2 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 6,49 Mb.
səhifə76/84
tarix30.04.2018
ölçüsü6,49 Mb.
#49645
növüYazi
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   ...   84

10.01.2013 Tarihli Toplantı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.45

BAŞKAN: Atilla KART (Konya)

----------0----------

ATİLLA KART (Konya) – Değerli arkadaşlarım, hepinize iyi günler diliyorum.

Uzman ve danışman arkadaşlarımızdan Prof. Yavuz Atar, Prof. Bertin Emrah Oder, Özgür Sevgi Göral, Taylan Barın, Kürşat Türker Ercan, Yusuf Buzgan ve Ferhat Kabaiş hazır.

Yararlı ve verimli bir toplantı olmasını diliyorum değerli arkadaşlarım.

Toplantı ve karar yeter sayısı maddesinden başlıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, burada konu başlığında sadece Adalet ve Kalkınma Partisinin madde başlığı farklı. Onun özel bir anlamı var mı? Onu bir lütfen açıklayın.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ediyoruz.

Biz, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak toplantı yeter sayısının özellikle aranmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu, tamamen sosyal bir dinamik. Parlamentoyu çalıştırmak isteyen, Parlamentoda karar almak isteyen iktidar gelip oturacaktır ama diyelim ki gelmedi, muhalefet farklı bir çoğunlukla iktidarın projelerini felç edebilecektir, reddedilebilecektir. İktidar-muhalefet karşıtlığının sağlayacağı fiili bir denge nedeniyle toplantı yeter sayısı aranmaz dedik.

ATİLLA KART (Konya) – Yani muhalefetin yararına olan bir düzenleme diyebilirsiniz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, o anlamda demiyorum, muhalefet yararı anlamında demiyorum. Toplantı yeter sayısı aramama dengesinin, muhalefet-iktidar ikiliğinden dolayı karşıt dengeyi sağlayacağını düşünüyoruz. Tabii Anayasa’da özel karar nisaplarının olduğu durumlarda mecburen o yeter sayı olacak. Biz, onun için “yeter sayı” değil “toplanma” dedik.

ATİLLA KART (Konya) – Evet, peki efendim.

Sayın Faruk Bey, sizin bu konudaki görüşünüzü alalım efendim.

FARUK BAL (Konya) – Daha önceki Meclis ve milletvekilliğiyle ilgili maddelerde olduğu gibi, genel bakış açımız, Anayasa’nın kısa ve öz olması noktasındaydı, bu gibi konuların da İç Tüzük’e aktarılması düşüncesindeydik, doğrusu da buydu. Ama, başkanlık sistemi adı altında ortaya çıkan tartışmalardan sonra işin nereye gideceğini kestiremediğimiz için bu düşüncemizden vazgeçiyoruz ve parlamenter sistemin Meclisi, onun toplantısı, onun karar yeter sayısı gibi hususların Anayasa’da yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsam içerisinde de Meclisin toplantı yeter sayısını Anayasa’ya yazmamız ve Meclise atfedilen öneme uygun bir çoğunlukla toplantıya başlamasını temin etmemiz gerekir; o da salt çoğunluğudur. Salt çoğunluk olmadığı takdirde Meclisi itibarsızlık sürecine sokmak isteyenler, 3-5 kişinin bir araya gelmesiyle oluşacak fotoğrafı kamuoyuna aktararak bunu bir itibarsızlaştırma aracı olarak kullanırlar.

Diğer taraftan, benim şahit olduğum ya da hepimizin bildiği bir Fransız meclis kararı vardır. Bu meclis kararında, Türkiye’nin, Ermeni soykırımıyla ilgili olmak üzere politikalarını tersine çevirebilecek şekilde Fransız yasalarına göre kabul edilmiş soykırımı inkâr edenlere ceza getirilmiştir. Fransız Parlamentosu, tam rakam bilemiyorum ama 400-500 kişiden oluşmaktadır, bu toplantıya katılanların sayısı 60 kişi civarındadır ve “evet” oyu verenler de 53 kişidir.

ATİLLA KART (Konya) – 40-50 civarında, evet.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bu örneği biz Fransa adına, Fransız demokrasisi adına çok ağır bir şekilde eleştirdik. Eğer Türkiye’de böyle değil de yeter sayı aranmadan Meclisin toplanmasıyla ortaya çıkabilecek düşük sayıda kabul edilen kanunlar olursa, bu, kamuoyu indinde kabullenilebilir bir sonucu doğurmaz. Dolayısıyla ilerleyen süreçte de hem bu şekilde kabul edilen kanunlar ve hem de Meclisin meşruiyeti tartışılır hâle gelir. Bu bakımdan biz salt çoğunluk görüşünün Anayasa’da Meclisin toplanması için gerekli olduğu düşüncesindeyiz.

ATİLLA KART (Konya) – Altan Bey, siz buyurun.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Efendim, biz de aynı görüşteyiz, zaten teklifimizde de öyle. Çünkü Meclisin bir ciddiyeti kalmıyor. Yani şu an kimseyi de suçlamadan, yani şu an Parlamentodaki bütün partilerin durumu, maalesef, bu mevzu açısından bir perişanlık arz ediyor. Onun için bir ciddiyet gelmesi lazım, bir düzen gelmesi lazım. Salt çoğunluk şartı aranırsa, müzakerelerin daha düzenli ve daha ciddi geçeceğini umuyorum.

ATİLLA KART (Konya) – Değerli arkadaşlar, biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak toplantı ve karar yeter sayısı kavramlarını önemsiyoruz. Bunların, sembolik anlamı olmanın ötesinde, meşruiyet anlamında da, saygınlık anlamında da çok önemli anlamları olduğu kanısındayız. Bu sebeple, Meclisin 3 kişiyle, 5 kişiyle görüntü vermesinin bile aslında Meclisin saygınlığı anlamında bir zafiyet oluşturduğu düşüncesindeyiz.

Tabii, burada bizin önerimiz üçte 1 şeklinde, diğer 2 grubun salt çoğunluk şeklinde. Burada acaba 3 grup bir mutabakat sağlayabilir miyiz, bunu bir değerlendirelim.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Salt çoğunluk yapalım.

ATİLLA KART (Konya) – Bence şöyle efendim: 61 Anayasa’sında salt çoğunluk diye geçiyor. Şu yalnız: Tabii bir de Meclisin işlerliğini sağlamak da önemli. Yani üçte 1 de ciddi bir rakam. Bunu bir müzakere edelim. Biz katılabiliriz de, salt çoğunluğa da katılabiliriz, yani o noktada bir önyargımız yok ama onu bir tartışalım. Gerçekçi olmak, işlerliğini sağlamak amacıyla bunu da bir… Üçte 1 ciddi bir rakam, yani o sebeple bence bu rakam üzerinde de bir mutabakat sağlayabiliriz ve böylece o bölümü yeşille geçebiliriz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir lütfeder misiniz Atilla Bey, bir izahta bulunayım burada.

ATİLLA KART (Konya) – Buyurun efendim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, şimdi bir defa salt çoğunluk tecrübesi Türkiye’de var ve rahmetli Kazım Öztürk, o 3 ciltlik 1961 Anayasası kitabında ve daha sonraki hatıralarında zaman zaman şey eder ve Parlamento tamamen tıkanırdı, çok büyük şeydi, bir de çok büyük oran, sağlanamaz.

Parlamentonun 2 işlevi var: Bir, müzakere organı; iki, karar organı. Müzakere aşamasında, aslında zaten Parlamentoların müzakere sırasında belli bir çoğunluğunun varlığı şu andaki şeyde de söz konusu değil, yani fiili uygulama da söz konusu değil. Burada 2 problemle karşı karşıyayız: Müzakere aşamasında, zaten karar aşamasına geçmeden toplantı isteyemiyorsunuz. Bizim şu andaki sistemde başlangıçta toplantı yeter sayısını isteyebiliyorsunuz. On saatlik müzakere var, olabilir, mümkün İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre, özel bir gündemle üç saat, beş saat, altı saat… Onun için, bilhassa müzakere işlevi bakımından toplantı yeter sayısının aranmaması hem bizim fiili pratiğimize uygun hem rasyoneldir. Kararda da mecburen bir nisap öngördüğümüz zaman, ister istemez orada zorunlu. Mesela dörtte 1 diyoruz ya, sizde de var “dörtte 1’den şu kadar.” O zaman, zaten mecburen gizli bir toplantı nisabı, yani toplantıda olmayan o sayıya erişemez. Bizim şeyimiz, temel bu. Bir defa karar yeter sayıları bakımından ve CHP’nin “üçte 1 yeter sayı…” Bizim bu felsefe şey ediliyorsa biz üçte 1 diyebiliriz yani toplantı yeter sayısını. Onu diyebiliriz ama oraya varabiliriz yani 1/2 işlemez, çok acı tecrübeleri var. O anlamda 1’inci fıkrada mutabakat sağlanabilir bütün partilerle.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şöyle yapsak: Üçte 1 toplantı için, ama karar için salt çoğunluk istesek.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hangi karar?

ATİLLA KART (Konya) – Onu ayrıca müzakere edeceğiz.

Buyurun efendim.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, Sayın İyimaya’nın hakikaten çok güzel ayrımına ben de katılıyorum. O da, Meclis çalışmalarında bir müzakere, yani Meclisin gündeminde bulunan kanun veya karar tasarısının müzakeresi…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – On saat müzakere edelim.

FARUK BAL (Konya) – …ikincisiyse karar. Tam da katıldığım bu noktada ihtiyaç var salt çoğunluğa çünkü hepimiz görüyoruz, müzakere sırasında iktidar partisinin veya muhalefet partilerinin milletvekilleri dışarıda, oy vereceği zaman…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – İçeri koşuyor hemen.

FARUK BAL (Konya) – …içeriye koşuyorlar. Şimdi, o milletvekillerinin neye oy verdiğini…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Onlar da bilmiyor.

FARUK BAL (Konya) – …kendileri de bilmiyor. O zaman, bu durum işte eşyanın tabiatına aykırıdır. Dolayısıyla müzakereye katılmasını sağlayabilecek bir milletvekilinin verdiği oyun ne anlama geldiğini idrak edebilmesi için, müzakereye katılabilecek bir çoğunluğun bulunması gerekmektedir orada. Bu tedbir, sadece milletvekillerinin oy kullanacağı konu hakkında müzakereyi takip etmesi anlamını taşımamaktadır, aynı zamanda da o milletvekillerinin oy verdiği kanunu halk huzurunda savunabilecek donanıma da ulaşmalarına imkân vermektedir.

Şimdi, örnek vermek, isim vermek istemiyorum. Bir milletvekili ve hepimizin bildiği bir milletvekili, yeni, çıkıyor, hepimiz biliyoruz. “Ben de filanca tarihten itibaren Meclisteyim. Bu MHP süreci tıkıyor. Bu MHP değil mi Apo geldiği zaman onu İmralı’ya gönderen, bu MHP değil mi Apo’nun idam cezasını ağırlaştırılmış müebbet hapse çeviren?” gibi saçma sapan laflarla halka bilgi veriyor, halka dediğim yani konuşmasını dinleyen insanlara. Şimdi, bu kişi 57’nci Hükûmet ile 56’ncı Hükûmet’i karıştırıyor. Bu kişi, kendi o verdiği -kendisi de oy verdi ona, takip ettim Meclisten- oy ile idam cezalarının ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildiğinin farkında değil. Onun –isterseniz- burada verdiği beyanat da duruyor. Şimdi, böyle komik duruma düşmesinin önünde, bu müzakereleri takip etmesi ve bu şekilde bizim o tip arkadaşlarımıza yardımcı olmamız lazım. Diğer taraftan da bu kirli bilgiyle vatandaş bir kanaate ulaşıyor, bu kanaat de yanlış. Demokratik toplumlarda açık, şeffaf ve doğru bilgilerle halkın kanaatinin oluşturulması lazım. Dolayısıyla, buna da hizmet edebilecek durumdadır.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – İzninizle ben de söz almak istiyorum, Atilla Bey’e daha önce söylemiştim.

Parlamentoculuğun -sizin de Sayın İyimaya belirttiğiniz gibi- aslında iki temel işlevi vardır: Bir tanesi müzakere, bir tanesi de karar alıcı olma. O yüzden de “müzakere parlamentoculuğu” ve “karar parlamentoculuğu” diye veya “çalışma parlamentoculuğu” diye de bu ifade edilir, parlamento kitaplarında buna hep vurgu yapılır ama üçüncü bir işlev, özellikle son on yıla baktığımızda parlamentolar açısından “bilgi ve denetim parlamentoculuğu” olarak karşımıza çıkıyor. Bu son işlev, tam da Sayın Bal’ın ifade ettiği gibi aslında Parlamentonun sadece bir müzakere ve karar organı değil, aynı zamanda demokratik bir bilgi paylaşımı ve denetim ortamı olması gerektiğine de işaret ediyor ve yine bu son işlev, milletvekilinin etkinliğinin artabilmesi açısından ve güçlü bir Parlamentonun yaratılabilmesi açısından önem taşıyor. O yüzden de Fransız Parlamentosu için çoğunlukla yapılan bir değerlendirme var. Fransız Parlamentosu, özellikle bu mekik diplomasisi, yani “çift kamaralı” oluşundan kaynaklanan mekik diplomasisi ve aynı zamanda karar alma usullerindeki düşük eşikler nedeniyle, çoğunlukla siyasi kararı yürütmeye bırakan yani yürütmenin güdümlediği bazı siyasi krizlerde de sokağın çok çabuk alevlendiği bir parlamento yapısına sahip olması nedeniyle de eleştirilebiliyor.

Eğer, etkin bir Parlamento istiyorsak ve güçlü bir milletvekili istiyorsak ve Türkiye’de de parti disiplininin, disiplinli parti yapısının var olduğunu dikkate alıyorsak o zaman, mutlaka aslında bu “toplantı yeter sayısı” dediğimiz ifadenin anayasada sabit bir sayı olarak belirlenmesinde fayda var. Karşılaştırmalı anayasacılıkta bazen “karar ve toplantı yeter sayısı” bakımından ayrım yapılmayabilir, tek bir sabit sayı benimsenebilir ve bu da çoğunlukla “salt çoğunluktur” gerçekten. Özellikle Avrupa anayasacılığını daha kolay takip ediyoruz, orada neredeyse bu bir ilke şeklindedir. Ancak Türkiye’de, 61 Anayasa’sı döneminde yaşanan deneyimlerde birtakım aksamalara rastladığımız için CHP, önerisinde bu “üye tamsayısının üçte 1’i” şeklinde formüle edilmiştir. Eğer, bir uzlaşma arayışı olacaksa bu, “salt çoğunluk” da olabilir, “üye tamsayısının üçte 1’i” de olabilir ama mutlaka ve mutlaka burada bir sabit sayı, özellikle milletvekilinin etkinliği açısından ve Parlamentonun bilgi ve denetim platformu olması açısından önemlidir diye düşünüyorum.

FARUK BAL (Konya) - Ben bir ilavede bulunabilir miyim?

Şimdi, gerçekleri yani yaşadığımız gerçekleri değerlendirerek üzerine gitmemiz lazım sorunun. Eğer, milletvekilinin verimli ve güçlü bir şekilde Parlamento çalışmalarına katkısını istiyorsak bu takdirde katılmadığı hâllerde doğabilecek sonuçları da eline bir güç olarak vermemiz lazım. Bu, iktidar için de geçerli, muhalefet için de geçerli. Bu gücü alırsa milletvekili, partilerin merkezî otoritelerine karşı kendisini daha savunabilir ya da kendisini daha fazla güçlü hissedebilir ve Parlamentoda da hizmetlerini bu kapsam içerisinde değerlendirebilir. Yoksa, varlığıyla, yokluğu bir olmayan bir milletvekilinin Parlamento çalışmalarında genel merkezi tarafından kale alınmasını beklemek doğru olmaz.

Dolayısıyla, iktidarda ya da muhalefette Parlamento çalışmalarına katılmama suretiyle o partinin politikalarını eleştirebilme ve karşı düşüncesini ifade edebilmesine imkân sağlayacak bir eşiği bulmamız lazım toplantı yeter sayısında.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buyurun.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli arkadaşlar, “üçte 1” makul bir sayı. Bir, hem dünya parlamento pratiği bakımından da müzakere aşamasında siz “üçte 1”i bile yakalayamazsınız. Anayasada “üçte 1”in üzerinde bir yeter sayı öngörmemiz hâlinde yarın bir gün Parlamento işlemez. Müzakere sırasında da üç milletvekili yoklama isteyebilir, Anayasa Mahkemesi içtihadına göre isteyebilir dendiği zaman o Parlamento çalışmaz. Yüzde 50’yi de siz, hiçbir zaman bulamazsınız.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Peki, siz, “üçte 1”i kabul ediyor musunuz? Teklifinizde yok.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Biz kabul ederiz, onu dedik biz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Uzlaşma adına kabul edebiliriz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mümkün, mümkün. Onu dedik biz.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, tamam. Biz de kabul edelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir bitireyim Hocam.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz de kabul edelim BDP olarak “üçte 1” diyelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani bu şey işlemez yani…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Biz, salt çoğunluk diyorduk ama…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yüzde 50’yi şey edelim.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – “Üçte 1” diyelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Üçte 1”i biz kabul ediyorduk.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam,”üçte 1”, biz de “üçte 1”…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Üçte 1”.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Bir şeyi ifade edebilir miyim?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun Hocam.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Bu şeye eklemek istiyorum. Şimdi, bildiğiniz gibi 61 Anayasası’nda “salt çoğunlukla toplanılır.” idi. O dönemde, Parlamentonun çalışmasında karşılaşılan en önemli güçlüklerden birisi de Parlamentonun toplanamamasıydı. O yüzden de tıkanıklıkları aşma, rasyonelleştirme adına getirilmiş bir sayı düşünülmelidir. Dolayısıyla da olacaksa “üçte 1” olması daha makul bir oran gibi.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, “üçte 1”. Biz de o kadar çok mesafe alırız.

ATİLLA KART (Konya) - Çok özür diliyorum arkadaşlar.

Evet, arkadaşlar “üçte 1”e siz ne diyorsunuz?

“Üçte 1” gerçekçi bir rakam.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, “üçte 1”.

ATİLLA KART (Konya) – Tabii, bir de Parlamentonun işlerliğini de düşünmek lazım.

FARUK BAL (Konya) - Bizimkini kırmızıya boyayın, ileride değerlendiririz.

ATİLLA KART (Konya) – 276, özellikle belli bazı dönemlerde sıkıntı yaratabilir. Parlamentonun işlerliği noktasında da o sıkıntıyı da yaşamamak gerekiyor. Dolayısıyla, uygun görürseniz bunu oy birliğiyle geçelim arkadaşlar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yeşile boyadı zaten.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Hayır, MHP kabul etmiyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aynı, aynı.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kırmaz, Faruk Bey de kırmaz.

FARUK BAL (Konya) – Yani şimdi, eğer, bir partiden bir alacak tahsil etme hakkımızı mahfuz tutarsak kabul edebiliriz yoksa kırmızı.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Bir alacak var, alacağınız var.

ATİLLA KART (Konya) – “Seçimler dâhil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte 1’iyle toplanır.”

FARUK BAL (Konya) - Evet, “üçte 1” tabirine biz de iştirak ediyoruz. Şu açıdan, Parlamentonun geleneğini de değiştirecek bir rakamı…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Fıkranın öbür geri kalanı herkese…

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Sayın Başkan, orada yazıyla ilgili bir şey söyleyebilir miyim?

ATİLLA KART (Konya) - Buyurun.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Toplantıda “yapacağı seçimler dâhil” değil, onu, karar bölümüne aktarmamız gerekir.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hangisine?

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şimdi, orada “Meclis yapacağı seçimler dâhil bütün işlerinde toplantı yeter sayısına…” O, “seçimler dâhil” ibaresini oraya değil, “karar yeter sayısıyla” ilgili cümleye almamız gerekir diye düşünüyorum.

ATİLLA KART (Konya) - Yazmaya gerek yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Hayır.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hayır. Yok, yok. “Toplantı” olacak, “toplantı”.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Olur mu? Büyük tartışma çıktı ya bundan karar toplanır mı toplanmaz mı?

FARUK BAL (Konya) - O zaman, tabii, “üçte 1”i kabul edince bunun tabii, karar yeter sayısını da belirlemek gerekiyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Nasıl Ağabey?

FARUK BAL (Konya) – Karar yeter sayısını da belirlemek gerekiyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aynen, aynen.

FARUK BAL (Konya) – Dolayısıyla, CHP’nin önerdiğini kabul etmemiz gerekiyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ona bakacağız Ağabey.

FARUK BAL (Konya) – Bak bakalım bir.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aynısı, yürürlükteki Anayasa.

Yürürlükteki Anayasa, o zaman 96’ncı madde.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Evet, evet.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O da aynı.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aynısı.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, aynı ya 96.

FARUK BAL (Konya) - Aynı, aynı.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O da aynı.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O zaman devamını da yaz, herkes aynı zaten.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa’da başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar verir; ancak karar yeter sayısı üye tamsayısının…”

PROF. DR. YAVUZ ATAR - CHP’nin 1’inci fıkrası aynen alındı sanırım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aynı.

Anayasa’da da zaten bu, aynısını kabul ettik.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Hiçbir şekilde” var Anayasa’da, gerekmez o. Yani “ancak” zaten o vurguyu yapıyor.

KOMİSYON UZMANI - İkinci cümlenin başında da “Türkiye Büyük Millet Meclisini” yeniden yazalım mı yoksa silelim mi?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Nasıl efendim?

KOMİSYON UZMANI -İki kere Türkiye Büyük Millet Meclisi ya efendim…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Ona, ikinciye gerek yok.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman gerek yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Gerek yok. Evet, “…toplanır” noktalı virgül, 61’e dönmüş oluyoruz. “Anayasa’da başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar verir; ancak karar yeter sayısı üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Hiçbir şekilde”yi koyalım mı? Vurgu var ama bence, “ancak” yapıyor o vurguyu.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Ancak” dediğimiz için yeter.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yetiyor.

FARUK BAL (Konya) – Hocam, o, noktalı virgülün grametik açıdan sakıncası var, virgül olması lazım o noktalı virgülün.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Virgül mü? Peki.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Cümle olunca olmaz Ağabey.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Ama devamı diye yani ikinci cümle…

FARUK BAL (Konya) - Noktalı virgül dediğiniz zaman noktalı virgüle kadar anlatılanı bundan sonra açıklıyorsunuz anlamı gelir. Bu, o değil.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman nokta diyelim Faruk Ağabey, “Türkiye Büyük Millet Meclisi”ni tekrar söyleyelim.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Sayın Başkan, bir “Meclis” demek yeterli, ikinci cümlenin başına “Meclis” virgül “Anayasa’da”… “Anayasa”ya gerek yok bir “Meclis” diyelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olabilir, o da olur.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, nokta.

Buradan şunu çıkarmazlar değil mi arkadaşlar?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Neyi?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Yani eskiden çift meclis vardı. Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, efendim, Millet Meclisi ve Senatodan oluşuyor. Şimdi, bunu atladılar filan diye bir şey çıkarmazlar.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yok, tek Meclis olduğu için Hocam diğer maddelerde. Birçoğunda zaten Meclis var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Zaten var.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, okuyan için söylüyorum.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu anayasa.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Okuyan, sonra “Şuraya bak, hata yapmışlar.” demesin.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok. Şu andaki Anayasa öyle Hocam, tabii.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bir, “Genel Kurul” denilecek oraya…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Ya da Genel Kurul…

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – İkisi de olur.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Genel Kurul tabirimiz yok Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, arkadaşlar herkes hemfikir bunda. Bunu yeşilledik.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – 2’nci fıkraya geldik.

Efendim, CHP’nin bir önerisi var 2’nci fıkrada. Şu… Bu konudaki görüşlerinizi almak istiyorum.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Kısaca belki önerinin açıklanması faydalı olabilir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Açıklayın lütfen.

“Olağanüstü yönetim usulleri”nden sonra bir virgül koy, yani onun yargı dönemi değil, hepsi için geçerli o.

Arkadaşlar 2’nci fıkra için bunu bir açıklıyoruz.

Bertil Hanım, Cumhuriyet Halk Partisinin bunu neden önerdiğini açıklayacak.

Buyurun.


PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Cumhuriyet Halk Partisinin önerisinde belirli alanlarda çıkarılacak kanunlar ve İç Tüzük değişiklikleri bakımından karar yeter sayısında nitelikli bir çoğunluk aranıyor. Bu nitelikli çoğunluk da “üye tamsayısının salt çoğunluğu.” Hangi tür kanunlar bakımından bu tarz bir nitelikli çoğunluğun arandığı konusunda da şu vurgular yapılmış: Seçimler, halk oylaması, siyasal partiler, yerel yönetimler, olağanüstü yönetim usulleri, yargı organı ve bağımsız idari kurullar konusunda çıkarılacak kanunlar ve bunlara ek olarak İç Tüzük değişiklikleri. Bu tarz bir nitelikli çoğunluk, aslında bazı devletlerin anayasalarında organik kanunlar veya anayasayı uygulama yasaları olarak ifade ettiğimiz bir usule karşılık geliyor. Bu gibi alanlar oldukça kritik ve anayasanın uygulanmasıyla doğrudan ilintili ve dolayısıyla, maddi anlamda anayasa konusu oldukları için daha fazla uzlaşmayı zorlamak, partiler arasında iş birliği imkânını artırabilmek, diyalog imkânını artırabilmek ve daha titizlikle bu kanunların tartışılabilmesini sağlayabilmek amacıyla CHP tarafından önerildi. Yine bu tarz bir düzenleme, Parlamentonun etkinliğini ve özellikle milletvekillerinin ve siyasi partilerin diyaloğunu etkileyeceği için önemseniyor.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bizde böyle bir öneri olmamasına rağmen biz makul görüyoruz ve katılıyoruz, destekliyoruz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Sayın Başkan…

FARUK BAL (Konya) - Önce ben buyurayım mı?

Hocam, özür dilerim.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Estağfurullah.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, yukarıyı yeşile boyadınız ama orada bir mor da yeşillenmiş “yapacağı seçimler dâhil” bunu ben anlıyorum. Yapacağı seçimler dâhil 367 gibi bir kararlar olmasın diye. Şimdi, zaten, 367 kararı bir yanlıştı yani aşırı yorumu ile bu noktaya gelinmişti. Biz o aşırı yorumu bir daha aşırı yorum olmasın diye anayasaya yazmanın bir anlamı yok.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Her zaman olabilir yani bulunmasında…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Problem değil Ağabey, takma kafana.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz, CHP’nin bu önerisine katılıyoruz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - O konuda ben bir açıklama yapmak istiyorum Sayın Başkan.


Yüklə 6,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   ...   84




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin