi Komutanlığı, 3- İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı, 4- Operasyon Dairesi Komutanlığı, 5-Finansman Daire Başkanlığı sivil, 6- Örgüt içi Araştırma Dairesi Komutanlığı, 7- Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı sivil, Bu ünitelerin komutan ve başkanları birbirlerini tanımalarında hiç bir sakınca olmamakla birlikte, birbirlerinin görev ve sorumluluk alanlarını bilmemeleri esası, Ergenekon'a istihbarat örgütleri içinde ayrıcalıklı bir özellik ve güvenlik kazandıracaktır. denilmektedir. Bu 6 ünitede görev alacak ajanlar, kendi bölümlerinin komutan ve başkan asistanları dışında diğer üniteler ve personel ile hiçbir şekilde irtibat kuramamalıdır. Denilmek suretiyle örgütün hiyerarşik yapısının katı kurallara bağlı olduğu ve gizlilik kuralı gereği bölüm başkanlarının dışındaki diğer kişilerin hiçbir şekilde birbirleriyle irtibata geçmeyip tanımamaları ve prensip olarak benimsenmiştir. Şimdi iddianame böyle söylüyor ama küçük küçük birimler olarak kastedilen herkesin birbiriyle konuştuğu, telefonlarla görüştüğü, medyadan birbirlerini tanıdıkları bir şekilde de ortaya çıkıyor. Buradan da örgütün üst düzey yöneticileri dışındaki birimler arası hücre yapılanması tabir edilen birbirinden farklı gibi görünüp aynı amaca hizmet edip ve aynı merkezden yönetilip kontrol edilen bir örgüt olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Eğer sayın savcılar bunu anlamışlarsa o zaman bu başkanlıklar, komutanlıklar olarak teşkil edildiği söylenen birimlerin kimlerden, nasıl oluştuğu, faaliyetlerin neler olduğu da ortaya konulmalıdır. İddianame devam ediyor aynı bölümün devamında; "Örgütün üst düzey yöneticileri ile personel ve ajanlar arasında mutlak mesafe olmalıdır. Aksi halde başarısız bir operasyon sonucunda üst düzey yöneticilerinin korunması sağlanamayacağı gibi, örgütün kendisi riske atılmış olur ve örgütün imajı korunamaz. Üniteler arasında enformasyon değerlendirmesinde ayrıcalık tanınabilecek tek bölüm; Operasyon Dairesi Komutanlığıdır. Çünkü elde edilen enformasyon analiz ve değerlendirilmesinde gerektiği hallerde katkısı olabilir." denilmektedir. Kontrol Dairesi başlığı altında; Bu dairenin varlığından Ergenekon örgütü başkanı komutanından başkaca hiç kimsenin bilgisi olmaması kesin bir gerekliliktir. Operasyonlarda yer alması zorunlu olan bu dairede yer alan ajanların ilk görevi; operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon esnasında temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunları çözümlemektir, ikinci bir görevleri, karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi bir ajanı öldürmektir. Şimdi sayın başkan bu öldürmeden bahsediliyor burada, bu dokümanda savcılarda aşağıdaki değerlendirmelerinde yine ilerde buna değiniyorlar. Soru şudur. Ajan olduğu söylenen 80 yıllık örgüt olduğu söylenen hangi ajan yada ajanlar öldürülmüştür. Bırakın öldürmeyin kimler yaralanmıştır. Hangi somut olay buna ilişkin belge, bilgi vardır bunlarda ortaya konmalıdır. Bir ajanın sonu başlangıcında olduğunun ilk işareti, örgüte ve ajanlarına karşı sorumluluk alanında yarar sağlamamaya başladığı süreçtir. Kontrol Dairesi’nde görevlendirilecek ajanlar, mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden seçilmelidir. Bu ajanlar merhametsiz olmalı ve bağımsız görev yapabilmelidirler. Emirleri doğrudan Ergenekon Komutanından almalıdırlar, üst yöneticiler ve örgüt personeli ile ajanları tarafından bilinmemelidirler şeklinde çok katı örgüt içi hiyerarşik yapının bulunduğu ve ihanet eden örgüt elemanlarına karşı çok acımasız cezalandırma kurallarının konulduğu ve yine bu bölüm içerisinde Ergenekon örgütü başkanı komutanından denilmek suretiyle de Ergenekon’un gizli bir örgüt olduğu bizzat örgütün kural ve prensiplerini belirleyen yöneticilerince de açıkça kabul edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Savcıların değerlendirmesi böyle devam ediyor savcıların değerlendirmesi, Ayrıcalık tanınacak birimde hem görevlendirilecek şahısların Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden olacağı belirtilmiş ve seçilen kişilerin yani ajanların merhametsiz olması, bağımsız görev yapabilmeleri emirleri doğrudan Ergenekon Komutanından almaları şart koşulmuştur. Bunun amacı da yapılacak operasyonlardan sonra ortadan kaldırma ve temizleme işlemleri için gerekli faaliyetlerin yapılması sebep olarak gösterilmiştir. Buradan da Ergenekon terör örgütünün gerektiğinde kendi üyelerini dahi acımasızca öldürebileceklerini belirtmelerinden, örgütün yazılı katı kurallarının olduğu görülmektedir. Savcıların bu değerlendirmelerine yada istinatlarına dayanak olan bilgi, belge, faaliyet, zaman, mekan nerede var sayın başkan bunların hiçbirisi yok şimdi delil olarak gösteriyorlar kendilerince, Şüpheli Fikret EMEK'in Özel Kuvvetlerden emekli olduğu, aramalar sırasında ele geçirilen patlayıcılar, el bombalan ve suikast silahını belirtilen amaçlarla gizlediği ve direk operasyon dairesi sözde komutanlığına bağlı olduğu, emekli olmasına rağmen hem Zafer kod Muzaffer TEKİN' den elde edilen gizli bilgi ve belgelerin yanı sıra birçok gizli askeri bilgileri halen elinde tutmasının Ergenekon terör örgütünün amaçları arasında bulunan istihbarat dairesi sözde komutanlığı biriminin amaç ve faaliyetlerine ulaşmak için bu bilgiler ile silahları zulaladığı anlaşılmaktadır. Savcıların bu yorumlarını, değerlendirmelerini istinat etmeleri için hangi bilgileri dayanak göstermişler. Patlayıcı ve silahların aidiyeti konusunda ellerinde neleri var bu faaliyet ve bağlantıyı ortaya koyan deliller neler bunların hiçbirisi yoktur. Yok, ama suçlamanın bol bol yapıldığını görüyoruz iddianame devam ediyor, Ayrıca şüpheli Sevgi ERENEROL'dan elde edilen derin Ergenekon isimli dokümanda Özel Kuvvetler Komutanlığı Ergenekon'un göz bebeğidir ve özel bir yeri vardır:' şeklinde belirtilmiş olduğundan açıkça bu birimin Ergenekon Yapılanması için ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Belgedeki ayrımdan anlaşılacağı üzere örgütün iki ayağının olduğu, dört birimin başında asker, iki birimin başında da sivil şahsın bulunacağı kabul edilmiştir. Yine bu iki sivil şahsın yanlarında bir asistan ve bölüm uzmanı adı altında yardımcılarının bulunacağı belirtilmiş, örgütün sistematik olarak yapısı ortaya konulmuştur. İddianame böyle şimdi; Savcıların hayali örgüt hakkında yorumlarda bulunurken, hayale hayal katıp olmayan şeyleri varmış gibi gösterme gayretleri kabul edilemez bir hukuka aykırılıktır. İddianame savcılarının asker kökenli şahıslara özel anlam yüklemeye çalışmaları doğru değildir. Ancak burada ortaya koymaya çalıştıkları görüşleri birbirleriyle tamamıyla çelişki içerisindedir. Asker ve polis içerisinde özel görevlerde bulunmuş kişileri, özel harpçileri veya özel harekâtçıları potansiyel suçlu gibi kabul etme şeklindeki yaklaşımları doğru değildir. Bu birimlerde çalışıp bu millete ve devlete hizmet eden, birçok çatışmaya giren, can verip şehit olan, yaralanıp gazi olan şahıslara özellikle husumetle yaklaşmaları hukuken doğru olmadığı gibi, insani açıdan da doğru değildir. Bu özel eğitilmiş kişiler eğer iddia edildiği gibi bir örgütsel bağ ile ve belli bir hedef altında birleşmiş olsalardı, o çok gizli denilen doküman diye sunulan çıktıları yâda belgeleri, silahları vesaireler evlerinde ortalıkta bırakmazlardı. En azından çok gizli gizlilik dereceli veya özel harp eğitimi almayı gerektiren görevlerde bulunan şahısların, silahlarını belgelerini ev veya işyerlerinde, ya da anne veya babalarının evlerinde muhafaza etmeleri, bu yüksek eğitimleriyle bağdaşır bir durum değildir. İddianame savcılarının doğu ve güneydoğuda veya terörün yoğun yaşadığı, sık sık teröristlerle çatışmalara girilen bölgelerde görev yapan özel harpçiler ve özel harekâtçıları hiç tanımadıkları, psikolojilerini hiç bilmedikleri anlaşılmaktadır. Bu görevlerde bulunmuş şahıslar sürekli bir terör tehdidi ve saldırısı hissetmektedirler. Birçoğu da maalesef emekli olduktan sonra yeterli güvenlikleri sağlanmadığı için teröristlerin saldırısına uğrayarak şehit edilmiştir. Bu nedenle haklı bir tehdit algılayışları vardır. Bu durumu bilen, kolluk görevlileri ve askerler güvenliklerini kişisel olarak sağlayabilmek için operasyonlarda kullandıkları veya yakaladıkları bazı silah veya mühimmatı evlerinde muhafaza etme gibi tedbir alma yoluna gidebilmektedirler. Ruhsatsız ve izinsiz bulundurdukları elbette suçtur mühimmatlar suçtur. Ancak bu silah ve mühimmatların iddianame savcılarının iddia ettikleri gibi saldırı amaçlı değil, kendilerini koruma amaçlığı kabul edilmelidir. Aksi yönde iddiayı destekleyen varsa bilgi, belge ve deliller ortaya konulmalıdır. Çok zeki olmayan insanların da rahatlıkla anlayabileceği gibi, gerek özel harp eğitimi almış uzman şahıslar veya iddianame savcılarının ortaya koymaya çalıştığı gibi gizli örgüt elemanları, kendi ev veya işyerlerinde örgütsel saldırı amaçlı veya suikast amaçlı kullanacakları silah ve mühimmatları bulundurmazlar. En azından evlerinin duvarlarına ve çok kolay ulaşabilecek yerlerine koymazlar. İddianame savcılarının özellikle asker ve polislerin silah ve terör uzmanlarından, istihbarat uzmanlarından bu konuda gerçekten araştırma yapmaları beklenirdi ama bu araştırmanın yapılmadığını görüyoruz iddianamenin ve soruşturma dosyasının tamamından ortaya çıkan anlaşılan bilimsel araştırma yerine iddianame savcılarının, yaz gitsin, suçlama olsun, iddianame olsun çalışmaları, gayretleri sürekli kendisi içerisinde çelişki yaratmaya sebebiyet vermektedir. Hayal ile gerçeğin ayır edilemediği görülmektedir. iddianame devam ediyor, Ergenekon terör örgütünün hiyerarşik yapısı ve yöneticileri, Şüpheli Oktay YILDIRIM ifadesinde; Türkiye Harp Malûlü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği üyesi olduğunu, ayrıca kuruluş aşamasında bulunan Kuvvai Milliye Derneği İstanbul temsilcisi olduğunu, Muzaffer Tekin'i Mahmut Öztürk vasıtasıyla tanıdığını, sürekli görüştüklerini, beyan etmiştir. Şimdi bu ifadede Oktay Yıldırım Muzaffer Tekin ile örgütsel bağ ve ilişki içinde olduğunu söylemiş, hayali Ergenekon örgütünden mi bahsetmiş hayır İsmi geçen derneklerin ve sivil oluşumların yasa dışı faaliyetleri ortaya konuymuş? Hayır. Nasıl Olup da; bu ifade suç delili gibi gösterilmektedir? Nasıl olur da olmayan örgütün, olmayan ilişkileri varsayımlarla ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bunu anlamak gerçekten mümkün değildir. İddianame devam ediyor; Şüpheli Muammer Karabulut ifadesinde; 1991 yılında Antalya valisi Saffet Arıkan Bedük’ün desteği ile Noel Baba etkinliklerine başladığını ve 1995 yılında da Noel Baba Vakfını kurduğunu, 2005 yılında da, Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Derneğini diğer şahıslarla birlikte kurduklarını, Noel Baba Vakfı’nın uluslararası faaliyette bulunmasının yasal olmaması nedeniyle, Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Derneği’ni kurduklarını, 2006 yılında maddi sıkıntılardan Noel Baba Vakfı’nın kapatıldığını, Antalya Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Derneği başkanı olduğunu ayrıca Ayasofya Derneği ve Milli Güç Birliği Derneği üyesi olduğunu, Milli Güç Platformu’nda görev aldığını ancak tüzel bir kişilik olmadığı için Milli Güç Birliği Derneği kurulduğunu, Oktay Yıldırım isimli şahsı Kemal Kerinçsiz'in Fatih’te bulunan ofisine gittiğinde gördüğünü, aynı ortamda Sevgi EreneroL ve Ergün Poyraz'ın da olduğunu, Muzaffer Tekin'i de bu şahısların yanında, basın açıklamalarında tanıdığını Veli Küçük, Ergün Poyraz’ı da Sevgi Erenerol vasıtası ile tanıdığını beyan etmiştir. iddianame sayfa 182 Şimdi bu ifadeden anlaşılan şey şudur; Noel Baba dernek ve vakıf çalışmaları zamanın Antalya Valisi Saffet Arıkan Bedük’ün önderliğinde ve teşviki ile 1991 yılında kurulmuştur. Bu dernek veya vakfın veya sivil toplum hareketinin yasadışı olduğunu, yasadışı faaliyetlerde bulunduğunu kim ve nasıl ortaya koymuştur? Tamamen insani ve sosyal amaçlarla anlaşılan o ki kültürel gelişme sağlamak için kurulan bu faaliyetlerin, derneklerin, vakıfların yani 1991 yılında kurulan bu dernek vakıf AKP hükümetine darbe yapılmak için mi kurdurmuş? Bu nasıl bir zaman ve mekân kavramının yok edilerek iddianamede suç ve suçlu yaratılma girişimidir? Sayın başkan 1991 yılında kurulmuş bir dernek daha AKP’nin adı yok bırakınız fiili varlığını, adı yok adı bilinmiyor. Nasıl oluyordu buraya Ergenekon terör örgütünün bir yan kuruluşu gibi yansıtılıyor. İnsanların birbirlerini tanımaları veya tanımamalarından nasıl bir örgütsel ilişki ve faaliyet çıkarmamız gerekecektir? Bu insanların yasa dışı faaliyetlerde bulundukları iddia ediliyor. Hangi faaliyetlerde bulunmuşlar, hangi somut eylemi planlayıp icraya başlamışlar? İddianamede burada yer verilmiş bu ifadelerde hayali örgütünden Ergenekon’dan bahseden var mı? Bütün bu soruların cevabı hayır, ama iddianame savcıları her nedense herhangi bir suç ikrarı yok iken, herhangi bir delil ortaya koymadan sanki ismi geçen dernek, vakıf veya kişilerin başlı başına suç objesi gibi algılamalarını sağlamaya çalışmaları veya algılatmaya çalışmaları, en azından mahkemeyi yanıltma girişimidir. İddianame devam ediyor, Şüpheli Emin Gürses ifadesinde özetle; Sevgi Erenerol'u, vatansever bir milliyetçi olarak tanıdığını, görüştüklerini, patrikhanede düzenlenen toplantılara ve başka yerlerde düzenlenen toplantılara katıldığını, Ergün Poyraz'ı da Sevgi Erenerol'dan dolayı tanıdığını, patrikhanede gördüğünü, Mehmet Zekeriya Öztürk ile telefonla görüştüğünü, ayrıca bir toplantıda gördüğünü Veli Küçük ile de tanıştığını, arada bir görüştüklerini, Muzaffer Tekin ile de görüşmesinin olduğunu beyan etmiştir. Şimdi bu ifade buraya suç delili gibi konmuş bu görüşme bu suç ikrarı mı? Yani buraya konulan delil diye konulan ifade ile ispat edilmek istenilen nedir. yani hukuk adına bunu kabul etmek gerçekten mümkün değildir. İddianame devam ediyor, Şüpheli Fuat Turgut ifadesinde özetle; Son bir yıldır İzmir'de faaliyet gösteren Türk Dünyası Kültür ve İnsan Hakları Derneği’nin genel başkan yardımcılığı görevini yürüttüğünü, aynı zamanda bu derneğin avukatlığını da yaptığını, bunun dışında herhangi bir siyasi parti ve dernek üyeliği bulunmadığını, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz ve Oktay Yıldırım'ı tanıdığını Veli Küçük ile yüz yüze tanışamadıklarını beyan etmiştir. Şimdi Fuat Turgut’un beyanlarından hayali Ergenekon örgütünden bahsedilmesi söz konusu mudur? Hatta faaliyetlerinde bahsedilmesi bu demin uzun uzun iddianamede yer verilen örgütsel faaliyetlerden bahsedilmesi söz konusu değil midir? Bu ifadeden suç ilişkisini veya terör faaliyetini anlamak için hiçbir gerekçe de yoktur. Sayın başkan böyle; Anayasamızın 33. maddesindeki dernek kurma hürriyeti, 34. maddesindeki toplantı ve gösteri hürriyeti, Avrupa insan hakları sözleşmesinin 11. maddesindeki dernek kurma ve gösteri hürriyeti ile dernekler kanununa veya diğer mevzuata aykırı hangi yönleri olduğu, hangi faaliyetlerde bulunduğu bu ismi geçen derneklerin, Sivil Toplum Kuruluşların ispatlanmadan iddianame savcılarınca böyle suç örgütü, suç faaliyeti gibi takdim edilmesi hukuken doğru ve mümkün değildir yani bu dernekler hakkında, bu Sivil Toplum oluşumları hakkında ne işlem yapılmıştır. Bu derneklerin denetimi özellikle derneklerin denetimi aynı zamanda vakıfların denetimi devletin kontrolündedir. Savcılar bu bahsedilen bu derneklerle ilgili hangi raporu getirip dosyaya koymuşlardır. Yasadışıdır diye yâda bu ismi geçen derneklerle ilgili açılmış bir dava var mıdır? Şimdi burada suç örgütü, suç faaliyeti gibi takdim ettiklerine göre bu dernekleri bunların hakkında açılmış bir dava olması lazım nerde bu dava o davayı açmak bu savcıların görevi değildir. Onun ilgili savcıları vardır. Ancak böyle bir davanın açılmadığını görüyoruz açılsaydı buraya koyarlardı. İddianame devam ediyor, Şüpheli Ergün POYRAZ ifadesinde özetle; 2007 yılı ocak ayından bu yana Ayasofya Derneği üyesi olduğunu, Oktay Yıldırım ve Sevgi Erenerol’u tanıdığını beyan etmiştir. Tanımış, ne kadar tanışım belli değil beraber ne yapmışlar belli değil, hangi faaliyette bulunmuşlar belli değil, tanıyor tanıyor, ama bu tanıma sadece başlı başına suç delili gibi takdim ediliyor. İddianame devam ediyor. Şüpheli Veli KÜÇÜK ifadesinde özetle; Herhangi bir dernek veya kuruluşa üyeliğinin bulunmadığını, Türkiye'de emekli subaylar derneği dâhil hiçbir derneğin üyesi olmadığını, bu gibi dernek veya kuruluşların bir nevi anormallik ve sapıklık olduğunu düşündüğünü, Türk kızı imajını ilk defa duyduğunu, böyle bir kızın olduğunu ve mevcudiyetini de bilmediğini, Muammer Karabulut ile arkadaş olduklarını, Noel Baba Vakfı başkanı olduğunu, Mehmet Fikri Karadağ ile birlikte görev yaptıklarını, emekli olduktan sonra da görüştüklerini, Muzaffer Tekin ile Batı Trakya dergisinden tanıştıklarını, bazı etkinliklerde birlikte olduklarını, Sevgi Erenerol'u tanıdığını, bazı etkinliklerine katıldığını, Mehmet Zekeriya Öztürk'ü gazeteci Güler Kömürcü vasıtası ile tanıdığını" beyan etmiştir. Veli Küçük ifadesinde hangi yasal dernek ve Sivil Toplum içinde olduğunu anlatmıştır. Kendi kişisel görüşlerini söylemiştir. Veli Küçük’ün görüşlerine katılırsınız veya katılmazsınız. Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz. Ama Veli Küçük’ün bu ifadelerde örgütsel faaliyeti olduğu, özellikle terör faaliyetini ortaya koyan, kabul eden en ufak bir anlam dahi yoktur. Eğer savcıların mantalitesinden hareket edilirse; örneğin dünyada herkes Usame Bin Ladin’in medyadan tanımaktadır. O halde onu medyadan tanıyan herkes El-Kaide örgütünün üyesi mi olacaktır? Ya da; bir şekilde suç işlemiş şahısla suç işlemezden önce veya sonra tanışmış, aynı derneğe üye olmuş kişiler örneğin mesela Galatasaray veya Fenerbahçeli biri, bir ırza geçme suçunu işlese, tüm Galatasaray veya Fenerbahçe kulübü üyeleri, yöneticileri bu suçun ortağı mı olacaktır? Böyle akıl dışı yaklaşımla ceza hukukunun temel ilkeleri nasıl bağdaştırılacaktır? Örneğin suçsuzluk karinesi nerededir. Örneğin suç ve cezaların şahsiliği, nasıl izah edilecektir? Bunla ilgili TCK hükümleri nerededir. İddianame devam ediyor, Şüpheli Muzaffer Tekin ifadesinde özetle; Hiçbir sivil toplum örgütüne ve hiçbir siyasi partiye, sendikaya ve derneğe üye olmadığını, Mehmet Fikri Karadağ'ın Harp Okulu’ndan sınıf arkadaşı olduğunu, İstanbul 'da Kuvayi Milliye Derneği’ni kurduğunu, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi oluşumundan ayrılan arkadaşlarının yeni bir oluşum meydana getirerek kendisinin lider olmasını teklif ettiklerini, bu amaçla Hüseyin Görüm, İbrahim Özcan, Kuddusi Okkır ve birçok kişi ile tanışıp birlikte Türkiye'nin çeşitli yerlerine gittiklerini, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği başkanının Taner Ünal olduğunu, Sevgi Erenerol ile tanıştıklarını, patrikhaneye gittiğini, Semih Tufan Gülaltay ile tanıştığını, bu şahsın cezaevine girmesinden sonra ailesi ile ilgilendiğini, beyan etmiştir. Muzaffer Tekin asker kökenli bir şahıs asker kökenli diğer şahısları tanımasından daha doğal ne olabilir. Yine burada ismi verilen şahısların yada sivil oluşumların, derneklerin hangi yasadışı somut olay ve eylemi ortaya koymuştur. Yani bunlar ortada yok sanıkların birbirlerini tanımasından başka bir şey yok ama bu ifade, bu ismi verilen derneklerde suç örgütü faaliyeti, suç faili gibi tanıtılmıştır. İddianamede yer verilmiştir. Eğer savcıların zihniyeti ile hareket edilecek olursak; aynı meslekleri paylaşan veya tanışan herkese suçlu muamelesi yapmak gerekecektir. Bunu yapmak çağdaş hukuk kurallarını benimsemiş Türkiye’de mümkün değildir. İddianame devam ediyor, Şüpheli Semih Tufan Gülaltay ifadesinde özetle; 998 yılında Akın Birdal olayından ceza aldığını, 4,5 yıl ceza yatıp şartlı tahliye olduktan sonra, Ulusal Birlik Partisi adıyla kurulan bir genel başkanlığına getirildiğini, partinin ancak daha sonra sabıkası sebebi ile ayrıldığını, Ulusal Birlik Platformu adı altındaki platform kurduğunu, platformun dernekler kanununa göre oluşturulduğunu, bu platformda 49-50 tane kurucu derneğin bulunduğunu, Muzaffer TEKİN ile ceza evinde iken görüştüğünü, cezaevinden çıktıktan sonra da görüşmesinin olduğunu, yine Muzaffer TEKİN vasıtası ile Sevgi ERENEROL ile Taksim’de bulunan Türk Solu Binası’nda tanıştıklarını, daha sonra Sevgi ERENEROL'un davetlerine gittiğini Veli KÜÇÜK ile Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı’nda karşılaştıklarını, Yozgat Cezaevi’nde iken Tuncay GUNEY'in yanına geldiğini Veli KÜÇÜK'ün emrinde çalışan istihbarat görevlisi olduğunu anlattığını, Mehmet Zekeriya OZTÜRK ile de tanıştıklarını beyan etmiştir. Sayın başkan Semih Tufan Gülatay’ın eski bir sabıkalı olması mahkumiyet hukukunu, eylem ve cezasından sonra her eylemin suç sayılmasını gerektirmez aksi yöndeki anlayış hem anayasamız hem de taraf olduğumuz insan hakları sözleşmelerine kesin kez çatışmaktadır. Kaldı ki, Semih Tufan Gülaltay iddianamede yer verilen ifadelerinde de hayali Ergenekon örgütünün faaliyetlerinden bahsetmemektedir. Aksi sonuca varmak için ya hukuku hiç bilmemek gerekir ya da art niyetlerle yorumda bulunmayı gerektirmektedir. İddianame devam ediyor başlık Sivil toplum örgütleri ile ilgili telefon görüşmeleri Tape:2, Mehmet Fikri KARADAĞ ile Y. A. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Y. A.'nın Evet bir isteğiniz biz emriniz olduğu zaman biz de burda sizinle beraberiz bunu bilmenizi istedim Şişli Esentepe’deyim dediği, Mehmet Fikri KARADAĞ'ın Karargâha bir ziyarete gelsene madem o kadar iyisin Kuvai Milliye karargâhı, mabedi bir gör, Atatürk'ün karargâhı burası Kadıköy’de askerlik şubesi var eski askerlik şubesi, yeni Rasim Paşa Emekli Subaylar Derneği Halit Ağa Çeşmesi diyerek yeri tarif ettiği tespit edilmiştir. Konuşma bu Mehmet Fikri Karadağ’ın asker olduğu asker kökenli olduğu belli bütün hayatı askerlikle geçmiş bir sivil toplum merkezinden karargâh diye kastetmesinden daha doğal bir şey var mı? En azından ben halen kendi büroma giderken adliyeye gidiyorum diye sık sık bahsediyorum çocuklarda gülüyorlar adliye değil artık orası bürosu diye hukuk bürosu yani savcıları rahatsız eden sadece bu karargâh kelimesi mi? yoksa Atatürk’ün karargâh ifadesi mi? yani Atatürk ilkelerinden hareket ettiğini söyleyen insanların terör ile bağdaştırılıp bu şekilde ortaya koyulmasında mahkemenin takdirine bırakıyoruz. iddianame devam ediyor. Tape:109, Mehmet Fikri Karadağ ile Tayyar arasında Mehmet Fikri KARADAĞ’ın Merkez Komutanlığı’nda Tuğgeneral N. Ö. ile konuştuğunu, askerlik problemi konusunda, bu şahsın yanma gidip derdini anlatması gerektiğini, oraya gidince Kuvayi Milliyeci olduğunu anlatmasını söyleyerek ordan küçük bir paket yap, benim adıma götür, kendi adına sakın götürme diyerek şahsı merkez komutanlığına gönderdiği tespit edilmiştir. Sayın başkan konuşmanın özü askerlik görevi nedeniyle birisine yardımda bulunma talebinden ibarettir. Küçük paket herhalde çikolata paketidir. Soru şu askerlik işlemleri için Türkiye’de askeri makamları arayan binlerce insan terör örgütünün parçası mıdır? Terör faaliyetinde mi bulunmaktadırlar. Çikolata götürmek benim askerime yardımcı ol demek ne zamandan beri terör suçu sayılıyor. Ne zamandan teröristler bir talepte bulunmak için diğerine çikolata gönderiyor. Terör faaliyetleri çikolata ikramıyla mı oluyor. Bu ne biçim terörist, ne biçim terörist merkez komutanı iddianame devam ediyor Tape:158, Mehmet Fikri Karadağ ile Kahraman Şahin arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Yapılan bir kamp toplantısından bahsettikleri, Kahraman Şahin'in nasıl değerlendiriyon baba Bugünkü gündemi dediği, Mehmet Fikri Karadağ’ın Gayet güzeldi. Gençliği de konuşturduk, gençliği konuşturmayı unutmayalım bundan sonra çok önemli, hatta bir de güzel, iyi bir kadın bulsak, oda konuşsa, her seferinde bir kadın bir genç diyerek gençlere konuşma yapması için kadın konuşmacı ayarlamaya çalıştıkları, sayın başkan sivil toplum kuruluşlarının, derneklerinin gençlere ulaşmaya çalışmasını, kadın konuşmacı aramasını, kadınları öne çıkartmaya çalışmasını yasaklayan herhangi bir kanun mu var hâlbuki tam tersine Sivil Toplum örgütlerinin çoğalmasını, gençlere, kadınlara ulaşmasını dolayısıyla Tevfik eden sayal düzenlemeler var. Gençliği konuşturmanın gündeme ilgili dikkatinin çekilmesi neresi suç? Bu ne biçim bir suçlama buraya suç delili gibi koymuşlar bu tapeyi biz Türkiye’de mi yaşıyoruz sayın başkan neyin delili bu konuşmanın ilerleyen bölümlerinde siyasi konulardan bahsettikleri, Mehmet Fikri Karadağ’ın, Gürcistan’da, Amerika’da, İngiltere’de, Ermenistan’da, Suriye’de, Arabistan’da, gidin Türklere dininiz elden gidiyor deyin, başbakan da olursunuz cumhurbaşkanı da olursunuz diyor, yani bizim millet ohh batan geminin mallan deyip propagandayı yapıyor, bakan oluyor, başbakan oluyor, her şey oluyorlar, Cumhurbaşkanı bile oluyorlar, Turgut Özal gibi o.. çocuğu mesela neden işte bu bizim yapacağımız işten sonra olamayacaklar dediği, konuşmanın son bölümlerinde Muzaffer TEKİN'in Bursa'da bir evde daha bazı malzemelerin çıktığından bahsettikleri tespit edilmiştir. Şimdi bu telefon görüşmesinde terör örgütü faaliyetini ortaya koyun hiçbir şey yok sadece ve sadece kişisel düşünceleri yansıtan özel hayatla ilgili bir konuşma burada bir küfürlü konuşmanın sayılması, gösterilmesi bu konuşmaların dışarıya yansıtılma isteğini ortaya koymuyor böyle bir amaçları olsalardı bu konuşmaları halka açık yerlerde yaparlardı. Halka açık yapılmayan insanların kafasında geçen kendi arasında olan bir konuşmanı, küfürlü bir konuşmanız bazı eski devlet büyüklerimize ilişkin konuşmanın buraya konulması maksatlıdır. Toplumda bu insanlara kin ve nefret yaratmaya yöneliktir. Ve bu işlerin suçlu gibi algılanmasını desteklemek amacıyla konulmuştur. Böyle bir yaklaşımı kabul etmek mümkün değildir. bu konuşmada terör şiddet vesaire içeren hiçbir şey yoktur. İddianame devam ediyor. Tape:39, Mehmet Fikri Karadağ, Erkut ERSOY arasında Erkut’un Erkut ben komutanım Özel Büro dediği, Fikri KARADAĞ'ın da Tamam Erkut, şeyleri Büro terimini kullanmıyoruz biliyorsun özel büro falan yok, bir tek kuvayi milliye tamam mı evlat diyerek örgütün tüm faaliyetlerinin Kuvayı Milliye Derneği altında yürütüldüğünü ifade ettiği anlaşılmaktadır. Kuvvai Milliye Derneği adıyla birçok dernek kurulmuş, dernek isimleri öyle, öyle lanse etmişler yani bütün örgüt faaliyetlerin Kuvvai Milliye derneği altında adı altında yürütüldüğünü iddianamede ortaya koyan ne var hiçbir şey yok ama savcıların bu istinatlarının, yorumlarının mantığını da anlamak zor bu kadar zorlamalı yorumlarla örgüt yâda örgütsel faaliyet yâda bağ ve ilişkin ortaya koyulmaya çalışılmasının hukuki hiçbir değeri de yoktur. Tape:214, Muhammet Yüce ile Feyzi'nin yaptığı telefon görüşmesinde; Muhammet Yüce’nin Kuvvayi Milliye Derneği’nden bahsederek. Bakıyorum orada 500 tane işyerini bağlamış her ay 100 milyon yardım topluyor derneğe, para direk bizim fikri albayın eline kalıyor, ben şimdi de oraya yönetime aldı beni, dedim güzel adamlarımız var, dedim her türlü dedim biz koşuştururuz dedim, tamam dedi, Muhammet dedi, zaten ben seni bilirim dedi, gel dedi, ben sizi yönetime alacam dedi, beni yönetime aldı. Kuvayi milliye resmi derneği emniyet arkasında jandarma arkasında hiç bir sorunumuz yok yani dediği, şimdi bu Muhammet Yüce ile Feyzi’nin 3. bir kişiden bahsettikleri anlaşılıyor yani Mehmet Fikri Karadağ’dan ancak sayın başkan 500 tane iş yerini bağlamış her ay 100 milyon yardım topluyor nerde bu para bu kadar gizli örgüt, akıllı örgüt, 80 yıllık örgüt, NATO’nun yan kuruluşu örgüt işini gücünü bırakmışta Jandarmanın, polisin binalarının arkasına mı kurmuş örgütünü yada Jandarma ve polisin bu derneğin arkasında olduğu ifadesi koskocaman bir uydurma iki kişi kendi arasında konuşuyor yer zaman, kişi, maddi olay afaki ama bu konuşmadan bir suç devleti yaratılması yada yaratılmaya çalışılması mümkün ve doğru değildir. Tape:478-479-480-481, Muhammet YÜCE'nin Selim AKKURT'a gönderdiği mesajlarda; Halaoğlu Göktürk haftaya parayı alıyor, hemen gelecek, zaten ben albayla yine görüştüm, is tamam. Hemen ekibi kur diyor, derneğe yardım adı altında paraları toplasınlar, diyor bütün zenginlerin ve esnafın listesini verecek bize, o basımızda biz kosturacaz, ben çarşamba oradayım şeklinde mesaj gönderdiği, Sayın başkan 100 tane şirket vesaire adamdan bahsediyor sayın savcılar bu zorla para toplama işinden mağdur olmuş bir kişiyi göstermişler mi? yani bu bir yardım rıza yardım toplama mı? Yoksa bir örgütsel gasp olayı mı? Bu belli değil. Ayrıca yine iki kişinin kendi arasındaki bir haberleşme Mehmet Fikri Karadağ’ın böyle bir talimat verip vermediği de belli değil. Mehmet Fikri Karadağ’ın suçlamaları kabul etmemesi göz önünde tutulduğunda, bu mesajın hiçbir hukuki değerinin olmadığı anlaşılmaktadır. Tape:373, Kahraman ŞAHİN, Niyazi Begüm arasındaki telefon görüşmesinde; Begüm'ün biraz önce Fikri Paşayla konuştum, onu haber vereyim dedim. Kapıda yakaladım paşayı, gel dedim konuşucam senle konuştuk yarım saat dediği, Kahraman'ın bugün de ben fırça attım ona, Bir tane çocuk vardı, onun numarası yazılmamış üyelik numarası falan dedim gençlere ne yapıcan sen dedim, mahvettiniz bizim gençliğimizi dedim. Kalkıyorsun gençlerden şey istiyorsun falan neyse ondan sonra yumuşadı dediği, Begüm'ün Paşa çok sinirli ama güzel planları var, benim içime su serpti dediği, Kahraman’ın hazır yani her şeyimiz dediği, Begüm'ün ya bir şey söylicem Kahraman, Paşa’ya söylemedim de, şu şehitlerden dolayı, Erdoğan'a inat bir miting düzenleyemiyor muyuz İstanbul'da dediği, Kahraman'ın düzenleriz ama gel yardım et o zaman gel çarpışalım para olacak, ben bulacam parayı, 2-3 tane işimiz var, inşallah bitecek dediği, Yine 3. şahısların konuşması ile Mehmet Fikri Karadağ’dan bahsedilmektedir. Şimdi mitingde bahsedilen bir miting yapmaktır bu mitingin yasadışı yada yasal bir miting olup olmadığı hangi tarihte, nerede, ne zaman yapılan, yapılması planlanan mitingde olup olmadığı da belli değildir. Çarpışma ile neyin kastedildiği de ortaya konulmamıştır. Siyasi faaliyetler çerçevesinde, fikir çarpışması mı oksa başka bir şey mi? bunlarda ortaya konulmamıştır. Dolayısıyla bu telefon görüşmesi de, tapesi de diğer usulü yönden itirazlarımı bir yana bırakırsak sayın başkan bunlar iki şahıs arasında üçüncü şahsa yönelik konuşmadır. Bütün bu dinlemelerin yapılması için vesaire en baştan söylediğimiz usul hükümleri çiğnenerek dinleme yapılmıştır. Usul yönden yaptığımız itirazlar bir yana bu konuşma metinin yasal bir delil toplama şeklinde elde edilmiş olsa bile herhangi bir suç ortaya koymadığı da açıktır. Yada suç delili olmadığı da açıktır. Tape:366, Kahraman ŞAHİN ile Abdullah arasındaki telefon görüşmesinde; Abdullah'ın Ya sana ulaşmak ne kadar zorlaştı böyle, Kahraman'ın ya biraz dışarıdaydım Ankara'ya falan gittim dediği, Abdullah'ın kendi işin mi yoksa Kuvvayi Milliye’nin mi dediği, Kahraman'ın kendi işim de vardı, öyle de, telefonda pek konuşmak istemiyorum bu tür şeyleri dediği, bu telefon konuşmasında suç olan ne var. Hiçbir cümle yok, hiçbir anlam yok insanların iş için Ankara’ya gitmesi yasal bir derneğin herhangi bir iş için Ankara ya gitmesi ve böyle bir gidişin suç gibi takdim edilmesini açıkçası anlamakta zorluk çekiyoruz. İnsanların telefonda özel veya resmi işlerini konuşmak istememesinden daha doğal ne olabilir? Ama Türkiye’yi dinleniyorum korkusu sardıktan, herkes neredeyse dinlenme paranoyasına kapılmıştır. Hatta hatta bakanlar bile dinlendiklerini söylemektedir. Dinlenen bakanlarda hangi nedenlerle dinleniyor oda anlaşılır gibi değildir. bir bakanın dinleniyorum demesi kadar ürkütücü bir şey var mıdır? Yada bir başka yetkilinin bakanın telefonlarda da özel şeyleri konuşmayın demesi gibi garip hukuk devletine aykırı bir şey var mıdır? Burası demokrasiyle yönetilen Türkiye mi? yoksa başka bir yöntem mi var. Tape: 3192, telefonla Sevgi ERENEROL'un yaptığı telefon görüşmesinde; telefon numarası var ancak kimle görüşüldüğü kimin adına kayıtlı olduğu yazılmamış, bu arada duydun mu? Vatansever güç birliğinin hepsi tahliye oldu şeklinde beyanlarda bulunduğu, yani sayın başkan Vatansever güç birliğinin hepsi tahliye oldu şeklinde beyanı nasıl bir örgütsel faaliyet oldu şimdi son dalga operasyon yapıldığı anlaşılıyor. İnsanlar Türkiye’nin her tarafından konuşuluyor kim alındı, kim alınacak diye bu konuşanların hepsi Ergenekoncumu? Ne var burada suç örgütü faaliyetini ortaya koyan insanların kamuoyunda, televizyonlarda bangır bangır söylenen, yayınlanan tutuklamalarla ilgili konuşmalarının suç örgütü faaliyeti gibi takdim edilmesi hayret vericidir. sayın başkan 3 gündür savunma yapmaya devam ediyoruz zamanlama bakımından dikkatinizi çekmişti yada kamuoyunun dikkatini çektiğini söylemiştim sayın başkan 15 gündün ne görüşülüyor mayın yasası ne zaman çıktı akşam, ne kadar tartışmalı geçti. Türkiye’nin bütün siyasileri birbirine girdi. Kamuoyu ikiye bölündü mayın yasası çıksın çıkmasın ilginç değil mi? aynı tarihe denk gelen bir Ergenekon operasyonunda tesadüf olabilir ama gerçekten ilgi çekicidir. Tesadüf olabilir ama ilgi çektiğini de söylemek zorundayız. 14.11.2007 tape numarası vermemişler Muammer KARABULUT ile Sevgi ERENEROL arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Muammer Karabulut’un yani yazıları biz koyuyoruz şeye siteye tabi onlar Hakan yazı bile yazmıyor yani çocuk. Bir tek onlara Milli Gücü bıraktık biliyorsun hatta Ergün içeriye girdiğinde eğer bunu kapatalım mı dediler. Şeyi Milli Gücü adından dolayı dediği, Sevgi Erenerol’un neyi kapatılacakmış nesi varmış kapanması için dediği, esasında yine örgütsel bir faaliyet görmek, anlamak mümkün değil burada Sevgi Erenerol’un bahsettiği yani yazılarda zaten suç unsuru yok ki niye kapatma gereği görelim diyor neyse site şimdi 80 yıllık örgüt çok deneyimli, deneyimli telefonlarda şakır şakır konuşuyor dinlendiğini de biliyor üstelik internet sitesini kapatalım mı? kapatmayalım mı? kuşkusu var hayır deniyor kapatmaya gerek yok ki bunun nesi suç yada suç delili yani hayrete düşmemek mümkün değildir. Tape :1038, Veli KÜÇÜK ile M. E. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Veli'nin Mehmetçim merhaba. Vakıftayım ya Türk Dünyasındayım, sen ne dediği, Mehmet'in iş ihtiyacı olan kimse var mı? Ya bizim Sönmez beyin bir işi var da. Sönmez KÖKSAL'ın. Onda çalışacak birini şey ediyoruz erkek de yani birazcık bu şey banka alacaklarıyla ilgili çalışacak. Muhasebe filan değil. Daha çok istihbarata yönelik dediği Veli'nin tamam, anladım. O vakit bizim emeklilerden birini bulmam lazım sana dediği, Mehmet'in ya biraz da genç olursa daha iyi olur dediği Veli'nin genç işte emekli derken, Binbaşılıktan falan ayrılmış bu işi girebilecek. Dediği, Mehmet'in senin eski konuna girdiği için, onun için aklıma geldin. Dediği, bu konuşmada burada örgütsel bir konuşma ve delili gibi konulmuş. Sayın başkan kaç kişi heyetiniz üyelerinin kaç yakınınız kapısını çalıyor başkanım bana iş bul diye binlerce işsiz izinizin dışarıda olduğu, iş bulmakta zorluk çektiği bu dönemde yada dönemlerde en azından en azından bana nerdeyse 1-2 kişi ne olur bana iş bulur musunuz diye geliyor. İnsanlar muhtaç ihtiyaç duyuyor birçok emekli polis, asker iş bulamıyor. Okuyan çocukları var düşünün bir emekli polis 700-800 lira 1000 lira maaş alıyor. Üniversitede okuyan 2 çocuğu varsa nerede iş bulacak bir asker emeklisi nerede iş bulacak iş bulmak ne zamandan beri terör örgütü faaliyeti oluyor sayın başkanım her iş bulduğunuz insan için herhangi bir terör örgütüne yardımda mı bulunuyorsunuz insanları bu kadar acil sosyal ihtiyaçları için insanımızın bu masumane ihtiyacı için insanların birbirleriyle konuşması ne zamandan beri örgütsel suç teşkil ediyor. Yani Veli Küçük nefes bile alsa suç mu sayacaklar savcılar iddianame devam ediyor Tape: 3197, Sevgi ERENEROL'un Veli KÜÇÜK ile yaptıkları görüşmede, Veli Küçük'ün Sevgi hanım merhaba Veli paşa; patrikhaneyi aradım Yakup çıktı gelmediler dedi bir uğrayayım dedim bir göreyim diyorum Sevgi Erenerol' un ise tamam, bekliyorum dediği, Patrikhaneye gidecek merhaba diyecek fakat örgüt lideri olduğu söylenen şahıs Sevgi merhaba falanda demiyor. Sevgi hanım merhaba diyor. Bu hangi örgütsel faaliyetin delili yani bu bir örgütsel faaliyet deliliyse biz hukuktan hiç anlamıyoruz o zaman demektir. Tape :1063, Veli KÜÇÜK ile Sevgi ERENEROL arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Veli'nin Sevgi hanım merhaba Veli Paşa. Patrikhanede misin? diye sorduğu, Sevgi'nin onaylaması üzerine Vakıftayım Türk Dünyasında yanına bi 5 dakka uğrayacam. Oradan da müsait olursan ararım bir çayını içmeye gelecem dediği, Sevgi'nin "Tamam tamam dediği, çay içerek terör faaliyeti sayın başkan çay içerek terör faaliyetiyle karşı karşıyayIz ve çay içerek terör yapıldığının, terör faaliyetinin yapıldığının delillerini görmekteyiz. Biraz garip geliyor, Tape: 1064, Veli Küçük ile S. Ş. A. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ş.'in Sen ne yapıyorsun paşam diye sorduğu? Veli'nin Ben şeydeyim, Paşa beyin yanındayım, patrikhanedeyim. Patrik Türk Ortodoks Patrikhanesi. patrik beyin yanına geldim. bir göreyim dedim. Şimdi 80 yıllık örgüt örgüt yöneticisi eski bir asker, istihbarat bilgisi üst düzeyde terör faaliyetini telefonda söylüyor. Patriği ziyaret ediyor. Herhalde patrik ziyareti yapanları asmalı asmalı ki patrik ziyareti yapmasınlar böyle bir suçlama olabilir mi? yani böyle bir şeye savunma yapmak bile biz zor geliyor. 16.12.2007 Muammer KARABULUT ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Muammer KARABULUT’un ben sana yolladım. Yani elimden geldiği kadarıyla başka şeylerde koymaya çalıştım dediği, Kemal Kerinçsiz’in abi bu arada bu arada biz Salı günü mı şey adliyesinin önünde İstanbul adliyesinin önünde saat 12 de Necip HAPLEMİTOĞLU'na ilişkin faili meçhul dosyanın soruşturmanın işletilmesi ve genişletilmesi konusunda bir dilekçe vereceğiz bir de bir basın açıklaması yapacağız dediği, KARABULUT'un evet aynen yolla" "Siteye koyalım" dediği, KERİNÇSİZ'in hem siteye koy abi hem de şey yap ismini sen söyle her tarafa bir yaydıralım dediği, KARABULUT'un ben o konuda Hürriyet’te çıkan habere istinaden dediği, KERİNÇSİZ'in ha manipülasyon onlar yapıyorlar ya özellikle o Ümraniye operasyonuna bakan savcı onlar hepsi düzeyleri belli olan belli bir tarikat mensubu insanlar dediği, KARABULUT'un peki ona dem vuracak mısın dediği, KERİNÇSİZ'in tabi tabi zaten o konuyu da işleyeceğiz yani öyle bir manipülasyon yapılıyor ki abi düşünebiliyor musun yav o davanın avukatlarından tut sanıklarına kadar HABLEMİTOĞLU’nu candan sevmiş yüreğinde hisseden adeta onun kanıyla bütünleşmiş olan insanlar ve bu insanlara bu cinayeti sorumlusu tutulmak isteniyor böyle iş olabilir mi abi sen bu konuda bi yazı yazsana başarılı olduğun nokta bu senin ya avukat BUZOĞLU şeyin avukatı Hüseyin BUZOĞLU eee ismini sen söyle geçmişte haşır neşir olmuş rahmetli Necip HABLEMİTOĞLU ila davalarına girmiş çıkmış ki en yakın dostlarından bir tanesi Ergün anlatabildim mi bu Ümraniye operasyonundan dolayı adam tutuklu yani düşünebiliyor musun yani kimler suçlanmaya çalışılıyor o yüzden bizim buna bir müdahale etmemiz lazım dediği, KARABULUT'un yani şimdi Ergun'la HABLEMİTOĞLU'nun ilişkisini bilmiyor mu ondan sonra o öldürülen deniz subayı var bi tane petrolle ilgilenen biliyorsun dediği orada hedef HABLEMİTOĞLU'ndan sonda Ergun biliyorsun, Adam yani Ergun üç dakka geç çıkmasa o evde onla birlikte o da öldürülecekti görüşmenin devamında Recep Tayyip ERDOĞAN ile ilgili sayın davası hakkında konuştukları, bu davadan dokunulmazlığı kalkınca ceza alacağı, siyasi hayatının biteceği ile ilgili konuşmalar yaptıkları, Sayın başkan konuşmacıların hukuka aykırı yöntemlerle soruşturma yürüten iddianame savcıları hakkında şikayet etmeleri söz konusu onu görüyoruz esasında Hablemitoğlu ile çok yakın bir arkadaşının Hablemitoğlu cinayetinden sorumlu gibi gösterilmelerinin mantıksızlığını kendilerince de sorguluyorlar. Yine ilginç olan; bir terör faaliyeti gibi ortaya konulan bu konuşma rahmetli Necip Hablemitoğlu’nun soruşturmasının üstüne düşülmesinin, derinlemesine araştırılmasının temini için yapacakları yasal gösteridir konuşmanın temeli budur. Ama iddianame ve eklerine baktığınız zaman buradaki sanıkların aynı zamanda Necip HAPLEMİTOĞLU katliamıyla ilgili de sanık gibi takdim edildiklerini görüyoruz. Ne enteresan değil mi? hem HAPLEMİTOĞLU cinayetinin derinlemesine araştırılmasını arkasında kim yâda kimler varsa ortaya çıkarılmasını istiyorlar, bunun için gösteri yapıyorlar ama aynı cinayetin sorumlusu gibi de iddianamede takdim ediliyorlar. Yine konuşmada konuşmayı yapanların iddianame savcılarında bu soruşturma ve genel uygulama ve yansıtış biçimleri itibariyle dışarıda belli bir tarikatın adamı gibi gözükmelerinin veya algılanmalarının ortaya çıkardığı olumsuzlukların ve hukuka aykırılıkların bahsettikleri ne gibi bir örgütsel bağ ve ilişki yansıttığı anlaşılamamıştır. İddianame savcıları, kendilerinin hukuken veya yaşayış biçimleri itibariyle eleştirilmelerini kabul edilemez bir büyük suç gibi mi algılamaktadırlar? Sayın başkan çok iyi bildiğiniz gibi hâkim ve savcıların herhangi bir suç işlemeseler bile çalıştıkları yerde suç işlediklerine dair genel yaşamlarına dair onların sebebiyet vermese bile bir kusurları olmasa bile, dışarıda yanlış oluşun bir kanaat olsa bile mesleklerini yansız yapmadıkları etki altında yaptıkları konusunda bir kanaat oluştuğu zaman kamuoyunda bu onların görev yerinin değişikliği sebebidir. Hakimler savcılar kanunun, tüzüğünün ilgili yönetmelikleri gereği budur. Nitekim hâkimler savcılar yüksek kurulu bu nedenle birçok hakim savcının tayinin yapmaktadır. Ve yasal işlemdir. Bir rahatsızlık varsa dışarıya böyle bir yansıyış varsa, bu dile getiriliyorsa dile getirenlerden ziyade buna muhatap olanlar bakımından alınacak tedbirler vardır. Bu savunmanın başlangıcındı meslek etik kurallarını okurken dışarıya yansıyışlarında Onlara tavsiyemiz şudur? Gerek taraf olduğumuz uluslar arası meslek etik kuralları okurken dışarıya yansıyışlarının da yansız ve tarafsız olması gerektiği konusunda tedbirler alınması öyle yaşanması gerektiği ortaya konulmuştur. Uluslar arası standartta budur. Gerçektende bir mahkemenin örneğin Askeri hakim savcıların DGM içinde yer almasının hak ihlali olmasının sebebi iki bakımdan özellikle insan hakları mahkemesinde yanlış bulunmuştur. Birincisi askeri hakim, savcıların atama nakil terfileri sicilleri ikincisi görünüşte bağımsız ve yansız bir görüntü vermemeleri, verememeleri böyle olmadığı insan hakları mahkemesinde de ortaya konulmasına rağmen denmiştir ki İnsan Hakları mahkemesinde kararında askeri hakim savcıların böyle bir görüntü vermediğini gelen davalardan anlıyoruz ama insanlar bundan rahatsızlık duyuyorsa genel itibariyle orda bir askeri hakim var diye o halde bu bir hak ihlalidir. Diyor ve Türkiye yi mahkûm ediyor. Şimdi eğer soruşturmayı yapan savcıların bazı hâkimlerin belirli bir tarikatla ilişkisi olduğu yaygın olarak dile getiriliyorsa bu doğrudur. Yanlıştır. Bunları değerlendirecek tabi ki adli makamlar, merciler vardır. Gereğini de yaparlar ancak böyle bir anlayışın bile olması kaynağı doğrudur yâda değildir. Savcıların hâkimlerin bizaati kendi kusurları vardır veya yoktur. en azında bu bile bu hakim ve savcıların mevcut mevzuata göre tayini sebebidir. Soruşturma sebebidir. Yani bu rahatsızlığı duyan kişileri buraya yansıttıkları için tape olara suç delili gibi koymak yerine herkesin kendine çeki düzen vermesi gerektiği inancındayım. Tape:308 Kemal Kerinçsiz C. Ç. yapmış olduğu telefon görüşmesinde; Sultanahmet Adliyesi önünde, Hablemitoğlu cinayetinin yıl dönümü münasebetiyle ile ilgili yapmış oldukları basın açıklamasından sonra görüşme yaptıkları anlaşılmaktadır. Kemal Kerinçsiz'in Ramis paşam ile birlikte vatan caddesindeki orduevindeyiz, gelmek istersen gel, gelirken bizim Burak var adliyenin önünde onu da al dediği, Cevat Çalık’ın tamam oldu, görüşürüz diyerek, şahısların yapmış oldukları basın açıklaması, mitinglerde ve anma günlerinde, bazı emekli askerlerinde bulunduğu, bu anma törenine ayrıca, Sevgi Erenerol Ayyıldız hareketinin başkanı, Büyük Hukukçular Derneği üyelerinin katıldığı anlaşılmaktadır. İddianamedeki istinat yorum değerlendirme böyle soru şu Hablemitoğlu cinayetinin yıldönümünde cinayeti kınayan yasal bir gösteri ve basın açıklaması suç mudur? değil midir? Tabiki suç değildir kaldı ki suçsa bunla ilgili hangi adli makam ne işlem yapmıştır. bunlar yok ama tapenin içinde asker şahısların var olması bir başka çeşni katmak için, etki yaratmak için tapenin buraya onun için konuşulduğu izlenimi vardır. Emekli askerlerin veya görevdeki askerlerin çeşitli toplantıları örneğin Haplemitoğlu cinayetinin yıldönümünde bunu protesto eden toplantılara katılmasını yasaklayan bir karar mı vardır. Kanun mu vardır. Yoksa birilerinin içinde asker olan her şeye husumeti kini veya önyargısı mı vardır. Herkesi askerimize, Türk Ordusuna ve mensuplarına saygıya davet ediyoruz. Böyle askerde var asker kişilerle görüşüyorlar gibi yakıştırmalara kimsenin hakkı yoktur. Böyle bir şeyle bir yere varılması da mümkün değildir. Tape: 1001, Veli Küçük ile Sevgi Erenerol arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Sevgi’nin, Veli paşa iyi bayramlar dilerim 25'inde de bizim Noel bayramımız İstanbul'da dediği Veli'nin ay'ın 25'inde Noeliniz tamam orda olacaz inşallah dediği, Sevgi'nin bekliyoruz 11'inden itibaren bekliyoruz sağ olun dediği, şimdi bu telefon tapesi suç delili iddianameye onun için koymuşlar. Yine garip bir suçlamayla karşı karşıyayız Noel kutlaması suç, Noel kutlama konuşmasının yapılması da suç sayın başkan nerde kaldı din ve vicdan özgürlüğü, nerde kaldı tüm dinlere ve mensuplarına saygı, nerede kaldı hukuk devleti Noel kutlamasının nesi suç, nesi örgütsel faaliyet? Bunların hukuka uygun delilleri nerde böyle bir suçlama açıkçası tüm insan haklarının çiğnenmesidir. Ve yargı gücünün kötüye kullanılmasının en somut örneklerinden, hukuka en aykırı örneklerinden biridir. 25.12.2007 Sevgi Erenerol Veli Küçük arasındaki telefon görüşmesinde Veli Küçük'ün ne zaman gelelim ne zaman programınız dediği, Sevgi Erenerol'un saat 11 den itibaren dediği Veli Küçük'ün iyi biz 11 den sonra geliriz öyleyse Necla hanımla dediği, Sayın başkan yukarıdaki açıklamalarımızı tekrar ediyoruz buna söylenecek, ilave edecek bir şeyde bulamıyoruz bu kadar anlamsız bir suçlama olabilir mi? yada suç delili gibi gösterilebilir mi? 09.01.2008 Güler KÖMÜRCÜ Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile A.T. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında Güler KÖMÜRCÜ, A. T. ile karşılıklı sohbet ettikten sonra Güler'in telefonu yanında bulunan Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e verdiği, A.'in Mehmet Zekeriya Öztürk’e hitaben biz öğlen yemek yedik hanımlar bu Atatürkçü Düşünce Derneği’nin şeyi Yeniköy Şubesine üye kaydediyorlarmış bizim arkadaşlar onlarda, Bugünde onların en yüksek başındaki Orgeneral kim dediği, Mehmet Zekeriya’nın Şener Eruygur Paşa dediği, A.'in kaç milyonda iki yüz kırk kişiyiz diyo şey iki yüz kırk bin kişiyiz diyo ayıptır yani diyo dediği, Mehmet Zekeriya doğru da ama birazcık o zaman şikayet ediyorlarsa dışarıyı bi dinlesinler kulak versinler ne oluyo İşçi Partisi’nin arka bahçesine döndü E tabi yani bu yıllardır bilinen gerçek bu, Asker İşçi Partisi o yüzden zaten orayı arka bahçe haline getirdi geliyor onlardan iki kelime öğreniyor gidiyo Aydınlık’ta yazıyo Ulusal Kanal’da yayınlıyor. Onlar gibi düşünen adam oluyor askerler de oraya sinek gibi üşüşüyor yani emeklileri, Yani acayip bir döngü yarattılar Masonik bir yarım bir yaklaşım bile olabilir yani orda. Ha yani nedir Atatürkçü Düşünce Derneği ben bir kısmını gördüm Ankara Hilton’da T.Ö. geliyordu Cumhuriyet Kadını’nın olarak çıkmışlar yaşa Tuncay hoş geldin iyi ki geldin iyi ki sen varsın sen olmazsan biz mahvolmuştuk diye sloganlar atıyorlardı dediği, A.'nın Zaten biliyorsun ADD İngilizcede Dikkat Dağınıklığı, Dikkat Bozukluğu demek hastalık adı dediği, Mehmet Zekeriya’nın Doğru söylüyorsun öyle, Allahtan halk İngilizceyi bilmiyor. Çok kişinin haberi yok bayrak hareketinde olay böyleydi zaten T. Ö.'nın militer şeyleri geldi paramiter güçleri geldi. Koruma halkası oluşturdular CHP ile ADD falan böyle yani buraya hizmet ediyor artık dediği, Şimdi iki kişinin sıradan diyaloğu çok özel görüşmesi beğenmeyebilirsiniz eleştirebilirsiniz. Ama dikkat çeken şeyi şu birbirini bu kadar acımasızca eleştiren insanlar burada aynı örgütün emir komuta altındaki failleri gibi yargılanıyor ve bu konuşmada buraya delil gibi konuyor esasında bu konuşma buraya konulan bu tape savcıların iddiasının aksine onlar suç kanıtı, suç delili gibi koymaya çalışmışlar ama aksine suçsuz olduklarını, aralarında bir örgütsel bağ ve ilişki olmadığını ortaya koyan bir konuşma kaldı ki hükümet politikalarını eleştirmek suç mudur? yada insanların, partilerin birbirini eleştirmesi suç mudur? bu özel konuşma dışarıya yansıtılmış mıdır? Dışarıda deklere edilmiş midir? Hayır edilmemiştir. İddianame sayfa 187 Veli KÜÇÜK ile A.Ç. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; VELİ'nin sayın valim ne yaptınız? Ben vakıftayım yemeğe gel yukarı gel sayın valim dediği, Ayhan’ın Komutanım oraya çıkmayalım biz ama bir görüşelim dediği VELİ'nin tamam geldiğinde içeri ben haberim olsun dediği, Ayhan’ın o bizim milletvekilimiz de gelsin size bir allahaısmarladık diyecek tamam dediği, Şimdi sayın başkan bu telefon görüşmesinden anlaşılan bir milletvekili, bir vali, bir emekli asker Veli Küçük görüşüyorlar Veli Küçük’e ziyarete geliyorlar şimdi buraya bu telefon tapesi örgütsel delil diye konulduğuna göre herhalde o valide, milletvekili de Ergenekoncu yani en azında öyle algılıyorlar. Yani biri bana anlatsın yemek yemek, görüşme yapmak şimdiye kadar neyin delili olmuş sayın başkan, yani neyin delili olmuş, hangi örgüt davasında bunlar yemek yediler diye bu bir tape yada delil gibi ortaya, dosyaya konulmuş, Veli Küçük, vali ve Milletvekili arasındaki hangi bağ suç sayılmış? Bunlar ortaya konulmadan bu özel hayatın gizliliğine ilişkin özel bilginin buraya konulması başlı başına özel hayata tecavüzdür. Ve bu suç delili gibi takdim edilen konuşmanın da suçla hiçbir ilgisinin olmadığı da açıktır. 22.01.2008 Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Emin'in Muhtar sende şey var mı Habertürk televizyonu, Veli KÜÇÜK'le beraber birçok adamı içeri aldılar. Bir şey var hem de öyle mesela Güler KÖMÜRCÜ var gazeteci. Onu da almışlar hiç bunlarla bir ilişkisi yok. Demek ki mesela benim bildiğim bir ilişkisi yok. Birçok toplantıya ben gittim. Hiçbir zaman Güler KÖMÜRCÜ'yü orda görmedim. Bunlar gizli toplanıyorlar diyor. gizli toplantılarda bile görmedim Güler Kömürcü'yü. Demek ki bunun haricinde benim gitmediğim bunlar ayrı bi iş çeviriyorlar. dediği, X Şahsın şimdi ben bu konuyu açtım vatandaşa. Surdaki telefonlarına onlar bile paravan. bana veriyor cep telefonu şunla görüşelim. Diyorum senin yasallığın nedir? Ben devleti temsil eden biriysem, ben devletten hizmeti vatandaşa ulaştırmam lazım. Bu dedi paraylan olur. Dedim nasıl paraylan olur ya. Devlet dedim ona hizmeti dedim bedelsiz satar mı halkına dedim ya. Bu devlet olmaktan çıkar dedim. Bu dedim özel şirket midir dedim ya. Böyle bişey var ben bunu kime, ben sana bunun fotokopilerini istersen fakslayayım. Dediği, Emin'in ya bunu Emniyete sorsana nedir diye. Dediği, X Şahsın bu Emniyet’ten ya bu neyse telefonla konuşulmayı da ben bunu şeye yollayım mı Çölaşan'a dediği, Emin'in Çölaşana’'a gönder. Mustafa BALBAY'a gönder. Cumhuriyet’ten ikisi ikisine de gönder onlar beraber dediği, Şimdi bu telefon tapesini birçok defa görüyoruz tekrar tekrar bu telefon tapesi hem müvekkilim Güler Kömürcü bakımında hemde diğer sanıklar bakımından gizli örgüt faaliyeti şeklinde takdim ediliyor esasında doğal konuşmak dışında böyle bir örgütsel faaliyetin olmadığı da ortaya konuyor. Suç delili gibi ortaya konulan şey esasından müvekkilim Güler Kömürcü bakımından özellikle hiçbir suç fiil içerisinde olmadığının kanıtıdır. Esasında yine usule ilişkin itirazlarımızı tekrar ediyoruz bu konuşmalarda terör faaliyetini ortaya koyan hiçbir hadise yoktur. Dolayısıyla bu dinlemelerin yapılması için ….. yok sayın başkan tekrar hatırlatayım birçok telefon konuşmasından bahsediyorum dinleme, izleme yapabilmek için kuvvetli suç şüphesi olması lazım, kuvvetli suç şüphesinin yanında başka türlü delil elde etmeme şartının olması lazım kuvvetli suç şüphesi olarak gösterdikleri sayın savcılarımızın ne Tuncay Güney’in beyanları başka MİT,’in Genelkurmayın, emniyet genel müdürlüğünün dikkati almadıkları bilgi, belgeler, dokümanlar gayri ciddi buldukları, dezenformasyon için yazıldığını ifade ettikleri dokümanlar 2001 yılından beri piyasada dolaşan, internette dolaşan bir takım fotokopiler bunlar dinleme için yeterli belge değildir. dinleme kararı için bunlar yeterli değildir. bunlara istinaden verilen dinleme kararları CMK 135 ve takip edilen maddelerine, bunların hukuksal mantığına, içeriğine, öğretideki görüşlere, Avrupa insan hakları mahkemesinin içtihatlarına göre mümkün değildir. delil olarak kabul edilemez, yasak delil kapsamındadır. Hükme esas alınamaz ve bu konuşmalar başlı başına özel hayatın gizliliğini ihlal eden konuşmalardır yasal yoldan elde edildiği varsayılsa bile o takdirde herhangi bir suç unsurunu ortaya koymamaktadır. Burada kast edilen gizli toplantıların, varsayılan hayali örgütle ilgisi nedir? ne değildir? oda ortaya konmamıştır. Sayın başkan kaça kadar”

Mahkeme Başkanı " 3’de bitiriyoruz telefon görüşmelerini bitirelim bitiriyoruz”


Yüklə 0,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin