25 dünya devinden biri olmak


Koç Faktoring Hizmetleri’ne bu ödülü veren FCI nasıl bir kuruluş?



Yüklə 227,71 Kb.
səhifə2/5
tarix09.01.2019
ölçüsü227,71 Kb.
#94118
1   2   3   4   5

Koç Faktoring Hizmetleri’ne bu ödülü veren FCI nasıl bir kuruluş?

Uluslararası anlamda faktoring yapmak istiyorsanız, dünyada bulunan iki faktoring zincirinden birine üye olmak zorundasınız. Koçfaktor olarak bu zincire 1999 yılında başvurmuştuk. Bu 1962’de kurulmuş bir sistem. Türkiye buna 1990’larda girdi. Koçfaktor çok kısa bir sürede hem Türkiye’de lider konuma geçti, hem de dünyada birincilik yakalayarak çok güzel bir konuma geldi. Türkiye’de Hazine veya BBDK rakamlarına göre yaklaşık 80–90 tane faktoring firması var. Bunlardan 40 tanesi Faktoring Derneği’ne üye. 19 tanesi uluslararası alanda faktoring yapıyor.

FCI Yönetim Kurulu’nda Türkiye’yi temsil eden bir kişinin bulunması çok önemli. Daha önce Yapı Kredi Faktoring’den Rengin Ekmekçioğlu vardı. Onun ayrılmasından sonra, bir sene Türkiye’den hiç aday çıkmadı. Ben, 2005’te aday olduğumda en yüksek oyu alarak seçildim. Bu sene ise en yüksek ikinci oyu aldım ve başkan yardımcısı olarak atandım.
Türkiye’deki faktoring piyasasını nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’de faktoringin temelleri ilk olarak 1989 yılında İktisat Bankası ile atılıyor. Esas gelişimi ise 1994 krizinden sonradır. Asıl patlama da 2001 yılında gerçekleşti. Kısa vadeli, 90 güne kadar olan, açık hesap tabir ettiğimiz mal mukabili alacakların, temlik alınarak, karşılığında alacak garantisi, tahsilât hizmetinin verildiği bir ürün faktoring. Geçen sene Türkiye’nin toplamda 14 milyar dolarlık bir işlem hacmi var, iç piyasa ve ihracat olmak üzere. Bunun 2,5 milyon doları ihracat, geri kalanı iç piyasaya ait. İç piyasada henüz sigorta sistemi iyi işlemediği için garanti sistemi fazla çalışmıyor. Tüm piyasa genelde vadeli alacakların iskontosunu veya tahsilât hizmetini vererek çalışıyor. 2006 yılında bu rakamın yüzde 40’a varan artışla 19–20 milyar dolar gibi gerçekleşmesini bekliyoruz. Kriz olmadığı takdirde bu sektör ayakları üzerinde duran, daha sağlam bir zemine oturmuş hale gelecek.

2006 yılına kadar faktoring şirketleri Hazine’ye bağlı çalışıyorlardı, şimdi ise BDDK’ya bağlandılar. BDDK bir yönetmelik yayımladı. Biz bunun piyasaya düzen getireceğine inanıyoruz. Çünkü adı faktoring olmasına rağmen faktoring yapmayan bir sürü şirket var. Bunların denetimi ve şirketlerin daha düzenli çalışması için gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Yapı Kredi Faktoring ile birleşmek size neler kazandıracak?

Yapı Kredi çok büyük bir banka. Biz özellikle şubelerinden faydalanmayı düşünüyoruz. Bu uygulamayı Koçbank’ta çok başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. 2003 yılından itibaren bütün şubelerini kendi pazarlama ağımız olarak kullandık ve bunun çok büyük katkısını gördük. Koçbank’ın şube sayısı 170, Yapı Kredi’nin ise neredeyse 500. Bu büyük şube sayısından yararlanmayı planlıyoruz.


Türkiye’de hiç beklenmedik yerlerde çok başarılı ihracatçılarla tanışıyor olmalısınız.

Hiç umulmadık yerde o kadar modern fabrikalar, çalışma yerleri, bilinçli insanlar görüyorum ki hem şaşırıyor hem seviniyorum. Biz büyük firmalarla çalışıyoruz ama hedeflerimizden biri, bu tarz küçük işletmeleri de takip etmek. Konya’da, Kayseri’de çok iyi çalışan ihracatçı firmalar var. Biz onları bulup, bizimle çalışmaları için ikna ediyoruz. Türk ihracatçısı özellikle risk konusunda kendini çok geliştirdi. Bundan beş altı yıl önce sigorta yapmaya gerek duymazken, bu işe ödeme vermezken bugün bakış açısı çok değişti. “Fona ihtiyacım yok ama alacağımın garantisi olsun” diye düşünüyorlar.

Biz, Koç Faktoring Hizmetleri olarak 2001 krizinde ihracatçıyı çok destekledik. Birçok firma piyasadan çekilirken biz çok büyük imkânlar yakaladık ve bunları ihracatçının lehinde çok kullandık. Öyle ki 2001 yılında şirketimizin cirosu birken on oldu. İnsanlar bu iyiliği unutmadılar. Bizim verdiğimiz güveni göz ardı edip başka firmalara gitmiyorlar. 2001 krizinde piyasayı kendi haline bırakmamamız, bu işte kalıcı olduğumuzun en büyük göstergesi oldu.
Genç yaşınıza rağmen çok başarılı bir kariyer edinmişsiniz. Bu başarınızın nedeni size göre nedir?

Yaptığım işi çok seviyorum. 1990’dan beri bu sektördeyim. Ağırlıklı olarak hep bu alanda çalıştım ve uzmanlaşma fırsatım oldu. FCI bünyesinde aldığım çeşitli görevler sayesinde birçok insanla tanıştım. Çok fazla titizlik, dikkat ve takipçilik gerektiren bir işkolu. Çok çalışırsınız ve sürekli insanlarla iletişim halindesiniz. Aynı anda birden çok iş yapmak zorundasınız. Ama seviyorsanız, mutlu olursunuz.


Koç Faktoring Hizmetleri olarak 2001 krizinde büyük imkânlar yakaladık ve bunları ihracatçının lehinde çok kullandık. Öyle ki şirketimizin cirosu birken on oldu”


Koç.net Kobiline 140 KOBİ’yi AB’li yapacak
Koç.net’in KOBİ platformu Kobiline,140 firmanın başvuru dosyalarını AB’ye teslim etti. Böylece şirketin, KOBİ’leri AB’nin Yerel Kalkınma Fonları’ndan yararlandırmak için Başlattığı projenin ilk aşaması da bitmiş oldu
Koç.net’in bir buçuk yıl önce kurduğu KOBİ platformu Kobiline, Avrupa Birliği’nin Yerel Kalkınma Fonları’ndan, KOBİ’leri yararlandırmak üzere çok önemli bir proje gerçekleştirdi. Koç.net Genel Müdür Yardımcısı Harun Tiftikçi, Koç.net Kobiline Proje Yöneticisi Esra Güler ve Projes İş Geliştirme şirketi kurucusu Etem Şişman, birinci aşaması sonuçlanan bu projeyi ilk kez Bizden Haberler’le paylaştı.

Koç.net Kobiline, AB Yerel Kalkınma Fonları’ndan yararlanması öngörülen 12 ilde Kasım ayından bu yana sürdürülen çalışmaları tamamlayarak 12 Temmuz’da 140 firmanın başvuru dosyasını AB’ye teslim etti. Koç.net Kobiline Proje Yöneticisi Esra Güler projenin başlangıcını şöyle anlatıyor. “Biz Koç.net içinde yapılanan bir platform olarak aslında sadece bilişim hizmetlerini değil, KOBİ’leri ilgilendiren diğer kurumsal ihtiyaçları da sürekli analiz ediyoruz. Onlara yönelik çözümler geliştiriyoruz. İşte o noktada KOBİ’ler için büyük bir fırsatı keşfetmiş olduk. AB Yerel Kalkındırma Programı kapsamında KOBİ’lerin bölgesel yatırımları için çeşitli hibeler mevcuttu. Biz de bu konuda Projes ile işbirliği yaptık.”

Proje İş Geliştirme şirketinin kurucusu Etem Şişman’ın da ekibe katılımıyla fonlar için uygun görülen 12 ilde araştırmalar başlamış. Toplam 412 firma ziyaret edilmiş. Etem Şişman söz konusu AB Programı’nın 80 milyon euro’nun biraz üzerinde olduğunu belirterek “Bu firmaların projelerinin ortama 200–250 bin euro olduğunu düşünürsek aslında 30 milyon euro’nun üzerinde de bir pazar yaratmış olduk.

Projeye toplam başvuruların yüzde 11-12’sini gerçekleştirdik. Tek seferde bir hibe programına 140 dosya sunabilmek, pek rastlanmış bir olay değil. Bunu Merkezi Finans Sunma Birimi de, oradaki yabancı delegasyon da ifade etti” dedi. Koç.net Genel Müdür Yardımcısı Harun Tiftikçi, Koç.net’i bu proje içinde yer almaya iten etkenin, AB’nin fonların değerlendirilmesinde bilgi teknolojisine yönelik bir altyapı yatırımını zorunlu kılması olduğunu belirtiyor. Bunun yanında 12 ilde yapılan ziyaret ve toplantılarla ticari ilişkilerin geliştirilmesi için elektronik ortamın faydalarının anlatılması imkânı da doğmuş.

AB fonları önümüzdeki dönemlerde Karadeniz ve Ege Bölgesi’ni kapsayarak devam edecek. Etem Şişman şu bilgileri veriyor: “Bu fonlar 26 bölgedeki önceliklere, bölgenin ihtiyaçlarına göre kapasite geliştirmeden başlamak üzere yeni yatırımlara kadar uzayan bir süreç. Şimdi DPT ve Merkezi Fon Sunma birimi tarafından ilan edilen Karadeniz’de altı ilde yaklaşık 50 milyon euro bütçe ile devam edecek. Daha sonra Orta Anadolu’da yine altı illik bir program var. Bir de Ege Bölgesi var. 2007’nin başlarından itibaren Orta Anadolu ve Ege Bölgesi başlayacak”

Koçbank ve Yapı Kredi desteği

AB, Yerel Kalkınma-Kapasite Geliştirme Programı için firmanın öngördüğü bütçenin tamamını vermiyor. Harun Tiftikçi bu aşamada Koç bankalarının devreye girerek kalan finansman için kredi vermeyi kabul ettiğini ifade ediyor: “Koç Grubu’na bağlı Koçbank ve Yapı Kredi Bankası yetkilileriyle firmalar ziyaret edildi. Çünkü bütün hibe programları yüzde 50 finansman gerektiriyor. Biz bu sayede KOBİ’lere bir fırsat sunmuş olduk. Hibenin dışında kalan kısmının da Koç Grubu bankaları tarafından finanse edilmesi teklif edildi. Her proje maksimum 300 bin euro olabiliyor ve her proje de maksimum 100 bin euro hibe alabiliyor. Biz bu projeyi hibeyi göz önünde tutmaksızın tanıttık. Firmalara ‘Para almayı ön planda tutmayın, firmanızın altyapısını AB’nin normlarına uygun hale getirmeyi hedefleyin’ dedik.” Esra Güler ise AB’nin, firma projesinin kendileri tarafından desteklendiğini ilan edilmesini de şart koştuğunu hatırlatıyor ve “Böylece firma AB ismini kullanarak çok büyük bir prestij de kazanmış oluyor” diyor. Projeye en çok katılım Kayseri’den olmuş. Harun Tiftikçi, firmalarla toplantılar sırasında para alınamaması nedeniyle kapanan yüzlerce fon olduğunu, bunların kaçırılmaması gerektiğinin altını çizdiklerini ve doğru başvuruyu nasıl yapacaklarını anlattıklarını söylüyor.


Yüzde 80 başarı bekliyoruz

Şu anda heyecanlı bir bekleyiş var. AB, teslim tarihinden 13 hafta sonra hangi projelerin onaylandığını açıklayacak. Etem Şişman, “Bizim tüm projelerimiz şartnamenin gereklerine göre en yüksek puanı alabilecek şekilde hazırlandı. Başarı konusunda da iddialarımız var; yüzde 80’i bulmayı hedefliyoruz” diyor. Harun Tiftikçi de “Yüzde 80’i başarırsak tüm AB içinde parmakla gösterecekler bizi” diye ekliyor. AB’nin bu fonlar aracılığıyla firmaları disipline etmeyi amaçladığını belirten Tiftikçi, “Proje hazırlamak isteyen çok sayıda firma var ancak başvuracak firmaların kayıtlı ekonomi altında olması şart. Fonların alınması, diğer firmalara da örnek oluşturmuş olacak. 2007 yılına kadar 10 milyar euro’luk bir fonlamadan bahsediyoruz. Şimdiki projelerden alınacak sonuçlar bizim şirketimiz için önemli, ama diğer taraflar için de önemli. Hem AB, hem de proje kapsamına giren şirketler açısında büyük gelişmeler söz konusu olacak. Dışa açılma, yeni pazarlar, bilişim ağlarının genişlemesi gibi” diyor.




Koçfinans, ilk yurtiçi özel tahvil ihracını gerçekleştirdi
Tahvillerin hepsinin satıldığını bildiren Koçfinans Genel Müdürü Kürşad Öçel, “Şirketimizin güvenilirliği tescil edildi” diyor

Bundan bir süre önce “Hızlı Kredi” markası adı altında tüketicilere, bayilerin satış noktalarından “3 dakika” içinde kredi vermeye başlayan Koç Tüketici Finansmanı ve Kart Hizmetleri A.Ş. (Koçfinans), uzunca bir aradan sonra Türkiye’de ilk yurtiçi özel sektör tahvil ihracını gerçekleştirdi. Halka arz yoluyla ihraç edilen tahvillerin tamamı satıldı. Koçfinans A.Ş. Genel Müdürü Kürşad Öçel sonuçtan çok memnun olduklarını söylüyor. Tahvillerin %61,5’inin bireysel yatırımcılara geri kalanının da kurumsal yatırımcılara satıldığını belirten Öçel gelecekte yeni tahvil ihracı için “Bu piyasanın gidişine ve bizim büyümemize bağlı. Fonlamamızın yaklaşık üçte birini banka üzerinden, üçte birini sermaye piyasası araçları ile, üçte birini de sendikasyon gibi kaynaklardan sağlamayı planlıyoruz. Buna göre piyasa şartları ve bizim kredi vadelerimiz uygun gelirse, ona göre tahvil çıkartmayı düşüneceğiz” diyor.


Yeni bir finansman kaynağı

Türkiye’de 10 yıl aradan sonra ilk kez bir özel sektör şirketi tahvil çıkarıyor. Kürşad Öçel, tahvil ihraç etmeye Mart ayında karar verdiklerini belirterek, bu çalışmaya başlarkenki çıkış noktaları ve amaçları hakkında şunları söylüyor:

“Biz bir finansman şirketi olarak tüketici kredisi veriyoruz. Bu konuda da seneler itibarı ile hızla büyüyen bir şirketiz. Belli bir hacmi aştığımız zaman banka kredilerinin yanında diğer finansman kaynaklarının da ihtiyacını duymaya başladık. Bunların içine sermaye piyasası araçları yani tahvil, finansman bonosu, varlığa dayalı menkul kıymet gibi araçlar ve sendikasyonlar giriyor. Bunların arasında biz geçen sene bir finansman bonosu denemesi yaptık. O da tıpkı tahvil gibi 10 sene sonra ilk defa çıkmıştı. 10 milyon liralık bir denemeydi. Gene yılsonu itibarı ile 110 milyon dolarlık bir sendikasyon yaptık. Bu da özel sektör şirketleri içinde en büyük olanıydı. Bu sene de sıra tahvile geldi. Çalışmaların bitmesi bir miktar uzadı. Temmuz sonunda iznimiz çıktı, Ağustos’ta da piyasaya sunduk.”
Hisse senedi alır gibi

Tahvillerin ihraç nedenlerinden biri de uzun vadeli kaynaklara duyulan ihtiyaç. Koçfinans, alacaklarının vadesini borçlarının vadesiyle eşit getirmeye çalışarak faiz riskinin önüne geçiyor. Bu da uzun vadeli kaynaklara ihtiyacı getiriyor. Kürşat Öçel, “İki yıl vadeli kaynak yaratarak kısa vadeli, orta vadeli havuzda borçlarımızı eşitleyerek, piyasa dalgalanmalarından hiçbir şekilde etkilenmeyeceğiz” diyor.

Bu tahvil ihracında Koçfinans, Garanti Bankası ve Garanti Yatırım aracılığını kullanmış. Hisse senedi alır gibi bankanıza veya sermaye piyasası kuruluşuna emir vererek bireysel ya da kurum olarak tahvillere sahip olabiliyorsunuz; ayrıca Garanti Bankası’nın şubelerine başvurarak da alınabiliyor. “Yani nasıl hisse senedi alıyorsanız aynı şekilde bu tahvilleri de alabilirsiniz” diyor Öçel. Koçfinans halka açık bir şirket olmadığı için, bu konuda nasıl bir işleyişin yürütüleceği de merak konusu. Bu konuyla ilgili sorumuzu da şöyle yanıtlıyor Kürşat Öçel:

“Halka açık bir şirket değiliz ama halka arz yaptığımız için bizim rakamlarımız da halka açık şirketler gibi borsada yayımlanacak. Onların belirtecekleri altı ayda bir, denetlenmiş rakamlarımızı göndereceğiz. Borsanın kendi bültenlerinde veya sayfasında yayınlanacak. Ayrıca web sayfamızda da görünecek.”


İlave kazanç sağlayacaklar”

Özel şirketlerin tahvil ihraç etmesinin sermaye piyasaları açısından çok önemli olduğunu belirten Öçel, “Özel şirketlerin, İMKB’yi saymazsak bankalar dışında fonlama olanakları yok. Faizlerin biraz daha inmesiyle, her şirketin kaldırabileceği, kaldıramayacağı faizler var. Bu işin devam edeceğini ve böyle bir fon alternatifinin ortaya çıkacağını düşünüyoruz” diyor.

Tahvillerin halka arz edilmesi aynı zamanda şirket için de pek çok anlam ve önem taşıyor. Öçel bu çalışmayla öncelikle şirketlerinin tahvil ihraç etmeye yeterli bir şirket olduğunu gördüklerini belirterek “Halkın bu tahvile teveccüh gösterdiğini gördük” diyor ve ekliyor: “Tahvillerin %61.5’i direkt bireysel yatırımcılara satıldı. Geri kalan kısmı da kurumsal yatırımcılara satıldı. Bireysel yatırımcılar, yani orta vadeli bir yatırım aracını alıp elde tutmak isteyenler için, devletin verdiği faizin üzerinde bir faiz getirisi olması önemli. İlave bir kazanç sağlayacaklar. Ayrıca şirketimizin güvenilirliği tescil edilmiş oldu. Kurumsal yatırımcı için de sigorta fonları, hayat fonları, bankaların kendi fonları gibi enstrümanların içinde değişik bir yatırım aracı oldu.”

Koçfinans yaptığı bu ihracatla, yatırımcılara hem devlet tahvili ve Eurobond yatırımı dışında uzun vadeli yatırım aracı seçeneği sunuyor hem de şirketlere finansman alternatifi yaratmada öncülük etmiş oluyor”




Setur’la Hayallere yolculuk
Kaliteli servis ilkesini iyice pekiştiren Setur, başarıyla yol alıyor. Turizm Direktörü Yeşim Tuncer ile İş Geliştirme ve Teknoloji Direktörü Tülin Betir, Setur’un lider konumunu ortaya koyan yeni projeleri anlattılar

Setur Genel Müdürü Üstün Özbey, “Setur’un çehresi yeni iki bayan direktörüyle daha da renkleniyor” diyor. Setur artık direktörlük seviyesine de taşıdığı iş geliştirme konularına daha fazla eğilip, yurtdışına açılmayı hedefliyor. Hizmet verdiği bütün alanlarda müşteriye daha yakın, daha sıcak, daha güler yüzlü, daha yenilikçi olmayı amaçlıyor. Yılbaşından itibaren, kaliteli servis ilkesini pekiştirme kararı alan Setur’un yeni yönelimini de şöyle özetliyor Üstün Özbey: “Senelerdir verdiğimiz hizmetle birike birike güçlenen Setur isminin bundan sonra tüm bu özel duyguları da barındırmasını, özel ilgi, yaratıcı çözümler, bilgilendiren, yönlendiren, yenilikçi imajlarının da güçlenmesini hedefledik. Son zamanlarda aldığımız ödüller, ‘Super Brand’ seçilmemiz, Türkiye’nin en iyi acentesi ödülümüz, gazete ilanlarına taşınan müşteri teşekkürlerimiz hedeflerimizi daha da yükseltme gerekliliğini yarattı.” Setur Genel Müdürü Üstün Özbey’in sözünü ettiği “iki bayan direktör”; Turizm Direktörü Yeşim Tuncer ile İş Geliştirme ve Teknoloji Direktörü Tülin Betir, 1 Temmuz’dan itibaren yeni görevlerine başladılar. Tülin Betir ve Yeşim Tuncer seyahatin asırlardır insan hayatında olmakla birlikte her zaman yenilenmeye ve çeşitlenmeye devam ettiğini belirtiyor ve “Elinizde kocaman bir dünya, binlerce kültür, tarih ve doğa var” diyorlar. Yurtiçine yayılmış yedi acentesi, 47 yetkili acentesi, çağrı merkezleri, yaklaşık 100 sanal acentesi, “bookinturkey.com”, “setur.com.tr” ve bu network içinde hizmet vermek için bekleyen donanımlı 400 personeliyle sektörün her alanında hizmet veren Setur’un iki yeni yöneticisi ile hem turizm sezonunu değerlendirdik hem de Setur’un netleşen kimliğini konuştuk.


Setur’un yeni konumlandırmasında eskisinden farklı olan nedir?

Yeşim Tuncer: Setur’da yılbaşından beri birtakım değişiklikler oluyor. Öncelikle konumlandırılmamız konusunda çok net kararlarımız var. Her zaman her yerde değil, Koç Grubu’nun acentesinden beklentinin olduğu yerde ve kişilere servis verilmesi hedefine bağlı olarak konumlandırmamızda net birtakım gelişmeler var. Hem gazete ilanlı turlarımızda, hem servis verdiğimiz şirketlerde beklentiye daha uygun turlar, oteller ve servislerde yoğunlaşmaya başladık. Müşterilerin bizi gördükleri ve görmek istedikleri yer bugüne kadar şuydu: “Setur daha pahalı ama daha kaliteli servis verir.” Bu imaj çalışmalarımızın bir sonucu olarak zaten yıllar içinde oturmuştu. Zaman zaman Setur’un gücüyle “Daha genele yayılabilir miyiz?” diye çalışmalarımız oldu ama gördük ki Setur her zaman en yüksek kalitede çalışmalı. Çünkü müşterisinde yıllar içinde bu beklentiyi yaratmış. Grup olarak bize yakışanın da bu olduğuna karar verildi yılbaşı itibarıyla. Kendimizi konumlandırdığımız nokta, bizden beklentiye uygun olarak daha kaliteli, daha özenle seçilmiş, gerek rehberler açısından, gerek tesisler, gerek kullanılan havayolları açısından daha iyi ve kaliteli bir servis. Kötü sürprizi olmayan bir seyahat.
İş geliştirme alanında neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Tülin Betir: Yeni iş alanları yaratmak önemli bir hedef. Şu anda biliyorsunuz, İngiltere Konsolosluğu vize verilmesi işlemini Setur’a verdi. Bunu daha sonra bir paketle, yurtdışında bir dizi ülkede de vermeyi hedefliyor. Kendilerinin de bizden memnun olmalarıyla beraber bize getirdikleri teklifi değerlendirdik ve bazı ülkelere de talip olduk. Son görüşmeler aşamasındayız ve olumlu gidiyor. Böyle bir gelişme olursa, yurtdışı ofislerinde de İngiltere vize hizmetini vermeye devam edeceğiz. Daha sonra açılan bu kapıdan başka turizm hizmetleri de üretebileceğimize inanıyorum. İkincisi incoming. Onu “bookinturkey” ile biraz daha güçlendirmek istiyoruz. Son araştırmalar internet kullanımının tüm dünyada büyük bir hızla artarken Türkiye’de daha da hızlı arttığını ortaya koyuyor. Bundan yararlanmak lazım. “Bookinturkey”i farklı dillerde hizmet verir hale getirmek istiyoruz.
İçinde bulunduğumuz turizm sezonu nasıl gidiyor?

Tülin Betir: Türkiye’de turizm genel olarak sene başından beri pek olumlu gitmiyor. Gittikçe artan rezervasyonlara rağmen yabancı turist girişinde Haziran sonu itibarı ile geçen seneye göre yüzde 8’lik bir azalma var. Turizm dış olaylardan çok etkilenen bir sektör olduğu için geçtiğimiz dönemde yaşanan kuş gribi, karikatür krizi, Ortadoğu gerginliği ve tüm dünyada yaşanan ekonomik sorunlar bu olumsuzluğa neden olmuştur.

Yeşim Tuncer: Setur olarak bu sezona piyasa araştırmalarından aldığımız bilgi doğrultusunda, yeni konumlandırmamızla girdik. Buna göre Setur her yerde ve her üründe değil, müşterimizin tercihi olan daha kaliteli ürün ve destinasyonlarda hizmet verecek. Yaşanan tüm krizlere rağmen hedeflerimize yakın bir uzaklıkta yaz sezonuna devam ediyoruz. Bundan sonrası için göstergeler hedeflerimizi yakalayacağımız yönündedir.
Cruise, Türkiye için yeni bir ürün. Siz bu pazarda lider konumdasınız.

Tülin Betir: Türkiye’de birçok turizm şirketi son yıllarda cruise turları satışlarının artışından bahsetmektedir. Birçok acente gittikçe büyüyen pazardan pay almak için hızla gemi turizmine girmektedir. Setur Türkiye cruise pazarının yüzde 81’ini oluşturan dört büyük firma arasında lider konumundadır. Alaska’dan Karayipler’e, Baltık’tan Akdeniz’e, Yunan adalarından Amerika kıyılarına kadar bir sürü destinasyon var; bu da sizi mevsimlerin üzerine çıkarıyor, mevsimsiz bir turizm. Türkiye çıkışlı cruise’lar da var. Hiç uçuşu olmayan bir turla Akdeniz ve Yunan adalarına gidip gelebiliyorsunuz. Cruise daha önce yaş ortalamasının yüksek olduğu bir seyahat türüydü. Artık daha genele yayılmaya başladı. Cruise’un hizmetleri tanıtıldıkça katılım da daha fazla oluyor. Şu anda bu pazarın doymadığına ve daha fazla talebi olduğuna inanıyoruz.
Setur, Koç Topluluğu üyelerine ve bayilerine özel avantajlar sunuyor mu? Sunuyorsa bunlar neler?

Yeşim Tuncer: kocbayi.com üyeleri kısa bir süre sonra KoçAilem kapsamına girecekler. Setur’un KoçAilem için birçok avantajı var. Koç Grubu’na kaliteli servis vermek bizim öncelikli görevimiz. Topluluğumuzun memnuniyetini artırdıkça grup dışı müşteri memnuniyetinin de artacağına inanıyoruz.

İngiltere Konsolosluğu vize işlemini Setur’a verdi. Bize getirdikleri teklifi değerlendirdik ve bazı ülkelere de talip olduk”

Setur, Türkiye cruise pazarının yüzde 81’ini oluşturan dört firma arasında lider konumda”




Patent Ligi’nden beş ödül!
Ülkemizde ilk kez düzenlenen TPE Patent Ligi’nde Arçelik birincilik ödülünü kazanırken, üçüncülüğü Ford Otomotiv kazandı. Onların ardından Beko, Tofaş ve Demirdöküm geldi

Türk Patent Enstitüsü tarafından, Türkiye’de teknolojik gelişimi sağlamaya yönelik çalışmaların teşvik edilmesi, buluş yapmanın özendirilmesi ve patent konusunda kamudaki farkındalığın artırılmasına katkı sağlamak amacıyla düzenlenen “TPE-Patent Ligi Ödülleri”nde Koç Topluluğu beş ödül kazandı.

“Patent Ligi”nin birincisi Arçelik olurken, üçüncülüğü yine bir Koç Topluluğu şirketi olan Ford Otomotiv kazandı. Bu iki şirketi Beko, Tofaş ve TürkDemirdöküm izledi; böylece Koç Topluluğu şirketleri Türkiye’de ilk defa düzenlenen “TPE-Patent Ligi Ödülleri”nde beş ödüle birden sahip oldu.
Arçelik 136 başvuruyla birinci

2005 yılında en fazla buluş yapan 10 yerli firmanın ödüllendirilmesi amacıyla düzenlenen “Patent Ligi”nde 136 başvuru ile birinciliği kazanan Arçelik’in ödülünü Genel Müdür Yardımcısı Şirzat Subaşı aldı. Subaşı törende yaptığı konuşmada “1990’dan bu yana lisans kullanmadan kendi teknolojimizi üretmek, 300’ü aşan patent sayımızla ürünlerimizi korumak artık bizim için bir şirket kültürü haline gelmiştir. Ülkemizin teknoloji ve patent üreten kurumlarının en başında, 500 kişiyi aşan Ar-Ge ekibiyle Arçelik şirketi gelmektedir” dedi.

2005 yılında en fazla patent başvurusu yapan ilk 10 şirkete verilen Patent Ligi Ödülleri”nde üçüncülüğü Ford Otomotiv alırken, dördüncülüğü de 11 patent başvurusu ile Beko Elektronik kazandı. Beko adına ödülü Ar-Ge Genel Müdür Yardımcısı Dr. Tibet Mimaroğlu aldı. Ankara’da düzenlenen Patent Ligi Ödül Töreni’nde, ödül kazanan bir başka Koç Topluluğu şirketi ise Tofaş’tı. Sekizinciliği kazanan Tofaş’ın ödülünü, Ar-Ge Direktörü Kemal Yazıcı aldı. Organizasyanda dokuzunculuğu kazanan Koç Topluluğu şirketi Demirdöküm’dü. Ödülü Demirdöküm adına Genel Müdür Bülent Lütfü Kızıltan aldı.
Geleceğe patentler taşıyacak

Törende açılış konuşmasını yapan Türk Patent Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Yusuf Balcı, büyük firmaların artık patent ve markanın önemini anladıklarını belirterek bunun sevindirici bir gelişme olduğunu kaydetti. Balcı “Yabancı sermayenin yatırım yaparken dikkat ettiği en önemli, konu yatırım yapacağı ülkede fikri ve sınai hakların korunup korunmadığıdır” dedi. Konuşmasında son yıllardaki gelişmelerden de kısaca söz eden Balcı, 2003-2005 yıllarını kapsayan son iki yıllık dönemde ülkemizdeki yerli patent başvurularındaki artış oranının yüzde 92, markalarda ise yüzde 66 olduğunu, Avrupa’da ilk beşe girdiğimizi vurguladı. Balcı, Patent Değerleme Ajansı’nın kurulması için altyapı çalışmalarının sürdüğünü de sözlerine ekledi.

Törende, konuşma yapan Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun ise “Uluslararası alanda, patent kurumları olmayan, sınai mülkiyet haklarını tesis edememiş ülkeler rekabete açık olarak kabul edilmiyor” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Yabancı sermaye bir ülkeye gitmeden önce artık fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunup korunmadığına bakıyor. Türk Patent Enstitüsü’nün verdiği hizmetler bu açıdan bakıldığında Türkiye için hayati bir önemi haizdir.” Coşkun konuşmasında ayrıca “Artık Türkiye’nin gerçek gündemi bizi geleceğe taşıyacak teknolojiler ve patentler olmalıdır. Vaktimizi suni gündemlerle kaybedemeyiz. Bu amacın gerçekleşmesi için bütün kesimlere özellikle medyaya çok büyük görevler düşüyor.” dedi.


Yüklə 227,71 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin