2 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 6,49 Mb.
səhifə84/84
tarix30.04.2018
ölçüsü6,49 Mb.
#49645
növüYazi
1   ...   76   77   78   79   80   81   82   83   84

FARUK BAL (Konya) – Buyurun Selin Hanım.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Gerçi Yavuz Bey çıktı ama bizim önerimiz üzerinden konuştu, dedi ki: “Böyle bir düzenleme, Meclisi 1982 öncesine götürecektir.” Şimdi, orada Meclisin yavaş işlemesinin nedenlerine bakmamız lazım. Temel 2 nedeni vardı: Birincisi, toplantı ve karar yeter sayısının yüksek olması ki 82 Anayasası bu sorunu halletti, biz de bu konuda benzer bir düzenleme önerdik, o da zaten burada kabul edildi. İkincisi, Parlamentonun çift meclisli çalışmasıydı. Şimdi, yine 4 parti de bu Parlamentonun tek meclisten ibaret olacağı konusunda uzlaştı. Dolayısıyla, 1980 öncesinde yasama sürecinin ağır işlemesine ilişkin eleştiriler bence şu anda geçerliliğini yitirmiş durumda. Dolayısıyla, buna ilişkin burada getireceğimiz düzenlemelerin yasama sürecini uzatacağına ilişkin bir eleştiriyi ben kendi adıma kabul etmiyorum.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama 2 meclisli sistemde mi görüyorsunuz bunları?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – İkincisi, Yavuz Bey dedi ki: “Komisyon aşamasında CHP’li milletvekili saatlerce konuştu.” Ki biz buna “filibuster” diyoruz, Amerikan Senatosunda da olan bir şey. Dikkatinizi çekerim, Amerikan Senatosunda torba kanun düzenlemesi olduğu için yani o “christmas tree” dedikleri Noel ağacına benzer torba kanunlar çıkarılabildiği için, yine sadece Amerikan Senatosuna özgü olarak –Temsilciler Meclisinde bu yok- bu “filibuster” dediğimiz sistem de uygulanıyor. Hatta orada ilginç örnekler vardır, Genel Kurulda bir senatör çıkar, tuvalete bile gitmeden on sekiz saat boyunca aralıksız konuşur, sırf süreci yani o yasayı çıkarmamak için. Dolayısıyla, eğer torba kanunu kabul ederseniz tabii ki “filibuster sistemi” de beraberinde gelecektir ama buna ilişkin torba kanunun yasaklayacak bir düzenleme olursa, o zaman, milletvekillerinin söz hakkını da süre itibarıyla sınırlayabilecek bir düzenleme belki görüşülebilir ya da en azından bu, müzakereye açılabilir.

Teşekkür ediyorum.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – CHP’den bir şey öğrenmek istiyorum Başkanım, Atillacığım…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika, biz şeyi söyleyelim de ondan sonra. Yani şu konuyla ilgili, sonra, teknik şeyi söyleyelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ne olur, ben de bir şey söyleyeyim, çok kısaca.

FARUK BAL (Konya) - Buyurun Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şimdi, Sevgili Başkan, biz 5 tane şey önerdik. Biri İç Tüzük’le düzenlenirken görüşülme, demokratik müzakere anlayışı ve muhalefetin söz hakkı. İki: Tasarılar komisyonda görüşülürken sivil toplum örgütlerinin, uzmanların görüşlerinin alınması. Üç: Konuyla bağlantılı olmayan ya da torba. Dört: Bazı kanunların farklı usullerle görüşülmesi ve bu temel kanun uygulaması yapılarak, maddeler görüşülürken sadece değişiklik önergeleri var ise görüşmen, öbür türlü hiçbir görüşme yapamaman yönündeki düzenlemenin değiştirilmesi, 2 kez görüşülmesi usulü. Ve bir de temel kanun. Bunları, bu 5 tane şeyi getirdik.

Şimdi, burada söylenebilecek bir tek şey var, o da şu: Bir partinin bunu yapması zor olabilir. Ahmet İyimaya da Yavuz Atar da bu konuda haklı olarak, birer akademisyen, birer hukukçu olarak diyorlar ki: “Haklısınız bu konularda.” Ama bunun en güzel yeri bu. Burada değiştirelim bunu. Herkes “4 parti de üstünde anlaştı bunun.” desin. Bunu, hiç kimseyi şey yapmadan bu 4 unsuru da getirelim çünkü başka türlü getirmek çok zordur bunu. Şunu söyleyeyim: Bakın -aynı şeyleri hep söylüyoruz- Kamu Denetçiliği Kanunu tartışılırken basit çoğunlukla seçilmeye biz karşı çıktık, bize dedi ki iktidar partisi –bu, muhtemel ki iktidar partisi biz olsak da belki aynı şeyi söyleyecektik- “Canım, başka türlü seçilemedi, darbe oldu.” İnsan Hakları Kurumu tartışılırken “Yahu, böyle İnsan Hakları Kurumu mu seçilir?” İktidar partisi tarafı “Canım, seçemedik, darbe oldu.” Şimdi, aynı şey bize şöyle söyleniyor: “80 öncesinin yasama organına döner miyiz?” İşte, söyledi, böyle bir şeye dönmek mümkün olmadığı gibi, şu anda, 1971 öncesinde olmayan bir uygulama da çıktı. Eğer ekonomik alanlara, yani çabuk hareket edilmesi gereken bir alan da varsa kanun hükmünde kararname uygulaması var zaten. Yani, devletin bir an önce kanun yapması yükümlülüğü yok, temel hak ve özgürlükleri göz önüne alacak bir şey yapabilir eskisi gibi, devlet sadece ve sadece 61 Anayasası’nda olduğu gibi kanunlar çerçevesinde. Yani ne diyorduk? ”Yoksa kanun, yapamaz yürütme herhangi bir işlem.” Şimdi, o da yok. Dolayısıyla, biz buraya dönülmeyeceğini biliyoruz. İç Tüzük son geliyor –Özgür de söyledi onu- eğer İç Tüzük’te güvenceli bir şekilde yapıyor olsaydık ve işte, o söylediğimiz anayasal statüye kavuşturuluyor olsa ve İç Tüzük’te bunlar düzenlenecek olsa tabii, gereği yok ama bugün, koyalım bunları ve arkasından da eğer İç Tüzük’te bunlar düzenlenirse deriz ki: “Hayır, o zaman madem son taslağı olacak, çıkarırız. İç Tüzük’e anayasal statü verildi, kabul edildi, bunlar da yapıldı.”

Son bir şey söyleyeceğim, sevgili Ahmet İyimaya: Emin olun, bu, bir şey ifade etmiyor, siz de biliyorsunuz. Tekliflerin ihtisas komisyonlarında ayrıntılı olarak değerlendirilmesi –samimiyetle, hukukçu olarak söylüyorum- Genel Kurulda ise genelinin görüşülmesi ve usulünün oylanması usulü. Şimdi, bu, hiçbir güvence vermiyor. Ayrıntılı olarak değerlendirmeden eğer bütün bunları çıkarmak mümkün olsa ne güzel olur ama böyle bir imkân yok. Yani, ayrıntılı olarak değerlendirmeden komisyon diyecek ki Burhan Kuzu’ya sorun: “Biz zaten ayrıntılı değerlendiriyoruz.” ama ayrıntılı olarak değerlendirme filan bu değil. Bir örneği de ben vereyim Yavuz Bey de bilsin, öğrensin, öğrensin derken bilgilensin diye: Üçüncü Yargı Paketi konuşulurken –tekrar söylüyorum, dünyanın hiçbir Parlamentosunda yok- bir tam gün konuştuk, sabah beşe kadar; yok madde. Ertesi gün başladık ikide, akşam yediye kadar konuştuk; yedide düzenleme geldi. Tasarının tamamıyla özünü değiştiren –Hocam da demin söyledi- bir önerge geldi “önerge” diye. Biz dedik ki: “Bu nasıl önerge?” Aynen tasarının tamamını değiştiren önerge geldi, işte, bu özel yetkili mahkemeler ve geçti. Özel yetkili mahkemeler tamamen 250, 251, 252’den çekti, Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesine yerleştirdi, tamamen, geçici maddesi. Saat kaçta biliyor musun? İkinci gün tartışmanın sonrasında. Şimdi, biz itiraz ettik, Başkan dedi ki: “Ne var? Engel var mı buna? Bu bir önerge.” “Yahu önergeyi o yüzden koyuyor. Sözcük sıralaması yapmış.” dedik, kabul etmediler. Dolayısıyla, gelin, bunları Anayasa hükmüne koyalım, 5 tane düzenleme. “Ha, içeriğini değiştirelim.” deyin, değiştirelim. “Efendim, şunun içine bilmem neyi katmayalım.” deyin, katmayalım ama 5 tane öneri. Bir parti bunu yapmaz, yapsa derler ki en azından: “Ya neden bunu kabul ettiniz?” Ama 4 parti burada anlaştığımız için üstünde, gelip altına not düşelim. “Eğer İç Tüzük’e anayasal statü veriyorsak ve İç Tüzük’lere bunları koyuyorsak bunlara son anlaşmada İç Tüzük’e bırakırız, çıkarırız ama bugün, Anayasa’mızda bizim, bunların hepsi güvenceli olarak kalsın.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, değerli arkadaşlar, benim bir önerim var. Anlaşılmaktadır ki hakikaten, meseleler açık, net bir şekilde ortaya konulunca… Bu bir demokrasi meselesidir, hem iktidar partisi hem muhalefet partileri bu demokrasi sorununa çözüm getirme konusunda niyet ve irade beyan etmişlerdir. Şimdi, bunun ne kadarı İç Tüzük’te, ne kadarı Anayasa’da olacağı ve Anayasa’ya nasıl bir anayasal ilke yapabileceğimiz konusu bu saatten sonra, bence, şu çalışma saatinden sonra eksikliklere ve yanlışlıklara neden olabilir.

Selin Hanım’ın güneşi, Ali Hoca’mın Akyıldız’ı, Yavuz Hoca’nın ataklığı, Hürriyet Hanım’ın Özgür’lüğü ile bunlar bir araya gelse de şu pozitif havayı anayasal ilke hâline getirseler biz de “Tamam, böyle olur ancak.” deyip kısa bir müzakereden sonra yeşile boyasak diye düşünür ve öneririm. Ne dersiniz?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Eğer bu yapılacaksa yarın sabah yapalım, yani şimdi saat artık beş. Ne dersiniz, bilemem. Siz katılıyor musunuz?

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bilim adamlarının canı… Onlar şey değil, zaten balondan atılanlar onlar olduğu için sabaha kadar çalışabilirsiniz.

ATİLLA KART (Konya) – Başkanım, müsaade eder misiniz.

Ben de tabii, sizin yaklaşımınıza gerçekten bir katkı sağlamak istiyorum. Şimdi, değerli arkadaşlar…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sen, konuşurken şuna cevap ver demiştin Atilla’cığım, hani girdin ya. Bu, muhalefeti etkin şekilde kullanımın, söz hakkı, bir sorun var mı bu alanda?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Var. İç Tüzük getiriyordunuz Hocam.

FARUK BAL (Konya) – Hemen söyleyeyim. Atilla Bey ile Anayasa Komisyonundayız, mükerrer ve mukadder rakibiniz Sayın Kuzu, orada kuzuluğu bırakıyor…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Asla rakip olamaz Sayın Kuzu, Sayın İyimaya ile.

FARUK BAL (Konya) – Ne diyeceksen o hâle dönüşüyor ama ne zamana kadar… Önce -gayet mülayim bir şekilde- basın geliyor, basınla çay içiyor, gayet doğal. Sonra “Ben kısa bir açıklama yapacağım.” diyor, basın, herkes üzerine üşüşüyor, açıklamayı yapıyor. Sonra, Sayın Bakana söz veriyor, Sayın Bakan da açıklama yapıyor. Ondan sonra, Sayın Kuzu kuzuluğu bırakıyor “Basın dışarı.” Basının orada var oluş nedeni demokrasi gereği, muhalefet ne diyor, onu anlamak, kamuoyuna aktarmak.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Televizyonları gönderiyor mu?

FARUK BAL (Konya) – Tabii, gönderiyor canım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Öbür basını da gönderiyor mu?

FARUK BAL (Konya) – Öbürü de hikâye yani.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şey çok güzel ama “Basın dışarı!”

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, böyle başlıyor iş, arkasından da… Eskiden Atilla’ya kızardı, şimdi, bana çok kızıyor. Onun için de toplantı da yapmıyor yani.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – İşte bu iş, komisyon başkanının insafına kalmamalı, yani sizde demokratik de olmayanlar da var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, bu, Anayasa’nın 2’nci maddesinden türetilen ilke ya.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Maalesef, keşke türetebilseydik.

FARUK BAL (Konya) – Evet, Atillacığım…

ATİLLA KART (Konya) – Şimdi, komisyonlarda tasarı ve tekliflerin olgunlaştırılması, bir hakkın görüşülmesi ne güzel. Peki, işte, onu nasıl olgunlaştıracağız, onu nasıl pişireceğiz? Yani, şimdi, Allah aşkına “Efendim, ihtisas komisyonlarında ayrıntılı olarak değerlendirilmesi…” Şu soyut bir ifade olmaktan öteye bir şey değil arkadaşlar, genel bir ifade bu.

Üstadım, bakın, biz neleri yaşıyoruz, bunlar bir ifrat-tefrit. Tamam, elbette, Yavuz Hocanın temas ettiği nokta önemli, elbette ifrat-tefrit meselesi, elbette makulü yakalamak, dengeyi yakalamak… Ama neyi yaşıyoruz arkadaşlar ya? Gece yarısı önerge geliyor arkadaşlar, iki sayfa önerge. Bakın, iki sayfa önergenin gerekçesi ne kadar Yavuz Hocam? İki satır. Madde metni olarak iki sayfa geliyor, önerge olarak geliyor, iki sayfalık madde geliyor, gerekçesi iki paragraf. Bunun adına da “demokrasi” diyeceğiz öyle mi? Bunun adına da “müzakere” diyeceğiz? Ve yani, kanunla da -emin olun- konuyla da doğrudan zaten ilgisi yok, ha dolaylı olarak çok uğraşırsanız belki bir illiyet kurabilirsiniz.

Şimdi, bakın, neleri yaşıyoruz arkadaşlar? Lütfen, ayaklarımız yere bassın. Tasarılar teklif olarak geliyor arkadaşlar. Bunun bir önemi yok mu, bir anlamı yok mu? Biz ne olsun diyoruz burada bakın? Bizim şurada (2)’nci fıkrada dile getirdiğimiz hususlar aslında değerli üstadım, sizin hazırladığınız yönetmeliği biz oraya yediriyoruz. Bir cümleyle oraya aktarıyoruz. Hazırlamış olduğunuz o mevzuatı, o yönetmeliği, kanun hazırlama esaslarını oraya bir cümleyle aktarıyoruz arkadaşlar. Buna ihtiyaç var, yaşadıklarımız bunu gösteriyor. Çok acı tecrübeler bunlar yani bunları… Çok somut olaylardan söz ediyorum.

Bakın, şimdi, bunun devamında, efendim, komisyonda, Genel Kurulda söz alma hakkı… Ya, tamam, öyle veya böyle söz alıyoruz. Söz alıyoruz da ne oluyor Allah aşkına, on iki saat konuşuyorsun da ne oluyor? Değişen hiçbir şey yok.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değiştirmeyeceksin zaten.

ATİLLA KART (Konya) – Yani müzakere yapmıyoruz çünkü, niteliksel anlamda, görüntüde… Ne oluyor biliyor musunuz? Parlamento işlevini kaybediyor arkadaşlar. Oraya çıkıyoruz hepimiz, bir tiyatronun figüranı olarak çıkıyoruz, konuşuyoruz. Nasıl olsa bu madde değişmeyecek, nasıl olsa bu önerge kabul edilmeyecek. Bunlar biliniyor, demokrasi bu değil. Bu anlayışı egemen kılmak gerekmiyor mu? Bu anlayışı egemen kılmak için de, gerçek demokrasi anlayışını egemen kılmak için de, işte, ortaya somut bir şeyler getirmek gerekiyor.

Bakın, ne güzel ifade ediyorsunuz: “Paradigma değişikliği” Evet, bunu yani demokrasi zihniyetini, demokrasi kültürünü, bunu yakalamamız gerekiyor. Ama nedir? Aradan geçen on yılda bırakın paradigma değişikliğini, statükoyu derinleştirdik üstadım. Statükoyu gerçekten muhkem hâle getirdik, tahkim ettik statükoyu. Böyle bir süreci yaşıyoruz.

Şimdi, bütün bunları öngörerek -Başkanın tespitine katılıyorum- gerçekten buradan biz bir mesaj verelim arkadaşlar. Buradan, demokrasi adına, uzlaşma adına bir mesaj verelim. Bugünkü müzakerede, inanıyorum ki şu yaptığımız tartışmalar hepimizin bir şekilde kafasında yeni değerlendirmelere yol açabilir. Arkadaşlarımız sabahleyin otursunlar, bu bizim getirdiğimiz taslak, tahmin ediyorum, bunun üzerinden konuşulabilir, yeni öneriler getirilebilir, yeni değerlendirmeler yapılabilir ama şu kavramların hepsi -emin olun- demokrasinin özüyle ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisinin varlık sebebiyle ilgili, toplumsal barışımızla ilgili.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, değerli Başkanım, iki üç cümle söyleyeyim.

Bir: Bir defa Parlamento hukuku bağlayıcı, sert ve katı olmamalı. Bir gün gelir ayak bağı olur, esnek olmalı. Onun için Parlamento hukukunu, bizim Parlamento hukukumuzu… 19’uncu madde sürelerle ilgili, usullerle ilgili, konularla ilgili…

ATİLLA KART (Konya) – Danışma Kurulu olayını diyorsunuz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ne komisyonuydu o?

ATİLLA KART (Konya) – Danışma Kurulu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Danışma Kurulu. O önemli. Ben bugün Türkiye’nin bir kanun yapma ihtiyacıyla karşı karşıya olmadığını düşünüyorum bireysel olarak. Ne kadar kanunu artırırsanız hukuk devletinden o kadar uzaklaşırsınız. Türkiye’nin sorunu kanunları yürürlükten kaldırmaktır, sadeleştirmektir ve reform o anlamda olur.

Bugün Türkiye’nin bir başka sorunu vardır. Bugün kanun yapımı -rasyonelliği bir tarafa atın- insan haklarını ihlal eden bir eziyettir. Madde müzakeresi bitmiş arkadaşlar. Peki, soruyorum ya: Yirmi cümleden ibaret bir maddeyi müzakere ediyoruz, bir maddeyi oyluyoruz. Niye bir cümleden ibaret maddeyi oyluyoruz, niye cümleyi oylamıyoruz, niye bendi oylamıyoruz? Önemli olan konsepttir. Burada, komisyonda hazırlanmalı bu, oranı, usulü çok iyi düzenlenmeli ve Genel Kurul müzakere organıdır, oylama organıdır. 3 grup başkan vekili yan yana, hatta 7 grup başkan vekili veya bütün partilerin grup başkan vekilleri oturup bu kanun… Bakın, ben mesela bugün…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam yaz bunu, yaz kabul edelim. Ayrıntılı deme, yaz, kabul edelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, bir dakika.

Sevgili Hocam, bakın, bugün üzülüyorum ben bu Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu, Usul Kanunu, komple bir reform yaptık, temel kanun reformu yaptık. Hiç haberim yok, benim komisyonumdan da kaçırılmış. Plan ve Bütçe Komisyonunda Türk Borçlar Kanunu’nun reformu anlamında gelen 339’uncu maddesi beş yıl ötelenmiş ve grup başkan vekilleri anlaşmış bunda, tüm partilerin grup başkan vekilleri anlaşmış. Ticaret Kanunu’nun falanca maddeleri, büyük işletmeler için… Bana geldiler, kuralın oluşumu sırasında bana geldiler, Adalet Bakanlığından elemanlar geldi. Olmaz kardeşim, bu reformsa reform. Beş yıl ötelenmiş yani bu çok çok önemli yani ben Türkiye’nin veya bilemiyorum, olur olmaz kanun çıkarılmasını ama ben… Paradigma şudur: Kanun komisyonda yapılır, Genel Kurula… Genel Kurul nedir? Denetim organıdır.

FARUK BAL (Konya) – Şu günahlarla ilgili şeyi de hocalarımızla ben… Sayın İyimaya, sizin bu konuda çalışmanız var. Parlamentonun…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şunu bitireyim Başkanım, şunu bitireyim ben.

Tabii bu sadeleştirilebilir. Mesela 2 kez görüşme, böyle bir…

ATİLLA KART (Konya) – Pardon, özür dilerim. 2 kez görüşmeden -söz gelişi- vazgeçebiliriz, bunları konuşalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir dakika Hocam, ya, Atillacığım, bir dakika.

Bu kadar sıkı bir düzen kurulmasına karşın bazı kanunlar için daha ağırlaştırılmış usul. Bunlar yani sert usullerdir, sert usuller daima kırılma yaratır ve bükümlü…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bu birçok ülkede var. İngiltere’de bile var, anayasası olmayan İngiltere’de bile var. Maddi konuda akçalı kanunlar diğerlerinden farklı usullerde görüşülür.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Biz bu konseptin bir İç Tüzük sorunu olduğunu ve İç Tüzük’te aktarılması gerektiğini… Onu benim katıldığım noktalar da not olarak da koyarız ama paradigma: Her şeyi komisyona yaptır, Genel Kurul konuşsun. Genel Kurulu değiştiremezsin. Genel Kurul değiştirme ihtiyacı duyuyorsa mutlaka komisyon hukuk paradigması içerisinde bu yerinde mi, değil mi diye… Benim kanunum reform oldu, on beş sene çalışmış. Niye beş sene öteliyorsun kardeşim? Eşitlik nereye gidiyor? Zavallı kiracıların şeyi, ondan sonra hemen işleyecek.

ATİLLA KART (Konya) – O nereden olmuştur biliyor musunuz? Önce iktidar grubunun oluru alınmıştır, onu iktidar grubuna soracaksınız Hocam, onu burada değil.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ya, Atillacığım, bakın, patoloji eleştirisinde yanlı davranmadım yani yanlı davranmıyorum. Patoloji patolojidir.

ATİLLA KART (Konya) – Üstadım, konunun dışına çıkmayalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Atillacığım, konunun dışına ben çıkmam ama bak, senin konunun dışına çıkmana da tahammül ediyorum.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, arkadaşlar, bu işi uzatmanın anlamı yok. Bir, benim önerim -diğer arkadaşlarımız kabul ederse- danışman arkadaşlarımız…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Herkes hemfikir.

FARUK BAL (Konya) – Yarın toplantı yapamıyoruz, bir haber geldi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Niye?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Üst komisyon varmış.

FARUK BAL (Konya) – Yarın Üst komisyonun saat 15.00’te Sayın Çiçek’in başkanlığında -herhâlde sıkıyönetim ilanı falan vardır- toplantısı var. Dolayısıyla…

Arkadaşlar, Başkanı dinleyecek misiniz?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – 1 no.lu Komisyon görevini bitirmiş yani havadislere göre.

FARUK BAL (Konya) – Yarın komisyon toplantısı olmayacağına göre danışman arkadaşlarımıza bir görev vererek münasip bir şekilde burada konuşulanları bir anayasa ilkesi hâline getirmek mümkün mü, ne kadarı İç Tüzük’e gidecek, ne kadarı burada kalacak? Bu mümkünse bunun bir akademik ve teknik çalışmasını yaparlarsa memnun oluruz, bir. Bunu karar altına alıyor muyuz?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aldık.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Aldık.

FARUK BAL (Konya) – Aldık, bitti.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yavuz Hoca, geliyor musun yarın, gelebilir misin, vaktin var mı?

PROF. DR. YAVUZ ATAR – O zaman ikide danışman arkadaşları bizim gruba davet ediyorum. Buyurun, çay da ısmarlarım.

FARUK BAL (Konya) – Bunları sonra konuşursunuz arkadaşlar.

Bir: Danışmanlara yükledik mi? İki…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – İkide toplanalım, bir saat çalışalım, yapabildiğimiz kadar… Zaten Üst Komisyon olunca bizim bu Komisyon çalışabilecek mi ki? Bir de bu var.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır, biz 4’ümüz bir araya geleceğiz. Bir saat yeter zaten bu iş için.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Tamam, ikide bir araya gelelim, bir şeyler yapmaya çalışalım.

FARUK BAL (Konya) – Siz toplanın da ister sabah ikide, ister akşam ikide. Bu Komisyonun kararının 2’nci maddesi, saatin ikisi değil.

Şöyle bir açıklama yapmayı uygun görür müsünüz: “Yapılan toplantıda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri tartışılmış; yeşile boyananlarda, aşağıdaki hususlarda tam mutabakat sağlanmıştır, diğer fıkralar müzakere ediliyor.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hangileri?

FARUK BAL (Konya) – Diğer fıkralar… Onu yazmıyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, yaz, Başkanım; bu senin konun ya, tamam ya.

FARUK BAL (Konya) – Üç: Sabah konuşulan konu mevzusunda üstü kapalı bir şey yazdınız mı?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, ne yazacağım ki? Senin yetkin var, yaz sen.

FARUK BAL (Konya) – Yazmadınız yani. Not olarak bana şöyle geldi, ben de düzelttim: “Anayasa Uzlaşma Komisyonunun görev süresinin üç ay uzatıldığına ilişkin kamuoyuna yapılan açıklamalar değerlendirilmiş, Uzlaşma Komisyonunun dört siyasi partinin kurumsal iradesi ile oluştuğu dikkate alınarak hiç kimsenin Komisyona çalışma ömrü biçme hakkı, yetkisi olmadığı değerlendirilmiştir.”

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ve bunu söyleyen divanı harbe verilmiştir! (Gülüşmeler)

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Komisyon partilerin mutabakatıyla oluşan yetkilerine hâkim olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Gerek çalışmaların içeriği ve gerekse çalışma süresiyle ilgili bu konuda yetki sahibi olmayan siyasetçilerin beyanda bulunmalarını şık kabul etmemektedir.” Bitti ya, işte bu kadar.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, sen bunu yazdıktan sonra… Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz. Helal olsun sana!

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bravo valla!



FARUK BAL (Konya) – Toplantıyı kapatıyorum.

Kapanma Saati: 17.34
Yüklə 6,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   76   77   78   79   80   81   82   83   84




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin