YAĞMUR Ulaş Mehmet
Danışman : Yrd. Doç. Dr. Aytekin ERTAŞ
Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği
Programı : Silvikültür
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Melih BOYDAK
Prof. Dr. Hüseyin DİRİK
Prof. Dr. H. Ferhat BOZKUŞ
Prof. Dr. Adnan UZUN
Yrd. Doç. Dr. Aytekin ERTAŞ
Farklı Fıstıkçamı (Pinus Pinea L.) Orijinlerinin Kuraklığa Dayanıklılığı Üzerine Araştırmalar
Bu araştırmada, farklı Fıstıkçamı (Pinus pinea L.) orijinlerinin, kuraklık koşullarına dayanıklılığını belirleyebilmek amacıyla; doğal yayılış alanının farklı biyoiklim kuşaklarını temsil eden 4 orijinine ait fidanlar üzerinde, kurak dönemdeki “Su Potansiyellerinin” ve “Transpirasyon Tutumlarının” analizi gerçekleştirilmiştir.
Farklı biyoiklim kuşaklarını temsilen, 4 ilden (Kahramanmaraş, İzmir, Aydın, Artvin) getirilen tohum materyalleri ile elde edilen, (1 + 0) fidanlar üzerinde; kurak dönemdeki su potansiyelini belirleyebilmek için, Basınç – Hacim (P – V) Eğrisi Yöntemi; transpirasyon tutumlarının analizi için ise, kontrollü ortam koşulları altında (30 ºC sıcaklık, % 75 bağıl nem ve 1600 lüx ışık şiddetine ayarlanmış iklimlendirme dolabı), zaman içindeki dilimlerde, transpirasyona bağlı su kayıpları ve su potansiyeli değerindeki değişimler gözlemlenmiştir.
Uygulanan iki deneysel yöntemin sonuçlarının birbiriyle örtüşmediği görülmüştür. Basınç – Hacim (P – V) Eğrisi Analizleriyle elde edilen sıfır turgor noktasındaki ozmotik potansiyel (Ψπ0) ve tam turgor noktasındaki ozmotik potansiyel (Ψπ100) değerlerine göre kuraklığa dayanıklılık sırası; Aydın – Artvin – Kahramanmaraş – İzmir şeklinde olmuştur. Buna karşılık Transpirasyon Analizleriyle elde edilen stomaların tamamen kapandığı andaki ozmotik potansiyel (Ψw2) ve stomaların tamamen kapandığı andaki oransal doygunluk (RWCII) değerlerine göre kuraklığa dayanıklılık sırası; İzmir – Aydın – Artvin – Kahramanmaraş şeklinde olmuştur.
Bu bağlamda araştırmamızı sonuçları itibariyle şöyle özetleyebiliriz;
İki deneysel yöntemin, sonuçları açısından kendi içinde değerlendirilmesi ve birbirlerinden bağımsız olarak ele alınması doğru olacaktır. Zira Transpirasyon Analizi deneyinde, fidanlar kontrollü atmosferik koşullarda serbest biçimde su kaybına maruz bırakılmışlardır. Scholander Basınç Odası deneyi ise, fidanlara yaklaşık 2,5 saat boyunca 60 bar’a kadar kademeli basıncın uygulandığı bir deneydir. Bu sebeple fidanların fizyolojik açıdan tamamen farklı davranışlar sergilemesi doğaldır.
Üzerinde çalışılan orijinlerin Emberger Klimagramı üzerinde soğuk ve serin rejyonlarda lokalize olacak şekilde bir varyasyon göstermesi, gelecek çalışmalarda kullanılacak doğal orijinlerin, biyoiklim kuşaklarını mümkün oldukça geniş biçimde temsil eden populasyonlardan seçilmesi ve Fıstıkçamı’nın yayılış sınırlarının daha belirgin hale getirilmesi gerekliliğine işaret etmektedir.
Soğuk ve serin lokasyonlarda yayılış gösteren Fıstıkçamı orijinlerinin dona da dayanıklılıklarının araştırılması halinde değerli sonuçlar elde edilebileceği kanaatine varılmaktadır. Böylece Fıstıkçamı orijinlerinin kuraklığa ve dona dayanıklılıkları bakımından fizyolojik karakteristikleri hakkında daha net yorumlar yapılarak, Akdeniz Havzası’nda yayılış gösteren populasyonların kullanılabileceği ve transfer edilebileceği alanlar net biçimde ortaya konulabilecektir.
Araştırma sonuçlarına göre elde edilen orijinler arası kuraklığa dayanıklılık bulgularının, Fıstıkçamı ağaçlandırmaları kapsamında değerlendirilmesi gerekirse; ülkemizdeki ağaçlandırma faaliyetlerinde, araştırmamızda kullandığımız orijinlerin temsil ettikleri biyoklimatik katman da gözetilerek, benzer koşullarda ağaçlandırma çalışmalarına konu edilmesi mümkündür. Kullanılan iki farklı deneysel yöntemin sonuçları kendi içinde değerlendirildiğinde, belirlenen en dayanıklı orijinlere öncelik verilerek, Akdeniz Havzası dahilinde, Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü, genel olarak kışı serin ve az yağışlı lokasyonlarda yapılacak ağaçlandırma çalışmalarında, ilgili orijinlerin fizyolojik karakteristikleri bakımından değerlendirildikleri parametrelerin sayısal değerlerine göre öncelikli olarak düşünülmesi uygun olacaktır.
Researches On Drought Resistance Of Different Stone Pine (Pinus Pinea L.) Provenances
In this study, seedlings of four provinces which are representing different bio-climatic zones of Stone pine (Pinus pinea L.) natural distribution area, were analysed “Water Potentials” and “Transpiration Attitudes” in drought period.
Seeds were collected from four provinces (Kahramanmaraş, İzmir, Aydın, Artvin) and one year old container grown seedlings were used. Water potential in drought period was analysed by using Pressure – Volume (P – V) curve method. Transpiration Attitude in drought period was examined by observing periodical water losses and changes in water potential value under the 30ºC temperature, 75% relative humidity and 1600 lux light intensity conditions.
Drought tolerance of provinces are differently ordered in two methods. According to the osmotic potential at zero turgor point (Ψπ0) and full turgor point (Ψπ100) values, provinences were ordered respectively; Aydın – Artvin – Kahramanmaraş – İzmir by the means of drought resistance. In contrast, according to the values at osmotic potential (Ψw2) and relative saturation (RWCII) when the stomatas completely closed in Transpiration Analysis, provinences were ordered as; İzmir – Aydın – Artvin – Kahramanmaraş.
Some conclusions are listed bellow;
Two experimental method must be divided and each method can be evaluated separately. Since seedlings were treated to free water lose under controlled atmospheric conditions in the Transpiration Analyse method, but seedlings were treated periodically changing pressures till 60 bars during the 2,5 hours in Scholander Pressure Chamber method. It is resonable and inevitable that seedlings response different physiological attitudes.
Four provinces which are investigated are localised on cool and cold winter variants of Emberger Climagram. Provinces must be represented wide bioclimatic regions on theire natural distribution areas on future investigations.
Frost tolerance of the provinces which are cool and cold climatic regions must be investigated. Seed harvesting and transfer zones of the Stone Pine population can be done by considering the tolerance to the drough and frost of the provinces.
According to the our research results on the drought tolerance of the four provinces, those provinces can be used afforestation and reforestation activities on areas where representing same bioclimatic regions. Provinces, which have more drought tolerance in our research, must be given priority on the plantations in the Mediterranean climatic conditions.
DEMİRCİ Mehmet
Danışman : Prof.Dr. Ünal ASAN
Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği
Programı : Orman Amenajmanı
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Ünal ASAN
Prof. Dr. Ahmet YEŞİL
Prof. Dr. Nusret AS
Yrd. Doç. Dr.Sinan DESTAN
Yrd. Doç. Dr. Ulaş Yunus ÖZKAN
Ormanların Planlanmasında Yeni Yaklaşımlar Ve Türkiye’deki Uygulamalar İle Karşılaştırılması: İzmir-Gölcük Plan Ünitesi Örneği
Bu çalışmada gelişmiş ülkelerin arazi kullanım ve doğal kaynak yönetim planlaması ile ülkemizde uygulanan orman amenajman planlama sistemi karşılaştırılmıştır. Bu çalışma ile ülkemizde yapılan orman amenajman planlarını iyileştirmek için çeşitli öneriler geliştirmek amaçlanmıştır.
Çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde gelişmiş ülkelerin ve Türkiye’nin orman amenajman planlama yaklaşımları incelenmiştir. Bu amaçla ABD, Kanada, Finlandiya ve Türkiye’nin orman amenajman planlamalarının tarihsel gelişimi, doğal kaynak yönetiminin planlaması yaklaşımlarının bugünkü durumu ve amenajman mevzuatları detaylı bir şekilde incelenmiştir. Daha sonra ekosistem yönetimi ve planlaması, ekosistem tabanlı planlama ve peyzaj planlaması gibi çeşitli doğal kaynak yönetim ve planlama yaklaşımları irdelenmiştir. Ayrıca bu bölümde çeşitli planlama ve yönetim yaklaşımları arasındaki farklar da tartışılmıştır.
İkinci bölümde çalışma alanı tanıtılmıştır. Çalışma alanı olarak İzmir – Gölcük plan ünitesi seçilmiştir. Bu alanın çalışma alanı olarak belirlenmesinin nedeni Gölcük planının yeni Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman Amenajman Yönetmeliği’ne göre 2009 yılında yapılmış olmasıdır.
Üçüncü bölümde gelişmiş ülkelerden seçilen orman planları ile çalışma alanı için yapılan plan karşılaştırılmıştır. Bu bölümde, Türkiye’nin orman amenajman planlamasındaki gelişimini ortaya koymak için çalışma alanında 1946’dan beri yapılan bütün planlar karşılaştırılmıştır.
Çalışmanın son bölümde ise gelişmiş ülkelerin orman amenajman planlamalarının tarihsel gelişiminin, amenajman mevzuatlarının ve bugünkü planlama yaklaşımlarının incelenmesi ve bu ülkelerin doğal kaynak yönetim planlarının çalışma alanı için yapılan plan ile karşılaştırılmasından elde edilen bilgiler ışığında Türk orman amenajman sistemi için bazı önerilerde bulunulmuştur.
New Approaches In Forest Management Planning And Comparison With Implementations In Turkey: İzmir-Gölcük Case Study
In this study the land use and natural resource management planning of developed countries is compared with the forest management planning system of Turkey. Developing various proposals to improve the forest management plans of Turkey is aimed with this study.
The study is consisted of four parts. In the first part of the study forest management planning approaches of developed countries and Turkey are examined. The historical development of forest management planning, current state of natural resource management planning, and forest management planning legislation of USA, Canada and Turkey are examined in detail for that purpose. Thereafter, various natural resource management and planning approaches such as ecosystem management and planning, ecosystem-based planning and landscape planning are addressed. The differences between various management and planning approaches are also discussed in this part.
The study area is introduced in the second part. Izmir – Golcuk planning unit is selected as study area. The reason of determining this area as study area is planning of Golcuk forest unit is completed according to new Ecosystem-based Functional Forest Management Plan Regulation in 2009.
In the third part, selected forest plans from developed countries are compared with the plan made for study area. In this part, to present the progress of Turkey in forest management planning, all plans made for study area since 1946 are compared.
In the last part of the study, some suggestions are given for forest management planning system of Turkey in the light of information acquired from examining of historical development of forest management planning, forest management planning legislation, and current state of planning of developed countries and comparison of natural resource management plans of those countries with the plan made for study area.
Hakan ZENGİN
Danışman : Prof. Dr. Abdi EKİZOĞLU
Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği
Programı : Ormancılık Politikası ve Yönetimi
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Abdi EKİZOĞLU
Prof. Dr. Aytuğ AKESEN
Doç. Dr. Yalçın KUVAN
Yrd. Doç. Dr. Cihan ERDÖNMEZ
Yrd. Doç. Dr. M. Osman ENGÜR
Yonga Levha Ve Lif Levha Endüstrisinde Odun Hammaddesi Sağlanması Sorunları Ve Çözüm Yolları
Dünyada özellikle yakacak odunun ısınmada kullanımının azalmasına paralel olarak, yakacak odunun yonga levha ve lif levha endüstrisinde kullanımı artmaktadır. Bununla beraber adı geçen ürünlerin endüstride kullanımı da yaygınlaşmaktadır. Diğer yandan ahşaba alternatif ikame maddelerinin çevre için oluşturduğu olumsuzluklar karşısında son yıllarda hızla ahşap kullanımına dönülmesi sürecinde odun hammaddesi ihtiyacı Türkiye’de de artışa neden olmuştur. Türkiye’de endüstriyel odun talebinin 13 – 14 milyon m3’e ulaşması, buna karşılık ülke içindeki endüstriyel odun arzının 11 – 12 milyon m3 civarında seyretmesi nedeniyle oluşan arz açığı ithalat yoluyla karşılanabilecektir. Buna göre endüstriyel odun talebinin % 61’i Orman Genel Müdürlüğünce devlet ormanlarından, % 24’ü özel sektör üretiminden karşılanmakta, talebin % 15’lik bölümü ithal edilmektedir.
Türkiye’de yonga ve lif levha endüstrilerinin odun hammaddesi açığının olduğu görülmektedir. Bu açığın nasıl kapatılabileceği, hammadde temininde karşılaşılan sorunların saptanması ve bunlara ilişkin çözüm önerileri çalışmanın amacını oluşturmaktadır.
Öncelikle odun hammaddesi açığı sorununun çözümünde, üretim politikalarının oluşturulması ve bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Burada önemli nokta, tüm ilgili kurumların katılımını sağlayabilecek bir etkinlik sağlanmasıdır. Sonuçta; yonga levha ve lif levha endüstrisi için en önemli sorunun hammadde sağlama olduğu, gelecekte üretim potansiyelinin artacağı, buna karşılık tüketim potansiyelinin daha fazla artacağı öngörülmüştür. Ayrıca sosyal sorunlar içerisinde yine, orman köylü hakları, kurumlar arası iletişim gibi sorunlar öne çıkmıştır.
Problems And Solutıons On Provıdıng Wood Raw Materıal In Sheet And Plate Chıp Industrıes
While usage of firewood in heating has been decreased, its use in fiber and chip board industries has increased in the world. Also usage of these composite materials in industry is becoming more and more common. On the other hand because of the negative effects of wood substitution materials against environment, in recent years wood raw material demand in Turkey is also increased. There is a supply deficient in Turkey because while industrial wood requirement has reached to 13 – 14 million m3; domestic industrial wood supply is only 11 – 12 million m3. This deficient could be compensated through imports. Thus, 61% of the industrial wood demand has supplied by General Directorate of Forestry from state forests, 24% by private sector production and 15% by imports.
It’s clear that there is a raw material deficient in the wood chips and fiberboard industry in Turkey. How this deficient can be compensated, solution proposals in raw material providing constitute the objective of this study.
First, constituting and immediately implementing of production policies for the solution of wood raw material deficit problem is necessary. Important point at this point is to assure the communication that will provide the participation of all institutions. As a result, it is foreseen that the most important problem in fiberboard and chipboard industry is the maintenance of raw material. Production potential will be increasing but there will be greater consumption potential in the future. In addition, beside the social problems, questions like rights of forest villagers and communication between institutions have gained importance.
EKAL Seyfi Korhan
Danışman : Prof. Dr. Aytuğ AKESEN
Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği
Programı : Ormancılık Politikası ve Yönetimi
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Aytuğ AKESEN
Prof. Dr. Abdi EKİZOĞLU
Doç. Dr. Yalçın KUVAN
Yrd. Doç. Dr. Cihan ERDÖNMEZ
Yrd. Doç. Dr. Sanem ÇINAR
Büyük Antakya Parkı’nın Rekreasyonel Talep Özelliklerinin Saptanması
Bu çalışmada; Büyük Antakya Parkı’nın bugünkü durumu rekreasyonel talep özellikleri temel alınarak ortaya konmuş, 21. yüzyılın getirdiği kentsel peyzaj mimarlığı değerleri ışığında, rekreasyonel planlama ilkeleri temel alınarak sorunların değerlendirilmesi ve yeni bir kent parkı yaratılması için önerilerde bulunmak hedeflenmiştir.
Çalışmanın genel kısmında rekreasyon ve kent parkı kavramları üzerine güncel bilgiler değerlendirilerek bir model oluşturulmaya çalışılmıştır.
Malzeme olarak daha önce yapılmış ulusal tezlerden, bazı resmi web sitelerinden internette yer alan bazı uluslararası makalelerden ve alanda çekilmiş fotoğraflardan yararlanılmıştır.
Bulgular bölümünde ise Büyük Antakya Parkı’nın konumu, tarihi, doğal yapısı, iklimi, bitki örtüsü, ulaşım durumu ve rekreasyonel hizmet olanakları ortaya konmuş ve parktaki kullanıcıların; parkın eksik ve yetersiz kalan yönleri üzerine düşünceleri, boş zaman değerlendirme tercihleri ve rekreasyonel faaliyet istekleri araştırılmıştır. Bu araştırma yapılırken gözlem ve anket yöntemleri kullanılmıştır.
Kullanıcıların sahip oldukları boş zaman süresi ve sosyo-ekonomik durumlarındaki farklılıklar üzerine çeşitli ilişkiler kurularak yeni bir planlama yapılabilması için bulgular elde edilmeye çalışılmıştır.
Sonuç olarak, Büyük Antakya Parkı kullanıcı taleplerine cevap verecek çeşitli rekreasyonel aktivite ve planlama olanakları, peyzaj mimarlığı kriterleri çerçevesinde değerlendirilerek önerilerde bulunulmuştur.
Determınatıon Of Recreatıonal Demand Characterıstıcs In Büyük Antakya Park
In this study; exi sting condition of “Büyük Antakya Park” has been set forth by evaluating recreational demands. The aim of this study is the determinaton of the challenges in the park through the 21.century urban landscape and recreational planning principles and making suggestions to create a new urban park.
In the common chapter of the study; it’s aimed to create a model by evaluating the updated informations about the concept of recreation and urban parks.
As the material; the review of national thesises, some official web sites of Turkey, some international articles on internet, photographs taken in the work area are all used.
In the findings of data chapter; the location, history, natural structure, climate, flora, transportation case and recreational service facilities of “Büyük Antakya Park” are set forth and the thoughts of the users about deficient and inadequate sides of the park, their choice of avtivites in leisure time and their demands of recreation facilities are researched. Observation and quastionary methods are used for the research.
It’s tried to obtain discoveries for a new planning by evaluating a variety of relations on the lesiure time of the users and the differences between their social-economic situaitons.
As a result; a variety of recreational avticites and planning facilities has been suggested to satisfy the needs of “Büyük Antakya Park” users in accordance with the princeples of landscape architecture.
ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
ENGİN Merve
Danışman : Doç. Dr. Celil ATİK
Anabilim Dalı : Orman Endüstri Mühendisliği
Programı : Orman Ürünleri Kimyası ve Teknolojisi
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Celil ATİK
Prof. Dr. Bahattin GÜRBOY
Doç. Dr. Nural YILGÖR
Yrd. Doç. Gülnur ELMAS MERTOĞLU
Yrd. Doç. Öznur ÖZDEN
Yerli Zeolit Klinoptilolit Dolgu Maddesinin Kağıt Nitelikleri Üzerine Etkisi
Kağıdın baskı nitelikleri iyileştirmek için belli oranlarda dolgu maddesi kullanılmaktadır. Dolgu maddeleri, liflerden meydana gelen ve poröz yapıya sahip olan kağıtta liflerin arasındaki boşlukları doldurarak, kağıt yüzeyinin daha düzgün şekil almasına yardımcı olur. Ayrıca mürekkebin dağılmasını da önleyerek daha iyi emilmesini sağlar. Kağıdın optik niteliklerini de önemli derecede etkilemektedir, kağıdın parlaklığını ve beyazlığını arttırdığı gibi kalıcılığına da etkisi vardır. Ancak diğer yandan lifler arası bağlantıyı zayıflattığından dolayı kağıdın fiziksel direnç özellikleri olan kopma, yırtılma, çift katlanma ve patlama dirençlerini olumsuz etkilemektedir. Dolgu maddeleri, kağıt makinesine hamur verilirken, eleğin üzerine akan hamurun üst tarafında daha çok tutunduklarından kağıtta iyi yüzlülük meydana getirebilirler. Dolgu maddelerinin kullanımı işletmeci açısından kağıdın maliyetini düşürücü bir unsur olarak görülse de olumsuz etkilerini en düşük seviyede tutacak oranda kağıt hamuruna ilave edilmelidirler.Bugün en yaygın olan kalsiyum karbonat dolgu maddesi ticari uygulamalarda doğal kalsiyum karbonat (GCC) ve çökeltilmiş kalsiyum karbonat (PCC) olarak kullanılmaktadır. Ürünler farklı partikül büyüklüklerine, partikül tane dağılımlarına, özgül yüzey alanlarına ve parlaklıklarına göre değişmektedir ve ürün tipine bağlı olarak kuru veya bulamaç şeklinde temin edilebilirler.Zeolitin (klinoptilolit) kağıt endüstrisinde dolgu maddesi olarak kullanılabileceği bilinse de ülkemizde yaygın kullanımı yoktur. Yerli, ucuz, doğal, çevre dostu zeolitin kağıt endüstrisinde kullanılan diğer dolgu maddeleri gibi kullanılabilecek nitelikte bir mineral olduğu düşünülmektedir.Bu çalışmada yerli zeolitin (klinoptilolit) dolgu maddesi olarak kullanılması durumunda kağıt nitelikleri üzerinde etkisinin araştırılması hedeflenmiştir. Bu etkinin daha iyi bir şekilde görülebilmesi için ticari olarak kullanılan kalsiyum karbonat dolgu maddesi ile ve ayrıca her iki dolgu maddesinin karışımı ile kıyaslanmıştır.Araştırmada kullanılan ağartılmış iğne yapraklı (uzun lifli) kraft selülozu, kalsiyum karbonat dolgu maddesi ve anyonik poliakrilamid emülsiyon katkı maddesi Alkim Kağıt Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den temin edilmiştir. Bir diğer dolgu maddesi olan yerli zeolit (klinoptilolit) maddesi ise Kayseri Karaca Mineral’den sağlanmıştır.Optimum dövme koşulları belirlenen kağıt hamuruna %10 ve %20 olmak üzere iki farklı oranda dolgu maddesi ilave edilerek elde kağıtlar yapılmıştır. Dolgu maddesi olarak zeolit, kalsiyum karbonat ve her ikisinin eşit oranda karışımı kullanılmıştır.Zeolit dolgu maddesinin kağıt yaşlanması üzerindeki etkisinin saptanması için elde edilen kağıtlar hızlı yaşlandırmaya tabii tutularak yaşlandırılmıştır. Tüm bu değişkenlerin kağıt nitelikleri üzerindeki etkilerini belirlemek için kağıtlar kimyasal, optik ve fiziksel direnç testlerine tabii tutulmuşlardır.Zeolit ve kalsiyum karbonat dolgu maddelerinin birlikte kullanılması bir sinerji yaratarak kağıtların kimyasal ve fiziksel direnç niteliklerini iyileştirmiş ve yaşlandırma sonucunda kalıcılığını arttırmıştır.
The Effect Of Domestic Zeolite (Clinoptilolite) Filler On Paper Properties
A certain amount of filler is used to improve the printing qualities of paper. Fillers, filling in the gaps among paper fibers so, help to have more uniform surface of paper.Besides fillers prevent to disperse ink thus provide much more ink absorption. Fillers significantly affect the optical properties of paper, increases the brightness and whiteness of paper and also have effect of permanence of paper. But on the other hand, fillers weaken the inter fibers’ bonds therefore, physical properties of paper decrease.
However, it is a fact that filler decrease paper costs, in terms of business manager, fillers must be added to pulp slurry to optimum level which is the lowest level, will keep the rate of adverse effects. Today calcium carbonate is one of the most common filler, ground calcium carbonate and precipite calcium carbonate are used in commercial applications. According to products’ particle size, particle size distribution, spesific surface area and brightness, they show variety and depending on type of product, can be supplied in the form of dry or slurry.Zeolite (clinoptilolite) has been known as a filler material in paper industry, but not widely used in our country. Domestic zeolite (clinoptilolite) is cheap, natural and environmentally friendly material, in paper industry can be used as an alternative or together with other fillers.The aim of this study, to investigate the filler effect of domestic zeolite on paper properties. This effect can be seen in a better way to compare with calcium carbonate filler used in commercial as well as both filler mixture.Bleached softwood kraft pulp, calcium carbonate filler and anionic polyacrylamide emulsion additive used in the study and they have been supplied by Alkim Kağıt A.Ş.. Other domestic filler mineral that is called zeolite were supplied from Kayseri. The kraft pulp was beaten to optimum level in term of drainage, specific beating energy and strength properties. Three different filler tipes ; zeolite, calcium corbonate and their mixtures were applied in the rates 10% and 20%. By adding the two different rate of filling (10% and 20%) to the optimum beating conditions determined pulp, papers were obtained. Zeolite, calcium carbonate and a mixture of both were used as a filler. To determine the effect of zeolite filler on aging of paper, obtained papers were exposed to accelerated aging tests. The chemical, pyhsical strength, optical properties of obtained hand sheets were determined. According to the results, zeolite is useful paper filler and mixture of zeolite and calcium carbonate fillers have a synergistic effect on some paper strength properties. Furhermore, zeolite have some positive effects on aged papers.
Dostları ilə paylaş: |