Mahkeme Başkanı: “Belki kaldığı cezaevinden falan anımsayabilirsiniz”
Tanık Semih Genç: “Yani hiç hatırlamıyorum yani Adem K hiç şey oralarda da kalmadığım için birde 95 döneminde yani 93’ten sonra hiç 2002’ye kadar cezaevinde de olmadığım için dağda ve yurtdışında olduğum için hiç hatırlamıyorum yani. Öyle bir bilmedim için de bir yorum yapamayacağım.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Peki başka bir konuya geçiyorum. Biraz önce Kemal Kutan isminden bahsettiniz.”
Tanık Semih Genç: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Bu kişi hakkında çeşitli iddialar bulunduğunu söylediniz bu konuyu biraz daha detaylı açıklar mısınız?”
Tanık Semih Genç: “İşte TKPML TİKKO’nun şey sürecinde o ayrışma süreçlerinde Tokat’ta dağda bulunuyordum. Bizden hemen önce işte bu TİKKO’dan birkaç kişi bize geçti. O geçme sırasında bunların tabi ki geçmişleriyle ilgili özgeçmiş alıyorduk değerlendirmeler alıyorduk. Bunları da ayrıca kendimiz tabi ki sorguluyorduk hani sorgulanma derken ne yaptınız nasıl yaşadınız nasıl oldu diye? Şimdi Baba Erdoğan’ın da Tokat’taydı Almus çevresindeydi bizde iki Almus çevresindeydik ve orada Almus’ta bir karakol baskınına gidiyorlar bu Laz Nihat’la. Laz Nihat’ta Nihat soyadını hatırlamıyorum. Bununla karakol baskına gidiyorlar. Karakola içeriye giriyorlar arkadan bir el ateş edip Baba Erdoğan’ı öldürüyor bu Laz Nihat. Ondan sonra ağır yaralı daha doğrusu ağır yaralı dağa götürüyorlar orada bir gün sonra ölüyor. Ölür ölmez tabi Laz Nihat hemen yanına 1, 2 kişiyle Tunceli’ye konferansa git… gitmemiz gerekir diyor oraya gidiyorlar. Bu konferans sırasında genel sekreter oluyor. İşte tabi ki devamlı kendisi karısı polisin veya artık MİT’in mi derin devletin mi hangi örgütlenmesinin ise artık Kontra Gerilla mı nedi… nedi… nereye bağlı ise işte orayla bağlantıları var. Bunlar tabi ki ortaya çıktı. Bunların ortaya çıktığında işte o tartışmaların içinde bizde vardık. Hatta kendi aralarındaki tartışmalarda sertleşme oluyordu aracılıkta yaptık. Savaş diye bir sekreterleri vardı. İşte bu Kemal Kutan vardı bunların da ya… yapılan operasyonlarda birçok da ölmesine rağmen operasyonların dışında kalması şüphelere oradaki TİKKO’cular tarafından şüphelere yol açtı iç tartışmalara yol açtı. Onlara 2 tane merkezi operasyon oldu bir dağda şey yaparken toplantı yaparken birde baskına uğradılar bunlardan dolayı ve bu şahısların şey yaptılar şaibeli olduğu konusunda tartışma çıktı. Daha sonra o da herhalde Kemal Kutan bu sanat işlerine verdi kendini herhalde Almanya’ya gittiğini biliyorum. Bilgim bu yönde bu kadar yani.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Dava sanıklarımız arasında Ulaş Özel isminde birisi var tanır mısınız kendisini?”
Tanık Semih Genç: “Yok tanımıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Savcı Bey yüzünü gösterebiliriz isterse.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Gösterelim Sayın Başkan.”
Mahkeme Başkanı: "Tamam yani Ulaş Özel’de Kemal Kutan’dan bahsederek yaşadığı.”
Sanık Ulaş Özel söz almadan konuştu anlaşılamadı.
Mahkeme Başkanı: "(birkaç kelime anlaşılamadı) Mikrofon ver sesi duyulmuyor. (bir kelime anlaşılamadı).”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Ben sorumu sorayım isterseniz Sayın Başkan… (bir kelime anlaşılamadı).”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun tabi.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Ulaş Özel bu sizin anlattıklarınıza yakın.”
Mahkeme Başkanı: "Tamam.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Bir beyanda bulundu bu duruşmada. Bir operasyon sırasında gece görüşüyle elinde M16 bulunan bu yüzden örgüt lideri olduğunu düşündüğü kişiyi vurarak öldürdüğünü. Örgüt lideri olan Kemal Kutan’ın öldürdüğü sevinciyle bunu haber verdiğini takdir edilmeyi beklerken bu konuda azar işittiğini neyse ki yanına gidince öldürülenin Kemal Kutan değil de başka birisi olduğu anlaşılınca bu konuda azardan kurtulduğunu ifade etmişti. Bu şekilde değil mi yani (bir kelime anlaşılamadı).”
Mahkeme Başkanı: “Bir dakika Savcı Bey soruyor soruyu. (bir kelime anlaşılamadı).”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Bu duruşmada ifade edilen bir konu. Bu konuda bir bilginiz bir tanıklığınız var mı?”
Tanık Semih Genç: “Yok bir bilgim tanıklığım yok. Benim sadece bu bildiğim kendi iç tartışmaları kendi içlerinden 2 kişinin. Ses gitti herhalde. Ha tamam tamam.”
Mahkeme Başkanı: “Duyuyoruz.”
Tanık Semih Genç: “2 kişinin geçmesinde bize geçmesinden sonraki tartış… tartışmalar iç tartışmalarını öğrenmemiz onların özgeçmişlerini almamızdan dolayı edindiğim bilgiler. Daha sonra kendi içlerindeki tartışmalarında bazı aracılık da yaptık sertleşti çünkü tartışmaları. Bazıları çünkü haksız yere itham edilenler de oldu. Yaklaşık o anda çünkü 38 kişi birden öldürdüler kendi içlerinde. Bu ithamlar sırasında duyduklarım ve öğrendiklerim yani bu onun dışında bu olayla ilgili bir şey duymadım.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Evet. Hizbullah’ın Hüseyin Velioğlu kanadı konusunda bir iddianız oldu. Bu konuda bir somut tanıklığınız var mı?”
Tanık Semih Genç: “Somut tanıklığım şey olayı sırası… bu Temel Cingöz şeyinde daha sonra elimize geçen örgütün dokümanlarında da bu Temel Cingöz’ün ondan sonra Hizbullah şeyini Hüseyin Velioğlu kanadını şey yapılmasını güçlendirilmesi konusunda büyük çaba gösterdiğini ondan sonra. Ya büyük yardımları olduğunu şeyin Kontra Gerilla örgütlenmesinin önemli adamlarından olduğunu bize ifade ettiler zaten bundan dolayı şey yine o subaylardan ve subayın tanıştırdığı kendi akrabası kanalıyla gelen istihbarattan sonra şey Adnan Temiz ve grubu tarafından Temel Cingöz ilk sefer görevinde bir generali şey yaptık generale eylem yaptık. Onun hani onu da Hizbullah’ın da bu kişiler tarafından bu ve diğer başka kişiler tarafından generaller tarafından güçlendirildiğini ve destek verildiğini düşündüğümüzden. Bilgim bununla ilgili bu kadar bunlarla ilgili.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Eskiden itibaren Kontra Gerilla olarak tabir ettiğinizi buna.”
Tanık Semih Genç: “Hı.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Gladio olarak da başkalarınca dendiğini ifade ettiniz.”
Tanık Semih Genç: “Hı.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Ayrıca Abdullah Çatlı konusunda ifadeleriniz oldu. Erol Mütercimler’in 5 Ocak 1997 tarihi tekrar ediyorum 5 Ocak 1997 tarihinde Aydınlık Dergisine verdiği röportajda Abdullah Çatlı’nın Ergenekon örgütü içinde bulunduğu iddia ediliyor. Bu dava dosyasına da ibraz edildi röportaj sizin bu konuda bilginiz var mı?”
Tanık Semih Genç: “Yok bu konuda bir bilgim yok. Yani duydum okudum da Erol Mütercimler’in kitabını ama bu konuda aydındaki şeyini okumadım. Konuş… şeyleri haberleri gazete haberlerini takip ettim yani oradan bir bilgim var. Dediğim gibi geçmişten beri zaten ben o konuda daha biraz farklı düşünüyorum kişisel görüşüm. Hani 90’lara kadar sürecin farklı 90’lardan sonraki sürecin farklı olduğunu bu yargılamaların da onun için olduğunu düşünüyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Benzer bir konu yine çok yakın bir tarihte Can Dündar’ın televizyonda ulusal bazda yayın yapan bir televizyon kanalındaki programda Korkut Eken’in Türkiye Büyük Millet Meclisi Susurluk araştırma komisyonuna verdiği bir ifadeye dayanarak Abdullah Çatlı’nın 12 Eylül öncesi de istihdam edildiği şeklindeki ifadesine dayanarak Abdullah Çatlı’nın 12 Eylül öncesinde işte ülkeyi askeri darbeye sürükleyen bu büyük eylemlerin içerisinde olduğuna dair bir yayını söz konusu oldu.”
Tanık Semih Genç: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Sizin bu konuda bilginiz var mı?”
Tanık Semih Genç: “Bir bilgim yok ama tabi ki düşünce ve değerlendirmemiz özellikle işte Abdullah Çatlı ve onun ekibi ondan sonra bunların özellikle şeyle Kontra Gerilla denen yapıyla ilişkisi olduğunu ondan sonra çeşitli kitlesel katliamlar yapması gerçekleştirilmesini özellikle istediklerini bunların da yaptıklarını kışkırttıklarını konusunda hem geçmişte düşüncemiz vardı, şimdi de hala o düşünceyi şey yapıyorum taşıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Evet, örgüt tarafından öldürülen generallerden bahsettiniz.”
Tanık Semih Genç: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Memduh Ünlütürk örgüt tarafından öldürülen generallerden birisi miydi?”
Tanık Semih Genç: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “DHKP-C tarafından mı öldürüldü?”
Tanık Semih Genç: “İşte Dev Sol o zaman ki adıyla Dev Sol tarafından öldürüldü.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Dev sol. Somut sebebi konusunda yani bu eylem kararının alınması niye alındığı konusunda bir bilginiz var mı?”
Tanık Semih Genç: “Şimdi bunların, bunların 91, 92 döneminde özellikle bir kısmında şeydim. İşte 91’de çıktım. Bir kısmında cezaevindeydim bir kısmında 91, 92 dönemlerinde dışarıdaydım. Şeyin tabi ki Memduh Ünlütürk’ü şey olarak basına açıklandığı deklare edildiği şekliyle özellikle Memduh Ünlütürk’ün şeyde 12 Mart’ta bu Ziver Bey ondan sonra işkencehanesinde işkencecilerin başı olduğu ve bundan dolayı da zaten şey yapıldığı Kontra Gerilla’nın en önemli insanlarından birisi olduğunu onu bundan dolayı şey yapıldığını cezalandırıldığını öldürüldüğünü resmi olarak söyleniyor. Bizde o bizim örgütün o dönemki bildirisinde de üstlenme biçimi bu zaten. Diğer Adnan Ersöz’ü, Hiram Abbas’ı öldürülme biçimindeki de şeyleri şeyi anlatımları ya da yazılı şeyler bildirdiler bu yönde. Şey İsmail Sayın Selen Hulusi Sayın ise işte Kürt halkına yaptığı olağanüstü böl… valisi olarak operasyonlarından dolayı yapıldığı söyledi. Ama yani bu böyle söylendi ama tabi ki bize özellikle bu istihbaratların bir önü elimize gelmesi bunları da bizim yapmamız yani tabi ki düşün şu gün düşünüyorum niye İsmail Selen değil de başka birisini biz yapmadık diye. Onu da kendim gene düşüncem daha farklı yani 1990 yine onu söyleyeceğim 1990’lara kadar Türkiye’nin Amerika’yla hem fikir olduğu bir Kontra Gerilla NATO çerçevesinde örgütlenmiş Kontra Gerilla örgütlenmesi olduğunu buna Gladio da diyebilirsiniz olduğunu 90’lara kadar bu örgütlenmenin özelikle komünizme karşı yapıldığını bundan dolayı da Amerika ve Türkiye devlet yapısının arasında hiçbir farklılaşma olmadığını ama 90’lardan sonraki süreçte sosyalizmin de yıkılmasından sonra başka bir evreye girildiğini özellikle bu Ortadoğu Kafkasya ve Kürt meselesi İslami mesele de düşüncelerin farklılaştığını Amerika’nın ve Türkiye’deki hakim sınıfların bir kısmının buna bu bu düşünceye uygun davrandığını ama diğer kesimin şey yapmadığını buna direndiğini özelikle askeri kesim içinde de buna direndiğini Kürt meselesi İslami mesele Ortadoğu politikası yani bugünkü takip edilen yapmak istenilen politikaya direndiğini e bunların da tabi ki devlet içinde örgütlenmeleri vardı. Bunlar tasfiye edilmeye çalışıldığını düşünüyorum. Bu tasfiyeye karşı bir direnç oluşturma bir örgütlenme yaratılmaya çalışıldı bu da Amerika Türkiye hakim sınıfları tarafından dağıtıldığını düşünüyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “30 yıl içinde bulunduğunu belirttiğiniz DHKP-C.”
Mahkeme Başkanı: “Bir dakika Savcı Bey bir dakika.”
Sanık Hulusi Gülbahar müdafi Av. Ziya Kara söz istedi verildi: “Şimdi Sayın Savcımın sorularını sabırla dinliyorum”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Hulusi Gülbahar müdafi Av. Ziya Kara: “Ama bu sorular biliyor musun bilmiyor musun şeklinde bir soru soruyor.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Hulusi Gülbahar müdafi Av. Ziya Kara: “Tanık bilmiyorum diye cevap veriyor. Ondan sonra başlıyor yorum yapmaya. Böyle değerlendiriyorum şöyle değerlendiriyorum. Biz 110 kilometreyi şurada 5 dakika konuşmakla müvekkilimin tahliyesini talep etmek için geldim. Hiç alakasız şekilde uzatılıyor. Yani böyle tanıklık olmaz. Bilirkişi mi dinliyoruz? Yorum mu dinliyoruz? Konferans mı dinliyoruz?”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Sanık Hulusi Gülbahar müdafi Av. Ziya Kara: “Böyle bir şey olmaz bu nasıl bir şey.”
Mahkeme Başkanı: “Sanık tanığın örgüt içindeki konumu dikkate alınarak sorulara izin veriyorum buyurun tamam anlaşıldı.”
Sanık Hulusi Gülbahar müdafi Av. Ziya Kara: “Veya soruları da basın Sayın Başkanım sorular da ilginç. Erol Mütercimler örgüt elemanı mıdır?”
Mahkeme Başkanı: “Anlaşıldı, anlaşıldı, anlaşıldı Avukat Bey.”
Sanık Hulusi Gülbahar müdafi Av. Ziya Kara: “Efenim veya Can Dündar örgüt elemanı mıdır onların yorumlarına (birkaç kelime anlaşılamadı).”
Mahkeme Başkanı: “Anlaşıldı Avukat Bey anlaşıldı itirazınız. Fazla konuşmadan anlıyoruz itirazını algıladık. Savcı Bey buyurun. İzin veriyorum soru sorulmasına.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Evet Erol Mütercimler dava sanığı 30 yıl içinde bulunduğunuzu beyan ettiniz. Dev sol, DHKP-C terör örgütlerinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin yüksek rütbeli generallerini öldürmeleri sebebi konusunda beyanlarınız oldu. Bu konuda bir başka beyan var bunu size okuyup bu konuda bir tanıklığınız olup olmadığını soracağım. 14, 15 Haziran 97 tarihinde İşçi Partisi tarafından düzenlenen Susurluk konferansında konuşanlardan birisi olan Erol Mütercimler şöyle diyor, Kemal Kayacan’ın öldürülme nedeni bana göre şu. Kemal Karacan Amiral Ergenekon konusundaki bilgilerini yavaş yavaş kamuoyuna çıkarmaya başlıyor. Yalnızca o değil onunla birlikte o dönemde öldürülen üst düzey subaylara orgenerallere bakın hepsi de bu örgütün içinde yer almamış ama Türkiye’nin kritik dönemlerinde görev almış ve bu örgütü çok iyi bilen Adnan Ersöz gibi artık konuşu… konuşabilecek duruma gelmiş olanlardı. Neden konuşacak duruma gelmiş olanlardı diyorum şundan. Orgeneral Lütfü Esin’e gelip o şaşa bittikten köşenize çekilip aradan yıllar geçtikten sonra bir şeyler anlatmanız için insanların kapınızı çalmasını bekliyorsunuz. Ben yaşadığım için çok iyi biliyorum. İşte o tür kapı çalmalar ve bilgi aktarmalar başlamıştı. O aşamada tek tek öldürüldüler. Öldürülürken de taşeron firmalar kullanıldı. Şunu da altını çizerek söylüyorum Ergenekon dediğimiz bu örgüt taşeron olarak ülkü ocaklarını da Dev Solu da kullanmıştır. Yani Erol Mütercimler.”
Mahkeme Başkanı: “Evet Tamam İşçi Partisi’ni söylememiş evet.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Emekli deniz.”
Mahkeme Başkanı: “Tama tamam şey.”
Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu anlaşılamadı.
Mahkeme Başkanı: “Tamam Doğu Bey Doğu Bey Doğu Bey Doğu Bey lütfen bak söz hakkı vermedim tamam sözünüze söyledim.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Emekli Deniz. Soruya itiraz mı var Sayın Başkan.”
Mahkeme Başkanı: “Yok itiraz değil, beyan. Buyurun Savcı Bey.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Erol Mütercimlerin emekli deniz binbaşı bu general suikastları cinayetleri hakkındaki iddiasını dinlediniz nitekim Ergenekon örgütünün varlığını ilk ortaya atan kişi de o gözüküyor. Kendisini bunu anlatan kişi olarak söylediği Memduh Ünlütürk’de yine sizin geçmişte içinde bulunduğunuz örgüt tarafından öldürülmüş bu konuda bir tanıklığınız var mı?”
Tanık Semih Genç: “Yok bu konuda bir tanıklığım yok. Yani bildiğim Memduh Ünlütürk’ü örgütün niçin öldürmek istediğini ifade etti zaten bildirisinde. Bende o dönemde bunlar yapılıp kaos ortamı yaratılıp darbe ortamı yaratılması için sırf bunlar değil bunlar aydınlar şeyde Doğu’da subaylar generallerin ondan sonra aynı merkez tarafından derin devlet dediğimiz bu taraftan öldürüldüğünü düşünüyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Örgüt böyle bir hakim bir şey soracağım. Örgüt böyle bir rapor yazdığı zaman siz bu raporun esası öyle değil ama artık öyle kabul edelim tarzında bir durumunuz oldu mu? Yani örgütün dediği kesin doğru mudur? Kesin kanaati.”
Tanık Semih Genç: “Hayır. Kesin o zaman ki tabi ki o zaman bu kanaatlere kesin olarak katılıyorduk sorgulamıyorduk da. Doğru yaptığınız şeylere inanıyorduk çünkü yıllardır bütün yazılarımız çizilerimizde bir Adnan Ersöz’ün bir Memduh Ünlütürk’ün ondan sonra şeyci işkenceci darbeci Kontra Gerilla elamanı olarak okuduk yazdık takip ettik. Bundan dolayı da öldürüldüğünde de işte bundan dolayı böyle bir misyonu vardı zaten bunun için yaptık diye ifade ettik.”
Mahkeme Başkanı: “O günün şartlarında buna örgüt elemanları ve yöneticileri bu şeye bu cevaba inandı veya bunun böyle olduğunu düşündü öyle mi?”
Tanık Semih Genç: “Tabi zaten bugün ondan öncesi 10, 15 sene zaten bu propaganda içinde hedef yapılmış onlar.”
Mahkeme Başkanı: "Evet.”
Tanık Semih Genç: “Onun için de hiç öyle bir tartışma olmadı.”
Mahkeme Başkanı: "Peki Savcı Bey buyurun.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Evet. Sizin Karadeniz’de Tokat kırsalında Örgüt içerisinde bulunduğunuz dönem içerisinde PKK’yla yapılmış bir ittifak söz konusu muydu?”
Tanık Semih Genç: “Benim zamanımda PKK daha o Tokat’a gelmemişti Sivas’taydı.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Hangi yıl oluyor hangi yıllar arası?”
Tanık Semih Genç: “Yani işte 93, 94, 95 yıllarında.”
Mahkeme Başkanı: “Tuncay Bey sesiniz çok gür.”
Tanık Semih Genç: “93, 90.”
Mahkeme Başkanı: “Çok etkileniyorum sesinizden.”
Tanık Semih Genç: “Biraz daha şey mi çekeyim.”
Mahkeme Başkanı: "Ama susun ne olur. Buyurun buyurun.”
Tanık Semih Genç: “93.”
Mahkeme Başkanı: “Soru hakkınız yok şu anda o yüzden susturuyoruz.”
Tanık Semih Genç: “93, 94, 95 yıllarında öyle bir ilişkimiz yoktu çünkü PKK oralarda yoktu Sivas’taydı daha çok Divriği taraflarında Hafik o şey Divriği Zara taraflarındaydı. Benden sonra 96 yılından sonra 96 yılından sonra şeye Tokat’a gelmişler. Tokat’ta.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Tanık Semih Genç: “O zaman işte Mete Neze Altınay öldükten sonra sorumlu olan Sabahattin diye birisi vardı o sorumluydu onun zamanında böyle bir işbirliği ittifak olmuş. Hatta aynı sığınağı paylaşmışlar. Birlikte eylemler olmuş.”
Mahkeme Başkanı: "Bu ortak, ortak eylem tarihi ne zaman tam net olarak.”
Tanık Semih Genç: “İşte 96 yılında aynı sığınağı paylaşıp kış döneminde.”
Mahkeme Başkanı: "Daha öncesinde yok yani?”
Tanık Semih Genç: “Şeyde yok Tokat’ta yok.”
Mahkeme Başkanı: "Daha önce diğer bölgelerde var mı?”
Tanık Semih Genç: “Var Tunceli’de bir dönem olmuş tabi.”
Mahkeme Başkanı: "Hangi dönem?”
Tanık Semih Genç: “Yani işte o 91’den sonra zaten biz Tunceli’de olduk dağda o dönem biraz o bir dönem olmuş sonradan tekrar kopmuş zaman zaman TİKKO’yla olmuş yani özellikle o dönemde bir ara TDKP denen bir örgüt vardı şimdi Emek Partisi oldular. TDKP şey yaptı kendini artık fesih mi etti şey mi yaptı daralttı mı onu bilemiyorum ama o zaman TDKP örgütlenmesi içinde olan gruplar vardı. İşte bu DHB dediğimiz şimdi MLKP olan M18 vardı PKK vardı TİKKO vardı. Bunlarla dönem dönem işbirliğimiz oluyordu.”
Mahkeme Başkanı: "Savcı Bey buyurun.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Peki benim soracağım sorulardan birisine zaten cevap verdiniz. Meral Kıdır isimli kişiyi tanıyor musunuz?”
Tanık Semih Genç: “Yok tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “DHB hakkında bilgi sahibi misiniz? D… siz MLKP’ye dönüştüğünden bahsettiniz bir örgütten bahsettiniz.”
Tanık Semih Genç: “DHB’den Devrimci Halkın Birliği.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Devrimci Halkın Birliği.”
Tanık Semih Genç: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: "DHB.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Evet, bunun DHKP-C’yle bir bağlantısı var mıydı?”
Tanık Semih Genç: “Yok hiç olmadı.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Bir husumeti oldu mu bir çatışması oldu mu?”
Tanık Semih Genç: “Yok zaman zaman her (bir kelime anlaşılamadı) arasında hani ideolojik tartışmalarından dolayı oluyor ama böyle hiç bir şeyimiz yok öyle bir husumet kavgamız olmadı.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonraki süreçte PKK’nın Suriye’deki kamplarının bir kısmını DHKP-C’nin kullandığı şeklinde iddialar var sizin bu konuda bir tanıklığınız var mı?”
Tanık Semih Genç: “Doğru olduğunu sanmıyorum. Şundan sanmıyorum. Biz 90 yılında orada Lübnan’da Beka’da kamplar kullandık o kamplarda Filistin Halk Kurtuluş cephesinin kamplarıydı. Daha önce orada bir ara PKK’da kullanmış ama Abdullah Öcalan yakalandıktan sonra ondan sonra zaten örgütün orada bir kampı olmadı. Suriye’de büroları filan oldu. Onun için öyle bir kullanma diye orada şeyde kamplarda bir eğitim yeri açma falan bir 90’dan 93, 94’e kadar oldu ondan sonra olmadı zaten.”
Mahkeme Başkanı: "Bu Dev Sol’un bu Beka kampında bir eğitim eğitimi söz konusu mu?”
Tanık Semih Genç: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: "Bu PKK’nın yeri midir bura?”
Tanık Semih Genç: “Hayır bir ara PKK’da kullanmış esas Filistin Halk Kurtuluş cephesinin ondan sonra onlardan şey alıyor Dev Sol alıyor o zaman işte ilk Bedri Yağan Tayfun Özkök gidiyorlar oraya. Ondan sonra kampı düzenliyor. Filistinliler Filistin Halk Kurtuluş cephesinden yardım alıyorlar onlar destek oluyorlar. Ondan sonra eğitmenler geliyor işte bu eğitmenlerden bir tanesi de bu söylediğim jandarma özel harekat timinde çalışmış o Muzaffer Hepçiler ondan sonra ben orada kalmadım ama orada şey yapmış orada şey olarak sorumlu olarak eğitmen olarak uzun yıllar kaldı. Bu 92.”
Mahkeme Başkanı: "İsmi ne demiştiniz?”
Tanık Semih Genç: “Muzaffer Hepçiler”
Mahkeme Başkanı: "Hepçiler.”
Tanık Semih Genç: “Ya bunun ismini Muzaffer öyle biliyordum görmemiştim ama daha sonradan Muzaffer Hepçiler olduğunu dokümanlardan öğrendim aynı o şeylerin grubunda.”
Mahkeme Başkanı: "Dokümanlardan.”
Tanık Semih Genç: “Yani işte bu Yakup Necmi Suna o grupta.”
Mahkeme Başkanı: "Aynı grubun içinde olan bir kişi diyorsunuz.”
Tanık Semih Genç: “Evet evet o grubun içinde.”
Mahkeme Başkanı: "Evet.”
Tanık Semih Genç: “Oradan tanıdım. Eğitmen olarak oldu işte bu darbe olaylarından sonra 92 sonu 93 ondan sonra Avrupa’ya gitti Avrupa’da şimdi.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Evet. Başka bir konuya geçiyorum Avukat Behiç Aşçı’yı tanır mısınız?”
Tanık Semih Genç: “Behiç Aşçı’yla yüz yüze görüşmedim tanırım.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Kendi ajandasındaki bir nottan hareketle Behiç Aşçı’nın ölüm orucu eylemini sona erdirmesi için dava sanıklarından Veli Küçük’ün devreye girdiğine dair iddialar var. Sizin bu konuda bir tanıklığınız var mı?”
Tanık Semih Genç: “Bir tanıklığım yok. O eylem yapıldığı zaman herhalde ben şeydim cezaevinde miydim kaç yılında oldu? Ya cezaevinde 2002’den sonraysa cezaevindeydim zaten 2006’ya kadar şey 2007’ye kadar.”
Mahkeme Başkanı: "O oruçlarda sizde oruç… oruçlarda bulundunuz mu?”
Tanık Semih Genç: “84’tekinde bulundum. 97, 98 sürecindekinde mi 99 sürecinden sonrakinde bulunmadım.”
Mahkeme Başkanı: "Evet.”
Tanık Semih Genç: “Zaten o zaman yurtdışındaydım. Bulunmadım ama e tabi ki o şeyin.”
Mahkeme Başkanı: "Ya o oruçlara son verme hangi sebeple oldu?”
Tanık Semih Genç: “84’teki mi?”
Mahkeme Başkanı: "Evet.”
Tanık Semih Genç: “84’te bize tek tip elbise giydirmek istiyorlardı. Biz hariç 1, 2 tane de küçük örgüt vardı sol örgüt herkes tek tip elbise giymişti. Bizde tek tip (bir kelime anlaşılamadı).”
Mahkeme Başkanı: "Sonuç olarak gi…”
Tanık Semih Genç: “Giymedik.”
Mahkeme Başkanı: "Giymediniz. Oruçta sona erdi öyle mi?”
Tanık Semih Genç: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Diğeri.”
Mahkeme Başkanı: “Diğeri.”
Tanık Semih Genç: “Diğeri ise daha farklı nedenlerden dolayı olmuştu.”
Mahkeme Başkanı: “Sebep.”
Tanık Semih Genç: “Ben yoktum o şeyle bu F Tipi cezaevleriyle ilgili ölüm oruçlarıydı orayı orayı kabul etmem anlamında.”
Mahkeme Başkanı: “F Tiplerini kabul etmediler.”
Tanık Semih Genç: “Kabul etmediler ondan sonra.”
Mahkeme Başkanı: "Sonuç nasıl düzeldi.”
Tanık Semih Genç: “Sonuç şey olmadı neydi onun adı?”
Mahkeme Başkanı: "F Tiplerine almadılar mı ha.”
Tanık Semih Genç: “Başarısız oldu yani istenilenler elde edilemedi ama örgüt siyasi sonuç aldık diye değerlendirdi. “
Mahkeme Başkanı: "Siyasi sonuçtan kastedilen nedir?”
Tanık Semih Genç: “Yani işte biz şey yaptık en azından diğer sol örgütler göstermese de 1, 1, 2 küçük örgütte bizi destekledi sonuç şey yapmadık sonuç alamasak bile en azından direnç gösterdik bu konuda tavrımızı ortaya koyduk siyasi bir şey yaptık zafer elde ettik dediler. Ama tabi ki elde edilen bir şey yoktu çünkü 125’ten fazla insan ölmüştü. Orada tabi şey ilginç tabi ben onları daha çok şeyin o Behiç Aşçı’nın bırakılması konusunda öyle bir ajanda çıkması öyle bir aracılık yapılmasına şey yapmıştım epey tereddüt göstermiştim. Onları da şimdi tabi ki bütün olarak değerlendirdiğimde ondan sonra özellikle işte bu Cumhuriyet Gazetesi İlhan Selçuk bu Deniz Testel özelikle 80’den sonra hep ilişkisi olan birisiydi. Bu Deniz Testel daha sonra bu Necmi Suna’larla birlikte Ankara'da yapılan operasyonlarda İbrahim Bingöl’ün o anda Hulusi Sayın olayında ismi geçiyordu cezaevindeydi 93 mü o aralar operasyonda yakandı gözaltına alındı bırakıldı notlar çıktı şey şifreli notlar çıktı üzerinde. Sürekli hani o bağlantılar ışığında göre… görüyordum böyle değerlendiriyordum yani bu bağlantılar ışığında böyle bir müdahale var örgüte yönlendirme var diye düşünüyordum çünkü Dursun Karataş’ın firar olayı da aynı şekilde o bağlantılar içinde yapıldığını düşünüyorum.”
Dostları ilə paylaş: |