13. AĞIr ceza mahkemesi ( tmk 10. Maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI



Yüklə 1 Mb.
səhifə7/9
tarix03.05.2018
ölçüsü1 Mb.
#49939
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Mahkeme Başkanı: "Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “İfadelerinizde ismi geçen Sedat Peker'e ifadelerinizdeki bu iddialar soruldu kendisi 88. duruşmada özetliyorum. Sizin beyanınızda geçtiği gibi Romanya’da bulunduğu dönemde aranır durumda olmadığını ki bu dönemde Türkiye’ye giriş çıkışlarının olduğunu resmi yazışmalar yapılırsa bunun ortaya çıkacağını. Romanya’da iken hakkında gıyabi tutuklama kararı çıktığını öğrenince ertesi gün özel uçak tutarak Türkiye’ye gelip teslim olduğunu dokuz buçuk ay tutuklu kaldıktan sonra beraat ettiğini söylüyor. Ayrıca Romanya’da milletvekilleriyle pazarlık yapmasının söz konusu olmadığını ifade ediyor. Ne diyorsunuz sizin beyanınıza karşı getirilen bu savunma konusunda?”

Tanık Semih Genç: “Şimdi ben yaşadıklarımı bizzat yaşadıklarımı gördüm.”

Mahkeme Başkanı: "E kaçak mıydı?”

Tanık Semih Genç: “Şimdi kendisinin o dönemde kaçak olup olmadığını hukuki durumunu bilmiyorum ama kendisi ortada dolaşmıyordu. Onu niçin dolaşmıyordu ben daha çok şunun için düşünüyordum ilk başlarda özellikle DHKP-C’den öte PKK’nın orada çok etkin olması Romanya’da hatta Romanya devletinin de önemli imkanlar sağlaması daha bir kısmı önceden çıktı zaten bunların ondan sonra. Romanya istihbarat örgütünün çeşitli destekleri olduğu da çıktı ortaya. Baya imkanları vardı çok geniş hareket alanları vardı. Bizim de daha dar ilişkilerimiz vardı orada onlara göre onlar çünkü oldukça geniş. Ondan sonra faaliyetleri çalışmaları dernek binaları açıktan PKK olarak faaliyet gösteriyorlardı. Bundan dolayı da kendisi şey yaptığından dolayı hani hedef olabileceğinden dolayı bizim gibi PKK’lılarda sağa sola soruyordu onun için hiç dolaşmıyordu aleni açık ortada. Yani restoranlar Türklerin gittiği yerler vesaire açık aleni dolaşmıyordu.”

Mahkeme Başkanı: "Bir dakika Avukat Bey’in bir itirazınız var? Bir dakika mikrofonu açalım.”

Sanık Sedat Peker müdafi Av. Mehmet Doğurğa söz istedi verildi: “Savcım çok güzel bir soru sordu.”

Mahkeme Başkanı: “Evet itiraz mı (bir kelime anlaşılamadı).”

Sanık Sedat Peker müdafi Av. Mehmet Doğurğa: “İtiraz ediyorum ve de eklemek istiyorum şimdi diyor ya dolaşamıyordu dışarıda.”

Mahkeme Başkanı: “Size söz hakkı verelim o zaman söyleyin onu sorun.”

Sanık Sedat Peker müdafi Av. Mehmet Doğurğa: “Ama şimdi Savcımın sorusuna şey olsun ilave olsun diye söylüyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Söyleyin o zaman.”

Sanık Sedat Peker müdafi Av. Mehmet Doğurğa: “Türk Romanya’daki Türk mezarlığını kim yaptırdı. Oradaki şehitlikleri kim onarttı bu konuda bir bilginiz var mı?”

Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun. Evet, tanık cevap verebilir.”

Tanık Semih Genç: “Alo duyuluyor mu?”

Mahkeme Başkanı: "Duyuluyor evet.”

Tanık Semih Genç: “Ha. Yani şimdi onların nasıl yapıldığını niçin yapıldığını bilmiyorum ama şunu net biliyorum ki Sedat Peker ortada dolaşmıyor derken yaşam İstanbul'daki gibi yürümüyor Bükreş’te. Bükreş’te Türklerin bulunduğu yerler sınırlı yani Türklerin işçi olarak gidenlerin toplandıkları yerler bellidir. Restoranlar lokantalar kulüpler veya işadamlarının toplandıkları yerler vardır gruplaşmalarına göre ondan sonra e buralarda fazla olmazdı daha çok otel işte Snagov denen yer işte bu şey çeşitli restoranlarla ilgili ondan sonra şeydi buralarda ve Köstence’de şey yapardı dolanırdı. İlk başta dediğim gibi hep böyle bir takip edildiği için yani örgütte hedef gösterdiği için PKK’da arayıp sorduğu için rahatsız olduğu için ondan sonra bu dediğim çerçevede dolaşmazdı ama Bükreş Türklerin dolaştığı yer bulunduğu yer nüfus nüfus yoğunluğuna göre yüzde 3’ü 5’idir. Yüzde 95 yerde rahat rahat şeyler neydi onun adı dolaşabilirsin hiç kimse de şey yapardı.”

Mahkeme Başkanı: "Ama Sedat Peker dolaşmıyor muydu?”

Tanık Semih Genç: “Dolaşmıyordu. Belli yerlerde çünkü biz.”

Mahkeme Başkanı: "Bunu da siz siz de bunu kaçak olduğu şekli mi değerlendir…”

Tanık Semih Genç: “Hayır kaçak olduğunda değil hani örgütlerin hedefi olduğundan dolayı dolaşmadığını biliyordum çünkü Golden Falcon’a gelip yemek yemezdi. Oradan yemeklere yapılıp gidi… götürülürdü ama nereye götürüldüğünü biz tespit edebiliyorduk oradan çıkarken biliyorduk ama onu tespit edemiyorduk yani oradan dolayı biliyorum ama tabi ki bu arada oradaki veya Sınagov’da Braşov’da şeyde Köstence’de Türk işadamlarıyla görüştüğünü oralarda gidip geldiğini şey yapıyordum biliyorum ben ve aranmasıyla ilgiliyse aranmasıyla ilgiliyse o dönemde benim bildiğim orada duyduklarım polis kayıtlarında arandığıydı yani resmi olarak mahkemede Savcılıkta kararıyla aranıp aranmadığını bilmiyorum ama polisin benim oradaki ilişkilerimden öğrendiğim duyduğum polisin soruşturma için aradığı ve hakkında tutuklama kararı var mı yok mu bilmiyorum onu mahkemeler.”

Mahkeme Başkanı: "Ya bağlantılarını söylüyor böyle.”

Tanık Semih Genç: “Ha ama şeyin polis tarafından aranması daha şey önceden olduğunu o dönemde orada da olduğunu biliyorum ama mahkeme kararı çıkarmış mıdır çıkarmamış mıdır onu bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Yani siz o zaman Sedat Peker’i bir karşı veya düşman görüyor musunuz?”

Tanık Semih Genç: “Yani o dönem tabi ki örgüt içindeyim örgüt hedefi olarak görüyor.”

Mahkeme Başkanı: "Birde bilgileriniz ulaşıyor size bu adam aranıyor diye yani.”

Tanık Semih Genç: “Yani aranıp aranmaması o kadar bizi için önemli değildi.”

Mahkeme Başkanı: "Yani mesela polise polise benzer nitelikte yapılan işler gibi ihbar etseniz yakalansa.”

Tanık Semih Genç: “Yok öyle bir şey yapmazdık.”

Mahkeme Başkanı: "Yapmaz mı DHKP-C?”

Tanık Semih Genç: “Hayır.”

Mahkeme Başkanı: "Peki Savcım buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Kemal Yalçın Alemdaroğlu müdafi Avukat Metin Çetinbaş’ın 100. duruşmada sizin ifadeleriniz üzerine bir beyanı oldu kendi müvekkilini savunması kapsamında. Sizin bu ifadeyi DHKP-C örgütünün talimatı doğrultusunda verip vermediğinizin dahi belli olmadığını hangi suçlardan yargılandığınızı hakkınızda hüküm verilip verilmediğinin belli olmadığını yani özcümle bu ifadenizin örgütün talimatıyla belli kişileri suçlamak için verilmiş olabileceğini savundu. Bu şekilde hareket edip etmediğinizi gösterecek bir deliliniz var mı?”

Tanık Semih Genç: “Var tabi birincisi DHKP-C örgütünün topluma kazandırma yazısı veya pişmanlık yasasına başvurup da bundan faydalanıp da dışarıya çıkan birisini bugüne kadar hiçbir zaman ne affetmiştir ne yanına kabul etmiştir. Hep hedefidir bu bir. İkincisi yine DHK… DHKP-C’nin DHKP-C demeyim de DHKC’nin deyim yani çünkü parti cephe bizde ayrımı var. DHKC’nin internet sitesine girerseniz örgütün benim hakkımda ölüm kararı çıkartan bildirisini okuyabilirsiniz.”

Mahkeme Başkanı: "Bu bildiriler veya listeler güncelleniyor mu?”

Tanık Semih Genç: “Siteye internet sitesinde oldu mu devamlı var numaralandırılmış.”

Mahkeme Başkanı: "Hayır mesela 20 sene önceki listeye 10 sene önceki listeye yeni liste.”

Tanık Semih Genç: “Bu hani bu dakika kadar.”

Mahkeme Başkanı: "Sürekli.”

Tanık Semih Genç: “6, 7 sene şey 7, 8 senelik bir listedir herhalde 2002’den sonra çıkan bir liste o liste devam eder yani.”

Mahkeme Başkanı: "Yani aynısı durur mu yoksa güncellenir mi mesela öncelikler değişir mi?”

Tanık Semih Genç: “Aynı liste durur yok aynı onlarla ilgili değişmez yani şimdi ben bir karar vermişim onu hayata geçirmişim yasadan faydalanmışım ondan sonra.”

Mahkeme Başkanı: "Ya listenizde yeriniz sabit gibi bir şey.”

Tanık Semih Genç: “Tabi canım tabi yani onda bir şey olmaz neydi onun adı? Benim de yakalandığımdan 2002 de şimdi bir sürü şey anlattım ilk sefer anlatıyorum ne polis biliyordu bunları ne Savcı biliyordu ve 2002 de benim yakalandığımda Romanya’dan getirildiğimde ifadelerimi görün kendimden başka hiç kimseyi söylememişim hiç kimseyi. Yani öyle çok ayrıntılı onlarca adam verdim bu bilgile… şunu bunu yaptım öyle bir şey de yok ama ben dedim ki ben bu işi bırakıyorum. Şundan dolayı bırakıyorum düşüncelerim şöyle katıldığım eylemler olaylar hepsini açık net samimi anlattım bu işleri bıraktım yani belki şu anda bu işleri bırakmayıp da 10 kişi 20 kişi 30 kişi yakalatan vardır ya da yaptığı operasyondan dolayı gösterdiği yerden dolayı insan ölmüştür. O örgütün içindedir ama sadece yasaya başvurduğundan dolayı o DHKP-C için yeterlidir. Yani PKK gibi olmaz.”

Mahkeme Başkanı: "Evet listeyi girmeniz yeterli yani.”

Tanık Semih Genç: “Tabi PKK gibi olmaz. PKK’da mesela hain ilan edilebilir ama daha sonra hani yasaya da pişmanlık yasasına da başvurabilir ama daha sonra tekrar örgüte giden var çok ama.”

Mahkeme Başkanı: "Kabul ediyorlar yani onlar.”

Tanık Semih Genç: “He sol örgütte DHKP-C’de dahil tüm sol örgütlerin hiçbirinde bu kabul edilmez.”

Mahkeme Başkanı: "Evet Savcı, buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Son birkaç sorum kaldı. Dava sanıklarından Hikmet Çiçek’in dijital verileri içerisinde Sabancı suikastı başlıklı eski bilgiler 10 Haziran 1997 yine alt başlığı atılmış bir belge var.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Sizin ifadenizde belirttiğiniz konularla ilgili birkaç hususu soracağım. Birincisi şu Sabancı suikastını Binbaşı Kaşif’in ekibi yaptı tetiği Pepekal çekti. Sabancı suikastını CIA’cı özel harpçi subaylar düzenledi Çatlı işi organize etti silahlar 2 gün önceden binaya sokulmuştu. İçeriye Pepekal ve Zabithanları girdi 25. kata Pepekal ve bir adama daha çıktı. Dev solcular kameralara gösterildiler tetiği Pepekal çekti. Özdemir Sabancıyı öldüren Pepekal var mı bu konuda bir bilginiz?”

Tanık Semih Genç: “Bu Belçika dokümanlarında çıkan işte yazılar çizilerle ilgili ben ifade verirken bu Sabancı olayını da sordular. Sabancı olayı sırasında işte çeşitli kesimlerin Mustafa Duyar’ın verdiği ifadeler başka ifadeler örgütün değerlendirmesi Belçika’da çıkan işte kitabı işte bu şey sizin bu şeyde belgede çıkan konularla ilgili önüme koydular ne düşündüğümü sordular. Ondan sonra bende Mustafa Duyar’ın verdiği ifadeleri şeyleri görüntüleri izledim ondan sonra yani böyle bir şeyin Mustafa Duyar’ın altından kalkamayacağını hani kimin hangi biçimde nasıl yapıldığını yaptığını bilmediğimi ama Mustafa Duyar’ın böyle bir eylemin içinde Fah… Fehriye Erdal’ı da şeyde gördüm Romanya’da kalkamayacağını çünkü öyle çok önemli bir yere ondan sonra bir sürü şeyle güvenlik önlemleriyle girilmesi gerekir kartların olması gerekir baktım orada o kartlarla yukarıya çıkamıyor aşağıya inemiyor (bir kelime anlaşılamadı) tesadüfen şurası açıktı diyor. Tesadüfen asansörden yukarı birisi çıktı diyor. İnerken aşağıya tesadüfen birisi geldi diyor ama bakıyorum aynı zamanda eylemi yapmış geri döndüm diyor bildiriyi bıraktım diyor. E kapı kapanıyor kendiliğinden otomatik e geri kart yok nasıl döndün geri. Sonra asansöre geldim diyor bas asansöre basıyor aşağıya inecektim diyor asansöre kartı sokması lazım öyle girmesi lazım e tesadüfen birisi geldi diyor tesadüfen indim diyor. Tam dışarıya çıkarken diyor tesadüfen birisi diyor eşya götürüp getiren yeri açtı diyor bende oradan geçtim diyor. Yani bir örgüt bugüne kadar benim bildiğim DHKP-C böyle belirsizlikler içinde bir eyleme adamını göndermez. Büyük risktir ondan sonra yüzüne gözüne bulaştırması çok daha kötüdür prestij açısından onun için bunun normal olmadığını ama kimin nasıl hangi biçimlerde yaptığını da bilmiyorum. Bu tabi genelde zaten sırf kamuoyu bütün solun da özellikle karışık gördüğü bir olay.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Burada ismi geçenler konusunda bir bilginiz yok anlaşıldığı kadarıyla.”

Tanık Semih Genç: “Yok yok.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Belge içerisindeki bir başka başlık. Çatlı ile Dursun Karataş birbirleriyle görüşürlerdi. Abdullah Çatlı’yla Dursun Karataş ta Paşa Güven döneminden tanışıyorlar görüşüyorlar. Son dönemde Çatlı’yla Karataş arada bir yüz yüze görüşüyorlardı. Paşa Güven Erzincanlıdır karısı ve iki çocuğu hala Fransa’da. Bu bilgi doğru mu bu konuda bir tanıklığınız var mı?”

Tanık Semih Genç: “Bir tanıklığım yok Paşa Güven’in karısının.”

Mahkeme Başkanı: “Bir dakika bir dakika bir dakika bir dakika bir dakika bir dakika bir dakika bir dakika. Evet, mikrofon verelim evet sorumuzu evet izah edin itirazını izah edin açıklayın.”

Sanık Hikmet Çiçek söz istedi verildi: “Şimdi Sayın Başkan bir gazetecinin arşivinde doğru yanlış resmi gayri resmi gerçeğe uygun olan ya da olmayan her türlü bilgi olur.”

Mahkeme Başkanı: “Ya itirazınızın sebebi ne? İtirazınızı yani siz diyorsunuz ki bu belgeyi okuyamaz mı diyorsunuz?”

Sanık Hikmet Çiçek: “Hayır ne zaman buraya Dev Sol ya da benzeri kökenli bir gizli tanık gelse.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi bu yazınızın doğruluğunu ve yanlışlığını bilmiyoru…”

Sanık Hikmet Çiçek: “Savcı gizli tanığın gizli tanığa hemen Hikmet Çiçek’in arşivinde çıkan şu.”

Mahkeme Başkanı: “Siz bu belgeye doğruluyor musunuz? Bu belgeyi doğruluyor musunuz? Size ait belge midir bu belge?”

Sanık Hikmet Çiçek: “Bende çıktı bu bende çıktı.”

Mahkeme Başkanı: “Doğru mu bu belge?”

Sanık Hikmet Çiçek: “Elbet 10 yıl 15 yıl öncekinin bilgileriyle.”

Mahkeme Başkanı: “Geliş kaynağı nedir bu belgenin. Bu belge size nasıl ulaştı?”

Sanık Hikmet Çiçek: “Ben şimdi onlara doğru der miyim?”

Mahkeme Başkanı: “Belge size ne zaman ulaştı?”

Sanık Hikmet Çiçek: “Hayır benim demek istediğim şu.”

Mahkeme Başkanı: “Kim getirdi kim verdi?”

Sanık Hikmet Çiçek: “Burada onlarca kişinin sözde Ergenekon belgeleriyle yıllardır hapiste.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam evet (bir kelime anlaşılamadı).”

Sanık Hikmet Çiçek: “Fehmi Koru’ya bu belgeleri nereden buldun diye sormayan Savcı.”

Mahkeme Başkanı: “Hikmet Bey Hikmet Bey bu itirazınızı yani diyorsunuz ki ya sonuç nedir?”

Sanık Hikmet Çiçek: “Flash bellekte çıkan bir bilgiyi kırptı.”

Mahkeme Başkanı: “Sonuç talebinizi söyleyin itirazınızı savunma değil.”

Sanık Hikmet Çiçek: “İtirazım şu.”

Mahkeme Başkanı: “Okunmasın mı?”

Sanık Hikmet Çiçek: “Bu o kadar çok soruldu ki.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Sanık Hikmet Çiçek: “Ve bunun bu davaya zerre kadar faydası yok yani bu davayla ilgi yok.”

Mahkeme Başkanı: “E bunu mahkeme takdir edecek siz itirazınızı yapın.”

Sanık Hikmet Çiçek: “Sabancı suikastıyla yargılanmıyoruz ki biz.”

Mahkeme Başkanı: “Evet evet alalım mikrofonu anlaşıldı anlaşıldı teş…”

Sanık Hikmet Çiçek: “Tetiği kimin çektiğinden yargılanmıyoruz. Böyle bir suçla var mı? Niye bunları soruyor Savcım.”

Mahkeme Başkanı: “Anlaşıldı tamam tamam buyurun (bir kelime anlaşılamadı).Savcı Bey bir dakika.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Sayın Başkan tanık Dursun Karataş ile onlarca kez.”

Mahkeme Başkanı: “Dosyamıza verin mikrofonu alalım. Dosyamıza giren bir belgedir bu belgenin doğruluğunu ve yanlışlığını mahkeme değerlendire… Değerlendirecektir bu tabi ki herkes farklı olduğu için bu belgeyi o okuduğuna dair bizim bilgimiz beyanımız olmadığı için biz bunun sorulmasına izin veriyoruz buyurun Savcı Bey lütfen. Buyurun”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Tanık Dursun Karataş ile tanışıp defalarca yüz yüze görüşmeleri olduğu tartışmaları olduğunu beyan etti.”

Mahkeme Başkanı: "Yani kendisinin örgüt yöneticisi olduğunu söylüyor. Böyle bir kişinin bu konuları bilmesinin ihtimali var.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Dursun Karataş konusunda.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun Savcı Bey.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Abdullah Çatlı’yla görüştüğüne dair bilgi var.”

Mahkeme Başkanı: “Soru izin veriyorum buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Bunu görmezden gelip sormayalım mı? Kendisine soralım doğruysa yanlışsa bilgisi varsa yoksa ortaya çıksın.”

Mahkeme Başkanı: “Yok buyurun Savcı Bey buyurun. Tamam, Savcı Bey sorumuzu soralım anlaşıldı sorumuz.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Evet bu konuda bir bilginiz var mı isterseniz tekrar okuyayım.”

Tanık Semih Genç: “Yok yok anladım. Paşa Güven’in Fransa eşinin Fransa’da çocuklarının Fransa’da yaşadığını duydum biliyorum şimdi hala orada yaşadığını bilmiyorum ama Abdullah Çatlı’nın Dursun Karataş’la bir görüşüp görüşmediğini hiç duymadım hiçte bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet Savcım buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Bir başka başlık 12 Eylül öncesinde Paşa Güven’de Çatlı’da CIA’nın denetiminde Özel Harp Dairesine bağlı olarak çalışıyorlardı ülkücülerin ellerindeki silahlarla Dev Sol’un elindekilerin seri numaraları birbirini takip eder. Pardon aynı kaynaktan silah geliyordu bir gün, bir gün randevular karışmış Paşa Güven ile Çatlı karşılaşacak diye büyük panik olmuş. Bu hadise hakkında herhangi bir tanıklığınız var mı?”

Tanık Semih Genç: “Paşa Güven’le Abdullah Çatlı’nın böyle bir karşılaştırma yaşadıklarını duymadım malumatımda yok. Ama silahların aynı yerden geldiği konusunda demin Osman İmamoğlu’nun ifadelerini söyledim. Kendi ifadesinde Yılma Durak’la Celal Adan’la görüştüğünü hemen sonrada İlhan Taşmerdiven’le görüştüğünü hem şeye Dev Sol’a hem de ülkücü gençlere diyor kendi ifadesiyle silah verdiğini defalarca silah verdiğini belirtiyor. Osman İmamoğlu’nun ifadesini isterseniz bunu da görürsünüz ama Paşa Güven’le Abdullah Çatlı’nın öyle bir karşılaştırma olduğunu duymadım ben doğru olup olmadığını da bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun Savcı Bey.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Başka bir başlık DHKP-C’yi kuran adam Hüseyin Kocadağ’dır Dev Sol’u değil ama DHKP’yi kuran adam Kocadağ’dır birçok Dev Solcuyu polis yaptı 17 kişilik DHKP merkez komitesinde 7 tane polis ve taksim MİT’çi var böyle bir bilgi doğru mu, yanlış mı bu konuda bir tanıklığınız var mı?”

Tanık Semih Genç: “Yanlış olduğunu düşünüyorum çünkü DHKP-C’nin 17 kişilik bir merkez komitesi yok.”

Mahkeme Başkanı: “Hüseyin Dağ’ın Hüseyin Kocadağ’ın DHKP-C’li olduğu konusunda bilginiz var mı?”

Tanık Semih Genç: “Yok öyle bir şeyde olması mümkün değil hani alevi kökenli olduğundan dolayı ondan sonra çok çeşitli bağlantıları akrabalarından çevresinden dolayı şey yapabilir olmuş olabilir ama merkez komitesine 17.”

Mahkeme Başkanı: “Yani böyle bir görüştüğü olsa sizin bilme şansınız var mı?”

Tanık Semih Genç: “Bilme şansım vardır tabi ki en azından.”

Mahkeme Başkanı: “Yani siz örgüt üyelerini veyahut da yönetici olmaya namzet kişileri size sunarlar mı, size bilgi verirler mi?”

Tanık Semih Genç: “E tabi herkesin aşağı yukarı özgeçmişleri gelir.”

Mahkeme Başkanı: “Hüseyin Kocadağ ile ilgili bilgi var mıydı?”

Tanık Semih Genç: “Yok hiç duymadım yani kendim duymadım.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun Savcım.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Başka bir başlık Karataş’ın yanında CIA’a ya çalışan bir MİT’çi var, Dursun Karataş’ı yöneten, koruyan, kollayan CIA için çalışan bir MİT’çi var Mehmet Eymür’ün adamı DHKP merkez komitesi üyesi. Karataş nereye giderse onu yanında götürüyor kumral, 40, 45 yaşında minyon tipli.”

Mahkeme Başkanı: “Böyle bir kişiyi tanıyor musunuz?”

Tanık Semih Genç: “Yok tanımıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Böyle bir kişi olsa tanır mısınız?”

Tanık Semih Genç: “Şimdiye kadar tanırdım bilirdim herhalde bir öyle bir, iki kişi var ama eskiden.”

Mahkeme Başkanı: “Yani Dursun Karataş’ın birlikte gezdiği belki bir koruma gibi veyahut da belli bir dönem taşıdığı yanında.”

Tanık Semih Genç: “İşte en çok koruma diye Kemal diye birisi vardı o Fransa’da beraberde yakalanmışlardır, o var. Daha çok zaten hep Zerrin Sarı’yla gezerdi devamlı.”

Mahkeme Başkanı: “Bayan mı erkek?”

Tanık Semih Genç: “Bayan, bayan, bayan avukat.”

Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun Savcım.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Pepekal üsteğmenken Karataş ile tanıştı Yağan ekibini temizleyen özel harpçi ekibin başı burada bahsedilen Hüseyin Pepekal olduğu anlaşılıyor bu yazının içeriğinden bu konuda bir bilginiz var mı?”

Tanık Semih Genç: “Yok bu konuda bir yani bu olaylarla ilgili bir bilgim yok. Bunları duydum ama hiçbir bilgim yok.”

Mahkeme Başkanı: “Nereden duydunuz?”

Tanık Semih Genç: “İşte bu basından kamuoyundan bu şeyden Ergenekon belgelerinden.”

Mahkeme Başkanı: “Peki buyurun Savcım.”

Tanık Semih Genç: “Ama hiçbir bilgim yok.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun Savcım.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Bu belge konusunda son bir sorum var Mustafa Duyar’ın getirilmesi CIA operasyonu başlık bu.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “CIA bu olayın kapatılmasına yardım etti Mustafa Duyar olayı bir CIA operasyonu. MİT CIA’nın yardımıyla muhaberat ile görüştü Mustafa Duyar’ı Suriye’den aldılar Duyar Türkiye’deydi yakalanmadan 1 hafta, 10 gün önce Suriye’ye sokuldu karayoluyla gitti yanında Eymür ve Şahin’in adamları vardı Astsubay Duran Fırat götürdü.”

Mahkeme Başkanı: “Bu Fehriye Erdal’la konuştunuz mu bu tür şeyleri?”

Tanık Semih Genç: “Fehriye Erdal’la görüştüm, konuştum.”

Mahkeme Başkanı: “Yani Mustafa Duyar’ın yakalanışından bahsetti mi?”

Tanık Semih Genç: “Şeyi o zaman daha yakalanmamıştı herhalde.”

Mahkeme Başkanı: “Peki Savcım buyurun lafınızı kestim.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Bu Kara Gümrük Çetesi olarak adlandırılan organize suç örgütünün lideri Nuri Ergin’in dosyaya da giren beyanları var. Cezaevi isyanı sırasında.”

Tanık Semih Genç: “Evet biliyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Mustafa Duyar’ı bana devlet öldürttü şeklinde beyanları var.”

Tanık Semih Genç: “Evet evet.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Mustafa Duyar’ın öldürülmesi bu beyanlar konusunda bir tanıklığınız var mı?”

Tanık Semih Genç: “Sadece duyduklarım var öyle birebir bir tanıklığım yok.”

Mahkeme Başkanı: “Kimden duydunuz?”

Tanık Semih Genç: “Ama Mustafa Duyar’ı örgüt içindeki kendi değerlendirmeleri… Mustafa Duyar’ın ondan sonra işte hangi şekilde bilmiyorum MİT’le bağlantı kurduğunu ondan sonra.”

Mahkeme Başkanı: “Kimden duydunuz?”

Tanık Semih Genç: “Kendi örgüt arkadaşlarımdan örgütün içindeyken.”

Mahkeme Başkanı: “Yani Mustafa Duyar MİT nasıl?”

Tanık Semih Genç: “Yani MİT’le bir şekilde bağlantı kurduğunu.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Teslim olduğunu şey onlar, onlara çal… onlara çalıştığını düşünüyorum ben.”

Mahkeme Başkanı: “Yani Mustafa Duyar MİT’le çalışıyor diyorsunuz?”

Tanık Semih Genç: “Öyle düşünüyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Çünkü kendi yaptığı başka bir örgütten gelip bize geçmesi hemen yükselmesi bu eylemlerin içine sokulması yani eşyanın tabiatına uygun olmadığını düşünüyorum. Ondan sonra sağ soldaki tavrı daha sonra Kırklareli’nde de yaşamış ben ondan sonra geldim oraya oradaki yaşadıkları.”

Mahkeme Başkanı: “Sizle beraber kaldınız mı?”

Tanık Semih Genç: “Hayır o ben daha sonradan ben 2002 yılının işte Kasım’ında filan geldim.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Yo yo yok.”

Sanık Bedirhan Şinal söz almadan konuştu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Sesiniz duyulmuyor, sesiniz duyulmuyor yazın yazın bakın okuyacağım yazı burada diyor.”

Sanık Bedirhan Şinal söz almadan konuştu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Bakın yazın okuyayım yazın yazın okuyayım ama söz hakkı vermiyorum.”

Sanık Bedirhan Şinal söz almadan konuştu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Buyurun buyurun buyurun Savcı Bey buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Son son bir konuda sorum olacak.”

Mahkeme Başkanı: “Yazın hemen değerlendireyim.”

Tanık Semih Genç: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Son bir konuda sorum olacak tabi çok geçmişten de bahsedildi THKP-C THKO bunlar örgütler mi bunlar size bir şey çağrıştırıyor mu?”

Tanık Semih Genç: “E tabi 1970’lerin Devrimci Halk Kurtuluş Ordusu ve Türkiye Halkı Kurtuluş Partisi Cephesi sol örgütleri biz de Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesinin devamı olduğunu söylüyoruz kendimize.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Bunlar yani şimdiki tanımlamayla terör örgütü mü yani silahlı?”


Yüklə 1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin