23. Dönem Yasama Yılı 115. Birleşim 10/Haziran/2010 Perşembe



Yüklə 1,32 Mb.
səhifə14/28
tarix07.01.2019
ölçüsü1,32 Mb.
#91586
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   28

"mevzuatı gereği bu hususta yetki ve sorumlulukları bulunan Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet Bakanlığı'nın da görüşleri alınarak Bakanlıkça belirlenir."

Abdülkadir Akcan Alim Işık Hakan Coşkun

Afyonkarahisar Kütahya Osmaniye

Yılmaz Tankut Muharrem Varlı Mümin İnan

Adana Adana Niğde

Mehmet Şandır

Mersin

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?



TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen, Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun.

Buyurun Sayın Coşkun. (MHP sıralarından alkışlar)

HAKAN COŞKUN (Osmaniye) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 498 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 6'ncı maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 27 Mayıs 2004 tarihinde gıda konusunda yetkilendirilen Tarım ve Köyişleri Bakanlığının geçen altı yıllık süre içerisinde gerekli tedbirleri almadığı görülmektedir. Bu kanunla da bu tedbirlerin alınmadığını bir defa daha ifşa etmektedir. Bu önergemizle teklif edilen değişiklik ile

63



ithalat ve ihracatın konu edildiği madde metninde Gümrük Müsteşarının bulunmadığı uygulamada eksikliklerin ortaya çıkabileceği düşünülmektedir.

Yine metinde ilgili bakanlıkların görüşü alınarak bakanlıkça yapılacak uygulamaların daha sağlıklı ve koordineli olacağı, tek bir otoritenin muhatap olacağı, yetki ve sorumluluğun ve bunun sonucunda mesuliyetin de tek bir kurumda toplanmış olması sağlanacaktır.

Değerli milletvekilleri, 2-3 Mayıs 2010 tarihinde Osmaniye İlimizin Kadirli İlçesinde merkez ve sekiz köyünde aşırı yağıştan dolayı dolu felaketi meydana gelmiştir. Altını bir defa daha çiziyorum, aşırı yağıştan dolayı dolu felaketi meydana gelmiştir. Kayasuyu Köyümüz başta olmak üzere Yeniköy, Oruçbey, Yukarıçiyanlı, Aşağıbozkuyu, Karakütük, Sofular, Bekereci Köylerimizde yaklaşık 8 bin dekar alan yüzde 100'e yakın hasar görmüştür. Bununla ilgili tutanakları ilçe tarım müdürlüğümüz, mühendis, tekniker, muhtarımız ve çiftçimiz tutarak ilgili mercilere iletmiştir. Ağırlıklı olarak buğday, arpa, karpuz, pamuk, ayçiçeği, zeytin, sebze ve meyveler yüzde 100 hasar görmüştür. Ancak bu tutanakta 2090 sayılı Kanun'a göre yapılabilecek bir işlem olmadığı ilave edilmiştir. Buradan Sayın Bakanıma ve Hükûmet yetkililerine bu sekiz köyümüzle ilgili çok fazla tarımsal arazisinin bulunmadığını, bunların gelirlerinin tümünün, tamamına yakınının bu aşırı yağış ve dolu felaketi sonucunda ellerinden gittiğini ve devletimizin yardımını beklediğini bildirmek istiyorum.

Önerimiz de: 2090 sayılı Kanun Tasarısı'nda "aşırı yağış" olarak düşünülerek dolu felaketi bertaraf edilip aşırı yağıştan kaynaklanan sebeplerden dolayı 2010 yılında meydana gelen sel felaketi nedeniyle zarar gören gerçek ve tüzel kişi üreticilerinin Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin karar kapsamında değerlendirilmesi ve karara Osmaniye ilinin de eklenmesini talep ediyorum.

Ayrıca, ikinci olarak da Başbakanlık Acil Yardım Fonu'nun 2090 sayılı Kanun hükmünden çıkarılması için… Bu felaketin de aşırı yağıştan dolayı olduğu göz önünde bulundurularak -daha önce Balıkesir ilinde yine dolu felaketinden dolayı olan bir hasardan Başbakanlık Acil Yardım Fonu'nun devreye girerek tahsis konusunda "aşırı yağıştan" ibaresi konularak oradaki çiftçilerimizin sorunlarını gidermişlerdi- inşallah, Başbakanlık Acil Yardım Fonu Kadirli ilçemizin sekiz köyündeki bu sıkıntıları da giderecektir, gidermesini temenni ediyorum yoksa değerli milletvekilleri, daha önceki uygulamalarda olduğu gibi, 2007 yılındaki kuraklıkta çıkan kararnamede -çevre illerimizi sayarsak- Maraş, Hatay, Adana, Aksaray, Konya, Kayseri kuraklıkta, Allah'ın ne hikmetiyse Osmaniye kuraklık kapsamı dışında değerlendirildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Coşkun, lütfen tamamlayınız.

Buyurun.

HAKAN COŞKUN (Devamla) - Yine, çevre amaçlı tarım arazilerin kullanılmasıyla ilgili bir ÇATAK Projesi'ne dört yıldan bu yana uğraşmamıza rağmen, bu çevre amaçlı tarım arazilerin kullanılması, çevreye zarar veren, kimyasal kullanan bölgelerde ağırlıklı uygulanıyor. 82 yılından bu yana da iki ürün uygulanılan, ağırlıklı kimyasal gübre kullanılan bölgeme talep etmemize rağmen yine Kahramanmaraş, Adana, Aksaray, Niğde, Kayseri, Konya var, ama ne yazık ki yine Osmaniye yok. Bu konuda, Genel Başkanımızın bölgesi olduğu için mi ayırt ediliyor, bu, kafamızda bir soru işareti olarak bizim ve hemşehrilerimizin bulunmakta.

Birinci derecede sekiz köyümüzdeki insanımızın zararının giderilmesi için devleti göreve çağırıyor, ikinci derecede de Çatak Projesinde de Osmaniye ilimizi görmek istiyor diyor hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Coşkun.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

7'nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 498 sıra sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Tasarısının 7. maddesinin 2. paragrafındaki "araçlarının" kelimesinden sonra gelen kısmının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"uygulama ücretleri Bakanlıkça belirlenir ve hayvan sahipleri veya bakıcılar tarafından uygulayıcılara ödenir."

Abdülkadir Akcan Hakan Çoşkun Beytullah Asil

Afyonkarahisar Osmaniye Eskişehir

Muharrem Varlı Alim Işık Mümin İnan

Adana Kütahya Niğde

Akif Akkuş Mehmet Şandır

Mersin Mersin

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

64



BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Abdülkadir Akcan, Afyon Milletvekili.

Buyurun Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının birinci bölümünde yer alan 7'nci maddeyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.

Önergemiz açık. Yapılması gereken mücadelede sonuç alabilmek için devlete alan külfeti de asgariye indirmeyi hedef alan bir önerge ama reddedilmiş durumda. Tabii, buna bağlı olarak az sayıda iktidar milletvekili de olsa ret söz konusu olacağı için biz de bu durumu değerlendirerek Türkiye'nin güncel konularını dile getirmeye çalışıyoruz.

Konuyla ilgili iki hususu hazır buradayken ifade etmek istiyorum: İlki, değerli milletvekilleri, hayvansal üretim üretici para kazandığı sürece yapılır. Son et ithalatında, biraz önce televizyondan izlediğim kadarıyla, 12 TL'ye tahakkuk edeceği ifade edilmektedir fiyatın ve bu fiyat bizim ülkemize nasıl geliyor? Bu fiyat bizim ülkemizdeki üretim maliyetinin altında. Değerli milletvekilleri, bununla ilgili olarak da vatandaşa öyle bilgi aktarılıyor ki işte, Avrupa'da bunu üretici nasıl 12 TL'nin altında üretiyor, mal ediyor da Türkiye'ye bu rakamlarda verilebiliyor?

Bu rakamlarda destekleri ifade edeyim. Bir, her bir Avrupa Birliği ülkesinde millî bütçeden bu üretim destekleniyor. Aynı üretim AB birlik bütçesinden destekleniyor. Bu ürün o ülkeden bize ihraç edildiği için ihracat teşviki alınıyor. Bu ürün yurt içinde sağlanan katma değer vergilendirildiğinden yurt dışına çıktığında vergi iadesi alınıyor ve sonuçta bu katma değer vergisi de iade edildiği için bizim ülkemize veya herhangi bir ülkeye girdiğinde o ülkenin üretim maliyetinin altında oluyor yani ülkenin üreticileri destekleniyor bir biçimde. Bizde bu destekleme bu boyutta olmadığı için… Sayın Bakan biraz önce ifade ettiler: "O bölgede de çalışıyoruz." Sayın Bakan, 2008'den beri -yirmi sekiz il veya yirmi altı il- TARET programı kapsamında uygulama yaptığınız illerde önce 1 lirayla başlayan kilo başı karkas teşvik primi 1,5 lira olarak uygulanmaya devam edilirken, siz, o yirmi sekiz ilin dışında kalan öteki illerde hâlâ bir arayış içerisindesiniz.

Değerli milletvekilleri, üretim maliyetinin yüksek olmasında rol oynayan faktörlerden birini de ucuz besiye alınacak hayvan olarak telakki ediyoruz. Besiye alınacak hayvanın ucuz olması hâlinde üretim maliyeti de düşecek. Bunu sağlamak için -yurt dışından, öğrendiğimiz kadarıyla, yakında da ihale yapılacakmış- kasaplık hayvan üretmek için besiye alınacak materyali yurt dışından ithal edeceğiz.

Biraz önce beni Kars'tan aradılar. Sayın Bakan, idare ettiğiniz ülkenin seksen bir ilinden birisi olan Kars'ta en önemli geçim kaynağı hayvancılık, bir ay içerisinde pazarlanan besi danası sayısı 146. Gidin, kayıtlarınızdan kontrol ettirin. Koskoca ilde 146 tane besi danası satılmış, besiye almak için bunu almışlar. Almama nedenleri, hiç merak etmeyin, Hükûmet nasıl olsa yakında bize besiye alınacak hayvanı da ithal edeceği için diyerek. Bununla ilgili olarak talep var, 200 bin baş besiye alınacak besi danası talebi size yapılmış durumda. Bu imkânı açmasaydınız, Kars'ta yetiştirilmiş besiye alınacak besi danası satılacaktı. Bunu satan vatandaşımız ihtiyacını karşılayacaktı, borcunu ödeyecekti, senedini ödeyecekti, icra kapısını çalmayacaktı ve böylece kendi iç kaynaklarımızı katma değer yaratarak, onu daha fazla değer hâline getirerek, kesime hazır hâle getirerek, ihtiyacımız olan ve arz darlığının yarattığı fiyat artışının önüne geçecek üretimimizi yapmış olacaktık.

Şimdi, biz besi sonunda kesime gelmiş hayvanı ithal ediyoruz, besiye alacağımız danayı da ithal ediyoruz, ondan sonra da Türk tarımının ve tarımsal üretimin en önemli boyutu olan hayvancılığı geliştirdiğimizi iddia ediyoruz. Karkas ağırlığını 180 kilodan 280 kiloya çıkarmak bir gelişimin ölçüsü olabilir. Bu parametreyle sizin fert başına 20 kilo olan et üretimini, 15 kilo olan et üretimini 30 kiloya çıkarmış olmanız lazım, bu da yok. Sayı azalıyor, verim artıyorsa ihtiyaç karşılanmıyor, karşılanması gereken ihtiyacımızı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akcan, lütfen tamamlayınız, buyurun.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

İhtiyacımız olan eti dışarıdan ithal ediyorsak hâlâ, bu ne biçim tarımsal üretim geliştirilmesidir?

İşte, mesele bu. Şu anda, Kars'tan beni arayanlar ağlamaklı arıyordu. "Elimizdeki, pazara çıkarıyoruz, kapış kapış giden besiye alınacak hayvanımı satamıyorum. Sayı da 146 oldu bir ay içerisinde." diye ifade ediyor. Eğer biz bu vatandaşlarımıza bu şekilde sırtımızı dönersek, onların pazarlama şansını ortadan kaldırır, bunun yerine Avrupa Birliği ülkesi vatandaşlarının ürettiği besi danasının pazarı hâline getirirsek ülkemizi, biz, bunu sürekli kılar, sürekli dışarıdan et alma noktasına gideriz, süt alma noktasına gideriz, yumurta alma noktasına gideriz ve bu, tarıma da, bu boyutta, bu millete en büyük zararı vermiş oluruz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

65



Sayın milletvekilleri, birleşime 20.30'a kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.55

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.36

BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)

-----0----

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115'inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

498 sıra sayılı Tasarı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi, 8'inci madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri geliş sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alıyorum, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 498 sıra sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Tasarısının 8. maddesinin 1. paragrafına "Bakanlıkça belirlenen" kelimelerinden önce gelmek üzere "üretici ve nakliyeciye ilave külfet getirmeyecek şekilde" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Abdülkadir Akcan Hakan Coşkun Mümin İnan

Afyonkarahisar Osmaniye Niğde

Alim Işık Muharrem Varlı Mustafa Enöz

Kütahya Adana Manisa

Akif Akkuş Mehmet Şandır

Mersin Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı"nın "Hayvanlar ve Hayvansal Ürünlerin Sevkleri ile Hayvan Satış Yerleri ve Satışa İlişkin Sağlık Koşulları" başlıklı 8. maddesinin 2. fıkrasından gelmek üzere aşağıdaki fıkranın 3. fıkra olarak eklenmesini ve bundan sonraki fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve talep ederiz.

R. Kerim Özkan Malik Ecder Özdemir Ahmet Küçük

Burdur Sivas Çanakkale

"(3) Ticari amaçla hayvan ve hayvan maddesi sevkleri mesai dışı ve resmi tatil günlerinde de yapılır. Bu sevkler için sevki yapan personele her yıl Bakanlıkça belirlenecek ücret ödenir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen, Ahmet Küçük Çanakkale Milletvekili.

Buyurun Sayın Küçük. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 498 sıra sayılı yasanın 8'inci maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, önergemiz, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerin sevkleri ve hayvan satış yerleri, satışa ilişkin sağlık koşullarıyla ilgili maddenin üçüncü bendiyle ilgili. "Ticari amaçla hayvan ve hayvan maddesi sevkleri mesai dışı ve resmî tatil günlerinde de yapılır. Bu sevkler için sevki yapan personele her yıl Bakanlıkça belirlenecek ücret ödenir." demektedir. Bu, çok doğru olduğuna inandığımız, olmazsa olmaz bir durumdur çünkü hayvan sevkiyatında tatil günü kavramı olmamalıdır ve bu sevkiyatla ilgili olarak meydana gelebilecek aksilikler ve sakıncalar giderilmelidir ve bununla ilgili görev yapan personele de mutlaka ücret ödenmelidir ve mutlaka Bakanlıkça bu ödemenin belirlenen miktarda yapılması gerekmektedir. Bu mağduriyetin bu şekilde düzeltilmesini amaçladık önergemizde.

Değerli milletvekilleri, bu Mecliste en çok bu dönem kanun çıkarılan ve sorunları dile getirilen yurttaşlarımız tarım kesimindeki yurttaşlarımızdır. Burada en çok konuşulan konu, tarım kesiminde gerek bitkisel tarımla gerek hayvancılık tarımıyla ilgili uğraşan vatandaşlarımızın karşılaştığı sorunlar, çektiği sıkıntılar, bu sorunların giderilmesiyle ilgili önerilerde bulunuyoruz ve duyarlılıkları dile getiriyoruz; ısrarla bunları söylüyoruz ama maalesef, bu sorunları Türkiye'de en az çözünen kesim de bu kesimdir, yani hayvancılık ve bitkisel tarımla uğraşan insanlardır. Türkiye'de zaten tarımla uğraşan kesimin önemli bir kısmı da -bitkisel tarımla uğraşan- hayvancılıkla da uğraşmaktadır. Zaten başka türlüsü de mümkün değildir. Çünkü eğer bitkisel üretim yapan özellikle küçük işletmeler, hayvansal üretim yapmazlarsa, yani hayvanları bir fabrika hâline getirip süt ve et üretmezlerse zaten işin içinden çıkmaları mümkün değildir.

66



Bakın, AKP Hükûmeti iktidara geldiğinde, 2002'nin başlarında 400 veya 40 kuruş olan -bugünkü parayla- süt fiyatları uzun süre bu fiyatın altında ve üstünde dalgalanmalarla son zamanlarda 56, 57 kuruşlar seviyesindeydi ve bütün dikkati çekmemize rağmen, hayvan sayısındaki ciddi artış ve bu kesime yapılan desteklerin yetersiz ve yersiz yapılması, doğru yapılmaması, yönlendirici olmaması nedeniyle hayvansal üretimde ciddi eksiklikler oluştu; hem süt eksikliği oluştu hem et eksikliği oluştu ve sonuçta, hepimizin bildiği gibi, 2009'un ekim, kasım, aralık aylarında süt fiyatlarında bir yükselme oldu. Uzun süre hayvanlarını beslemekten artık yorulup, usanıp veya besleyemeyip kasaba vermek zorunda kalan ve hayvan fiyatları hızla düşen insanlar bir nefes aldılar, umutlandılar, hayvan fiyatlarında bir yükselme oldu, geleceğe dönük umutları arttı, et fiyatları biraz kıpırdadı. Burada, Hükûmet, bu yönelimi, bu artışı desteklemek veya hayvansal üretimin artışı şeklinde bunu yönlendirmek yerine, maalesef, her zaman olduğu gibi "çiftçiyi köyünden kovma politikası" diye nitelendirdiğimiz çiftçiyi ezme, tüketme anlayışı içerisinde hemen, hem süt fiyatlarına dolaylı yoldan hem de et fiyatlarına direkt olarak, ithalat yoluyla müdahale ederek çiftçinin üç kuruşunda gözü kaldı değerli arkadaşlar.

Şimdi, uçak uçak hayvan getiriliyor, et ithalatı gerçekleştiriliyor, et fiyatları dibe düştü. O, büyük bir heyecan içerisinde, et ve süt fiyatlarının artışıyla artan hayvan fiyatları nedeniyle 5-6 bin liralara inek alan yurttaşlarımız bugün yanmış vaziyettedir çünkü bunların çoğu cebinden para verip almadı bunları, borçlanarak aldılar, gelecek yıllarını bağladılar. Şimdi aynı ineklerin fiyatları, 6 bin liraya alınan inekler 2.500-3 bin lira arkadaşlar. Şimdi bunu satsa satamaz, üretse zarar ediyor, işin içinden çıkamaz. Yani kısacası, bu çiftçiyi köyünden kovma politikasının sonucunda başınıza geleceği ben söyleyeyim Sayın Hükûmet: Köylü de sizi, sandığa gittiğinde köyünden kovacak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Küçük, lütfen tamamlayınız.

AHMET KÜÇÜK (Devamla) - ve bu aldığı, parasını ödeyemediği ineklerin ve zarar etmesinin bedelini size sandıkta ödetecek ama -bu AKP gider, önemli değil. Zaten yolunu aldı, artık bavulunu topluyor, bunu herkes görüyor da- değerli arkadaşlarım, önemli bir kesim, çiftçi kesimi, 20 milyon, 25 milyon insan çocuklarını besleyemiyor, bırakın hayvanlarını çocuklarının eğitimini, geleceğini kuramıyor, geleceği kararıyor, kendine bakamıyor, sağlığını düşünemiyor. Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, bu memlekete, bu memlekette yaşayan 25 milyon çiftçiye verdiğiniz zararın bedelini sandıkta ödeyeceksiniz, bu kesin ama inanın, o çocuklarının içemediği sütlerin, tedavi ettiremediği hastalıklarının faturasını da öbür dünyada ödeyeceksiniz, bunu da böyle bilin.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Küçük.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 498 sıra sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısının 8. maddesinin 1. paragrafına "Bakanlıkça belirlenen" kelimelerinden önce gelmek üzere "üretici ve nakliyeciye ilave külfet getirmeyecek şekilde" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Enöz, Manisa Milletvekili.

Buyurun Sayın Enöz. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 498 sıra sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı'nın 8'inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Verdiğimiz önergeyle tasarının 8'inci maddesinin birinci paragrafına "Bakanlıkça belirlenen" kelimelerinden önce gelmek üzere "üretici ve nakliyeciye ilave külfet getirmeyecek şekilde" ifadesinin eklenmesini teklif ediyoruz.

Gerekçesinde de belirttiğimiz gibi, hâlen bu hususu düzenleyen mevzuata göre üretici, tüccar ve nakliyeci haksız yere mağdur edilmekte ve sıkıntı çekmektedir. Önerge, düzenlemeler yapılırken bu mağduriyetin kaldırılması hususunun dikkate alınmasını sağlamak amacıyla verilmiştir. Önerge kabul edilirse zaten çok zor durumda olan nakliyeci esnafının mağduriyeti giderilmiş olacaktır. Bugün nakliyecilerin de, aynı şekilde çiftçilerin de, mazotun pahalı olması sebebiyle, maalesef, kamyonlarında, traktörlerinde mazot yerine 10 numara yağ kullandıkları bilinmektedir. Bu da ilk defa

67



olarak sizin devrinizde yapılan bir uygulamadır. Önergemizin buna göre değerlendirilmesini rica ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, hayvan ve hayvansal ürün ihracatçısı durumunda olan ülkelere bakıldığında hepsinin gelişmiş ülkeler olduğu ve hayvancılığın tarım içindeki paylarının yüzde 50'lerin üzerinde olduğunu görüyoruz. Ülkemizde ise hayvancılığın, tarım içindeki payı maalesef yüzde 25 civarındadır. Bu oran artırılmadığı ve buna uygun politikalar üretilmediği müddetçe, ülkemiz her geçen gün, daha büyük damızlık hayvan ve et ithalatçısı konumuna düşecektir.

Ülkelerin gelişmişlik ölçütlerinden birini de fert başına yıllık et tüketim oranları oluşturmaktadır. Her devletin, halkına sağlıklı ve yeterli kırmızı et tüketebileceği şartları oluşturmak temel görevidir.

Ülkemizin 1980-84 yılları arasında toplam ihracatı 5 milyar dolar iken, Orta Doğu ülkelerine yılda 300-400 milyon dolarlık kırmızı et ihracatı gerçekleştirilmekteydi. Günümüzde, ülkemizde kırmızı et fiya-tıyla ilgili tartışma, maalesef ithalat kararıyla sonuçlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, dünyada 1.000'e yakın hayvan hastalığı bulunmakta ve bunlardan 400 tanesi insanlara bulaşabilmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinden et ithalatı yapılmasıyla, yıllardan beri delidana hastalığı nedeniyle ithalatın yapılmadığı Avrupa Birliğine böylece et ithalat kapıları açılmış olacaktır.

Et veya canlı hayvan ithalatının başlaması, iç piyasada yükselen kırmızı et fiyatını düşürebilir. Et fiyatının düşmesi ilk bakışta önemli bir adım olarak görülebilir. Daha ucuza et yiyen tüketiciler de bu du-rumdan memnun olacaktır. Ancak tüketiciyi kısa vadede memnun edecek et ithalatı, hayvancılık sektörüne çok büyük darbe vuracak, birçok besi işletmesi kapanacak, süt inekleri kesime gidecek ve Türkiye'nin hay-van varlığı azalacağı için, bir süre sonra et fiyatı bugünden daha da yüksek olabilecektir. Bu durumda sü-rekli ithalat gündeme gelecek, bu kısırdöngüde bir de bakmışsınız ki, Türkiye sadece et ve canlı hayvan değil, et ve et ürünlerini, süt ve süt ürünlerini ithal etmek zorunda kalabilecektir. Dolayısıyla, yerli üretim azalacak, ülkemiz hayvancılığı tamamen dışa bağımlı bir hâle gelecektir. Buna benzer bir süreç 1980'li yılların başında yaşandı. O dönemde de sadece hayvancılıkta değil, tarımın pek çok alanında yerli üre-timin ithalatla terbiye edilme anlayışı benimsendi, birçok ürüne kapılar açıldı, canlı hayvan, et, peynir ve diğer hayvansal ürünler ithal edildi. Yapılan ithalatla Türkiye'de hayvancılık sektörü çöktü. Sonraki yıllarda, pek çok destek paketi açılmasına rağmen hayvancılıkta istenen üretim ve verim düzeyine ula-şılamadı. Takip eden yıllar itibarıyla hayvan varlığının azalması ve buna bağlı olarak et üretiminin düşmesi sonucunda et fiyatı da yükseldi.


Yüklə 1,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   28




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin