Kaynak: http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/ix/taslak.pdf.
Yukarıdaki tabloda gözlenen yüksek büyüme performansında, sağlanan verimlilik artışları da önemli rol oynamıştır. 1996-2000 döneminde yıllık ortalama %24.5 olan toplam faktör verimliliğinin büyümeye katkısı, 2001-2005 döneminde %42’ye ulaşmıştır. Bu dönemde sermaye birikiminin büyümeye katkısı %51.7 olurken istihdam artışının katkısı ise %6.3 olarak gerçekleşmiştir.
Büyümenin sektörel yapısına bakıldığında en büyük katkının sanayi sektöründen geldiği görülmektedir. 2001-2005 döneminde tarım sektörü büyümesi yıllık ortalama %1.1 olurken sanayi ve hizmetler sektörleri sırasıyla %5.1 ve %4.3 oranında büyümüştür. Bu gelişmeler sonucunda tarım sektörünün toplam katma değer içindeki payı azalmaya devam etmiş ve 2000 yılındaki %14.1 seviyesinden 2005 yılında %10.3 düzeyine gerilemiştir. Hizmetler sektörünün payı %62.6’dan %64.4’e, sanayi sektörünün payı ise %23.3’ten %25.4 seviyesine ulaşmıştır.
2001-2005 döneminde ekonomik büyümenin istihdam üzerindeki etkisi sınırlı kalmış ve bu dönemde yıllık ortalama istihdam artışı %0.4 olmuş ve işsizlik oranı 2005 yılında %10.3 seviyesine ulaşmıştır. Bu gelişmede 2001 yılında yaşanan kriz ve tarımdaki çözülme belirleyici olmuştur. Nitekim, 2001-2005 döneminde tarım istihdamı yıllık ortalama %3.3 oranında azalırken tarım dışı istihdam %2.5 oranında artmıştır.4
Tablo II- Sektörel Büyüme Hızları
(Bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde değişme)
|
2003
|
2004
|
2005
|
Tarım
|
-2.5
|
2.0
|
5.6
|
Sanayi
İmalat
|
7.8
8.6
|
9.4
10.1
|
6.5
6.1
|
Hizmetler
İnşaat
Ticaret
Ulaştırma
İthalat Vergisi
|
6.7
-9.0
8.1
8.4
22.6
|
10.2
4.6
12.8
6.8
26.2
|
8.2
21.5
7.4
8.8
12.2
|
GSYİH
|
5.8
|
8.9
|
7.4
|
GSMH
|
5.9
|
9.9
|
7.6
|
Kaynak: http://ekutup.dpt.gov.tr/eg/2006/05.pdf, 2.
Yukarıdaki tabloda yer alan sektörel büyüme hızlarını incelediğimizde, tarım sektöründe bir önceki yıla göre 2003 yılında %2.5’lik bir daralma dikkati çekmektedir. Ancak, 2004 yılında bu daralma yerini %2’lik bir artışa bırakmıştır. 2005 yılında ise, bu oran daha da artarak %5.6 seviyesine ulaşmıştır. Sanayi ve hizmetler sektörlerindeki artış bir önceki yıla göre en yüksek 2004 yılında gerçekleşmiştir. Nitekim, sanayi sektörü 2004 yılında bir önceki yıla göre %9.4 oranında büyürken, hizmetler sektörü de %10.2 oranında büyümüştür. Bu iki sektörde 2005 yılındaki artışlar ise bir önceki yılın artış rakamına göre daha düşük düzeyde gerçekleşmiştir. Hizmetler sektörü içinde inşaat sektöründeki değişim göze çarpmaktadır. 2003 yılında bir önceki yıla göre %9 oranında daralan inşaat sektörü, 2004 yılında bir önceki yıla göre %4.6 oranında büyürken bu büyüme hızı 2005 yılında daha artarak bir önceki yıla göre %21.5 düzeyinde büyümüştür. 2005 yılındaki yüksek rakamlarda konut talebindeki artış etkili olmuştur.
Tablo III- Yıllık Sanayi Üretim Endeksi
(Bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde değişme)
|
2002
|
2003
|
2004
|
2005
|
Sanayi
|
9.4
|
8.8
|
9.8
|
5.4
|
Madencilik
|
-8.3
|
-3.4
|
4.0
|
13.8
|
İmalat
Gıda-İçecek
Tekstil
Giyim
Petrol Ürün.
Kimya
Toprak Ürünleri
Ana Metal
Metal Eşya
Makine-Techiz.
Taşıt Araçları
|
10.9
2.9
12.5
3.3
9.1
14.2
10.9
10.1
0.5
21.4
27.1
|
9.3
7.6
2.1
1.7
3.1
8.8
10.0
11.9
3.2
22.4
47.6
|
10.4
-0.5
-1.5
3.5
-4.7
16.1
9.1
11.6
9.4
31.0
53.3
|
4.8
6.2
-11.8
-12.4
-0.1
6.3
10.2
3.4
32.0
1.2
9.6
|
Enerji
|
5.4
|
8.5
|
6.8
|
7.6
|
Kaynak: http://ekutup.dpt.gov.tr/eg/2006/05.pdf, 5.
Yukarıdaki tabloda madencilik sektöründe 2002 ve 2003 yıllarında bir önceki yıla göre gözlenen daralma 2004’ten itibaren yerini büyümeye bırakmıştır. İmalat sanayi üretiminde ise, bir önceki yıla göre 2002, 2003 ve 2004 yıllarında gözlenen yaklaşık %10 seviyesindeki artışlar, 2005 yılında yaklaşık yarı yarıya azalarak %4.8 civarında bir büyüme rakamını ortaya çıkarmıştır. İmalat sanayi üretimi içindeki alt sektörlere baktığımızda ise, tekstil alt sektöründeki gerileme dikkati çekmektedir. 2002 yılında bir önceki yıla göre %12.5 oranında artan tekstil üretimi, 2003 yılında bir önceki yıla göre %2.1 oranında artmış, 2004 ve 2005 yıllarında ise, bir önceki yıla göre daralmıştır. Özellikle, 2005 yılındaki %11.8 seviyesine ulaşan daralma dikkati çekmektedir. Giyim alt sektöründe de 2005 yılında %12.4 ‘lük azalma görülmektedir. İmalat sanayi üretimi içinde metal eşya üretiminde giderek artan bir artış söz konusudur. Taşı araçları üretiminde ise, 2004 yılına kadar artan oranda gerçekleşen üretim artışı, bir önceki yıla göre en yüksek seviyesine 2004 yılında ulaşmıştır. Ancak, 2005 yılında bu artış dikkati çekici bir düzeyde azalarak bir önceki yıla göre, %9.6 seviyesine gerilemiştir. Enerji sektöründe ise, 2002-2005 yılları arasında istikrarlı bir üretim artışı görülmektedir.
Tablo IV- Yıllık Kapasite Kullanım Oranı
(%)
|
2002
|
2003
|
2004
|
2005
|
İmalat sanayi
|
76.2
|
78.5
|
81.5
|
80.3
|
Kamu
(Petrol Ürün.)
(Gıda)
(Kimya)
(Ana Metal)
Özel
Gıda-İçecek
Tekstil
Giyim
Petrol Ürün.
Kimya
Toprak Ürün.
Ana Metal
Makine-Teçh.
Taşıt Araçları
|
82.7
84.9
76.6
89.9
89.9
72.2
67.7
80.9
86.0
55.2
77.0
79.1
69.4
74.4
50.0
|
83.7
86.4
78.2
84.3
95.7
75.3
70.0
80.1
85.7
54.5
76.4
78.6
75.8
83.4
63.8
|
84.3
88.1
71.6
87.5
87.7
79.9
71.1
81.4
82.7
60.3
76.6
82.0
80.1
86.9
79.0
|
86.2
90.9
79.1
73.0
92.6
79.0
70.4
80.9
81.8
65.3
75.7
82.5
80.2
75.6
83.8
|
Kaynak: http://ekutup.dpt.gov.tr/eg/2006/05.pdf, 6.
İmalat sanayi kapasite kullanım oranı, 2002 yılında %76.2 iken 2003 ve 2004 yıllarında artarak 2004 yılında %81.5’e ulaşmıştır. 2005 yılında bir miktar azalarak %80.3 seviyesinde gerçekleşmiştir. Kamu sektörüyle özel sektörü mukayese ettiğimizde kamu sektöründeki kapasite kullanım oranlarının özel sektöre göre daha yüksek düzeyde olduğunu görmekteyiz. Özel sektör içinde taşıt araçlarındaki kapasite kullanım oranlarındaki artış dikkati çekmektedir. 2002 yılında %50 olan taşıt araçları kapasite kullanım oranları 2003 ve 2004 yıllarında artarak 2005 yılında %83.8 seviyesine ulaşmıştır.
2- İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ GELİŞMELER
Ülkenin ekonomik yapısı kadar demografik yapısı da işgücü piyasasına etkide bulunmaktadır. Genç bir nüfus yapısına sahip olan Türkiye’nin gelecek on yıllardaki nüfus projeksiyonları bu yapı üzerinde etkili olarak işgücü piyasasını şekillendirecektir.
A) Demografik Yapı
Dünya gelecekte ekonomik ve sosyal alanda bir hayli etkili olacak olan demografik bir dönüşüm geçirmektedir. Bu dönüşümün en önemli dinamikleri doğum oranlarının düşmesi, yaşam sürelerinin uzaması ve buna bağlı olarak yaşlı nüfusun artmasıdır. Gelişmiş ülkelerde yaşanan işgücü sıkıntısı ülkemiz için henüz geçerlilik göstermese de Türkiye de bu gelişmelerden etkilenecektir. Ülkemizde genç nüfusun toplam nüfus içindeki payı gelişmiş ülkelere göre oldukça yüksek seviyelerdedir.
Tablo V- Yaş Gruplarına Göre Yıl Ortası Nüfus Projeksiyonları
|
Birimler
|
1990
|
2000
|
2010
|
2020
|
2030
|
2040
|
2050
|
Toplam Nüfus (Yıl ortası)
|
Bin Kişi
|
56.154
|
67.420
|
76.505
|
84.301
|
90.806
|
95.060
|
96.498
|
Toplam Nüfus (Yıl sonu)
|
Bin Kişi
|
56.713
|
67.893
|
76.923
|
84.661
|
91.081
|
95.193
|
96.519
|
Yıllık Doğal Nüfus Artış Hızı
|
Binde
|
18,1
|
14,1
|
11,1
|
8,6
|
6,1
|
3
|
0,3
|
Kaynak: TÜİK, DPT
2000 yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre Türkiye nüfusu 67 milyon civarındadır. Türkiye nüfusunun neredeyse üçte birini 15 ve altı yaş grubu oluşturmaktadır. Türkiye’de, artan işgücü kadar istihdam yaratılamadığı için bu fırsat penceresinden yeterince yararlanılamamıştır. Türkiye’nin şu anki demografik yapısının fırsat haline dönüşmesi ancak nüfusun aktif hale getirilmesiyle mümkündür. Bu amaçla, ülkemizde artan nüfus için eğitim ve istihdam olanaklarının yaratılması gerekmektedir. Ancak bu durumda nüfus artışı ekonomik kalkınmaya katkıda bulunabilecektir.
Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere, yapısal olarak genç ve dinamik bir nüfusa sahip olan Türkiye’nin ileriki yıllarda nüfus artış hızının azalması beklenmektedir. 1990 yılında % 1,81 olan yıllık nüfus artış hızı, 2000 yılına gelindiğinde % 1.41’e gerilemiştir. 2020 yılında bu oranın binde 8.6’ya düşeceği tahmin edilmektedir. 2050 yılında ise nüfus artış hızı daha da düşerek binde 0.3’e gerileyecektir.
Nüfus artış oranları bölgelerarası farklılıklar göstermektedir. Bu durum genellikle, bölgelerdeki farklı doğum oranları ve göçten kaynaklanmaktadır. Doğum oranları ülkenin batısında daha düşük olmasına rağmen batıda nüfusun artmasının en önemli nedeni iç göçtür. Özellikle, tarım sektörünün öneminin göreli olarak azalması ve hizmetler sektörünün öneminin artması, kırsal alandan kentlere doğru bir iç göç yaşanmasına neden olmaktadır. Bu durum işgücü piyasası açısından bir takım sorunları da beraberinde getirmektedir.
Tablo VI- Toplamda ve Genç Nüfusta Yıl Ortası Nüfus Projeksiyonları
(Bin kişi, genel)
|
2000
|
2010
|
2020
|
2030
|
2040
|
2050
|
Toplam
|
67.420
|
76.505
|
84.301
|
90.806
|
95.060
|
96.498
|
15-19
|
6.645
|
6.746
|
6.558
|
6.451
|
6.408
|
6.035
|
20-24
|
6.811
|
6.229
|
7.061
|
6.554
|
6.426
|
6.246
|
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr
Ülkemizdeki nüfus projeksiyonlarını incelediğimizde, 2050 yılına kadar toplam nüfusta ve 15-24 yaş grubunu içeren genç nüfustaki tahmini gelişmeleri görmekteyiz. 15-24 yaş grubu kendi içinde 15-19 ve 20-24 yaş grupları şeklinde tabloda yer almaktadır. Toplam nüfustaki tahmini gelişmeleri değerlendirdiğimizde, 2010 yılına kadar ülkemiz nüfusunun %13.4 oranında artarak 76.505 bin seviyesine ulaşacağı beklenmektedir. 2010 yılından 2020 yılına kadar nüfusun %10.1 oranında artarak 2020 yılında 84.301 bin seviyesine, 2020 yılından 2030 yılına kadar %7.7 oranında artarak 2030 yılında 90.806 bin seviyesine, 2030 yılından 2040 yılına kadar ise, %4.6 oranında artarak 2040 yılında 95.060 bin seviyesine, 2040 yılından 2050 yılına kadar olan dönemde ise, %1.5 oranında artarak 2050 yılında 96.498 bin seviyesine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu rakamları incelediğimizde 2000 yılından 2050 yılına kadar her 10 yıl için nüfus artış hızının giderek azaldığını söylemek mümkündür. Nitekim, 2000 yılından 2010 yılına kadar %13.4 oranında artacağı tahmin edilen nüfusumuz, artış oranı giderek azalarak 2040 yılından 2050 yılına tahmini artışın %1.5 civarında gerçekleşeceği öngörülmüştür.
15-19 ve 20-24 yaş grubundaki bir diğer ifadeyle genç nüfustaki tahmini gelişmeleri incelediğimizde ise şu sonuçlara ulaşmaktayız. 15-19 yaş grubunda 2000 yılından 2050 yılına kadar olan 10’ar yıllık dönemlerde 2010 yılındaki tahmini rakam dışında bir azalma öngörülmektedir. Nitekim 2000 yılında 6.645 bin olan 15-19 yaş grubu 2010 yılında 6.746 bin seviyesine %1.5 oranında bir artışla ulaşmakta ancak, 2050 yılına kadar olan 10’ar yılık dönemlerde bir azalışa işaret edilmektedir. 2050 yılında 15-19 yaş grubu genç nüfusumuzun 6.035 bine gerileyeceği tahmin edilmektedir.
20-24 yaş grubundaki gelişmeler de aynı yöndedir. 2000 yılında 6.811 bin olan bu yaş grubundaki nüfusun 2010 yılına kadar %8.5 oranında azalarak 2010 yılında 6.229 bin seviyesine gerileyeceği tahmin edilmektedir. 2010 yılından 2020 yılına %13.3 oranında bir artış tahmin edilmektedir. Ancak, 2020 yılından 2050 yılına kadar olan nüfus projeksiyonları 20-24 yaş grubunda bir azalışa işaret etmektedir. 2050 yılında 20-24 yaş grubundaki nüfusumuzun 6.246 bine gerileyeceği öngörülmüştür. Aşağıdaki tablolar incelendiğinde kadın ve erkek nüfustaki tahmini gelişmelerin genel düzeydeki gelişmelerle aynı yönde olduğu görülecektir.
(Bin kişi, erkek)
|
2000
|
2010
|
2020
|
2030
|
2040
|
2050
|
Toplam
|
34.053
|
38.532
|
42.313
|
45.374
|
47.222
|
47.667
|
15-19
|
3.405
|
3.429
|
3.341
|
3.290
|
3.270
|
3.083
|
20-24
|
3.485
|
3.179
|
3.584
|
3.337
|
3.274
|
3.185
|
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr
(Bin kişi, kadın)
|
2000
|
2010
|
2020
|
2030
|
2040
|
2050
|
Toplam
|
33.366
|
37.971
|
41.987
|
45.434
|
47.839
|
48.831
|
15-19
|
3.240
|
3.317
|
3.217
|
3.161
|
3.138
|
2.952
|
20-24
|
3.326
|
3.050
|
3.477
|
3.217
|
3.152
|
3.062
|
Dostları ilə paylaş: |