2012 YÜksek lisans tez özetleri


CHARACTERIZATION OF ANTIBIOTIC RESISTANT



Yüklə 2,14 Mb.
səhifə20/27
tarix26.05.2018
ölçüsü2,14 Mb.
#51731
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   27

CHARACTERIZATION OF ANTIBIOTIC RESISTANT Escherichia coli STRAINS ISOLATED FROM

SOUTH-WESTERN ISTANBUL COAST

The seas surrounding Istanbul are under a serious pollution threat due to the discharge of untreated or insufficiently treated domestic or industrial waters into the sea. Sea water has become the source of microorganisms including bacteria and viruses that cause serious diseases of fecal origin due to the intensity of the anthropogenic input as well as the insufficiency of the treatment. The supplementation of this problem with antibiotic resistance in recent years as a result of the irrational use of antibiotics made the issue of fecal pollution and its impact even more important.

In the present study, the total coliform bacterial counts of the water samples collected from 7 different stations on the southwestern shore of Istanbul between January-December 2010 were determined. The antibiotic resistance of the isolated Escherichia coli strains was determined via the Disc Diffusion method and the presence of tet(A) and tet(B) genes responsible for the tetracycline efflux resistance mechanism was investigated through PCR.

The Jaccard similarity index, which was utilized to determine the similarity of the stations, indicated that Station 2 was different from the others. The similarity index clustered Stations 3-6 and 7 together. Station 1 displays similar characteristics to Stations 6 and 7 in terms of the intensity of the sea vehicle traffic and the anthropogenic wastes. However, the similarity index of stations 4 and 5 was higher than the other stations. The measure of antibiotic resistance of the 67 Escherichia coli strains that were isolated was determined as 89.6%, 55.2%, 49.2%, 40.3%, 35.8%, 14.9%, 15%, 10.5% and 4.5% for ampicillin, amoxicillin, tetracycline, nalidixic acid, trimethoprim-sulfamethoxazol, streptomycin, ceftazidime, chloramphenicol and amicasin, respectively. Resistance against imipenem could not be detected in the analysis. Out of the 48 tetracycline resistant Escherichia coli strains, either tet(A) gene or tet(B) gene were present in 10 strains (21%) each and in 4 strains, both the tet(A) and tet(B) gene were present.

The high resistance incidence of the isolated Escherichia coli strains and the frequent presence of tetracycline resistance genes indicated the high-impact presence of anthropogenic effects in the sampling area and the significant threat that this imposes both on the environment and the residents of the area. The introduction of the genetic resistance models in the present study is thought to facilitate further similar studies on the topic.

DİNÇ Hande
Danışman : Yard. Doç. Dr. Gülsüm YILMAZ

Anabilim Dalı : Çevre Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2012

Tez Savunma Jürisi : Yard. Doç. Dr. Gülsüm YILMAZ

Prof. Dr. Süleyman TANYOLAÇ

Prof. Dr. Neşe TÜFEKÇİ

Doç. Dr. Hasine KAŞGÖZ

Yard. Doç. Dr. Aslıhan KERÇ



Boya Atıksuyunun Kimyasal ve İleri Arıtma Yöntemleri ile Arıtılması

Endüstriyel atıksular farklı sektörler tarafından oluşturulur. Bu nedenle endüstriyel atıksuların arıtılmasında kullanılacak teknolojilerde farklılık gösterirler. Bu sektörler arasında bulunan inşaat boyaları üretimi yapan boya endüstrisinin atıksularının arıtılabilmesi için kimyasal ve ileri arıtma yöntemleri kullanılabilmektedir. Bu arıtım yöntemlerinin arasında koagülasyon-flokülasyon ve Fenton oksidasyonu yöntemleri önemli bir yer tutmaktadır.

Boya endüstrisi atıksuları renkli atıksulardır ve arıtma sonundaki renk giderimi arıtma yöntemi seçimindeki belirleyici unsurlardan biridir. 24.04.2011 tarihinden itibaren Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği deşarj standartlarında renk parametresi aranmaktadır. Bu çalışmada arıtılabilirlik incelenirken çıkış renk değerlerinin standartlara uygunluğu da dikkate alınmıştır.

Bu çalışmanın amacı boya atıksuyunun arıtılabilirliğini ve renk giderimini koagülasyon-flokülasyon ve Fenton oksidasyonu metotlarıyla incelemektir. Atıksu inşaat boyası üreten bir boya endüstrisinden temin edilmiştir.

Boya atıksuyu 2400-45000 mg/L KOİ konsantrasyonuna ve 2900-3500 mg/L askıda katı madde konsantrasyonuna sahiptir. Çalışmada kullanılan atıksular üç farklı zamanda alınmış ve +4 0C’de depolanmıştır.

Kimyasal koagülasyon-flokülasyon deneyleri alüminyum sülfat ve demir sülfat kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Optimum koagülant dozajı ve optimum pH’ı belirlemek için jartest deneyleri çeşitli koşullarda yapılmıştır. Birinci atıksuda 3000-9000 mg Fe2+/L demir sülfat konsantrasyonunda pH 5-10 aralığında, ikinci atıksuda 2000-9000 mg Al/L alüminyum sülfat konsantrasyonunda pH 3-11 aralığında çalışılmıştır.

İlk olarak belirlenen bir koagülant dozajında optimum pH saptanmıştır. pH ayarı için NaOH kullanılmıştır. Daha sonra pH 6’da optimum koagülant dozajı belirlenmiştir. Koagülasyon performansı KOİ giderim verimi dikkate alınarak belirlenmiştir.

Koagülasyon flokülasyon deneylerinde pH 6’da 4000 mg Fe2+/L demir sülfat dozajında %88 KOİ giderimi, 4000 mg Al/L alüminyum sülfat dozajı ve pH 5’te %97 KOİ giderim verimi elde edilmiştir. Koagülasyon-flokülasyon deneylerinde yüksek renk giderimi sağlanmış ancak giriş renk değerleri yüksek olduğundan arıtma sonrası çıkış renk değerleri ile yönetmelikteki standartlara ulaşılamamıştır.

Fenton oksidasyonu, H2O2/Fe2+=10 oranında ve 2000 mg/L sabit Fe2+ konsantrasyonunda farklı H2O2/Fe2+ oranlarında gerçekleştirilmiştir. Fenton oksidasyonu çalışmasında H2O2/Fe2+=10 oranında, 2000 mg/ Fe2+ konsantrasyonunda %96 KOİ giderim verimi, sabit Fe2+ konsantrasyonunda ise H2O2/Fe2+=25 oranında ve 2000 mg/L Fe2+ konsantrasyonunda %99 KOİ giderim verimi elde edilmiştir. Fenton oksidasyonu ile renk tamamen giderilmiştir. Fenton oksidasyonunda oksidasyon süresi 4 saat olarak optimize edilmiştir.

Son olarak iki kademeli arıtma çalışması yapılmış, ön arıtma olarak belirlenen 4000 mgFe2+/L demir sülfat konsantrasyonu ile koagülasyon-flokülasyon sonrasında ikinci arıtma olarak 50 mg/L Fe2+ konsantrasyonu sabit tutularak farklı H2O2/Fe2+ oranlarında Fenton oksidasyonu uygulanmıştır. Ön arıtma sonunda 3210 mg/L çıkış KOİ konsantrasyonuna sahip çıkış suyu elde edilmiştir. Daha sonra ön arıtma çıkış suyuna ikinci arıtma uygulanmıştır. İkinci arıtma sonunda 669 mg/L çıkış KOİ konsantrasyonuna ulaşılmıştır. İki kademeli arıtmanın KOİ giderim verimi %97’dir. İki kademeli arıtma sonunda renk gideriminde yönetmelikteki standartlara ulaşılamamıştır.

  

 

 



 

Treatment of The Dye Wastewater by Chemical and Advanced Treatment Methods

Industrial wastewaters are generated by the different sectors. For this reason, the technologies used in industrial waste water treatment are different. The dye wastewater produced by paint industry could be effectively treated with chemical and advanced treatment methods. Amoung all these methods coagulation-flocculation and Fenton oxidation have an important potential.

The wastewaters from the paint industry are colorful wastewaters and therefore choosing the right treatment managment for color removal is crucial. Since April 24th 2011, the Water Pollution Control Regulations has been looking for color parameters in water discharging. In this study, when the treatability was examined, whether the output color value is compatible with the standards were also considered.

The aim of this study is to investigate the color removal and treatability of the paint wastewater by coagulation-flocculation and Fenton oxidation methods. The wastewater was taken from a paint industry that produce construction paint.

The characterization of the dye wastewater is 24000 to 45000 mg/L of COD, 2900 to 3500 mg/L of SS. The wastewater used in this study was taken from three different times and stored at +40C.

Chemical coagulation-flocculation experiments were performed using aluminum sulfate and ferrous sulfate. In order to determine to optimum coagulant dose and the pH condition, jartest were carried out at various conditions. 1st wastewater with the concentration of ferrous sulfate 3000-9000 mg Fe2+/L and pH 5-10, 2nd wastewater with the concentration of aluminum sulfate 2000-9000 mg Al/L and pH 3-11.

At first optimum pH was determined at a dose of coagulant. For the adjustment of the pH, NaOH was used. After this, the optimum coagulant dose was determined at pH 6. The performance of coagulation was determined by taking into COD removal efficieny.

In the coagulation-flocculation studies, 88% COD removal was achieved at 4000 mg Fe2+/L of ferrous sulfate dosage at pH 6, 97% COD removal was achieved at 4000 mg Al/L of aluminium sulfate dosage at pH 5. At the coagulation-flocculation experiments, high color removal were provided, but treatment output color values could not be reached the regulations standards because of input values were high.

The fenton oxidation was performed by using H2O2/ Fe2+ =10 and the constant 2000 mg/L Fe2+ concentration and various H2O2/ Fe2+ dosages. In Fenton oxidation studies 96% COD removal was achieved at H2O2/ Fe2+ =10 and 2000 mg/L Fe2+ concentration, 99% COD removal was achieved at H2O2/ Fe2+ =25 and 2000 mg/L Fe2+ concentration. Color was removed completely with Fenton Oxidation. The optimum reaction time of Fenton oxidation was determined as 4 hours.

Finally, two-stage treatment study was done, after coagulation flocculation with as a pre-treatment 4000 mg Fe2+/L ferrous sulfate concentration, as a second treatment 50 mg/L Fe2+ concentration was kept constant and various H2O2/ Fe2+ dosages, Fenton oxidation was applied. At the end of the pre-treatment 3210 mg/L COD concentration was obtained. After that second treatment was done to pre-treatment’s output water. At the end of the second treatment 669 mg/L COD concentration was reached. COD removal efficiency of two stage treatment is 97%. At the end of the two stage treatment, in color removal ,the study was failed to reach in accordance to standards of the regulations .



ELEKTRİK-ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

CİĞER İlhan
Danışman : Prof.Dr.Sıddık YARMAN

Anabilim Dalı : Elektrik-Elektronik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2012

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr.Sıddık Yarman

Prof.Dr.Aydın Akan

Prof.Dr.Ayten Kuntman

Prof.Dr.İlhan Kocaarslan

Yrd.Dç.Dr.Ümit Güz



Data Şifreleme Algoritmaları Ve Performans Analizi

Kriptografi bilgi güvenliğini inceleyen bilim dalıdır. Bir mesajın yada bilginin geçici olarak okunamaz hale dönüştürülerek hedefine ulaştırılması ve karşı tarafta bilginin tekrar okunabilir hale döndürülmesi için kullanılan şifreleme konusuna verilmiş genel addır. Bilgi güvenliğinin öneminin yüksek olmasından dolayı kriptografide data şifreleme algoritmaları ön plandadır.

Bu çalışmada data şifreleme algoritmaları tanıtılmış, kullandıkları anahtar bakımından farklılık gösteren simetrik ve asimetrik şifreleme kıyaslaması yapılmış, performans karşılaştırması sonuçları alınıp analiz edilmiştir. Analiz için ModelSim Altera Web Edition programı kullanılarak RSA,AES ve DES için kaynak kodları yazılmıştır. Akabinde algoritmaların şifreleme ve şifre çözmedeki yeteneklerinin hız ve memory gibi unsurlarda hesaba katılarak detaylı bir şekilde incelemesi yapılmıştır. Son olarak ses,video ve real time data transferlerinde şifreleme algoritmalarına değinilmiştir. Analiz sonuçlarına kısaca göz atarsak RSA algoritması işlemleri daha uzun sürede gerçekleştirir. AES algoritması RSA ve DES e göre çok hızlı, DES algoritması ise RSA ya göre daha hızlıdır. Ayrıca Blowfish algoritmasının kod çözmedeki performansı çok üstündür. Buna karşın güvenliğin üst düzeyde olduğu uygulamalarda RSA bir adım öndedir. Son olarak authentication ın büyük önem taşıdığı vpn uygulamalarında şifelemeye değinilmiştir. Burada iletişim kuran noktalar arasındaki tunelin durumuna göre şifrelemenin değişkenlik gösterdiği görülmüştür.

 


Data Encryption Algorithms And Performance Analysis

Cryptology is a science that deals with the security of information. It has been coined as an encryption topic for delivering a message or information, by changing it to a temporary unreadable mode and turning it to a readable state on the opposite side. As it carries information of high with security of information, data encryption algorithms are in the foreground. In this workout, data encryption algorithms are introduced, asymmetric and symmetric algorithms are compared, which are differentiated on using keys  are performed and the comparison results in a detailed analysis are implemented. By using ModelSim Altera Web Edition for analysis source codes, RSA, AES and DES have been written. Afterwards, a detailed investigation had been done for capabilities of algorithms on encryption and decryption, considering speed and memory requirements. Finally it is told encryption algorithms for voice,video and real time data transfer. According to analysis results, RSA algorithm performs operations slower than other algorithms, which were compared in this thesis. AES is the fastest algorithm regarding DES and RSA; however, DES is faster than RSA. Furthermore, Blowfish  has  the best  performance level of decryption. On the other hand, RSA is one step ahead on  applications that security has crucial importance. Lastly, encryption on VPN applications, which holds authentication with top priority, have been mentioned in this workout. Related with analysis, it was seen that encryption has been instable regarding situation of tunnel, which was established between communication points.



OKYAY Gökhan
Danışman : Prof. Dr. Aydın AKAN

Anabilim Dalı : Elektrik-Elektronik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2012

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr Aydın AKAN

Prof.Dr. İlhan KOCAARSLAN

Prof.Dr Mukden UĞUR

Doç.Dr Hakan DOĞAN

Yrd.Doç.Dr. Yalçın ÇEKİÇ




Akıllı Elektrik Şebekelerinde SIP Protokolünün Kullanımı

Akıllı Elektrik Şebekesi daha güvenilir, daha verimli ve daha otomatik hareket eden bir elektrik şebekesi elde edilmesi için sayısal teknolojileri kullanan yeni nesil elektrik şebekesidir. Akıllı Elektrik Şebekesi projesi elektrik enerjisi sağlayıcılar/dağıtıcılar ile tüketiciler arasında çift yönlü enerji ve bilgi alışverişine izin verir ve böylece yenilenebilir enerji kaynaklarının daha sık kullanılmasına ve elektrik sağlayıcıları, tüketiciler ve diğer katılımcılar için yeni servisler oluşturulmasına imkan verir. Bu altyapı bahsedilen hedeflerin gerçekleştirilmesi için bir iletişim ağı mimarisine ihtiyaç duyar. Dolayısıyla, bir çok organizasyon ve kuruluş Akıllı Elektrik Şebeke’sinin ihtiyaçlarına istinaden iletişim ağı mimarisinin oluşturulması için standartların, protokollerin ve teknolojilerin üzerinde çalışmaktadır. SIP, Akıllı Elektrik Şebekesi’nde kullanılması muhtemel protokoller arasında listelenmiştir.

SIP, internet üzerinden ses iletimi yapılan ağlarda multimedya oturumlarının başlatılması ve yönetilmesi amacıyla sıkça kullanılmaktadır. SIP ayrıca anlık mesajlaşma protokolü olarak kullanılabilinecek yeteneğe sahiptir. Bu çalışma SIP protokolünün Akıllı Elektrik Şebekesi’ndeki olası kullanımını Akıllı Elektrik Şebekesi Konsept Referans Modeli’nin Müşteri alanına odaklanarak, özellikle Enerji Yönetim Sistemi’nin bir parçası olarak ev alan ağı (HAN) içerisinde son kullanıcıya yönelik uygulama ve servisler için incelemektedir. Bu doğrultuda SIP’in kullanılabilirliğinin analiz edilmesi amacıyla, SIP sinyalleşmesine dayalı bir uzaktan ev otomasyonu simüle edilmiş ve SIP-ZIGBEE işbirliğiyle ev otomasyon sisteminin gerçeklemesi tamamlanmıştır.

 

The Use of SIP Protocol in Smart Grid Networks

Smart Grid is the new generation power grid which uses digital technologies to achieve more reliable, efficient and automated grid. Smart Grid project allows two-way exchange of energy and information between utilities and consumers, thus enables widely use of renewable energy resources and creating new services for utilities, consumers and other participants. This infrastructure requires communications network architecture to achieve these mentioned goals. Therefore, several organizations work on identifying standards, protocols and technologies to build communications network architecture based on needs of Smart Grid. SIP is listed as one of the protocols that can possibly be used in Smart Grid’s communications network architecture.

SIP is widely used in voice over IP networks to initiate and manage multimedia sessions. SIP also has the capability to be used as an instant messaging protocol. This work investigates the possible use of SIP in Smart Grid which focuses on Customer domain of Smart Grid Conceptual Reference Model, especially the use in HAN (Home Area Network) for end user applications and services as a part of Energy Management System. Accordingly, a remote home automation service based on SIP signaling is simulated and a realization of SIP-ZIGBEE interworking home automation system is completed to analyze the use of SIP.

  

ÖZTÜRK Nail Ferhat
Danışman : Prof.Dr. Sıddık YARMAN

Anabilim Dalı : Elektrik-Elektronik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2012

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr. Sıddık YARMAN

Prof.Dr. İlhan KOCAARSLAN

Prof.Dr. Aydın AKAN

Prof.Dr. Mukden UĞUR

Yrd.Doç.Dr. Hakan GÜRKAN



Hafif Raylı Sistemlerde PLC ile Makas Otomasyonu

Raylı ulaşımda araçların emniyetli bir şekilde seyrini ve hızlı trafik akışını sağlamak amacıyla sinyalizasyon sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüzde sinyalizasyon sistemi yazılımlarının uluslararası kabul görmüş SIL sertifikasyonuna sahip olması istenmekte ve bu sertifikasyonlar da az sayıdaki kurumlar tarafından verildiği için bu sistemler çok pahalı olmaktadır.

Bu tez çalışmasında, endüstriyel otomasyon sistemlerinde kullanılan PLC (Programlanabilir Lojik Kontrolör) yardımıyla anklaşman tasarımı ile ilgili düşük maliyetli alternatif bir uygulama yöntemi geliştirilmiş ve örnek bir demiryolu bölgesi için makas otomasyonu gerçekleştirilmiştir.

Tez çalışmasında genel olarak, makaslar, ray devreleri, sinyal lambaları, anklaşman sistemleri gibi temel sinyalizasyon bileşenleri tanıtılarak, sinyalizasyon sistemlerinde emniyet standartları ve tasarım parametreleri incelenmiştir. Siemens S7-300 serisi 315F-2 DP Fail-Safe CPU, Simatic Manager yazılımı ile programlanarak örnek demiryolu bölgesi için bir anklaşman yazılımı tasarlanmıştır. Bu örnek demiryolu bölgesi için yeni bir Mimik Panel uygulaması gerçekleştirilmiş olup, makaslar, ray devreleri ve sinyal lambaları bu panel üzerinde simule edilmiştir. Tasarlanan yazılım, Mimik Panel üzerinde ve aynı zamanda ilgili demiryolu bölgesinde fiziksel olarak test edilmiştir. Çalışmada ayrıca, Siemens WinCC 7 .0 kullanılarak bir Kumanda Merkezi İzleme Ekranı SCADA uygulaması gerçekleştirilerek sahadaki fiziksel makas, sinyal ve meşguliyet bölgesi değişikliklerinin izleme ekranında görülmesi sağlanmıştır. Bu çalışmaların sonucunda PLC’lerin demiryolu depo bölgelerinin sinyalizasyon sistemlerinin tasarımında kullanılabileceği görülmüştür.


 

Switch Point Automation in Light Rail Systems With PLC

In rail transportation, signalling systems are needed to ensure safe, rapid and efficient flow of traffic. Nowadays, signalling system softwares are required to be internationally accepted SIL certified and since these certifications are supplied by a few organizations, they are very expensive.

In this study, by PLC used in implementation of industrial automation systems, a low-priced alternative application method is developed for interlocking designing and switch point automation of a model railway is implemented.

In the thesis, basic signalling components such as switch points, rail circuits, signal lamps, interlocking systems are introduced, safety standards and design parameters on signaling systems are investigated. Programming Siemens S7-300 series 315F-2 DP Fail-Safe CPU by Simatic Manager software , an interlocking software is designed for the model railway region. A new Mimic Panel is created for the model railway region and switch points, rail circuits, signal lamps are simulated on the panel. The designed software is also physically tested both on the Mimic Panel and the relevant railway region, at the same time. In addition, with implementation of Control Center Monitoring Screen SCADA application by Siemens WinCC 7.0, physical changes of switch points, signals and train detections on occupation areas on site are displayed on the monitoring screen. In consequence of these studies it is seen that PLCs can be used in the design of signalling systems of railway depot areas.

  

KIZILASLAN Gürsel


Danışman : Yrd. Doç Dr. Niyazi KILIÇ

Anabilim Dalı : Elektrik- Elektronik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2012

Tez Savunma Jürisi : Yrd. Doç. Dr. Niyazi KILIÇ

Prof. Dr. Aydın AKAN

Prof. Dr. Osman Nuri UÇAN

Doç. Dr. Hakan Doğan

Doç. Dr. Fırat KAÇAR




Meta Sezgisel Algoritmalar İle Biyolojik Sinyallerin İşlenmesi

Bu çalışmada, EEG sinyallerinin meta sezgisel algoritmalar ile sınıflandırılması gerçekleştirilmiş ve sınıflandırıcıların değişkenleri değiştirilerek Ayrık dalgacık dönüşümünün sınıflandırma üzerindeki etkileri incelenmiştir. İlk olarak ön işleme tabi tutulan EEG sinyallerinden dalgacık dönüşümü yöntemiyle öznitelik vektörleri elde edilmiş, sonrasında ise DVM ve kNN yöntemiyle sınıflandırma gerçekleştirilmiştir. Dalgacık Dönüşümünün sınıflandırma üzerindeki etkileri tablo olarak verilerek sınıflandırma sonucunda EEG sinyallerinin sağlıklı veya epileptik olduğu hakkında bilgi sağlanmıştır. Bu çalışmada 1. seviye Haar, Db4 ve Symlet dalgacıkları ile 5-kat ve 10-kat çapraz doğrulama (k-fold cross validation) kullanılarak sınıflandırma yapılmıştır. Gerçekleştirilen sınıflandırma sonuçları kıyaslandığında SVM yöntemi KNN ‘ye göre daha başarılı sonuç vermekte ve dalgacık analizi değişkenleri karşılaştırılmasında SVM için kernel tipi Doğrusal ve Polinom olan ve Symlet dalgacığı kullanıldığında en iyi sonucu verirken; kNN için ise Öklid mesafesi ve dalgacık tipi olarak ise Haar kullanıldığında en iyi sonucu vermektedir. Ayrıca, çapraz doğrulama değeri arttıkça başarımının azaldığı açık bir şekilde görülmektedir.

  

 

  



Biological Signal Processing Using Metaheuristic Algorithms

In this thesis, classiffication of EEG signals by using metaheuristic algorithms is realised and Discreet Wavelet Transform (DWT) and its effect on classification is analyzed by changing variables of classifiers. First, pre-processed EEG signals are obtained, then feature vectors are produced by Discreet Wavelet Transform method after then classification is realized by SVM and k-NN methods. Discreet Wavelet Transform effects on the classification is shown by tables as a result of the classification is epileptic or healthy. In this thesis, 1. level Haar, Db4 and Symlets wavelets with 5-fold and 10-fold Cross Validation are used for classification. When classification results compared, SVM method gives better than kNN method. Comparing the variables; for SVM, linear and polynomial kernel type and using symlet wavelet gives better result. While for the kNN, Euclidean and Cityblock distance and using Haar wavelet gives better result. It is clearly seen that when the k value of k-fold cross validation is increased the result of classification decreased.

  


Yüklə 2,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   27




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin