2 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 6,49 Mb.
səhifə54/84
tarix30.04.2018
ölçüsü6,49 Mb.
#49645
növüYazi
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   84

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anladım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Okuryazarlık açısından, üç parti uzlaşmayacaksa, uzlaşamayacaksa bu şartta biz “hiçbir koşul olmasın” önerimize geri dönüyoruz okuryazarlık anlamında.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman hiçbir koşul olmaz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi siz ne diyorsunuz? Türkçe okuryazar olmak mı, okuryazar olmak mı?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, Türkçe okuryazarlığı kabul edebiliriz, sıkıntı yok.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet Türkçe okuryazar olmak.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam oldu o zaman.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Sonuçta şu ana kadar Türkçe okuryazarlık vardı, henüz Kürtçeye geçmedik, geçince onu da ararız.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok dil şartı…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ben her ikisinin de yazılmasının daha doğru olduğu kanaatindeyim. Tabii, takdir kurulun.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman birleştirelim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Meral Hanım birleştirmeyelim diyor. Öğrenim hiç olmasın diyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yok biz öğrenimi kabul etmiyoruz çünkü yakın tarihimizde de şu anda binlerce, yüz binlerce insanın diploması yok.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Diploma hiç olmasın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama Türkçe okuryazar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman üç parti Hocam. Bir, ilköğretim mezunu olmak ve Türkçe okuryazar olmak.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Diploma yok, halk eğitimden alıyor, dışarıdan alıyor bir şekilde… İlköğretim yerine kabul edilmiyor, sadece okuryazarlık belgesi veriliyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman şöyle oluyor bu üç parti hem okuryazarlık hem de ilkokul diplomasını kabul ediyorlar. Bir parti de…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Biz önerimize geri dönüyoruz. Hiç şartı…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman şartsız.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O konuda kurucu bir şartı yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Evet kurucu şart olmasın diyoruz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki o zaman öyle yazalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam.

FARUK BAL (Konya) – İlköğrenim kurumlarından birinden mezun olmak gibi bir ilköğretimden…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kurumalardan… Bir tane zaten ağabey asgari, o ifadeniz yetiyor Farukçuğum yetiyor.

FARUK BAL (Konya) – Yetiyor mu?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii ağabey, gerekirse yazarız onu. Yetiyor ve Türkçe okuryazar oluyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Türkçe okuma yazma bilmeyenler mi?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bilmeyenler.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kısıtlılık ne olacak? O ayrıca değerlendirilecek.

FARUK BAL (Konya) – Sonra bakarız.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sonra bakacağız peki.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Kısıtlıkta benden bir bilgi istemiştiniz. Benden mi, Ayla Hanım’dan mı?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok değil, Ayla Hanım getirecekti, not alın da. Bu şeylerde falanca yıl süreyi aşan mahkumiyetlerde kısıtlık var ya, onun için o konuya ayrıntı yapacaktık.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki, efendim, şimdi CHP’nin bir önerisi var. Kısıtlığa bakacağız dedik. Kısıtlılığı görüşelim mi tekrar?

FARUK BAL (Konya) – Geçtiyse tamam sorun yok.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır askıda bıraktık kısıtlılığı.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kısıtlıklar diyelim şimdi bir rezerviniz olursa… Yazalım şimdi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bizde kısıtlar yok.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olacak mecburen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Biz başka bir bölümde yazmışız herhâlde.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam kısıtlar yazalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Engel hallerde…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ondan sonra vatan hizmetini yerine getirmemiş olan vatandaşlar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sizde mi var o?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Bizde var bir de farklı bir şekilde MHP’de var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Vatan hizmeti nerede var sizde mi var?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – MHP’de askerlik hizmeti biçiminden var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – MHP’de askerlik hizmetini yapmamış olanlar diyor. Bizde “yükümlü olduğu vatan hizmetini yerine getirmemiş olanlar” çünkü vatan hizmetiyle ilgili maddede dedik ki: Bir kamu görevi de olabilir vatan hizmeti.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım, yalnız askerliğe muadil yani ona eş değer bir hizmet olarak ifade edildi.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Tabii.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Dolayısıyla, askerlik onu da kapsıyor zaten. Yani askerliğin alternatif olarak orada düzenlendi, askerliğini yapmış olmak kaydı o hizmetle zaten ortadan kalkıyor. Yani, o hizmeti yapmak aynı zamanda askeriliği yapmak anlamına da geliyor. Dolayısıyla, askerlik hizmetini yapmamış olanlar veya askerlik hizmetini yapmış olmak hepsini karşıladığı için o daha doğru bir ifade gibi düşünüyoruz.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, ben izin verirseniz söyleyeyim. Eskiden öğretmen ihtiyacı olduğu için, öğretmenler askerliğini hiç askere gitmeden yapabilirlerdi. Bunlar öyle yaptılar, askerlik hizmetini yapmamış olmak Anayasa’da madde olarak vardı, bunların içerisinde yüzlerce insan milletvekili oldu. Dolayısıyla, “askerlik hizmetini yapmamış olanlar” tabiri doğru bir tabirdir. Bu tabir, askerlik hizmetine kaim olabilecek diğer hizmetleri de kapsar. Dolayısıyla, ileride tartışmalara neden olmamak için, ben sizin açınızdan da ifade ediyorum, “askerlik hizmetini yapmamış olanlar” ifadesi diğer iki parti buna muhalif olduğuna göre yerinde kalsın diye düşünüyorum.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi, biz yanlış hatırlamıyorsam eğer vatan hizmeti ya da vatan ödevi kenar başlığı altında düzenledik. Dolayısıyla, anayasada bir uyum, ahenk yakalamak adına daha önce vatan hizmeti, vatan ödevi diye düzenlediğimiz maddeye paralel olarak burada da vatan hizmeti ya da vatan ödevi demek gerekir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ne diyelim yani burada?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Vatan hizmeti, bizim dediğimiz gibi.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yükümlü olduğu vatan hizmeti mi?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani terminoloji birliği sağlamak bakımından Anayasa’da…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Orada da biz askerlik hizmeti diye ifade ettik diye hatırlıyorum.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama biz vatan hizmeti, vatan ödevi diye ifade ettik.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Bir bakalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, değerli Hocam, kanunların veya anayasanın kişilere yüklediği vatan hizmeti her zaman baki ve mahfuz. Biz vatan hizmetinin doğrudan milletvekili seçilme yeterliliğiyle bağlanmasını uygun görmüyoruz. İki nedenle uygun görmüyoruz: Birincisini söyledim o gerekçeyi, vatan hizmeti her neyse yaşam boyunca şöyle veya böyle yerine getirilebilir, bu askerlik olur doğal veya 72’nci maddede ifade edildiği gibi kanunların onun yerine kaim olacağı hizmetleri yerine getirmesiyle olur, bu mümkün.

İkincisi: Askerlik hizmeti dönüşüyor zaten, teknoloji öyle gelişiyor ki askerliğin yapısı, statüsü dönüşebilecek.

Üçüncüsü: Burada böyle bir koşul öngörmememiz vatan hizmetinden kaçınma anlamına da gelmiyor. Ayrıca bizim, tabii, 18 yaş teklifi sebebiyle de bir iç uyum var. Ben rasyonel bir yaklaşımla vatan hizmetiyle milletvekilliğinin bağlantılandırılmaması gerektiği düşünüyorum, parti olarak da öyle düşünüyoruz.

Arz olunur.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, teşekkür ederim.

Meral Hanım, buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Şimdi, biz kısıtları geçmedik herhalde değil mi kısıtlı bölümünü?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yazdık da…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Onu araştırıyoruz, kısıtlara ilişkin birazdan daha geniş bir açıklama yapacağım o iki hâlde kısıtlılık var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kapsamı nedir o kısıtlının, pek emin değiliz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bir, Medeni Kanun’dan kaynaklı kısıtlılık, medeni hukuktan, bir de ceza hukukundan kaynaklı kısıtlılık.

Şimdi, burada medeni hukukta davalarda özellikle akıl hastalığı ve akıl zayıflığı durumlarında kısıtlama kararı veriyorlar ya da aynen sayıyor kanun zaten. Devamlı başkasının emniyetini tehdit eden, israf, savurganlık, alkoliklik, kötü hâl, kötü idaresi nedeniyle kendisine veya ailesini mecbur bırakan ya da devamlı yardıma muhtaç olan, başkasının emniyetini tehdit eden, böyle sayılıyor. Bunların hepsi kısıtlılık sebebi. Bir de ceza mahkûmiyeti sebebiyle hani yapılan, verilen kısıtlılık kararları var. Şimdi, burada özellikle mahkûmiyet özellikle TCK’da 2005’te yeni bir değişiklik yapıldı, 53’üncü maddede. Mahkûmiyet süresince kısıtlıdır yani eski yasayı aşan bir düzenleme var, olumlu bir gelişme olarak ceza yargılamasında oldu. Hani, ceza hukuku anlamındaki karşılığı bu, bunu uygulamadan biliyorum. Bence burada şöyle yapmak daha doğru olur hukuk tekniği açısından. Kısıtlılıkta medeni hukuku kapsayalım çünkü ceza altta yazılıyor tek tek. zimmet, irtikap vesaire vesaire ve o suçlardan cezanın miktarını da muhtemelen tartışma sonucunda yazacağımız için, kısıtlılığın sadece medeni hukuk kapsamındaki kısıtlılık olduğun zikredelim. “Mahkûmiyete dayalı kısıtlılık hariç” diyelim ki 2’nci maddede tek tek tartışalım diye öneriyorum. Yani benim önerim bu, bizim önerimiz bu.

İkincisi, biraz önce -kayıtlara hep konuşuyoruz ya ben de kayıtlara geçmesi için söylüyorum- o, milletvekili seçilme yeterliliğinde biz okuryazarlığın olmaması gerektiği, kendi önerimize geri dönüyoruz dedik, hani uzlaşma olmadığı için ve milyonlarca insanın okuryazar olmadığını söylemiştim. Bunu teyit açısından bir istatistik çıkardık. 2011 yılında yapılan bir araştırmada yüzde 6 oranında bu oran, 3 milyon 171 bin 270 kişi okuryazar değil. Bunlardan kadın oranı 2 milyon 617 bin 566, bunlar resmî yani istatistik ve bu orana düşmesinin sebebi de denklik kurumları, halk eğitim gibi. Hani okuryazarlık sertifikası alanlar da bunun haricinde yani Türkiye’deki okuryazarlık oranının bu kadar düşük olduğu gibi vahim bir tablo var önümüzde ve bunlardan onda 8’i de kadın, 10 kişiden 8 tanesi kadın. Hani bunun çok geniş dayanakları var.

Söz almışken askerlik hizmetini de söyleyeyim mi, kısıtlılığa mı geçeceğiz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Söyleyin, içinizi boşaltın.

DİLEK MUMCU – İsterseniz kısıtlılığı tamamlayalım.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Kısıtlılığı tamamlayalım.

DİLEK MUMCU – Kısıtlılıkla ilgili şöyle bir durum var…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bitirdin mi kısıtlılığı?

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Tabii tabii.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir dakika, önce Dilek’e söz vereyim.

DİLEK MUMCU – Ben söyleyeyim şuradan ufak bir açıklama.

Medeni Kanun’da vesayetin sona ermesi sebepleri küçüklerde ve hükümlülerde farklı, diğer kısıtlama hâllerinde farklı düzenlenmiş. Hükümlülerde olan mesele, özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişinin üzerindeki vesayetin hapis hâlinin sona ermesinden itibaren kendiliğinden kalkacağı düzenlenmiş.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – 53, evet.

DİLEK MUMCU – Dolayısıyla, hani bu aslında medenî hukuktaki düzenlenmiş hâli de bu, yani sadece Türk Ceza Kanunu’ndaki hâli değil. Burada kısıtlılar dememiz, Medenî Kanun’daki kullanıldığı hukuki müessese bakımından küçük olduğunda yani reşit oluncaya kadar yani mevcut düzenlemede 18 yaşının doldurulması, hükümlülerde hapis hâlinin sona ermesi ve diğer hâllerde kısıtlama hâlinin ilan edildiği gibi ilan ile kaldırılması da mümkün. Dolayısıyla, hani bu hâliyle uygun diye düşünüyorum.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok arz edeyim, uygun değil. Değerli arkadaşlar, şunun için uygun değil, biz zaten hangi ceza mahkûmiyetlerinin seçilme yeterliliğinin önleyiciliğini özel olarak düzenliyoruz?

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Yazacağız, o yüzden gerekli.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onun için, biz iç çatışmaya yol açacak düzenleme yapmış oluruz. Kısıtlamalar ceza mahkûmiyetiyle ilgili olanlara hariç dememiz lazım çünkü hangi ceza mahkûmiyetlerinin milletvekilliği seçilme yeterliliğinde koşul olduğunu yazacağız. Bir sene midir, beş sene midir, altı sene midir? Bence oradaki o şart telafi ediyor. Mükerrer düzenleme yapmış oluruz ve…

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun Faruk Bey.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi değerli arkadaşlar, biz hukukumuzda yer alan kavramlara farklı farklı pencerelerden bakarak özünü kaybediyoruz. Kısıtlılık hâli, biraz önce Meral Hanım anlattı ama yanlış sonuca vardı. Doğrusu şudur, kısıtlılık, bir, Medenî Kanun hükümlerine göre yaş, akıl hastalığı gibi nedenlerledir. İki: Bunun adı farklı bir manada, Ceza Kanunu’nda farklı bir terminolojiyle ifade edilmiş olmasına rağmen ceza mahkûmiyeti almış olan kişinin, cezaevindeyken veya o mahkûmiyet süresince medenî hakları kullanmaktan yasaklanmasıdır. Buradaki medenî haklar kavramının içerisine elbette ki siyasi haklar da girmektedir. Dolaysıyla, kısıtlılık kavramı bir bütündür, bu bütün içerisinde hem Medenî hem Ceza Kanunu’nu kapsar, bu, bilinen bir gerçektir. Hepimizi şüpheye sevk eden husus Ceza Kanunu’nda terminoloji farklılığı yaratılacak şekilde ve amme haklarının kullanılmasından yasaklanması şeklindeki tabirin ceza mahkûmiyeti süresi içerisinde sınırlandırılmasından kaynaklanan bir değişikliktir. Bu değişikliğin varlığı kısıtlılık hâlinin tabiatını değiştirmemiştir, tabiatı budur bunun. Dolayısıyla, kısıtlılık dediğimiz zaman hem Medenî Kanun’u hem Ceza Kanunu’nu kapsar. Ceza Kanunu kapsamı içerisinde de yürürlükteki Ceza Kanunu’na göre mahkûmiyet almış olan kişinin uzunca, hâkimlerin yazdığı gibi siyasi haklardan, şu, şu haklardan yasaklanması şeklinde de kendini ifade etmektedir. Dolayısıyla…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki bir şey sorabilir miyim? İkisini birden kullanmak iyi olmaz mı? Hem kısıtlı hem de kamu hizmetinden yasaklı olanlar dersek…

FARUK BAL (Konya) – Efendim, zaten o zaman yani…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman ceza…

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkanım, o zaman bu konuyu bilen bir insan, öyle yazdığımız zaman “Allah Allah, bunlar bu konuyu bilmiyormuş.” diye bir kanaate ulaşır, yani çok yanlış bir şey olur.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki, o zaman “kısıtlı” deyip, böyle bıraksak…

FARUK BAL (Konya) – “Kısıtlı” deyip bıraktığımız zaman tamam.

PROF. DR YAVUZ ATAR – “Kısıtlı” deyip bırakmak en doğrusu.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – En iyisi fazla kaşımayıp…

FARUK BAL (Konya) – Bu böyledir diye yazmalı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman, gerekçesi ne? İsterseniz gerekçesini koyabiliriz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi şu, peki, kaç seneden fazla şey edecek o kısıtlılık…

FARUK BAL (Konya) – Onu ceza kanunları her madde için ayrı ayrı yazmış.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok yok, kısıtlılık diye yok. Medenî Kanun’daki mahkûmiyet kısıtlılığını kaç senelik mahkumiyetlere diyor?

DİLEK MUMCU – Buradaki seneye dair değil tabii ki burada hapis hâlinin sona ermesiyle kendiliğinden kalkıyor, yani sadece özgürlüğünden yoksun bırakılma hâlini düzenliyor ama bu, tabii ki Medenî Kanun’un konusu değil. Türk Ceza Kanunu’nda her suç tipi için nasıl…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok yok var, Medenî Kanun’da var…

DİLEK MUMCU – Buyurun ben size okuyayım. 471’inci madde.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ne diyor?

DİLEK MUMCU – “Özgürlüğü bağlayıcı cezayı mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet, hapis hâlinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.”

FARUK BAL (Konya) – Yani memnu hakların iadesi kararı getirmeyeceksin…

DİLEK MUMCU – Yani mesela bu savurganlık sebebiyle ya da uyuşturucu madde kullanması sebebiyle kısıtlanmadan farklı, kendiliğinden kalkıyor özgürlüğünden yoksun bırakma hâli sona erdiğinde.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkanım, şöyle bir tereddüt hasıl olur. Biz şimdi karar vermedik. Yani toplam 1961 Anayasasındaki esasa dönersek, müddet farklı. Şimdi, bir yıla dönersek, bir yıllıkta bir problemin olacağını zannetmiyorum.

FARUK BAL (Konya) – Hele kısıtlılığı bir halledelim diğeri sonra.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok yok, onu izah ediyorum Faruk”çuğum, bağlı olduğu için.

Diyelim ki beş yıl dedik, beş yıl mahkûmiyet şey oldu. Yani “Beş yılın altındaki mahkûmiyeti olan, milletvekili olabilir.” dedik, İki yılda da kısıtlı, olamayacak, o zaman Anayasa”yla çelişki var.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, Sayın Başkanım, zatıalinizi görevinizi yapmaya davet ediyorum. “Kısıtlılık”ı yeşile boyadık, geçtik, şimdi…

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Ama henüz biz yeşili kabul etmedik.

PROF. DR YAVUZ ATAR – Tam bu noktayla ilgili… Sayın Başkan, söz istiyorum, bir karışıklık var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Söz milletin, buyurun.

PROF. DR YAVUZ ATAR – Sayın Başkan, yine biraz sesli düşünme anlamında, burada az önce Sayın İyimaya’nın bahsettiği “Hangi süredeki hapse biz engel koyacağız?” bahsi elan hapiste olanlarla mahkûmiyetini tamamlamış, dışarıya çıkmış olanlar bakımından sorun teşkil etmiyor fakat burada incelik şurada, bana göre…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama bunu biz söylemek zorunda mıyız anayasada?

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Demek zorunda değiliz.

PROF. DR YAVUZ ATAR – Hayır hayır, bir şey var orada, tam anlatamadım, biraz sabır.

Şimdi, bir kişi hapiste, bu, seçilmeye engel bir mahkûmiyetse zaten izleyen fıkra gereğince aday olamayacak, mamafih, eğer seçilmeye engel bir suç değilse, mesela altı aylık bir hapisten dolayı içerideyse bu durumda kısıtlı olmaktan dolayı aday olabilecek mi olamayacak mı? İşte, biz eğer burada “kısıtlılar” der geçersek hapiste bulunan bir kişi, ceza mahkûmiyeti bir yıldan az olsa bile, hani bir yıl üzerine konuşuyorsak, altı ay içerideyken aday olamayacak. Bunu bir açıklığa kavuşturalım, burada anlaşıyoruz değil mi?

DİLEK MUMCU – Evet.

PROF. DR YAVUZ ATAR – O yüzden şimdi şuna karar vereceğiz, seçilmeye engel olmayan ancak içeride altı ay, yedi ay, on ay yatmakta olan, hapiste olan bir kişi, aday olabilsin mi olmasın mı meselesi. Eğer aday olmasını uygun bulmuyorsak, yani o zaman diyeceğiz ki “kısıtlılar” deyip geçeceğiz. Bu kısıtlılık hâli, bu ceza mahkûmiyetinden kaynaklanan kısıtlılık hâli de seçilmeye engel olacak. Buna karar verelim, buna karar vermemiz lazım.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Evet, ben de…

PROF. DR YAVUZ ATAR – Ben görüşümü de belirtiyim bu arada. Hapiste yatmaktayken bir kişinin aday olması bence doğru değil. Dolayısıyla da sadece “kısıtlılık” deyip bırakmalıyız. Bu ayrı bir hâldir, ceza mahkûmiyeti… Yani bir yıl ve daha fazla mahkûmiyet, zimmet, irtikap vesaire bunlardan mahkûmiyet… Biz bu kişi suçlu olması itibarıyla, bu suçlardan dolayı biz bunu doğru bulmuyoruz yaklaşımı ama buradaki hapiste yatmakta olan bir kişi de milletvekili adayı olmasın. Ben bu şekilde yatmakta olanın da…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Mahkûm olan.

PROF. DR YAVUZ ATAR – Mahkûm olan hapisteyken… Zaten hüküm bittiği anda mahkûmiyet infazı bittiği anda kısıtlılık kendiliğinden sona erdiğine göre o dönemde aday olamasın diye öneriyorum, buna karar vermemiz lazım.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Sayın Başkan, biz bu tartışma konusunda bir kere birincisi: Sadece cezaevindedir diye herhâlde hükümlü olmayı kastetti hoca.

DİLEK MUMCU – Evet, hükmün infazını kastediyor.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Çünkü, tutuklu olarak da bulunabilir.

DİLEK MUMCU – Yok, hükmün infazı.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tutuklu yok Hocam.

PROF. DR YAVUZ ATAR – Yok, tutuklular dâhil değil.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Siz “Cezaevindeki birinin aday olmasını doğru bulmuyorum.” dediğiniz için, hükümlü birinin aday olup olmamasına kısıtlılık şerhiyle engel olmamız kesinlikle doğru değil bir kere.

PROF. DR YAVUZ ATAR – Niye? Doğru tabii.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – 2’nci fıkrada, Sayın İyimaya da söyledi, biz burada hangi suçların ve ne kadarlık cezanın milletvekili seçilme yeterliliğine engel olduğunu tartışacağız. Biz, mesela böyle bir düzenleme yapmamışız, sizinkinin üzerinden…

PROF. DR YAVUZ ATAR – Meral Hanım, bu, bir tercih meselesi.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Tabii ki onu diyorum, bu bir tercih meselesi ama teknik açıdan yani siyasi tercihi geçerek söylüyorum.

PROF. DR YAVUZ ATAR – Teknik sorun, sanırım anlaşıl teknik sorun.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Teknik olarak kısıtlılık ve alt fıkra birbiriyle çelişiyor. İki ayrı baraj koyuyoruz. Bir: Diyoruz ki “Kısıtlı olmayacak.” Şimdi, kısıtlılık illa bir yıl, üç yıl olması gerekmiyor, adam karşılıksız çekten de altı ay da olsa mahkeme bir kısıtlılık kararı veriyor ve onun hakkını elinden alabilecek bir sonuca yol açıyor. Bu nedenle kısıtlılar kavramını çıkarmamız lazım ya da yanına cezadan kaynaklanan.

PROF. DR YAVUZ ATAR – Siz “cezadan kaynaklanan”ı yazmayalım diyorsunuz.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Evet, onu ayrı tutalım ki 2’nci fıkrayı tartışmamızın bir anlamı olsun.

PROF. DR YAVUZ ATAR – Tamam. Şimdi orada bir oylama olacak dört grup. Yani ceza mahkûmiyetinden dolayı kısıtlı bulunan kişi aday olsun mu olamasın mı, bunu oylamamız gerekiyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Oylama yok Hocam burada.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Hayır, hayır 2’nci fıkrada.

PROF. DR YAVUZ ATAR – Bu, müzakere edilecek yani.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, şimdi üç parti kısıtlılar farkını izah etti, benim kişisel görüşüm farklı olmakla birlikte, parti görüşüm. Üç parti “kısıtlılar” diyor, Barış ve Demokrasi Partisi “mahkûmiyetten kaynaklanan kısıtlılık hâli hariç” kaydını koyuyor bitti o kadar.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Bir o kaydı koyuyoruz.

FARUK BAL (Konya) – Tamam onu bu şekilde yazın o zaman.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Çünkü, gerekçede de yani biz diğer fıkrada da bunun tartışılacağını düşünüyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii tabii, onu da yazarsınız.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman böyle yapalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mahkûmiyete dair kısıtlılık hâli hariç.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kısıtlılar…

FARUK BAL (Konya) – Ceza mahkûmiyeti diye ayrıntı yapıyorsunuz, değil mi?

Meral Hanım, şimdi siz…

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Ben kaygımı anlattım.

FARUK BAL (Konya) – … ayrıntıyı değil de yani mantığı anlamaya çalışıyorum.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ –Teknik olarak söylüyorum. Diyorum, zaten tartışacağız onu. Şimdi, ilk fıkrada bir yıl değil de üç ay ceza almış.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii tabii katmerli engel ya.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Bir de kısıtlı. Üç aylık engel değil normalde, ikisini birlikte değerlendirirsek hak kaybı oluşuyor. Yani kişi…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Cezasını çeksin öyle olsun.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, ben şeytanın avukatlığını yapmam, seçildiği gün erteleniyor cezası.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Cezası engel değil normalde ama kısıtlı oluyor. Cezası ertelenebilir diye…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok yok, seçildiği gün erteleniyor zaten.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Zaten o milletvekili dönem sonundan bırakılıyor falan.

Orada bir çelişki olabilir, siz hâkim olarak daha iyi şey yapabilirsiniz.

FARUK BAL (Konya) – Ama bir yılın altındaki mahkûmiyetler engel değil ki.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama karşılıklı konuşmayalım lütfen.

FARUK BAL (Konya) – Zaten Ceza Kanunu’nda bir yıldan az olanlara kısıtlık hâli vermiyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Vermiyor ağabey de beş yaparsak vermez.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, bu kısıtlılık meselesini de böylece başarıyla sonuçlandırmış bulunmaktayız.

Şimdi gelelim…

FARUK BAL (Konya) – Başarılı değil kırmızı var orada Sayın Başkanım. O kadar kırmızı bir şey olmaz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Gelelim şimdi, ceza süresi ve hüküm.

FARUK BAL (Konya) – O zaman not kısmını kaldır.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Notu kaldırın ya.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O nota ihtiyaç kalmadı.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ya bir defa, Rıza Bey’in şeyinde not olmaz ya.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, geldik efendim ceza süresi ve hüküm. Burada üç parti…

FARUK BAL (Konya) – Efendim, askerliği konuşuyorduk, askerliği.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Askerliği geçtik mi?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Askerliği konuşalım peki.

FARUK BAL (Konya) – Askerlikte herhâlde anlaşılmayacak, herkes istediğini yazsın.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii tabii o kadar, Faruk Bakanım benim.

PROF. DR YAVUZ ATAR – Herkesin görüşü belli aslında ya.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Neyse, bu kısıtlılıkta çok daha gerekçelerim varda bıraktım.

MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Benim de çok var ama hani hâkimlik yaptığı için Sayın Bal o yüzden çok fazla şey yapmak istemiyorum ama ben de ceza çok çalıştım, o yüzden çekiniyorum.


Yüklə 6,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   84




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin